@@titi7765 intihar etmek korkaklık değildir bence dini inancın yoksa ölünce ne olacağını kestiremezsin bence bu cesaret çoğu kişi korkar ölümü düşünmeden günlerini geçirir ölümünü erteler , ölümden kaçar birgün ölecek olduğunu düşünmeden yaşar intihar edenler bilmediği bir yola girer bilerek çoğu insan bunu yapmaz tabi bazı intihara kalkışan insanlar hastanede uyanınca ne yaptım lan ben diyo bidaha yapmıyo çünkü korkuyo gerçekten ölmek isteyenler zaten uyanınca direk öldürür kendini 5-6 denemeye kalmaz bunlar ilgi istiyor yada ölüm ile yaşam arasında kalmak zevk veriyor bilemem yani bilmediğin bir yola girmek zordur iyi yada kötü bilmezsin bilinmezlik de seni erteletir
“Yaşamın anlamsız olduğuna karar vermekle yaşanılmaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir.” -Albert Camus
Aslında konu kendisi içinde bir paradoks. Yaşamın anlamsızlığını savunduğun andan itibaren aslında yaşamının anlamı "yaşamın anlamsızlığını savunmak" oluyor. Eyleme veya söze dönüşen her şey bir anlam yaratma gücüne sahip değil mi? Yaşamdan tat almayıp kendini öldüren birisi de aslında bu eylemi ile bir anlam yaratmıştır. Bir inanç oluşturmuş ve öyle ya da böyle bunun gereğini yerine getirmiştir.
@@barisoz.1543 Çünkü yaşamın kendisi anlamsız... Gayesini bulmayan her yaşam anlamsız olur. Bütün dinler yaşamın anlamı olarak iyiliği ve iyi olmayı öğütler. Anlam arıyorsan aslında egodan arınmış bir sen olman lazım...
Cem Karaca'nın Sevda Kuşun Kanadında şarkısında dediği gibi "Hayat sırrının suyunu Çeşmelerden bulamazsın Ansızın bir deli çaydan İçersin de kanamazsın"
Adını koyamadığım düşüncelerime Albert Camus onlarca yıl önce bir ad koymuş bile: Varoluşun absürdlüğüne karşı başkaldırı. Bu kadar spesifik bir konuda bile benimle aynı düşünen birisinin bu dünyadan gelip geçtiğinden beni haberdar ettiğin için teşekkürler Bebar Bilim.
@@gelzamangitzaman Sona ereceğini bilerek belki de inat olsun diye yaşamalıyım. Eğer ölüm benim için bir sonsa evrenin bile sonu geleceğine göre hayatım hiçbir anlam ifade etmeyecek. Buna rağmen bilincimin hayatıma şahit olması yeterli, diye düşünüyordum. Çevremdekiler bu tür fikirlerin yanından ömür boyu geçmeyecek kişiler. Onlara kendimi ifade etmeye çalışmam bile ters teper. Neyse ki yalnız değilim. 20. yy.dan bile beni anlayan birisi varmış. Öyleyse günümüzde kayda değer sayıda çok insan vardır böyle.
@@average-jojo-enjoyer Eğer bir din olmazsa hayatın anlamını bulmak pek mümkün değil. Ben kuranda bilimsel kanıtlar bulduğumdan islama inanıyorum ve bu hayatı anlamsız görmüyorum mesela.
@@omersari34 Evet argüman sunmadan ve neden bu düşüncemein saçma bir düşünce olduğu ifade etmeden laf sokmaya çalışıp karalama yapmaya çalışan biri daha geldi. Eğer bu düşünceme aksi bir kanıt öne süremiyorsan edebinle sus. Sürebiliyorsan ise kanıtını öne sür. Burada safsata yapma.
Bana göre bu duruma karşı verilebilecek en güzel cevap, hissetmek. Kötü kokuyu, acıyı, zevki, kaygıyı vb... 10 yanlışın içinde ki 1 doğruyu. 10 doğrunun içinde ki 1 yanlışı. Dolu dolu hissetmek. İnsan olduğunu saçma hikayeler yerine hissederek anlamaya çalışmak. Açlığı hissetmek, doygunluğu hissetmek. Arada sırada yere çöp atmak, yerde ki çöpü kaldırmak. Saçma anlamlar yüklemektense rasyonel bakmak. Saçma anlamlar yükleyip eğlenmek. Tecrübeye bağımlı olmak. Kısaca "bunu da deneyeyim" demek.
Ama şurda kafam karışıyor yine ölüme bir neden veya bir anlam yüklememiyor Hadi dolu dolu yaşayalım ama ya 2 dk sonra kalp krizinden ölürsek?? Yada Afrika'da aç bir insana nasıl dolu dolu yaşa diyebilirim 2.)sorun ise hayattaki zevklerin çok az bir miktar haz vermesi örnek verirsek Ben bir araba alıyorum ,aldığım andaki his mutlu ediyor ama 1 ay sonra sıkılıyorum
@@Mustafa-xb7mx Öncelikle ölüm zaten anlamlı değil, öldüğün için anlam arıyorsun. Hayatın boyunca 2 dk sonra ölecekmişim gibi yaşamak benim dediklerimi daha fazla yapmana yardımcı olur. 2 dk sonra ölecek birisi geleceğe yatırım yapmaktansa anı yaşar. Aynı şekilde bunu bilmediği için kendine yatırım yapmaktan çekinmez. Afrikadan ziyade sen de hayatının temel ihtiyaçlarını karşılayamazsan dolu dolu yaşayamazsın. Gündelik zevklerin senin bileceğin iş lakin hedonik bir zevkten ziyade uzun vaade de hep seninle gelecek bir hobi veya alanla ilerleyebilirsin.
Absürd dediği yerde anlam gizli aslında, hayatın bitecek olması ona anlam katan en büyük özellik. Asıl hiç ölmeseydik varoluş anlamı aramazdık. Bitiş, sürece yön vermek için var. Anlam aramanın absürt düşüncelere yol açma sebebi de aslında tamamlanmamış resme yorum yapmaya çalıştığımız için... Ölmek üzere olan bir insanın tüm hayatını kendisi bile yorumlayamazken anlam çıkarmak bi hayattan pek de mümkün görünmüyor en azından insan organizmasının sınırlı hafıza ve gelişmişliğiyle... Ezcümle varoluşu sorgulamak da sonsuz bir eylem.
Belki de insanlar birer seyirci, hayat ise sürekli seyircileri güldürmeye çalışan bir komedyendir. Bunu da daha çok çarpıcı kılmak için ölüm ile ışık tutuyordur...
@@eagle3293 bazen de güldürmüyordur. Belki de sadece o zifiri karanlıkta parlayan ışıktır gözünü alan, başka bir şey göremediğin için komedyeni izliyorsundur.
Hayat çok sayıda seyirciye gösteri yapıyor ve gösteriyi yaparken de bireysel olarak hiçbir seyirciyle bağlantı haline girmiyor. Seyirci hayatın umurunda değildir, sadece seyirci gelir ve gösterisini izler süresi bitene kadar daha sonra salonu terk eder, onun yerine başkası geçer.
Dünya'da keşfedilecek çok fazla şey var.Keşfedilmeyi bekleyen doğa kanunları,hiç gitmediğimiz yerler,hiç tanımadığınız insanlar var.Özellikle bilimin güzelliğini görünce insan vazgeçemiyor.Eninde sonunda bitecek ne anlamı var diye düşünebilirsiniz. Şöyle düşünün:Okumayı çok sevdiğiniz bir kitap var eninde sonunda bitiyor diye kitabı bırakmazsınız değil mi?Hayat da böyle bir şey eninde sonunda bitecek ancak hemen bırakıp gitmek güzel olmaz diye düşünüyorum.
Aynı görüşteyim, fakat verdiğiniz Örnek te , sanatsal bir yapı/eser üzerinden. ve Camus 'ün de dediği gibi Sanatçılar Toplumun en büyük ilizyonistleridir.. Bu bahsettiğin kitap örneği de Hayatın Absürdlüğü gerçeğini değiştirmez,kalır. kitabın bitmesi 'anlamsızlığını' değiştiremez.
Okuduğun bir kitabi sindirebilmenin sebebi, hayatının geri kalan kısmına etki etmesi ve sana bir şeyler katması. Eğer yaşadığın hayatı bir kitaba benzetirsen hayatından daha değerli bir şey olması gerek. Hayatının bir şey veyahut şeylere etki etmesi gerekir. Fakat kitap yerine koyduğumuz hayatın etki edeceği şey kesin olarak bilinmediği için sana tam olarak katılmıyorum.
Albert Camus'un kitaplarını okuyup çok beğenmiştim. Herkesin okuması gereken bir yazar. Düşünceleri çok önemli bence, Bebar Bilim de sağolsun, onunla az ya da çok bahsetmesi beni mutlu etti.
Yaşadığımız her saniye, her dakika çok önemli. Örneğin saate bakıyorum 1dk geçiyor ve diyorum ki Aah hala hayattayım ve derin bir nefes alıp veriyorum bu da bana küçük de olsa haz veriyor.
Absürtlüğüyle hayatı kabul etmek olabileceklerin ve olmayacakların belirsiz kaderinde bize bir parça ruh sağlığını koruyabilme yetisi sağlar, aksi takdirde yüzleşmekten kaçmak veya görmezden gelmek bastırma mekanizmasıyla kolay gözükse de meydana çıktığında sonradan bu yaşanılanların faturası ağır kesilir...
