Hocam bu aşamaları teker teker yaşadım, halen de yaşamaya devam ediyorum. Tüm her şeyimi doğal olarak kaybettim ki zaten sahip olmak istemiyordum. 😀 Bunları yapabilmek her şeyi kaybetmeyi göze almayı ve yalnızlığı kabul etmeyi gerektiriyor. Fakaaat keşke 30 yıl önce bu imkanlar olup sizi, sizin gibileri dinleyebilseydik. Kimlik, kişilik vs derken kendimizi bulmak için çırpındığımızı şimdi anladım. Eksik olan oymuş. Kendimi büyük oranda buldum ama diğer her şey gitti. 😄 Üzgün müyüm? Hayır. Kendime kırgınım. Neden bunu daha önce anlamadım diye. En iyisi vardır bir hayır deyip devam etmek herhalde. Ne diyim? Vardır bir hayır. Çok teşekkür ederim adıma. İçimdeki eksik bir noktayı da tamamladınız.
çok başarılı, samimi ve etkileyici bir anlatım olmuş kimlik ve kişilik savaşından galip çıkabiliriz umarım ve yine umarım ki savaşı sağlıklı ve doğru yaşıyoruzdur.
Dücane hocam westworld dizisi hakkında sizin görüşlerinizi merak ediyorum.Bilmiyorum izlediniz mi evrimsel insan aklının kendini ve içinde yaşadığı evreni anlamlandırma çabasında geldiği son noktada uçlarda dolaşan bir dizi. Matrix deki sorunsalların daha kapsamlı bir şekilde (-ki bunun şimdilik üç sezon olmasınında etkisiyle) işlendiğini bunu yaparken de Hıristiyanlık düşüncesi üzerinden değilde insanlığın düşünce serüveni üzerinden kutsal kitaplara ,filozoflara ve sanatçılara da atıfta bulunarak işlendiğini görüyoruz.Aslında temel mesele olarak tüm bu anlamlandırma çabalarının temel kaynağı bilinci merkeze alarak birçok şey üzerinde ( Tanrı,kader,cennet-cehennem,özgür irade,özgürlük,kölelik,bilinçaltı,algılar,iktidar... ) yeniden düşünmemize kapı aralıyor bence... sizin bu konularda söyleyebilecek çok şeyiniz olduğunu düşünüyorum
Hocam şükranlarımı sunarım. Zaman ayırdığınız bu konuşmalar hala ümidini taşımak istediğim aydınlık bir ülkeye çakılmış işaret fişekleri gibi. Çok teşekkürler.
27:10 İnsan kendisiyle savaşmadıkça, kendisini tanıyamaz. Peki insan kendisiyle nasıl savaşır? Nesiyle savaşır? İşte onu da şöyle ifade ediyorum: İnsan kimliğiyle ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça, kendilik mertebesine ulaşamaz. O derinliğe kadar kazmayı beceremez. O yüzden çok yoğun, yıpratıcı bir savaşa girmesi lazım. O savaşla yıkılmazsa, ayakta kalmayı becerirse, kendiliği bulur. Bu artık kimliğin ve kişiliğin dışında bizim özümüz diyebileceğimiz, insanın özüdür. Yani insanlık mertebesidir. İnsanlık mertebesinde kimlik kayıtlarının sınırların hiç biri çalışmaz. Kişilik de çalışmaz. Ne alışkanlıklar, ne seçimler, ne tercihler... bunların hiç birinin yeri olmaz. O yüzden bütün mistik hareketlerde vs., geleneksel felsefenin bir çok temsilcisinin daha derine kazmakla kastettiği şey genellikle o öze, insanî öze ulaşma, insanın kendilik mertebesine ulaşması demektir. O da ancak savaşmakla mümkün olur.
O kadar severek, dinliyorum, ve o kadar çok öğreniyorum ki. En sevdiğim lerden , iyiki varsınız, ve hep paylaşıyorum, gönlünüze ömrünüze sağlık, teşekkür ediyorum, sevgiler 🌷
Çok geç izledim kaydinizi, harikaydi. Dikkatim son dakikada en üst seviyesine çikmisken , video bitti 😞 Dücane Hocam kimlik ve kisilikle savasarak Kendinlige geçme üstüne, tam da bu asama hakkinda daha çok sey söylemenizi, ayri bir yayin yapmanizi çok isterdim 🙏
-Kahinenin çok düşmanı var, emin olmak zorundaydım. -Ne için? (Dövüşürler) -Senin o olduğundan emin olmak için. -Bunu bana sorabilrdin. -Yoo hayır, birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın.
Videoyu izlemeye başlamadan önce klasik, bilindik tespitlerin olacağını düşünmüştüm ancak videoyu izledikten sonra çok daha farklı ve önemli tespitlerin olduğunu fark ettim.
Dücane beyi takip edenlerin 2008 yapımı "God on trial" filmini beğeneceğini düşünüyorum. Dücane beyin vurguladığı kimlik, kişilik ve kendilik konularının işlendiği, kimlik ve bu kimliğin oluşturduğu inanç tartışmasını ele alan ve insanın çaresizliğini iliklerinize kadar hissedeceğiniz bu filmi seyretmenizi tavsiye ederim.
Nolan'ın, "Kara Şövalye Yükseliyor" filminde de kendiyle savaş teması çok başarılı bir şekilde işleniyor.. Ayrıca sınıfsal ve tipik toplumsal davranışlar hakkında da bayağı derin incelemeler var. Sizden bunu da yorumlamanızı bekleriz. Matrix'in her sahnesi zaten kendi içinde ayrı bir felsefe barındırıyor. Mesela yine "kendiyle savaş" denilebilecek bir örnek daha: Neo'nun 1. filmde her şeyin bir simülasyon olduğunu bir türlü kabullenememesi ve kafayı yeme noktasına gelmesi.. Sonrasında zihniyle olan savaşından galip çıkarak gerçek dünyaya adapte olabilmesi.. Burada Morpheus zaten bunun ne kadar zor bir şey olduğunu ve büyük coğunluğun çıldırarak aklını kaybettiğini anlatıyor. Aklı belirli bir evreye gelmeden özgürleştiremeyiz.
Kendilik, kimlik ve kişilikle savaşın bir sonucu olarak ulaşılabilecek bir aşamadır! İnsan kimlik ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça kendilik mertebesine ulaşamaz. O savaşta yıkılmaz, ayakta kalırsa insanlık mertebesine ulaşır.
Hocamız çok güzel bir konuya değiniyor. Bu nefs mücadelesinin en keskin ve en can acıtıcı yaşandığı alan karşı cins ilişkilerinde yaşadığı ayrılık süreçleridir çünkü karşı cins ilişkisi ertelenmiş anne ayrılığının yani benliğin oluşmasındaki en önemli merhalenin aktarıldığı alandır. İnsan kendini en iyi bu ayrılık süreçleri içinde görür. Bu konuda Türkiye'de, belki de dünyada, yazılmış en iyi kitap Mustafa Topkara'nın Yol Ayrımı kitabıdır. Kendinizle girişeceğiniz mücahede için paha biçilmez bir rehber, naçizane tavsiye ederim.
Olağanüstü bir söyleşiydi. Matrix’i defalarca seyretmeye doyamayan biri olarak “ birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın “ cümlesini hiç duymamışım ne yazık!! Dücane Cündioğlu her dinlediğimde içimde bir şeyler kopuyor ve ayrılıyor benliğimden . Ve hatta ne kadar kör ne kadar cahil olduğumu fark ediyorum. Ve en çok şu soruyu soruyorum kendime, 40 yaşına kadar ne düşündün ve ne ürettin ?
erik agacina çıktım üzüm yedim agacin sahibi beni cevizlerini yedigim icin kinadi kimlik incir agaci kişilik üzüm kendilik cevizdir cevizi genelde kendimiz bilemeyiz, bize soylenmesi gerekir biz en fazla incir agacina cikar üzünü yiyebiliriz bu ne demektir kimligin ve kisiligin sınırlari otesine gecmek her baba yigidin harci degil kimlik ve kisilik ile savasmayi denersek kendilik bize kendini gostermeyi deneyecektir. insan kendisiyle savasmadikca kendisini taniyamaz , peki insan kendisi ile nasil savasir ? kimlik ve kisilik ile savasarak. o savasta yikilmazsa kendiligini bulur. Yani ,insanlik mertebesi. aliskanliklar, tercihler, sebebler bunlar burda calismaz.
Hocam Biz kücükken köyde özellikle Akşam üstü Eşikte oturdugumuz zaman, büyükler hemen uyarırlardı... Eşikte oturmayın ugursuzluk getirir diye.. bunun ne anlamı olabilir ?
