USTALARIN İZİNDEN - 1. BÖLÜM
HTML-код
- Опубликовано: 2 дек 2024
- Mavi Karadeniz TV, 26 Ocak 2006'da kurulmuş olup İstanbul'dan Karadeniz yöresine yayın yapan bir yerel televizyon kanalı.
Kanal Fuat Kuş'a aittir. Eğlence programları ve klip yayınlayan bir kanaldır. Türkiye'de Türksat 3A uydusunda ve D-Smart platformda bulunmaktadır.
Son yıllarda oluşturulan “Dandik karadeniz müziğine” adamlar nefes aldırmış. Bravo valla.
Eynesilli Eci Mahmut'un kemençeye yasin okuttuğu altmışlı yıllarda, çocukluğumda babamın fırının dinledim...
Kelkit Ekolü
Vadi merkezli olarak ele aldığımız ekollerden birisi de Kelkit’tir. Bu
ekolün oluştuğu sahalar, Giresun’un Şebinkarahisar ilçesi merkez olmak
üzere Alucra, Çamoluk; Sivas’ın Suşehri ve Koyulhisar ilçeleriyle Ordu’nun
Mesudiye ilçesinden meydana gelmektedir. Bu saha oldukça ilginç
görünümler sergilemektedir. Yukarıda haritada (Şekil 1) görüldüğü gibi bu
ekolün etki sahasının tamamı iç kesimde yer almaktadır. Diğer ekollerde
görülen daire boyutlu etki alanı bu ekolde çizgi boyutunda seyretmektedir.
Bunun sebebi de Kelkit nehrinin akış yönüdür. Doğu-batı hattında uzanan
Kelkit nehri, farklı il sınırları içerisinde yer alan yerleşimleri kültürel
birlikteliğe sevk etmiştir.
Kelkit vadisi kültürü Karadeniz’in kıyı kuşağı kültüründen uzak bir
görünümdedir. Bu vadi, İç Anadolu’yla Karadeniz arasında bir geçiş
oluşturduğu için kültürel özellikler de geçiş özelliği sergilemektedir.
Oynanan horonlar incelendiğinde halay figürüne benzer figürler göze
çarpmaktadır. Ayrıca bu yörenin horonları kıyı kuşağında yer alan
horonlardan ritmik olarak da farklıdır. Kıyı kuşağında 2/4 ve 7/8 ritme
sahip horonlar bu sahada daha çok 5/8’lik ritimlerle oynanmaktadır. Ayrıca
bu yörenin horonları metronom açısından da oldukça yavaştır. Kelkit
ekolünün kemençe icrasının Rum ekolünün otantik icralarıyla örtüştüğünü
söyleyebiliriz. Özellikle 5/8 zamanlı müzik ve horonlar da bu durum
oldukça belirgindir.
Kemençenin kullanımı da yaygın olmakla birlikte yörenin müzik
kültürünün en önemli enstrümanları davul ve zurnadır. Bu sahada müzik
kültüründe uzun havalar önemli bir yer tutmaktadır. Kemençe de genellikle
bu havalara eşlik etmektedir ve icra olarak oldukça farklı bir yapıya
sahiptir. Kırsal yerleşime sahip sahanın seyrek nüfusuyla birlikte büyük
şehirlere göç eden kitlelerin yoğunluğu kemençe kültürünü yok olma
noktasına getirmiştir. Ancak son zamanlarda bütün sahalarda görülen genç
neslin kemençe kültürüne karşı ilgisi bu yörede de görülmektedir. Bu ekolün genç kuşak temsilcilerinden Emre Gürsoy oldukça güçlü bir icra
yeteneğine sahiptir. Ayrıca geçmiş dönem isimlerinden Mesudiyeli Rüştü
Tuncalı, Mismilonlu Ahmet, Karahisahırlı Şenel Lazut (Ekici, 1990: 47)
zikredilmeye değerdir.