Eşyanın kullanılması ve üzerinden zaman geçmesi onu eski yapar... Ama üzerine bir anlam yüklenilmesi onu antika yapar...İnsanların yaşaması sadece yaşamaktır..Ama içine anlam konulup bir amaç edinmek hayattır...
hımmm yeni-eski ne farkeder, sadece eşya. Kalbin atması veya sadece nefes alıp vermek değildir hayat ya da yaşamak amenna. Amacı olmak anlam katmaya yeterli mi? Mesela para kazanmak , kansere çare bulmak gibi bir amacımız var ise anlamlı mı oluyor ? Kansere çare bulduk diyelim, eee? Ölmedi mi herkes sonuçta? Ya da yaşadılar da ne oldu? Hayatımızı en azından kendimize anlamlı kılacak kadar özgür yaşamışsak hayatımız anlamlı, nefes alıp vermeyi yaşamak sanmışsak anlamsızdır. Özgür? Vazgeçemediğimiz şeylerin ve arzularımızın kölesiyizdir. İşimizin? Arabamızın? Paramızın? Pulumuzun? Cep telefonuzmuzun?.... Özgürlük en azından; gerektiğinde sahip olduğun şeylerden tereddütsüz vazgeçebilme iradesi ve gücüdür.... Büyük iskender dile benden ne dilersen dediği zaman '' Gölge etme başka ihsan istemem'' cevabını veren Diyojen gibi özgür müyüz yoksa eşyanın kölesi miyiz?
Hayatım boyunca bir savaşın içindeymiş gibi hissettim ve o savaşı kaybetme korkusuyla yaşadım. Çocukluğumdan beri verdiğim savaş lise yıllarımda “galiba ya ben öldürülücem ya da kendimi öldürücem” diye bir ifadeyle ilk defa ağzımdan çıktı. Çok uzun süre sadece bunu düşündüm. Bugün tekrar “ben ne için yaşıyorum” diye ağzımdan döküldü. Birkaç hafta önce sisifosun dövmesini yapmıştım koluma. Çünkü bu döngüyü kabul ettiğime karar vermiştim. Ama hayatın dersi hiç bitmiyor. Öğrenecek ve yaşayacak çok şeyimiz var. Ama buna gücüm var mı artık sadece bunu düşünüyorum.
Dolayısıyla, kendi bildiğini de toplumdan öğrenmiş oluyorsun. Yapılanı yapmama fikrinin kaynağı yapandan gelir. Ben bu tür yaklaşımlarda aykırı olmanın kibrine kapılma ve önemli hissetme çabası hissediyorum. Bilakis, absürdizm bu ve benzeri duyguları zaafiyet olarak görür... Neyse, öyle işte...
Hayat bana hiçbir şey vadetmedi. Hiçbir şey derken hiç öyle büyük hayallerim gerçek olmadı. Sonrasında da kendim ayağa kalktım ve bir şeyleri aramaya, bulmaya ve keşfetmeye başladım. Önce içsel bir yolculuk yapıp kendimi tanıdım ve sevdim. Sonrasında da kendimi dışarıya ve çevreye yansıttım. Olduğum yere çiçekler gelir, şiirler gelir ve sevgi gelir. Bunlar yine benden çıkıp bana dönen şeyler. Dönüp baktığımda keyifli hissettiren şeyler... Bazen bunlardan da sıkılıp ne öyle, hep küçük şeylerde mutluluk arıyorum, diye kızmışlığım olmuştur. Ama yine o küçük şeylere dönüyorum, onlar bana bir anlam uzatıyor gibi. Bir acıda ayağa kalkmamı sağlayan bir el gibi... Yaşamın anlamsızlığının içinde bir anlam olabilir. O yolda ararken karşımıza çıkan başka şeyler olabilir. Yine de insan sorgulamayı, aramayı bir bakıma o taşı sürekli yukarı taşımayı sevebiliyor. Benim takıldığım asıl şey zaman aslında. Zamanın böyle çabucak akıp gitmesi... Hiçbir şey bulamasam üzülecek, bunu düşünüp kederlenebilirim. Bu konuda daha fazla video gelse iyi olurdu.
Albert Camus ile neredeyse birebir aynı düşünüyormuşuz. Hayatımın son 8-9 ayı anlam arayışıyla geçti ve ben de benzer bir sonuca vardım. Çok neşeli, enerjik, yaşam dolu ve inanılmaz derecede pozitif bir insandım. Fakat o dönemde birçok sıkıntı üst üste gelmeye başladı ve bunların sayısı da giderek arttı. Yaşadığım sıkıntıların ve acıların, zevk ve güzelliklere kıyasla daha ağır bastığını fark ettiğimde anlam arayışım da başlamış oldu. "Neden yaşıyorum" sorusunu irdeledim. İlk olarak din beni kurtarabilir mi, kutsal bir amaç uğruna dünyaya gelmiş olabilir miyim ya da öldükten sonra cennete gitme umudu, bu yolculuğu katlanılabilir hale getirebilir mi diye düşünüp dini sorgulamaya başladım fakat mantığımla uyuşmuyordu. Uzun süren arayış ve sorgulamaların sonucunda elimde kalanlar; karamsar bir ruh haliyle birlikte yorgun bir zihin oldu. Sonuç olarak dini insanların kendilerini ve hayatlarını daha önemliymiş gibi hissetmek için icat ettiklerine ya da Camus'un deyimiyle bunun bir illüzyon olduğuna karar verdim. (İllüzyon evresi: 4 - 5 ay) Daha sonraki süreçte ise mevcut karamsarlığım artarak devam etti. Çünkü yaşadığım hayat hala hoşuma gitmiyordu ve hayatın anlamsızlığı durumu daha da çekilmez bir hale sokuyordu. Gelecekle alakalı olumlu beklentilerim de artık yok olmuştu ve ilerde yaşayacağım acılara odaklanmıştım. Sevdiğim kişilerin hepsi ileride ölecekti ve bu acılarla yüzleşmem gerekiyordu, yoksa gerekmiyor muydu acaba. Bu nokta gerçekten de tehlikeliydi çünkü intihar etme fikri artık gündemimdeydi. Çok zor zamanlardı. Anlık ve gelecekteki bütün acılarımdan, bu anlamsız hayatımdan kurtulmak benim elimdeydi. Zihnimde adeta bir savaş vardı, yaşam ya da ölümden sadece birisinin galip geleceği amansız bir savaş. (Yok oluş evresi: 1.5 - 2 ay) Zihnimde bu savaş devam ederken hayat da akmaya devam ediyordu. Sevdiklerimle zaman geçiriyordum, sevdiğim şeylerle meşgul oluyordum ve bu beni mutlu ediyordu. O günlerde çok önemli bir olay yaşadım. Bir extreme parka gittik ve yüksek bir yerden sırtımıza bağlı bir halatla atlanan platform için bilet aldık. Yukarı çıktım, sırtımdaki halat oldukça sağlamdı ve korkulacak bir şey yoktu. Ancak atlamak için ilerleyip aşağıya baktığımda içimde yaşadığım ürperti, zihnimdeki savaşın bittiğini ilan ediyordu belki de. O adrenalinin verdiği his gerçekten de çok güzeldi, yaşadığımı hissetmiştim. Kendimi aşağıya bırakmak zordu, çünkü yaşama içgüdülerim devreye girmişti. O an hem yaşamayı ne kadar çok sevdiğimi hatırlamış hem de istesem de intihar edemeyeceğimi anlamıştım. Kendimi, sırtımdaki halatın ölmemi engelleyeceğini bildiğim halde aşağı bırakmam bu kadar zorken, ölümün kucağına bırakmam mümkün değildi. Bu düşüncelerin beni adeta aydınlattığı birkaç saniyenin ardından kendimi aşağıya bıraktım. Yere indiğimde daha temiz bir zihnim vardı. Karanlık düşünceler yukarıda kalmıştı. Güzel geçen 1-2 haftanın ardından duru bir zihinle geçmiş düşüncelerim hakkında değerlendirme yapmak için fırsat buldum. Eski düşüncelerimin doğru olmadığı hatta tehlikeli olduğu ve bunlardan kurtulmam gerektiği kanaatine vardım. Acılara aldırış etmeden güzel anlara odaklanmalıydım. Yaşamı iliklerime kadar hissedebileceğim anlar peşinde koşmalı ve eğlenmek için yaşamalıydım. Madem hayattaydım; gerçekten hayatta olduğumu hissetmeliydim, bunu bir fırsat olarak görüp iyi şeyler başarmalıydım. Kendi hayatımın kahramanı olmalıydım. (Kahramanlık evresi: 2-3 aydır devam ediyor) Ve bu şekilde şu ana kadar geldim. Eskisine göre hayatımda daha çok mutluluk var ya da ben buna odaklandığım için bana öyle geliyor ama nihayetinde mutluyum ve önemli olan da bu. 20 yaşındayım ve bu yazıyı hem içimi dökmek hem de bu tarz dönemlerden geçenlere ilham olabilmek için yazdım. Size tavsiyem bu tür derin konulara kendinizi fazla kaptırmayın yoksa hayattan uzaklaşıp depresyona girebiliyorsunuz. Bunun sonuçları kötü olabilir. Sadece hayattan keyif almaya bakın ve bardağın dolu tarafına odaklanın. Sevdiğiniz kişilerle birlikte olun ve sevdiğiniz işlerle meşgul olun. Bu süreç boyunca hep, madem bitecek öyleyse neden uğraşıyoruz ki diye düşündüm. Ama belki de tam tersi, hayatın bir sonunun olması onu anlamlı kullanmak için bize bir sebep veriyordur. Filmin sonu ölümümle bitecekse, bir kazanan olarak ölmek, kaybeden olarak ölmekten çok daha iyidir, bir şeyleri başarmış olmak, başarmamış olmaktan çok daha iyidir diye düşünüyorum. Artık korktuğum şey yaşamak ya da ölmek değil; yaşamamış olmak. O yüzden yaşadığımı hissettiğim anlar peşindeyim.