Merhaba Dücane Bey, videonun bir yerinde böbrekleri az çalışıyorsa asabi olur diyorsunuz, bu yaklaşımın devamıyla ilgili önerdiğiniz bir kaynak var mı?
Yüreğinize sağlık, beden kefenimden sıyrılmayı düşündüğüm şu zamansız zamanda bu düşüncenin bahsettiğiniz savaşın başlangıcı olduğunu farkettim... Henüz savaşır mıyım bilmiyorum ancak beşerden insana geçişe isteğim var mı onu bir yoklayacağım yorumunuza denk gelişim ile, tekrar şükranlarımla🙏
hocam kuyudan çıkış neyi temsil ediyor. son yıllarda gösterime giren batman filmlerinden birinde vardı. aynı yusufun kuyudan kurtuluşu gibi batman de kuyudan kendi iradesiyle çıkıyor fakat batman in kuyuda başkaları da var. paylaşımlarınız için teşekkürler.
Asırlar geçtikçe kimlik ve kişilikten kurtulup kendimize ulaşmak zorlaşır. Asırlar geçtikçe insanların Zamana belki tarihe bıraktığı izler kendiliğimizin üstünü kapatır .
Kişinin kendine karşı açtığı savaşta, asıl mesele kendindeki neye karşı olmalı? Yani hangi kavrama ve neden, niçin bir başkaldırı da bulunmalı? Bunu bilerek yola çıkmalı insan. Çünkü belirlediğimiz o amaç bize sürekliliği getirecektir. Sürekliliği olmayan bir savaş, insanı en başta çökertir. O savaşı nasıl diri tutmalıyız?
Hilal hanım zannımca insanın diri tutması gereken us yani aklidir akıl duygulara da anlam katar dingin savaşçı filmde söylenen bir söz vardır savaşçı sevdiği işleri yapmaz , yaptığı işlerde sevgiyi bulur der. Us bilinç bu duyguyu anlamlandirabilir
Eyüp Özturan Elbette ki öyle fakat aklı diri tutabilmenin hakiki bir yolu olmalı. Aklımı sürekli diri tutmalıyım diyen yine aynı akıl zaten. Bizim aklımızı da yöneten bir merkez, bir yönetmen olmalı. Bu da zannımca aklı, benzer düşünce bütünüyle meşgul etmekle oluyor. Ki bunları söylerken bile yine aklımdan çıkan fikirleri ortaya koyuyorum ve bunu ortaya koyan yine kontrol merkezi olan aynı akıl.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez. - E.E Cummings
Seraph : ‘Kanatlarına ne oldu?’ . Bu da düşen bir melek olduğuna işaret ediyor. Kahin sistemin dışına çıkmış ve mimarın planını bozmuştu. Bu da Seraph’ın aforozunu gösteriyor. filmde Neo’nun daha önceki yaşamları da gösteriliyor ve Seraph’ın da önceki seçilmişlerden olma ihtimali var. Smith’i daha önce alt ettiği bilinen tek kişiydi.
Seraph önceki sürüm matrixte merovingianın korumasıydı kahinin ortaya çıkışıyla birlikte merovingiana ihanet edip kahini korumakla yükümlü bir program oldu
23:49 Bu arayış bende hep vardi. Kendi nazarımca 38 yaşımda iyice ortaya çıktı; "Bu görünen sergilenen ben değilim." sorunu. 40 yaşıma kadar bu sorunu çözmeyi diledim, çabaladım. Bugün doğum günüm 42 bitti. Hala sorunun çözümünü arıyorum aramasına ama bir çok kapıyı geçtiğime inaniyorum. Sanırım ölünceye kadar takamülüm için aramaya devam edeceğim.
Dücane bey sizi takip ediyorum, kanalınızı yeni keşfettim. İlk gördüğüm videonuzun matrix olmasına çok memnun oldum. Üzerine çok fazla kafa yorulacak bir yapıt. Seraph ile ilgili bir de şöyle bir detay var. ‘Kanatlarına ne oldu?’ derler bir sahnede. Bu da düşen bir melek olduğuna işaret ediyor. Kahin sistemin dışına çıkmış ve mimarın planını bozmuştu. Bu da Seraph’ın aforoz edildiğini gösteriyor. Bir de biliyorsunuz filmde Neo’nun daha önceki yaşamları da gösteriliyor ve Seraph’ın da önceki seçilmişlerden olma ihtimali var. Smith’i daha önce alt ettiği bilinen tek kişiydi.
Matrix serisinde Jean Baudrillard'ın Simülakrlar ve Simülasyon kitabından oldukça etkilenildiğini de belirtmek lazım. Ayrıca meraklısına; filmin yönetmenleri Wachowski Brothers, geçirdikleri cinsiyet değiştirme ameliyatları ve cinsel yönelimlerini değiştirmeleri sonucu artık Wachowski Sisters olarak anılıyor =)
Hocam ben öyle düşünmüyorum: kendiliğe erişebilmek için, illa kimlik ve kişilikle savaşılması zorunlu değildir. Göze almak gerekir, lazım olacaktır bazen muhtemel fakat zorunlu değildir. Ben bu noktada birey olarak (aslında islamdan önce gelen dinlerde daha çok bulunan) bir katılığı ya da hoşgörü tanımındaki doğru olmayanı görüyorum. Şöyle: islamda (Türklerdeki islamın özünde bir hoşgörü, katılığı yumuşatan bir özellik vardır. Besmeledeki "rahman ve rahim" aftan çok hatalarla büyünüldüğünü, kendine erişildiğini, büyüdükçevhataların azaldığını ya da küçüldüğünü, kimsenin mükemmel olmadığını olması da gerekmediğini; yeter ki gönlümüzden geçenin iyi niyet ve ahlakla davranarak, hayata böyle katılmamız gerektiğiyle başlar. Bu benim naçizane fikrim tabii, ilim alimi değilim, okuduğumu ve dini anlamaya çalışıyorum. Belki de o katı sertlikten dolayı, birçok felaketler vuku buldu ve yaratan insanları - "uyararak" demeyelim yine amacından sapar- anlatarak başladı. Kimlik ve kişilikliğini bilmek öğrenmek çok zor değil, ben bu ikisinin başkaları tarafından anlatılabileceğini ve tercihlerle ilerlenilebileceğini düşünüyorum. Bunları bilen insan, ve donanım koşulları müsaitse, ancak ve sadece kendisi kendiliğine erişir. Bir başkası söyleyemez. Belki çok sevenleri bazen onu nasıl bildiklerini samimi olarak anlattıklarında, kendisine erişmesi kolaylaşır. Ancak, hiçbir insan, kendisine erişme ulaşma yolculuğunda bir başka insana güvenmemeli ya da yük olmamalı. ("Güven"den kastım; iyi niyetli bile olsalar yanılma oladılıklatı olabilir. Kaldı ki kötü niyetliler olduğu için, hoşgörüden- anlayışlı olmaktan öte kurallar ve cezalar ve adalet vardır). Birey bunu ne kadar becerebilirse yapabilirse, kendisi yapmalı ve yapabimeli. "Kimlik ve kişilikte kendilik çalışmaz" konusuna kısmen katılıyorum. Sebebi: ırkların ya da bir arada uzun yıllar birarada oluşmuş toplumların; "bireysel kendilikleri" ile ortak kimlik ve kişiliklerin oluştuğunu düşünüyorum. Tarih, coğrafya ve bu konuları bilmek bu sebepten çok önemli. Konu "yumurta tavuk" gibi değil, yanlış anlaşılmasın. Şu anda içinde bulunduğumuz zamanda, toplumda bir kimlik ve kişilik var, birey olmayan oldurulmayan insanlara ne kadar uyumlu? Oysa, kendiliğe uygun olsa ya da kendiliğim zarar verici özellikleri için doğru kural ve adalet sistemi olsa, uyumlu ve mutlu olunur. Yani bireyler ve toplumlar "kendilikler" göz önüne alındığında, mutlu sağlıklı ve faydalı olabilirler. Yani söylediğiniz konu zorunluluk değil (ya da kader değil 😊), kişilerin yarattığı zorunluluk. İnsanoğlu, kendini bilmek için de, dünyayı bilmel için de, malesef birilerinin yarattığı zorunluluklarla savaşmak zorunda. Yoksa aslında kendine erişmek, bilmek ve kimseye zarar ya da rahatsızlık vermeden kendi olabilmek, muhtemel bir savaş gerektirmez. Eğer... kendinde özünde zararlı özellikler varsa, o vakit "kendini aşarken" savaş gerekebilir. Kendini aşmaya niyeti olmak ise... çok az sayıda insan, kendini ve dünyayı öğrenip bilerek, aşmaya niyetlidir. Onlara genelde kalp kıran sıfatlar yakıştırılır ya da zarar verilir. Son cümleniz ile ilgili: insanoğlu bir başka insanı tanırken, savaşmayı seçmek zorunda bırakılabilinir (bahsettiğim koşullar sebebi ile). İnsanın kendini tanıması için, kimlik ve kişiliği ile savaşmasının yanlış bir yöntem olduğu fikrindeyim. Hocam, fikirlerimi söylerken yanlış anlamayacağınızı düşündüğüm için söylüyorum. Mesajlarda hatalar ya da konuşulacak konular olursa, vaktiniz de olursa, "sonraki derslerde anlatırsınız" diye umuyorum.
