Bismişah Allah Allah ....Şu nefese tekrardan vücut veren ey ozan. Şahım senden razı olsun. Piri hünkar senden razı olsun. Kalbinde ki cihan senden razı olsun. Allah eyvAllah
Kesinlikle bugüne kadar dinlediğim en iyi halk müziği ve alevi bektaşi müziği düzenlemesi. insanın içine işliyor. Müzikal olarak ruhu doyurduğu gibi sözleri de tasavvufun en üst mertebelerinden insanın beynini meşgul ediyor. Devamını merakla bekliyoruz.
ALLAH EY ÎNSANIĞIN AYDINLIK DEYERLERÎ ALLAHIMIN NURU RAHMANÎ ÎNSANLARIN ÛSTÛNE OLSUN ÎNŞALLAH ÎNSANIN KUTSALLIĞINA ÎNANAN ÎNSANLARA HAK ÎLE SAYGILAR SELAMLAR
bunu direk anlayanlar var....anlama kapasitesi az olanlar yorum yapmanıza gerek yok...bu şirk değildir ama derinlik lazım sığ kafalarınızla gelip hakaret etmeyin...madem yol yanlış cezası size düşmez...siz gidin kendi kafanızda kurduğunuz gibi yaşayın...nasılsa size dolu dolu huri ve cennet olucak değilmi? eee ne diye sağ sola saldırıyonuz yaşayın madem günü geldiğindede alırsınız hediyelerinizi...
@@muratcinar4737 hakikati ben anlatayim hakla hak olmaktır. Sırr-ı olan yaradandır işte sen sırra erersen kâmil oldun demektir. Yaradan size sah damarınızdan daha yakınım diyor sah damarı ise insanı hayatta tutandir başka deyişle Yaradan; isteseydim kör,sağır ve dilsiz yaratırdım diyor ve şekil verdim ruhumdan üfledim diyor. Sanırım anladın.
Güzel yolunuza devam edin. Daha önceki yorum/besteleri de biliyorum. Esere en yakın çalışma sizinki olmuş. Olmuş mu? Elbette, daha ham, pişecek. Ama, yol doğru ise, pişecek ateşini de bulacaksınız demektir. Ki, inanıyorum, bulacaksınız. Muhabbetle...
EY ALLAH ÎNANCI TAŞIYANLAR BÎRAZ KAFA YOR AKLINI KULLANMAZMISIN SENÎ ALLAH YARATIR DAHA SONRA KENDÎNÎN KUDRETÎNÎ GÔSTERÎR SEN KULUDA KUDRETÎNÎ BÎLÎR BÛYÛK BÎR ÎNANÇLA ALLAHINA 24 SAAT ÎTAHATLA BÛYÛK BÎRSEVGÎYLE ÔMRÛNÛN SONUNA KADAR ÎNANIRSIN BÎRAZ DÛŞÛN SENDE DOĞRUYU BULURSUN YETERKÎ HAKKA ÎNANAN ÎNSAN KUTSAL VE BÛYÛK DEYERDÎR SAYGILAR
Bu şiiri bilimkurguda kullanımı daha iyi olur burda bana göre dünyanın değil bütün yıldızların yani evrenin oluşumunu anlatıyor ayrıca şiirde geçen "kün" ifadesi güneş yada büyük patlama öncesi var olan saf enerjide olabilir. Manasında yani büyük patlama ile var oldu bütün cihan "kerhür" ifadesi ise boş anlamsız anlamında yani hiçlik te doldurduk gezegenleri ğibi manası var bence bu şiiri bilimsel olarak ele alınmalı çünkü büyük patlamadan bahsediyor ve dünyanın neden varolduğunu bir nebzede anlatıyor birde böyle düşünerek dinleyin şiiri daha iyi anlıyor insan
Böyle harika bir eseri bizimle paylaştığınız için teşekkürler.. Lakin kardeşlerimizi bir konuda uyarmak isterimki Yüce Allah "ehad" ve "samed" oluşu itibari ile parçalanmaz, bölünmez, sonsuz , sınırsız TEK'tir. Yukarıda hakkında kısmında geçen açıklamada "..insanın Allah'tan bir parça olduğu..." ibaresi yanlış anlaşılmaya çok müsait. Biz buna parçasıdır demeyelimde her "şey" "HOLOGRAFİK GERÇEKLİK" sırrı ile Allah'ı özünde barındırır diyelim.. Eserde geçen "Allah ile burda birleştik" cümlesi ise iki ayrı varlığın birleşmesi şeklinde anlaşılmamalı.SANKİ BAŞKA BİRİYMİŞ GİBİ TANIDIĞI bir varlığın, ASLINDA KENDİ ÖZÜ OLDUĞUNU HATIRLAMASI şeklinde bir birleşmedir. Holografik gerçeklik sırrı bize gösterir ki; kainatın herhangi bir yerindeki her hangi bir "şey" kainatın her zerresinde "İLİM-BİLGİ" olarak mevcuttur. Efendimiz (s.a.v.) bunu bize "zerre küllün aynasıdır" hadisi ile bildirmiştir. İşte bu hadisi dikkate alırsak Allah'ın her "zerre"nin(her "şey"in) özünde parçalanma ve bölünme kavramı olmaksızın holografik gerçeklik ile küll olarak mevcut olduğunu ve insanın kur'an ve sunnet ahlakı ile kendi özündeki Hz. Allah'a yakınlık kazanabileceğini belki anlayabiliriz. MECAZ OLARAK ANLATMAK GEREKİRSE, cümle insanlar(beyinler) "YARATILMIŞ" bir ayna misalidir. Bu aynaların hepsinde Yüce Allah PARÇALANMADAN OLDUĞU GİBİ yansır, lakin kimi aynalar paslı olduğu için yansıtma işlemini yerine getiremez hale gelirken, kimi aynalarda kendilerini zikir ile temizlediği için özlerindeki "holografik gerçekliği" keşfetmiş ve aynalarında(kendilerinde) Hz. Allah'ı bulmuşlar ve aslında benliklerinin yok olduğunu var olanın her an ALLAH olduğunu görüp "Allah ile bir-leştik" demişlerdir. "Allah yere göğe sığmaz, mü'min kulunun kalbine sığar." hadisi bu hususu bize haber verir. Bu konuda daha fazla bilgi almak isteyen kardeşlerimin zamanımızın değerli "insan"larından olan üstad Ahmed Hulusi'nin ihlas suresi açıklamasını ve "Hz. Muhammed'in Açıkladığı Allah" isimli kitabını okumasını tavsiye ederim. Üstadın yazdıklarının doğruluğundan şüphe duyan kardeşlerim her biri kendi devirlerinin alimlerinden olan; Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.'lerinin marifetname isimli eserinde, Hz. Abdulkerim Ceyli'nin insan-ı kamil isimli eserinde, Abdulkadir Geylani Hz.lerinin gavsiye açıklaması isimli eserinde, Hz. Mevlana'nın mesnevi ve divanı kebir isimli eserlerinde ve Hz. Ali gibi daha nice Allah dostlarının (hepsine selam olsun) eserlerinde ve sözlerinde bu hususları MECAZLA ANLATILMIŞ OLARAK bulabilirler. Geçmişin mecazlarını artık günümüzdeki bilim çözüyor, "batıni manada" güneş "batı"dan doğmaya başladı insalığın uyanışı (kıyamet) yakın. Kişiye yardımcı olarak Hz. Allah ve rasulü Muhammed Mustafa (s.a.v.) yeter. Hz. Muhammed (s.a.v.) öldü ben ondan nasıl faydalanabilirim diye soranlara "bizim" Yunus derki "Ol iki cihan güneşi Zahir dünyasın değşirdi, Cahil O'nu öldü sanır, Ol hod ölmez, ölür değil" Hz. Allah ve rasulü Muhammed Mustafa (s.a.v.) içinizde, dışınızda, ötenizde değil, özünüzdedir. Hz. Allah herşeye aliym'dir! Değerli vaktinizi aldık, hatamız kusurumuz oldu ise affola, Yüce Allah cümlemizi hakikat ilmine erdirsin ve yolumuzu nuru ile aydınlatsın. "Edep ya HU!" diyerek bizi bilen bilmeyen, söven seven "herkese" selam ederim. Hepinizi çok ama çok seviyorum. Allah'a emanet olun.