Tüm yorumunuzu okudum ve bir an bunları ben yazmışım gibi hissettim sorgulamaya başladığınız o ilk 5 ay benim dusunduklerine gerçekten çok çok benziyor ve evet bende artık yaşamımda çok daha mutluyum benim gibi birinin olduğunu bilmek güzel
Merak ettiğim bir şey var, cevaplarsanız sevinirim. Ahlak dışı olduğunu bildiğiniz, yargılanacağınızdan emin olduğunuz şeyleri yapmamaya kendinizi nasıl ikna ediyorsunuz? Evet, belki o karanlık dönemleri atlattınız ama cevaplanmamış büyük bir soru var: Her şey bu kadar boşsa ve hayatınızın asıl amacı yaşadığınızı hissetmekse neden size zevk verecek "tüm" aktiviteleri yapmıyorsunuz? Sırf başka insanları mutlu etmek için neden kendinizden, zevklerinizden ödün veriyorsunuz? Neyi yapıp neyi yapmayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Şu an boğuştuğum soru bu. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin anlamlı olduğunu, neyin yapılabilir neyin yapılamaz olduğunu ayırt edemiyorum. Sanırım akıl sağlığımı kaybediyorum...
Bende yazdığınız şeyleri aynı şekilde düşündüm ve bu döngü asla bitmiyomuş ve bitmicekmiş gibi fakat bi farkımız var oda sizin 20 yani bunu yazdığınızda 20 yaşında olmanız şuan büyük ihtimalle 23 lerdesiniz, benim ise 13 yaşında olmam. 13 yaşında biri olarak bu tür şeyler düşünmek beni daha başlamadığım hayatımın içine etti. Asla hiçbirşey yapmak istemiyorum hislerim çok korkunç ve karmaşık düşüncelerim susmuyo ve önüme gelen herşeyi sorguluyorum arada bi delirdiğimi yada hasta olduğumuda düşünmüyo değilim. Bilmiyorum bazen hayatın başında olmam ve daha çoğu şeyi hissedip görmemiş olmam beni bi şekilde umutlandırsada, tamam daha önümde çok uzun yollar var mutlu olucam desemde, yine de düşünceler tekrar edip duruyor ve sonunda ne olursa olsun hep şu aklımdan çıkmıyor, ne olursa olsun herşey anlamsız değil mi ne gerek var? Mutlu olsam nolucak çok anlamsız gibisinden düşünceler. 3-4 aydır böyleyim öncedende bunları düşünmüyo değildim elbet ama bu derecede ilk defa hem bunalım yorgunluk stres korku ve endişe içerisinde bu düşünceler yüzünden bu hale geliyorum. Gerçekten çok korkunç. Umarım bunu yaşayan herkes düzelir. Ve bende daha başlayamadığım hayatıma bi amaç bulur o amacı hayatımın anlamı yaparım.
@@Pqrii.s merhaba sende adeta kendimi gördüğüm için bir büyüğün olarak birkaç şeyi kafanda netleştirmek isterim öncelikle bu tarz düşüncelerini felsefeyle yonlendirmeni öneririm bu sayede kendi düşünce çemberinde dönüp durmaktansa uç fikirleri de hesaba katarak aslında bu tarz düşüncelerin deneyimleyeceğin bir ton farklı düşünceden sadece birkaçı olduğunu anlayabilirsin. Bu ne sağlayacak bana diye sorarsan eğer üstte yazıldığı gibi deneyim dediğimiz şeyin uçsuz bucaksız olduğunu ve tek bir deneyimin varolan bütün bilinç akışını kökünden değiştirebileceğini fark etmeni sağlayacak. Dolayısıyla iyi deneyimlerininde aslında tahmin edebileceğinden kat be kat daha fazla mutluluk getireceği gibi fazlasıyla optimist bir bakış açısını tam anlamıyla kavrayabilir ve günlük hayatında uygulayabilirsin. Her şeyden öte genç olduğunun farkına var ve ağırdan alma hakkını kendine tanı çünkü bu konuların üzerine düşebileceğin daha çook yaşın olacak.
Bu kabulleniş erken yaşta olunca insan bazı değerlerini yitiriyor fakat bir yandan da kendi değerini fark ediyor. Yine harika bir video olmuş emeğinize sağlık.
Bu videonun karşıma çıkmasına çok mutlu oldum. Pek kitap okuyan biri değilim ve yazarları tanımıyorum haliyle Albert Camus'den de haberim yoktu. Bu video kafamda soru işaretinden çok yüzümde bir gülümseme oluşturdu. Varoluşa, nedenlere ve hayatın anlamına yönelik hep aşırı bir ilgiye sahip olmuşumdur. Her yalnız kaldığımda kafamda durmadan yankılanan neden sesi asla doymak bilmiyordu. Günlük konuşmalar, koşturmacalar, bildiklerimiz ve gördüklerimiz günün sonunda benim için bir nedenin cevabı olamıyordu. Neden varız, kimiz, neden doğuyoruz, neden ölüyoruz? Önce genel sorularla başladı her şey birkaç acemi tahminden başka bir şey değildi ama garip bir zevk veriyordu sorgulamak. Bir kere bunun farkına varan zihnim asla durmadı. Artık sadece geneli değil her şeyi, her küçük ayrıntıyı sorgulamaya başladım. Yani nihayet yolu ters değil önüme bakarak yürüyordum. Her şeye anlam arayan zihnim sorguladıklarıyla ve bulduğu cevaplarla derin bir umutsuzluğa kapıldı. Hayatın yaşamaya değer bir anlamı yoktu. Her şey tekdüzeydi. Yaşam ve ölüm arasındaki bir çizgide kısır döngüyü farklı yollardan yaşayıp durduğumuzu fark ettim. Bir anlamı yoktu sevmenin, sevilmenin, sahip olmanın ya da başarmanın. Bunların hepsi bizi yaşatmak için kamçılayan hormonların bir oyunuydu sadece, en büyük derdi üremekti canlıların. İnançlar da burada devreye giriyordu. Bu kadar önemsiz olduğumuza inanmak istemiyorduk. Bir sonu, ölümü, anlamsızlığı kendimize yakıştıramıyor Tanrı arıyorduk. Nihayetinde yaşıyorduk...
Benim düşündüğüm şeyleri yazdığın için mutlu oldum bazen aşırı tekmişim ve düşündüklerimi kimse düşünmüyomu yoksa diye bi çıkmazın içine girdiğimde herşeye yabancılaşıyorum. Yaşının kaç olduğunu sorabilirmiyim acaba söylemek istersen tabii. Ben daha 13 yaşındayım ve en ufak şeyleri bile deli gibi sorguluyorum. Şu neden var bu neden var herşey nası var oldu evren neden var oldu biz niye düşünebiliyoruz. Neden sevgi diye bir şey var. Hissetmek diye bişey neden var herşey gerçek mi ben gerçekmiyiiimmmm veeee cok daha fazlası gerçekten kafayı yiyorum birazda korkuyorum bunları o kadar cok düsünüyorum ki yaklasık 3-4 aydır düşüncelerim yüzünden bunalım yorgunluk stres korku endişe içindeyim asla hiç bir şeye enerjimde yok. Arada bi ölümü de düşünüyorum Biraz korkunç, yapmak istediğim tek şeyde birisiyle özellikle beni anlayabilcek birisiyle konusmak benim gibi olanları görmek birazda olsa içime umut yüklüyooo
@@Pqrii.s Daha yolun başındasın küçük prenses ben 23 yaşındayım. Bu yaşta bunları düşünmen çok hoş daha doğrusu bu farkındalığa varabilmen. Bu şekilde düşünmek insanı yalnızlığa itiyor bir de ve yalnızlığın nasıl güzel bir şey olduğunun farkına varıyorsun. Tabi bunun için önce anlamsızlığı kabul edip onun getirdiği umutsuzlukla başa çıkman gerekiyor. Ben her zaman doğruya ve gerçeğe ulaşmak isteyen birisi olduğum için sahte bir hayat yaşamak istemedim bu yüzden zihnimi oyalan, yoran her şeyden uzaklaştım bunun en başında insanlar geliyor. Kim olursa olsun insanlar ve ilişkiler bir perde gibi tamamen sorgulamanın üzerini örtüyor. mesela sorduğun soruların cevabı benim kitabımda tamamen canlı olmaktan geçiyor. Canlığın temeli üremektir. Bunun için ise önce hayatta kalman gerekiyor. Yani hissettiğimiz sevgi, bağlılık aile ilişkileri vs. hayatta kalmamızı sağlayan şeyler. Yalnız bir insandansa birçok insanın yaşama şansı daha fazladır. bu günümüzde pek işe yaramıyor tabi çünkü artık bilek gücüyle değil akılla savaşılıyor. Aşkın ne için olduğu gayet açık zaten. Aslında klasik, ilkel bir canlıyız ne kadar akıllı olursak olalım içgüdülerimiz bizi biz yapan şeyler. Günün sonunda hepimiz doğuyoruz, ürüyoruz ve ölüyoruz. Hayvanlardan farkımız yıllar geçtikçe bildiklerimizin üzerine bir şeyler katmamız ve gelişmemiz. Ama his, duygu, düşünce olarak baktığımızda çok da karmaşık değiliz. Bunlar benim düşünerek vardığım sonuçlar tabi. Her gördüğünün temeline inip, onu anlamak isteyen zihnimin eseri. Senin ürettiğin veya üreteceğin düşünceleri de merak ediyorum.
