Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen. Keyifli okumalar.. -------------- Sabah evden çıkmış koşar adımlarla kapıda işe gitmek için beni bekleyen babamın arabasına binmiştim. Mezun olduktan sonra şirketteki ilk iş günüm olacağı için heyecanlı ama aynı zamanda gergin hissediyordum. Babam arabayı çalıştırdığında başımı cama yaslamış ve dışarıyı izlemeye başlamıştım. Tanıdığım ve hatta ezbere bildiğim yollardan geçip şirkete doğru ilerlerken bundan sonraki hayatımda her şeyin güzel olmasını diliyordum. Yaklaşık on beş dakikanın ardından şirketin otoparkına giriş yapmıştık. Arabadan indiğimizde iyice bastıran heyecanıma yenik düşmemeye çalışarak derin bir nefes almıştım. Babamın elini belimde hissettiğimde dönüp gülümsemiştim ve beklemeden içeri girmiştik. Beni çalışanlarla tanıştırarak odama doğru götürüyordu. Sonunda benim için hazırlanan odaya geldiğimizde çantamı bırakmış ve etrafa küçük bir göz atmıştım. Henüz oturmuşken babamın seslenmesiyle ona bakmıştım. B- Sun, başlamadan önce Bay Jungkook ile de tanış istersen. Sun- Peki. Ayağa kalkmış ve onu takip etmiştim. Babam şirketi ortağı Bay Jungkook ile birlikte yönetiyordu. Daha önce hiç karşılaşmamış olsak da babamdan ismini çokça duyuyordum. Benim odama çok yakın bir başka odanın önünde durduğumuzda kapıda yazan Jeon Jungkook ismini görmüştüm. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Bay Jungkook gencecik ve oldukça da yakışıklı bir adamdı. B- Merhaba Jungkook. Rahatsız etmiyoruzdur umarım. Jk- Elbette hayır, demişti gülümseyerek. Hemen ayağa kalkmış ve yanımıza gelip babamla el sıkışmıştı. B- Kızım Sun. Bugün şirketteki ilk günü. Seninle de tanıştırmak istedim. Elini bana uzattığında bir an ne yapacağımı bilememiş sonra hemen karşılık vermiştim. Bu hâlime küçük bir tebessüm etmişti. Jk- Buyrun, oturun lütfen. Kibar daveti üzerine odada bulunan koltuklara geçip oturmuştuk. B- Sana daha önce kızımın burda işe başlayacağını söylemiştim zaten. Tabii öncelikle bir süre öğrenmesi ve alışması gerekiyor. Jk- Evet Bay Jiho haklısınız. B- Benim yirmi dakika sonra bir toplantım var. Bu sırada senden Sun ile ilgilenmeni rica edecektim. İşleri ona senden daha iyi aktarabilecek kimse yok diye düşünüyorum. Ne?! Beni onunla daha şimdiden yalnız mı bırakacaktı? Jk- Tabii, elimden geleni yaparım. B- Teşekkür ederim. Bugün öğleden sonra Bay Seojun ile toplantımız olacak. Çalışmaya bu toplantının notları üzerinden başlayabilirsiniz. Jk- Peki Bay Jiho. B- İyi çalışmalar o zaman. Jk- Teşekkür ederiz, size de iyi çalışmalar. Babam odadan çıktıktan sonra Jungkook gülümseyerek bana dönmüştü. Jk- Tanıştığımıza memnun oldum Sun. Sun- Ben de öyle, demiştim ve gülümsemesine karşılık vermiştim. Jk- Sadece isminle hitap etmemde sorun yoktur umarım. Sun- Hayır, sorun değil. Jk- O zaman sen de bana sadece Jungkook dersen sevinirim. Sun- Peki. Jk- Harika. Babanın bahsettiği toplantı üzerine çalışmaya başlayalım o zaman. Ayağa kalkıp çalışma masasına doğru ilerlemiş eline aldığı dosya ile geri dönmüştü. Ama demin oturduğu yere değil de tam dibime oturduğunda kalbimde küçük çaplı bir kriz yaşandığını hissetmiştim. Erkeksi kokusu bir anda burnuma dolarken kendimi bu kadar çabuk kaptırdığıma inanamıyordum. Jungkook dosyayı açmış ve bana not alabilmem için kağıt kalem vermişti. Anlatmaya başladığında yakışıklı yüzüne bakmamaya çabalayarak söylediklerine odaklanmaya çalışıyordum. ----------------------- İki saat sonra odama dönmüş ve aldığım notlara göz atmaya