Motorları Camiye Sürelim 5. Bölüm Kalenderhane Camii
HTML-код
- Опубликовано: 7 фев 2025
- Yaklaşık bin yıldır İstanbulu süsleyen bu mabedin eski adı ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte 11. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. 1204’te Haçlıların Bizans İmparatorluğunu yani İstanbulu kuşatıp şehri yağmalamaları esnasında Kilisenin hemen hemen her yerinde olan mozaik ve freskleri parçalanmıştır.
İstanbul Fethedildikten sonra ise şehrin en büyük kilisesi olan Ayasofya’nın Camiye çevrilmesinin yanında Fatih Sultan Mehmet'in Vakıfları arasında yer alan Kalenderhane Camii’de fetihten hemen sonra, kuşatmadaki gayret ve hizmetlerinden dolayı Kalenderi Dervişlerine zaviye olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından tahsis ediliyor. Her ne kadar Kalenderi dervişleri ile anılsa da bu camide kalenderiler uzun süre durmuyorlar. Ardından Fatih Sultan Mehmette burayı, devlete her zaman yakın olan mevlevilere vakfediyor. Böylece Kalenderhane Camii İstanbul'daki ilk mevlevihane olarak hizmet vermeye başlıyor. Uzun yıllar boyunca caminin orta yerinde Mevlevi dervişleri sema ediyorlar.
Mevleviler döne dursun biz Kalenderileri konuşmaya devam edelim. Kalenderilerin bakış açılarında dünya ahiretin bir gölgesidir, geçici bir misafirhanedir. Bir misafir, misafir olduğu yere yerleşemez, evini düzemez. Köprü olarak gördükleri dünyada ev sahibi olmayı reddeder kalenderi dervişleri. Özgürlüklerine düşkün olan kalenderiler aslında bir binanın içinde bulunmaktan kaçınıyorlar. Bu yüzden duramadılar ya Fatih Sultan Mehmedin onlara vakfettiği camide. Tekke yada kapalı mekanlarda vakit geçirmekten çok dışarda halkın için bulunmayı tercih ediyolar. Ev sahibi olmayı, mal mülk edinmeyi, evlenmeyi, reddederler devamlı seyahat halinde olurlar insanlardan dilenir ve sokaklarda yatıp kalkarlar. Buna rağmen Fatih Sultan Mehmet’in onlara böyle bir yer temin etmesinin sebeplerinde biri de kuşkusuz Kalenderileri, İsyankar tabiatlarından dolayı onları göz önünde tutmak istiyor. Özgürlüklerine düşkünlüğünü de öyle sıradan sanmayın. Kalenderiler anarşist tavırları dolayısıyla Allah’ın kural tanımaz kulları olarak nam salmışlardır. Kıyafetin bile dikişsizini tercih ediyorlar. Kıyafet dediğime de bakmayın, üstlerine attıkları bir deri parçası. Şehirde tamamen çıplak bir halde gezen kalenderi dervişlerinden bile bahsedilir tarih kitaplarında.
Tüm bunların camiyi gezerken Roma döneminden kalıntılar bizi karşılıyor. Kalenderhane Camii’nde Tarih, duvarlarda gördüğünüz estetikten uzak sıvaların altlarından sıyrılmak istercesine bize bakıyor. Buram buram tarih kokusu sızıyor duvarlardan ve alçıların arasından nefes alıyor Fatih’in vakfiyesi.
Camide en eski hatıra olarak orta çağ İtalya’sının ünlü din adamı Fransisken tarikatının kurucusu Aziz Francesco’nun adı vardır. Onun hayatından detayları öğrendiğimde resmen şok oldum. Çünkü o da aynı Kalenderi dervişleri gibi bir hayat benimsemişti. Kurmuş olduğu Fransisken tarikat esaslarına göre, Fransiskenler tam bir yoksulluk içinde, dilenerek yaşarlar ve insanlar içinde İncil’'in hükümlerini yayarlar. Sırtlarına gayet basit bir bir cübbe, Çıplak ayaklarına sandalet giyerler. Başlarında bir kukuleta vardır. Tarz olarak ve dünya görüşleri ile birbirlerinden hiç bir farkları yok.. Fransisken tarikatının temel ilkelerinden biri ise bir şeylere sahip olmayı reddetmekti aynı az Kalenderi Dervişlerinden bahsettiğimiz gibi.
Birbiriyle hemen hemen aynı dönemde farklı dinlerde, farklı coğrafyalarda biri İtalya, biri Horosan’da ortaya çıkmış dünyayı değersiz görmeleri ve reddetmeleri zamanın ruhundan dolayı mıdır yoksa bir şekilde etkileşim kuruldu mu? Kurulduysa Fatih Sultan Mehmet bu sebeple mi bu kiliseyi kalenderilere bağışladı? Bilmiyorum. Yaptığım araştırmalarda da bu konu ile ilgili bir şey bulamadım. Bilenleri yorum yazmaya, bilmeyenleri ise araştırmaya davet ediyorum.
Böyle tesadüf gibi gözüken gizemli bağlantıların, dünyada olan bitenlerin bizim asla bilemeyeceğimiz bir şekilde işlediğinin de kanıtı oluyor.
Bu yolculuğumuzda Kalenderhane camiini, Kalenderileri ve onların kader ortakları Frensiskenleri konuşmuş olduk. Tarih boyunca insanlar ruhani ihtiyaçlarını karşılamak üzere farklı farklı biçimlerde ibadet etmişlerdir. İnsan Allah’a ulaşıcam diye çıktığı yolda kendini nerelerde bulacağını bilemeyebiliyor. Allah’ı dünyadan el etek çekerek bulmaya çalışmaksa büyük bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Allah’a giden yollar elbette meşakkatli olacaktır. Burada meşakkati yok yere arttırılmasının ahiret hayatının kolaylaştıracağını düşündürmesi islamla asla bağdaşmaz. İnsanı şerefli yaratan Allah, kulunun kendini zelil hale sokmasına razı olmaz.
Motorları Camiye 5. kere sürdüğümüz bu videonun da sonu geldik. İzlediğiniz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın, duanızda bana da yer ayırın. Namazları camide kılın. Allah’a emanet olun.
Harika bir video olmuş 👏👏
👍👍👏👏
Selamlar küçük bir anektot
Bağdat sultanıni iki kalenderi derviş
Ziyaret eder sultan sadrazam nasrettine sorar kim bunlar.
Sadrazam (bu dünyanın artıkları )
Matemetikde artık marjinal demektir.
Teşekkür ederim. Güzel bir anekdottu.