@@kaptanemresahin zayif bir ihtimalde olsa olabilir. Ama zaten konumuz o değil. Savaşın karşıtı savaşmama sözü. Sicağın karşıtı sicaksizlik degil soğuktur . Basit bir konu.
Fark var fark. Pezevengin biri derki devlet işlerinde yolsuzluk yapmak haram değil der. Oda hoca buda hoca. İyi ve kötü bir arada olamazdı. İyiler ve kötüler sonunda ayrıştılar. Allah razı Ahmet hocadan.
Ahzap 50. Ayet; Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Yani kuranda bir ayeti kerime de şunu yapmayın deniyorsa ve bizim de onu yapmamız elzemse aynı şeyi yapabilirsiniz diyen başka bir ayeti kerime bulup nüzul sebebi de bizim o anki durumumuza uygun düşüp ışık tutuyorsa mesele halledilmiştir diye anlıyorum ki mesela nisa 78-79 daki gibi hem evet aynı zamanda hemde hayır. Birde anlattığınız bu savaşın karşıtı savaşmamaksa eğer bu mantık perspektifinden hayırın karşıtı evet olamaz, gecenin karşıtı gündüz olamaz, ölü nün karşıtı canlı olamaz ölünün karşıtı ölü olmamak evetin karşıtı evet olmamak anladım müthiş bir mantık paradigması daha öğreneceğimiz neler var neler.
Bu ayet geçmişte değil o ayeti l mubarekin bir sahibi var ve onu icra edeceği zaman onu kerhen kabul edecek susarak izleyeceksiniz bu ayet yaşamamış yaşanacak tefsirine erişemesiniz!!!!!!
"apaçık" bir kitap değilse neden hristiyanlıkta olduğu gibi bir ruhban sınıfı getirmemiş Kur'an? Yok apaçık anlaşılır bir kitapsa neden sağa sola ona buna sormak, çapraz okumalar vs yapmak zorunda kalıyorum?
Bahsettiğiniz türden bir yorumu yapabilmek için elinizde yeterli veri nedir? Herbir ayet veya surenin nüzul sebebine dair yeterli veri var mı elimizde? 23 yılda yaşanan olaylara bağlı olarak tabiri caizse hayatın içinde nazil olan Kur'anı, iki kapak arasında metin haline getirimiş ve bu haliyle alakalı bile birçok ihtilafın bulunduğu musaf üzerinden nasıl anlayacaksınız? Sonuçta tevile mahkumsunuz. Bu nedenle hakikat bu edasıyla konuşmak bir iddiadan öteye geçemez.
Nisa 12 de miras paylaşım oranları verilir..ayetten iki örnek 3 soru.. Varis KADIN evlat sayısı 2 den çoksa mirasın 2/3 onlarındır der..Miras bırakanın annesi ve babası yaşıyorsa onların her birine mirasın 1/6 sı ,eşi varsa ona mirasın 1/8 i düşer..soru 1 ölen Kişi miras olarak borçları ödendilten sonra 120 tl bırakmıştır.varisleri 3 KIZI anne ile baba ve eşi..120* tl yi varisler arasında bölüştürün..nisa 12 de ölen kişinin EŞİNDEN başka varisi yoksa mirasın YARISI onundur der..soru 1 peki mirasın diğer yarısı kime verilecek.. 3. AVLliye ve REDdiye nedir ilk kez hangi halife döneminde bu metod kullanılmıştır.. *120 tl örnek bir meblağdır siz dilediğiniz meblağı kullanabilirsiniz.. Bu soruları müslümanın diyen herkes cevaplayabilir..
(İstek üzerine daha önce yazdığım makaleyi tekrar paylaşıyorum.) Bir kardeşimizin sorusu üzerine: “MİRAS MESELESİ ÜZERİNDEN İSLAM KADINA ZULMEDİYOR ŞÜPHESİ” BİR SÜRE ÖNCE İNTERNET ORTAMINDA BİR KARDEŞİMİZLE ARAMIZDA GEÇEN DİYALOĞU PAYLAŞIYORUM. İYİCE ANLAŞILMASI İÇİN BAZI DÜZELTMELER YAPTIM NOT: Büyük harfle yazılanlara ve ünlemli yerlere özellikle dikkat ediniz. DİKKAT! BOLCA ÜNLEM ve SİMGE İÇERİR. Kardeşimiz (A) ben (B). (A) Hocam şu kadının mirasıyla alakalı da bir şey yazsanız? (B) Ne olmuş kadının mirasına? (A) İslam kadına zulmediyor diyorlar. (B) Nasıl zulmediyor? (A) Mirasla. (B) Yahu güzel kardeşim yukarıda sordum ya; “Ne olmuş kadının mirasına?” diye. Cevap vermedin ki. (A) Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya. (B) Çoğu Müslüman gibi seni de mi kandırdılar kardeşim/vehme mi düşürdüler? (A) Hocam ayette diyor ya! Öyle değil mi? 😊 (B) Değil tabi. Sen şimdi gelip bana mutlak bir ifade kullanarak: “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” diyorsun. Hâlbuki senin bu söylediğin (ki bunu ateistler, müsteşrikler vb. kimseler -Müslümanları da vehme düşürerek- sık sık dile getirirler) ne Kur’ân’da ne sünnete ne de tekbir âlimin sözünde mevcuttur! Şimdi dinle bakayım, sana tek tek soru soracağım, sen de cevap vereceksin, tamam mı? Ama sadece sorduklarıma cevap vereceksin. Hem böylece söz konusu meseleyle alakalı ateistler ve müsteşriklere karşı münazara usulü elde edersin. Tamam? (A) Tamam can hocam. 😊 (B) Şimdi sen yukarıda bana; “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” dedin. Ben senin bu sözünü az önce değil de şimdi canlı olarak (yüz yüze) sormuşsun kabul ediyorum. Ve sana diyorum ki: Sen iddia sahibisin ve “mirasta kadına bir, erkeğe ise iki pay vererek İslam’ın kadına zulüm ettiğini” söylüyorsun. Ben de şimdi sana diyorum ki; senin iddia ettiğin gibi bu şekilde mutlak bir hüküm nerede var? Bana tek bir nas ve hatta tek bir âlim sözü dahi getirebilir misin? Yukarıda; “Hocam ayette diyor ya” dedin… Ben seni hiç yönlendirmeyeceğim. “Ayet şurada, git getir bak” demeyeceğim ki işime gelen delillere yönlendirmiş olmayayım seni. Hem dediğim gibi iddia sahibi sensin. İddia ettiğin ayet neredeyse, git bul getir. Ama tabi seni bir saat burada beklemeyeyim. 😊 İddia ettiğin ayeti Google’a yazıp bul ve buraya kopyala, bekliyorum. (A) Tamam hocam. 😊 “Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 11) (B) Nerede şimdi bu ayette senin iddia ettiğin gibi, “mutlak olarak kadına bir erkeğe iki” diye? Zira sen mutlak bir ifade kullandın ve “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” dedin. Ben de sana soruyorum şimdi: Nerede bu şekilde mutlak hüküm? Sadece soruma cevap ver ki çok uzamasın. (A) Hocam ayetin başında diyor ya “Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder”.