başlamıştım. Kapının çalmasıyla başımı kaldırdığımda babam beklemeden içeri girmişti. B- Bay Jungkook ile vaktiniz verimli geçti mi? Sun- Evet. Ben de aldığım notlara göz atıyordum. B- Sevindim. O zaman güzel bir yemeği hak ettik. Çıkalım mı? Sun- Olur. Çantamı alıp ayağa kalktığımda odadan çıkmıştık. Jungkook koridorda bizi bekliyordu. Ayy, o da mı bizimle yiyecekti?! Bu adam daha bugün tanışmamıza rağmen beni çok heyecanlandırıyordu. Yakın bir restoranda siparişlerimizi verip yemeğimizi yemeye başlamıştık. Babam ve Jungkook iş hakkında konuşurken ben de sessizce onları dinleyip yemeğimi yiyordum. Jk- Seojun'dan hiç hoşlanmadığımı biliyorsunuz. Dışardaki işlerime sürekli müdahil olup beni zor durumda bırakmaya çalışıyor. Toplantı talebini kabul etsek de ona güvenebileceğimi sanmıyorum. B- Haklısın. Seojun'a ben de pek güvenmiyorum ama teklifini merak ediyorum açıkçası. Hem reddetmekte özgürüz zaten. Jungkook kafa sallayıp onaylamış ve yemeğini yemeye devam etmişti. Göz göz geldiğimizde gülümseyip göz kırpmıştı. Bu tavrı beni hem şaşırtmış hem de utandırmıştı. Hafif bir tebessüm edip hemen başımı eğmiştim. ----------------------- Yemekten sonra şirkete döndüğümüzde toplantıya çok az bir süre kalmıştı. Toplantı notlarımı almak için hızlı adımlarla odama doğru ilerlerken telefonumdan gelen mesaj sesi dikkatimi dağıtmıştı. Ekrana bakarak aynı hızla yürümeye devam ediyorken birine sert bir şekilde çarpmamla geriye doğru sendelemiştim. Telefonum elimden düştüğünde telaşla konuşmaya başlamıştım. Sun- Çok özür dilerim. İyi misiniz? Karşımdaki adam yüzüme bakınca çatık kaşlarını düzeltmiş ve ukalâ bir tavırla yüzüme bakmıştı. ?- Asıl siz iyi misiniz Küçük Hanım? Narin vücudunuz incinmemiştir umarım. Gevşek tavırları beni rahatsız ederken yanındaki koruması olduğuna emin olduğum adama kaş göz işareti yapmıştı. Adam hemen eğilip yerdeki telefonumu almış ve bana uzatmıştı. Sun- İyiyim. Teşekkür ederim, demiştim son derece umursamaz bir tavırla. Bu davranışım hoşuna gitmemiş olacak ki yanından geçip gitmek istediğimde aniden kolumu sıkıca tutmuştu. ?- İsminizi öğrenebilir miyim Küçük Hanım? Kolumu sert bir şekilde geriye çekmiş ve net bir şekilde cevaplamıştım. Sun- Hayır! Suratına bile bakmadan ilerlediğimde Jungkook'un öfkeyle bizi izlediğini fark etmiştim. Daha yeni tanışmış olduğumuz için beni kıskanmış olmasına ihtimal bile vermiyordum. Odama gidip notlarımı almış ve çantamı bırakıp babamın odasına doğru ilerlemiştim. Kapısını tıklatıp içeri girmiştim. B- Ah, geldin mi? Hadi, toplantı salonuna geçelim. Babam önden yürürken ben de onu takip ediyordum. Toplantı salonuna girdiğimizde herkes ayağa kalkmış ve babamı selamlamıştı. Bu sırada gördüğüm manzaradan hiç hoşnut kalmamıştım. Koridordaki adam da burdaydı. B- Hepiniz hoş geldiniz. Toplantıya geçmeden önce sizi kızım Sun ile tanıştırmak istiyorum. Bugün itibariyle şirketimizde çalışmaya başladı. ?- Tanıştığımıza çok memnun oldum Küçük Hanım. Ah, pardon. Bayan Sun... Koridorda gördüğüm adam elimi sıkmak için elini uzattığında istemeyerek de olsa karşılık vermiştim. Elimi sımsıkı kavradığında rahatsız olduğum için hızla geri çekmiştim. Yüzüne anında sinsi bir tebessüm yerleşmişti. B- Sun, beyefendi Bay Seojun. Kafa sallamakla yetinmiştim. Demek Bay Seojun bu adamdı. Jungkook bu yüzden koridorda sinirle bize bakıyor olmalıydı. Bu düşünceyle yanımda oturan Jungkook'a baktığımda onun Seojun üzerindeki öldürücü bakışlarını hemen fark etmiştim. Bu adamdan hoşlanmadığı çok barizdi.
