Muhteşem bir program yaa... Bager Hoca'nın her sohbetinde gerçekten zihnim zorlanıyor, fikir yürütmelere giriyorum ve ufkum açılıyor. Katılmadığım noktalar da oluyor ve bu da harika birşey. Kendi fikir ve görüşlerimi de yargılamış ve test etmiş oluyorum.
Bager Bey'in ağzından çıkan her kelime dolu. 17 dakika boyunca boş tek laf etmedi. Mimar Sinan mezunu biri olarak söylediklerinize fazlası ile katılıyorum. Bu doyurucu sohbet için çok teşekkürler.
Çok gerçek bir iş yapıyorsunuz. Ellerinize sağlık.
4 года назад+36
"Eğitim simülasyondur, gerçek değildir!" - Bager Akbay
4 года назад+21
Bager Bey'in anlatıları çok güzel tanımlamalar yapıyor ve başkaca ön kabullerin tanımını arayışa yönlendiriyor insanı. Her anlatısından çok büyük keyif alıyorum. Bu çalışmalar için çok teşekkür ederim.
Sanatı tasarım diye anlatıyorum dedi sunucu:) Bager Akbay ne kadar kibar karşılık verdi... Sanat insan yaratısı, yani insanın kendi tahayyülü, bir amaç hedef gözetmeksizin. Sanat ya içinizden gelen bir ifadedir veya değildir. Ben sanatı seviyorum vay efendim sevmiyorum türü cümleler sanattan uzaklaştığının ilk ibareleri. Sanatsal nesneyi seversiniz sevmezsiniz...ama sanatı sevmek veya sevmemek mantıksız bir ifadedir.
Bager hocanın ilk derse girdiğinde "afiş nedir biliyor musunuz?" sorusu geldi aklıma ve 1-1.5 saat elmalardan 100 tane farklı figür ve idea çizmemizi istediğini düşündüm.Ciddi anlamda yanıma kalmış bir deneyimdi benim için.Tekrar teşekkür ederim hocam.
Hocam 17 dakikada milli eğitim bu işi beceremediğini ve nasıl olması gerektiğini çok güzel anlattınız. Sizlerin sayısının artması, çoğunluğu oluşturması ve yönetimi alması gerekiyor.
Bir de ebru sanatında da figüratif örnekler oldukça fazla olmakla birlikte, minyatür gibi belli bir tarihsel döneme atfedilen sanatlar soyut olmaktan uzak gibi görünüyor. Yine de ‘dolaylı anlatım’ çok yerinde bir tespit. İlham veren bir bölümdü çok teşekkürler 💐
Çokemelli konular gerçekten, çok pis vizyon katmıştır, tebrikler saygılar sevgiler. Flu TV gerçekten sinemanın/medyanın en güncel en başarılı örneği ve Türkçe. Unbelievable :D
İçerik çeşidi arttıkça İlker Bey daha az moderatör görevi üstlenecek gibi duruyor, o zaman niçin kendine alıştırdı bizi? Olmaz böyle şey yav! Bager Bey siz yine meramınızı çok iyi anlatmışsınız, bıravo! Cansu Hanım sizin de güzel dokunuşlarınız oldu. Herkesin emeğine sağlık.
Kesinlikle. İnsanları duygu-akıl arasında bir skalaya yerleştirirsek, pek çok sanatçının ve sanatçı ruhlu insanın (biraz da doğal olarak) yalnızca duygularının yönlendirmesiyle hareket ettiğini farkediyorum. Çok kendine güvenli, başarılı sanatçıların öyle aptalca şeyler söylediğine şahit oluyoruz ki saygım hemen kayboluyor bazen. Bager Bey bu konuda benim için bir istisna oldu ve aklı geri planda bırakmayan bir sanatçı imajı oluşturdu kafamda. Buradan teşekkür etmek isterim okuyorsa :)
Değerli bir hocam "sanatçı sadece sanatla ilgilenmez. Her konu da bilgi sahibi olmalı ;bilim ,din,siyaset,felsefe vs. Bol bol okuyun ,izleyin ,bilgi edinin " der...
Benim okuduğum Anadolu lisesinde müzik ve resim dersleri vardı. Sınıfta 20 kişi müzik dersini, 20 kişi de resim dersini tercih etti. Hatta 3-5 kişi de istemeyerek, öğretmenin baskısıyla resim dersine kaydoldu. Neymiş efendim, sınıfın yarısı müziğe, yarısı resme gitmek zorunda! Yani ikisini aynı anda alamıyorduk. Biz müzik dersi işlerlerken, diğerleri de baska bir sınıfta resim dersi yapıyorlardı. Bir süre sonra resim dersi öğrencileri oflayarak puflayarak dönüyordu dersten. Ve bize soruyorlardı : " Derste ne yapıyorsunuz? " Boş geçiyor, derdik. Gerçekten de öyle. Öğretmen diyor ki, serbestsiniz, istediğinizi yapabilirsiniz. Onlar da " aaah ne güzel. Keşke bizimki de boş bıraksa " dediler. Onları da öğretmenleri çok çalıştırıyormuş. Bu resim bitecek, yoksa yazılı notunuzu düşük veririm, resim dersinden kalırsınız diyormuş. Bende derin bir "aaah" çektim. Anlayacağınız bu olaylar yalnızca liseye mahsus değildi. Biz öğrenciler 12 yıl boyunca bu kaderin kurbanları olduk. Halbuki birçoğumuz müziği ve resimi çok severdi. Bu sanat dalları onlar için bir yaşam felsefesiydi. Aramızdan belki de geleceğin en iyi ressamları, en iyi müzisyenleri çıkacaktı. Haydi çıkmasın, bizim sanattan beklentimiz bize huzur vermesiydi. Biraz olsun hayatımıza güzellik katabilmekti. Şimdiyse çöp adam çizmekten ve flüt çalmaktan başka bir şey bildiğimiz yok. Tabii onları da biliyorsak eğer...