(B) İyi de sen bana dedin ki: “Hocam; KADINA bir ERKEĞE iki pay veriliyor”. Ayetin başında kadınlar demiyor ki “EVLATLAR/ÇOCUKLAR” diyor. Çocuklardan olan KADINLAR ve ERKEKLER! Sen ise mutlak bir ifade kullanarak KADIN ve ERKEK dedin. Nerede bu ifade?! ANNE de bir kadın değil mi?! Baba da ADAM değil mi?! Ayrıca ayetin devamını neden zikretmiyorsun? Neden ayeti siyaktan/bağlamdan koparıyorsun? Ayetin siyakını ne yapacağız?! İhmal mi edelim? “Namaz kılanların vay haline” deyip de susalım ve sonra da “Namaz kılan herkes bu ayete göre ateşe girecektir, çünkü Allah Namaz kılanların vay haline diyor” mu diyelim?! Sen mutlak ifade kullandın, o ifade ayette yok. Ayrıca ayetin devamı ve fıkhı da kayıtlarla dolu! Dolayısıyla senin zikrettiğin gibi mutlak bir hüküm yok! Bak şimdi kardeşim iyi dinle detayı: Maalesef; söz konusu meseleyle alakalı birçok Müslümanın vehme düştüğü bir nokta var. O da şudur: Bir ateist veya müsteşrik vs. geliyor ve bir Müslümana diyor ki: “Mirasta kadına bir erkeğe iki pay var. Bu kadına zulümdür” vs. Bu şekilde mutlak bir ifade kullanıyor. Tıpkı senin yukarıda kullandığın gibi… Daha sonra Müslüman; sanki bunların söyledikleri mutlak olarak doğruymuş gibi meseleyi kabulleniyor ve işin içinden çıkmak için kendince cevaplar arıyor/vermeye çalışıyor. Yani farkına varmadan cahil olan bu kimselerin tuzağına düşmüş oluyor. Hâlbuki durum bunların söylediği gibi değil ki! Yani hakikati olmayan bir şüpheye cevap yetiştirmektir bu yaptığınız! Büyük bir vehme düşülmüş durumda. Şimdi özellikle bu noktadan sonrasına dikkat et bakalım, özellikle de büyük harflerle yazdıklarıma: Mirasla alakalı naslarda miras taksiminin birçok halleri var. Bazı durumlarda kadının payı ERKEĞİN PAYINDAN DAHA FAZLADIR!!! 😡 😱😬 Bu kadar çok ünlem işareti ve simge koydum ki, bu şüphe sahiplerinin ne kadar cahil kimseler olduklarına dikkat çekeyim ve ayrıca meseleler gözünüze gözünüze girsin ki bir daha bu kimselere karşı böyle hatalı durumlara düşmeyin. Yine; bazı hallerde KADININ payı ile ERKEĞİN PAYI EŞİT!!!!😱 BAZI DURUMLAR DA VAR Kİ KADINA VERİLİR, ERKEĞE ZIRNIK KOKLATILMAZ!!!😭 Yani kadın pay alır erkek almaz! Nerede kaldı şimdi senin “Hocam; KADINA bir ERKEĞE iki pay veriliyor ya” şeklindeki mutlak sözün?! En basitinden: Mesela bir kadın ölse (hatta ölen bu kadın milyarder dahi olsa) ve geriye eşini ve KIZINI (!!!) bıraksa KIZI EŞİNDEN DAHA ÇOK MİRAS ALIR! Mesela bir evlat ölse ve geriye anne baba ve çocuklarını bıraksa; bu durumda baba ve ANNENİN alacağı paylar EŞİT olur!!! Bu nerede geçiyor biliyor musun? Bizzat senin devamını yazmadığın ayette!!! Ayette diyor ki: “Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır” (Nisa, 11). E düşün artık; bize reddiye olarak getirdikleri ayetin bizzat kendisinde, nasıl da iddialarının aksi mevcut. Ama kendi körlüklerine bizi de katmış durumdalar maalesef. Devam edelim: Yine mesela; çocukları ve babası hayatta olmayan bir erkek yahut kadın ölür de geride aynı anadan olma bir erkek yahut bir KIZ KARDEŞ bırakırsa her biri için EŞİT DERECEDE (yani altıda bir) pay vardır. Şayet ana bir, bu KARDEŞLER birden fazla olurlarsa HEPSİ üçte birlik payda ORTAK OLURLAR!!! Bu nerede geçiyor biliyor musun? Senin sadece bir kısmını zikrettiğin ayetten bir sonraki ayette!!! Mealen: “Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar.” (Nisa, 12) Şimdi ise şüphenin şah damarını kesen şu sözlerime dikkat et: Miras taksiminde OTUZDAN FAZLA hâl vardır ki, bu hallerin bir kısmında KADIN erkekle EŞİT PAY alıyor, bazılarında KADIN erkekten DAHA ÇOK alıyor, bazılarında ise erkek hiç almadan SADECE KADIN alıyor!!! Tüm bunların mukabilinde ise; SADECE DÖRT DURUMDA kadın erkeğin YARI payını alıyor!!!