Toplantı başladıktan yaklaşık iki saat sonra sonunda bitiyorken Seojun'un bakışlarını sürekli üzerimde hissetmekten sıkılmıştım. B- Düşünelim mi Jungkook ne dersin? Jk- Hayır ben kesinlikle onaylamıyorum. Düşünecek bir şey yok. Sj- Bay Jiho sizinle özel konuşmaya devam etmek istiyorum. Jk- Saçmalık! Jungkook sinirle kalkıp çıkmıştı. B- Toplantı bitmiştir, demiş ve Bay Seojun'a dönmüştü. B- Sizinle odamda konuşmaya devam edelim. Babam ve Bay Seojun çıktıklarında ben de herkesle birlikte toplantı odasından çıkmıştım. ----------------------- Sabah kalktığımda pazartesi olmasının heyecanıyla yatağımdan çıkmıştım. Şirkette işe başlayalı iki hafta olmuşken araya giren haftasonları beni hiç mutlu etmiyordu. Her gün şirkete gidip Jungkook'u görmek ve onunla vakit geçirmek istiyordum. Hızlı bir şekilde dolabıma koşmuş özenle giyinmiştim. Kahvaltı yaptıktan sonra babamla evden çıkmıştık. B- Bugün çok keyifli görünüyorsun. Sun- İşe gitmeyi seviyorum. Gülümsediğinde arabaya binmiş ve yola çıkmıştık. Şirkete geldiğimizde ben hemen odama gitmiş ve çalışacağım yeni dosyayı alarak Jungkook'un odasına yönelmiştim. Kapıyı çalıp "Gel." Dediğini duyunca içeri girmiştim. Sun- Günaydın, demiştim keyifle gülümseyerek. Onu gördüğüm an günüm güzelleşmeye başlıyordu. Jk- Günaydın. O da aynı keyif ve gülümsemeyle karşılık verdiğinde içimde kelebekler uçuşuyordu resmen. Bence o da benim gibi hissediyordu. Sun- Geçen hafta hatırlatmamı istemiştin de bu dosya üzerine çalışacak mıyız? Jk- Evet evet, oturabilisin. Kahve içer misin? Sun- Olur, içerim. Sütlü olsun lütfen. Jk- Tamam. Kahveleri sipariş edip yanıma gelmiş ve oturmuştu. Çalışmaya başladıktan kısa süre sonra kapı çalmış ve babamın asistanı içeri girmişti. A- Bayan Sun, Bay Jiho sizi odasında bekliyor. Sun- Peki, geliyorum. Asistan çıktıktan sonra Jungkook'a dönmüştüm. Sun- Kusura bakma lütfen. Birazdan dönerim. Jk- Sorun değil, senin için müsait olacağım. Bekliyorum. Aptal bir sırıtışla yüzüne bakıyorken aniden kendime gelmiş ve hemen odadan çıkmıştım. Off, bu adam haddinden fazla tatlıydı! Babamın odasına geldiğimde kapıyı tıklatıp içeri girmiştim. Yüzümdeki gülümseme hâlâ duruyorken odaya girdiğim an solmuştu. Seojun... Bu gevşek herifin ne işi vardı burda yine? Sun- Beni çağırmışsın babacım. B- Gel otur Sun. Seninle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Evet, şu an çok gergindim. Bence bu konuşma hiç hoşuma gitmeyecekti. B- Aslında seninle evde konuşmak istemiştim ama Bay Seojun şu an olmasını rica etti. Sun- Dinliyorum, demiştim Seojun'a ters bir bakış atarak. B- Bay Seojun şirketimizle reddedilemeyecek bir anlaşma yapmak istiyor. Duraksadığında şaşırmıştım. Sun- Bunun benimle ne ilgisi var? B- Böyle bir anlaşma yapacağı için bizimle daha yakın olmak istiyor. Tekrar birkaç saniye duraksadığında devam etmişti. B- Seninle evlenmek istiyor. Sun- Ne?! Daha neler?! B- Bay Seojun ünlü ve çok başarılı bir iş adamı. Kariyerinde ilerlemene çok katkısı olacaktır. Sun- Hayır, istemiyorum. Teşekkür ederim. Ayağa kalkmış çıkmak üzereyken