Bu kısayolları, programı izleyenlerin eserleri kolayca bulabilmesi için yazdım eğer programı izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim çok değerli bilgiler var.
8:55 taksim
11:59 çiftetelli
40:44 cezayir
1:13:55 tuzcuoğlu havası
1:24:55 tuzcuoğlu horonu
Yaptığınız bu belgesel niteliğindeki çalışmadan dolayı sizlere teşekkür ederim. Mehmet Gündoğdu ve Yusuf Kurt gerçekten büyük usta.
Kendini aramak budur işte, emeği geçen herkese selam olsun.
Ağasar Ekolü
Ele aldığımız sahalar içerisinde vadi kültürü özelliklerini tam olarak
barındıran bir sahadır. Ağasar deresinin oluşturduğu Ağasar vadisi, dağlık
ve engebeli şekilleri sebebiyle ulaşım imkanını oldukça sınırlandırmıştır.
Bu da etkileşimi sınırlandırmış ve kültürel anlamda bir kapalılık meydana
getirmiştir. Ağasar ekolünün sahasında yer alan yerleşim birimleri arasında, Trabzon’un iç kesiminde yer alan Şalpazarı ilçesi merkez olmak
üzere Tonya, Beşikdüzü ve Vakfıkebir ilçelerini sayabiliriz.
Bu ekolün ön plana çıktığı farklılık, türkü söyleme5 geleneğine olan
düşkünlüktür. Bunu da icra-mekân ilişkisi bağlamında ele alırsak oturak
âlemlerinin bu ekolde etkin rol aldığını görebiliriz. Atma türkü geleneğinin
de diğer sahalara göre bu sahada daha canlı icra edildiği görülmektedir. Bu
açıdan bakıldığında icradan ziyade sözel boyutun ön plana çıktığını
söyleyebiliriz. Oturak âlemlerinde kemençecinin yanında bir de türkü
söyleyen, vokalist bulunmaktadır ve ilginin bu vokalistin üzerinde
yoğunlaştığı gözlenmektedir. Akat, buraya has kemençelerin tiz akortlu ve
küçük yapıda olduğunu belirterek, havaları icra edenlerin boğazları
yırtılırcasına bağırarak tiz sesleri kullandığını, bölge insanının seçici
olduğunu, kendi kemençe tavırlarının dışında yorumlanan kemençe
icralarını dinlemediklerini ve bazı ortamlarda bu gibi icraları
eleştirdiklerini tespit etmektedir (Akat, 2010: 92). Ayrıca bölgenin horon
kültürü de oldukça orijinal bir görünüm sergilemektedir. Özellikle kız
horonlarındaki zariflik ve figürlerdeki zenginlik bu sahayı değerli
kılmaktadır. Bu ekolün geçmiş dönem icracıları arasında Ali Çinkaya,
Yanıklı Ahmet, Aloğlu Kazım ve Süleyman Yaşar yer alırken, günümüzde
Umut Ayvaz güçlü icrasıyla ön plandadır.
Ağasar ve Görele ekolleri coğrafî olarak yakınlıkları ve yaylaların
ortak kullanımı sebebiyle etkileşime daha yakın görünmektedir. Bu açıdan
farklılıkları ayırt etme noktasında ilk bakışta sezilemeyecek bir yapı
sergilediklerini söyleyebiliriz.
Mehmet hocam tam içimden geçenlere tercüman olmuşsunuz. Kemençeyi sırf bu keman gibi çalanlar yüzünden bırakma noktasına gelmiştim. Her çalacağım ortam da o "x" kişilerin keman tarzı şarkılarını çaldırmak istiyorlardı, bende çalmak istemiyordum. Bir nevi alınıyordum. Son 2 senedir devamlı olarak çalmaya devam ediyorum. Ama kendi halimde işte. Başımda bir hoca olsa çok iyi olurdu. Ama yapacam, bu kemençeyi inşallah bir gün iyi bir şekilde çalıp, eskiyi güzel bir şekilde temsil ederim.