Çok iyi olmuş, aslında her programın bir bölümü eğitimle alakalı olsa ne kadar güzel olur, felsefe, bilim, boş modern sohbetler hatta tıp. Farklı uzmanlardan aynı konuyu dinlemek çok güzel bir deneyim olabilir.
Kültürümüzde soyut ifadelerin yaygın olduğundan bahsettiniz, örnekler de çok açıklayıcı oldu fakat gündelik hayatta fazlaca yer alan “kitsch” ürünleri de düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu bir çelişki midir yoksa kültürümüzde bir yozlaşmayı gösterir?
Eğitimciyim, Görsel sanatlar/tasarım öğretmeni değilim, fakat bu konuşmanın sadece sanat eğitimi için olmadığını, tüm dersleri kapsadığını çok iyi kavradığımı düşünüyorum. Şimdi bu videoyu izleyen herkesin zeka seviyesini olabildiğince düşürerek bu kısmı okumasını rica ediyorum; Özel bir okulda 3 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra "bıyıklı" olduğum için işinden olmuş bir öğretmenim. Bu 3 senelik sürecin 2 senesinde bıyıklı olarak çalıştım. " Dev Sol bıyığı bırakmıştır","Ülkücü bıyığı bırakmıştır" diyenleri duyar gibiyim. Sevgili okur bıyığım %50 Atatürk'ün askeri okul zamanları, %50 Salvador Dali'nin bıyığı birleşimiydi ki siyasi bir mesaj vermemektedir. Süreç içinde işini gayet severek yapan bir öğretmen olarak "Bıyığını kesmezsen bizimle değilsin, yukardan bize böyle söylendi" konuşmasıyla beyninden vurulmuş, en ufak anlam verememiş, ve devamında bu dönemde işsiz kalmış öğretmenlik diploması olan sıradan biriyim. BIYIĞIMI KESMEDİĞİM İÇİN İŞSİZ KALDIM. Şimdi videoya dönecek olursak; Videoya emek harcayan her bireyi kucaklıyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum. Fakat durumun eskiden olduğu gibi sadece öğretmenin elinde olmadığını da bilmenizi istiyorum. Ben idealist olduğumu düşünen, yeri geldiğinde okulda yatmış kalkmış, yeri geldiğinde haksız veliyi alttan almaya çalışmış (olabildiğince), özel sektörde geçirdiği 6 senelik öğretmenlik tecrübesiyle, mesleğinden olmasa da, "eğitim piyasası"ndan yılmış ve bir daha öğretmenlik yapmayı düşünmeyen biri olarak şunu eklemek istiyorum; Umarım bu videonun tartışma konusu bir gün gerçekçilik kazanır ve en azından videoda anlatılan konular, kişiler ve işleyiş her ne kadar istediğimiz seviyede olmasa da o noktaya ulaşabiliriz. Umarım o noktaya vardıktan sonra da eğitimi, nasıl eğitilmemiz gerektiğini, nasıl eğitmemiz gerektiğini ve öğretimin nasıl olması gerektiği üzerinde tartışabiliriz.
Aynı fikirdeyim, faturayı öğretmene kesmek işin en kolayı. Öyle yapmış gibi görünüyor olabilirim ama derdim; absürt olanın biz değil durum olduğunu ve bunun sanki normalmiş gibi kabul edilmesi olduğunu söylemekti. Sizin bıyığınız, birinin tacı, diğerinin kıyafeti, bunlar zaten bizi biz yapan şeyler. Bunlara takılınca asıl konu bir anda kaçıp gidiyor. Mücadele etmek zor, kabul ediyorum. Kimi öğretmen içeride bu mücadeleyi yürütüyor, kimi ise dışarıda. Yavaş yavaş dönüşeceğiz, hızlı olmayacak, o yüzden bunları tartışmamız denememiz değerli geliyor bana.
@@BagerAkbay "Aynı fikirdeyim, faturayı öğretmene kesmek işin en kolayı. Öyle yapmış gibi görünüyor olabilirim" gibi bir çıkarımda kesinlikle bulunmadığımı belirtmek isterim, anlatmak istediklerimi yanlış aktarmış olabilirim. Video konusunun "sadece sanat eğitimi" ile ilgili olmadığını, çok daha fazla branşa ulaşmış olabileceğinizi düşündüğümü belirtmek istedim. Alışılmış olan, gelenek olan, geçmişten gelenin dışına çıkmamız gerektiği ve bunu, o duvarları yıkarak değil patlatarak ve daha önce öyle bir duvarın olmadığına inanarak/inandırarak yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Sizin de bu duvarı yıkarken, bizim duvara doğru yürümediğimizi, duvarın bizim yolumuzda olduğunu fark etmemize yardım etme çabanızı (haddime olmadan) takdir ediyor, selamlar diliyorum.
"Sanat sanat" diyenlerin ses tonu halktan bir insan olan bana acayip geliyor. İlk resim ve müzik hocasında farketmiștim. Bir farklılık hissediliyordu. Garipsiyorduk... Burada Cansu hocada yine hissettim o ayrı dünyaların sesini.. O Ses biraz boğazdan gelen bir tını içeriyor. O ses bize yabancı O ses yüzünden sanatı kendini ifade etmek olarak anlayamıyoruz. O sese de biz Yabancıyız O sese Dönüşmekten yana bir korkumuz var... Hiç mi sanatımız yok... Hiç ifade edecek bir şeyimiz olmadı mı? Birbirimizden uzak hissettiren gariplik, kendimizi ifade etmemize bir sınır çiziyor... Sanatsız ve kendine yabancı kalıyoruz
"İlker Hoca'sız cidden olmuyor" diyesim geliyor duygusal konuşup ama değişiklik çoğu zaman iyidir, bizim hoşumuza gitmese de o yüzden bölümden memnunum. Çok güzel. Keşke ben de soru sorabilsem Bager Bey'e. Yalın Bey'e daha yakın olsam da fazla soru sorasım gelmiyor çünkü düşünsel olarak kendi "yanımda" görüyorum. Bager Bey'i ise sorularımla provoke etmek istiyorum; provokasyonu meyveleri olmuş bir dut ağacını sallamak gibi görüyorum, sadece güzel meyveler dökülüyor kendisi provoke edilebildiğinde. Flu TV'de ağacın altına açılan büyük kumaş gibi meyvelerin toplandğı ortam.