İslam’a karşı bu şüpheyi getirerek saldıran tek bir ateist veya müsteşrik gördün mü mirasın diğer hallerinden söz eden?! Hiç gördün mü kadının bazı yerlerde fazla, bazı yerlerde eşit, bazı yerlerde de kadının alıp erkeğin ise hiç almadığını gündem eden?! Çünkü çoğu samimiyetsiz ve cahil olan kimseler. Ha bir de bizim bazı tuhaf tarihselcilerimiz var. Adamlar birçok konuda kâfirlere karşı ezik hissettikleri için, kâfirlerin şüphelerinin altında kalıp cevap vermekten aciz oldukları için; bu hükümler o zamana hastı diyorlar. Toparlayalım: Mirasta 30’dan fazla hal var… Bu hallerin bazılarında; kadın erkekle EŞİT pay alıyor, bazılarında; kadın erkekten DAHA ÇOK pay alıyor, bazılarında ise; sadece kadın alıyor, ERKEK HİÇ ALMIYOR, sadece dört durumda; kadın erkeğin YARISINI alıyor! Peki bu kadar mı? Hayır. Tüm bunların yanı sıra: Mal hakkında kadının erkek üzerinde bir sürü hakkı var. Erkeğin mali açıdan yerine getirmesi gereken bir sürü vacip var. Bir erkekle kadın evlendiği zaman kadınnın erkekten istediği kadar mehir isteme hakkı var! Hatta mesela; kadın dünyanın en zengin kadınlarından biri olsa ve erkek de fakir olsa, buna rağmen kadın istediği kadar mehir isteyebilir! Bu İslam’ın kadına verdiği bir haktır. Bu kadar mı? Hayır. Bu erkek (kadın zengin bile olsa); hayatının sonuna kadar bu kadının örfe göre ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Hayatının sonuna kadar eşinin yiyecek ihtiyacını, giyecek ihtiyacını, ev ihtiyacını, örfe göre gerekirse; hastane ihtiyacını, ilaç ihtiyacını, evin; elektrik, su, doğalgaz, telefon vs. karşılamak zorunda. Ya dur hele şu faturaları tekrar sayalım, kalbim sıkıştı: 😊 elektrik, su, doğalgaz, ev telefonu, cep telefonu, internet, ev kirası, kapıcı parası 😭 - Aşkım, yarın benim doğum günüm. - Hay hay hatun efendi hazretleri, alırım hediyeni. - Aşkım! - Efendim hatunum? - Haftaya da senin doğum günün. - Eee? - Para ver de hediye alayım sana.😀 - Aşkım annemin doğum günü, aşkım ablamın doğum günü, babamın doğum günü, evlilik yıl dönümümüz, şunun bebeği olmuş elbise alalım, şu evlendi takı takalım, bu akşam dışarıda yemek yiyelim. Say sabaha kadar… Ha dur şunu da unuttum: Evlenince evi düz. Eşyalar, mobilyalar, düğün masrafları, hediyeler, takılar… Bu kadar mı? Hayır. Hatta bu kadın evlenmeden önce BABASI/ERKEK ona infak etmek zorunda, tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda! Evlendikten sonra da KOCASI/ERKEK ona infak etmek zorunda. Bu kadar mı? Hayır. Hatta bu kadın 10 kere evlenip boşansa bile her seferinde evleneceği erkekten mehir alma hakkı var! Bu kadar mı? Hayır. Erkek kadınla nikah kıysa ve aynı eve geçmeden/cinsel birleşme olmadan boşansalar dahi iddet süresini tamamlayıncaya kadar erkek bu boşadığı kadına infak etmek zorunda. Erkek bir gün dahi bu nafakayı aksatamaz. Peki bu kadar mı? Hayır. (Dikkat et önemli): Erkek kadınla nikah kıysa sonra hiç ilişki yaşamadan boşansalar iki durumdan biri söz konusu olur: 1) Eğer boşanmadan önce cinsel ilişki kurmaya uygun bir ortamda (halvet gibi) baş başa kalmış ama cinsel ilişkide bulunmamış olsalar dahi erkek kadına mehrin tamamını vermek zorundadır. 2) Eğer hiç baş başa kalmadan önce boşanmışlarsa: Şöyle örneklendireyim: Diyelim ki Hakan’la Emine şer’i nikâh kıydılar ve mehiri de 30 bin tl olarak belirlediler. Nikâhın kıyıldığı yerde de 3 ay sonra düğün olsun diye anlaştılar. Sonra Hakan kendi ailesiyle evine, Emine de kendi ailesiyle evine döndü. Hakan bir iki saat sonra, artık şer'an eşi olan Emine'yle telefonda konuşmak istedi. Ama ne olduysa oldu, telefonda şiddetli bir tartışma yaşandı ve boşandılar. Bu durumda bile Hakan Emine’ye mehrin yarısını, yani 15 bin tl’yi ödemek zorunda. Bu kadar mı? Hayır ama yazmaktan yoruldum. 😊
E peki biz erkekler olarak (aklı başında Müslüman erkekleri kastediyorum) bunları yapmaktan yüksünüyor muyuz? Elbette ki hayır, zira eşlerimiz bizim canlarımız, Allah’ın bize emanetleri. Bırakın yüksünmemeyi, onlara bunları yaparken çok mutlu oluyoruz. Zaten yukarıdaki sayılanların hepsini her kadın istemiyor. Ama istese bile İslam’a göre asıl olan bu ihtiyaçlarını karşılamaktır (bunların bir kısmı zorunlu bir kısmı da zorunlu değildir.). İsteyen kadın var istemeyen kadın var, bunun mukabilinde de yapan erkek var yapmayan erkek var. Biz şahısları konuşmuyoruz. Zira İslam’ın hakikatini şahısların tavırları belirlemez. İslam hükmünü koyar ve şahıslardan uygulamasını taleb eder. Bu talep de ya emirdir ya da nehiy. Emir de ya vücub ifade eden bir emirdir ya da nedb. Keza; nehiy de ya haramlık ifade eder ya da kerahet. Gerisi insanlara kalmış. Dileyen iman eder, dileyen küfür. Şunu da söyleyeyim: Yukarıdaki tüm saydıklarımdan daha öte reddiyeler var, özellikle ateist zihniyete karşı. Detayı uzun ama kısaca; kötülük sorunu! Zira ateistler katıksız olarak sadece maddeden ibaret olan bu âlemden kötülük mefhumunu çıkaramazlar. Dolayısıyla zulüm diye gerçek bir olgu yoktur ki kadına zulmediliyor densin! Şunu da var ki: Şayet mutlak olarak söyledikleri gibi olsaydı dahi bu zulüm olmazdı. Bu da kısmen ayrı bir bahis konusu. Son olarak: Şimdi bu yazıyı okuyan bazı ateist ve müsteşrikler kalkıp da “İslam erkeğe miras hukukunda zulmediyor” derse nasıl cevap vereceğiz?! 😉
Çevrede bilenlere sormak hususunda çıkıyor Problem. Şehlerin, şıhların yani Ruh an sınıfının çıkma Noktası. Hani İslamda Ruhban sınıfı yoktu. Diyanet nedir? Ruhban sınıfı değilde. Yüzbinlerce maaşlı imam ne iş yapar?
iyi haklisiniz ama o ayetin açıklamsı zaaten o değil . ya bi şunu diyorum , Bir ayetin açıklamsıni yapmak için o ayetin başını sonunu neden nasıl yerde kullandığını bilmek tümünü bilmek gerek.. Evet güzel açıklıyor hoca.... yurta sulh cihanda sulh ...