@@Jane-ur5ii Teşekkür ederimm, Aslında bu yaşta bu tür şeyler düşündüğüm için biraz korkuyordum yaşıtlarım gibi olamamaktan hayatı yaşayamamaktan, Annem her zaman yaşına göre çok büyük şeyler konuşup düşünüp duruyorsun diyor. 3 yaşındayken herşeye bu ne bu ne diye sormaya başlamışım hatta Yaklaşık 9 yaşlarından beri böyle düşüncelerle doluyum. Ve felsefeye karşı cok ilgim var cok okuyorum yazıp duruyorum ama fazla düşünmek çok yoruyor. Açıkçası böyle yazman beni çok mutlu etti daha hayatın başında olduğumu çoğu şeyi görmediğimi ve bilmediğimide farkındayım belkide çoğu şeyi daha yaşayamadığım için böyleyim bilmiyorum ama biraz karmaşık bir hayatımda var bilmiyorum. çok teşekkür ederim fikir ve düşüncelerini belirtip cevap yazdığın için :) Sayende çok daha iyi hissediyorummm
@@Pqrii.s Abicim olay şu ben de 18 yaşında bir büyüğün olarak (en azından insanlar böyle kabul ediyor) Çocukluktan beridir sana sabitler düzen vs her şeyin bir sistematik üzerine olduğunu ve her şeye böyle bakman gerektiğini öğrettiler böyle olmadığını fark edince de istisna dediler İstisnai olaylar istisnai olarak kabul edilmez ise aslında orada bir düzen olmadığı kolay şekilde anlaşılır Sama kolay bir örnek vereceğim ama biraz pis bir örnek kusura bakma Toplum içinde tecavüzler ne kadar az ise o kadar etkilidir ve bunun yanlış olduğunu sana öğretilen olmadığını anlaman o kadar kolaylaşır Ne kadar fazla ise bunun bir yanlış olması ortadan kalkar çünkü senin algın yanlış olan şeyleri azlığı ile biliyor Yani çok küçük azlıklardan çok büyük şeyler kaçırıyoruz ve bu alnımızın devam ettirmek için istisna diyoruz Ya da bugün fizik kurallarını kendi içerisinde biyoloji kurallarını kendi içerisinde ayırabiluyoruz ama istisna dediğimiz şeyleri bu şekilde gruplandıramıyoruz bu bile istisna :) Yani abicim bu tamamen sana ögretilenleri daha efektif kullanan kafa yapın ile alakalı rahatlamak için de kabullenmeyi öğreneceksin(öğrenemedim...) Hayırlı akşamlar
Kendini herşeyden soyutlarasan devam etmelisin bu anlamsız hayata ama seni sen yapan duyguların ve yaşantın bunları göz önünde bulundurup düşünürsen senin için anlamsız olan hayatın yol ayrımına daha iyi karar verirsin..
Var edildiğini bilmek,var edeni anlamak, ve ebediyen var olmanın bu dünyayla sınırlı olamayacağını farketmek.. Hayatın anlamını 0 dan 1 e getiren şeyler..
Her sabah uyanıp dışarı çıktığımda derin bir nefes alıyorum ve varolduğum için içim huzur ve minnetle doluyor. Var olduğuna şükretmek yaşamdaki bütün boşlukları dolduruyor.
çok kafaya takmayacaksın , elinle tuttuğun gördüğün bilemediğinden her zaman daha iyi bir alternatiftir , zamanını güzel değerlendir anılar biriktir , gül , eğlen , gez taki gün gelene kadar..
daha dün kardeşimle yaşamanın anlamsızlığından konuşuyorduk. nedense böyle yaşamanın anlamsızlığına rağmen bizim anlam vermeye çalışarak yaşadığımızı her fark edişimde o an rüyadaymış gibi hissediyorum. etrafıma bakıyorum ama dünya silikleşiyo sanki...
@@Ahmetkrdb evet çok ürpertici bi durum. En iyisi bu durumu kabullenip kendimizi geliştirmeye odaklanmak. Bu hayatın ve yaşamanın bi anlamı olmayabilir ama biz bu hayatı yaşıyoruz. Ve nasıl değerlendireceğimiz tamamen bizim elimizde
Gerçeklik algısını yitirip hayatı dışarıdan izler gibi görmek veya gerçek değilmiş gibi hissedip silik, bulutlu bir şekilde görmeye psikolojide derealizasyon deniliyor. Bir bozukluk veya hastalık değil ancak anksiyete semptomudur. Tabi bu zamanla geçmez ve uzun süre devam ederse dissosiyatif duruma dönüşür ve psikolojik bir bozukluk olur. Gerçi uzun zaman olmuş yorumlarınızın üstünden ama, okuyup aa bu bende de var diyenler için faydalı olur belki
Aynı durumdayım fakat kardeşim yok o yüzden bu konuyu konuşucak kimsemde yok :d ablam var fakat bu konularla uğraşan birisi değil bazen aşırı fazla sorgulayıp hiç bir şeye anlam veremiyorum tamamen aşırı garip hissediyorum ve bu korkunç oluyo, 3-4 aydır endişe garip hisler korku bunalım yorgunluk hissi, galiba hayatın anlamsızlığını kabul edip bir şekilde yaşamam gerek çünkü başka şansım yok ya ölüm yada yaşam :(
yara izlerim olmadan ölmek istemiyorum demişti tyler durden bence hayatın anlamı acılardan geçer ne kadar acı ceker o acılardan hayatta kalır kurtulursak o kadar özgürlüğe yaklaşırız ve o kadar hayat anlam bulur kendiliğinden
Geçen yaz bu kitabı okuduktan sonra yaşamın anlamsızlığına rağmem tüm çabalarıma anlam vermeye başlamıştım. Albert Camus beni bir nevi deliliğin kıyısından çekip aldı ve tüm satırlarıyla kocaman bir anlam boşluğuna anlam ekledi.
Yaşamanın anlamsız olmadığının en büyük katını Albert Camus kendisiymiş aslında. Anlamsız olsaydı düşünmezdi muhtemelen. Bu kanalda yüzlerce saat video var. O kadar çok konu işlendi ki, her birinin o kadar büyük anlamı var ki. Benim geldiğim düşünce yolunda, hayatın kendisi zaten bir anlam ve bizler bu anlamı kavramaya -anlamaya- çalışıyoruz. Tıpkı uzayı kaplayan ve her şeyin içinde olduğu o kocaman boşluk yada tıka basa doluluk gibi...
@@FIRTINA963 Anlam aranmayacak olduğu kanısına nasıl varıyor insan. Anlamı bulamadığı için mi, yoksa çabalamadığı için mi. Bu kadar devasa bir evrende dünyanın toz tanesi olduğunu düşündüğümüzde içinde yaşan biz düşünen varlıklar. Anlamı nerede ve nasıl arıyoruz. Aradığımız noktada sıkıntı olabilir mi ? Karşımızda o kadar büyük bir tablo var ki, anlamsız diyerek aslında birazda kolaya kaçıp, kaçıyoruz.
@@FIRTINA963 Bizi biz yapan şey, Anlamdır. Her şeye bir tanım buluruz. Bir açıklama yazarız. Detaylar üzerinde tartışırız. Albert bile anlamsızlığa bir tanım getirmiş. Anlamsızlığın bile içerinde bir anlam olduğunu görüyoruz. Hepimiz aslında kocaman bir Anlamın parçasıyız.
@@FIRTINA963 Evet haklısın sorunda burada başlıyor. Aslında sorun anlamsızlık değil "Bulamamazlık" ! İnsan Neden Arar ! Bir şey mi kaybettik arayalım. İçimizde bir his midir Aramak. Bir aslan antilobu, bir arı çiçeği neden arar. İnsanın iç güdüsü de Anlam mı acaba. Sanırım ilk başta doğru sorulardan başlamalıyız. Her benlik içinde aslında doğru soruları barındırır, bunları oturup düşünmek ve açık yüreklilikle sormak gerek. Sorunun peşinden giden her yada geç, cevabı bulacaktır. Bulamasa da, çiçek ararken hayatı son bulsa bile, arılar bundan asla vazgeçmez.
@@FIRTINA963 Çok kolay manipüle edildiğimizi, kendi fikrimizden çok başkalarının fikriyle ilgilendiğimizi, çoğunlukla haklı ve doğru olarak gördüğümüzü, sürekli kaos peşinde olduğumuzu düşünürsek; Yüksek bir tepede esintiyle sallanan ağacın huzurunu ararız, ama ağaçtan daha zeki olduğumuzu düşündüğümüz için onu keser ve dünyada hiç bir canlının yapamadığı evler şehirler, fabrikalar kurarız. Zeki olmanın pekte önemli olmadığını düşünüyorum. Anlamak evet Anlamak... Zekiliği tetikleyen bu sanırım Anlamak.
@@FIRTINA963 Ben üstünlüğü zekada değil, insanın sorumluluklarına göre hareket edip etmediklerinde olduğunu düşünüyorum. Mesela atomu parçalayanlar zekidirler ama bu durum onları üstün yapmıyor düşüncesindeyim. Dediğiniz gibi zeka nasıl şekillendiriyor insanı.
Depresyonun ve bunalımın getirdiği düşünceler bunlar. Yazarlara baktığımızda psikolojisi bozuk ama sanatçı insanlar. Hayattan keyif alamadığın zamanda böyle sorgulamalarla karşılaşır insan.. Hayata karşı algımız sınırlı, bilgimiz yetersiz o yüzden anlam vermek yerine kendine amaçlar, hedefler, olabileceğin en iyi insan olma fikrini koyarsak dünya daha yaşanılır biryer olur. Bu tür yazarlar, düşünceler tıpkı kendileri gibi depresyona dibe çeker, hayat gerçekten yaşamaya değer biryer ve bunu ancak sağlıklı bir psikolojiyle anlariz
37 yaşıma girdim,benim gördüğüm hayata bir saat olarak bakarsan 5 dakikası mutluluk ve zevkse 55 dakikası zorluk ve acıdır.Bir noktadan sonra acıyı hissetmemeyi öğrenirken aynı zamanda mutluluğu kaçırabiliyorsun.Belki de sorun bendedir.Ama bazen sahne kapansa daha mutlu olmayacağımı bilsem bile daha mutsuz olmayacağıma inanıyorum...
Videonun konusu çok derin ve güzel. Anlatımı da aynı şekilde. Bunu çok nadir yaşarım ama videonun bittiğini fark etmedim bile. Kendi kendime çok düşündüğüm bir konuydu. Ben her şeyin en ufak şeylerin bile felsefesini yapan uzun uzun düşünen biriyim. Ama her seferinde şu sonuca varıyorum "Hayat çok garip, her şey garip ve saçma bir düzen içinde. Aynı zamanda bir karmaşaya mahkum. İnsanlar, canlılar, nesneler, düşünceler... Bu anlamsızlığın içinde yapabileceğim şey ise; akışına bırakmak, kendim olmak ve mutlu olmaya çalışmak" videoda da dediği gibi evren bizi umursamıyor, bir amacımız yok. Bu yüzden yapabileceğimiz başka bir şey de yok. En iyisi tadını çıkarmak :)
Herkes kendi düşüncelerini açıkça ifade etmeli. Saygı duymak zorundayız. Onu olduğu gibi kabul edip devam etmeliyiz. Zaman kimin haklı olduğunu gösterir.
