Naçizane katkı: Brooks’un hapishaneden çıkış sekansında kamera içe doğru açılır, Red’in çıkışında ise dışa doğru açılır. Brooks için özgürlük uyum sağlaması mümkün olmayan yeni bir hapishaneyken, Red için yeni bir hayata ilk adım gibidir. Farklı kamera açısı dediğin böyle olsa gerek.
Sizin bu yorumunuz bu videodan daha çok katkı sağladı. Videoyu yarıda kapattım. Muhabbet ''Adamlar ne film yapıyor be !'' gibi kahvehane geyiğine döndü. Filmle ilgili hiçbir ekstra bilgi , bilinmedik detaydan bahsedilmedi... Bu sebeple yorumunuz için teşekkür ederim.
1995 yılı Oscarda yarışan filmler; The Shawshank Redemption Pulp Fiction Forrest Gump Four Weddings and a Funeral Speed Wyatt Earp Quiz Show Maverick Interview with the Vampire Ne biçim yıllarmış hakkaten.
sinemaya gidiyorduk sabah 4 tl idi seans bası bir girerdik sabah 2 3 film sıkıştırırdık gün geçirirdik araya 1 saat ara verirdik yemek yerdik felan doyum olmuyordu
ne yıldı ama resmen ohannes mohannes. Hayatımda unutamadığım pişmanlıktır. Fitaşın tam karşısında eski megavizyonun olduğu yerde atlastı sanırım orada shawshank redemption vizyondaydı yaşım 13, bu nasıl bir afiş beni belki almazlar demiştim. Forest gump a girmiştim. Star Tv de bu shawshank redemption u izledikten sonra ağır pişmanlık duymuştum. Halen o pişmanlık devam eder.
Türkçe dublajında Morgan Freeman'ı rahmetli Nur Subaşı seslendirmişti. Filmin varlığından bile haberimiz yoktu, şans eseri Parliament Cinema Club sayesinde seyretmiştik ilk defa
Kubilay Tunçer ile yapılan her programı çok büyük bir keyifle izliyorum ..hem bu kadar dolu hem de bir o kadar doğal ve içten bir entellektüele az rastlıyoruz..onunla daha sık program yapılmasını çok isterim
Bir sinema sever olarak teknik konuları böyle yetkin insanlardan dinlemek çok keyifli. İlker Beyi IFA'dan beri izliyorum. Sanırım en çok keyif aldığım konu sinema videoları.
Shawhank Redemption insancıl bir film. İnsanlarda büyük günahları, suçları olsa bile hala umut olduğuna inanıyor ve insanoğluna acıyarak ve affedici bir gözle bakıyor. Poor Things ise insanlığa dair hiç umudu yok. İnsan kötü ve çirkin bir varlık. Kurtuluşu mümkün değil.Karakterler deney hayvanı gibi üzerlerinde her şey deneniyor. İnsanlığa dair karamsar bir insan olmama rağmen insancıl bakışını sevdiğim için, sabırlı bir anlatısı olduğu için ve de insanlardaki erdemli davranışları desteklediği için Esaretin Bedeli en sevdiğim filmlerden. Bulunduğu yeri hakettiğine inanıyorum.
Çok rahatladınız değil mi? Evet ben de bu filmi çok beğendiğim için zaman zaman ben de "pop kültürle beslenen banal bir insan mıyım" dedim. Ama gördüğünüz gibi iki adet kerli ferli, entelektüel, dahası bu işlerin kompetanı insan bu filmi değerlendirdi ve çok iyi not verdi. Artık göğsümüzü gere gere "ben esaretin bedelini çok seviyorum, on kere izledim" diyebiliriz.
Durup dururken aklıma bu filmin gelmesi, bazı önemli kısa sahnelerini bulup izlemem, sonra full film var mı diye ararken pek sevdiğim flu tv'de 2 gün önce inceleme yayınlanmış olması. Vay canına :)
Böyle bir yemek videosu izlersin de canın çeker ya veya birisi bir yemekten bahsedince o yemeği yemek istersin bazen, tam da onun gibi filmi yeniden izleyesim geldi valla bu sohbetten sonra!🎬🍿
Bugün iki bölüm (Tarantino ve Kuru Otlar) izlemiştim güzel sürpriz oldu❤ 90 lar Hollywood u özellikle ikinci yarısı sinema tarihinin en dolu ve verimli dönemi. Sayacağınız 10 kült filmin 6-7 si bu döneme ait. İnanılmaz. Er Ryan, Matrix, Heat, Forest Gump, Titanic, Dövüş Kulübü, Leon, esaretin bedeli, Truman Show... Say say bitmez...
Filmin ana teması umut üzerinedir bence red'in ağzından Umut kelimesi duyariz hep ve sondaki sekans da bu kelimeyi dogrular nitelikte çekilmiştir. bu filmin çok sevilmesindeki ana neden de film bittiğinde yüzünüzde tebessüm uyandırmasıdır.
Kubilay Tunçer'i tanimazken bir iki oyunculuk performansi uzerinden gercekte de cok begenecegim biri oldugunu hissetmistim ve ne kadar dogru bi sezgi olduguna hala inanamiyorum.