babamın cümlesiyle kan beynime sıçramıştı. B- Kibarca soruyorken düşünsen iyi edersin. Sun- Beni satmaya mı çalışıyorsun?! B- SUN! Sun- Ah pardon, kibarca söylemeliydim. Beni beyefendinin anlaşmasıyla takas ediyorsunuz anladığım kadarıyla. Ama ben reddediyorum. B- SUN! BURAYA GEL! Bağırdığında umursamadan kapıyı çarparak odadan çıkmıştım. Koridorda hızla yürürken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Asansöre doğru ilerlediğimde Jungkook'u görmüştüm. O da asansörü çağırmış bekliyorken beni görmüş ve şaşkınlıkla suratıma bakmıştı. Jk- İyi misin?! Yüzün bembeyaz olmuş. Gözlerim dolduğunda konuşsam ağlayacak duruma gelmiştim. Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladığımda asansör sonunda gelmiş ve kapısı açılmıştı. Hemen binmiş ve teras katına çıkmak için tuşa basmıştım. Jungkook hiçbir tuşa basmadan yanımda durunca benimle geleceğini anlamıştım. Asansör kapısı açıldığında kendimi hemen dışarı atmıştım. Nefes alamadığımı hissediyor olmamla birlikte göz yaşlarım dökülmeye başlamıştı. Birkaç adım attıktan sonra yavaşlamış ve yere oturmuştum. Jk- Ne oldu sana böyle? Baban kötü bir şey mi söyledi? Gözlerinin içine bakmıştım. Evet, tam olarak öyle olmuştu. Sun- Babam... Hıçkırdığımda konuşmaya devam edememiştim. Jungkook bana sarılmış başımı göğsüne yaslamıştı. Gözlerimi sımsıkı kapayıp vücudumu saran kolları ve burnuma dolan kokusuyla kendimi ona bırakmıştım. Nasıl bu kadar güvende hissettirebilirdi? Ona anlatırsam bana yardım edebilir miydi acaba? Sun- Babam beni evlendirmek istiyor. Jungkook şaşırmış ve gözlerime bakmıştı. Sun- Seojun ona bir anlaşma teklif etmiş. Jk- Seni anlaşma karşılığında mı onunla evlendirecek?, demişti öfkeyle. Sun- Evet. Jk- İstemediğini söyledin mi? Sun- Evet, söyledim. Seojun da ordaydı. Jk- Tamam söylediysen zorla evlendirecek değil ya! Sun- Sanırım öyle olacak, dediğimde göz yaşlarım ardı ardına dökülüyordu. Jk- Şşş... Anlaşma onun için senin mutluluğundan önemli değildir. Baban o senin sonuçta. Sun- O benim babam değil. Jk- Böyle düşünmemelisin. Sun- Hayır Jungkook. Jiho benim öz babam değil. Jungkook şaşkınlıkla bana bakarken babam ve Seojun koşarak terasa gelmişlerdi. ----------------------- 💜 Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.
Seni daha yeni keşfettim ve çok beğendim hikayelerin hepsini kitaplıga ekliyorum çok güzel yazıyorsun tebrikler 👏bayıldım ve şimdi abone oldum ❤❤❤❤❤❤❤❤
![Seungmin "그렇게, 천천히, 우리(As we are)" | [Stray Kids : SKZ-PLAYER]](http://i.ytimg.com/vi/kAzmhLHePqU/mqdefault.jpg)
Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen.
Keyifli okumalar..
--------------
Sabah evden çıkmış koşar adımlarla kapıda işe gitmek için beni bekleyen babamın arabasına binmiştim. Mezun olduktan sonra şirketteki ilk iş günüm olacağı için heyecanlı ama aynı zamanda gergin hissediyordum.
Babam arabayı çalıştırdığında başımı cama yaslamış ve dışarıyı izlemeye başlamıştım. Tanıdığım ve hatta ezbere bildiğim yollardan geçip şirkete doğru ilerlerken bundan sonraki hayatımda her şeyin güzel olmasını diliyordum.