Adı üstünde absürt bir düşünce :) kendisini güzel tanımlamış. İnsan bir anlam arayışı içindeyse ki öyle. Bunun evrende yada fıtratımızda bir karşılığı mutlaka vardır. Ve bu anlamı bize getiren, yani fıtratın ihtiyacı olan ve o ihtiyaca anahtar kilit şeklinde uyum sağlayacak olan tek şeyler inançlarıdır insanların. Tüm dinlerin amacı da insana bir amaç vermektir zaten. Yani aslında insanım içindeki anlam arayışının karşılığını veren dinler gerçekten de tamda insanlığın en büyük sorunlarına çözüm olmuştur.
Sınav senemdeyken albert camus'un yabancı kitabını okumuştum beni kötü etkilemişti. Yarına cıkacağım bile kesin değilken aylar sonra gireceğim sınava çalişıyodum. Hayatın kurallarını kim koymuş neden sürekli iyi olmak zorundayız. Doğru olan kime neye göre doğru gibi sürekli sorular soruyodum kendime
Doğru ya da yanlış yoktur hepsi ilüzyondur kişiye göre değişir sadece şu an vardır. Fakat bu hayatta her şeyi bırakalım uğraşmayalım anlamına da gelmez
Güne bu gün öldüm diye başlarım, ve her gün algım açık bir film izler gibi devam ederim, böylece gece yatağa girdiğimde ise kafam bomboş olur, güzel, huzurlu ve sakin. Şaşırma, heyecanlanma, üzüntü, korku, sevinme gibi tüm hisler uzaklaşıyor bu süreçte, dengede herşey.
Hayatın güzelliği, hayatın absürtlüğüne rağmen belli tesadüfi zincirlerden geçerek var olduktan sonra, bu varoluşa karşı bir direniş gösteremeyip, hatta bu direnişi düşünmeden bu absürt hayata bağımlı olmamızdır bence.
İnsan hayatın anlamsızlığının farkındadır ancak bunu anladığı an diğer temel dürtülere karşı koyamadığımız için devam ederiz, anlamsızlık yokmuş gibi yaparız, muhtemelen bunu istemsizce yapıyoruz. Bedenimiz yoluna devam edebilmek için bu 'gerçeği' görmezden gelir. Farkındalığımız, eski biyolojimize nazaran daha yeni geliştiği için ve vücudumuzun yaşadığı çevresel problemleri çözmek için ortaya çıktığını da varsayarsak belki bu sorduğumuz sorular, anlam arayışı sorularının cevabının olmaması, bir döngüselliğinin olması, sürekli yeni sorular sormamız ve cevap veremememiz bir çeşit hayatta kalma içgüdüsüdür.
katılıyorum. ve tüm bunları bilmem hiçbir şeye yaramıyor. hala gündelik sorunlar yüzünden korku, endişe ve acı hissediyorum. sanki bir ormandayım ve yırtıcı bir hayvandan kaçıyorum. vücudumuz bu ikisini hala ayıramıyor. gereksiz şeylere çok anlam yüklüyor ve bu bizi çok yıpratıyor.
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. -Nazım Hikmet Ran / Yaşamaya dair
Resmen bağımlılık yaptı bu kanal bende, keşke her bağımlılığımız bilime, bilgiye olsa keşke... Emeğinize, nefesinize sağlık... sizin deyiminizle, siz'de iyiki varsınız.👏🙏
yaşam kalitesi , boş zaman, sağlık, maddi imkanlar vb. tüm iyileştirici etmenler yukarıdaki anlatılan anlam konusunun tamamını neredeyse etkiliyor ... o zaman anlamsız bir hayat senin suçun....
Ölmek. Her şeyi kapatıp kenara çekilmek. Tüm inançların, hayallerin bir hiç olduğunu bile bile bu anlamsız ve absürt yaşamı devam ettirmek. Neden hayatın koşturmacasında kendimi yorayım ki. Kapatmak. Gerçekten hayat anlamsız, yaşam çabası boş. Hayret verici gerçekten. Şu an bu satırları yazarken The Blue Danube dinliyorum. İstersem şu an masadan kalkıp bitirebilirim her şeyi. Ama cesaret edemiyorum. Belki de baktığımız açı yanlıştır. Gözden kaçırdığım bir şey var belki. Ya bu bir rüyaysa. Ha 50 yıl sonra ha şimdi, ne fark eder ki.
Herkesin bu hayattaki amacı ve dolayısıyla çıkardıkları anlamları da bambaşkadır. Benim bu hayatta ki amacım ölsem de unutulmamak ve bu yüzden hayatımın bir anlamı var. Maria Curie, Nikola Tesla, Albert Camus gibi hayata iz bırakıp öldüğünde diger insanlar sayesinde anlam kazanmış olursun. Benimde bu hayattan istediğim ve görmek istediğim anlam bu.
Peki bu neden anlamlı senin için bedenin toprağın altına girdikten sonra insanların seni konuşacak olması neden senin için önemli bunun neyi anlamlı geliyor
@@iremmmia En basitinden buzdolabı bile alternatif akımla çalışıyor ve bunu Tesla buldu bu hayata bir katkısı oldu eminim ki hayatın anlamının birilerine yardım etmek dünyayı anlamak olduğunu düşünmese bir otel odasında sadece bunları düşünmekle geçirmezdi tüm vaktini ve bende bedenim toprakta çürüse bile ruhum anlam bulsun istiyorum bu yüzden unutulmayacak kadar insanların hayatına dokunmak istiyorum
Kanalın izlediğim ilk videosu. Anlatım sade anlaşılır ve akıcı. Anlatıcının Türkçesi son derece pürüzsüz, ses tonu dikkat çekici ve dahi rahatlatıcı. Videoyu dinlemekten zevk aldım. Videonun sonunda takipçi olun şeklinde ısrar edilmemesi beni direkt abone ol tuşuna götürdü. Zannediyorum diğer videoları da en az bunun kadar elek üstü. Kaliteli Video, kaliteli kanal, kaliteli İçerik için teşekkürler.
Bu noktada Camus'nun bir miktar hatta önemli bir miktar ilerisinde Franz Kafka'yı görürüm. Tabii ki bu benim şahsi düşüncem. Burada yazarları yarıştırdığım düşünülmesin, daha ziyade Camus konuşulunca aklıma hep Kafka gelir. Bir de edebi entellektüellik taslama gibi bir amacım da yok. Kafka'nın özellikle bürokrasi yergisi olan Dava, Şato ve Amerika üçlemesine ek olarak Cezalılar Kolonisi ve devcileyin bir böcek olarak uyanan Gregor Samsa'nın Dönüşüm hikayelerini okumadan ve hatta birkaç kez okumadan hayata dair kişisel yorum yapmamakta fayda olduğunu düşünüyorum. Hatta Kafka'nın gerek hayatı gerekse de eserlerinin bilimsel yorumlarını da sıkı bir şekilde çalışmak lazım diye söyler büyük yorumcular. Kafka'da Camus'ya benzer ve kısmen de farklı olarak ne kadar distopik, bürokratik ve umutsuz gibi görünen bir yaşam örüntüsünden bahsedilse de sonunda bir umut ışığı vardır. Çok ufak olsa da bu umut ışığı olayın kahramanı onu değerlendirmese de vardır. Absürdizm aslında bu seçimdeki umut kavramını kişinin kendi seçimine dayandırır. Yazarları yarıştırmanın anlamı yok tabi, öte yandan bu güzel kanal madem ki yaşam felsefesine girdi ve madem ki edebiyattan da gidiliyor muhtemelen Sartre ve Dostoyevski gibi üstadlara dair de birşeyler beklerim :) Emeğinize sağlık.
Cok kalitelisin. Gercekten gurur duydum. Ulkemizde senin gibilerin oldugunu hatirlattigin icin tesekkur ederim. Cocuklarimla her video nu paylasiyor ve izlemelerini rica ediyorum.
Abi bence hayatın anlamı baktığımız perspektife göre değişir. Kimisi için hayatın anlamı sevgidir, kimisi için maddi şeylerdir. Bence öğrenmek hayatın anlamlarından biri çünkü doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar hep bir şeyler öğreniriz. Öğrenmek hayata anlam katan ve güzel kılan bir şeydir. En basit mutluluk veya korkuyu bile öğreniriz. Yine bizi bilgilendirdiğin için sağol abi🤗❤️
@@mtang8082 Ölümden sonrası bilinmiyor. Onun için bilgi işe yaramaz diyemeyiz . Ki ölümden sonrasını geç,bu hayatta yaşarken bilgi işe yarar. Bilgi öğrenme hevesi olmasa zaten insanlık bu güne hiç gelmezdi. Bu arada bilgi illa fen bilgileri değil, dini bilgide (inanan için) hem dünyada hem ölümden sonra işine yarar. Dediğim gibi yaşam amacı kişiden kişiye değişebilir . Ki genel bazı fikirler var çoğunluğun düşündüğü. Bilgi de bunlardan biridir.
Sanırım en büyük kötülüğü kendimize bu şekilde yapıyoruz hayata bir anlam katmaya çalışarak. Dönüp bakarsak kocaman bir hiç hayat! Biz buna bir anlam katma çabası içinde, kendimizi özel kılma eğilimi bu. Basitçe tek anlam şu olabilir; Yemeğe ulaşıp, nesillerimizi devam ettirmek yani üremek. Doğada ki diğer canlılardan tek farkımız bilinçli olmamız ama Dünya yapısı gereği bilinçli bir canlı istemiyor. Toplayacak olursak, hiçliğe anlam arama çabamız evrimsel süreçte meydana gelmiştir. Amacımız temel yaşamın arzusuyla aynıdır, Yiyecek ve nesilleri aktarmak!