Meal okumak elbette Kuranı tamamıyla anlamak değildir Ancak meal okumak Risalei nuru, gazaliyi rabbaniyi ve daha böyle nicelerini okumaktan binlerce kat daha hayırlıdır.Çünkü meallerin tümü okuyanını şirkten kurtarır, ama o kitaplar okuyanlarıni şirke bulaştırıyor. Hem Kuranı açıklayan Kurandır.Bu ilahi metodu anlamayanlar Kuranın hadislere ihtiyacı olduğunu zannederler ve sapıtırlar.Bu sapık fikirden dolaylı Kuran meali okumayı hafife alırlar.Sonra daha ileri giderek " Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık çıkmış." derler. Muhammed (s) ve arkadaşlarının Kuran Müslümanı olduğunu unuturlar. Kurañın tüm inssnlık için indirildiğini düşünemezler, Kuran anlaşılmak için indirilmiştir.bılmezler.Arapca dil ile indirilmesi Onun daha indiği asırdan itibaren tüm dünya dillerine çevrilmesini gerekli kıldığını farkedemezler..Ne yazık ki tarihde bunu yapamadılar .Tarihin bu gunahi onlara ve onları savunsn şimdikilere yeter. Bu gün muslumanlar bu hatanın bedelini ödüyorlar. Geri kafalı cemaat ve ,mezhep ve tarikat tutkunları halen bunun farkında bile değiller. İçine düştükleri şirk bataklığından kurtulmadıkca da anlayamazlar. Allah Kuranı tarihde gelmiş geçmis ve sayıları beşyuzü aşmayan hazretler için indirmiş ve biz onlardan öğreneceğiz diye inanıyorlar Kuranı anlamak için bir sürü hazretlere baş vuruyorlar. akıllarını onlara teslim ediyorlar Bu akıl tutulmasından da kurtulmak istemiyorlar. Önce onlar yunus süresi ayet 100 ve benzerlerinin hedefi olmaktan kurtulmaları için meallerini okumuş olsalar bile yeter
Çeliskiki ve tekrardan oluşan olsan ayet dolu. Bu çelişkileri takla attırarak dernekler gizleniyor. Enfal1 :Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin Allahın ganimete4 ihtiyacımi var. Hakka 40 kur-an elçinin sözüdür. Der. Kölelik ve cariyeligin4 kaldirilmasi için bir ayet yok. Insanhaklari beyannamesinde geçen bir madde yok .. insanlık için.
KURANda 10 larca çarpık ayet bariz olarak gözükür..eğip bükmeniz o öyle demedi böyle dedi demeniz ayetleri kurtarmıyor..örnek 2 ayet..Enfal 65/66.. 65﴿ Ey peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa inkâr edenlerden iki yüz kişiyi yener, sizden yüz kişi olursa bin kişiyi yener; çünkü onlar yaptıklarının bilincinde olmayan bir topluluktur. ﴾66﴿ Allah sizde bir zayıflık olduğunu bildi de şu andan itibaren yükünüzü hafifletti. Artık sizden sabırlı yüz kişi olursa Allah’ın izniyle iki yüz kişiyi yener, sizden bin kişi olursa iki bin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir. Burada allah insanlara savaş telkin ediyor ve her şeyi önceden bilen allah yanılıyor..
islam dini muhammed'in siyasi amaçları doğrultusunda kurulmuş dolayısıyla evrenin olası tanrısı ile allah farklı dır. allah'ın arşı siyasi taht yani siyasi yönetim dir.
Savasin karsiti savasmamak, baris degil dersen, Barisin karsitida tum vecheleri ile siddet degil, barismamaktir.... Ahmet hoca, acayip cerbeze yapiyorsun....
Kuranın bir ayetini sahabe bile yanlış anlıyorsa, yani kuranda açıklaması yoksa ve anlamak için doğruluğu şüpheli hadis rivayetlerine mecbur kalıyorsak bu kitap Allah'tan olamaz. Tüm insanlığa rehber olacak bir kitap açık öz ve anlaşılır olmalıdır. Maalesef kuran anlaşılmaz, karma karışık ve çelişkilerle dolu bir kitaptır. Yüzyıllardır alimler bu muğlaklığı gidermeye ve çelişkileri düzeltmeye çalışıyorlar çırpınıp duruyorlar. Ön kabulle ''bu kitapta çelişki olmamalı'' diye yaklaşınca en açık çelişkileri bile komik bahanelerle gidermeye çalışmak normal görülüyor. Akıl ve mantık bilgiden sonuca gider, ön kabulden hareketle sanal gerçeklik inşa etmez.
@AdınıVermekİstemeyen Kullanıcı Bence yalan söylemiyorlar, bence kesinlikle samimiler, bazı şeyleri saklasalar da iman ve apoloji konularında önce kendilerini ikna etmeye çalışıyor, kendilerini kandırıyorlar ve sonra ortak arıyorlar.
Allah razı olsun rabbim anlayan bir ümmet olmayı nasip etsin sayımızı arttırsın
Savaşın karşıtı savaşmama halidir.
Müthiş ..
Neresi muthis
Savaşın karşiti savaşmama halidir demek karşıtı olmaz.
Savaşın karşıtı sulhtür
@@orhantuna6172 savaşmadan barış da olmadan pek ala yaşanabilir
@@kaptanemresahin zayif bir ihtimalde olsa olabilir.
Ama zaten konumuz o değil.
Savaşın karşıtı savaşmama sözü.
Sicağın karşıtı sicaksizlik degil soğuktur .
Basit bir konu.
Teşekkür ederiz RABBİM razı olsun inşallah
Çok net ve çok güzel 👍🏼
TÜRKİYE'Yİ ERKEN SEÇİM GÜZEL YAPACAKTIR
Bir tek Âllah a inanin.
İki güzel insanlar hoş geldiniz
Fark var fark. Pezevengin biri derki devlet işlerinde yolsuzluk yapmak haram değil der. Oda hoca buda hoca. İyi ve kötü bir arada olamazdı. İyiler ve kötüler sonunda ayrıştılar. Allah razı Ahmet hocadan.