Ben eski kaydeleri merağım var
Zzz
şahane açıkladı olayı
Diğer Yöreler
Bu kısımda kemençenin kullanıldığı ancak ekol oluşturabilecek bir
farklılık yaratmadığı yöreler kısaca ele alınmaktadır. Bu yörelerde icracı
sayısı azdır ve silsile oluşturacak bir yapıya rastlanmaz. Horon çeşitlilikleri
ve kemençenin bu dansa eşlik durumu, yörede kullanım sıklığı gibi değişik
ölçütleri de göz önüne aldığımızda, bu yöreler “ekol” olarak
değerlendirebileceğimiz özellikleri barındırmamaktadır. Son dönemde
kemençeye karşı ilginin arttığı zikredilen sahada, öne çıkan bazı özellikleri
vurgulayıp kayda geçirmemiz doğru olacaktır.
Ordu yöresinde kıyı kuşağında Altınordu, Perşembe ve Fatsa’nın
doğu yerleşimlerinde horon ve kemençe kültürü vardır. Bu yörede davul ve
klarnetin yanı sıra kemençe de türküler ve horonlara eşlik eden bir
görünüm sergilemektedir. Perşembe civarından Ordulu Kemençeci Yunus,
Picoğlu Osman ve Rizeli Sadık’la aynı dönemde yaşamış ve eserlerini
plaklara okuyacak düzeyde bir üretkenlik sergilemiştir. Günümüz
kemençecilerinden Hayri Arslan, Rıza Can Özel ve Hakan Filiz farklı icra
teknikleriyle karşımıza çıkmaktadır.
Rize ve Artvin’in kıyı kuşağında kemençe kültürel bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Rize’nin batısında yer alan İkizdere, İyidere ve
Güneysu ilçelerinde horonlar oldukça seri bir şekilde kemençeyle
oynanmaktadır. Rize’nin doğusundan Batum sınırına kadar uzanan çizgide
ön plana çıkan enstrüman tulumdur. Tulumun etkisiyle kimi kemençe
icralarının tulum akorduna (Mİ-LA-LA) çekilerek gerçekleştiği
görülmektedir. Kemençenin bu sahadaki en önemli işlevi destanlara eşlik
etmesidir. Tulum kalabalık ortamlarda icra edilirken kemençe kişilerin
duygusal ihtiyaçlarını müzikle ifadesinde, başka bir deyişle bireysel
amaçlarla kullanılmaktadır. Artvin yöresinden Kemençeci Yaşar Turna
geçmiş dönemin önemli kemençecilerinden birisidir. Rize yöresinin geçmiş
dönem en önemli kemençecileri Rizeli Sadık Aynacı ve Hasan Sözeri’dir.
Günümüzde ise Yahya Birinci güçlü bir icraya sahiptir. Yine son dönemde
Selçuk Balcı, kemençeyi tüm Türkiye’ye dinlettirebilen kişisel bir kemençe
tavrıyla karşımıza çıkmaktadır. Artvin ve özellikle Rize çevresinde genç
neslin kemençeye giderek artan bir ilgisi vardır. Bu durum yakın bir
zamanda bu sahayı tavır olarak ön plana çıkaracak gelişmelerin
yaşanacağının habercisidir.
