ALLAH RAZI OLSUN HOCAM SENDEN SENİ DOĞURAN ANADAN DOYURAN BABADAN OKUTAN HOCALARDAN YEDİ CEDDİNİZDEN EMEĞİ GEÇEN HERKESTEN İYİKİ VARSINIZ RABBİM İLMİNİZİ VE SAYILARINIZI ARTIRSIN İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN anlamını yazsaydınız çok güzel olacaktı
Evet, bütün mevcudat, güya lisan-ı hal ile Veysel Karanî gibi şöyle münacat ederler, derler ki: Yâ İlahenâ! Rabb’imiz sensin! Çünkü biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden sensin. Hem sensin Hâlık! Çünkü biz mahlukuz, yapılıyoruz. Hem Rezzak sensin! Çünkü biz rızka muhtacız, elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren sensin. Hem sensin Mâlik! Çünkü biz memlûküz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek mâlikimiz sensin. Hem sen Aziz’sin, izzet ve azamet sahibisin! Biz zilletimize bakıyoruz, üstümüzde bir izzet cilveleri var. Demek senin izzetinin âyinesiyiz. Hem sensin Ganiyy-i Mutlak! Çünkü biz fakiriz. Fakrımızın eline yetişmediği bir gına veriliyor. Demek gani sensin, veren sensin. Hem sen Hayy-ı Bâki’sin! Çünkü biz ölüyoruz. Ölmemizde ve dirilmemizde, bir daimî hayat verici cilvesini görüyoruz. Hem sen Bâki’sin! Çünkü biz, fena ve zevalimizde senin devam ve bekanı görüyoruz." "Hem cevap veren, atiyye veren sensin! Çünkü biz umum mevcudat, kālî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz, niyaz edip yalvarıyoruz. Arzularımız yerlerine geliyor, maksudlarımız veriliyor. Demek bize cevap veren sensin. Ve hâkeza…" "Bütün mevcudatın küllî ve cüz’î her birisi birer Veysel Karanî gibi bir münâcat-ı maneviye suretinde bir âyinedarlıkları var. Acz ve fakr ve kusurlarıyla, kudret ve kemal-i İlahîyi ilan ediyorlar." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam, Sekizinci Kelime) Bu münacatın tercümesi: "İlahî sen benim Rabbimsin, ben ise senin bir kulunum. Sen Halık’sın, yaratıcısın, ben yaratılmış bir mahlûkum. Sen Rezzaksın, rızık vericisin, ben merzukum, rızıklanıyorum. Sen Maliksin, ben bir memluk ve köleyim. Sen Aziz’sin, izzet sahibisin, ben zelilim, biçareyim. Sen mutlak ve sonsuz bir zenginliğe sahipsin, ben her şeye muhtaç bir fakirim. Sen zatî hayat sahibisin, ben ölümü tatmaya mahkûm bir canlıyım. Sen Baki’sin, ben faniyim. Sen Kerim’sin, ikram sahibisin; ben bayağı, fakir bir varlığım. Sen ihsan sahibisin, ben günah işliyorum, kötü bir haldeyim. Sen Ğafur’sun, affedicisin; ben günahkârım. Sen Azi’sin, izzet ve azamet sahibisin; ben ise hakir, zavallı bir kulum. Sen kuvvetlisin, ben ise zayıfım. Sen ita eden, ihsan edensin; ben ise kapında bir dilenciyim. Sen vadini yerine getiren, güven veren bir eminsin, ben korkulara maruz bir zavallıyım. Cömert sensin, ben muhtaç ve çaresiz bir miskinim. Dualara cevap veren sensin, ben ister ve yalvarırım. Şifa veren sensin; ben hastalıklara maruzum." "Benim günahlarımı affet. Hatalarımı bağışla. Hastalıklarıma şifa ver, ey bütün kemâl sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah! Ey güzel isimlerinin sonsuz hazineleri her şeyin her ihtiyacını her zaman en mükemmel şekilde karşılayan Kâfî!" "Ey varlıkları yaratıp onları en münasip organ ve duygularla donatan ve ihtiyaçlarını en güzel şekilde karşılayarak onları yaratılış gayelerine sevk eden Rab! Ey vaadini yerine getirmesinde şüphe olmayan ve bütün varlıkların ihtiyaçlarını kudret ve rahmetiyle gideren Vâfî! Ey rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı ve ihlâslı kullarına çok özel ikram ve şefkati olan Rahîm! Ey maddi ve manevi her çeşit hastalığa şifâ veren Şâfî! Ey sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini bütün canlıların önlerine seren ve iyiliği bol olan Kerîm! Ey maddi ve manevi dertleri gideren, afiyet ve sağlık veren Muâfî!" "Benim bütün günahlarımı bağışla. Benim bütün dertlerime âfiyet ver. Beni ebediyen rızana mazhar et. Rahmetinle ey merhametlilerin en merhametlisi." “Onların duaları, 'Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun' sözleriyle sona erer.” (Yunus
Amin inșallah
Amin
Aminnnn
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM SENDEN SENİ DOĞURAN ANADAN DOYURAN BABADAN OKUTAN HOCALARDAN YEDİ CEDDİNİZDEN EMEĞİ GEÇEN HERKESTEN İYİKİ VARSINIZ RABBİM İLMİNİZİ VE SAYILARINIZI ARTIRSIN İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN anlamını yazsaydınız çok güzel olacaktı
Yarabi yardimcimiz ol bizi kori ve nasiplendir.