Bornovadan selâmlar
Kimse ayetleri sallamiyor:((( önce ekmek gerisi teferruat:))) boşa nefes tüketmeyin:((( o kur an çoktan terkedildi,yeryüzünde uyan yokkkk:(((
karşıt görüşlü birini karşına alsan ,böyle sadece kendi düşüüncelerini dikta ediyosun,,,savaşın karşıtı barıştır,,
Ahzap 50. Ayet;
Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Ahmet abi conta yaktırıyor :)
Yani kuranda bir ayeti kerime de şunu yapmayın deniyorsa ve bizim de onu yapmamız elzemse aynı şeyi yapabilirsiniz diyen başka bir ayeti kerime bulup nüzul sebebi de bizim o anki durumumuza uygun düşüp ışık tutuyorsa mesele halledilmiştir diye anlıyorum ki mesela nisa 78-79 daki gibi hem evet aynı zamanda hemde hayır. Birde anlattığınız bu savaşın karşıtı savaşmamaksa eğer bu mantık perspektifinden hayırın karşıtı evet olamaz, gecenin karşıtı gündüz olamaz, ölü nün karşıtı canlı olamaz ölünün karşıtı ölü olmamak evetin karşıtı evet olmamak anladım müthiş bir mantık paradigması daha öğreneceğimiz neler var neler.
Bu ayet geçmişte değil o ayeti l mubarekin bir sahibi var ve onu icra edeceği zaman onu kerhen kabul edecek susarak izleyeceksiniz bu ayet yaşamamış yaşanacak tefsirine erişemesiniz!!!!!!
Kitabın İngilizcesi ne zaman çıkacak acaba
"apaçık" bir kitap değilse neden hristiyanlıkta olduğu gibi bir ruhban sınıfı getirmemiş Kur'an? Yok apaçık anlaşılır bir kitapsa neden sağa sola ona buna sormak, çapraz okumalar vs yapmak zorunda kalıyorum?
Bu cikarimlari yapabilmek icin ehli insan olmak gerekiyo
Bahsettiğiniz türden bir yorumu yapabilmek için elinizde yeterli veri nedir? Herbir ayet veya surenin nüzul sebebine dair yeterli veri var mı elimizde? 23 yılda yaşanan olaylara bağlı olarak tabiri caizse hayatın içinde nazil olan Kur'anı, iki kapak arasında metin haline getirimiş ve bu haliyle alakalı bile birçok ihtilafın bulunduğu musaf üzerinden nasıl anlayacaksınız? Sonuçta tevile mahkumsunuz. Bu nedenle hakikat bu edasıyla konuşmak bir iddiadan öteye geçemez.
Nisa 12 de miras paylaşım oranları verilir..ayetten iki örnek 3 soru.. Varis KADIN evlat sayısı 2 den çoksa mirasın 2/3 onlarındır der..Miras bırakanın annesi ve babası yaşıyorsa onların her birine mirasın 1/6 sı ,eşi varsa ona mirasın 1/8 i düşer..soru 1 ölen Kişi miras olarak borçları ödendilten sonra 120 tl bırakmıştır.varisleri 3 KIZI anne ile baba ve eşi..120* tl yi varisler arasında bölüştürün..nisa 12 de ölen kişinin EŞİNDEN başka varisi yoksa mirasın YARISI onundur der..soru 1 peki mirasın diğer yarısı kime verilecek..
3. AVLliye ve REDdiye nedir ilk kez hangi halife döneminde bu metod kullanılmıştır..
*120 tl örnek bir meblağdır siz dilediğiniz meblağı kullanabilirsiniz..
Bu soruları müslümanın diyen herkes cevaplayabilir..
İnşâAllah birazdan MİRAS MESELESİ ÜZERİNDEN İSLAM KADINA ZULMEDİYOR ŞÜPHESİ başlıklı yazımı paylaşacağım. Sabırla okumanızı tavsiye ederim.
(İstek üzerine daha önce yazdığım makaleyi tekrar paylaşıyorum.)
Bir kardeşimizin sorusu üzerine:
“MİRAS MESELESİ ÜZERİNDEN İSLAM KADINA ZULMEDİYOR ŞÜPHESİ”
BİR SÜRE ÖNCE İNTERNET ORTAMINDA BİR KARDEŞİMİZLE ARAMIZDA GEÇEN DİYALOĞU PAYLAŞIYORUM. İYİCE ANLAŞILMASI İÇİN BAZI DÜZELTMELER YAPTIM
NOT: Büyük harfle yazılanlara ve ünlemli yerlere özellikle dikkat ediniz.
DİKKAT! BOLCA ÜNLEM ve SİMGE İÇERİR.
Kardeşimiz (A) ben (B).
(A) Hocam şu kadının mirasıyla alakalı da bir şey yazsanız?
(B) Ne olmuş kadının mirasına?
(A) İslam kadına zulmediyor diyorlar.
(B) Nasıl zulmediyor?
(A) Mirasla.
(B) Yahu güzel kardeşim yukarıda sordum ya; “Ne olmuş kadının mirasına?” diye. Cevap vermedin ki.
(A) Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya.
(B) Çoğu Müslüman gibi seni de mi kandırdılar kardeşim/vehme mi düşürdüler?
(A) Hocam ayette diyor ya! Öyle değil mi? 😊
(B) Değil tabi. Sen şimdi gelip bana mutlak bir ifade kullanarak: “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” diyorsun. Hâlbuki senin bu söylediğin (ki bunu ateistler, müsteşrikler vb. kimseler -Müslümanları da vehme düşürerek- sık sık dile getirirler) ne Kur’ân’da ne sünnete ne de tekbir âlimin sözünde mevcuttur! Şimdi dinle bakayım, sana tek tek soru soracağım, sen de cevap vereceksin, tamam mı? Ama sadece sorduklarıma cevap vereceksin. Hem böylece söz konusu meseleyle alakalı ateistler ve müsteşriklere karşı münazara usulü elde edersin. Tamam?
(A) Tamam can hocam. 😊
(B) Şimdi sen yukarıda bana; “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” dedin. Ben senin bu sözünü az önce değil de şimdi canlı olarak (yüz yüze) sormuşsun kabul ediyorum. Ve sana diyorum ki:
Sen iddia sahibisin ve “mirasta kadına bir, erkeğe ise iki pay vererek İslam’ın kadına zulüm ettiğini” söylüyorsun. Ben de şimdi sana diyorum ki; senin iddia ettiğin gibi bu şekilde mutlak bir hüküm nerede var? Bana tek bir nas ve hatta tek bir âlim sözü dahi getirebilir misin? Yukarıda; “Hocam ayette diyor ya” dedin… Ben seni hiç yönlendirmeyeceğim. “Ayet şurada, git getir bak” demeyeceğim ki işime gelen delillere yönlendirmiş olmayayım seni. Hem dediğim gibi iddia sahibi sensin. İddia ettiğin ayet neredeyse, git bul getir. Ama tabi seni bir saat burada beklemeyeyim. 😊 İddia ettiğin ayeti Google’a yazıp bul ve buraya kopyala, bekliyorum.