En sevdiğim dizideki en sevdiğim karakteri oynayan oyuncu değişmiş gibi oldu ve bir an afalladım. Neyse ki yeni oyuncu da çok yetenekli. Cansu hanım biz bu duruma alışana kadar bölüm sonlarında "peki hocam biz NAAAPALIM?" diye sorsanız...
Soru soran kişi ben şöyle yaptım, ben şurada ders verdim, şurada şunu dediğimde, şunu deneyimlettiğimde diye olunca, cevap veren de direk karşıdakine hitap ediyor ve kos kocaman bir vizyon 1 kişiye indirgeniyor. Çok genel geçer üç beş cümle yakalıyorsunuz ve sohbet bitiyor. Bu kadar geniş bir alan, bu kadar sorunu içine alan ve öyle büyüyen sanat eğitimi zınk diye kalıyor anlatıcı derya deniz de olsa... İlker hocam nerdesin?
Genel olarak iki soru oluştu bende. Bu tarz teoriler (eğitim modelini/modellerini kastediyorum) aslında uzlaşılan veya en azından uzlaşılma potansiyeli olan fikirler ama bu liyakatlara sahip kişiler neredeler? Neden bu tarz görevlerde değiller? Görüyoruz ki bir gönüllülük var ama ne engel oluyor? İkincisi ise bu ülkeden soyut işlerin çıkma sebebi acaba toplumun eleştirilerilerinden kaçmak mı? Fikirleri ne olursa olsun olabildiğince üstü kapalı hale getirip kendini ifade etme ihtiyacını gidermek olabilir mi?
iki sorunuz da çok yerinde ama cevapları beni aşıyor. Ben her sanatçı gibi gördüğümü anlatıyorum, görmek istediğimi anlatıyorum. Bunların nedenlerini anlamak ve değiştirmek çok daha kapsamlı bir iş.
Program güzel olmuş, teşekkür ederim. İlker hocasız da güzel olur ama asla o varmış gibi olmaz. Tarih programından sonra ekşideki yavaş anlayanlar bile anladılar ki bu format İlker hocayla farklı oluyor. Demem o ki İlker hoca olmanın tarifi olmadığı için onun yaptığı işi de o seviyede yapmak mümkün değil.
Nedense her gördüğümde Bager Wallace deyesim geliyor , Mel Gibson a da benzemiyor ama ölmeden önce özgürlük diye çığlık atıyor ya sanırım ondan dolayı çağrışım yapıyor ; Teşekkürler Cesur Yürek :)
Okullardaki sanat derslerinden müzik için, hatırlıyorum da ortaokulda müzik öğretmeni benim akordeonum var ve çalıyorum dememe rağmen zorla flüt aldırmıştı.. Öğrenim hayatım boyunca çözemediğim şeylerden biriydi. Sonra milli eğitimin en ucuz müzik aleti olduğu için plastik bir block flütü zorla aldırdığını anlamıştım da benim zaten bir enstrümanım varken ve ben onu çalabilirken sanki yokmuş gibi kabul edip zorla bana filüt aldıran müzik öğretmeninin aslında kendisi akordeondan anlamadığı ve sanırım öğremen okulunda block flütten başka bir şey çalmayı öğrenmediği için öğretemediğini yıllar sonra çözebilmiştim. Sanat dersi öğretmenlerinin yeterli olması bir rüyadır. O yüzden çoğunluk okulda sanat eğitimi o yıllarda vasat insandan öğretmen yapılmış vasat insanın kendi kabiliyeti kadardı .Anadolu'nun herhangi bir yerinde bugün bir devlet okulundaki müzik öğretmeninin broşür bastırarak evde gitar dersi, akordeon dersi verdiğini gördüğümde geldiğimiz noktaya bakıp gözüm yaşarıyor. Ha şunu diyebilirsiniz devlet daha sonraki yıllarda güzel sanatlar liselerini kurdu ve uzman öğretmeleri orada istihdam etti evet katılırım. Ama sıradan bir devlet okulunda, sıradan bir müzik öğretmeninin block flutten başka bir enstrümanı da çalabilmesi, öğrencisini eğitebilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ortaokulda müzik öğretmenimiz olmadığı için Sosyal Bilgiler hocası müzik dersine girerdi. Bize şarkılar ezberletir sözlü puanı için de herkese tek tek söyletirdi. Evreşe Yolları türküsünü söyletmişti bana da, sözlerini ezberlemiştim, elimden geldiğince söylemiştim de ama o sene müzik notum 3 gelmişti (5 üzerinden), bir sonraki sene de. LGS'ye girdiğimde evimizin yakınındaki anadolu lisesini, süper liseyi belki de bu hoca yüzünden ufak bir farkla kaçırmıştım. Şuan 30 yaşındayım, hala bu şahıstan nefret ederim. Müziği hep sevmişimdir ama hala şarkı söylemeyi beceremem. Eğitim o zamanlar iyi değildi, şimdilerde hiç değil.
Videoya sanat eğitimi adı altında ne veriyoruz diye başlayınca ilk düşündüğüm şey bu ülkede kim sanat eğitimi alıyor ki ne aldığımızı konuşuyoruz oldu. Resim, müzik dersi sanat dersi miydi bu zamana kadar? Sanatı konuşmadan yaptırmayı konuştu öğretmenler bu zamana kadar. Bu bir eğitim miydi gerçekten?
Satranç oynarken bazen öyle kombinezonlar görüyoruz ki resmen sanat yapıyoruz diyorum :) Sporcuların ortlamanın üstünde başarılı olması , performans sanatına girer mi? Bence Michael Jordan sanat yapıyordu, yada Magnus Carlsen...
Türkiye'deki K-12 eğitiminden bahsediyorum. Sanırım Candaş Şişman, İzmir Güzel Sanatlar Lisesi mezunu, Refik Anadol Kadıköy Anadolu Lisesi, Memo Akten ise Robert Koleji.