Bu ikili film konusuyor diye herseyi birakip geldim ve tabiiki yine pisman olmadim :) SR benzeri filmlerin artik cekilemesinin bir nedeni bence hikayenin önüne sadece kameranin gecmesi degil, ayni zamanda verilecek politik mesajin diversity, feminizm vb. herseyin önüne gecip göz oymasi. Tarantino bunu "ideology trumps art" diyerek elestirmisti. Ilker Hoca'nin, cesitli fikirleri kafamiza atiyolar ve sen ne istersen al diyorlar kismini da cok önemli buldum, cünkü belki Dada'dan beri post-modern sanatin genel özelligi bu ne yazik ki. Sen ne anlatiyorsun peki? Kim ne alirsa... Cikinca basarisiz olmus, ama sonra kult olan filmlere bir örnekte The Big Lebowski. Belki birgün konusursunuz. Bu kadar keyifli bir seri olamaz, soluksuz izledim, elinize saglik. 💛💛💛
14:47 Hocam filmin neden 1. Sırada olduğunu burada özetliyor bence. Ortalama bir insanın alabileceği şekilde çok dolu bir film. Hiç bir müzik, resim, eser, renk, hatta yemek dünyanın en iyisi olamayacağı gibi elbette ki bu film de en iyi denilemez. Ancak ortalama bir insanın en sevdiği film diyebiliriz.
S Redeption gösterime girdiğinde İstanbul Film Festivali zamanıydı. Festival kapsamında Yılmaz Güney'in Duvar filmini izlemiştim ve oyuncu-çevirmen bir arkadaşla film, dili, konuyu işleme vs üzerine sohbetliyorduk. O gün S R'ı tavsiye etmişti. Ve de iyiki de etmişti...
Amaçladığı şeyi başarıyla, hatta kusursuza yakın biçimde yapan bir film. Amaç seyirciye katarsisi yaşatmak, başroldeki iyi adamın haksızlığa uğradıktan ve büyük eziyetler çektikten sonra mutlu sona ulaşmasını ve daha sonra Morgan abimizin de adeta cennette ona eşlik etmesini izleyip ferahlıyoruz, bu arada kötü adamların hepsinin belasını bulduğunu da görüp tam bir tatmin yaşıyoruz. Ama madalyonun öteki yüzüne bakarsak bu filmden önce de benzer hikayeler defalarca ve aynı başarıyla sinemaya aktarıldı, yani filmin getirdiği hiçbir yenilik yok, bu kadar popüler olmasının ve sevilmesinin nedeni de bu, kolay izlenen ve herkesin kolayca anlayıp, sevebileceği bir film. Dediğim gibi amaç zaten buydu ve hedefine ulaştı, hedefine ulaşmayan tek şey gişedeki başarısızlığı oldu, bu kadar ana akım bir film neden beyaz perdede az izlendi, ilginç gerçekten.
The Mist'i dün Netflix'te tesadüfen seyrettim ve çok beğendim. Başta senaryo çok tahmin edilebilir geldi ve bu kadar iyi oyuncu neden böyle bir filmde oynamış anlamamıştım, filmin devamında anladım ;)
Sizi izlemeyi çok seviyorum, sohbetiniz harika. Stephen King'in bütün filmlerini izlemiş birisi olarak bu filmi nasıl izlememişim bilmiyorum ama en kısa zamanda izleyeceğim. Bu bölümü de tekrar izleyeceğim. İlker hocaya ve Kubilay hocaya teşekkürler.
Poor Things 3 sene sonra bile hatırlanmayabilir (ki ben sevmiştim) ama Shawshank daha bir kaç on yıl belki yüzyıl gider. IMDb dediğimiz izleyen vatandaşların oylaması. Yani orada 1 numara olan, en iyi filmi değil, en çok sevilen filmi ifade ediyor. Neden, çünkü herkese hitap eden bir film. Annem de bayılarak izledi onun annesi de.Hiç bir gereksiz sahnesi olmayan, sondaki katarsisle coşkuyu tavan yapan, aslında tam bir formül filmi ama en iyisi bence. Bir kere bir yerinden yakaladım mı asla bitiremeden bırakamadığım müthiş bir iş. Hikayeyi de okumuştum. Film, hikayenin çok çok ötesinde. Ve teşekkürler, yine açtırdınız filmi, 38. kez.. Not: Morgan Freeman bir röportajda en severek oynadığı rolun Red olduğunu söylemiş.
Kubilay Tunçer'i dinlemesi çok keyifli. Kendisini pandemiden önce sık sık Kadıköy-Beşiktaş vapurunda görürdüm çocuklarıyla beraber. Acayip rahatlatıcı bir konuşması ve aurası var.
Mükemmel bölüm, teşekkür ederiz oldukça keyifliydi. Buna karşın Morgan Freeman filmde, Kubilay Bey'in taklidini yaptığı gibi tanrısal bakış açısına sahip değil (: anlatıcı kendi bakış açısından kendi izlenimleriyle anlatıyor Andy'yi ve yaşananları
Canikligil karşı çıkıyor genelde ama ''Hikaye'' iyi olduğunda filme çok şey katabiliyor. Onun dışında bu filmde ''Brooks was here'' sahnesi beni gerçekten çok etkilemiştir. Bence Brooks'un orada oluşuna ödül vermeliler, adam unutulmasın.