Üstadım bu verdiğiniz bilgiler altın değerindedir sizi nereden nasıl takip edebilirim ve bu bilgilerin daha fazlasına nerden ulaşabiliriz
Rum Ekolü
Rum tarzı çalım stili olarak adlandırdığımız bu ekolün kültürü, bugün
Yunanistan sınırları içerisinde yaşamaktadır. 1923 yılında Türkiye ve
Yunanistan arasında Nüfus Mübadelesi Anlaşması yürürlüğe girmiş ve
(belli bölgeler dışında) Yunanistan’daki Türklerle Anadolu’daki Rumlar yer
değiştirmiştir. Rumların Doğu Karadeniz’den göç eden kesimini
oluşturanlar, bu topraklardan giderken yalnızca bedenlerini değil
kültürlerini de taşımışlardır. Yunanistan’da özellikle Selanik ve çevresine
yerleştirilen Karadenizli Rumlar, göçün yarattığı kültür şokunun etkisiyle
olsa gerek, kültürel değerlerine sıkı sıkıya sarılmışlardır. Karadeniz
coğrafyasında meydana getirilen kemençe ve horon kültürüne ayrı bir
düşkünlükleri vardır. Rum tarzı çalım stilinin geçmiş dönemdeki en önemli
temsilcili Gogos Petridis’tir. Günümüzde ise Kostas Siamidis, Mihalis
Kaliontzidis ve Makoulis Tsaxouridis icralarıyla ön plana çıkan isimlerdir.
Rumların Karadeniz’de var olan ekollere oranla çalım stillerindeki
farklılık ilk anda anlaşılmaktadır. Daha kesik bir yay terkibinin kullanıldığı
bu stilde tonlar genel olarak pestir. Kemençenin yayı da bugün
Karadeniz’de otantik yay olarak kullandığımız yaylardan farklıdır. Rum
tarzı kemençelerin yayı keman yaylarında gördüğümüz kendinden gergin
bir yapıya sahiptir. Kemençelerin görünümü Karadeniz’deki
kemençelerden tamamen farklı değildir. Rum kemençelerinin özellikle baş
kısmındaki görünüm, Karadeniz’deki eski kemençelerle hemen hemen
aynıdır. Ancak kemençenin yapısında önemli değişimler meydana
getirmeyi başarmışlardır. Modern imkanlar kullanılarak kemençe yapımını
geliştirmekle birlikte, kemençenin elektronik cihazlara entegrasyonunda
da önemli mesafeler kat etmektedirler. Ayrıca kemençeyi kültürel bir
enstrüman olmanın ötesine taşıyarak her türlü müzik tarzına eşlik
edebilecek bir boyutta da kullandıkları görülmektedir6.
Bu ekolün çalım stili ve kemençede meydana getirdiği değişimler
Türkiye’deki icracılar ve kemençe ustaları tarafından yakından takip
edilmektedir. Nitekim piyasada Rum tarzı kemençe olarak satışa sunulan
birçok kemençe vardır. Ayrıca Türkiye’deki genç nesil icracıların kemençe
yayını Rum stilinde olduğu gibi çapraz pozisyonda kullanmaya
özendiklerini söyleyebiliriz. Bu da bizlere göstermektedir ki Rumların yüz
yıl kadar önce Karadeniz’den göç etmeleriyle kesilen kültürel etkileşim, teknolojik gelişmelerin sağladığı internet ve sosyal medya gibi erişim
imkanlarıyla kaldığı yerden devam etmektedir.
Eleni Gotsi aklıma geliyor 😅
önemli ve başarılı bir program
çok iyi ya
An rg Alya yörükşeri de kemençe çalıyor sana göre hacı
Sürmene Ekolü
Sürmene ekolü, ele aldığımız diğer iki saha olan Ağasar ve Görele’den
daha belirgin özelliklerle karşımıza çıkmaktadır. Çünkü Sürmene ve çevresi
coğrafî olarak Trabzon’un doğusunda yer aldığı için diğer iki bölgeyle
etkileşimi yok denecek düzeydedir. Sürmene ekolü olarak belirlediğimiz bu
saha içerisinde Trabzon’un Sürmene ilçesi merkez olmak üzere, Araklı, Of
ve iç kesimdeki Çaykara ilçeleriyle birlikte buraya yakın küçük yerleşimler
yer almaktadır.