Flu Tv izleyicileri: Sinema ile uğraşan, bu uğraşının peşinde olanlar için saf verimlilik 'Bilgi Kaynağından Veri Çekme' üzerinden bakıldığında Flu Tv İlker Canikligil için bir sapma (Savrulma) mı?; Veriyi işlevsel kılmayı hedefleyen yönelim mi?
Bence Cansu ile Bager devam etmeli. Bager sürekli İlker Hoca'nın karşı argümanları ile uğraşmadığı için bence çok akıcı bir bölüm olmuş. İlker Hoca duy sesimizi !!!!
Arkadaşlar benim bir teorim var İlker Hoca ölüyor. Bunu kendi de bildiği için öldüğünde Flu tv nin bir boşluğa düşüp bunca emeğin yok olmasını engellemek için düzenli ve ayarlı bir şekilde yavaşça programlardan kendini koparıyor veya kendisinin dahil olmadığı programlar yapıyor Peki ya akıllarda şu soru İlker Hoca bunu başarabilecek mi yoksa Flu tv de İlker Hoca ile beraber tarihe mi karışacak ?????
Türkiyedeki eğitim sisteminin bir özeti: Lisede çok isteyerek Bilgisayar Programcılığı okudum, kodlamadan nefret ettim. Üniversitede yine çok isteyerek Sinema TV okudum, Televizyondan nefret ettim, Sinemadan soğudum...
Düşünsene çocuk geliyor ve diyor ki "Bu ifade edeceğim şeyi bir kinetik heykelle de ifade edebilirim, dansla da ifade edebilirim, enstrümanla da ifade edebilirim ama öyle bir enstrüman yok..." Belki de şunu sormak lazım acaba aykırı olmak da günümüzün dayatması mı? Belki de ifade edeceği şeyi çok daha basitçe ve bilindik metodlarla ifade edecek...
Bager Hocamızın gözlerinde sanki post modernist etiketi ve idealojik olarak Yalın bey'le büyük bir entellektüel struggle'a çekilmiş olmanın yorgunlugunu görüyorum gibi geldi. Yanlış yorumluyorumdur umarım. Ateş geri gelsin.
Güzel bölümdü.Ama İlker Canikligil 'in sesini aramadık değil.Benim aramanın sebebi daha fazla aykırı argüman duymak istemem aslında.
Evet çatışma
Çok değerli bir hocamın sözüdür: Müzikte kural denen her şey büyük bestecilerin eserlerine dair istatistiksel veridir.
çok güzel söz!
Yalın Alpay'ı bekliyorduk İlker Hocayı da kaybettik.
Muhteşem bir program yaa... Bager Hoca'nın her sohbetinde gerçekten zihnim zorlanıyor, fikir yürütmelere giriyorum ve ufkum açılıyor. Katılmadığım noktalar da oluyor ve bu da harika birşey. Kendi fikir ve görüşlerimi de yargılamış ve test etmiş oluyorum.
Bager Bey'in ağzından çıkan her kelime dolu. 17 dakika boyunca boş tek laf etmedi. Mimar Sinan mezunu biri olarak söylediklerinize fazlası ile katılıyorum. Bu doyurucu sohbet için çok teşekkürler.
Görsel sanatlar öğretmeni olarak kaç kez izledim bilmiyorum.. çok kıymetli söyledikleriniz . Sanat eğitimi serisi olmalı !nacizane 🌸
7/24 konussa bikmayacagimiz ender insanlardan Bager Akbay 💛
Ilker Canikligil bir postmoderniste katlanamadigi için programi vermiş 😄
aynen ..daha önemli işlerim var demiştir..
Sizce Postmodernizm nedir?
Bir eğitimci akademisyen olarak müthiş bilgi ve ufuklar edindim. Teşekkür ederiz bu güzel programlar için flu tv ...
Çok gerçek bir iş yapıyorsunuz. Ellerinize sağlık.
"Eğitim simülasyondur, gerçek değildir!"
- Bager Akbay
Bager Bey'in anlatıları çok güzel tanımlamalar yapıyor ve başkaca ön kabullerin tanımını arayışa yönlendiriyor insanı. Her anlatısından çok büyük keyif alıyorum. Bu çalışmalar için çok teşekkür ederim.
Sanatı tasarım diye anlatıyorum dedi sunucu:) Bager Akbay ne kadar kibar karşılık verdi... Sanat insan yaratısı, yani insanın kendi tahayyülü, bir amaç hedef gözetmeksizin. Sanat ya içinizden gelen bir ifadedir veya değildir. Ben sanatı seviyorum vay efendim sevmiyorum türü cümleler sanattan uzaklaştığının ilk ibareleri. Sanatsal nesneyi seversiniz sevmezsiniz...ama sanatı sevmek veya sevmemek mantıksız bir ifadedir.
Bager hocanın ilk derse girdiğinde "afiş nedir biliyor musunuz?" sorusu geldi aklıma ve 1-1.5 saat elmalardan 100 tane farklı figür ve idea çizmemizi istediğini düşündüm.Ciddi anlamda yanıma kalmış bir deneyimdi benim için.Tekrar teşekkür ederim hocam.
Hocam 17 dakikada milli eğitim bu işi beceremediğini ve nasıl olması gerektiğini çok güzel anlattınız. Sizlerin sayısının artması, çoğunluğu oluşturması ve yönetimi alması gerekiyor.
Saatlerce dinleyebilirim. Teşekkürler
Bu benim en sevdiğim Flu TV programı kesinlikle, kafamın açıldığını fiziken hissediyorum.
Bir de ebru sanatında da figüratif örnekler oldukça fazla olmakla birlikte, minyatür gibi belli bir tarihsel döneme atfedilen sanatlar soyut olmaktan uzak gibi görünüyor. Yine de ‘dolaylı anlatım’ çok yerinde bir tespit. İlham veren bir bölümdü çok teşekkürler 💐
Tesekkurler Cansu ve Bager.