değerli ali türk. açıklamalarınızı satır atlamadan dikkatle ve tekrarla okudum. teşekkürler. ancak holografik gerçeklik sırrı dediğimiz ve bunun gibi dilimize yeni ve bilimsel kaynaklardan gelmiş ve anlamı belleğimize tam olarak oturmayan kavramları din mevhumu içine dahil edersek ortaya anlaşılmaz karmakarışık bir düşünce şekli çıkıyor. işin doğrusu yazdıklarınız mevcut bilgilerimle örtüşmedi ancak belirttiğiniz bazı kavramları biliyorum ama bunları neye dayanarak bir araya getirdiğinizi bilmiyorum. bilmeyen dostlarımıza bahsedeyim hologram: Bir hologram, tek bir lazer ışınının iki ayrı ışına ayrılması ile oluşur. İlk ışın, fotoğrafı çekilecek nesneden sektirilir. Sonra ikinci ışın, ilkinin yansıyan ışığıyla çarpıştırılır. Bu durumda ortaya çıkan girişim deseni daha sonra bir film parçalayıcısına kaydedilir. Çıplak gözle bakıldığında film üzerindeki imgenin, fotoğrafı çekilen nesneyle uzaktan yakından hiç bir benzerliği yoktur. Daha çok, havuza atılmış bir avuç çakıl taşının oluşturduğu eş merkezli halkalara benzemektedir. Ancak başka bir lazer ışını (ya da bazen benzer bir parlak ışık kaynağı) filmin içinden geçip, onu aydınlatacak olursa orijinal nesnenin üç boyutlu bir imgesi yeniden ortaya çıkar. Böylece imgelerin üç boyutluluğu genellikle insanı ürkütecek derecede inandırıcıdır. Bir holografik projeksiyonun çevresinde dolaşabilir ve sanki gerçek bir nesneymiş gibi ona değişik açılardan bakabilirsiniz. Bununla birlikte uzanıp, ona dokunmak isterseniz eliniz görüntünün içinden geçip gider, ancak o zaman orada gerçekte hiç bir şey olmadığını anlarsınız.. bu tanımdan hareketle evreni nasıl holografik bir yapı içinde açıkladınız ve neyle ispatlıyorsunuz bilmiyorum. bilimsel hiç bir çalışma böyle bir veri elde etmemiştir. evreni bu bakış açısıyla kendi kendinize istediğiniz gibi anlamakta özgürsünüz bunun içine biraz dinsel terminolojiyi biraz sufi dünya görüşünü eklerseniz ortaya tadından yenemeyen enfes bir karışım çıkar ama unutmayın ki bunları üreten de bizleriz ve ortaya koyduğumuz şeyler kanıt gerektirir. içeriği bol ve bir kaç dilin bir araya gelmesinden ortaya çıkacak süslü laflar hiçbir zaman kanıt olmamıştır. sadece etkileyici olarak kalmışlardır. eğer yazıma cevap verecekseniz bunu dikkate alın. şimdi varsayalım ki iki boyutlu bir evrende var olan bir varlığa üç boyutluluğu anlatmanın imkansız olması gibi matematiksel olarak 4. boyutun ispatlandığı bir durumda bizlerinde bunu algılaması ve hatta o boyuttaki bir varlıkla irtibatta olmamız bile imkansızdır. holografik bir gerçeklik varsa o da beynimizin bize oynadığı holografik oyunlardır... Ahmet Hulusi'yi incelediğimizde ortaya çok farklı ve ilginç bir nokta çıkar. birbiriyle çelişkili ve belirsiz ifadelerle bir din açıklaması girişimi görünmektedir. ''ismi Allah olarak bildirilen'' kavramını kullanan birinin işi holografik evrene bağlaması ilginç ve tuhaftır. konumuza dönelim neticede Kuran'da yaratan ve yaratılandan, kul olmaktan ve bunların esaslarından aracı melekler aracılığı ile nasıl yaşanılması gerektiğinden açık ve net bir şekilde bahsedilir. bu manda yok aslında o öyle değil de böyledir aslında yazılmak istenen o değil de budur demek ilanı deşifre etmek olur ki bu deşifre de hatalıdır. bir durumu netleştirmek faydalıdır, yazdığınız gibi Allah ile kul ayrı değilse ve bahsettiğiniz gibi bir holografik gerçeklik? varsa o zaman semavi dinlerin hiç bir manası yoktur aksine hakikati inkar eden kaynaklardır bunun için zaten öyle ritüelik olaylar kargaşasına gerek yoktur, eğer öyle değilse Allah ile insan bir değildir ki zaten burada din felsefesi açısından bir çelişki yoktur ve mevcut dinlerin ısrarla bize verdiği bilgi budur. maksadım sizi eleştirmek veya yermek değildir ancak holografik evren modelini kuantum bilimine veya Bohr :)) deneylerine bağlayarak açıklarsanız ortaya çözülmeyen milyonlarca formül ve sorun çıkar ama işin kolayı, değişik bilimsel kavramlardan anladığınız şeyi bir yaşam fikrine dönüştürüp bunu bildiğiniz bilgilerle kaynaştırıp ortaya ilginç bir bilgi ve birikim çıkarma olayına kişisel yaşam şekli denir. ama bunu insanlara mutlak ve kesin bilgi gibi sunmak ise bir o kadar tehlikeli bir düşünüş şeklidir ancak bu düşüncelere kendi çapında kalmak koşuluyla saygı duyarım. bilim tekrarlanan deneylerden elde edilen sabit sonuçlardan sağlanan verilere ve gözlemlere dayanır. istiyorum ki din felsefesini bilim sahasına karıştırmayalım. bundan kaç bin yıl önceki insanların anlattıklarını da mutlak doğru sanar referans alırsak ve kutsallaştırırsak ortaya koyu bir radikalizm çıkar. eski dönem insanları madem evreni bu kadar iyi anlıyorlardı da neden atom altı parçacıklardan ve kuarklardan bahsetmediler diye sorduğumuzda bazı ilgili!!! dostlarımız iki bin yıl önce aslında ondan şu şekilde bahsedildi deyip komik duruma düşmektedirler. bu tip şeylere gerek yok. o dönemin insanlarının evreni anlama biçimi ile bu gün farklıdır ve bundan bin yıl sonra biz çok geçmiş olacağız. artık bunları kabullenmeliyiz. eskileri ve eski kültür zenginliklerimizi günümüzün büyük bilim adamlarının deneyleriyle ispat girişimine başvurarak anlamaya çalışmayalım. sadece saygı duymak yeterlidir görüşündeyim. yani sapla samanı karıştırmayalım... gerçekten bilim farklı bir şeydir bilirsiniz... büyük bir bilim insanı olan Carl Sagan'ın şu sözleri ile bitirmek isterim: ''bilimin kutsal hakikati, kutsal hakikatlerin olmadığıdır...''