Bence şunu söylemek istiyo Sayın Canikligil. Çok beğendiğimiz filmleri anlattığımızda aslında hikayesinin çok da bişi içermediğini karşımızdakini etkilemeye yetersiz olacağını söylüyor. Mesela Fight Club filmini anlattığımızda adam varmış şizofrenmiş alter egosu yapmış her şeyi diye saçma bi yere geliyo. Oysa filmin maskülen öğretileri sistem eleştirisi gibi detayları onu nevi şahsına münhasır kılıyo. Bir açıdan bakınca sanki o da haklı :)
@@yusufgazvekatircioglu4859 Sistem eleştirisi de hikayenin bir parçası zaten. Senaryo ile hikaye aynı şey değil. Ki Fight Club bir sistem eleştirisi değil, bir medeniyet eleştirisidir.
@@subutaynoyan5372 Terimlerim için kusura bakmayın üstat. Ben muhtemelen sizin kadar hakim değilimdir literatüre. Ancak söylediğimin ana fikrini örneğim yanlış da olsa anlamışsınızdır umarım :)
s.redemption poor Thingsten çok daha insanda kalıcı bir his bırakıyor izleyeli yirmi yıla yaklaştı pek çok sahne aklımda .duvardaki delik ,m.freemanın intihardan vazgeçisi.poor thingsi de keyifle izledim ama tekrar izlemeyi düşünmüyorum ama s.redemptionı bugün tekrar izleyeceğim😅
Kubilay hoca yine döktürmüş 😍 İzlemek çooook keyifli. İlker beyin neşesi de bana ilaç gibi geliyor. ✨ Filmi hiç sevmiyorum bu arada. Tek sevdiğim sahne çatıda soğuk içecek içen mahkumlar ve o anki mutlulukları.
2000 lerin başında imdb ciddiye alınmaya başlayınca her film vizyona girerken ekip tutarak imdb de notlama yağmuru başlatıyordu. İmdb her son çıkan filmin zirveye gelmeaini engellemek için algoritmasına zaman unsuru ve siğer noktaları eklemişti. Bu film bu algoritma değişimi sayesinde 1 numaraya çıktı. Hatırlamayanlara duyurmak gerek.
Filmin cok izlenmesinin ana nedeni bence adamin hapisaneden kacip kurtulmasi ve istediklerine sonunda ulasabilmasidir, hepimiz ailemizden , karimizdan, sevgilimizden,patronumuzdan,koyumuzden,okuldaki ogretmenimizden, kendimizden kurtulmaya calisiyoruz, zorunlu olarak tutsak edildigi her yerden insanin kacma istegi on plana cikiyor, bu filmde adam dedigini yapiyor ve bir sahil kasabasinda solugu aliyor,bu hissi yasattigi icin bence cok sevilmis diyorum bennnn
İlker Bey ve Kubilay Bey ağzınıza sağlık, keyifli muhabbetiniz için teşekkür ederim. Bu “film teknik analizleri”nin sizin tanımlamanızla “Oynatalım” serilerinin devamını bekliyorum. İnsan-insan, İnsan-toplum, toplum-adalet ilişkilerini neredeyse sadece bir odada, 12-13 kişi ile bence etkili bir şekilde anlatan ve bunu minimum maliyetle yapabilmiş 1957 yapımı “12 Angry Men” filmi hakkındaki görüşlerinizi gerçekten merak ediyorum, günümüzde sizce çekilebilir mi? Bu arada izlemeyenler var ise özellikle psikoloji ve hukuk konusunda ilgisi olanların siyah beyaz demeden izlemelerini tavsiye ederim.
Filmin sonlarında, Andy'nin kaçmadan önce müdürün ayakkabıları ile kodese gitme sahnesi var mesela. Baştan ayağa monoton bir hayatta, belli bir süreden sonra kimsenin senin hangi ayakkabıyı giydiğini görmeyeceğini söyler. Beni çarpan en önemli nüanslardan birisidir.
@@burakcandan2992 bu doğruysa, bütün "entelektüel içerik" kanalları için söylenebilir. Hatta tüm kitaplar için. Haliyle pek yerinde bir eleştiri değil. Yalancıktan zeki hissettirmekle suçlamamak lazım bence öyle hızlıca. Bu tutumu, anti-entelektuel buldum ve ülkemizde malesef çok yaygın
IMDB'de 1. sırada olmasının nedenini Morgan Freeman'ın bir siyahi olarak baş rolde oynamasına bağlayanlar da vardı. Ama görüyoruz ki İlker Canikligil'in bile ayıla bayıla izlediği yerini hak eden bir yapımmış, gerisi fasa fisoymuş.
The Mist in finali Yumruk gibi vurur. Kurşun gibi kalbe girer. Seni dramın en dibinde gezdirtip kendi hayatina döndürtür. Tek saniyede hepsini yaşatır. İzlediğim en sağlam sonlardandır. İzleyin izlettiron efenim.
Eğlenceli ve eğitici videolarınız için sizi kutlarım. Robert Reford'un oynadığı Son Kale filmi de bir askeri hapishanedeki yaşam savaşını işlemişti. Yorumlarsanız çok sevinirim
Kubilay bey sherlock holmes, dahi profesör, prison break dizisindeki michael scofield, Breaking Bad dizisindeki walter white, mentalist dizisindeki patrick jane vb. gibi zekası ve becerileriyle işleri halleden bir karaktere çok yakışırdı. Kendisinde tam öyle bir enerji var. yapımcılar bunu keşfetmeli bence :)
Tim Robbins ilk tercih değildi, Tom Hanks'i istemişler ama Hanks Forrest Gump'ı kabul ettiği için Darabont, The Green Mile'de Hanks ile bir araya gelebildi. Ayrıca Robbins'i, War of the Worlds (2005) filminde yine tünel kazarken görüyoruz. Ama orada filmin kötü adamı.