“Enel hak mertebesine ulaşan kimselerde bile hala kimlik ve kişiliğin sırıtıyor olması, yolculuğun sağlıklı geçmediğinin delilidir.” Bunu örneklendirebilirmisiniz? Anladığım(eksik anlamımı sizdekine yaklaştırmak amacıyla) akılla ulaşılan anlam, dediğiniz mertebelerde üzüm ve ceviz kadar farklı, üzün ile üzüm kadar aynı olmasını varsaymak akıl sevyesinde idare eder bir örnek olsa gerek.
Dücane hoca, kimlik tanımı için şöyle söyleyebilir miyiz: "Genlerle gelen statüler ve içinde bulunduğumuz çevrelerde edinilen statüler". (Gönül isterdi ki; "... içinde bulunduğumuz çevrelerde edindiğimiz statüler" diyebilelim, malesef birey olmak için savaş verilen bir toplumuz).
Kahin:Diğerlerine ne olacak ? Mimar:Hangi diğerleri ? Kahin:Tabiki çıkmak isteyenler Mimar:Onlar serbest bırakılacaklar Kahin:Peki söz verir misin Mimar:Ne sandın beni,insan mı...
farkettiğim bir ayrintiyi duzeltmek isterim 11:17 dakikada mecdelli meryem isa'nin ayaklarini yikamisti diyorsunuz ama bu bilgi yanliş. incilde 3 meryem vardir: anne Meryem, Mecdelli Meryem(magdelena), Beytanyali Meryem. ayaklarina yağ süren Beytanyali Meryem'dir. kaynak: www.kutsalkitap.org/meryem/ bu kaynaktan ayrintili bilgiye ulaşabilirsiniz
Hocam kendilik makamına ulaşmak için kimlik ve kişilik mücadelesi nasıl olacak,bu mücadeleyi nasıl farkederiz,derinine inmek çok zordur mutlaka ama o yola girebilir miyiz,girdiğimizi nasıl anlarız, teşekkkür ediyorum, muhteşemsiniz
'İnsanın kazanamayacağı tek Savaş kendisiyle idi. o yenilgi çok kıymetliydi.işlevsiz düşüncelerimiz, gereksiz bilmişlik lerimiz, ezberi hallerimiz ,içimizdeki meydanlarda verilen muharebelerde ayıklanıyor, karakterimiz bu yenilgilerden doğuyordu.'
İç yolculuğuna çıkan kişilerin yaşadığı savaşı, yolculuk sırasında aşkın önemi (triniti) küçük mücahededen sonra, hep daha büyüğünün gelmesi (nefis mücadelesi)(smitlerin çoğalması) aşkın talibi hedefe taşıması temaları ile tasavvufu bu kadar güzel anlatabilirdi. Dediğiniz gibi insanin tüylerini diken diken eden bu temalara bakıp sadece aksiyon filmi diyenler arasından ağlayarak çıkmam da şaşkınlık sebebi olmuştu.. 😎 matrix üçlemesinin bende de yeri çok ayrıdır hocam. Ama siz cok güzel anlatıyorsunuz🤗
Kimlik ve kişiliği aşarak ÖZ'e ulaşmada sizin metodunuz nedir Hocam. Bize bu konuda bir öneriniz olurmu. Yaşamımızın amacı kendiliğe ulaşmak. Bunu bu günün koşullarında nasıl başarabiliriz? Çok teşekkür ederim şimdiden. Sevgi ve Saygı ile.....🙏
Merhaba hocam ben özgür can öçal.Son birkaç gündür videolarinizi zevkle izliyorum. Hatta yeri geliyor araliksiz 8-13 saat ard arda izliyorum. Çok meeak ettiğim bir mevzu uzerinize fikrinizi merak ediyorum. Oshonun deyimiyle " al illah"s Mansur " hakkinda ne düşünüyorsunuz .Benim okuduğma göre "en el hak-ben tanriyim " dediği için en vücuduna en ağir işkenceler yapilarak can vermiş.hiç kaynaklarinizda bu kişiyle ilgili bilgilere rastladiniz mi? ikinci bi sorum da Osho (diger adlariyla: "Chadra Mohan Jain" veya "Acharya Rajneesh " veya "Bhagwan Shri Rajneesh") hakkinda ne düşünüyorsunuz? Teşekürler..
Matrix felsefesini ele almanız geçte olsa iyi olmuş.acaba filmi geç mi izlediniz ?.malum ilk film 1999 da yayınlandı. Her neyse , Matrix serilerini izlediğim için bazen mutlu oluyorum bazen de mutsuz. Mutluyum çünkü böylesine anlamlı ,kaliteli , yaratıcı,özgün film serisini sık sık izlemekten keyif alıyorum. Mutsuzum çünkü Matrix den sonra hiç bir bilim kurgu filminden zevk alamıyorum.izlediğim filmlerde hep o çıtayı yakalamak istiyorum ,beyin otomatik olarak kıyas yapıyor..Fakat nafile. Matrix 4 yakında vizyona girecek, umarım 3 leme deki kaliteyi düşürmemişlerdir.Kar amaçlı çekilmemiştir. Ayrıca bilmenizi isterim; Matrix in senaryosu sonraki yönetmenler tarafından kopyalanıp makyajlanarak diğer bilim kurgu filmleri çekilmiştir. Örnek; Ada , Suretler ,Avatar , Inception vb.. gibi..
Merhaba Dücane bey konuyla alakası yok ama eğitim felsefesi ve Türkiye deki kurumsal eğitim üzerine Jean Jacoues rousseau emile üzerine dersiniz veya söylediniz yayınınız olabilirmiş şimdiden teşekkür ederim
Matrix serilerini izledikten sonra diğer sinema severlerin izledikleri bilim kurgu filmlerine istinaden çok tartışmalarımız olmuştu.Matrix serisinin ne kadar başarılı eşsiz film serisi olduğunu sürekli tartıştım.hala görüşümün arkasındayım.ilk bölümden itibaren 21 yıldan sonra hala matrix felsefesinin tartışılıyor olması, üstelik ,değerli Dücane hocanın filmin felsefesini sorgulaması sorgulatması benim açımdan son derece mutluluk verici. Not: matrix i izledikten sonra hala günümüze kadar çekilen hiç bir bilim kurgu filminden keyif alamıyorum. uzun süre de matrix ayarında film çekileceğine ihtimal vermiyorum.
Sinemasever olarak devamını dilerim. Bu serinin başlangıç noktası olan anime “ghost in the shell” dir ve matrix kadar gözüne gözüne olmayıp, çok klas bir dili vardır. matrix de zamanında bizi çok etkilemişti. benzer temalı bir diğer animasyon filmi “akira”dır
Hocam kendilik mertebesi nasıl bir yer? Kimlik ve kişiliği uzunca anlattınız ama kendiliğe geldiğimizde, orada neler olduğunu nasıl hissettiğimiz nasıl düşündüğümüzü söylemediniz, insanın şimdiki halinin özü olmadığını nasıl düşünebilir ki neden bu yola girelim?