(A) Tamam hocam. 😊
“Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 11)
(B) Nerede şimdi bu ayette senin iddia ettiğin gibi, “mutlak olarak kadına bir erkeğe iki” diye? Zira sen mutlak bir ifade kullandın ve “Hocam; kadına bir erkeğe iki pay veriliyor ya” dedin. Ben de sana soruyorum şimdi: Nerede bu şekilde mutlak hüküm? Sadece soruma cevap ver ki çok uzamasın.
(A) Hocam ayetin başında diyor ya “Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder”.
(B) İyi de sen bana dedin ki: “Hocam; KADINA bir ERKEĞE iki pay veriliyor”. Ayetin başında kadınlar demiyor ki “EVLATLAR/ÇOCUKLAR” diyor. Çocuklardan olan KADINLAR ve ERKEKLER! Sen ise mutlak bir ifade kullanarak KADIN ve ERKEK dedin. Nerede bu ifade?! ANNE de bir kadın değil mi?! Baba da ADAM değil mi?! Ayrıca ayetin devamını neden zikretmiyorsun? Neden ayeti siyaktan/bağlamdan koparıyorsun? Ayetin siyakını ne yapacağız?! İhmal mi edelim? “Namaz kılanların vay haline” deyip de susalım ve sonra da “Namaz kılan herkes bu ayete göre ateşe girecektir, çünkü Allah Namaz kılanların vay haline diyor” mu diyelim?! Sen mutlak ifade kullandın, o ifade ayette yok. Ayrıca ayetin devamı ve fıkhı da kayıtlarla dolu! Dolayısıyla senin zikrettiğin gibi mutlak bir hüküm yok! Bak şimdi kardeşim iyi dinle detayı:
Maalesef; söz konusu meseleyle alakalı birçok Müslümanın vehme düştüğü bir nokta var. O da şudur: Bir ateist veya müsteşrik vs. geliyor ve bir Müslümana diyor ki: “Mirasta kadına bir erkeğe iki pay var. Bu kadına zulümdür” vs. Bu şekilde mutlak bir ifade kullanıyor. Tıpkı senin yukarıda kullandığın gibi…
Daha sonra Müslüman; sanki bunların söyledikleri mutlak olarak doğruymuş gibi meseleyi kabulleniyor ve işin içinden çıkmak için kendince cevaplar arıyor/vermeye çalışıyor. Yani farkına varmadan cahil olan bu kimselerin tuzağına düşmüş oluyor. Hâlbuki durum bunların söylediği gibi değil ki! Yani hakikati olmayan bir şüpheye cevap yetiştirmektir bu yaptığınız! Büyük bir vehme düşülmüş durumda.
Şimdi özellikle bu noktadan sonrasına dikkat et bakalım, özellikle de büyük harflerle yazdıklarıma:
Mirasla alakalı naslarda miras taksiminin birçok halleri var. Bazı durumlarda kadının payı ERKEĞİN PAYINDAN DAHA FAZLADIR!!! 😡 😱😬 Bu kadar çok ünlem işareti ve simge koydum ki, bu şüphe sahiplerinin ne kadar cahil kimseler olduklarına dikkat çekeyim ve ayrıca meseleler gözünüze gözünüze girsin ki bir daha bu kimselere karşı böyle hatalı durumlara düşmeyin.
Yine; bazı hallerde KADININ payı ile ERKEĞİN PAYI EŞİT!!!!😱
BAZI DURUMLAR DA VAR Kİ KADINA VERİLİR, ERKEĞE ZIRNIK KOKLATILMAZ!!!😭
Yani kadın pay alır erkek almaz!
Nerede kaldı şimdi senin “Hocam; KADINA bir ERKEĞE iki pay veriliyor ya” şeklindeki mutlak sözün?!
En basitinden: Mesela bir kadın ölse (hatta ölen bu kadın milyarder dahi olsa) ve geriye eşini ve KIZINI (!!!) bıraksa KIZI EŞİNDEN DAHA ÇOK MİRAS ALIR!
Mesela bir evlat ölse ve geriye anne baba ve çocuklarını bıraksa; bu durumda baba ve ANNENİN alacağı paylar EŞİT olur!!! Bu nerede geçiyor biliyor musun? Bizzat senin devamını yazmadığın ayette!!! Ayette diyor ki: “Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır” (Nisa, 11). E düşün artık; bize reddiye olarak getirdikleri ayetin bizzat kendisinde, nasıl da iddialarının aksi mevcut. Ama kendi körlüklerine bizi de katmış durumdalar maalesef.
Devam edelim:
Yine mesela; çocukları ve babası hayatta olmayan bir erkek yahut kadın ölür de geride aynı anadan olma bir erkek yahut bir KIZ KARDEŞ bırakırsa her biri için EŞİT DERECEDE (yani altıda bir) pay vardır. Şayet ana bir, bu KARDEŞLER birden fazla olurlarsa HEPSİ üçte birlik payda ORTAK OLURLAR!!!
Bu nerede geçiyor biliyor musun? Senin sadece bir kısmını zikrettiğin ayetten bir sonraki ayette!!! Mealen:
“Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar.” (Nisa, 12)
Şimdi ise şüphenin şah damarını kesen şu sözlerime dikkat et:
Miras taksiminde OTUZDAN FAZLA hâl vardır ki, bu hallerin bir kısmında KADIN erkekle EŞİT PAY alıyor, bazılarında KADIN erkekten DAHA ÇOK alıyor, bazılarında ise erkek hiç almadan SADECE KADIN alıyor!!! Tüm bunların mukabilinde ise; SADECE DÖRT DURUMDA kadın erkeğin YARI payını alıyor!!!
İslam’a karşı bu şüpheyi getirerek saldıran tek bir ateist veya müsteşrik gördün mü mirasın diğer hallerinden söz eden?! Hiç gördün mü kadının bazı yerlerde fazla, bazı yerlerde eşit, bazı yerlerde de kadının alıp erkeğin ise hiç almadığını gündem eden?! Çünkü çoğu samimiyetsiz ve cahil olan kimseler.
Ha bir de bizim bazı tuhaf tarihselcilerimiz var. Adamlar birçok konuda kâfirlere karşı ezik hissettikleri için, kâfirlerin şüphelerinin altında kalıp cevap vermekten aciz oldukları için; bu hükümler o zamana hastı diyorlar.