Çünkü esaretin bedeli 70 yaşındaki ev hanımı bi kadın ve 25 yaşındaki bir hakim, 35 yaşındaki bir gaspçının 15 yaşındaki bir ççocuğun izleyebileceği çok az filmden biri. En yüksek notu alması normal. Anlattığı şey itibari ile herkese hitap ediyor
Naçizane katkı: Brooks’un hapishaneden çıkış sekansında kamera içe doğru açılır, Red’in çıkışında ise dışa doğru açılır. Brooks için özgürlük uyum sağlaması mümkün olmayan yeni bir hapishaneyken, Red için yeni bir hayata ilk adım gibidir. Farklı kamera açısı dediğin böyle olsa gerek.
Sizin bu yorumunuz bu videodan daha çok katkı sağladı. Videoyu yarıda kapattım. Muhabbet ''Adamlar ne film yapıyor be !'' gibi kahvehane geyiğine döndü. Filmle ilgili hiçbir ekstra bilgi , bilinmedik detaydan bahsedilmedi... Bu sebeple yorumunuz için teşekkür ederim.
@@BJK-yo3kffilmle ilgili bilinmedik bir detay var mı.. bence gayet güzel bir video olmuş.
@@BJK-yo3kf yarıda kapadıysan nereden biliyorsun
@@BJK-yo3kfsen de kāvāne geyii yapmışsın ama ben söylemesem anlamıycakmışsın...
@@BJK-yo3kfaynısını kuru otlar üzerine olan bölümde de ben tecrübe ettim. Hiçbi nüansı olmayan kaba muhabbet
1995 yılı Oscarda yarışan filmler;
The Shawshank Redemption
Pulp Fiction
Forrest Gump
Four Weddings and a Funeral
Speed
Wyatt Earp
Quiz Show
Maverick
Interview with the Vampire
Ne biçim yıllarmış hakkaten.
sinemaya gidiyorduk sabah 4 tl idi seans bası bir girerdik sabah 2 3 film sıkıştırırdık gün geçirirdik araya 1 saat ara verirdik yemek yerdik felan doyum olmuyordu
bi zahmet genç kuşaklar iki dakika bir bakıversin değil mi?
Öyle olur mu moruq barbie var
Birbirinden güzel filmlerdi. Bazılarını sinemada seyretmiştim, yaşlandık cidden. :/
ne yıldı ama resmen ohannes mohannes. Hayatımda unutamadığım pişmanlıktır. Fitaşın tam karşısında eski megavizyonun olduğu yerde atlastı sanırım orada shawshank redemption vizyondaydı yaşım 13, bu nasıl bir afiş beni belki almazlar demiştim. Forest gump a girmiştim. Star Tv de bu shawshank redemption u izledikten sonra ağır pişmanlık duymuştum. Halen o pişmanlık devam eder.
Türkçe dublajında Morgan Freeman'ı rahmetli Nur Subaşı seslendirmişti.
Filmin varlığından bile haberimiz yoktu, şans eseri Parliament Cinema Club sayesinde seyretmiştik ilk defa
Parliement cinema clup ve ikonik jenerik müziği ❤
Kubilay Tunçer ile yapılan her programı çok büyük bir keyifle izliyorum ..hem bu kadar dolu hem de bir o kadar doğal ve içten bir entellektüele az rastlıyoruz..onunla daha sık program yapılmasını çok isterim
Bir sinema sever olarak teknik konuları böyle yetkin insanlardan dinlemek çok keyifli. İlker Beyi IFA'dan beri izliyorum. Sanırım en çok keyif aldığım konu sinema videoları.
Shawhank Redemption insancıl bir film. İnsanlarda büyük günahları, suçları olsa bile hala umut olduğuna inanıyor ve insanoğluna acıyarak ve affedici bir gözle bakıyor. Poor Things ise insanlığa dair hiç umudu yok. İnsan kötü ve çirkin bir varlık. Kurtuluşu mümkün değil.Karakterler deney hayvanı gibi üzerlerinde her şey deneniyor. İnsanlığa dair karamsar bir insan olmama rağmen insancıl bakışını sevdiğim için, sabırlı bir anlatısı olduğu için ve de insanlardaki erdemli davranışları desteklediği için Esaretin Bedeli en sevdiğim filmlerden. Bulunduğu yeri hakettiğine inanıyorum.
Hocam Netflix’teki Ripley dizisine bayıldım, ikiniz keşke yorumlasa diye düşündüm..
Soru : Shawshank Redemption İyi mi ?
Cevap: İlker ve Kubilay Hocaların bile gömecek bir şey bulamayacağı kadar iyi bir film.
İlker canikligil türkiye'nin en mutlu insanı
Sevdiği işi yapıyor
Çok rahatladınız değil mi? Evet ben de bu filmi çok beğendiğim için zaman zaman ben de "pop kültürle beslenen banal bir insan mıyım" dedim. Ama gördüğünüz gibi iki adet kerli ferli, entelektüel, dahası bu işlerin kompetanı insan bu filmi değerlendirdi ve çok iyi not verdi. Artık göğsümüzü gere gere "ben esaretin bedelini çok seviyorum, on kere izledim" diyebiliriz.