Program Notları-KİMLİK KİŞİLİK KENDİLİK: matrix "Birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın." Yönetmenliğini Wachowski kardeşlerin yaptığı Matrix Reloaded'de (2003), Kahine'yle görüşme öncesinde, eşikte, Neo ile Seraph arasında geçen bir diyalogtan hareketle benliğin üç katmanlı açınımı. Hakikatin ışığı nedense daima "eşiklerde" tecelli edermiş. *Bir filmin değerli olabilmesi için bir ideye sahip olması gereklidir.O ide de layığıyla imgeye dönüştürülmelidir. *Bir filmin her baba yiğidin kolayca ulaşamayacağı ciddiyette bir idesi olmalı fakat 10 yaşında ki çocukalrın da zevkle seyredebileceği bir imgeler akışı içinde bir festival havası almalıdır.Matrix böyledir. *Neo tartışmasız Hz.İsa'dır.İblis ise Ajan Smith'dir.Ajan Smith'in zıddı(Melek) ise Seraph'dır. *Kahine kadın ise tanrısal öngörüdür. *Seraph,Cebrail'in erken tasvirlerinden biridir. *Morpheus,Vaftizci Yahya'dır.İsa'yı müjdeleyen kişidir. *Trinity,teslis demektir.Neo'nun sevgilisidir.Maria Magdelena *Seraph eşikte duran adamdır. *İslam mimarisinde eşikler yani kapılar çok önemlidir,çok ihtişamlıdır.Eşik iki tarafla da birleşik olandır. *Yaşamda bir halden bir hale geçmenin,bir makamdan bir makama geçmenin en güçlü imgesel karşılığı kapıdır. *'Kahinenin çok düşmanı var emin olmak zorundaydım.' -'Neden emi olmak zorundasın?' -'Senin o olduğundan.' -'Bunu bana sorabilirdin.' -'hayır,birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın.'***** ardından buyur kahine seni bekliyor der ve 'kapıyı(eşiği)' açar. *Sanatın büyüklüğü buradadır:İmgenin arkasında duran ideyi görmektir./yorumlamak ve çözümlemek *Bu imgelerin ardında üç katmanlı bir yapı var. 1.Kimlik:Bizim dışsal yönümüzü oluşturur.Ait olduğumuz seçmediğimiz içinde doğduğumuz dışsal özellikler kimliktir. 2.Kişilik:O kimliğin içersinde doğadan kalıtımla ve çevreden kültürle getirdiğimiz seçmediğimiz zorunlu olarak bizde bulunan özellikler kişiliktir.Kimlik de aynı zamanda bizde bir kişilik oluşturur./Anne-Baba-Devlet vb vb. 3.Kendilik:En derinde yer alandır ve onu bulmak çok zordur.Kimlik ve kişilikle savaşın sonucunda ancak ulaşılabilecek bir aşamadır. *Erik ağacına çıktım orda üzüm yedim ama ağacın sahibi beni cevizlerini yediğim için kınadı. Erik->Kimlik Üzüm->Kişilik Ceviz->Kendilik Cevizi biz kendimiz bilemeyiz bize söylenmesi gerekir. *Kimliği ve kişiliği yenmeyi onlarla savaşmayı deneyebilirsek kendilik bize yüzünü gösterecektir. *İnsan kendisiyle savaşmadıkça kendini tanıyamaz.Peki insan kendisiyle nasıl savaşır?İnsan,kimliği ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça kendilik mertebesine ulaşamaz.O derinliğe kadar kazmayı beceremez.O yüzden çok yoğun yıpratıcı bir savaşa girmesi lazım.O savaşta yıkılmazsa kendini bulur. *Kendilik insanın özüdür,onun insanlık mertebesidir.İnsanlık mertebesinde kimlik ve kişilik çalışmaz. *İbni Arabi:'Mücahede olmadan müşahede olmaz.' *Sufiler mücahede derken daha çok mistik bir olayı kastediyorlar ve yazdıkları şeylerin bazılarında kimlik ve kişiliğin ortadan silinmediğini görüyoruz.
Gönlünüze ,sözünüze sağlık sayın hocam... Hocam,acaba Hz Peygamberin büyük cihat dediği nefisle yapılması gereken kendimizi bulmak ve bilmek için kimlik ve kişiliğimizle savaş mı oluyor bu durumda?
Morpheus' in kullandığı Nabukadnezar'ın modeli: Mark 3 No:11/ İncilin Markos bölümünün 3. Babın 11. Mısrasına denk düşer: " Kötü ruhlar onu gördükleri zaman önünde yere kapanırlar ve sen Tanrının oğlusun diye haykırdılar."
hocam filmde geçen zion şehrininde aslında matrix olduğu ve sistemde oluşabilecek başkaldırılarıda yine insanlar fark etmeden kendilerini özgür sandıkları halde yapay zekanın kontrolünde olduğu görüşüne ne dersiniz?
Hocam kapı mimarisi üzerine bir program yapmayı düşünüyorsanız, Ankara'ya girişteki kapıları da yorumlayabilir misiniz? Benim tüm varlığım bu kapılardan geçerken -ki her zaman araba ile geçiyorum- ciddi bir şekilde sarsılıyor, doğma büyüme bir Ankara'lı olarak öyle hissediyorum.
“İnsanlık” mertebesine kimlik ve kişiliğin aşılmasıyla ulaşılacağını belirttiğinizi anlıyorum. Ve hatta “Ene’l Hakk diyenlerde dahi kişilik izi görülür ve bu da gittikleri yolun sağlıklı olmadığını gösterir” buyurdunuz (30:00). Oysa bir 20. Yüzyıl münevveri, Kenan Rifai Büyükaksoy tasavvufi anlamda nefis terbiyesini “şahsiyetin yeni baştan inşası” olarak ifade eder. Hatta Öğrencisi Ekrem Hakkı Ayverdi’ye: “Sen mimarsan biz de mimarız; herkes binâyı hayatının mimarıdır” dediği yazılır. Prof. Kenan Gürsoy’un deyişiyle “nefis terbiyesi şahsiyet mimarisidir”.. (ruclips.net/video/TQQjG6jfF4w/видео.html). Lütfederse, Dücane Hoca’dan bu konudaki görüşlerini biraz daha açmasını rica ederim. Değerlendirme için Hocaya, ve paylaşımlarda emeği geçenlere teşekkürlerimle..
Modern hayat içinde ne zor kendiliği bulmak! Ama bunun için çabalamak bile güzel... teşekkür ediyorum 🙏🏻iyi ki varsınız❤️
Sevgili Dücane hocam, her bir videonuz ayrı bir zenginlik yaratıyor, bu andan itibaren filim nasıl seyredilir görüşümde zenginleşti. Teşekkürler.
26:45 - 27:03 “Kimliği ve kişiliği yenmeyi, onlarla savaşmayı deneyebilirsek kendilik bize yüzünü gösterecektir.”
Kendini tanımak için kendinle savaşmak zorundasın enfes bir yorum teşekkürler...
Neo : Gözlerim neden acıyor.
Morpheus : Onları daha önce hiç kullanmadın ki.
22:55 ve Sonlara doğru çok harika bir anlatım olmuş... Gerçekten her kelimesi Çok degerli... Teşekkürler 🙏
Şu pandemi günlerinin bana en güzel getirisi oldunuz teşekkürler
Hocam bu aşamaları teker teker yaşadım, halen de yaşamaya devam ediyorum.
Tüm her şeyimi doğal olarak kaybettim ki zaten sahip olmak istemiyordum. 😀
Bunları yapabilmek her şeyi kaybetmeyi göze almayı ve yalnızlığı kabul etmeyi gerektiriyor.
Fakaaat keşke 30 yıl önce bu imkanlar olup sizi, sizin gibileri dinleyebilseydik.
Kimlik, kişilik vs derken kendimizi bulmak için çırpındığımızı şimdi anladım.
Eksik olan oymuş. Kendimi büyük oranda buldum ama diğer her şey gitti. 😄
Üzgün müyüm?
Hayır. Kendime kırgınım.
Neden bunu daha önce anlamadım diye.
En iyisi vardır bir hayır deyip devam etmek herhalde.
Ne diyim?
Vardır bir hayır.
Çok teşekkür ederim adıma.
İçimdeki eksik bir noktayı da tamamladınız.
Aynen.. Noktası virgülüne kadar..
Döne dolaşa , tekrar tekrar dinliyoruz! Her dinleyişte, cümle aralarında başka şeyler duyuyoruz sanki😇
İyi ki varsınız. İyi ki sizi duymuşum, dinlemişim ve dinlemeye devam ediyorum. Her dinlediğim konuşmanızda yeni ufuklar açılıyor. Çok teşekkürler.
Film vesile hakikat sahane. Kimlik, kisilik ve kendilik acilimlari guzel. yola ciktik mi bilmiyorum ama haritayi bize gosterdiniz. Tesekkurler.
çok başarılı, samimi ve etkileyici bir anlatım olmuş kimlik ve kişilik savaşından galip çıkabiliriz umarım ve yine umarım ki savaşı sağlıklı ve doğru yaşıyoruzdur.
Dücane hocam westworld dizisi hakkında sizin görüşlerinizi merak ediyorum.Bilmiyorum izlediniz mi evrimsel insan aklının kendini ve içinde yaşadığı evreni anlamlandırma çabasında geldiği son noktada uçlarda dolaşan bir dizi. Matrix deki sorunsalların daha kapsamlı bir şekilde (-ki bunun şimdilik üç sezon olmasınında etkisiyle) işlendiğini bunu yaparken de Hıristiyanlık düşüncesi üzerinden değilde insanlığın düşünce serüveni üzerinden kutsal kitaplara ,filozoflara ve sanatçılara da atıfta bulunarak işlendiğini görüyoruz.Aslında temel mesele olarak tüm bu anlamlandırma çabalarının temel kaynağı bilinci merkeze alarak birçok şey üzerinde ( Tanrı,kader,cennet-cehennem,özgür irade,özgürlük,kölelik,bilinçaltı,algılar,iktidar... ) yeniden düşünmemize kapı aralıyor bence... sizin bu konularda söyleyebilecek çok şeyiniz olduğunu düşünüyorum
Hocam şükranlarımı sunarım. Zaman ayırdığınız bu konuşmalar hala ümidini taşımak istediğim aydınlık bir ülkeye çakılmış işaret fişekleri gibi. Çok teşekkürler.