"Ölümle biten yaşam saçmadır, evet. Bunda kuşku yok. Ama yaşam ölümle bitiyor diye kapayacak mıyız gözümüzü, yüreğimizin kapılarını bu yaşanası dünyanın güzelliklerine, bunlar yanında insanların acılarına, çaresizliklerine? Mademki yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir." -Albert Camus
Hayatın anlamını sorgulamayanlar her uykudan huzurlu uyanırken, beyninde şimşek gibi çakan hayatın anlamlılığı konusunda kafası karışanlar daha huzursuz uyanırlar uykudan. Hayatta kendinize bir sayı belirleyin. O sayı kadar iyilik yapın. O sayı kadar dert dinleyin. O sayı kadar çocuk sevin. O sayı kadar hayvan besleyin. Hayatınızı o sayıya göre kurun. Ve hayatın anlamını size ihtiyacı olan bu varlıkların gözünde arayın...
@@muratcangokyokus2905 Bu anlamı kimse bilemez ama bilse dahi birine aktaramaz asıl sıkıntı da bu zaten dinler tamamen insanların anlam arayışlarından oluşmuştur. Ama insanlara aktarınca aslında tek bir anlamın olmadığı farklı mezhepler etrafında insanların kutuplandığı gözlemlenmiştir. Bu da asıl sorumuza cevap veriyor. Net bir anlam yoktur her insanın ayrı bir anlam çıkar ilişkisi vardır.
@@berkay4631 Dinler insanların anlam arayışlarından meydana gelmiştir demek bir inançtır. Tam zıttı da bir inançtır. Yani anlam arayışına karşılık, insanın içndeki o bitmez tükenmez anlam arayışına karşılık yaratıcı o anlam arayışının karşılığı olan dinleri insanlara lütfetmiştir Buda bir inanç. Ben bu inancı yan ikincisini daha akla ve mantığa uygun buluyorum aksi halde yaşamak için hiçbir sebep olmuyor ve saçmasapan bir tesadüfler silsilesinin sonucu ben burda yazı yazıyorum. Ki tesadüflerle anlatılamayacak şeylerin varoluşu da bu fikrimi destekliyor . Senin dediğin de bir inanç. Sen öyle olduğuna inanıyorsun ve ikimizinde yüzde yüz haklı olduğunu kimse kesin ispatlayamaz. Saygı duyuyorum zaten çoğu insan aslında burada bir imtihana tabi tutuluyor bana göre.. Kibrine yenik mi düşecek yoksa bu kadar delil varken iman edip saygı mı duyacak.. Sevgiler.
@@muratcangokyokus2905 senin sözlerinde en az benimki kadar doğru olabilir insanlar ikiye ayrılır önemli olan benim senin görüşüne olan saygım senin de benim görüşüme olan saygın
@@muratcangokyokus2905 Güçsüzse insan dine veya başka inançlara sarılabilir. İlla tanrı istiyorsan kendine bak, anlam istiyorsan kendi anlamını yarat. Her şey senin zihninde, tanrı fikri de anlamsızlık fikri de. Üst-insan'ın bunları çoktan aşmış olması gerekir. Kendi anlamsızlığını daha büyük bir anlamsızlık (yani sonsuz olan tanrı fikri) ile kapatmak saçma geliyor. Her şey sensin, sen olduğun sürece her şey var.
hayatımı değiştiren, ben bu bakış açısını arıyormuşum bunca zamandır dedirten bir düşünür benim için. Çok güzel anlatmışsınız siz de. Emeğinize sağlık.
Bir iki kitabı hariç tüm kitaplarını okudum ve bakış açımı çokça değiştirdi değerli rahmetli ) Hem absürdlük hem başkaldırı fikirlerine katılıyorum. Bu güzel yazarı ve hayat felsefesini ele alman sevindirdi, sen de iyi ki varsın.
Böyle absürd insanların hayatlarını yaşarken taşı yukarı çıkarmaya devam etme kahramanlığı yerine, iyimser olsun diye demiyorum ama kötümser de bakmadan, manzarası güzel bir dağ evinde onun için son gelene kadar etrafı seyredip çayını yudumlayıp ve bittikçe de ayağa kalkıp yeniden çayını doldurup içebilmesinin ve gülümseyebilmesinin mümkün olabileceğine inanmak istiyorum ve bütün aksiliklere rağmen kahramanlığın bu olduğuna inanıyorum.
"Tanrı əsla zər atmaz" Albert Einstein.Əgər biz həyatın anlamsız olduğunu düşünürsək demək bizlər özəl biriyik.Çünki bəzi insanlar bu haqda düşünməz və sadəcə yaşayar.
Bence insan akılının yapısı gereği sürekli olarak kendini aşmaya çabalıyor.Bunu kimi zaman sanat gibi gerçekliği büküp kendi zihnine göre güzelleştirerek,kimi zaman devamlı mücadele gibi dayanma sınırlarını zorlayarak yapıyor ve bunun göçebe bir tür olmamızla ilgili olduğunu düşünüyorum.İhtiyacımız olan şey kısa dinlenme aralıklarıyla devamlı değişim ve rekabet.
Albert camus'nün kitaplarından okudum onun felsefesini tanımaya çalıştım ancak absürdizm felsefesi tam anlamıyla gerçekten absürd bir felsefeydi kayayı sonsuza kadar yukarı doğru itip yinede çıkarmayı başaramayan sisiphos gibi o kayayı ne kadar isterse itsin yukarı çıkaramayacağını bilmesine rağmen yinede bunu denemeyi sürdürmesi tüm ilüzyonlardan kurtulmuş absürd bir kahraman olmasından mıydı yoksa birgün o kayayı yukarı çıkarabileceğine dair beslediği umut ve inanç mıydı? Hayat bir insanın ona nasıl baktığına bağlıdır iyi ya da kötü güzel ya da çirkin inançlı ya da inançsız
Yorumun çok iyi ,baya güzel yazmışsın Benim kafama takılan soru şu Sisifos'un umutlu olmasının sebebi ne Neden kayayı yukarıya götürmek istiyor,yukarıya götürdüğü zaman ne elde edecek ,başkaldıran bir insan olarak Nitelendiriliyorsa ,neden bu çabayı veriyor,öldürsün kendisini ,başkaldıran insanın amaçsız olması gerekmez mi ? Benim şahsi fikrim hayatın bir anlamı olduğu , bu anlamın kişiden kişiye deģiştiğini düşünüyorum,başkaldıran insan için de hayatın bir anlamı olduğunu düşünüyorum, Benim şahsi görüşüm ,hayatın anlamı Aniden sorguladiğınız zaman ,direk düşünmek istediğin zaman değil, Birşeyler için çaba sarf ettiğin zaman ortaya çıkıyor,harekete geçtiğin zaman ortaya çıkıyor .bu başkalkaldıran insan insan içinde geçerlidir ,anlam arayışından dolayı sonuç anlamsızlığa çıkıyor ,anlam arayışı uzun bir sürec olduğu için ,onun için anlamlı olan da Bu süreci anlamak ,bu anlamsızlığı öğrenmek Demek istediğim herkesce öznel olarak nitelendiriği bir anlam var , Zihnimde yüzlerce fikir dönüyor ,bunları nasıl aktaracığımı bilmiyorum umarım anlamışsındır. B
@@ylmaz-vd7fn Evet demek istediğini çok iyi anladım bununla ilgili bir örnek vardı v for vendetta da semboller insanlar anlam yükler diye aynı şekilde de hayata da anlam yükler insanlar camus hayatın anlamsızlığı dan dem vurur ama anlamsızlığı aramak bile başlı başına hayata yüklenen bir anlam ve adanmışlık değil mi?
@@Nur_4284 Aklımdaki binlerce fikri bir metine sığdırdın,aynen öyle ,tam olarak dediğin gibi ,üstüne daha fazla bir şey yazıp uzatmak istemiyorum,well done Lol
@@ylmaz-vd7fn sizin gibi düşünce yapısında ki insanlarla gerçek hayatta karşılaşmak çok zor kafamın uyuştuğu fikirlerimin benzer olduğu insanlar bulamıyorum hadi onu geçelim fikirlerimiz farklı olsun benimle benzer konulardan hoşlanan bir şeyler anlattığımda gerçekten dinlemek isteyen birkaç insan var neyse sizinle felsefe konuşmak hoştu hoşçakalın
@@Nur_4284 istiyorsan konuşalım,sosyal medya hesabın varsa tanışalım ,sorun değil,ben de konuşmak isterim ,birşeyler öğrenmek isterim Farklı düşünce de olan insanlar olması daha güzel,daha farklı konularda farklı perspektiflerden bakmayı sağlar.
Eğer birisi acı çekiyorsa bu diğerine yarıyordur her zaman. Bu derin düşüncelerde beni biraz olsun iç huzuruma yaklaştıran Camus'a teşekkür ederim. Dediği gibi Sisifos mücadele etti ve onun acı çekmesini bekleyenler büyük bir hezeyana uğradı. Ağlayıp sızlamak yerine mücadele etmek savaşmak lazım. E tabi belki de asıl istedikleri Sisifos'un mutlu ve mücadele etmesi olduğunu nerden bileceğiz? Elbette bilemeyeceğiz... En azından Sisifos huzurlu ya da öyle sanıyor.
Bu kadar zeki olarak addedilen insanların varlığı anlayamadan gerçekliği kavrayamadan göçüp gitmesi ne acı.Var olan hiçbir şey yok olmaz yok olan da var olamaz.Bu kaçınılmaz bir gerçektir.Var olduğumuz için bu varlığın gidişatı nereyedir nerdendir önemli olan bunlardır...
