Enver Aysever'de konsantrasyon ve odaklanma sorunu var. Ayrıca sorduğu sorunun cevabını almadan alakasız başka bir soru soruyor. O soruya cevap verilirken lafı kesip sürekli kendi fikirlerini söylüyor. Sen bi sor adam cevaplasın, sonra bir daha sorarsın. Biz buna halk arasında tartışma diyoruz.
insan kaynakları nedir yahu hakikaten çok doğru... Bugün Türkiye nin en zengin ailesinin yani koç un Türk traktör fabrikasında aynen şöyle yazmakta ''En büyük sermayemiz insan kaynağımızdır'' artık insanların gözünü açmasının vakti geldi.
Enver Aysever tavsiye ettiği kitapları anlayarak okusaydı bu kadar alaycı, ukala ve saygısız bir tarzda konuğuyla konuşmazdı. Kişiselliğini geliştirmesi şart ;)
Sunucu beyefendinin, konuğu ve izleyiciyi rahatsız edici gergin bir soru sorma tarzı var. Ne yazık ki sohbet havası yaratılamamış... Bir diyalogtan çok monolog hissi verdiğini söyleyebilirim. Bir diğer taraftan, Aret Bey mülakata alınmış gibi izledim. Böyle bir programın amacı davet edilen konuğu nefes arası dahi verilmeden sorulan sorularla köşeye sıkıştırmak değil; konuğa düşünme payı da bırakılarak, sorularla "önce tanımak" sonra tanıtmak olmalıdır. Ve genellikle gerçek kitapseverler, okuyacağı kitabın önündeki fotoğrafı tek ölçüt olarak görmeden arka yüzünde anlatılanı da öğrenme hevesi ve bilgi edinme arzusu ile okurlar.
bu adamlar birbiri ile mi konuşuyor gerçekten? biri "bölüşüm" diyor,"siyasallaşmadan iyi bir dünya olmuyor", "sevgi sözcük olarak bir şey ifade etmez ve siyasal bir kavram değildir, seviyorum seni ama paralar bende olsun...ekmeği bölüşme iradesi için önce bölüşme fikri olacak" diyor, diğeri "sevgi" diyor, "bekçimizin adını bilelim, günaydın diyelim" diyor,"tabi paylaşmak olmalı, ben daha anneme, karıma seni seviyorum diyemezken dışardan ne beklersin ki! " diyor.. bu adam ne diyor, ne konuşuyor?
sevimli ve iyi niyetli bir adam olduğu açık, bununla birlikte reddettiği pek çok kişisel gelişim öğretisi ve yaşam koçluğu kadar bile bilgisi ve birikimi olmadığı çok açık... kaldı ki beyaz yakalıların ve daha çok gelir düzeyi standart üstü olan kesimin sun'i ihtiyaçlarını gideren ticari eylemlerden ekmek yediği çok çok açık,
Enver Bey, ikide bir "ayıp değil mi?" diye soruyorsun birilerine. İlginç, farklı tvciyim teknikleri, havaları, samimiyetsiz duruyor herşeyin. Kendi konuşman, soru tarzın, aktif dinlemen, sıfırrr. Onca kitapları okumanın yetmediğine örneksin. İnsan kendine bu kadar kör, önyargılı olur. Acil yaşam koçlarına, tasavvuf öğretilerine, yaşam atölyelerine gitmen lazım. İlk ders, dinlemeyi, konuşmayı, soru sormayı öğren. Kolay geçemezsin bu dersleri tabi.
gerçekleri konuşuyor enver Aysever tabu güzel konuştu mu ıyi adam özgüvenli olunca kötü olmayan hayatı sunmakla aret mi ıyi işçinin yanında olan enver mi ıyi
Güzel. Her ikisininde insanlara hoş bir yaklaşımları olduğu belli ve güzel temennileri olduğu. Enver'in reddettiği felsefedeki tiplerde aynı amaçta. Sizide içlerine katıp alayınızı çöpe atmamak için pozitif bakan, önemsemeleri olan biri olmam daha hayırlı değil mi? O halde seni de seviyorum, çöpe atmaya çalıştığın ve insana değer katmak isteyen her şeyi ve herkesi seviyorum. Yürü be kahramanımız Enver ve konuğu kim tutar sizi?
birbirlerini duyabildikleri tek konu, Aret Vartanyan'ın ailesindeki Ermeni, Musevi, Rum, İtalyan akrabadan dolayı nereye gitse "öteki" muamelesi gördüğü gerçeğidir, bu konuyu da daha fazla dalga geçilmemek ve uzlaşma aracı olarak kullandığı düşüncesinden uzaklaşamıyorum..
herhangi bir seminerinde/ şirket eğitiminde "bu ülkede feminist olmamak ayıptır" sözünü, savunduğu yüzeysel ve aslında herkesin bildiği asgari düzeyden fazla olmayan seviyedeki bilgi havuzunda nasıl içselleştirecek? savunduğundan ayrı bir konu ise (hayatı savunurken ayırmak mümkün olmasa da ayırdık diyelim) bu konuşmada soruyu sormayı kendisi de tasarlarmış gibi onaylamasını nasıl açıklayacak? "kişisel gelişimci değil", "yaşam koçu hiç değil" olan bir kişi böyle bir soru sorar mı? sormalı mı?