Yaklaşık on beş dakikanın ardından şirketin otoparkına giriş yapmıştık. Arabadan indiğimizde iyice bastıran heyecanıma yenik düşmemeye çalışarak derin bir nefes almıştım. Babamın elini belimde hissettiğimde dönüp gülümsemiştim ve beklemeden içeri girmiştik.
Beni çalışanlarla tanıştırarak odama doğru götürüyordu. Sonunda benim için hazırlanan odaya geldiğimizde çantamı bırakmış ve etrafa küçük bir göz atmıştım. Henüz oturmuşken babamın seslenmesiyle ona bakmıştım.
B- Sun, başlamadan önce Bay Jungkook ile de tanış istersen.
Sun- Peki.
Ayağa kalkmış ve onu takip etmiştim. Babam şirketi ortağı Bay Jungkook ile birlikte yönetiyordu. Daha önce hiç karşılaşmamış olsak da babamdan ismini çokça duyuyordum.
Benim odama çok yakın bir başka odanın önünde durduğumuzda kapıda yazan Jeon Jungkook ismini görmüştüm. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Bay Jungkook gencecik ve oldukça da yakışıklı bir adamdı.
B- Merhaba Jungkook. Rahatsız etmiyoruzdur umarım.
Jk- Elbette hayır, demişti gülümseyerek. Hemen ayağa kalkmış ve yanımıza gelip babamla el sıkışmıştı.
B- Kızım Sun. Bugün şirketteki ilk günü. Seninle de tanıştırmak istedim.
Elini bana uzattığında bir an ne yapacağımı bilememiş sonra hemen karşılık vermiştim. Bu hâlime küçük bir tebessüm etmişti.
Jk- Buyrun, oturun lütfen.
Kibar daveti üzerine odada bulunan koltuklara geçip oturmuştuk.
B- Sana daha önce kızımın burda işe başlayacağını söylemiştim zaten. Tabii öncelikle bir süre öğrenmesi ve alışması gerekiyor.
Jk- Evet Bay Jiho haklısınız.
B- Benim yirmi dakika sonra bir toplantım var. Bu sırada senden Sun ile ilgilenmeni rica edecektim. İşleri ona senden daha iyi aktarabilecek kimse yok diye düşünüyorum.
Ne?! Beni onunla daha şimdiden yalnız mı bırakacaktı?
Jk- Tabii, elimden geleni yaparım.
B- Teşekkür ederim. Bugün öğleden sonra Bay Seojun ile toplantımız olacak. Çalışmaya bu toplantının notları üzerinden başlayabilirsiniz.
Jk- Peki Bay Jiho.
B- İyi çalışmalar o zaman.
Jk- Teşekkür ederiz, size de iyi çalışmalar.
Babam odadan çıktıktan sonra Jungkook gülümseyerek bana dönmüştü.
Jk- Tanıştığımıza memnun oldum Sun.
Sun- Ben de öyle, demiştim ve gülümsemesine karşılık vermiştim.
Jk- Sadece isminle hitap etmemde sorun yoktur umarım.
Sun- Hayır, sorun değil.
Jk- O zaman sen de bana sadece Jungkook dersen sevinirim.
Sun- Peki.
Jk- Harika. Babanın bahsettiği toplantı üzerine çalışmaya başlayalım o zaman.
Ayağa kalkıp çalışma masasına doğru ilerlemiş eline aldığı dosya ile geri dönmüştü. Ama demin oturduğu yere değil de tam dibime oturduğunda kalbimde küçük çaplı bir kriz yaşandığını hissetmiştim. Erkeksi kokusu bir anda burnuma dolarken kendimi bu kadar çabuk kaptırdığıma inanamıyordum.
Jungkook dosyayı açmış ve bana not alabilmem için kağıt kalem vermişti. Anlatmaya başladığında yakışıklı yüzüne bakmamaya çabalayarak söylediklerine odaklanmaya çalışıyordum.
-----------------------
İki saat sonra odama dönmüş ve aldığım notlara göz atmaya başlamıştım. Kapının çalmasıyla başımı kaldırdığımda babam beklemeden içeri girmişti.
B- Bay Jungkook ile vaktiniz verimli geçti mi?
Sun- Evet. Ben de aldığım notlara göz atıyordum.
B- Sevindim. O zaman güzel bir yemeği hak ettik. Çıkalım mı?
Sun- Olur.
Çantamı alıp ayağa kalktığımda odadan çıkmıştık. Jungkook koridorda bizi bekliyordu. Ayy, o da mı bizimle yiyecekti?! Bu adam daha bugün tanışmamıza rağmen beni çok heyecanlandırıyordu.