Pirsultan AK Yorumunuz için teşekkür ederim. Dilerim ki Yüce Allah cümlemizi hidayetine erdirsin, imanımızı artırsın, ve bizi şahitlerden yazsın.. Bu vesile ile mübarek ramazan ayınızı da kutlarım. Allah'a emanet olun. Herkese selamlar...
kımı sarkı kımı turku olarak dınlemıs varmı bunun hıkmetını ve hakıkatını acmak ısteyen daha allah ıle cıhan yok ıken demıs nedemek ıstemıs anlayamadım
değerli metin serre; çalışmamı dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Harabi'nin yazdığı Vahdetname eseri Bektaşiliğin Devr inanışı içinde süregelen döngüyü anlatır. günümüz dünyasının kirli ve karmaşık inanış ve hissiyatında bunu manevi olarak algılamak çok zordur. bu ve benzeri sözler çok kadim bilgilerin hazinesidir ancak ne yazık ki günümüzde unutulmuş küfr-ü imandan sayılmıştır. işin çok garip ve üzücü yanı esas olarak Aleviliğin ve Bektaşiliğin inanışlarının dayandığı temel esas olmasına rağmen Devr anlayışı ve Vahdetname eseri en çok alevi ve bektaşilerden tepki görmektedir. bu da değerli kardeşlerimin nasıl köklerine yabancılaşıp asimile olduklarının kanıtı gibidir... mana olarak çok ağırdır ilk okunduğunda insanı sarsar hatta şok eder ancak biraz olsun hissiyatla ve önyargısızca anlamaya çalışınca bizlere çok derin ve önemli ipuçları vermektedir.bu ipuçları kuranda kehf suresinde mevcuttur, okuyun ve irdeleyin lakin, irdeledikçe derinleşir derinleştikçe akıl maddeden uçup gider. eğer ki dayanacak gücünüz varsa irdeleyin yoksa sadece güzel bir türkü gibi dinleyin bu muhabbeti de laf-ı güzaf sayın geçsin gitsin... ve aynı ozanın başka bir dörtlüğü ile sözlerime son verirken umarım size bir fikir sunabilmişimdir. saygılarımla... Haberdar olaydın sırrı suphandan Feragat ederdin küfr-ü imandan Birsey anlamadın sen magzi Kuran'dan Kuran’ın esrar-ü manasıyız biz
Allah (cc) Kur'an da "bilinmeyi murat ettim" ayetiyle bizi halk ettiğini (yarattığını) bildiriyor. Daha Allah ile cihan yok iken, Biz anı var edip ilan eyledik, Hakk'a hiçbir layık mekan yok iken, Hanemize aldık mihman eyledik. Edip Harabi Hz. mısralarıyla mübarek şunu ifade ediyor; Allah (cc) İnsandan varlığını göstermeyi uygun görmüş. Hacı Bektaş-i Veli Hz. Efendimiz buyuruyor ki "Benim kabem insandır." İnsanın varlığında ne kadar hazine var ki övgüye layık oluyor. onu anlamak lazım. Kendisinin ismi henüz yok idi, İsmi şöyle dursun cismi yok idi, Hiçbir kıyafeti resmi yok idi, Şekil verip tıpkı insan eyledik. Edip Harabi Hz. 'leri deyişinin bu ikinci kıtasın da Allah insandan görünür. Ama'ya görünmez onu ifade etmiş kardeşim. Hü Erenler
Allah yok tu dan kasıt Allah ismi cem yok idi Hu makamında idi rabbimiz yani kendi varlıgın dan başka hiç birşeyi yaratmadıgı vakit kul yok ki Hu na Allah diye ibadet eden kim olacak he işte o noktada ehlibeyt girer işin içine kuranı kerim de biz denilen yerlerin tercümesidir onlar ve rabbimizden ayrı degillerdir ki Hu cümle varlıgı ayakta tutar çok şükür bizlerde yaradan dan ayrı degiliz fakat şeytanın aldatmacalarına kanıyoruz hepsi bu heee onuda ayakta tutan rabbimiz ve izinli halis kullardan haricini yoldan çıkartacak işimiz bu halis kullardan olmak için dua etmek o kullardan olmak için çabalamak saygılar sunuyorum çogu kişi biliyordur alevi olanlardan bunları zaten ama bilmeyenlere bir ışık olsun istedim aşk ile niyaz ederim alevi olan olmayan hakkın şah damarından daha yakın oldugu tüm adem ogullarına
Merhaba canlar . Dostum müzikalite çok iyi lakin pek beğenmedim , çok daha güzel melodiler olabilirdi . Ve deyiş şeklinde daha güzel olur bu eser .. Emeğinize sağlık saygılar sevgiler . Ve şu Hasan Yegin denen arkadaş , Kesinlikle utanmakta haklısın hiç bir yerdede ben aleviyim deme lütfen bizi karalama bari .. Er geç bir gün inşAllah hakk yolu ile buluşman dileğiyle , batıllıktan cahillikten kurtulman dileğiyle hasan kardeşim . Selam olsun .