Aysever kişisel gelişimle ilgili her türlü eleştirisine makul argümanlar geliştirebilir ama "bu tür sorunlar için psikologlar, psikiyatristler var" yaklaşımının hemen çürütülmesi şart, çünkü bunu tehlikeli bulduğum kadar bir sosyalist için de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyorum. Zira zihinsel sorunları için psikiyatriste gitmeye karar vermiş bir kişi çok tartışılan "ilaç tedavisini" de peşinen kabul etmiş demektir. Bırakınız hekimliklerini "ilaç yazmaya" indirgemiş ve herkesi "depresyon hastası" ilan edip hemen bir antidepresan yazmaya teşne psikiyatristleri, ilaç yazamayacak psikologlar bile bugün mesleklerini bir yana bırakmış, insanları ilaç verecek sözümona hekimlere yönlendirmeye hevesli durumdalar. Ne yani, bir psikiyatrist, ki Türkiye'de hastasına 5 dk'dan fazla zaman ayırabilenini ben tanımadım, duymadım (görüşme ücreti 400 TL olanlardan bahsetmiyorum elbette) birtakım kişisel ya da ailevi sorunlar yaşayıp depresyonda olduğunu düşünen bir insana ilaç vermekten öte ne gibi yollar, çözümler öneriyor ya da önerebilir? Araçları, kullandığı yöntemler nelerdir? Sosyalist Aysever'in, bir gün "kapitalist/resmi tıp ideolojisini" de eleştirdiğini görebilmeyi umuyorum.
Yaşam Koçu nedir?
1-Para Tuzağı
2-Enayi Kapanı
3-Keriz Tapınağı
(Herkes için olan kitaplar pis kokar)
Enver Aysever'de konsantrasyon ve odaklanma sorunu var. Ayrıca sorduğu sorunun cevabını almadan alakasız başka bir soru soruyor. O soruya cevap verilirken lafı kesip sürekli kendi fikirlerini söylüyor. Sen bi sor adam cevaplasın, sonra bir daha sorarsın. Biz buna halk arasında tartışma diyoruz.
insan kaynakları nedir yahu hakikaten çok doğru... Bugün Türkiye nin en zengin ailesinin yani koç un Türk traktör fabrikasında aynen şöyle yazmakta ''En büyük sermayemiz insan kaynağımızdır'' artık insanların gözünü açmasının vakti geldi.
Enver Aysever tavsiye ettiği kitapları anlayarak okusaydı bu kadar alaycı, ukala ve saygısız bir tarzda konuğuyla konuşmazdı. Kişiselliğini geliştirmesi şart ;)
Sunucu beyefendinin, konuğu ve izleyiciyi rahatsız edici gergin bir soru sorma tarzı var. Ne yazık ki sohbet havası yaratılamamış... Bir diyalogtan çok monolog hissi verdiğini söyleyebilirim. Bir diğer taraftan, Aret Bey mülakata alınmış gibi izledim. Böyle bir programın amacı davet edilen konuğu nefes arası dahi verilmeden sorulan sorularla köşeye sıkıştırmak değil; konuğa düşünme payı da bırakılarak, sorularla "önce tanımak" sonra tanıtmak olmalıdır. Ve genellikle gerçek kitapseverler, okuyacağı kitabın önündeki fotoğrafı tek ölçüt olarak görmeden arka yüzünde anlatılanı da öğrenme hevesi ve bilgi edinme arzusu ile okurlar.
Enver sen devamlı edebiyatla sanatla ilgilenen gelişir diyorsun ya.anladık sen bunları yapıyorsun ama sen gelişmiş mi sanıyorsun kendini🙄
bu adamlar birbiri ile mi konuşuyor gerçekten?
biri "bölüşüm" diyor,"siyasallaşmadan iyi bir dünya olmuyor", "sevgi sözcük olarak bir şey ifade etmez ve siyasal bir kavram değildir, seviyorum seni ama paralar bende olsun...ekmeği bölüşme iradesi için önce bölüşme fikri olacak" diyor, diğeri "sevgi" diyor, "bekçimizin adını bilelim, günaydın diyelim" diyor,"tabi paylaşmak olmalı, ben daha anneme, karıma seni seviyorum diyemezken dışardan ne beklersin ki! " diyor.. bu adam ne diyor, ne konuşuyor?
ferah özen efeoğlu Arnavut Gelinleri klimalar
Ya bu yasam kişisel girişimciler baydı ya hersekilde böyle düşününün yok böyle yap gerçek hayatın hiçbir sorununa deginmezler..