27:10 İnsan kendisiyle savaşmadıkça, kendisini tanıyamaz.
Peki insan kendisiyle nasıl savaşır? Nesiyle savaşır? İşte onu da şöyle ifade ediyorum:
İnsan kimliğiyle ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça,
kendilik mertebesine ulaşamaz. O derinliğe kadar kazmayı beceremez.
O yüzden çok yoğun, yıpratıcı bir savaşa girmesi lazım.
O savaşla yıkılmazsa, ayakta kalmayı becerirse, kendiliği bulur.
Bu artık kimliğin ve kişiliğin dışında bizim özümüz diyebileceğimiz, insanın özüdür.
Yani insanlık mertebesidir. İnsanlık mertebesinde kimlik kayıtlarının sınırların hiç biri çalışmaz.
Kişilik de çalışmaz. Ne alışkanlıklar, ne seçimler, ne tercihler... bunların hiç birinin yeri olmaz.
O yüzden bütün mistik hareketlerde vs., geleneksel felsefenin
bir çok temsilcisinin daha derine kazmakla kastettiği şey
genellikle o öze, insanî öze ulaşma, insanın kendilik mertebesine ulaşması demektir.
O da ancak savaşmakla mümkün olur.
O kadar severek, dinliyorum, ve o kadar çok öğreniyorum ki. En sevdiğim lerden , iyiki varsınız, ve hep paylaşıyorum, gönlünüze ömrünüze sağlık, teşekkür ediyorum, sevgiler 🌷
Çok geç izledim kaydinizi, harikaydi. Dikkatim son dakikada en üst seviyesine çikmisken , video bitti 😞 Dücane Hocam kimlik ve kisilikle savasarak Kendinlige geçme üstüne, tam da bu asama hakkinda daha çok sey söylemenizi, ayri bir yayin yapmanizi çok isterdim 🙏
1+1 = 1 programinda bu konuyu ele aldı izlemediyseniz bakabilirsiniz
Tesekkur ederim Ducane hoca. Bu konunu bir daha ele alsaniz genis kapsamda, super olur.
-Kahinenin çok düşmanı var, emin olmak zorundaydım.
-Ne için?
(Dövüşürler)
-Senin o olduğundan emin olmak için.
-Bunu bana sorabilrdin.
-Yoo hayır, birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın.
Sayın Cündioğlu...👍👍👍 Çok teşekkürler. Tam zamanı bazılarımız için.
Videoyu izlemeye başlamadan önce klasik, bilindik tespitlerin olacağını düşünmüştüm ancak videoyu izledikten sonra çok daha farklı ve önemli tespitlerin olduğunu fark ettim.
Dücane beyi takip edenlerin 2008 yapımı "God on trial" filmini beğeneceğini düşünüyorum. Dücane beyin vurguladığı kimlik, kişilik ve kendilik konularının işlendiği, kimlik ve bu kimliğin oluşturduğu inanç tartışmasını ele alan ve insanın çaresizliğini iliklerinize kadar hissedeceğiniz bu filmi seyretmenizi tavsiye ederim.
Tesekkur ederim
Çok huzurluydu, teşekkürler 💫
Nolan'ın, "Kara Şövalye Yükseliyor" filminde de kendiyle savaş teması çok başarılı bir şekilde işleniyor.. Ayrıca sınıfsal ve tipik toplumsal davranışlar hakkında da bayağı derin incelemeler var.
Sizden bunu da yorumlamanızı bekleriz.
Matrix'in her sahnesi zaten kendi içinde ayrı bir felsefe barındırıyor. Mesela yine "kendiyle savaş" denilebilecek bir örnek daha:
Neo'nun 1. filmde her şeyin bir simülasyon olduğunu bir türlü kabullenememesi ve kafayı yeme noktasına gelmesi.. Sonrasında zihniyle olan savaşından galip çıkarak gerçek dünyaya adapte olabilmesi.. Burada Morpheus zaten bunun ne kadar zor bir şey olduğunu ve büyük coğunluğun çıldırarak aklını kaybettiğini anlatıyor. Aklı belirli bir evreye gelmeden özgürleştiremeyiz.
Simülakrlar ve Simülasyon
Jean Baudrillard
Bane'in Çukur'da Wayne'e ''umut'' ile ilgili söyledikleri korkunç.
Kendilik, kimlik ve kişilikle savaşın bir sonucu olarak ulaşılabilecek bir aşamadır!
İnsan kimlik ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça kendilik mertebesine ulaşamaz.
O savaşta yıkılmaz, ayakta kalırsa insanlık mertebesine ulaşır.
Hocamız çok güzel bir konuya değiniyor. Bu nefs mücadelesinin en keskin ve en can acıtıcı yaşandığı alan karşı cins ilişkilerinde yaşadığı ayrılık süreçleridir çünkü karşı cins ilişkisi ertelenmiş anne ayrılığının yani benliğin oluşmasındaki en önemli merhalenin aktarıldığı alandır. İnsan kendini en iyi bu ayrılık süreçleri içinde görür. Bu konuda Türkiye'de, belki de dünyada, yazılmış en iyi kitap Mustafa Topkara'nın Yol Ayrımı kitabıdır. Kendinizle girişeceğiniz mücahede için paha biçilmez bir rehber, naçizane tavsiye ederim.
Nerden nereye :) Kendilik ile tam bağı kuramadım ama kitaba bakıyorum hemen. Ama hoca da öyle ayrılıkla bağ kurmuştu yalnız nasıl inşallah açıklar.
Olağanüstü bir söyleşiydi. Matrix’i defalarca seyretmeye doyamayan biri olarak “ birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın “ cümlesini hiç duymamışım ne yazık!!
Dücane Cündioğlu her dinlediğimde içimde bir şeyler kopuyor ve ayrılıyor benliğimden . Ve hatta ne kadar kör ne kadar cahil olduğumu fark ediyorum. Ve en çok şu soruyu soruyorum kendime, 40 yaşına kadar ne düşündün ve ne ürettin ?
müthiş..
bu konuyu bugünlerde bu açıyla görmeye çok ihtiyacım vardı. çok iyi geldi. teşekkürler.
Çok güzel oldu . inşallah film değerlendirmelerinin devamı gelir. Ağzınıza sağlık.
Çok teşekkür ederim. Güzel ve kıymetli bir paylaşımdı... kimlik, kişilik, kendilik.. bir de bu biçimde bakacağım kendime.
Bu videoyu eritip, kulaklarından kafalarının içlerine dökmek istediğim insanlar var.
erik agacina çıktım
üzüm yedim
agacin sahibi beni cevizlerini yedigim icin kinadi
kimlik incir agaci
kişilik üzüm
kendilik cevizdir
cevizi genelde kendimiz bilemeyiz, bize soylenmesi gerekir
biz en fazla incir agacina cikar üzünü yiyebiliriz bu ne demektir kimligin ve kisiligin sınırlari otesine gecmek her baba yigidin harci degil
kimlik ve kisilik ile savasmayi denersek kendilik bize kendini gostermeyi deneyecektir.
insan kendisiyle savasmadikca kendisini taniyamaz , peki insan kendisi ile nasil savasir ?
kimlik ve kisilik ile savasarak. o savasta yikilmazsa kendiligini bulur. Yani ,insanlik mertebesi. aliskanliklar, tercihler, sebebler bunlar burda calismaz.
İncir ağacına demiyor Yunus, erik ağacına diyor.
" Aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır.."
Kendilik yolunun yolcularının vazgeçilmez düsturu bu olsa gerek..
Bu tamamen yanlıştır. O bulunamaz da kaybedilemez de.
27:10 tüylerim diken-diken.Size çok teşekkür ediyorum hocam.
Hocam bu videonuz bende bi yarım saat hiçbir şey yapmadan durma eylemini getirdi, sanki kafamdaki bir sürü parça birleşti
Hocam Biz kücükken köyde özellikle Akşam üstü Eşikte oturdugumuz zaman, büyükler hemen uyarırlardı... Eşikte oturmayın ugursuzluk getirir diye.. bunun ne anlamı olabilir ?
Merhaba Dücane Bey, videonun bir yerinde böbrekleri az çalışıyorsa asabi olur diyorsunuz, bu yaklaşımın devamıyla ilgili önerdiğiniz bir kaynak var mı?
