Kibritçi Kız Masalı - Masal Dinliyorum - Çocuklara Masallar - Uyku Masalları
HTML-код
- Опубликовано: 3 дек 2024
- Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar soğuk bir yılbaşı gecesiymiş. Zorlu hava koşullarına karşı insanlar eldivenlerini, atkılarını ve şapkalarını giyerek hızlı hızlı bir yerlere yetişmeye çalışıyormuş. Bazıları evlerine geç kaldığı için acele ediyor bazıları ise eğlence yerlerine gidiyormuş. Sokakta çocuklar birbirlerine kar topu atarak, eğleniyorlarmış. Karın keyfini en çok onlar çıkarıyormuş. O kadar eğleniyorlarmış ki güle oynaya birbirleriyle oyunlar oynuyorlarmış. Sokakta diğer çocuklardan farklı bir kız çocuğu daha varmış. Küçük bir kız yolun kenarında durmuş oynayan çocukları izliyormuş. Diğerleri gibi onu soğuktan koruyacak ne bir eldiveni, ne bir atkısı ne de bir şapkası varmış. Üstü başı yırtık, ayağına büyük gelen terliğiyle elinde bir kutu tutuyormuş. Yolun ortasında soğuktan titrerken son anda hızla gelen arabayı fark etmiş.
“Hey çocuk ne yapıyorsun burada kenara çekilsene ezileceksin”
Küçük kız korkudan kendini hemen karşı kaldırıma atmış. Ama o korku ve heyecanla karşıya geçerken ayağına büyük gelen terliklerinin bir anda kaydığını ve ayağından çıktığını fark etmiş. Hemen almak için yola atlayacakmış ki birdenbire bir çocuk küçük kızın terliklerini alıp kaçmış. Arkasından seslenmiş, bağırmış ama çocuk koşarak hızla oradan uzaklaşmış.
Küçük kız çaresizce, çıplak ayaklarıyla yol boyu yürümüş ve bir duvarın dibinde durmuş. Elindeki kutuyu birden yere bırakmış. Kutunun içerisindeki kibrit kutularına bakarken soğuktan tir tir titreyen küçük kız o kadar üzgünmüş ki. Bir tane bile kibrit satamamış. Tek istediği biraz para kazanıp, eve gittiğinde annesiyle birlikte sıcak bir kase çorba içmek olan kız üzüntüsünden daha fazla dayanamamış ve ağlamaya başlamış.
Ağlayıp rahatladıktan sonra ne yapacağını bilemeyen kibritçi kız, soğuktan titreyen ince sesi ile bağırmaya başlamış “Kibrit isteyen var mı?”
“Kibrit var!”
“Kibrit var!”
Sokaktan geçen insanların hiçbiri dönüp bakmamışlar bile. Kibritçi kız çaresizce duvar dibine çöküp oturmuş. Vücudu o kadar titriyormuş ki parmakları donmuş ve sızlamaya başlamış. Kibritçi kız daha fazla soğuk havaya karşı koyamamış ve kibritlerden birini çıkarıp yakmak istemiş ancak parmakları soğuktan uyuştuğu için kibrit çöpünü tutarken çok zorlanmış. Kibrit çöpünü büyük zorluklarla duvar dibine sürterek yakmış. Bir elinden diğer bir eline geçirerek parmaklarını ısıtmaya çalışmış. Artık elleri üşümüyormuş. Gözlerini kapamış ve hayal etmiş. Kendini sıcacık bir yerde, bir şöminenin başında düşünmüş. Üstünde kalın yünlü bir kazak, başında sıcacık örme bir şapka, ayaklarında kalın bir çorap hayal etmiş. Bulunduğu ortam o kadar sıcakmış ki, kibritçi kız terlemeye bile başlamış. Derken bir anda kibrit sönmüş.
Kibritin sönmesiyle kibritçi kızın o rüya gibi hayalleri de sona ermiş. Kibritçi kızın parmakları yeniden donmaya ve sızlamaya başlamış. Kibritçi kız bir tane daha kibrit yakmış. Bir anda rüzgâr gelmiş ve kibritçi kız duvara dönerek eliyle ateşin sönmesini engellemeye çalışmış. Elindeki ateşe bakarken tekrar hayal etmiş. Karşısındaki duvarın arkasında büyük sıcak bir salon ve yemek masası olduğunu düşünmüş. Kocaman bir masanın üzerinde tabak tabak yiyeceklerin olduğunu hayal etmiş. Masanın tam ortasında kocaman bir et tabağının olduğunu görmüş. Hemen bir parça etten almış ve bütün açlığı adeta o anda son bulmuş. Kibritçi kız bir tane daha kibrit almak istemiş ama elinde tuttuğu kibrit yana yana sonuna gelmiş. Kibritçi kızın eli yanmış ve hızla yanan kibrit çöpünü yere atmış. Atmasıyla birlikte devasa güzellikteki yılbaşı sofrası yok olmuş ve önündeki taş duvar yeniden belirmiş.
Kibritçi kız bir kibrit daha yakmış. Bu sefer daha büyük bir hayal kurmaya başlamış. Bir yaz akşamı kocaman bir tepede ayı ve yıldızları izlemeye başlamış. Hava çok sıcak, gökyüzü de bir o kadar güzelmiş. Birden bir yıldız kaymış gökyüzünden. Ardından kibritçi kız canından çok sevdiği büyükannesini görmüş bir anda. O an öyle büyülü, öyle güzel bir anmış ki hiç bitsin istememiş ve bir kibrit daha yakmış. Yaktığı kibrit elinde kalan son kibritmiş. Büyükannesi kibritçi kıza ellerini uzatmış ve birlikte gökyüzüne doğru bir yıldız gibi kaymışlar.
Sabah olmuş ve kibritçi kız yüzünde tatlı bir gülümseme, etrafında sönen kibrit çöpleriyle birlikte yerde yatıyormuş. Herkes etrafına toplanmış ve kibritçi kızı izlemeye başlamış. Sönen kibritlerin her birinde bir hayalin olduğunu kimse sonsuza kadar öğrenememiş...