Hayatın sonunun olduğunu bilmek,absurd olduğunu bilmek bana her zaman niye yapayim düşüncesi yerine cesaret,istek vermiştir. Aklima bir şeyi yapmak mi düştü;bunu yapsam insanlara rezil olur muyum,bana nasil sıkıntılar açar tarzi düşünceler hic aklima gelmiyor,yapiyorum.Anlamsiz hayatima anlam ve heyecan katıyorum,hayallerim için savaşırken asla umitsizlige kapilmiyorum
Çalışmak, bu tür problemlerin önüne geçer. Çalışmaktan kastım herhangi bir işle uğraşmak. Böyle şeyleri düşünmeyin diyecek haddi bulmuyorum kendimde lakin bir süreden sonra rahatsız verici bir hal alıyorsa çalışmak zorunda olabilirsiniz. Delicesine, tutkuyla ve aman vermeden
çok klasik olucak ama keşke lisedeki felsefe dersinde isimlerini ezberleticeklerine sizin yaptığınız gibi insanı düşündüren sorgulamaya teşvik eden şekilde anlatsalardı o zaman muhtemelen daha verimli öğrenciler yetiştirebilirlerdi
Yaşamak değil sadece farkındalıkla birlikte yaşayabilmek bir başkaldırıdır! Bunca zamandır düşündüklerimi Albert Camus Sisifos Söyleni'de bahsetmiş. Keşke daha önceden okusaydım ve böylece haritayı yeniden keşfetmemiş olurdum.
Lânet bi sistem yüzünden bize verilen kıymetli zamanları mahvediyoruz benim en güzel cağlarımda saçma bi sınav yüzünden stresten sigaraya baslaidm bu bi bahane değil biliyorum ama yok oluyorum amacım kalmıyor artık sadece boşuna yasamak istiyorum hiç birşey yapmadan yok olmak
Anladım ki,insanları yaşatan tek şey sevgidir. Seven insan Tanrıya yaklaşır, Tanrı da ona. Çünkü o sevgiyi yaratandır. Lev Nikolayeviç Tolstoy/Insan ne ile yaşar
Yaşamın anlamsızlığını çok fazla düşünürdüm; kendimce küçük çaplı felsefe yapmaya çalışırdım. Hatta, anlamı bulduğumu düşündüğüm zamanlar bile olmuştu. Sonra cevabın o olmadığını fark ettiğimde, ister istemez bir anlamsızlığın ortasına bulurdum kendimi ama hiç buna göre olan bir felsefi fikri veya düşünürü araştırmamıştım. Beni bu filozofla kısmen tanıştırdığın için teşekkür ederim anlamsızlığıma bir nevi bir arkadaş bulmuş oldum.
3 года назад+3
Albert Camuse hayatı özetlemiş. Hergün o taşı yukarı taşımak için uyanıyoruz, akşam hüsran ile eve gelip, tekrar o taşı yukarı çıkarmak için şarj oluyoruz. Eğer o taşı yukarı çıkarabilirsek, o taşı çıkarmak için başka bir tepe daha olduğunu görüyoruz, taki herşey bitene kadar. Durmak yok yola devam.
Hayatım hep absürt olanı kendimden uzak tutarak geçti. Etrafımda absürt kahramanlar vardı ve yaptıklarının anlamsız olduğunu söylediğimde bana “biliyorum, ama böyle olması gerekiyor” diyorlardı. Ben bunu aptalca bulduğum için, birçok yerde hep uyumsuz oldum. Ama şimdi anlıyorum, absürt olan bir hayatla mücadele etmenin tek yolu hayatın kendinden bile absürt ola bilmektir. Absürtlüğe karşı gelmek ve bunu kendinden uzak tutmak ise, hayata karşı kaybetmek ve pes etmek demekdir. Bu yazdığım da çok absürt, ama malesef hayat böyle.
"İnsan iki kez doğar, önce annesinden sonra kendisinden. İlki hayata gelmektir, ikincisi hayat bulmak."
Kim söylemiş bu sözü kaynak neresi?😉
Biri bu hayat diğeri Cennet/cehennem hayatı.
Dediğimi körler anlayamaz altta bana cevap veren gibi.
55 dk önce yayınlanmış videoya 59 dk once yorum yapmayı nasıl becerdin ben onu anlamadım 😅😅😅
@@sametturak4274 ön gösterimde yapmış olabilir.
@@clenzai bir kanıtın var mı cennet ve cehennem denen birşey olduğuna?
“Hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız.”
-Albert Camus / Yabancı
Bence Albert Camus felsefesini en iyi açıklayan sözlerden.
abi biz bilim matematık fizik atomlar ve uzayı ıstıyoruz boyle sacma seyler deyıl
@@Blackomniverse yo
@@Blackomniverse yalan
Albert Camus gerçekten büyük bir yazar, en kısa zamanda kitaplarını okuma dileklerimle...
@Berra Irem Aydın çıkra göstre dmdmdmdmdmd
"İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir."
Albert CAMUS
Profil adındaki hangi harfabe
En iyi olması saçma , intiharı kötü olarak anlamlandırmakta
İntihar etmek korkaklıktır, hayatın zorluklarından kaçıştır. İntihar etmemek ise büyük cesarettir hayatın zorluklarına karşı direnmeyi başarmaktır
@@titi7765 intihar etmek korkaklık değildir bence dini inancın yoksa ölünce ne olacağını kestiremezsin bence bu cesaret çoğu kişi korkar ölümü düşünmeden günlerini geçirir ölümünü erteler , ölümden kaçar birgün ölecek olduğunu düşünmeden yaşar intihar edenler bilmediği bir yola girer bilerek çoğu insan bunu yapmaz tabi bazı intihara kalkışan insanlar hastanede uyanınca ne yaptım lan ben diyo bidaha yapmıyo çünkü korkuyo gerçekten ölmek isteyenler zaten uyanınca direk öldürür kendini 5-6 denemeye kalmaz bunlar ilgi istiyor yada ölüm ile yaşam arasında kalmak zevk veriyor bilemem yani bilmediğin bir yola girmek zordur iyi yada kötü bilmezsin bilinmezlik de seni erteletir
@@titi7765 ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm
ben senin için yaşamayı göze almışım.
“Yaşamın anlamsız olduğuna karar vermekle yaşanılmaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir.” -Albert Camus
Anlamsiz olan bir sey neden yasamaya degsinki?
Aslında konu kendisi içinde bir paradoks. Yaşamın anlamsızlığını savunduğun andan itibaren aslında yaşamının anlamı "yaşamın anlamsızlığını savunmak" oluyor. Eyleme veya söze dönüşen her şey bir anlam yaratma gücüne sahip değil mi? Yaşamdan tat almayıp kendini öldüren birisi de aslında bu eylemi ile bir anlam yaratmıştır. Bir inanç oluşturmuş ve öyle ya da böyle bunun gereğini yerine getirmiştir.
@@canerkurtulan9966 aydınlatıcı
@@barisoz.1543 Çünkü yaşamın kendisi anlamsız... Gayesini bulmayan her yaşam anlamsız olur. Bütün dinler yaşamın anlamı olarak iyiliği ve iyi olmayı öğütler. Anlam arıyorsan aslında egodan arınmış bir sen olman lazım...
Yaşamaya değer hayatın bittğinde n'olacak?
Cem Karaca'nın Sevda Kuşun Kanadında şarkısında dediği gibi "Hayat sırrının suyunu
Çeşmelerden bulamazsın
Ansızın bir deli çaydan
İçersin de kanamazsın"
En sevdiğim şarkılardan birisidir. Bu tarz bilgelik kokan, üstünde düşündürten şarkıları hep sevmişimdir.
Osman gumca tanıdık mı sana
Hayat ne kadar anlamsız olursa olsun, senin gibi düşünen insanların olduğunun farkına vardığında daha yaşanabilir oluyor.
bu harika bi yorum.. teşekkürler
tek tutundugumuz dal bu
Pratik önemli.
Adını koyamadığım düşüncelerime Albert Camus onlarca yıl önce bir ad koymuş bile: Varoluşun absürdlüğüne karşı başkaldırı. Bu kadar spesifik bir konuda bile benimle aynı düşünen birisinin bu dünyadan gelip geçtiğinden beni haberdar ettiğin için teşekkürler Bebar Bilim.
Düşüncelerini sen mi oluşturdun sanıyordun, yoksa birçok etkenin karışımı olabilir mi
@@gelzamangitzaman Sona ereceğini bilerek belki de inat olsun diye yaşamalıyım. Eğer ölüm benim için bir sonsa evrenin bile sonu geleceğine göre hayatım hiçbir anlam ifade etmeyecek. Buna rağmen bilincimin hayatıma şahit olması yeterli, diye düşünüyordum. Çevremdekiler bu tür fikirlerin yanından ömür boyu geçmeyecek kişiler. Onlara kendimi ifade etmeye çalışmam bile ters teper. Neyse ki yalnız değilim. 20. yy.dan bile beni anlayan birisi varmış. Öyleyse günümüzde kayda değer sayıda çok insan vardır böyle.
@@average-jojo-enjoyer Eğer bir din olmazsa hayatın anlamını bulmak pek mümkün değil. Ben kuranda bilimsel kanıtlar bulduğumdan islama inanıyorum ve bu hayatı anlamsız görmüyorum mesela.
@@hasantalhatopal1344 hayırlı ilizyonlar
@@omersari34 Evet argüman sunmadan ve neden bu düşüncemein saçma bir düşünce olduğu ifade etmeden laf sokmaya çalışıp karalama yapmaya çalışan biri daha geldi. Eğer bu düşünceme aksi bir kanıt öne süremiyorsan edebinle sus. Sürebiliyorsan ise kanıtını öne sür. Burada safsata yapma.
Bana göre bu duruma karşı verilebilecek en güzel cevap, hissetmek. Kötü kokuyu, acıyı, zevki, kaygıyı vb... 10 yanlışın içinde ki 1 doğruyu. 10 doğrunun içinde ki 1 yanlışı. Dolu dolu hissetmek. İnsan olduğunu saçma hikayeler yerine hissederek anlamaya çalışmak. Açlığı hissetmek, doygunluğu hissetmek. Arada sırada yere çöp atmak, yerde ki çöpü kaldırmak. Saçma anlamlar yüklemektense rasyonel bakmak. Saçma anlamlar yükleyip eğlenmek. Tecrübeye bağımlı olmak. Kısaca "bunu da deneyeyim" demek.
Güzel bir bakış açısı. Hayatı dolu dolu yaşamak!