Durup dururken aklıma bu filmin gelmesi, bazı önemli kısa sahnelerini bulup izlemem, sonra full film var mı diye ararken pek sevdiğim flu tv'de 2 gün önce inceleme yayınlanmış olması. Vay canına :)
Böyle bir yemek videosu izlersin de canın çeker ya veya birisi bir yemekten bahsedince o yemeği yemek istersin bazen, tam da onun gibi filmi yeniden izleyesim geldi valla bu sohbetten sonra!🎬🍿
Kubilay Bey konuşurken, sanki oturma odasında oturmuş entellektuel bir akrabamla konuşurmuş gibi oluyorum. 😊
Sevdiğimiz programları halley yıldızını bekler gibi bekliyoruz. Sevmediklerimiz (stajyerlerin yayına musallat oldukları) haftada 1-2 kez yayında.
hapishane filmlerini sevenlere 1973 Papillon filmini tavsiye ederim.
12:26 "artık yorgos var"😂😂 ilker hocam valla çok tatlı Bi adamsin ya
Çok keyif alarak dinlediğim bir sohbet olmuş, ağzınıza sağlık. 5.bölümü izleyip geldim kalan 3 bölümü de zevkle izleyeceğim 🥰
Sevdiğim filmi sizin de sevmenize ve analizinize bayıldım. In Time' ı da nasıl bulduğunuzu merak ediyorum
Bu ikiliye bayılıyorum, saatlerce dinleyebilirim.
Bugün iki bölüm (Tarantino ve Kuru Otlar) izlemiştim güzel sürpriz oldu❤
90 lar Hollywood u özellikle ikinci yarısı sinema tarihinin en dolu ve verimli dönemi. Sayacağınız 10 kült filmin 6-7 si bu döneme ait. İnanılmaz. Er Ryan, Matrix, Heat, Forest Gump, Titanic, Dövüş Kulübü, Leon, esaretin bedeli, Truman Show... Say say bitmez...
Heat çok iyidir. 92 yapimi Glengarry Glenn Ross filmi de çok iyidir
@@esadaygun9809 bunu bilmiyordum şimdi bakacağım
@@matibere underrated bir film Al Pacino filmde çok göukmez ama az ve öz gözükür muhakkak izlemelisin dostum
Filmin ana teması umut üzerinedir bence red'in ağzından Umut kelimesi duyariz hep ve sondaki sekans da bu kelimeyi dogrular nitelikte çekilmiştir. bu filmin çok sevilmesindeki ana neden de film bittiğinde yüzünüzde tebessüm uyandırmasıdır.
Kubilay hocam sohbet aralarında sanki çok olağan bir şey söylermiş gibi öyle hayat dersleri ve tespitleri verdi ki oturup bi süre boşluğa baktım 😅
Ben de bir durakladım nehir maşrapa benzetmesinde
The Mist sanırım anakarakterin bir illüstratör olduğu tek kozmik korku filmi. Keyifli bir sohbet olmuş.
Kubilay Tunçer'i tanimazken bir iki oyunculuk performansi uzerinden gercekte de cok begenecegim biri oldugunu hissetmistim ve ne kadar dogru bi sezgi olduguna hala inanamiyorum.
Hocam, çizerek anlatınca güzel oluyorfu. Filmin sistematigini daha iyi anlyabiliyoruz
Bu ikiliyi dinlemekten çok keyif alıyorum. Aynı zamanda çok ufuk açıcı da buluyorum bu samimi sohbetleri. Tebrikler, lütfen bu şekilde devam edin. ❤❤❤
Bu ikili film konusuyor diye herseyi birakip geldim ve tabiiki yine pisman olmadim :) SR benzeri filmlerin artik cekilemesinin bir nedeni bence hikayenin önüne sadece kameranin gecmesi degil, ayni zamanda verilecek politik mesajin diversity, feminizm vb. herseyin önüne gecip göz oymasi. Tarantino bunu "ideology trumps art" diyerek elestirmisti. Ilker Hoca'nin, cesitli fikirleri kafamiza atiyolar ve sen ne istersen al diyorlar kismini da cok önemli buldum, cünkü belki Dada'dan beri post-modern sanatin genel özelligi bu ne yazik ki. Sen ne anlatiyorsun peki? Kim ne alirsa... Cikinca basarisiz olmus, ama sonra kult olan filmlere bir örnekte The Big Lebowski. Belki birgün konusursunuz. Bu kadar keyifli bir seri olamaz, soluksuz izledim, elinize saglik. 💛💛💛
İlker bey lütfen daha çok film ve yönetmen yorumu yapın özledik
Belki çekilmiş en iyi film değil ama en sevilen film bu yüzden unutulmuyor.
14:47 Hocam filmin neden 1. Sırada olduğunu burada özetliyor bence. Ortalama bir insanın alabileceği şekilde çok dolu bir film. Hiç bir müzik, resim, eser, renk, hatta yemek dünyanın en iyisi olamayacağı gibi elbette ki bu film de en iyi denilemez. Ancak ortalama bir insanın en sevdiği film diyebiliriz.
