İlkay Akkaya ile Ufuk Turu: Toplumların Saati

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 14 окт 2022
  • Türkiye’de konser yasakları son aylarda adeta patlama yaptı. Furya 14-22 Mayıs’ta Eskişehir’de yapılacak olan Anadolu Fest’in yasaklanmasıyla başladı. Gülşen’in konserlerinin yasaklanıpardından tutuklanmasını zincirlerinden boşanan bu zorbalığın zirvesi sanıyorduk ki, Ankara’da Onur Şener’in kendisinden istenilen parçayı çalmadığı gerekçesiyle öldürülmesine kadar vardı iş.
    Yasakların iki ortak özelliği gözüküyor: Birincisi yasaklama kararlarının ya valilik ve kaymakamlıklarca ya da AKP ve MHP’li belediyelerce gerçekleştirilmesidir. Bu da yasakların hükümetin algısı ile paralel olduğunu gösteriyor. İkinci ortak özellikse yasaklanan konser veya festivallerin illa hükümet-iktidar karşıtı olmamasıdır. İktidarın kültür algısının dışında olması, yani onlardan olmaması yasaklama için yeterlidir.
    Sanatın ve sanatçıların hedef alınması sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil. Bu saldırı türü insanlık tarihi kadar eskidir. Fakat Türkiye’nin seçim düzlemine girmesiyle birlikte vites büyütüp çeşitlenen saldırı cephelerinden biri haline geldi.
    Konser, festival yasaklarının neden birden ivme kazandığını yorumlayabilmek için birkaç sorunun yanıtına ihtiyacımız var: AKP Hükümeti, bizzat Tayyip Erdoğan’ın da birkaç kez dile getirdiği gibi “kültürel hegemonyasını” bir türlü kuramadığı için mi saldırı pozisyonuna geçti? Son yasakların amacı 2023 seçimi için kendisinden hızla koptuğu (hatta kaçtığı) artık aleni olan muhafazakar tabanından geri kalanları korumak, hatta bir kısmını yeniden kazanmak için mi ?
    Bu sorular çoğaltılabilir, çoğaltılmalıdır da. Çünkü konser-festival yasaklamalarını bazı gerici odakların işgüzarlığına ya da yerel yöneticilerin merkezi iktidara yaranma çabalarına bağlamak, meseleyi büyük resmin görülmesini engelleyecek biçimde darlaştırmak anlamına gelir.
    Alınteri yazarlarından D. Emrah Zıraman, konser yasaklarını, kendisi de bu yasaklardan nasibini alan müzisyen İlkay Akkaya ile aşağıdaki üç ana soru ekseninde konuşuyor:
    - Son dönemde yeni bir konser yasakları furyası baş gösterdi. İmamların camilerde hutbe ile fetva vermeleri ya da adı sanı bilinmeyen gerici örgütlerin yaygaraları üzerine konser, festival yasakları oldu. Sence bu yasak furyası neden çıktı, neden yaygınlaştı, bunun arkasında ne yatıyor ve bu yasakların müzisyenler ve dinleyiciler açısından sonuçları neler oluyor ?
    - Erdoğan mealen “toplumu her konuda değiştirdik ama kültürel hegemonyamızı kuramadık” cümlesini son zamanlarda çokça tekrar etmeye başladı. Ama bu hegemonya faşizmin doğası bakımından Gülşen örneğinde olduğu gibi tutuklamaya, Ankara’da Onur Şener’in öldürülmesi gibi olaylara doğru evrilmeye başladı. Hatta Onur Şener olayında devlet memuru olan eğitimli insanların cinayet işleyecek noktaya getiren bu “kültürel hegemonya” nedir?
    - Sanatçı olarak Türkiye’de mevcut politik süreçte sanatsal, kültürel atmosferi nasıl görüyorsun ? Sence buradan nasıl çıkılabilir?

Комментарии • 1

  • @71mavi
    @71mavi Год назад

    İlkay'ın söylediklerinin altına imzamı hiç düşünmeden atarım✖️🦅