Yüreğinize sağlık, beden kefenimden sıyrılmayı düşündüğüm şu zamansız zamanda bu düşüncenin bahsettiğiniz savaşın başlangıcı olduğunu farkettim... Henüz savaşır mıyım bilmiyorum ancak beşerden insana geçişe isteğim var mı onu bir yoklayacağım yorumunuza denk gelişim ile, tekrar şükranlarımla🙏
Size ulastigim icin cok sansliyim bilgileriniz cok fayfali tsk ederim
Dücane bey film yorumları yapmıyor, anlattigi baska birsey.
hocam kuyudan çıkış neyi temsil ediyor. son yıllarda gösterime giren batman filmlerinden birinde vardı. aynı yusufun kuyudan kurtuluşu gibi batman de kuyudan kendi iradesiyle çıkıyor fakat batman in kuyuda başkaları da var. paylaşımlarınız için teşekkürler.
Tarsem Singh'in The Fall filminin yorumunu sizin açınızdan çok merak ediyorum hocam.
Tam da düşündüğümüz gibi....Harika!
Sağolunuz! Varolunuz😇
Asırlar geçtikçe kimlik ve kişilikten kurtulup kendimize ulaşmak zorlaşır. Asırlar geçtikçe insanların Zamana belki tarihe bıraktığı izler kendiliğimizin üstünü kapatır .
Her zaman ki gibi ufuk acıcı....çok teşekkürler
Kişinin kendine karşı açtığı savaşta, asıl mesele kendindeki neye karşı olmalı? Yani hangi kavrama ve neden, niçin bir başkaldırı da bulunmalı? Bunu bilerek yola çıkmalı insan. Çünkü belirlediğimiz o amaç bize sürekliliği getirecektir. Sürekliliği olmayan bir savaş, insanı en başta çökertir. O savaşı nasıl diri tutmalıyız?
Hilal hanım zannımca insanın diri tutması gereken us yani aklidir akıl duygulara da anlam katar dingin savaşçı filmde söylenen bir söz vardır savaşçı sevdiği işleri yapmaz , yaptığı işlerde sevgiyi bulur der. Us bilinç bu duyguyu anlamlandirabilir
Eyüp Özturan Elbette ki öyle fakat aklı diri tutabilmenin hakiki bir yolu olmalı. Aklımı sürekli diri tutmalıyım diyen yine aynı akıl zaten. Bizim aklımızı da yöneten bir merkez, bir yönetmen olmalı. Bu da zannımca aklı, benzer düşünce bütünüyle meşgul etmekle oluyor. Ki bunları söylerken bile yine aklımdan çıkan fikirleri ortaya koyuyorum ve bunu ortaya koyan yine kontrol merkezi olan aynı akıl.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez. - E.E Cummings
Seraph : ‘Kanatlarına ne oldu?’ . Bu da düşen bir melek olduğuna işaret ediyor. Kahin sistemin dışına çıkmış ve mimarın planını bozmuştu. Bu da Seraph’ın aforozunu gösteriyor. filmde Neo’nun daha önceki yaşamları da gösteriliyor ve Seraph’ın da önceki seçilmişlerden olma ihtimali var. Smith’i daha önce alt ettiği bilinen tek kişiydi.
Seraph önceki sürüm matrixte merovingianın korumasıydı kahinin ortaya çıkışıyla birlikte merovingiana ihanet edip kahini korumakla yükümlü bir program oldu
23:49 Bu arayış bende hep vardi. Kendi nazarımca 38 yaşımda iyice ortaya çıktı; "Bu görünen sergilenen ben değilim." sorunu. 40 yaşıma kadar bu sorunu çözmeyi diledim, çabaladım. Bugün doğum günüm 42 bitti. Hala sorunun çözümünü arıyorum aramasına ama bir çok kapıyı geçtiğime inaniyorum. Sanırım ölünceye kadar takamülüm için aramaya devam edeceğim.
Aynı yaştayiz
21 den sonrasi tespitler muazzam.
Dücane bey sizi takip ediyorum, kanalınızı yeni keşfettim. İlk gördüğüm videonuzun matrix olmasına çok memnun oldum. Üzerine çok fazla kafa yorulacak bir yapıt. Seraph ile ilgili bir de şöyle bir detay var. ‘Kanatlarına ne oldu?’ derler bir sahnede. Bu da düşen bir melek olduğuna işaret ediyor. Kahin sistemin dışına çıkmış ve mimarın planını bozmuştu. Bu da Seraph’ın aforoz edildiğini gösteriyor. Bir de biliyorsunuz filmde Neo’nun daha önceki yaşamları da gösteriliyor ve Seraph’ın da önceki seçilmişlerden olma ihtimali var. Smith’i daha önce alt ettiği bilinen tek kişiydi.
Cok cok guzel bir yorumlama, bravo...
Matrix serisinde Jean Baudrillard'ın Simülakrlar ve Simülasyon kitabından oldukça etkilenildiğini de belirtmek lazım. Ayrıca meraklısına; filmin yönetmenleri Wachowski Brothers, geçirdikleri cinsiyet değiştirme ameliyatları ve cinsel yönelimlerini değiştirmeleri sonucu artık Wachowski Sisters olarak anılıyor =)
Nuri Bilge Ceylan izliyorsanız, hem NB Ceylan hakkında hem de filmleri hakkında değerlendirme alabiliriz hocam.
Hocam ben öyle düşünmüyorum: kendiliğe erişebilmek için, illa kimlik ve kişilikle savaşılması zorunlu değildir. Göze almak gerekir, lazım olacaktır bazen muhtemel fakat zorunlu değildir. Ben bu noktada birey olarak (aslında islamdan önce gelen dinlerde daha çok bulunan) bir katılığı ya da hoşgörü tanımındaki doğru olmayanı görüyorum. Şöyle: islamda (Türklerdeki islamın özünde bir hoşgörü, katılığı yumuşatan bir özellik vardır. Besmeledeki "rahman ve rahim" aftan çok hatalarla büyünüldüğünü, kendine erişildiğini, büyüdükçevhataların azaldığını ya da küçüldüğünü, kimsenin mükemmel olmadığını olması da gerekmediğini; yeter ki gönlümüzden geçenin iyi niyet ve ahlakla davranarak, hayata böyle katılmamız gerektiğiyle başlar. Bu benim naçizane fikrim tabii, ilim alimi değilim, okuduğumu ve dini anlamaya çalışıyorum. Belki de o katı sertlikten dolayı, birçok felaketler vuku buldu ve yaratan insanları - "uyararak" demeyelim yine amacından sapar- anlatarak başladı.
Kimlik ve kişilikliğini bilmek öğrenmek çok zor değil, ben bu ikisinin başkaları tarafından anlatılabileceğini ve tercihlerle ilerlenilebileceğini düşünüyorum. Bunları bilen insan, ve donanım koşulları müsaitse, ancak ve sadece kendisi kendiliğine erişir. Bir başkası söyleyemez. Belki çok sevenleri bazen onu nasıl bildiklerini samimi olarak anlattıklarında, kendisine erişmesi kolaylaşır. Ancak, hiçbir insan, kendisine erişme ulaşma yolculuğunda bir başka insana güvenmemeli ya da yük olmamalı. ("Güven"den kastım; iyi niyetli bile olsalar yanılma oladılıklatı olabilir. Kaldı ki kötü niyetliler olduğu için, hoşgörüden- anlayışlı olmaktan öte kurallar ve cezalar ve adalet vardır). Birey bunu ne kadar becerebilirse yapabilirse, kendisi yapmalı ve yapabimeli.
"Kimlik ve kişilikte kendilik çalışmaz" konusuna kısmen katılıyorum. Sebebi: ırkların ya da bir arada uzun yıllar birarada oluşmuş toplumların; "bireysel kendilikleri" ile ortak kimlik ve kişiliklerin oluştuğunu düşünüyorum. Tarih, coğrafya ve bu konuları bilmek bu sebepten çok önemli. Konu "yumurta tavuk" gibi değil, yanlış anlaşılmasın. Şu anda içinde bulunduğumuz zamanda, toplumda bir kimlik ve kişilik var, birey olmayan oldurulmayan insanlara ne kadar uyumlu? Oysa, kendiliğe uygun olsa ya da kendiliğim zarar verici özellikleri için doğru kural ve adalet sistemi olsa, uyumlu ve mutlu olunur. Yani bireyler ve toplumlar "kendilikler" göz önüne alındığında, mutlu sağlıklı ve faydalı olabilirler. Yani söylediğiniz konu zorunluluk değil (ya da kader değil 😊), kişilerin yarattığı zorunluluk.