Çokemelli konular gerçekten, çok pis vizyon katmıştır, tebrikler saygılar sevgiler. Flu TV gerçekten sinemanın/medyanın en güncel en başarılı örneği ve Türkçe. Unbelievable :D
Bager Hocadan memleketimle ilgili güzel sözler duymak beni mutlu etti 😍😍😍
Çok şahane sohbetti, Bager’i tanıdığıma memnun oldum 🙏🏻☺️
Bager Bey’i dinledikçe zihnimdeki katı sınırların nasıl yıllarca okul, eğitim adı altında oluştuğunu görüyorum. Anlatmaya devam edin lütfen:)
Aynısı bana da oluyor şu anda videolardan çıkamıyorum.
Avrupamerkezcilik'in Flu TV'deki tek düşmanı Bager Akbay hocam. Sohbetleriniz ufuk açıyor.
Kanaldaki nerdeyse bütün içerikleri tükettim. Artık her gün yenisini bekler oldum.
Cansu İlker'i aratmadı ama en önemli soruyu sormayı unuttu: Hocam Ne Yapalım?
😅
15:32 burda sordu aslinda
@@davycharlemagne9309 aynı dakikayı paylaşmıştım ben de
15:32 de mealen sordu ama bi 'iyi de hocam niaapalım?!' değil tabi
@@sinandirek haklisin
İçerik çeşidi arttıkça İlker Bey daha az moderatör görevi üstlenecek gibi duruyor, o zaman niçin kendine alıştırdı bizi? Olmaz böyle şey yav!
Bager Bey siz yine meramınızı çok iyi anlatmışsınız, bıravo! Cansu Hanım sizin de güzel dokunuşlarınız oldu. Herkesin emeğine sağlık.
flu tv nin önünde saygı ile eğiliyorum
Bager beyin doğa bilimleri ve matematikten haberdar oluşu sanırım diğer sanattan konuşan insanlardan farklı bir tını veriyor.
Kesinlikle. İnsanları duygu-akıl arasında bir skalaya yerleştirirsek, pek çok sanatçının ve sanatçı ruhlu insanın (biraz da doğal olarak) yalnızca duygularının yönlendirmesiyle hareket ettiğini farkediyorum. Çok kendine güvenli, başarılı sanatçıların öyle aptalca şeyler söylediğine şahit oluyoruz ki saygım hemen kayboluyor bazen. Bager Bey bu konuda benim için bir istisna oldu ve aklı geri planda bırakmayan bir sanatçı imajı oluşturdu kafamda. Buradan teşekkür etmek isterim okuyorsa :)
Değerli bir hocam "sanatçı sadece sanatla ilgilenmez. Her konu da bilgi sahibi olmalı ;bilim ,din,siyaset,felsefe vs. Bol bol okuyun ,izleyin ,bilgi edinin " der...
daha cok daha cok daha cok gorelim Bager hocamizi lutfen lutfen
Benim okuduğum Anadolu lisesinde müzik ve resim dersleri vardı. Sınıfta 20 kişi müzik dersini, 20 kişi de resim dersini tercih etti. Hatta 3-5 kişi de istemeyerek, öğretmenin baskısıyla resim dersine kaydoldu. Neymiş efendim, sınıfın yarısı müziğe, yarısı resme gitmek zorunda! Yani ikisini aynı anda alamıyorduk. Biz müzik dersi işlerlerken, diğerleri de baska bir sınıfta resim dersi yapıyorlardı.
Bir süre sonra resim dersi öğrencileri oflayarak puflayarak dönüyordu dersten. Ve bize soruyorlardı : " Derste ne yapıyorsunuz? " Boş geçiyor, derdik. Gerçekten de öyle. Öğretmen diyor ki, serbestsiniz, istediğinizi yapabilirsiniz. Onlar da " aaah ne güzel. Keşke bizimki de boş bıraksa " dediler. Onları da öğretmenleri çok çalıştırıyormuş. Bu resim bitecek, yoksa yazılı notunuzu düşük veririm, resim dersinden kalırsınız diyormuş.
Bende derin bir "aaah" çektim. Anlayacağınız bu olaylar yalnızca liseye mahsus değildi. Biz öğrenciler 12 yıl boyunca bu kaderin kurbanları olduk. Halbuki birçoğumuz müziği ve resimi çok severdi. Bu sanat dalları onlar için bir yaşam felsefesiydi. Aramızdan belki de geleceğin en iyi ressamları, en iyi müzisyenleri çıkacaktı. Haydi çıkmasın, bizim sanattan beklentimiz bize huzur vermesiydi. Biraz olsun hayatımıza güzellik katabilmekti. Şimdiyse çöp adam çizmekten ve flüt çalmaktan başka bir şey bildiğimiz yok. Tabii onları da biliyorsak eğer...
Çok iyi olmuş, aslında her programın bir bölümü eğitimle alakalı olsa ne kadar güzel olur, felsefe, bilim, boş modern sohbetler hatta tıp. Farklı uzmanlardan aynı konuyu dinlemek çok güzel bir deneyim olabilir.
GSF resim bölümü öğrencisiyim. En büyük baskı malzemelerin fiyatları. Bazen ekonomik kaygılar ağır basıyor.
yine harkasınız hocam
bu programı çok seviyorum
Her zamanki gibi ilker üstad yine bir şeyler deniyor.
Hayatimda sanat egitimi diye bir sey oldugunu ilk defa duyuyorum egitimide ilk defa duyuyor olabilirim
Her kelimesiyle aşırı dolu bir bölümdü. Özellikle bir öğretmen olarak çocuk eğitimi kısmı bana kendimi irdeletti.
Olmaz Öyle Saçma Eğitim serisini de isteriz!!!
Ekran’da ki yazıyı ‘simit eğitimi’ sanarak tıklamıştım, artık nasıl acıktıysa karnım. 😋
Güzel bölümdü.
Kültürümüzde soyut ifadelerin yaygın olduğundan bahsettiniz, örnekler de çok açıklayıcı oldu fakat gündelik hayatta fazlaca yer alan “kitsch” ürünleri de düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu bir çelişki midir yoksa kültürümüzde bir yozlaşmayı gösterir?