Merhaba Arda Yıldırım. Öncelikle icramı vakit ayırıp dinlediğiniz ve yorumladığınız için çok teşekkürler. Beğeni konusunda kişisel görüşünüze saygı duyuyor ve bu eserin farklı bir şekli için Ozan Emekçi ve Erkan Oğur'un yorumunu dinlemenizi tavsiye ediyorum. Melodiler konusunda sizin yeni şeyler yapıp bizlere fikir sunmanızı bekliyorum. Neticede her insanın kafasında duymak istediği bir müzik biçimi vardır ve her müzisyen herkese hitap edecek biçimde müzik yapamaz yaparsa doğallığını kaybeder ve herkesin yapılan bir işi beğenmesi keza doğru olmaz ve müzisyeni de geliştirmez ancak yapıcı olmak adına bu eserin duymak istediğiniz biçimini icra ederek mail adresime ulaştırırsanız yeni şeyler ve güzel fikirler çıkar kanısındayım. Ben eseri bu şekilde bu şekilde duyumsadığım, kendimce bu şekilde bir müzikal form ve üslup biçimi yarattığım için yadırgamış olabilirsiniz. Neticede yeni bir müzikal form ve üslup biçimi kurma çabasındayım. Kısmet olursa bu külliyatın devamı nitelikte eserler besteliyorum ve paylaşacağım. O zaman nasıl bir müzikal yapı kurduğumu umarım fark edersiniz... Bu ve benzeri şiir türlerinin Bektaşi tasavvuf edebiyatında devriye biçimli eserler olduğunu biliyorsunuz. Bu tip eserler Bektaşi edebiyatının divanı sayılmaktadırlar. (deyişler edebi içerik bakımından bir konuya bağlı olmadıkları için bu eseri deyiş sınıfında da değerlendirebiliriz ancak deyişlerin belli bir müzikal formu olduğunu düşünmek yanlıştır halkımızın deyiş diye nitelediği müzikler, klasik ve yıllardır kulağımıza kazınan cem ayin müzikleridir ki bu müzik türünün her yerde icra edilmesine de karşıyımdır neticede her yerde ezan okuyamayacağınız gibi her yerde ayin-i cem müziği de yapılmamalıdır. bu müzikal yapıyı deyiş müziği diye adlandırmak büyük hataların başında gelmektedir ve neticede ülkemizde bu konuda müzik üreten akademik birikimi olan insanlar bu konuyu dinleyicilere açıklamaktan nedense ısrarla kaçınmaktadırlar, oysaki deyişlerin belli bir müzikal formu yoktur o yüzden bu eserin bu haline de rahatlıkla deyiş diyebilirsiniz. ancak deyiş müziği denilince bu konuda yaygınlaşmış toplumsal bir duyum vardır, ancak bu eser hem deyiş hem bir tasavvuf divan edebi formu olduğu için deyiş edebi sınıfından ayırmak daha doğru olacaktır kanısındayım) Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgileri zamanla paylaşacağım. Saygılarımla...
Pirsultan AK Kesinlikle çok doğru çok güzel yazmışsınız keyifle okudum efendim . Tabiki tabiri caizse zevkler renkler tartışılmaz diye bir durum söz konusu . Kesinlikle aşırı derecede bir saygı duyuyorum eseri besteleme şekline lakin , şimdi önceki besteleyenleri biliyorum hatta bi keresinde kendimde bestelemiştim son 4 mısrasını . Sadece alışılmışın dışında olduğu için biraz farklı geldi . çok daha güzel melodiler olabilirdi demiştim önceki yorumumda affeyleyin çok saçma ve yanlış bir cümle kurmuşum . Melodilerin hepsi hazır olay bizim onları nasıl işleyeceğimiz . Siz böyle uygun görmüşsünüz saygım sonsuz . Başarılarınızın devamını dilerim . Allah yolunuzu açık etsin ..
Arda Yıldırım teşekkür ederim... ne demek! eleştirileriniz ve görüşleriniz benim için oldukça değerli. dediğim gibi bu konuda çalışmalarınız varsa çalışmalarımı geliştirmek bakımından paylaşabilir ve fikir verebilirsiniz. saygılarımla...
öncelikle eserimi dinlediğiniz için teşekkürler. ancak alevi olmaktan utanmakta haklısınız. çünkü Aleviliğin ulu ozanlarından Edip Harabi'yi ve onun bu eserini bilmiyorsunuz. Öyle ki videonun altındaki açıklamayı bile okumaya zahmet etmemişsiniz. yazık! size aşık Veysel Usta'nın bir dörtlüğü ile selam ederim. sağlıcakla kalın... Allah'ın varlığı mevcut insanda, Akıl fikir ilim sermaye sende. Çalıştır gemiyi otur dümende, Uyan bu gafletten uyuma gardaş...
Vahdet-i vücut ;varlığın birliği demektir.yaradan hiçbir yere sığmaz bundan mütevellit insan varlığında vardır bu şirk değildir kimileri öyle zanlediyor.
Bakı Qızılbaşlarından tam destek və sayğılar. çox gözəldir. emeyinize sağlıq.
Nesimiyi babek i şah ismaili ve özünü unutmayan azeri gardaslari sevirek
Bismişah Allah Allah ....Şu nefese tekrardan vücut veren ey ozan. Şahım senden razı olsun. Piri hünkar senden razı olsun. Kalbinde ki cihan senden razı olsun. Allah eyvAllah
Kesinlikle bugüne kadar dinlediğim en iyi halk müziği ve alevi bektaşi müziği düzenlemesi. insanın içine işliyor. Müzikal olarak ruhu doyurduğu gibi sözleri de tasavvufun en üst mertebelerinden insanın beynini meşgul ediyor. Devamını merakla bekliyoruz.
9 yıl sonra merhaba
Kalbinize selam olsun. Muhteşem.
ALLAH EY ÎNSANIĞIN AYDINLIK DEYERLERÎ ALLAHIMIN NURU RAHMANÎ ÎNSANLARIN ÛSTÛNE OLSUN ÎNŞALLAH ÎNSANIN KUTSALLIĞINA ÎNANAN ÎNSANLARA HAK ÎLE SAYGILAR SELAMLAR
ALLAH ALLAH EYVALLAH EMEĞİNİZE SESİNİZE SAĞLIK
Erdal Yılmaz sağolun varolun
Öğretmenim ben 6a dan zümranur çok güzel söylemişsiniz
Emeğine yüreğine sağlık pirom tebrik ederim 🎵🎶👍 yolun açık olsun 👍
hakan çapacı sağol varol kıymetli kardeşim.
nasıl bir duzenlemedir mest oldum
HARİKASIN
TEŞEKKÜRLER
YOLUN BAHTIN AÇIK OLSUN. ❤❤❤❤❤❤
Ağzınıza Yüreğinize sağlık başarılar dilerim
FATMA TÜMER sağ olun çok teşekkür ediyorum. 🙏🏻
Ağzınıza sağlık güzel bir çalışma olmuş
Yüreğinize sağlık başarılar dilerim 👋👏👏👏👏
Raber Diler sağol kardeşim 🙏🏻
yüreğine sağlık .ben sezerin babasıyım alla sağlık versinde deyişleri dinleme fırsayı duyuyorum dinledikçede rahatlıyorum
teşekkürler. elimden geldiği kadar paylaşmaya çalışıyorum...