S Redeption gösterime girdiğinde İstanbul Film Festivali zamanıydı. Festival kapsamında Yılmaz Güney'in Duvar filmini izlemiştim ve oyuncu-çevirmen bir arkadaşla film, dili, konuyu işleme vs üzerine sohbetliyorduk. O gün S R'ı tavsiye etmişti. Ve de iyiki de etmişti...
Amaçladığı şeyi başarıyla, hatta kusursuza yakın biçimde yapan bir film. Amaç seyirciye katarsisi yaşatmak, başroldeki iyi adamın haksızlığa uğradıktan ve büyük eziyetler çektikten sonra mutlu sona ulaşmasını ve daha sonra Morgan abimizin de adeta cennette ona eşlik etmesini izleyip ferahlıyoruz, bu arada kötü adamların hepsinin belasını bulduğunu da görüp tam bir tatmin yaşıyoruz. Ama madalyonun öteki yüzüne bakarsak bu filmden önce de benzer hikayeler defalarca ve aynı başarıyla sinemaya aktarıldı, yani filmin getirdiği hiçbir yenilik yok, bu kadar popüler olmasının ve sevilmesinin nedeni de bu, kolay izlenen ve herkesin kolayca anlayıp, sevebileceği bir film. Dediğim gibi amaç zaten buydu ve hedefine ulaştı, hedefine ulaşmayan tek şey gişedeki başarısızlığı oldu, bu kadar ana akım bir film neden beyaz perdede az izlendi, ilginç gerçekten.
Bir Pazar akşamı Bizimkiler'den sonra, Star TV, Parliament Sinema gecesinde izlemiştim ilk kez.
The Mist'i dün Netflix'te tesadüfen seyrettim ve çok beğendim. Başta senaryo çok tahmin edilebilir geldi ve bu kadar iyi oyuncu neden böyle bir filmde oynamış anlamamıştım, filmin devamında anladım ;)
Hocam ses niye bu kadar kötü? size pek yakışmadı
Sizi izlemeyi çok seviyorum, sohbetiniz harika. Stephen King'in bütün filmlerini izlemiş birisi olarak bu filmi nasıl izlememişim bilmiyorum ama en kısa zamanda izleyeceğim. Bu bölümü de tekrar izleyeceğim. İlker hocaya ve Kubilay hocaya teşekkürler.
Poor Things 3 sene sonra bile hatırlanmayabilir (ki ben sevmiştim) ama Shawshank daha bir kaç on yıl belki yüzyıl gider. IMDb dediğimiz izleyen vatandaşların oylaması. Yani orada 1 numara olan, en iyi filmi değil, en çok sevilen filmi ifade ediyor. Neden, çünkü herkese hitap eden bir film. Annem de bayılarak izledi onun annesi de.Hiç bir gereksiz sahnesi olmayan, sondaki katarsisle coşkuyu tavan yapan, aslında tam bir formül filmi ama en iyisi bence. Bir kere bir yerinden yakaladım mı asla bitiremeden bırakamadığım müthiş bir iş. Hikayeyi de okumuştum. Film, hikayenin çok çok ötesinde. Ve teşekkürler, yine açtırdınız filmi, 38. kez..
Not: Morgan Freeman bir röportajda en severek oynadığı rolun Red olduğunu söylemiş.
Kubilay Tunçer'i dinlemesi çok keyifli. Kendisini pandemiden önce sık sık Kadıköy-Beşiktaş vapurunda görürdüm çocuklarıyla beraber. Acayip rahatlatıcı bir konuşması ve aurası var.
kesinlikle ben de öyle düşünüyorum.
Mükemmel bölüm, teşekkür ederiz oldukça keyifliydi. Buna karşın Morgan Freeman filmde, Kubilay Bey'in taklidini yaptığı gibi tanrısal bakış açısına sahip değil (: anlatıcı kendi bakış açısından kendi izlenimleriyle anlatıyor Andy'yi ve yaşananları
Canikligil karşı çıkıyor genelde ama ''Hikaye'' iyi olduğunda filme çok şey katabiliyor. Onun dışında bu filmde ''Brooks was here'' sahnesi beni gerçekten çok etkilemiştir. Bence Brooks'un orada oluşuna ödül vermeliler, adam unutulmasın.
Bence şunu söylemek istiyo Sayın Canikligil. Çok beğendiğimiz filmleri anlattığımızda aslında hikayesinin çok da bişi içermediğini karşımızdakini etkilemeye yetersiz olacağını söylüyor. Mesela Fight Club filmini anlattığımızda adam varmış şizofrenmiş alter egosu yapmış her şeyi diye saçma bi yere geliyo. Oysa filmin maskülen öğretileri sistem eleştirisi gibi detayları onu nevi şahsına münhasır kılıyo. Bir açıdan bakınca sanki o da haklı :)
@@yusufgazvekatircioglu4859 Sistem eleştirisi de hikayenin bir parçası zaten. Senaryo ile hikaye aynı şey değil.
Ki Fight Club bir sistem eleştirisi değil, bir medeniyet eleştirisidir.
@@subutaynoyan5372 Terimlerim için kusura bakmayın üstat. Ben muhtemelen sizin kadar hakim değilimdir literatüre. Ancak söylediğimin ana fikrini örneğim yanlış da olsa anlamışsınızdır umarım :)
Brooks’un kargası cahitten iyi oynamış
Anna karanina neden zirve bir eserse, bu filmde insanlarda oluşturduğu duygular ve düşündürdüğü şeyler itibariyle sinemada zirve bir eser.