Eğitimciyim, Görsel sanatlar/tasarım öğretmeni değilim, fakat bu konuşmanın sadece sanat eğitimi için olmadığını, tüm dersleri kapsadığını çok iyi kavradığımı düşünüyorum.
Şimdi bu videoyu izleyen herkesin zeka seviyesini olabildiğince düşürerek bu kısmı okumasını rica ediyorum;
Özel bir okulda 3 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra "bıyıklı" olduğum için işinden olmuş bir öğretmenim. Bu 3 senelik sürecin 2 senesinde bıyıklı olarak çalıştım. " Dev Sol bıyığı bırakmıştır","Ülkücü bıyığı bırakmıştır" diyenleri duyar gibiyim. Sevgili okur bıyığım %50 Atatürk'ün askeri okul zamanları, %50 Salvador Dali'nin bıyığı birleşimiydi ki siyasi bir mesaj vermemektedir. Süreç içinde işini gayet severek yapan bir öğretmen olarak "Bıyığını kesmezsen bizimle değilsin, yukardan bize böyle söylendi" konuşmasıyla beyninden vurulmuş, en ufak anlam verememiş, ve devamında bu dönemde işsiz kalmış öğretmenlik diploması olan sıradan biriyim. BIYIĞIMI KESMEDİĞİM İÇİN İŞSİZ KALDIM.
Şimdi videoya dönecek olursak; Videoya emek harcayan her bireyi kucaklıyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum. Fakat durumun eskiden olduğu gibi sadece öğretmenin elinde olmadığını da bilmenizi istiyorum. Ben idealist olduğumu düşünen, yeri geldiğinde okulda yatmış kalkmış, yeri geldiğinde haksız veliyi alttan almaya çalışmış (olabildiğince), özel sektörde geçirdiği 6 senelik öğretmenlik tecrübesiyle, mesleğinden olmasa da, "eğitim piyasası"ndan yılmış ve bir daha öğretmenlik yapmayı düşünmeyen biri olarak şunu eklemek istiyorum; Umarım bu videonun tartışma konusu bir gün gerçekçilik kazanır ve en azından videoda anlatılan konular, kişiler ve işleyiş her ne kadar istediğimiz seviyede olmasa da o noktaya ulaşabiliriz. Umarım o noktaya vardıktan sonra da eğitimi, nasıl eğitilmemiz gerektiğini, nasıl eğitmemiz gerektiğini ve öğretimin nasıl olması gerektiği üzerinde tartışabiliriz.
Aynı fikirdeyim, faturayı öğretmene kesmek işin en kolayı. Öyle yapmış gibi görünüyor olabilirim ama derdim; absürt olanın biz değil durum olduğunu ve bunun sanki normalmiş gibi kabul edilmesi olduğunu söylemekti. Sizin bıyığınız, birinin tacı, diğerinin kıyafeti, bunlar zaten bizi biz yapan şeyler. Bunlara takılınca asıl konu bir anda kaçıp gidiyor. Mücadele etmek zor, kabul ediyorum. Kimi öğretmen içeride bu mücadeleyi yürütüyor, kimi ise dışarıda. Yavaş yavaş dönüşeceğiz, hızlı olmayacak, o yüzden bunları tartışmamız denememiz değerli geliyor bana.
@@BagerAkbay "Aynı fikirdeyim, faturayı öğretmene kesmek işin en kolayı. Öyle yapmış gibi görünüyor olabilirim" gibi bir çıkarımda kesinlikle bulunmadığımı belirtmek isterim, anlatmak istediklerimi yanlış aktarmış olabilirim. Video konusunun "sadece sanat eğitimi" ile ilgili olmadığını, çok daha fazla branşa ulaşmış olabileceğinizi düşündüğümü belirtmek istedim. Alışılmış olan, gelenek olan, geçmişten gelenin dışına çıkmamız gerektiği ve bunu, o duvarları yıkarak değil patlatarak ve daha önce öyle bir duvarın olmadığına inanarak/inandırarak yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Sizin de bu duvarı yıkarken, bizim duvara doğru yürümediğimizi, duvarın bizim yolumuzda olduğunu fark etmemize yardım etme çabanızı (haddime olmadan) takdir ediyor, selamlar diliyorum.
@@caglarkotooglu7072 Ben teşekkür ederim hocam yorumlarınız için.
"Sanat sanat" diyenlerin ses tonu halktan bir insan olan bana acayip geliyor. İlk resim ve müzik hocasında farketmiștim. Bir farklılık hissediliyordu. Garipsiyorduk...
Burada Cansu hocada yine hissettim o ayrı dünyaların sesini..
O Ses biraz boğazdan gelen bir tını içeriyor.
O ses bize yabancı
O ses yüzünden sanatı kendini ifade etmek olarak anlayamıyoruz.
O sese de biz Yabancıyız
O sese Dönüşmekten yana bir korkumuz var...
Hiç mi sanatımız yok... Hiç ifade edecek bir şeyimiz olmadı mı? Birbirimizden uzak hissettiren gariplik, kendimizi ifade etmemize bir sınır çiziyor... Sanatsız ve kendine yabancı kalıyoruz
çok iyi bir video olmuş
sadece makas ve tavla üzerine bir bager bey sohbeti dinlemek isterdim
Çok keyifliydi be bi de keyif çayı aldıydım yanıma
Yine harika bir bölümdü
yeni bölümler istiyoruz.
"İlker Hoca'sız cidden olmuyor" diyesim geliyor duygusal konuşup ama değişiklik çoğu zaman iyidir, bizim hoşumuza gitmese de o yüzden bölümden memnunum. Çok güzel. Keşke ben de soru sorabilsem Bager Bey'e. Yalın Bey'e daha yakın olsam da fazla soru sorasım gelmiyor çünkü düşünsel olarak kendi "yanımda" görüyorum. Bager Bey'i ise sorularımla provoke etmek istiyorum; provokasyonu meyveleri olmuş bir dut ağacını sallamak gibi görüyorum, sadece güzel meyveler dökülüyor kendisi provoke edilebildiğinde. Flu TV'de ağacın altına açılan büyük kumaş gibi meyvelerin toplandğı ortam.