Çalışmanız mükemmel. Sözleri Sırr-ı Hakikate vakıf olan anlar.
Murat TRKN sen vakıf oldun mu ?
Kadir Kızıl tabiki vakıf oldum, ya sen ?
Aynel yakin
Emeğinize sağlık tebrikler
bunu direk anlayanlar var....anlama kapasitesi az olanlar yorum yapmanıza gerek yok...bu şirk değildir ama derinlik lazım sığ kafalarınızla gelip hakaret etmeyin...madem yol yanlış cezası size düşmez...siz gidin kendi kafanızda kurduğunuz gibi yaşayın...nasılsa size dolu dolu huri ve cennet olucak değilmi? eee ne diye sağ sola saldırıyonuz yaşayın madem günü geldiğindede alırsınız hediyelerinizi...
O zaman benim anlayacağım dilde anlatır mısın? Tasavvuf boyutunu
Pro tip : watch series on Flixzone. I've been using them for watching loads of movies recently.
@Robert Genesis Yea, have been using flixzone} for years myself :D
@@muratcinar4737 hakikati ben anlatayim hakla hak olmaktır. Sırr-ı olan yaradandır işte sen sırra erersen kâmil oldun demektir. Yaradan size sah damarınızdan daha yakınım diyor sah damarı ise insanı hayatta tutandir başka deyişle Yaradan; isteseydim kör,sağır ve dilsiz yaratırdım diyor ve şekil verdim ruhumdan üfledim diyor. Sanırım anladın.
Güzel yolunuza devam edin. Daha önceki yorum/besteleri de biliyorum. Esere en yakın çalışma sizinki olmuş. Olmuş mu? Elbette, daha ham, pişecek. Ama, yol doğru ise, pişecek ateşini de bulacaksınız demektir. Ki, inanıyorum, bulacaksınız. Muhabbetle...
Çalışmamı dinlediğiniz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkürler. Kat edecek daha çok yol var. Eyvallah...
güzel bir deyiş
Ellerinize yureginize saglik
ben trabzondan slm can kardeşim
sana ailene ve trabzona selamlar kardeşim...
Muhtesem👏👏👏
Damla Yılmaz sağolun varolun 🙏🏻
What is the name of this amazing singer and the track? Can I find it on Spotify? Much love!
Harika ✌
Emeğinize sağlık, Spotify’a falan koyabilir misiniz?
İnsanların buluştuğu yer
Hellal be hoc
EY ALLAH ÎNANCI TAŞIYANLAR BÎRAZ KAFA YOR AKLINI KULLANMAZMISIN SENÎ ALLAH YARATIR DAHA SONRA KENDÎNÎN KUDRETÎNÎ GÔSTERÎR SEN KULUDA KUDRETÎNÎ BÎLÎR BÛYÛK BÎR ÎNANÇLA ALLAHINA 24 SAAT ÎTAHATLA BÛYÛK BÎRSEVGÎYLE ÔMRÛNÛN SONUNA KADAR ÎNANIRSIN BÎRAZ DÛŞÛN SENDE DOĞRUYU BULURSUN YETERKÎ HAKKA ÎNANAN ÎNSAN KUTSAL VE BÛYÛK DEYERDÎR SAYGILAR
Bu şiiri bilimkurguda kullanımı daha iyi olur burda bana göre dünyanın değil bütün yıldızların yani evrenin oluşumunu anlatıyor ayrıca şiirde geçen "kün" ifadesi güneş yada büyük patlama öncesi var olan saf enerjide olabilir. Manasında yani büyük patlama ile var oldu bütün cihan "kerhür" ifadesi ise boş anlamsız anlamında yani hiçlik te doldurduk gezegenleri ğibi manası var bence bu şiiri bilimsel olarak ele alınmalı çünkü büyük patlamadan bahsediyor ve dünyanın neden varolduğunu bir nebzede anlatıyor birde böyle düşünerek dinleyin şiiri daha iyi anlıyor insan
Zaten videoda gösterilen resimler seni buna düşündürüyor böyle dinleyin bütün taşlar yerine oturur
Ayrıca arşı-kürsü gezdik ifadesi de zamanında gezegenleri kolonileştirdik gibi bir anlamı geliyor bana göre
Kardeşim kartugun söylediği versiyonu varsa yükler misin
👍
Böyle harika bir eseri bizimle paylaştığınız için teşekkürler.. Lakin kardeşlerimizi bir konuda uyarmak isterimki Yüce Allah "ehad" ve "samed" oluşu itibari ile parçalanmaz, bölünmez, sonsuz , sınırsız TEK'tir. Yukarıda hakkında kısmında geçen açıklamada "..insanın Allah'tan bir parça olduğu..." ibaresi yanlış anlaşılmaya çok müsait. Biz buna parçasıdır demeyelimde her "şey" "HOLOGRAFİK GERÇEKLİK" sırrı ile Allah'ı özünde barındırır diyelim.. Eserde geçen "Allah ile burda birleştik" cümlesi ise iki ayrı varlığın birleşmesi şeklinde anlaşılmamalı.SANKİ BAŞKA BİRİYMİŞ GİBİ TANIDIĞI bir varlığın, ASLINDA KENDİ ÖZÜ OLDUĞUNU HATIRLAMASI şeklinde bir birleşmedir. Holografik gerçeklik sırrı bize gösterir ki; kainatın herhangi bir yerindeki her hangi bir "şey" kainatın her zerresinde "İLİM-BİLGİ" olarak mevcuttur. Efendimiz (s.a.v.) bunu bize "zerre küllün aynasıdır" hadisi ile bildirmiştir. İşte bu hadisi dikkate alırsak Allah'ın her "zerre"nin(her "şey"in) özünde parçalanma ve bölünme kavramı olmaksızın holografik gerçeklik ile küll olarak mevcut olduğunu ve insanın kur'an ve sunnet ahlakı ile kendi özündeki Hz. Allah'a yakınlık kazanabileceğini belki anlayabiliriz. MECAZ OLARAK ANLATMAK GEREKİRSE, cümle insanlar(beyinler) "YARATILMIŞ" bir ayna misalidir. Bu aynaların hepsinde Yüce Allah PARÇALANMADAN OLDUĞU GİBİ yansır, lakin kimi aynalar paslı olduğu için yansıtma işlemini yerine getiremez hale gelirken, kimi aynalarda