Yalnızca bir tek filme yorum yazacak veya video çekecek olsam bu HEAT olurdu. Lütfen onun için de bir bölüm çeker misiniz.
King uyarlamalarından "Stand by Me" filmi de çok iyidir. Bir gün onu da konuşsanız çok güzel olur.
s.redemption poor Thingsten çok daha insanda kalıcı bir his bırakıyor izleyeli yirmi yıla yaklaştı pek çok sahne aklımda .duvardaki delik ,m.freemanın intihardan vazgeçisi.poor thingsi de keyifle izledim ama tekrar izlemeyi düşünmüyorum ama s.redemptionı bugün tekrar izleyeceğim😅
Kubilay hoca yine döktürmüş 😍 İzlemek çooook keyifli. İlker beyin neşesi de bana ilaç gibi geliyor. ✨ Filmi hiç sevmiyorum bu arada. Tek sevdiğim sahne çatıda soğuk içecek içen mahkumlar ve o anki mutlulukları.
çok şükür... ilker bey orijinal flu tv ayarlarına geri dönüyor.
Şu kanalda hep sinema ve fotoğrafçılık konuşulsa keşke
2000 lerin başında imdb ciddiye alınmaya başlayınca her film vizyona girerken ekip tutarak imdb de notlama yağmuru başlatıyordu. İmdb her son çıkan filmin zirveye gelmeaini engellemek için algoritmasına zaman unsuru ve siğer noktaları eklemişti. Bu film bu algoritma değişimi sayesinde 1 numaraya çıktı. Hatırlamayanlara duyurmak gerek.
Kubilay bey, Poor Things hakkında yaptığı yorumları o kadar destekliyorum ki adeta kendi zihnimden çıkmış gibi.
Filmin cok izlenmesinin ana nedeni bence adamin hapisaneden kacip kurtulmasi ve istediklerine sonunda ulasabilmasidir, hepimiz ailemizden , karimizdan, sevgilimizden,patronumuzdan,koyumuzden,okuldaki ogretmenimizden, kendimizden kurtulmaya calisiyoruz, zorunlu olarak tutsak edildigi her yerden insanin kacma istegi on plana cikiyor, bu filmde adam dedigini yapiyor ve bir sahil kasabasinda solugu aliyor,bu hissi yasattigi icin bence cok sevilmis diyorum bennnn
Heyecanla açtım; ama SES'teki cızırtı hemen dikkatimi dağıttı.
Dilerim sadece benden kaynaklıdır.
Velhasıl ağzınıza, emeğinize sağlık tekrar tekrar...
Kubilay Tuncer in genel kültürü müthiş.. çok okuduğu belli 👌👌
İlker Bey ve Kubilay Bey ağzınıza sağlık, keyifli muhabbetiniz için teşekkür ederim. Bu “film teknik analizleri”nin sizin tanımlamanızla “Oynatalım” serilerinin devamını bekliyorum. İnsan-insan, İnsan-toplum, toplum-adalet ilişkilerini neredeyse sadece bir odada, 12-13 kişi ile bence etkili bir şekilde anlatan ve bunu minimum maliyetle yapabilmiş 1957 yapımı “12 Angry Men” filmi hakkındaki görüşlerinizi gerçekten merak ediyorum, günümüzde sizce çekilebilir mi?
Bu arada izlemeyenler var ise özellikle psikoloji ve hukuk konusunda ilgisi olanların siyah beyaz demeden izlemelerini tavsiye ederim.
harika 2li. Kubilay beyi burda görmek harika ❤️❤️❤️
Filmin sonlarında, Andy'nin kaçmadan önce müdürün ayakkabıları ile kodese gitme sahnesi var mesela. Baştan ayağa monoton bir hayatta, belli bir süreden sonra kimsenin senin hangi ayakkabıyı giydiğini görmeyeceğini söyler. Beni çarpan en önemli nüanslardan birisidir.
Kim ki duk’un konuşulduğu bir program da istiyoruz.
yayınlarda bira için lütfen yeni yeni biralar deneyin hem sponsorluk alırsınız hem bilgilendirirseniz
Harikasınız. Daha sık buluşup konuşsanız ne güzel olur.
Harika program , her ay bir film veya yönetmen üstünden yapılsa harika olur.
Harikasınız tüm flu tv ekibine sevgiler , iyi ki varsınız.Artvin’den çok çok selamlar.
bu Kubilay Tunçer'li seri benim açımdan hit!.. me want more 🤩
The mist inanılmaz bir filmdir. Kız arkadaşımla gitmiştim yarısında çığlık atarak salonu terk etmişti.
Hocam bölüm no hatalı olmuş. B04 olacak. 1- Top Gun, 2- Babylon, 3- Kuru Otlar
bülbül gibi şakıyan ve konuşturmayan adamlar harikasınız.
Keşke Kubilay Tunçer daha fazla gelse
film ilk izlediğimde intihar eden yaşlı dayıya çok üzülmüştüm dışarıda kimsesi yok hapishaneden ayrılmak istemeyen asıl hapishaneyi dışarsı gören biri
Ortalamaya zeki hissettiren şey kazanır
Fena bir tespit değil aslında ama konu yani shawshank redemptionda durum bu değil. Matrix için falan geçerli.