İlker hoca kül yutmaz gibi, bager abim biraz hanım ablayla özgüven tazelemiş 🙃çok aykırı soruların olmadığı güzel bi sohbet olmuş
''Hile'nin resmileştirilmesi''
'Olmadan olmak'*
15:32 aslında şu: "Hocam şimdi biz ne yapalım?"
Harika 👏
bager hoca küme düşmüş ilker reis geri dön
En sevdiğim dizideki en sevdiğim karakteri oynayan oyuncu değişmiş gibi oldu ve bir an afalladım. Neyse ki yeni oyuncu da çok yetenekli. Cansu hanım biz bu duruma alışana kadar bölüm sonlarında "peki hocam biz NAAAPALIM?" diye sorsanız...
Soru soran kişi ben şöyle yaptım, ben şurada ders verdim, şurada şunu dediğimde, şunu deneyimlettiğimde diye olunca, cevap veren de direk karşıdakine hitap ediyor ve kos kocaman bir vizyon 1 kişiye indirgeniyor. Çok genel geçer üç beş cümle yakalıyorsunuz ve sohbet bitiyor. Bu kadar geniş bir alan, bu kadar sorunu içine alan ve öyle büyüyen sanat eğitimi zınk diye kalıyor anlatıcı derya deniz de olsa... İlker hocam nerdesin?
Çok başarılı.
01:20 Fotoğrafta da benzer şekilde, önce nesiller boyu yerleşmiş "kompozisyon kuralları" öğrenilir ve bu çizgiden çıkmak öcü kabul edilir.
Bkz. Metreyle altin oran hesaplamak 🙄
Genel olarak iki soru oluştu bende. Bu tarz teoriler (eğitim modelini/modellerini kastediyorum) aslında uzlaşılan veya en azından uzlaşılma potansiyeli olan fikirler ama bu liyakatlara sahip kişiler neredeler? Neden bu tarz görevlerde değiller? Görüyoruz ki bir gönüllülük var ama ne engel oluyor? İkincisi ise bu ülkeden soyut işlerin çıkma sebebi acaba toplumun eleştirilerilerinden kaçmak mı? Fikirleri ne olursa olsun olabildiğince üstü kapalı hale getirip kendini ifade etme ihtiyacını gidermek olabilir mi?
iki sorunuz da çok yerinde ama cevapları beni aşıyor. Ben her sanatçı gibi gördüğümü anlatıyorum, görmek istediğimi anlatıyorum. Bunların nedenlerini anlamak ve değiştirmek çok daha kapsamlı bir iş.
@@BagerAkbay severek ve takdir ederek takip ediyoruz. Teşekkürler
@@jkadiravci ben teşekkür ederim, beraber anlamaya çalışıyoruz olanı ve geleceği bunun üzerinden görebilmeyi.
İlker canikligil den bir hamle daha 😉 bager hocam su gibi ama var olsun 🙏
Gözlüklü adam yokken çok iyi bi' bölüm olmuş
Program güzel olmuş, teşekkür ederim. İlker hocasız da güzel olur ama asla o varmış gibi olmaz. Tarih programından sonra ekşideki yavaş anlayanlar bile anladılar ki bu format İlker hocayla farklı oluyor. Demem o ki İlker hoca olmanın tarifi olmadığı için onun yaptığı işi de o seviyede yapmak mümkün değil.
Süper
buradan ilker canikligile sesleniyorum. bu sohbet içerikleri podcast olabilir mi? bence olsun.
Harika olur👌🏼
tebrikler
sanatla tasarım arasındaki farkı koca mimarlık fakültesinde böyle açıklayabilen hocam olmadı
Guzel bolumdu
Bager abinin alnından öpmek istiyorum
3:26 o zaman soundtracklar de sanat değil tasarım mı oluyor ? bence ikisini de içerebilir.
Bütün bölümleri tekrar tekrar dönmemin ardından, yeni bölüm çıktığını görmem... Günün moral kaynağı.
ŞAHANE BI PROGRAM OLMUŞ
Teşekkürler.
Nedense her gördüğümde Bager Wallace deyesim geliyor , Mel Gibson a da benzemiyor ama ölmeden önce özgürlük diye çığlık atıyor ya sanırım ondan dolayı çağrışım yapıyor ; Teşekkürler Cesur Yürek :)
Hocam niye yeni bölüm gelmiyor?? Bager beyin postmodernist anlayışından mi?
Okullardaki sanat derslerinden müzik için, hatırlıyorum da ortaokulda müzik öğretmeni benim akordeonum var ve çalıyorum dememe rağmen zorla flüt aldırmıştı.. Öğrenim hayatım boyunca çözemediğim şeylerden biriydi. Sonra milli eğitimin en ucuz müzik aleti olduğu için plastik bir block flütü zorla aldırdığını anlamıştım da benim zaten bir enstrümanım varken ve ben onu çalabilirken sanki yokmuş gibi kabul edip zorla bana filüt aldıran müzik öğretmeninin aslında kendisi akordeondan anlamadığı ve sanırım öğremen okulunda block flütten başka bir şey çalmayı öğrenmediği için öğretemediğini yıllar sonra çözebilmiştim. Sanat dersi öğretmenlerinin yeterli olması bir rüyadır. O yüzden çoğunluk okulda sanat eğitimi o yıllarda vasat insandan öğretmen yapılmış vasat insanın kendi kabiliyeti kadardı .Anadolu'nun herhangi bir yerinde bugün bir devlet okulundaki müzik öğretmeninin broşür bastırarak evde gitar dersi, akordeon dersi verdiğini gördüğümde geldiğimiz noktaya bakıp gözüm yaşarıyor. Ha şunu diyebilirsiniz devlet daha sonraki yıllarda güzel sanatlar liselerini kurdu ve uzman öğretmeleri orada istihdam etti evet katılırım. Ama sıradan bir devlet okulunda, sıradan bir müzik öğretmeninin block flutten başka bir enstrümanı da çalabilmesi, öğrencisini eğitebilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ortaokulda müzik öğretmenimiz olmadığı için Sosyal Bilgiler hocası müzik dersine girerdi. Bize şarkılar ezberletir sözlü puanı için de herkese tek tek söyletirdi.