kendilerini zikir ile temizlediği için özlerindeki "holografik gerçekliği" keşfetmiş ve aynalarında(kendilerinde) Hz. Allah'ı bulmuşlar ve aslında benliklerinin yok olduğunu var olanın her an ALLAH olduğunu görüp "Allah ile bir-leştik" demişlerdir. "Allah yere göğe sığmaz, mü'min kulunun kalbine sığar." hadisi bu hususu bize haber verir. Bu konuda daha fazla bilgi almak isteyen kardeşlerimin zamanımızın değerli "insan"larından olan üstad Ahmed Hulusi'nin ihlas suresi açıklamasını ve "Hz. Muhammed'in Açıkladığı Allah" isimli kitabını okumasını tavsiye ederim. Üstadın yazdıklarının doğruluğundan şüphe duyan kardeşlerim her biri kendi devirlerinin alimlerinden olan; Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.'lerinin marifetname isimli eserinde, Hz. Abdulkerim Ceyli'nin insan-ı kamil isimli eserinde, Abdulkadir Geylani Hz.lerinin gavsiye açıklaması isimli eserinde, Hz. Mevlana'nın mesnevi ve divanı kebir isimli eserlerinde ve Hz. Ali gibi daha nice Allah dostlarının (hepsine selam olsun) eserlerinde ve sözlerinde bu hususları MECAZLA ANLATILMIŞ OLARAK bulabilirler. Geçmişin mecazlarını artık günümüzdeki bilim çözüyor, "batıni manada" güneş "batı"dan doğmaya başladı insalığın uyanışı (kıyamet) yakın. Kişiye yardımcı olarak Hz. Allah ve rasulü Muhammed Mustafa (s.a.v.) yeter. Hz. Muhammed (s.a.v.) öldü ben ondan nasıl faydalanabilirim diye soranlara "bizim" Yunus derki
"Ol iki cihan güneşi
Zahir dünyasın değşirdi,
Cahil O'nu öldü sanır,
Ol hod ölmez, ölür değil"
Hz. Allah ve rasulü Muhammed Mustafa (s.a.v.) içinizde, dışınızda, ötenizde değil, özünüzdedir. Hz. Allah herşeye aliym'dir! Değerli vaktinizi aldık, hatamız kusurumuz oldu ise affola, Yüce Allah cümlemizi hakikat ilmine erdirsin ve yolumuzu nuru ile aydınlatsın. "Edep ya HU!" diyerek bizi bilen bilmeyen, söven seven "herkese" selam ederim. Hepinizi çok ama çok seviyorum. Allah'a emanet olun.
değerli ali türk. açıklamalarınızı satır atlamadan dikkatle ve tekrarla okudum. teşekkürler. ancak holografik gerçeklik sırrı dediğimiz ve bunun gibi dilimize yeni ve bilimsel kaynaklardan gelmiş ve anlamı belleğimize tam olarak oturmayan kavramları din mevhumu içine dahil edersek ortaya anlaşılmaz karmakarışık bir düşünce şekli çıkıyor. işin doğrusu yazdıklarınız mevcut bilgilerimle örtüşmedi ancak belirttiğiniz bazı kavramları biliyorum ama bunları neye dayanarak bir araya getirdiğinizi bilmiyorum. bilmeyen dostlarımıza bahsedeyim hologram: Bir hologram, tek bir lazer ışınının iki ayrı ışına ayrılması ile oluşur. İlk ışın, fotoğrafı çekilecek nesneden sektirilir. Sonra ikinci ışın, ilkinin yansıyan ışığıyla çarpıştırılır. Bu durumda ortaya çıkan girişim deseni daha sonra bir film parçalayıcısına kaydedilir. Çıplak gözle bakıldığında film üzerindeki imgenin, fotoğrafı çekilen nesneyle uzaktan yakından hiç bir benzerliği yoktur. Daha çok, havuza atılmış bir avuç çakıl taşının oluşturduğu eş merkezli halkalara benzemektedir. Ancak başka bir lazer ışını (ya da bazen benzer bir parlak ışık kaynağı) filmin içinden geçip, onu aydınlatacak olursa orijinal nesnenin üç boyutlu bir imgesi yeniden ortaya çıkar. Böylece imgelerin üç boyutluluğu genellikle insanı ürkütecek derecede inandırıcıdır. Bir holografik projeksiyonun çevresinde dolaşabilir ve sanki gerçek bir nesneymiş gibi ona değişik açılardan bakabilirsiniz. Bununla birlikte uzanıp, ona dokunmak isterseniz eliniz görüntünün içinden geçip gider, ancak o zaman orada gerçekte hiç bir şey olmadığını anlarsınız..
bu tanımdan hareketle evreni nasıl holografik bir yapı içinde açıkladınız ve neyle ispatlıyorsunuz bilmiyorum. bilimsel hiç bir çalışma böyle bir veri elde etmemiştir. evreni bu bakış açısıyla kendi kendinize istediğiniz gibi anlamakta özgürsünüz bunun içine biraz dinsel terminolojiyi biraz sufi dünya görüşünü eklerseniz ortaya tadından yenemeyen enfes bir karışım çıkar ama unutmayın ki bunları üreten de bizleriz ve ortaya koyduğumuz şeyler kanıt gerektirir. içeriği bol ve bir kaç dilin bir araya gelmesinden ortaya çıkacak süslü laflar hiçbir zaman kanıt olmamıştır. sadece etkileyici olarak kalmışlardır. eğer yazıma cevap verecekseniz bunu dikkate alın. şimdi varsayalım ki iki boyutlu bir evrende var olan bir varlığa üç boyutluluğu anlatmanın imkansız olması gibi matematiksel olarak 4. boyutun ispatlandığı bir durumda bizlerinde bunu algılaması ve hatta o boyuttaki bir varlıkla irtibatta olmamız bile imkansızdır. holografik bir gerçeklik varsa o da beynimizin bize oynadığı holografik oyunlardır...