Sürmene ekolünün etkin olduğu sahalarda yakın döneme kadar
kemençe kadar rağbet gören bir diğer enstrüman da kavaldır. Kavalın çalım
tekniğinin kemençeye de yansıdığını söylemek mümkündür. Bu ekoldeki
kemençelerin tonları daha pestir. Kemençeler şekil olarak daha uzun ve
tekneleri de daha geniştir. Akat, bu sahada horonlara eşlik eden
kemençelerin tiz yapıda olduğunu ve bölgede yetişen Fahrettin Dilaver gibi eski kemençecilerin Görele icrasına öykündüklerini tespit etmektedir
(2010: 110). Ancak yakın zamana kadar geçerli olan bu tespiti günümüz
icracılarında gözlemlemek mümkün değildir. Sürmene ekolünün günümüz
icrasının Rum tarzıyla benzerlikler sergilediğini görüyoruz. Mübadeleden
önce bölgedeki Rum yerleşimlerinin Sürmene ve çevresinde yoğunlaşması
bu duruma sebep olarak gösterilebilir. Günümüzde de bu ekolün genç
kuşak icracılarının, sosyal medyanın vermiş olduğu imkanlar ölçüsünde
Rum tarzı çalım stilini takip ettiğini söyleyebiliriz.
Sürmene ekolünün geçmiş dönem icracıları arasında Fahrettin
Dilaver ve Hüseyin Dilaver gösterilebilir. Bu ekolde zikredilmesi gereken en
önemli isim Bahattin Çamurali’dir. Çamurali, bu ekol içerisinde kendi stilini
oluşturabilecek düzeyde gelişmiş bir icraya sahiptir. Yusuf Cemal Keskin bu
ekolün günümüzdeki en önemli isimlerinden birisidir.
Şu Eleni Gotsi bunu da çalar 😅
👏👏👏
Üstad çok güzel konuşuyorsun fakat Bahattin Çamurali Yusuf Cemal Keskin Hasan Tunç gibi üstadları farklı tarz olan üstadları yok saymana üzüldüm.
Giresunlu bazı üstadlarda var zaten bu huy. Evet kemençenin bir kültürü var. Onun kaybedilmemesi için daha doğru öğretmek lazım ama yeni nesil kemençecilerin kendi tarzını kötülememek gerektiğini düşünüyorum . aksine bu sanatçıların kemençeye kötülük ettiğini de düşünmüyorum
Türküler kemençe yi unuttu rımlar mı devam ettiriyor yani
bu nasıl kemençe anlayamadım
Kani Dede anlatıyorlar iyi dinle
Kani Dede cimilli ibo dinle abi anlarsın belki
kemence türk çalgısıdır kıbçak türkleride ve kalan 21 türk boyunda kompile kemençe kültürü vardır.bu kıbcak türkleri bu kemençeyi nerden getirdi bilmiyorum veya bu kıbcak kim bilmiyorum ama iyi biliyorum harita üzerinde kemençe çalınan yerleri çizdiğimizde karşımıza trabzon rum imparatorluğu değil kıbçak cıkıyor komle orta asya kemençe çalıyor eğer kemençe türk çalgısı olmasaydı izmirde muğlada antalyada edirnede istanbulda ankarada batmanda azerbaycanda rusyada ve türkistanda kemençe kültürü olurmuydu pakistanda kıbçakta kumanda hep bile çalıyoruz bende türk milliyetçisiyim hakkımızı yedirmem...AMA KONYADA REÇİNE BULAMADIM
:))) konyada recine yok mu :)))) ALLAH SENİ DEVAM LI GÜLDÜRSÜN ADEM ŞİRİN :))
Görelenin merkez olması Alevilikle alakalı bir durum değildir. Bu dönemde ve yüz sene önce nasılsa aydınları varsa üç yüz dört yüz sene önce de öyle aydınları ve bilimle alakalı insanları vardı.Sebep bu.
İyi salladın