Yakın bir restoranda siparişlerimizi verip yemeğimizi yemeye başlamıştık. Babam ve Jungkook iş hakkında konuşurken ben de sessizce onları dinleyip yemeğimi yiyordum.
Jk- Seojun'dan hiç hoşlanmadığımı biliyorsunuz. Dışardaki işlerime sürekli müdahil olup beni zor durumda bırakmaya çalışıyor. Toplantı talebini kabul etsek de ona güvenebileceğimi sanmıyorum.
B- Haklısın. Seojun'a ben de pek güvenmiyorum ama teklifini merak ediyorum açıkçası. Hem reddetmekte özgürüz zaten.
Jungkook kafa sallayıp onaylamış ve yemeğini yemeye devam etmişti. Göz göz geldiğimizde gülümseyip göz kırpmıştı. Bu tavrı beni hem şaşırtmış hem de utandırmıştı. Hafif bir tebessüm edip hemen başımı eğmiştim.
-----------------------
Yemekten sonra şirkete döndüğümüzde toplantıya çok az bir süre kalmıştı. Toplantı notlarımı almak için hızlı adımlarla odama doğru ilerlerken telefonumdan gelen mesaj sesi dikkatimi dağıtmıştı. Ekrana bakarak aynı hızla yürümeye devam ediyorken birine sert bir şekilde çarpmamla geriye doğru sendelemiştim. Telefonum elimden düştüğünde telaşla konuşmaya başlamıştım.
Sun- Çok özür dilerim. İyi misiniz?
Karşımdaki adam yüzüme bakınca çatık kaşlarını düzeltmiş ve ukalâ bir tavırla yüzüme bakmıştı.
?- Asıl siz iyi misiniz Küçük Hanım? Narin vücudunuz incinmemiştir umarım.
Gevşek tavırları beni rahatsız ederken yanındaki koruması olduğuna emin olduğum adama kaş göz işareti yapmıştı. Adam hemen eğilip yerdeki telefonumu almış ve bana uzatmıştı.
Sun- İyiyim. Teşekkür ederim, demiştim son derece umursamaz bir tavırla. Bu davranışım hoşuna gitmemiş olacak ki yanından geçip gitmek istediğimde aniden kolumu sıkıca tutmuştu.
?- İsminizi öğrenebilir miyim Küçük Hanım?
Kolumu sert bir şekilde geriye çekmiş ve net bir şekilde cevaplamıştım.
Sun- Hayır!
Suratına bile bakmadan ilerlediğimde Jungkook'un öfkeyle bizi izlediğini fark etmiştim. Daha yeni tanışmış olduğumuz için beni kıskanmış olmasına ihtimal bile vermiyordum.
Odama gidip notlarımı almış ve çantamı bırakıp babamın odasına doğru ilerlemiştim. Kapısını tıklatıp içeri girmiştim.
B- Ah, geldin mi? Hadi, toplantı salonuna geçelim.
Babam önden yürürken ben de onu takip ediyordum. Toplantı salonuna girdiğimizde herkes ayağa kalkmış ve babamı selamlamıştı. Bu sırada gördüğüm manzaradan hiç hoşnut kalmamıştım. Koridordaki adam da burdaydı.
B- Hepiniz hoş geldiniz. Toplantıya geçmeden önce sizi kızım Sun ile tanıştırmak istiyorum. Bugün itibariyle şirketimizde çalışmaya başladı.
?- Tanıştığımıza çok memnun oldum Küçük Hanım. Ah, pardon. Bayan Sun...
Koridorda gördüğüm adam elimi sıkmak için elini uzattığında istemeyerek de olsa karşılık vermiştim. Elimi sımsıkı kavradığında rahatsız olduğum için hızla geri çekmiştim. Yüzüne anında sinsi bir tebessüm yerleşmişti.
B- Sun, beyefendi Bay Seojun.
Kafa sallamakla yetinmiştim. Demek Bay Seojun bu adamdı. Jungkook bu yüzden koridorda sinirle bize bakıyor olmalıydı. Bu düşünceyle yanımda oturan Jungkook'a baktığımda onun Seojun üzerindeki öldürücü bakışlarını hemen fark etmiştim. Bu adamdan hoşlanmadığı çok barizdi.
Toplantı başladıktan yaklaşık iki saat sonra sonunda bitiyorken Seojun'un bakışlarını sürekli üzerimde hissetmekten sıkılmıştım.