Ahmet Hulusi'yi incelediğimizde ortaya çok farklı ve ilginç bir nokta çıkar. birbiriyle çelişkili ve belirsiz ifadelerle bir din açıklaması girişimi görünmektedir. ''ismi Allah olarak bildirilen'' kavramını kullanan birinin işi holografik evrene bağlaması ilginç ve tuhaftır. konumuza dönelim neticede Kuran'da yaratan ve yaratılandan, kul olmaktan ve bunların esaslarından aracı melekler aracılığı ile nasıl yaşanılması gerektiğinden açık ve net bir şekilde bahsedilir. bu manda yok aslında o öyle değil de böyledir aslında yazılmak istenen o değil de budur demek ilanı deşifre etmek olur ki bu deşifre de hatalıdır. bir durumu netleştirmek faydalıdır, yazdığınız gibi Allah ile kul ayrı değilse ve bahsettiğiniz gibi bir holografik gerçeklik? varsa o zaman semavi dinlerin hiç bir manası yoktur aksine hakikati inkar eden kaynaklardır bunun için zaten öyle ritüelik olaylar kargaşasına gerek yoktur, eğer öyle değilse Allah ile insan bir değildir ki zaten burada din felsefesi açısından bir çelişki yoktur ve mevcut dinlerin ısrarla bize verdiği bilgi budur. maksadım sizi eleştirmek veya yermek değildir ancak holografik evren modelini kuantum bilimine veya Bohr :)) deneylerine bağlayarak açıklarsanız ortaya çözülmeyen milyonlarca formül ve sorun çıkar ama işin kolayı, değişik bilimsel kavramlardan anladığınız şeyi bir yaşam fikrine dönüştürüp bunu bildiğiniz bilgilerle kaynaştırıp ortaya ilginç bir bilgi ve birikim çıkarma olayına kişisel yaşam şekli denir. ama bunu insanlara mutlak ve kesin bilgi gibi sunmak ise bir o kadar tehlikeli bir düşünüş şeklidir ancak bu düşüncelere kendi çapında kalmak koşuluyla saygı duyarım. bilim tekrarlanan deneylerden elde edilen sabit sonuçlardan sağlanan verilere ve gözlemlere dayanır. istiyorum ki din felsefesini bilim sahasına karıştırmayalım. bundan kaç bin yıl önceki insanların anlattıklarını da mutlak doğru sanar referans alırsak ve kutsallaştırırsak ortaya koyu bir radikalizm çıkar. eski dönem insanları madem evreni bu kadar iyi anlıyorlardı da neden atom altı parçacıklardan ve kuarklardan bahsetmediler diye sorduğumuzda bazı ilgili!!! dostlarımız iki bin yıl önce aslında ondan şu şekilde bahsedildi deyip komik duruma düşmektedirler. bu tip şeylere gerek yok. o dönemin insanlarının evreni anlama biçimi ile bu gün farklıdır ve bundan bin yıl sonra biz çok geçmiş olacağız. artık bunları kabullenmeliyiz. eskileri ve eski kültür zenginliklerimizi günümüzün büyük bilim adamlarının deneyleriyle ispat girişimine başvurarak anlamaya çalışmayalım. sadece saygı duymak yeterlidir görüşündeyim. yani sapla samanı karıştırmayalım... gerçekten bilim farklı bir şeydir bilirsiniz... büyük bir bilim insanı olan Carl Sagan'ın şu sözleri ile bitirmek isterim: ''bilimin kutsal hakikati, kutsal hakikatlerin olmadığıdır...''
Pirsultan AK
Yorumunuz için teşekkür ederim. Dilerim ki Yüce Allah cümlemizi hidayetine erdirsin, imanımızı artırsın, ve bizi şahitlerden yazsın.. Bu vesile ile mübarek ramazan ayınızı da kutlarım. Allah'a emanet olun. Herkese selamlar...
Mehdi Kızılbaşbugtürk:
İMAN ALEVİDE PARA YAHUDİDE İSE BU OYUN BOZULACAK DEMEKTİR ☝️🍎
Mis gibi şaman tengrici kokuyor
kımı sarkı kımı turku olarak dınlemıs varmı bunun hıkmetını ve hakıkatını acmak ısteyen daha allah ıle cıhan yok ıken demıs nedemek ıstemıs anlayamadım
değerli metin serre;
çalışmamı dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
Harabi'nin yazdığı Vahdetname eseri Bektaşiliğin Devr inanışı içinde süregelen döngüyü anlatır. günümüz dünyasının kirli ve karmaşık inanış ve hissiyatında bunu manevi olarak algılamak çok zordur. bu ve benzeri sözler çok kadim bilgilerin hazinesidir ancak ne yazık ki günümüzde unutulmuş küfr-ü imandan sayılmıştır. işin çok garip ve üzücü yanı esas olarak Aleviliğin ve Bektaşiliğin inanışlarının dayandığı temel esas olmasına rağmen Devr anlayışı ve Vahdetname eseri en çok alevi ve bektaşilerden tepki görmektedir. bu da değerli kardeşlerimin nasıl köklerine yabancılaşıp asimile olduklarının kanıtı gibidir... mana olarak çok ağırdır ilk okunduğunda insanı sarsar hatta şok eder ancak biraz olsun hissiyatla ve önyargısızca anlamaya çalışınca bizlere çok derin ve önemli ipuçları vermektedir.bu ipuçları kuranda kehf suresinde mevcuttur, okuyun ve irdeleyin lakin, irdeledikçe derinleşir derinleştikçe akıl maddeden uçup gider. eğer ki dayanacak gücünüz varsa irdeleyin yoksa sadece güzel bir türkü gibi dinleyin bu muhabbeti de laf-ı güzaf sayın geçsin gitsin... ve aynı ozanın başka bir dörtlüğü ile sözlerime son verirken umarım size bir fikir sunabilmişimdir. saygılarımla...
Haberdar olaydın sırrı suphandan
Feragat ederdin küfr-ü imandan
Birsey anlamadın sen magzi Kuran'dan
Kuran’ın esrar-ü manasıyız biz
Allah (cc) Kur'an da "bilinmeyi murat ettim" ayetiyle bizi halk ettiğini (yarattığını) bildiriyor.
Daha Allah ile cihan yok iken,
Biz anı var edip ilan eyledik,
Hakk'a hiçbir layık mekan yok iken,
Hanemize aldık mihman eyledik.
Edip Harabi Hz.
mısralarıyla mübarek şunu ifade ediyor; Allah (cc) İnsandan varlığını göstermeyi uygun görmüş. Hacı Bektaş-i Veli Hz. Efendimiz buyuruyor ki "Benim kabem insandır." İnsanın varlığında ne kadar hazine var ki övgüye layık oluyor. onu anlamak lazım.
Kendisinin ismi henüz yok idi,
İsmi şöyle dursun cismi yok idi,
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi,
Şekil verip tıpkı insan eyledik.