Amin
Amin ecmain
Aminn Aminn Aminn Allah kabul etsin
Allah kabul etsin
Ağınıza sağlık bu 'ün n mekenin kurtuluşu hediyem olsun
Amin amin amin
Hocam türkçeye çevire bilirmisiniz
AMİN AMİN AMİN
❤❤❤
Оллох. Узинг. Рахм айла
Evet, bütün mevcudat, güya lisan-ı hal ile Veysel Karanî gibi şöyle münacat ederler, derler ki:
Yâ İlahenâ! Rabb’imiz sensin! Çünkü biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden sensin.
Hem sensin Hâlık! Çünkü biz mahlukuz, yapılıyoruz.
Hem Rezzak sensin! Çünkü biz rızka muhtacız, elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren sensin.
Hem sensin Mâlik! Çünkü biz memlûküz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek mâlikimiz sensin.
Hem sen Aziz’sin, izzet ve azamet sahibisin! Biz zilletimize bakıyoruz, üstümüzde bir izzet cilveleri var. Demek senin izzetinin âyinesiyiz.
Hem sensin Ganiyy-i Mutlak! Çünkü biz fakiriz. Fakrımızın eline yetişmediği bir gına veriliyor. Demek gani sensin, veren sensin.
Hem sen Hayy-ı Bâki’sin! Çünkü biz ölüyoruz. Ölmemizde ve dirilmemizde, bir daimî hayat verici cilvesini görüyoruz.
Hem sen Bâki’sin! Çünkü biz, fena ve zevalimizde senin devam ve bekanı görüyoruz."
"Hem cevap veren, atiyye veren sensin! Çünkü biz umum mevcudat, kālî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz, niyaz edip yalvarıyoruz. Arzularımız yerlerine geliyor, maksudlarımız veriliyor. Demek bize cevap veren sensin. Ve hâkeza…"
"Bütün mevcudatın küllî ve cüz’î her birisi birer Veysel Karanî gibi bir münâcat-ı maneviye suretinde bir âyinedarlıkları var. Acz ve fakr ve kusurlarıyla, kudret ve kemal-i İlahîyi ilan ediyorlar." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam, Sekizinci Kelime)
Bu münacatın tercümesi:
"İlahî sen benim Rabbimsin, ben ise senin bir kulunum.
Sen Halık’sın, yaratıcısın, ben yaratılmış bir mahlûkum.
Sen Rezzaksın, rızık vericisin, ben merzukum, rızıklanıyorum.
Sen Maliksin, ben bir memluk ve köleyim.
Sen Aziz’sin, izzet sahibisin, ben zelilim, biçareyim.
Sen mutlak ve sonsuz bir zenginliğe sahipsin, ben her şeye muhtaç bir fakirim.
Sen zatî hayat sahibisin, ben ölümü tatmaya mahkûm bir canlıyım.
Sen Baki’sin, ben faniyim.
Sen Kerim’sin, ikram sahibisin; ben bayağı, fakir bir varlığım.
Sen ihsan sahibisin, ben günah işliyorum, kötü bir haldeyim.
Sen Ğafur’sun, affedicisin; ben günahkârım.
Sen Azi’sin, izzet ve azamet sahibisin; ben ise hakir, zavallı bir kulum.
Sen kuvvetlisin, ben ise zayıfım.
Sen ita eden, ihsan edensin; ben ise kapında bir dilenciyim.
Sen vadini yerine getiren, güven veren bir eminsin, ben korkulara maruz bir zavallıyım.
Cömert sensin, ben muhtaç ve çaresiz bir miskinim.
Dualara cevap veren sensin, ben ister ve yalvarırım.
Şifa veren sensin; ben hastalıklara maruzum."
"Benim günahlarımı affet. Hatalarımı bağışla. Hastalıklarıma şifa ver, ey bütün kemâl sıfatların sahibi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah! Ey güzel isimlerinin sonsuz hazineleri her şeyin her ihtiyacını her zaman en mükemmel şekilde karşılayan Kâfî!"
"Ey varlıkları yaratıp onları en münasip organ ve duygularla donatan ve ihtiyaçlarını en güzel şekilde karşılayarak onları yaratılış gayelerine sevk eden Rab! Ey vaadini yerine getirmesinde şüphe olmayan ve bütün varlıkların ihtiyaçlarını kudret ve rahmetiyle gideren Vâfî! Ey rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı ve ihlâslı kullarına çok özel ikram ve şefkati olan Rahîm! Ey maddi ve manevi her çeşit hastalığa şifâ veren Şâfî! Ey sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini bütün canlıların önlerine seren ve iyiliği bol olan Kerîm! Ey maddi ve manevi dertleri gideren, afiyet ve sağlık veren Muâfî!"
"Benim bütün günahlarımı bağışla. Benim bütün dertlerime âfiyet ver. Beni ebediyen rızana mazhar et. Rahmetinle ey merhametlilerin en merhametlisi."
“Onların duaları, 'Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun' sözleriyle sona erer.” (Yunus
Amin amin amin inşallah🤲🤲🤲
L
Amin
Amin
Amin ecmain
Amin
Amin