B- Düşünelim mi Jungkook ne dersin?
Jk- Hayır ben kesinlikle onaylamıyorum. Düşünecek bir şey yok.
Sj- Bay Jiho sizinle özel konuşmaya devam etmek istiyorum.
Jk- Saçmalık!
Jungkook sinirle kalkıp çıkmıştı.
B- Toplantı bitmiştir, demiş ve Bay Seojun'a dönmüştü.
B- Sizinle odamda konuşmaya devam edelim.
Babam ve Bay Seojun çıktıklarında ben de herkesle birlikte toplantı odasından çıkmıştım.
-----------------------
Sabah kalktığımda pazartesi olmasının heyecanıyla yatağımdan çıkmıştım. Şirkette işe başlayalı iki hafta olmuşken araya giren haftasonları beni hiç mutlu etmiyordu. Her gün şirkete gidip Jungkook'u görmek ve onunla vakit geçirmek istiyordum.
Hızlı bir şekilde dolabıma koşmuş özenle giyinmiştim. Kahvaltı yaptıktan sonra babamla evden çıkmıştık.
B- Bugün çok keyifli görünüyorsun.
Sun- İşe gitmeyi seviyorum.
Gülümsediğinde arabaya binmiş ve yola çıkmıştık.
Şirkete geldiğimizde ben hemen odama gitmiş ve çalışacağım yeni dosyayı alarak Jungkook'un odasına yönelmiştim. Kapıyı çalıp "Gel." Dediğini duyunca içeri girmiştim.
Sun- Günaydın, demiştim keyifle gülümseyerek. Onu gördüğüm an günüm güzelleşmeye başlıyordu.
Jk- Günaydın.
O da aynı keyif ve gülümsemeyle karşılık verdiğinde içimde kelebekler uçuşuyordu resmen. Bence o da benim gibi hissediyordu.
Sun- Geçen hafta hatırlatmamı istemiştin de bu dosya üzerine çalışacak mıyız?
Jk- Evet evet, oturabilisin. Kahve içer misin?
Sun- Olur, içerim. Sütlü olsun lütfen.
Jk- Tamam.
Kahveleri sipariş edip yanıma gelmiş ve oturmuştu. Çalışmaya başladıktan kısa süre sonra kapı çalmış ve babamın asistanı içeri girmişti.
A- Bayan Sun, Bay Jiho sizi odasında bekliyor.
Sun- Peki, geliyorum.
Asistan çıktıktan sonra Jungkook'a dönmüştüm.
Sun- Kusura bakma lütfen. Birazdan dönerim.
Jk- Sorun değil, senin için müsait olacağım. Bekliyorum.
Aptal bir sırıtışla yüzüne bakıyorken aniden kendime gelmiş ve hemen odadan çıkmıştım. Off, bu adam haddinden fazla tatlıydı!
Babamın odasına geldiğimde kapıyı tıklatıp içeri girmiştim. Yüzümdeki gülümseme hâlâ duruyorken odaya girdiğim an solmuştu. Seojun... Bu gevşek herifin ne işi vardı burda yine?
Sun- Beni çağırmışsın babacım.
B- Gel otur Sun. Seninle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
Evet, şu an çok gergindim. Bence bu konuşma hiç hoşuma gitmeyecekti.
B- Aslında seninle evde konuşmak istemiştim ama Bay Seojun şu an olmasını rica etti.
Sun- Dinliyorum, demiştim Seojun'a ters bir bakış atarak.
B- Bay Seojun şirketimizle reddedilemeyecek bir anlaşma yapmak istiyor.
Duraksadığında şaşırmıştım.
Sun- Bunun benimle ne ilgisi var?
B- Böyle bir anlaşma yapacağı için bizimle daha yakın olmak istiyor.
Tekrar birkaç saniye duraksadığında devam etmişti.
B- Seninle evlenmek istiyor.
Sun- Ne?! Daha neler?!
B- Bay Seojun ünlü ve çok başarılı bir iş adamı. Kariyerinde ilerlemene çok katkısı olacaktır.
Sun- Hayır, istemiyorum. Teşekkür ederim.
Ayağa kalkmış çıkmak üzereyken babamın cümlesiyle kan beynime sıçramıştı.
B- Kibarca soruyorken düşünsen iyi edersin.
Sun- Beni satmaya mı çalışıyorsun?!