Toparlayalım:
Mirasta 30’dan fazla hal var…
Bu hallerin bazılarında;
kadın erkekle EŞİT pay alıyor,
bazılarında;
kadın erkekten DAHA ÇOK pay alıyor,
bazılarında ise;
sadece kadın alıyor, ERKEK HİÇ ALMIYOR,
sadece dört durumda;
kadın erkeğin YARISINI alıyor!
Peki bu kadar mı? Hayır.
Tüm bunların yanı sıra:
Mal hakkında kadının erkek üzerinde bir sürü hakkı var. Erkeğin mali açıdan yerine getirmesi gereken bir sürü vacip var. Bir erkekle kadın evlendiği zaman kadınnın erkekten istediği kadar mehir isteme hakkı var! Hatta mesela; kadın dünyanın en zengin kadınlarından biri olsa ve erkek de fakir olsa, buna rağmen kadın istediği kadar mehir isteyebilir! Bu İslam’ın kadına verdiği bir haktır.
Bu kadar mı? Hayır.
Bu erkek (kadın zengin bile olsa); hayatının sonuna kadar bu kadının örfe göre ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Hayatının sonuna kadar eşinin yiyecek ihtiyacını, giyecek ihtiyacını, ev ihtiyacını, örfe göre gerekirse; hastane ihtiyacını, ilaç ihtiyacını, evin; elektrik, su, doğalgaz, telefon vs. karşılamak zorunda.
Ya dur hele şu faturaları tekrar sayalım, kalbim sıkıştı: 😊
elektrik,
su,
doğalgaz,
ev telefonu,
cep telefonu,
internet,
ev kirası,
kapıcı parası 😭
- Aşkım, yarın benim doğum günüm.
- Hay hay hatun efendi hazretleri, alırım hediyeni.
- Aşkım!
- Efendim hatunum?
- Haftaya da senin doğum günün.
- Eee?
- Para ver de hediye alayım sana.😀
- Aşkım annemin doğum günü, aşkım ablamın doğum günü, babamın doğum günü, evlilik yıl dönümümüz, şunun bebeği olmuş elbise alalım, şu evlendi takı takalım, bu akşam dışarıda yemek yiyelim. Say sabaha kadar…
Ha dur şunu da unuttum: Evlenince evi düz. Eşyalar, mobilyalar, düğün masrafları, hediyeler, takılar…
Bu kadar mı? Hayır.
Hatta bu kadın evlenmeden önce BABASI/ERKEK ona infak etmek zorunda, tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda! Evlendikten sonra da KOCASI/ERKEK ona infak etmek zorunda.
Bu kadar mı? Hayır.
Hatta bu kadın 10 kere evlenip boşansa bile her seferinde evleneceği erkekten mehir alma hakkı var!
Bu kadar mı? Hayır.
Erkek kadınla nikah kıysa ve aynı eve geçmeden/cinsel birleşme olmadan boşansalar dahi iddet süresini tamamlayıncaya kadar erkek bu boşadığı kadına infak etmek zorunda. Erkek bir gün dahi bu nafakayı aksatamaz.
Peki bu kadar mı? Hayır. (Dikkat et önemli):
Erkek kadınla nikah kıysa sonra hiç ilişki yaşamadan boşansalar iki durumdan biri söz konusu olur:
1) Eğer boşanmadan önce cinsel ilişki kurmaya uygun bir ortamda (halvet gibi) baş başa kalmış ama cinsel ilişkide bulunmamış olsalar dahi erkek kadına mehrin tamamını vermek zorundadır.
2) Eğer hiç baş başa kalmadan önce boşanmışlarsa:
Şöyle örneklendireyim: Diyelim ki Hakan’la Emine şer’i nikâh kıydılar ve mehiri de 30 bin tl olarak belirlediler. Nikâhın kıyıldığı yerde de 3 ay sonra düğün olsun diye anlaştılar. Sonra Hakan kendi ailesiyle evine, Emine de kendi ailesiyle evine döndü. Hakan bir iki saat sonra, artık şer'an eşi olan Emine'yle telefonda konuşmak istedi. Ama ne olduysa oldu, telefonda şiddetli bir tartışma yaşandı ve boşandılar. Bu durumda bile Hakan Emine’ye mehrin yarısını, yani 15 bin tl’yi ödemek zorunda.
Bu kadar mı? Hayır ama yazmaktan yoruldum. 😊
E peki biz erkekler olarak (aklı başında Müslüman erkekleri kastediyorum) bunları yapmaktan yüksünüyor muyuz? Elbette ki hayır, zira eşlerimiz bizim canlarımız, Allah’ın bize emanetleri. Bırakın yüksünmemeyi, onlara bunları yaparken çok mutlu oluyoruz. Zaten yukarıdaki sayılanların hepsini her kadın istemiyor. Ama istese bile İslam’a göre asıl olan bu ihtiyaçlarını karşılamaktır (bunların bir kısmı zorunlu bir kısmı da zorunlu değildir.). İsteyen kadın var istemeyen kadın var, bunun mukabilinde de yapan erkek var yapmayan erkek var. Biz şahısları konuşmuyoruz. Zira İslam’ın hakikatini şahısların tavırları belirlemez. İslam hükmünü koyar ve şahıslardan uygulamasını taleb eder. Bu talep de ya emirdir ya da nehiy. Emir de ya vücub ifade eden bir emirdir ya da nedb. Keza; nehiy de ya haramlık ifade eder ya da kerahet. Gerisi insanlara kalmış. Dileyen iman eder, dileyen küfür.
Şunu da söyleyeyim: Yukarıdaki tüm saydıklarımdan daha öte reddiyeler var, özellikle ateist zihniyete karşı. Detayı uzun ama kısaca; kötülük sorunu! Zira ateistler katıksız olarak sadece maddeden ibaret olan bu âlemden kötülük mefhumunu çıkaramazlar. Dolayısıyla zulüm diye gerçek bir olgu yoktur ki kadına zulmediliyor densin!
Şunu da var ki: Şayet mutlak olarak söyledikleri gibi olsaydı dahi bu zulüm olmazdı. Bu da kısmen ayrı bir bahis konusu.
Son olarak: Şimdi bu yazıyı okuyan bazı ateist ve müsteşrikler kalkıp da “İslam erkeğe miras hukukunda zulmediyor” derse nasıl cevap vereceğiz?! 😉
Çevrede bilenlere sormak hususunda çıkıyor
Problem.
Şehlerin, şıhların yani Ruh an sınıfının çıkma
Noktası.
Hani İslamda Ruhban sınıfı yoktu.
Diyanet nedir?
Ruhban sınıfı değilde.
Yüzbinlerce maaşlı imam ne iş yapar?