İnsanoğlu, kendini bilmek için de, dünyayı bilmel için de, malesef birilerinin yarattığı zorunluluklarla savaşmak zorunda. Yoksa aslında kendine erişmek, bilmek ve kimseye zarar ya da rahatsızlık vermeden kendi olabilmek, muhtemel bir savaş gerektirmez. Eğer... kendinde özünde zararlı özellikler varsa, o vakit "kendini aşarken" savaş gerekebilir. Kendini aşmaya niyeti olmak ise... çok az sayıda insan, kendini ve dünyayı öğrenip bilerek, aşmaya niyetlidir. Onlara genelde kalp kıran sıfatlar yakıştırılır ya da zarar verilir.
Son cümleniz ile ilgili: insanoğlu bir başka insanı tanırken, savaşmayı seçmek zorunda bırakılabilinir (bahsettiğim koşullar sebebi ile). İnsanın kendini tanıması için, kimlik ve kişiliği ile savaşmasının yanlış bir yöntem olduğu fikrindeyim.
Hocam, fikirlerimi söylerken yanlış anlamayacağınızı düşündüğüm için söylüyorum. Mesajlarda hatalar ya da konuşulacak konular olursa, vaktiniz de olursa, "sonraki derslerde anlatırsınız" diye umuyorum.
Üstadım The Platform filmini izlediyseniz eğer onunla ilgilide değerlendirme yapar mısınız sizin yorumlarınızı çok merak ediyorum.
hoca o film hakkında bir twit atmıştı. ben de bir değerlendirme dersi olmasını çok isterim.
@@kovakarius6599 Hocam attığı twiti bulamadım ve değerlendirmesini çok merak ediyorum. paylaşmanız mümkün mü?
the platforma saklı bir fikir yok ki herşey ortada zaten
kova karius çok teşekkürler
“Enel hak mertebesine ulaşan kimselerde bile hala kimlik ve kişiliğin sırıtıyor olması, yolculuğun sağlıklı geçmediğinin delilidir.” Bunu örneklendirebilirmisiniz? Anladığım(eksik anlamımı sizdekine yaklaştırmak amacıyla) akılla ulaşılan anlam, dediğiniz mertebelerde üzüm ve ceviz kadar farklı, üzün ile üzüm kadar aynı olmasını varsaymak akıl sevyesinde idare eder bir örnek olsa gerek.
geçen hafta... Keşke Dücane Hoca "the lighthouse" filmini yorumlasa demiştim
Dücane hoca, kimlik tanımı için şöyle söyleyebilir miyiz:
"Genlerle gelen statüler ve içinde bulunduğumuz çevrelerde edinilen statüler". (Gönül isterdi ki; "... içinde bulunduğumuz çevrelerde edindiğimiz statüler" diyebilelim, malesef birey olmak için savaş verilen bir toplumuz).
Kahin:Diğerlerine ne olacak ?
Mimar:Hangi diğerleri ?
Kahin:Tabiki çıkmak isteyenler
Mimar:Onlar serbest bırakılacaklar
Kahin:Peki söz verir misin
Mimar:Ne sandın beni,insan mı...
Bu kadar iyi analiz edilemezdi👌
Dücane Hocamın bir okuma listesi var mı? Düşünmeyi öğrenmem gerekiyor.
farkettiğim bir ayrintiyi duzeltmek isterim 11:17 dakikada mecdelli meryem isa'nin ayaklarini yikamisti diyorsunuz ama bu bilgi yanliş. incilde 3 meryem vardir: anne Meryem, Mecdelli Meryem(magdelena), Beytanyali Meryem. ayaklarina yağ süren Beytanyali Meryem'dir.
kaynak: www.kutsalkitap.org/meryem/
bu kaynaktan ayrintili bilgiye ulaşabilirsiniz
Altyazı çok iyi olmuş. Hepsinde olsa ne güzel olur
Öze dönmek yorumunuza sağlık
Neo’nun İsa olduğunu sahnenin başında masanın üzerinde oyuncaklarla birlikte duran İsa’nın fotoğrafından da anlayabiliriz.
Müsrif oğul geri döndü! :)
Hocam kendilik makamına ulaşmak için kimlik ve kişilik mücadelesi nasıl olacak,bu mücadeleyi nasıl farkederiz,derinine inmek çok zordur mutlaka ama o yola girebilir miyiz,girdiğimizi nasıl anlarız, teşekkkür ediyorum, muhteşemsiniz
'İnsanın kazanamayacağı tek Savaş kendisiyle idi. o yenilgi çok kıymetliydi.işlevsiz düşüncelerimiz, gereksiz bilmişlik lerimiz, ezberi hallerimiz ,içimizdeki meydanlarda verilen muharebelerde ayıklanıyor, karakterimiz bu yenilgilerden doğuyordu.'
Bu bir alinti mi?
Hocam emekleriniz için çok teşekkürler 🥰yolumuzu aydınlatıyorsunuz minnettarım size ❣️
İç yolculuğuna çıkan kişilerin yaşadığı savaşı, yolculuk sırasında aşkın önemi (triniti) küçük mücahededen sonra, hep daha büyüğünün gelmesi (nefis mücadelesi)(smitlerin çoğalması) aşkın talibi hedefe taşıması temaları ile tasavvufu bu kadar güzel anlatabilirdi. Dediğiniz gibi insanin tüylerini diken diken eden bu temalara bakıp sadece aksiyon filmi diyenler arasından ağlayarak çıkmam da şaşkınlık sebebi olmuştu.. 😎 matrix üçlemesinin bende de yeri çok ayrıdır hocam. Ama siz cok güzel anlatıyorsunuz🤗
Kimlik ve kişiliği aşarak ÖZ'e ulaşmada sizin metodunuz nedir Hocam. Bize bu konuda bir öneriniz olurmu. Yaşamımızın amacı kendiliğe ulaşmak. Bunu bu günün koşullarında nasıl başarabiliriz? Çok teşekkür ederim şimdiden. Sevgi ve Saygı ile.....🙏
Kavrayış düzeyinizi yükseltmek ve böylelikle kimlik ve kişiliğinizle hesaplaşmak suretiyle.
Merhaba hocam ben özgür can öçal.Son birkaç gündür videolarinizi zevkle izliyorum. Hatta yeri geliyor araliksiz 8-13 saat ard arda izliyorum. Çok meeak ettiğim bir mevzu uzerinize fikrinizi merak ediyorum. Oshonun deyimiyle " al illah"s Mansur " hakkinda ne düşünüyorsunuz .Benim okuduğma göre "en el hak-ben tanriyim " dediği için en vücuduna en ağir işkenceler yapilarak can vermiş.hiç kaynaklarinizda bu kişiyle ilgili bilgilere rastladiniz mi? ikinci bi sorum da Osho (diger adlariyla: "Chadra Mohan Jain" veya "Acharya Rajneesh " veya "Bhagwan Shri Rajneesh") hakkinda ne düşünüyorsunuz? Teşekürler..
Matrix felsefesini ele almanız geçte olsa iyi olmuş.acaba filmi geç mi izlediniz ?.malum ilk film 1999 da yayınlandı. Her neyse , Matrix serilerini izlediğim için bazen mutlu oluyorum bazen de mutsuz.
Mutluyum çünkü böylesine anlamlı ,kaliteli , yaratıcı,özgün film serisini sık sık izlemekten keyif alıyorum.
Mutsuzum çünkü Matrix den sonra hiç bir bilim kurgu filminden zevk alamıyorum.izlediğim filmlerde hep o çıtayı yakalamak istiyorum ,beyin otomatik olarak kıyas yapıyor..Fakat nafile.
Matrix 4 yakında vizyona girecek, umarım 3 leme deki kaliteyi düşürmemişlerdir.Kar amaçlı çekilmemiştir.
Ayrıca bilmenizi isterim; Matrix in senaryosu sonraki yönetmenler tarafından kopyalanıp makyajlanarak diğer bilim kurgu filmleri çekilmiştir.
Örnek; Ada , Suretler ,Avatar , Inception vb.. gibi..
The Lighthouse filmini de yorumlarsanız süper olur.
Merhaba Dücane bey konuyla alakası yok ama eğitim felsefesi ve Türkiye deki kurumsal eğitim üzerine Jean Jacoues rousseau emile üzerine dersiniz veya
söylediniz yayınınız olabilirmiş şimdiden teşekkür ederim
Matrix serilerini izledikten sonra diğer sinema severlerin izledikleri bilim kurgu filmlerine istinaden çok tartışmalarımız olmuştu.Matrix serisinin ne kadar başarılı eşsiz film serisi olduğunu sürekli tartıştım.hala görüşümün arkasındayım.ilk bölümden itibaren 21 yıldan sonra hala matrix felsefesinin tartışılıyor olması, üstelik ,değerli Dücane hocanın filmin felsefesini sorgulaması sorgulatması benim açımdan son derece mutluluk verici.