B- SUN!
Sun- Ah pardon, kibarca söylemeliydim. Beni beyefendinin anlaşmasıyla takas ediyorsunuz anladığım kadarıyla. Ama ben reddediyorum.
B- SUN! BURAYA GEL!
Bağırdığında umursamadan kapıyı çarparak odadan çıkmıştım. Koridorda hızla yürürken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Asansöre doğru ilerlediğimde Jungkook'u görmüştüm. O da asansörü çağırmış bekliyorken beni görmüş ve şaşkınlıkla suratıma bakmıştı.
Jk- İyi misin?! Yüzün bembeyaz olmuş.
Gözlerim dolduğunda konuşsam ağlayacak duruma gelmiştim. Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladığımda asansör sonunda gelmiş ve kapısı açılmıştı. Hemen binmiş ve teras katına çıkmak için tuşa basmıştım. Jungkook hiçbir tuşa basmadan yanımda durunca benimle geleceğini anlamıştım.
Asansör kapısı açıldığında kendimi hemen dışarı atmıştım. Nefes alamadığımı hissediyor olmamla birlikte göz yaşlarım dökülmeye başlamıştı. Birkaç adım attıktan sonra yavaşlamış ve yere oturmuştum.
Jk- Ne oldu sana böyle? Baban kötü bir şey mi söyledi?
Gözlerinin içine bakmıştım. Evet, tam olarak öyle olmuştu.
Sun- Babam...
Hıçkırdığımda konuşmaya devam edememiştim. Jungkook bana sarılmış başımı göğsüne yaslamıştı. Gözlerimi sımsıkı kapayıp vücudumu saran kolları ve burnuma dolan kokusuyla kendimi ona bırakmıştım. Nasıl bu kadar güvende hissettirebilirdi? Ona anlatırsam bana yardım edebilir miydi acaba?
Sun- Babam beni evlendirmek istiyor.
Jungkook şaşırmış ve gözlerime bakmıştı.
Sun- Seojun ona bir anlaşma teklif etmiş.
Jk- Seni anlaşma karşılığında mı onunla evlendirecek?, demişti öfkeyle.
Sun- Evet.
Jk- İstemediğini söyledin mi?
Sun- Evet, söyledim. Seojun da ordaydı.
Jk- Tamam söylediysen zorla evlendirecek değil ya!
Sun- Sanırım öyle olacak, dediğimde göz yaşlarım ardı ardına dökülüyordu.
Jk- Şşş... Anlaşma onun için senin mutluluğundan önemli değildir. Baban o senin sonuçta.
Sun- O benim babam değil.
Jk- Böyle düşünmemelisin.
Sun- Hayır Jungkook. Jiho benim öz babam değil.
Jungkook şaşkınlıkla bana bakarken babam ve Seojun koşarak terasa gelmişlerdi.
-----------------------
💜
Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.
Mükemellllllll olmuş elerine sağlık aşkım❤❤❤
@@JOKER-t4b teşekkür ederimmm☺️💕
Seni daha yeni keşfettim ve çok beğendim hikayelerin hepsini kitaplıga ekliyorum çok güzel yazıyorsun tebrikler 👏bayıldım ve şimdi abone oldum ❤❤❤❤❤❤❤❤
@@SevgiKöse-u1y çok teşekkür ederim ☺️ çok mutlu oldum. Keyifli okumalarr💕🌸
Güzel yazdığını bildiğim için daha okumadan beğeni butonuna basıyorum 🤍💖
@@Gürel-g8s yiaa çok teşekkür ederim ☺️💕
Aaaa yeni bölüm ne zamannn
Yarın bitirip yüklerim 😄
@Jungkookstoryy dayanamam ama care yok 🤧(yorumundaki kanal ismimi kaldıra bilirmisin lütfen)
Yiaa çabuk atmaya çalışırım 😂💕
@@Jungkookstoryy sağol kardeş sende olmasan ölürüz burda amk
Ohhh zamanında gelmişim
Keyifli okumalarr☺️💕
@@Jungkookstoryyteşekkürlerrr ve çok guzelllll olmuş( yorumundaki kanal ismimi kaldıra bilirmisin lütfen)
Ben teşekkür ederimmm☺️💕 beğenmene çok sevindim 🌸
@@Jungkookstoryy sen yaparsın da beğenilmez mi bee
Çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum☺️💕
Çoook mutluyum ❤❤❤
@@Rotem-c7c 😄💕