Ahmet bin Hanbel i daha iyi anladım şimdi.
iyi haklisiniz ama o ayetin açıklamsı zaaten o değil . ya bi şunu diyorum , Bir ayetin açıklamsıni yapmak için o ayetin başını sonunu neden nasıl yerde kullandığını bilmek tümünü bilmek gerek..
Evet güzel açıklıyor hoca....
yurta sulh cihanda sulh ...
Meal okumak elbette Kuranı tamamıyla anlamak değildir Ancak meal okumak Risalei nuru, gazaliyi rabbaniyi ve daha böyle nicelerini okumaktan binlerce kat daha hayırlıdır.Çünkü meallerin tümü okuyanını şirkten kurtarır, ama o kitaplar okuyanlarıni şirke bulaştırıyor.
Hem Kuranı açıklayan Kurandır.Bu ilahi metodu anlamayanlar Kuranın hadislere ihtiyacı olduğunu zannederler ve sapıtırlar.Bu sapık fikirden dolaylı Kuran meali okumayı hafife alırlar.Sonra daha ileri giderek " Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık çıkmış." derler. Muhammed (s) ve arkadaşlarının Kuran Müslümanı olduğunu unuturlar. Kurañın tüm inssnlık için indirildiğini düşünemezler, Kuran anlaşılmak için indirilmiştir.bılmezler.Arapca dil ile indirilmesi Onun daha indiği asırdan itibaren tüm dünya dillerine çevrilmesini gerekli kıldığını farkedemezler..Ne yazık ki tarihde bunu yapamadılar .Tarihin bu gunahi onlara ve onları savunsn şimdikilere yeter. Bu gün muslumanlar bu hatanın bedelini ödüyorlar. Geri kafalı cemaat ve ,mezhep ve tarikat tutkunları halen bunun farkında bile değiller. İçine düştükleri şirk bataklığından kurtulmadıkca da anlayamazlar. Allah Kuranı tarihde gelmiş geçmis ve sayıları beşyuzü aşmayan hazretler için indirmiş ve biz onlardan öğreneceğiz diye inanıyorlar
Kuranı anlamak için bir sürü hazretlere baş vuruyorlar. akıllarını onlara teslim ediyorlar Bu akıl tutulmasından da kurtulmak istemiyorlar. Önce onlar yunus süresi ayet 100 ve benzerlerinin hedefi olmaktan kurtulmaları için meallerini okumuş olsalar bile yeter
Çeliskiki ve tekrardan oluşan olsan ayet dolu. Bu çelişkileri takla attırarak dernekler gizleniyor. Enfal1 :Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin Allahın ganimete4 ihtiyacımi var. Hakka 40 kur-an elçinin sözüdür. Der. Kölelik ve cariyeligin4 kaldirilmasi için bir ayet yok. Insanhaklari beyannamesinde geçen bir madde yok .. insanlık için.
YÜCE. ALLAH , OKUYUN DİYOR, BİLENLE, BİLMEYEN, BİR DEGİLDİR, DİYOR..!! NERDE,. DİYOR,. KURANDA...!! HALKIMIZA. OKUMAK ZOR GELİYOR,. HEP. KULAKTAN. DUYMA...!! YALANLARLA. KENDİNİ. AVUTUYOR....!! NE YAZIK,Kİ......!!!!
Kur'an sahabilerin açıklamasına muhtaç bir kitap mı neden açıkça anlatmıyor insanların açıklamalarına ihtiyaç duyuyor
Kral'sın Ahmet hocam 👏👏👏👍
Ahmet Bey ifade ederken değişik kılıklara giriyor. Rahatsız oldum
KURANda 10 larca çarpık ayet bariz olarak gözükür..eğip bükmeniz o öyle demedi böyle dedi demeniz ayetleri kurtarmıyor..örnek 2 ayet..Enfal 65/66..
65﴿
Ey peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa inkâr edenlerden iki yüz kişiyi yener, sizden yüz kişi olursa bin kişiyi yener; çünkü onlar yaptıklarının bilincinde olmayan bir topluluktur.
﴾66﴿
Allah sizde bir zayıflık olduğunu bildi de şu andan itibaren yükünüzü hafifletti. Artık sizden sabırlı yüz kişi olursa Allah’ın izniyle iki yüz kişiyi yener, sizden bin kişi olursa iki bin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir.
Burada allah insanlara savaş telkin ediyor ve her şeyi önceden bilen allah yanılıyor..
Hz.Muhammed gelini olan zeyneple neden evlenmis hocam..
Öyle bir şey yok müşriklerin yalanı kocası ölünce himayesine alıp bakmiş
Asker ayt... kocasından ayrıldıktan sonra evlenmiştir öldükten sonra değil
Yakup Deniz anlatiyor RUclips de
islam dini muhammed'in siyasi amaçları doğrultusunda kurulmuş dolayısıyla evrenin olası tanrısı ile allah farklı dır. allah'ın arşı siyasi taht yani siyasi yönetim dir.
Çelişki senin beyninde, ALLAH izan insaf versin Kuran senin hevesine göremi yazılacak tı?
Savasin karsiti savasmamak, baris degil dersen, Barisin karsitida tum vecheleri ile siddet degil, barismamaktir.... Ahmet hoca, acayip cerbeze yapiyorsun....
Bunu yaziya yazan insan olamazmi birde otarafa dusunelim
Kuranın bir ayetini sahabe bile yanlış anlıyorsa, yani kuranda açıklaması yoksa ve anlamak için doğruluğu şüpheli hadis rivayetlerine mecbur kalıyorsak bu kitap Allah'tan olamaz.
Tüm insanlığa rehber olacak bir kitap açık öz ve anlaşılır olmalıdır.
Maalesef kuran anlaşılmaz, karma karışık ve çelişkilerle dolu bir kitaptır.
Yüzyıllardır alimler bu muğlaklığı gidermeye ve çelişkileri düzeltmeye çalışıyorlar çırpınıp duruyorlar. Ön kabulle ''bu kitapta çelişki olmamalı'' diye yaklaşınca en açık çelişkileri bile komik bahanelerle gidermeye çalışmak normal görülüyor. Akıl ve mantık bilgiden sonuca gider, ön kabulden hareketle sanal gerçeklik inşa etmez.
@AdınıVermekİstemeyen Kullanıcı
Bence yalan söylemiyorlar, bence kesinlikle samimiler, bazı şeyleri saklasalar da iman ve apoloji konularında önce kendilerini ikna etmeye çalışıyor, kendilerini kandırıyorlar ve sonra ortak arıyorlar.