Not: matrix i izledikten sonra hala günümüze kadar çekilen hiç bir bilim kurgu filminden keyif alamıyorum.
uzun süre de matrix ayarında film çekileceğine ihtimal vermiyorum.
Hocam, Constantine filmi üzerinden karakterlerle birlikte din felsefesindeki "kötülük problemini" yorumlar mısınız?
Çok güzel olmuş, dilinize sağlık :)
Altyazıda “mürşir” yazmış. Müşir değil mi?
Her kurtarıcının bir maşuku olması gerekir mi?
Sinemasever olarak devamını dilerim. Bu serinin başlangıç noktası olan anime “ghost in the shell” dir ve matrix kadar gözüne gözüne olmayıp, çok klas bir dili vardır. matrix de zamanında bizi çok etkilemişti. benzer temalı bir diğer animasyon filmi “akira”dır
Hocam kendilik mertebesi nasıl bir yer? Kimlik ve kişiliği uzunca anlattınız ama kendiliğe geldiğimizde, orada neler olduğunu nasıl hissettiğimiz nasıl düşündüğümüzü söylemediniz, insanın şimdiki halinin özü olmadığını nasıl düşünebilir ki neden bu yola girelim?
Hocam teşekkürler. Tamamlanmamış kısımların da böylesi dokunuşlarla birlikte yolumuzdaki müşâhedemize cevaplar bekliyoruz :)
Belki zorlama bi yorum olacak ama bu mesele proteinlerin primer sekonder tersiyer yapılarına benziyor biraz
hocam giriş müziğiniz nedir acaba bulamadım lütfen biri söylesin?
“ Kendilik” eşiğiden geçsek bile,kimlik ve kişilik bizi pusuda bekliyor enselemek için...
🤔 ilginç. Öyle olacak ha.. İşimiz iyice zorlaştı desenize..
Videonun başında çalan parçanın adı nedir
Program Notları-KİMLİK KİŞİLİK KENDİLİK: matrix
"Birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın."
Yönetmenliğini Wachowski kardeşlerin yaptığı Matrix Reloaded'de (2003), Kahine'yle görüşme öncesinde, eşikte, Neo ile Seraph arasında geçen bir diyalogtan hareketle benliğin üç katmanlı açınımı.
Hakikatin ışığı nedense daima "eşiklerde" tecelli edermiş.
*Bir filmin değerli olabilmesi için bir ideye sahip olması gereklidir.O ide de layığıyla imgeye dönüştürülmelidir.
*Bir filmin her baba yiğidin kolayca ulaşamayacağı ciddiyette bir idesi olmalı fakat 10 yaşında ki çocukalrın da zevkle seyredebileceği bir imgeler akışı içinde bir festival havası almalıdır.Matrix böyledir.
*Neo tartışmasız Hz.İsa'dır.İblis ise Ajan Smith'dir.Ajan Smith'in zıddı(Melek) ise Seraph'dır.
*Kahine kadın ise tanrısal öngörüdür.
*Seraph,Cebrail'in erken tasvirlerinden biridir.
*Morpheus,Vaftizci Yahya'dır.İsa'yı müjdeleyen kişidir.
*Trinity,teslis demektir.Neo'nun sevgilisidir.Maria Magdelena
*Seraph eşikte duran adamdır.
*İslam mimarisinde eşikler yani kapılar çok önemlidir,çok ihtişamlıdır.Eşik iki tarafla da birleşik olandır.
*Yaşamda bir halden bir hale geçmenin,bir makamdan bir makama geçmenin en güçlü imgesel karşılığı kapıdır.
*'Kahinenin çok düşmanı var emin olmak zorundaydım.'
-'Neden emi olmak zorundasın?'
-'Senin o olduğundan.'
-'Bunu bana sorabilirdin.'
-'hayır,birini tanımak için onunla savaşmak zorundasın.'*****
ardından buyur kahine seni bekliyor der ve 'kapıyı(eşiği)' açar.
*Sanatın büyüklüğü buradadır:İmgenin arkasında duran ideyi görmektir./yorumlamak ve çözümlemek
*Bu imgelerin ardında üç katmanlı bir yapı var.
1.Kimlik:Bizim dışsal yönümüzü oluşturur.Ait olduğumuz seçmediğimiz içinde doğduğumuz dışsal özellikler kimliktir.
2.Kişilik:O kimliğin içersinde doğadan kalıtımla ve çevreden kültürle getirdiğimiz seçmediğimiz zorunlu olarak bizde bulunan özellikler kişiliktir.Kimlik de aynı zamanda bizde bir kişilik oluşturur./Anne-Baba-Devlet vb vb.
3.Kendilik:En derinde yer alandır ve onu bulmak çok zordur.Kimlik ve kişilikle savaşın sonucunda ancak ulaşılabilecek bir aşamadır.
*Erik ağacına çıktım orda üzüm yedim ama ağacın sahibi beni cevizlerini yediğim için kınadı.
Erik->Kimlik
Üzüm->Kişilik
Ceviz->Kendilik
Cevizi biz kendimiz bilemeyiz bize söylenmesi gerekir.
*Kimliği ve kişiliği yenmeyi onlarla savaşmayı deneyebilirsek kendilik bize yüzünü gösterecektir.
*İnsan kendisiyle savaşmadıkça kendini tanıyamaz.Peki insan kendisiyle nasıl savaşır?İnsan,kimliği ve kişiliğiyle savaşmayı göze almadıkça kendilik mertebesine ulaşamaz.O derinliğe kadar kazmayı beceremez.O yüzden çok yoğun yıpratıcı bir savaşa girmesi lazım.O savaşta yıkılmazsa kendini bulur.
*Kendilik insanın özüdür,onun insanlık mertebesidir.İnsanlık mertebesinde kimlik ve kişilik çalışmaz.
*İbni Arabi:'Mücahede olmadan müşahede olmaz.'
*Sufiler mücahede derken daha çok mistik bir olayı kastediyorlar ve yazdıkları şeylerin bazılarında kimlik ve kişiliğin ortadan silinmediğini görüyoruz.
Gönlünüze ,sözünüze sağlık sayın hocam...
Hocam,acaba Hz Peygamberin büyük cihat dediği nefisle yapılması gereken kendimizi bulmak ve bilmek için kimlik ve kişiliğimizle savaş mı oluyor bu durumda?
Morpheus' in kullandığı Nabukadnezar'ın modeli: Mark 3 No:11/ İncilin Markos bölümünün 3. Babın 11. Mısrasına denk düşer: " Kötü ruhlar onu gördükleri zaman önünde yere kapanırlar ve sen Tanrının oğlusun diye haykırdılar."
Teşekkür ediyorum..
Şu filmi bi daha izlemek lazım oldu😁
Hocam elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık. Saygılarımla...
Altered carbon 1. Sezonu da izleyin, dizi ilerledikçe "ide" ler mest ediyor. Aksiyon da matrix i aratmıyor.
hocam filmde geçen zion şehrininde aslında matrix olduğu ve sistemde oluşabilecek başkaldırılarıda yine insanlar fark etmeden kendilerini özgür sandıkları halde yapay zekanın kontrolünde olduğu görüşüne ne dersiniz?
Müthiş 🙌
Değerli ve önemli bir 30 dakika
Fellininin Ciara filmi için de sizden bir yorumlama dinlemek isterdim
Hocam kapı mimarisi üzerine bir program yapmayı düşünüyorsanız, Ankara'ya girişteki kapıları da yorumlayabilir misiniz? Benim tüm varlığım bu kapılardan geçerken -ki her zaman araba ile geçiyorum- ciddi bir şekilde sarsılıyor, doğma büyüme bir Ankara'lı olarak öyle hissediyorum.
“İnsanlık” mertebesine kimlik ve kişiliğin aşılmasıyla ulaşılacağını belirttiğinizi anlıyorum. Ve hatta “Ene’l Hakk diyenlerde dahi kişilik izi görülür ve bu da gittikleri yolun sağlıklı olmadığını gösterir” buyurdunuz (30:00). Oysa bir 20. Yüzyıl münevveri, Kenan Rifai Büyükaksoy tasavvufi anlamda nefis terbiyesini “şahsiyetin yeni baştan inşası” olarak ifade eder. Hatta Öğrencisi Ekrem Hakkı Ayverdi’ye: “Sen mimarsan biz de mimarız; herkes binâyı hayatının mimarıdır” dediği yazılır. Prof. Kenan Gürsoy’un deyişiyle “nefis terbiyesi şahsiyet mimarisidir”.. (ruclips.net/video/TQQjG6jfF4w/видео.html). Lütfederse, Dücane Hoca’dan bu konudaki görüşlerini biraz daha açmasını rica ederim. Değerlendirme için Hocaya, ve paylaşımlarda emeği geçenlere teşekkürlerimle..