@@hicri9739 Ben de Matrix'in bu tespitime daha iyi ve çok iyi uyan bir örnek olduğuna katılıyorum
Bu tarz kanalların var olma amacını açıklamışsın sanki: vasata zeki hissettirmek :D
@@burakcandan2992 çok fena yakaladın beni
@@burakcandan2992 bu doğruysa, bütün "entelektüel içerik" kanalları için söylenebilir. Hatta tüm kitaplar için. Haliyle pek yerinde bir eleştiri değil. Yalancıktan zeki hissettirmekle suçlamamak lazım bence öyle hızlıca. Bu tutumu, anti-entelektuel buldum ve ülkemizde malesef çok yaygın
Hala daha aklıma takılır....O posteri içeriden yardım almadan nasıl yapıştırdı ?
IMDB'de 1. sırada olmasının nedenini Morgan Freeman'ın bir siyahi olarak baş rolde oynamasına bağlayanlar da vardı. Ama görüyoruz ki İlker Canikligil'in bile ayıla bayıla izlediği yerini hak eden bir yapımmış, gerisi fasa fisoymuş.
Sese ne olmuş :))) En büyük iddiası ses olan kanala ne oldu :))
Dune 2 hakkında daha detaylı bir inceleme gelse fena olmaz.
Bir sonraki videoda hangi filmi konuşacağınızı söyleseniz de hazırlıklı gelsek 😂
Poor things i izledim. Bir daha izlemem. Ş.R bir kaç kez daha izlerim keyifli.
The Mist in finali
Yumruk gibi vurur.
Kurşun gibi kalbe girer.
Seni dramın en dibinde gezdirtip kendi hayatina döndürtür.
Tek saniyede hepsini yaşatır.
İzlediğim en sağlam sonlardandır.
İzleyin izlettiron efenim.
Kanaatimce de en iyi film olmayı sonu a kadar hak ediyor. Bir y kuşağı olarak insanı insana anlatan muazzam bir film
Kubilay Bey'in elleri ❤ ben
90'ların hikaye anlatım tekniğine en çok benzettiğim yapım "Green Book" filmi, garip ölçüde yakın temalara sahip.
çok doğru
Tespit harika
Eğlenceli ve eğitici videolarınız için sizi kutlarım. Robert Reford'un oynadığı Son Kale filmi de bir askeri hapishanedeki yaşam savaşını işlemişti. Yorumlarsanız çok sevinirim
Hocam birdmen vardı bi ara. Ne överlerdi. Şöyle gizemli, böyle derin falan filan diye anlatılıp şişirmişlerdi filmi. Aynı poor things.
Kubilay bey sherlock holmes, dahi profesör, prison break dizisindeki michael scofield, Breaking Bad dizisindeki walter white, mentalist dizisindeki patrick jane vb. gibi zekası ve becerileriyle işleri halleden bir karaktere çok yakışırdı. Kendisinde tam öyle bir enerji var. yapımcılar bunu keşfetmeli bence :)
forrest gump tam cd olayının çıktığı zamanlardan önce çıkmıştı
rok'tan sonra yeniden izlememi sağladınız, sizi iyi oldu. teşekkürler.
Robert redfor'dun the last castle de harika bir hapishane filmidir izlemeyenler varsa tavsiyedir.
Tim Robbins ilk tercih değildi, Tom Hanks'i istemişler ama Hanks Forrest Gump'ı kabul ettiği için Darabont, The Green Mile'de Hanks ile bir araya gelebildi. Ayrıca Robbins'i, War of the Worlds (2005) filminde yine tünel kazarken görüyoruz. Ama orada filmin kötü adamı.
bu filmi trt2 de ilk kez izlediğimde hayran kalmıştım. ilk 10 film arasına her zaman girecektir. sonrasında defalarca izledim zaten.
Kubilay beyle daha fazla bölüm gelmesi dileğiyle.
Artik film mi izliyoruz yoksa video game mi belli degil.
32:37 poor things kafayla izlenirse yarısında kapatılması gerekir hocam.
aynen öyle
Hayatıma etkisi olmuş bir film, en sevdiklerimdendi 😊
Kubilay bey çok iyisiniz yaw bravo size.
Ya neden program odağını kaybediyor? Anlatın hocam senaryo oyununu. Üzüldüm, yazık olmuş
harika içerik elinize ağzınıza sağlık.
Poor Things'i Dilara Colak ile konusutugunuz bir program yapar misiniz ?
Lütfen Kubilay Tunçer ile APTAL HERİFLER yayını yapın!
Çünkü esaretin bedeli 70 yaşındaki ev hanımı bi kadın ve 25 yaşındaki bir hakim, 35 yaşındaki bir gaspçının 15 yaşındaki bir ççocuğun izleyebileceği çok az filmden biri. En yüksek notu alması normal. Anlattığı şey itibari ile herkese hitap ediyor
Cumartesi sabahı uyanıp yeni video görmenin mutluluğu!
Film hakkında bu kadar konuşup, Thomas Newman'ın son derece etkileyici ve işlevsel müziğne değinmemiş olmanızı yadırgadım.
Çok güzel bir sohbet olmuş. Iskalanan konular ilham verici.
Mustafa Preşeva gelmeyecek mi özledik kralı
Muazzam sohbet.