Edip Harabi Hz. 'leri deyişinin bu ikinci kıtasın da Allah insandan görünür. Ama'ya görünmez onu ifade etmiş kardeşim. Hü Erenler
Allah yok tu dan kasıt Allah ismi cem yok idi Hu makamında idi rabbimiz yani kendi varlıgın dan başka hiç birşeyi yaratmadıgı vakit kul yok ki Hu na Allah diye ibadet eden kim olacak he işte o noktada ehlibeyt girer işin içine kuranı kerim de biz denilen yerlerin tercümesidir onlar ve rabbimizden ayrı degillerdir ki Hu cümle varlıgı ayakta tutar çok şükür bizlerde yaradan dan ayrı degiliz fakat şeytanın aldatmacalarına kanıyoruz hepsi bu heee onuda ayakta tutan rabbimiz ve izinli halis kullardan haricini yoldan çıkartacak işimiz bu halis kullardan olmak için dua etmek o kullardan olmak için çabalamak saygılar sunuyorum çogu kişi biliyordur alevi olanlardan bunları zaten ama bilmeyenlere bir ışık olsun istedim aşk ile niyaz ederim alevi olan olmayan hakkın şah damarından daha yakın oldugu tüm adem ogullarına
Merhaba canlar . Dostum müzikalite çok iyi lakin pek beğenmedim , çok daha güzel melodiler olabilirdi . Ve deyiş şeklinde daha güzel olur bu eser .. Emeğinize sağlık saygılar sevgiler . Ve şu Hasan Yegin denen arkadaş , Kesinlikle utanmakta haklısın hiç bir yerdede ben aleviyim deme lütfen bizi karalama bari .. Er geç bir gün inşAllah hakk yolu ile buluşman dileğiyle , batıllıktan cahillikten kurtulman dileğiyle hasan kardeşim . Selam olsun .
Merhaba Arda Yıldırım. Öncelikle icramı vakit ayırıp dinlediğiniz ve yorumladığınız için çok teşekkürler. Beğeni konusunda kişisel görüşünüze saygı duyuyor ve bu eserin farklı bir şekli için Ozan Emekçi ve Erkan Oğur'un yorumunu dinlemenizi tavsiye ediyorum. Melodiler konusunda sizin yeni şeyler yapıp bizlere fikir sunmanızı bekliyorum. Neticede her insanın kafasında duymak istediği bir müzik biçimi vardır ve her müzisyen herkese hitap edecek biçimde müzik yapamaz yaparsa doğallığını kaybeder ve herkesin yapılan bir işi beğenmesi keza doğru olmaz ve müzisyeni de geliştirmez ancak yapıcı olmak adına bu eserin duymak istediğiniz biçimini icra ederek mail adresime ulaştırırsanız yeni şeyler ve güzel fikirler çıkar kanısındayım. Ben eseri bu şekilde bu şekilde duyumsadığım, kendimce bu şekilde bir müzikal form ve üslup biçimi yarattığım için yadırgamış olabilirsiniz. Neticede yeni bir müzikal form ve üslup biçimi kurma çabasındayım. Kısmet olursa bu külliyatın devamı nitelikte eserler besteliyorum ve paylaşacağım. O zaman nasıl bir müzikal yapı kurduğumu umarım fark edersiniz... Bu ve benzeri şiir türlerinin Bektaşi tasavvuf edebiyatında devriye biçimli eserler olduğunu biliyorsunuz. Bu tip eserler Bektaşi edebiyatının divanı sayılmaktadırlar. (deyişler edebi içerik bakımından bir konuya bağlı olmadıkları için bu eseri deyiş sınıfında da değerlendirebiliriz ancak deyişlerin belli bir müzikal formu olduğunu düşünmek yanlıştır halkımızın deyiş diye nitelediği müzikler, klasik ve yıllardır kulağımıza kazınan cem ayin müzikleridir ki bu müzik türünün her yerde icra edilmesine de karşıyımdır neticede her yerde ezan okuyamayacağınız gibi her yerde ayin-i cem müziği de yapılmamalıdır. bu müzikal yapıyı deyiş müziği diye adlandırmak büyük hataların başında gelmektedir ve neticede ülkemizde bu konuda müzik üreten akademik birikimi olan insanlar bu konuyu dinleyicilere açıklamaktan nedense ısrarla kaçınmaktadırlar, oysaki deyişlerin belli bir müzikal formu yoktur o yüzden bu eserin bu haline de rahatlıkla deyiş diyebilirsiniz. ancak deyiş müziği denilince bu konuda yaygınlaşmış toplumsal bir duyum vardır, ancak bu eser hem deyiş hem bir tasavvuf divan edebi formu olduğu için deyiş edebi sınıfından ayırmak daha doğru olacaktır kanısındayım) Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgileri zamanla paylaşacağım. Saygılarımla...
Pirsultan AK Kesinlikle çok doğru çok güzel yazmışsınız keyifle okudum efendim . Tabiki tabiri caizse zevkler renkler tartışılmaz diye bir durum söz konusu . Kesinlikle aşırı derecede bir saygı duyuyorum eseri besteleme şekline lakin , şimdi önceki besteleyenleri biliyorum hatta bi keresinde kendimde bestelemiştim son 4 mısrasını . Sadece alışılmışın dışında olduğu için biraz farklı geldi . çok daha güzel melodiler olabilirdi demiştim önceki yorumumda affeyleyin çok saçma ve yanlış bir cümle kurmuşum . Melodilerin hepsi hazır olay bizim onları nasıl işleyeceğimiz . Siz böyle uygun görmüşsünüz saygım sonsuz . Başarılarınızın devamını dilerim . Allah yolunuzu açık etsin ..
Arda Yıldırım teşekkür ederim... ne demek! eleştirileriniz ve görüşleriniz benim için oldukça değerli. dediğim gibi bu konuda çalışmalarınız varsa çalışmalarımı geliştirmek bakımından paylaşabilir ve fikir verebilirsiniz. saygılarımla...
Daha ALLAH yok iken sen neyi ilan eğliyorsun?! Biz herşeyi ALLAH'a borçluyuz.
Bir Alevi olarak utanıyorum!
öncelikle eserimi dinlediğiniz için teşekkürler. ancak alevi olmaktan utanmakta haklısınız. çünkü Aleviliğin ulu ozanlarından Edip Harabi'yi ve onun bu eserini bilmiyorsunuz. Öyle ki videonun altındaki açıklamayı bile okumaya zahmet etmemişsiniz. yazık! size aşık Veysel Usta'nın bir dörtlüğü ile selam ederim. sağlıcakla kalın...
Allah'ın varlığı mevcut insanda,
Akıl fikir ilim sermaye sende.
Çalıştır gemiyi otur dümende,
Uyan bu gafletten uyuma gardaş...
Bencede bir alevi olarak utanmalısın. Bu kadar cahil olup aleviliği hala bir mezhep güruhun da gördüğün için...
Vahdet-i vücut ;varlığın birliği demektir.yaradan hiçbir yere sığmaz bundan mütevellit insan varlığında vardır bu şirk değildir kimileri öyle zanlediyor.
hü diyelim Ali'nin dem-ü devranına hü 🫀
Yazanlar yanlış eksik yazmış ankayanlatin kusuru değil ikan eylemiş lermis kime ilan