sevimli ve iyi niyetli bir adam olduğu açık, bununla birlikte reddettiği pek çok kişisel gelişim öğretisi ve yaşam koçluğu kadar bile bilgisi ve birikimi olmadığı çok açık... kaldı ki beyaz yakalıların ve daha çok gelir düzeyi standart üstü olan kesimin sun'i ihtiyaçlarını gideren ticari eylemlerden ekmek yediği çok çok açık,
Enver Bey, ikide bir "ayıp değil mi?" diye soruyorsun birilerine. İlginç, farklı tvciyim teknikleri, havaları, samimiyetsiz duruyor herşeyin. Kendi konuşman, soru tarzın, aktif dinlemen, sıfırrr. Onca kitapları okumanın yetmediğine örneksin. İnsan kendine bu kadar kör, önyargılı olur. Acil yaşam koçlarına, tasavvuf öğretilerine, yaşam atölyelerine gitmen lazım. İlk ders, dinlemeyi, konuşmayı, soru sormayı öğren. Kolay geçemezsin bu dersleri tabi.
söylediği kitapların isimlerini yazabilecek olan varmı, anne ryan kısmını anlamadım adını doğru yazdığımdan bile emin değilim
??
enver aysever ne kadar çok konuşuyor yahu konu sürekli değişiyor
farklı biri bu Aret Vartanyan.Özelikle Yaşam Atölyesi
spiker anlamadigi konuda sözum ona akil aliyor. ..yuh!
gerçekleri konuşuyor enver Aysever tabu güzel konuştu mu ıyi adam özgüvenli olunca kötü olmayan hayatı sunmakla aret mi ıyi işçinin yanında olan enver mi ıyi
Güzel. Her ikisininde insanlara hoş bir yaklaşımları olduğu belli ve güzel temennileri olduğu. Enver'in reddettiği felsefedeki tiplerde aynı amaçta. Sizide içlerine katıp alayınızı çöpe atmamak için pozitif bakan, önemsemeleri olan biri olmam daha hayırlı değil mi? O halde seni de seviyorum, çöpe atmaya çalıştığın ve insana değer katmak isteyen her şeyi ve herkesi seviyorum. Yürü be kahramanımız Enver ve konuğu kim tutar sizi?
birbirlerini duyabildikleri tek konu, Aret Vartanyan'ın ailesindeki Ermeni, Musevi, Rum, İtalyan akrabadan dolayı nereye gitse "öteki" muamelesi gördüğü gerçeğidir, bu konuyu da daha fazla dalga geçilmemek ve uzlaşma aracı olarak kullandığı düşüncesinden uzaklaşamıyorum..
Deniz klzlarl
Aret Vartanyan adamsın👍🏻👍🏻👍🏻👍🏻
Kim kimi konuk ediyor belli degil kardesim bir SUS ve dinle.
o ne hızlı konuşmaktır yavv .bu arada enver ayseverin tarzı mı böyle konuğu yerin dibine sokuyo sonra hadi çık diyo resmen :)
herhangi bir seminerinde/ şirket eğitiminde "bu ülkede feminist olmamak ayıptır" sözünü, savunduğu yüzeysel ve aslında herkesin bildiği asgari düzeyden fazla olmayan seviyedeki bilgi havuzunda nasıl içselleştirecek?
savunduğundan ayrı bir konu ise (hayatı savunurken ayırmak mümkün olmasa da ayırdık diyelim) bu konuşmada soruyu sormayı kendisi de tasarlarmış gibi onaylamasını nasıl açıklayacak? "kişisel gelişimci değil", "yaşam koçu hiç değil" olan bir kişi böyle bir soru sorar mı? sormalı mı?
Aysever kişisel gelişimle ilgili her türlü eleştirisine makul argümanlar geliştirebilir ama "bu tür sorunlar için psikologlar, psikiyatristler var" yaklaşımının hemen çürütülmesi şart, çünkü bunu tehlikeli bulduğum kadar bir sosyalist için de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyorum. Zira zihinsel sorunları için psikiyatriste gitmeye karar vermiş bir kişi çok tartışılan "ilaç tedavisini" de peşinen kabul etmiş demektir. Bırakınız hekimliklerini "ilaç yazmaya" indirgemiş ve herkesi "depresyon hastası" ilan edip hemen bir antidepresan yazmaya teşne psikiyatristleri, ilaç yazamayacak psikologlar bile bugün mesleklerini bir yana bırakmış, insanları ilaç verecek sözümona hekimlere yönlendirmeye hevesli durumdalar.
Ne yani, bir psikiyatrist, ki Türkiye'de hastasına 5 dk'dan fazla zaman ayırabilenini ben tanımadım, duymadım (görüşme ücreti 400 TL olanlardan bahsetmiyorum elbette) birtakım kişisel ya da ailevi sorunlar yaşayıp depresyonda olduğunu düşünen bir insana ilaç vermekten öte ne gibi yollar, çözümler öneriyor ya da önerebilir? Araçları, kullandığı yöntemler nelerdir?
Sosyalist Aysever'in, bir gün "kapitalist/resmi tıp ideolojisini" de eleştirdiğini görebilmeyi umuyorum.
yazdıklarınıza katılıyorum
LAMAISONDEMICKEY