Evreşe Yolları türküsünü söyletmişti bana da, sözlerini ezberlemiştim, elimden geldiğince söylemiştim de ama o sene müzik notum 3 gelmişti (5 üzerinden), bir sonraki sene de. LGS'ye girdiğimde evimizin yakınındaki anadolu lisesini, süper liseyi belki de bu hoca yüzünden ufak bir farkla kaçırmıştım.
Şuan 30 yaşındayım, hala bu şahıstan nefret ederim. Müziği hep sevmişimdir ama hala şarkı söylemeyi beceremem. Eğitim o zamanlar iyi değildi, şimdilerde hiç değil.
Bager bey karşısına Yalın hocam denesek bir keresinde :-) Net leşirdik hep beraber..
Bu adamı milli egitim bakanı yapsınlar
Hocam sizi aydınlatan kitaplar oldumu? Bize de kitap önerirmisiniz
Videonun içinde Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı'ndan bahsediyor ona bakabilirsin.
@@beyit7726 videoyu izlemeden yorum yaptığım için😊
Program partneri Cansu hanımın tarzını beğendim. Moderatör gibi yönlendirici bir tutumda konuştu. Her işi de İlker bey yapmasın zaten 🤪
Uzun ara, neden yenisi gelmiyor...
Videoya sanat eğitimi adı altında ne veriyoruz diye başlayınca ilk düşündüğüm şey bu ülkede kim sanat eğitimi alıyor ki ne aldığımızı konuşuyoruz oldu. Resim, müzik dersi sanat dersi miydi bu zamana kadar? Sanatı konuşmadan yaptırmayı konuştu öğretmenler bu zamana kadar. Bu bir eğitim miydi gerçekten?
Cansu Hanım cuk oturmuş, hiç itirazım yok ama İlker Hoca'sız hep bir şeyler ksik kalıyor gibi :)
Satranç oynarken bazen öyle kombinezonlar görüyoruz ki resmen sanat yapıyoruz diyorum :) Sporcuların ortlamanın üstünde başarılı olması , performans sanatına girer mi? Bence Michael Jordan sanat yapıyordu, yada Magnus Carlsen...
ben aslında videodan önceki kiğılı reklamını izlemeye geldim ama yine de söyleyim. ilker bey olmalı gibi arkadaki
refik anadol, memo akten, candaş şişman' ın aldığı eğitimin adı nedir? tam olarak anlamadım...(Dk-16:29)
Türkiye'deki K-12 eğitiminden bahsediyorum. Sanırım Candaş Şişman, İzmir Güzel Sanatlar Lisesi mezunu, Refik Anadol Kadıköy Anadolu Lisesi, Memo Akten ise Robert Koleji.
Flu Tv izleyicileri: Sinema ile uğraşan, bu uğraşının peşinde olanlar için saf verimlilik
'Bilgi Kaynağından Veri Çekme' üzerinden bakıldığında Flu Tv
İlker Canikligil için bir sapma (Savrulma) mı?;
Veriyi işlevsel kılmayı hedefleyen yönelim mi?
Bence Cansu ile Bager devam etmeli. Bager sürekli İlker Hoca'nın karşı argümanları ile uğraşmadığı için bence çok akıcı bir bölüm olmuş. İlker Hoca duy sesimizi !!!!
Sayın kanal patronu İlker Canikligil. Deesser kullanmamız mümkün müdür? Sesteki sertliği toparlar diye düşünüyorum :(
Kullaniyoruz ama Bager bey tissliyor :)
İlker hoca dışında da başkalarının program yapması hoşuma gitti..diğer programlarda da artması dileğiyle..
beklentimin aksine ilk kez aynı verimi aldım ben de çok şaşırdım..
Kanala öyle ön yargılıyım ki herhangi bir videoyu açar açmaz beğeniyorum
ilker canikligil kırmızı çizgimizdir, olmazsa olmaz!
Arkadaşlar benim bir teorim var
İlker Hoca ölüyor. Bunu kendi de bildiği için öldüğünde Flu tv nin bir boşluğa düşüp bunca emeğin yok olmasını engellemek için düzenli ve ayarlı bir şekilde yavaşça programlardan kendini koparıyor veya kendisinin dahil olmadığı programlar yapıyor
Peki ya akıllarda şu soru
İlker Hoca bunu başarabilecek mi yoksa Flu tv de İlker Hoca ile beraber tarihe mi karışacak ?????
Türkiyedeki eğitim sisteminin bir özeti: Lisede çok isteyerek Bilgisayar Programcılığı okudum, kodlamadan nefret ettim. Üniversitede yine çok isteyerek Sinema TV okudum, Televizyondan nefret ettim, Sinemadan soğudum...
Ben canıkgıl için izliyormuşum onu fark ettim
Vay be. Avrupayla farkımız 200 değil 500 sene
Gozluklu adam geri getirilsin lutfen...
ilker hocam sizi linc ediyorlar diye mi gittiniz, naptiniz? biz ilkerjimi cok seviyoruz.
Düşünsene çocuk geliyor ve diyor ki "Bu ifade edeceğim şeyi bir kinetik heykelle de ifade edebilirim, dansla da ifade edebilirim, enstrümanla da ifade edebilirim ama öyle bir enstrüman yok..." Belki de şunu sormak lazım acaba aykırı olmak da günümüzün dayatması mı? Belki de ifade edeceği şeyi çok daha basitçe ve bilindik metodlarla ifade edecek...
Bager Hocamızın gözlerinde sanki post modernist etiketi ve idealojik olarak Yalın bey'le büyük bir entellektüel struggle'a çekilmiş olmanın yorgunlugunu görüyorum gibi geldi. Yanlış yorumluyorumdur umarım. Ateş geri gelsin.