👏👏👏
Sen ben olmalısın👏
Ama şurda kafam karışıyor yine ölüme bir neden veya bir anlam yüklememiyor
Hadi dolu dolu yaşayalım ama ya 2 dk sonra kalp krizinden ölürsek??
Yada Afrika'da aç bir insana nasıl dolu dolu yaşa diyebilirim
2.)sorun ise hayattaki zevklerin çok az bir miktar haz vermesi örnek verirsek
Ben bir araba alıyorum ,aldığım andaki his mutlu ediyor ama 1 ay sonra sıkılıyorum
@@Mustafa-xb7mx Öncelikle ölüm zaten anlamlı değil, öldüğün için anlam arıyorsun.
Hayatın boyunca 2 dk sonra ölecekmişim gibi yaşamak benim dediklerimi daha fazla yapmana yardımcı olur. 2 dk sonra ölecek birisi geleceğe yatırım yapmaktansa anı yaşar. Aynı şekilde bunu bilmediği için kendine yatırım yapmaktan çekinmez.
Afrikadan ziyade sen de hayatının temel ihtiyaçlarını karşılayamazsan dolu dolu yaşayamazsın.
Gündelik zevklerin senin bileceğin iş lakin hedonik bir zevkten ziyade uzun vaade de hep seninle gelecek bir hobi veya alanla ilerleyebilirsin.
Absürd dediği yerde anlam gizli aslında, hayatın bitecek olması ona anlam katan en büyük özellik. Asıl hiç ölmeseydik varoluş anlamı aramazdık. Bitiş, sürece yön vermek için var. Anlam aramanın absürt düşüncelere yol açma sebebi de aslında tamamlanmamış resme yorum yapmaya çalıştığımız için... Ölmek üzere olan bir insanın tüm hayatını kendisi bile yorumlayamazken anlam çıkarmak bi hayattan pek de mümkün görünmüyor en azından insan organizmasının sınırlı hafıza ve gelişmişliğiyle... Ezcümle varoluşu sorgulamak da sonsuz bir eylem.
Belki de insanlar birer seyirci, hayat ise sürekli seyircileri güldürmeye çalışan bir komedyendir. Bunu da daha çok çarpıcı kılmak için ölüm ile ışık tutuyordur...
@@boomenxd2387 insan mı gülüyor? Gülen hayatın kendisi
@@eagle3293 bence hayat bazen ölümü unutturacak kadar güldürüyor insanları.
@@eagle3293 bazen de güldürmüyordur. Belki de sadece o zifiri karanlıkta parlayan ışıktır gözünü alan, başka bir şey göremediğin için komedyeni izliyorsundur.
Hayat çok sayıda seyirciye gösteri yapıyor ve gösteriyi yaparken de bireysel olarak hiçbir seyirciyle bağlantı haline girmiyor. Seyirci hayatın umurunda değildir, sadece seyirci gelir ve gösterisini izler süresi bitene kadar daha sonra salonu terk eder, onun yerine başkası geçer.
Dünya'da keşfedilecek çok fazla şey var.Keşfedilmeyi bekleyen doğa kanunları,hiç gitmediğimiz yerler,hiç tanımadığınız insanlar var.Özellikle bilimin güzelliğini görünce insan vazgeçemiyor.Eninde sonunda bitecek ne anlamı var diye düşünebilirsiniz. Şöyle düşünün:Okumayı çok sevdiğiniz bir kitap var eninde sonunda bitiyor diye kitabı bırakmazsınız değil mi?Hayat da böyle bir şey eninde sonunda bitecek ancak hemen bırakıp gitmek güzel olmaz diye düşünüyorum.
yasamin olumden daha evla gorulmesi bir onkabul. digerini bilmeyince mevcudu iyi zannetmek. ya tam tersi ise ?
Aynı görüşteyim, fakat verdiğiniz Örnek te , sanatsal bir yapı/eser üzerinden. ve Camus 'ün de dediği gibi Sanatçılar Toplumun en büyük ilizyonistleridir.. Bu bahsettiğin kitap örneği de Hayatın Absürdlüğü gerçeğini değiştirmez,kalır. kitabın bitmesi 'anlamsızlığını' değiştiremez.
Okuduğun bir kitabi sindirebilmenin sebebi, hayatının geri kalan kısmına etki etmesi ve sana bir şeyler katması. Eğer yaşadığın hayatı bir kitaba benzetirsen hayatından daha değerli bir şey olması gerek. Hayatının bir şey veyahut şeylere etki etmesi gerekir. Fakat kitap yerine koyduğumuz hayatın etki edeceği şey kesin olarak bilinmediği için sana tam olarak katılmıyorum.
@@BenBen-ti6lk Kime?? Doğrudur ,doğrudur...
@@sidarcap2866 Kusura bakma ama ne demek istediğimi tam olarak anlayamadım
Camus ve felsefesini unutup herkes gibi yaşamaya çalışırken tekrar hatırlayıp döngünün başına dönmek
Oktay ancak bu kadar like alırsın bil bakalım neden? Bu hassas tespiti algılayacak insan sayısı bu kadar olduğu içindir belkide. Neyse baştan devam.
Hahahaha
aynı oluyor hep
Mükemmel bir tespit, döngüye haps olmak gibi. 👏🏻
Hahaha tam olarak bu evet
Bilime bir felsefe arası. Çok hoş olmuş, ara ara böyle videoları bekliyorum sayın bebar bilim bey. sevgilerler iyiki varsınız.
Antik çağlarda felsefe doğa üzerine düşünmekle başlıyor. Yani doğa bilimlerinden doğuyor.
Albert Camus'un kitaplarını okuyup çok beğenmiştim. Herkesin okuması gereken bir yazar. Düşünceleri çok önemli bence, Bebar Bilim de sağolsun, onunla az ya da çok bahsetmesi beni mutlu etti.
Albert Camus'u çok seviyorum fakat kimseye okumasını tavsiye etmiyorum, çünkü uykudan uyanıyoruz ve bu uyanıklık çok acı verici...
Yaşadığımız her saniye, her dakika çok önemli. Örneğin saate bakıyorum 1dk geçiyor ve diyorum ki Aah hala hayattayım ve derin bir nefes alıp veriyorum bu da bana küçük de olsa haz veriyor.
"Kendimi mi öldürsem yoksa bir fincan kahve mi içsem?"
-Albert Camus
videoyu izlerken kahve içiyordum ve kahve için bile yaşanır ya, ya da yaşanmaz mı diye düşünüyordum güzel tesadüf 👌
@@ayhan_ hayır
@@ecemselcuk şu kahve çok içilip alışılınca mı güzel geliyor
Çay iç çay candır
@@m1000s icindeki cafeine bagimli olunca ayri tatli geliyor.
Absürtlüğüyle hayatı kabul etmek olabileceklerin ve olmayacakların belirsiz kaderinde bize bir parça ruh sağlığını koruyabilme yetisi sağlar, aksi takdirde yüzleşmekten kaçmak veya görmezden gelmek bastırma mekanizmasıyla kolay gözükse de meydana çıktığında sonradan bu yaşanılanların faturası ağır kesilir...
Yaşamak umrumda mıdır?
@@fzm7648" yaşamak umrumdadır " ismet özel şiirini dinlemek lazım
@@ahmetfatihsarikaya ruclips.net/video/N7PqSiUVoqY/видео.html güzel bir şiir gerçekten
Neyi kastediyorsunuz, din inancıyla vs görmezden gelmeyi mi
Eşyanın kullanılması ve üzerinden zaman geçmesi onu eski yapar... Ama üzerine bir anlam yüklenilmesi onu antika yapar...İnsanların yaşaması sadece yaşamaktır..Ama içine anlam konulup bir amaç edinmek hayattır...
hımmm yeni-eski ne farkeder, sadece eşya. Kalbin atması veya sadece nefes alıp vermek değildir hayat ya da yaşamak amenna. Amacı olmak anlam katmaya yeterli mi? Mesela para kazanmak , kansere çare bulmak gibi bir amacımız var ise anlamlı mı oluyor ? Kansere çare bulduk diyelim, eee? Ölmedi mi herkes sonuçta? Ya da yaşadılar da ne oldu? Hayatımızı en azından kendimize anlamlı kılacak kadar özgür yaşamışsak hayatımız anlamlı, nefes alıp vermeyi yaşamak sanmışsak anlamsızdır. Özgür? Vazgeçemediğimiz şeylerin ve arzularımızın kölesiyizdir. İşimizin? Arabamızın? Paramızın? Pulumuzun? Cep telefonuzmuzun?.... Özgürlük en azından; gerektiğinde sahip olduğun şeylerden tereddütsüz vazgeçebilme iradesi ve gücüdür....
Büyük iskender dile benden ne dilersen dediği zaman '' Gölge etme başka ihsan istemem'' cevabını veren Diyojen gibi özgür müyüz yoksa eşyanın kölesi miyiz?
🙏
Hayatım boyunca bir savaşın içindeymiş gibi hissettim ve o savaşı kaybetme korkusuyla yaşadım. Çocukluğumdan beri verdiğim savaş lise yıllarımda “galiba ya ben öldürülücem ya da kendimi öldürücem” diye bir ifadeyle ilk defa ağzımdan çıktı. Çok uzun süre sadece bunu düşündüm. Bugün tekrar “ben ne için yaşıyorum” diye ağzımdan döküldü. Birkaç hafta önce sisifosun dövmesini yapmıştım koluma. Çünkü bu döngüyü kabul ettiğime karar vermiştim. Ama hayatın dersi hiç bitmiyor. Öğrenecek ve yaşayacak çok şeyimiz var. Ama buna gücüm var mı artık sadece bunu düşünüyorum.
Sende o güç var
Ne zaman yapmamam gereken bir şey yapsam daha özgür hissediyorum. Öğretilenin aksi yöne, kendi bildiğini yapmak.
Dolayısıyla, kendi bildiğini de toplumdan öğrenmiş oluyorsun. Yapılanı yapmama fikrinin kaynağı yapandan gelir. Ben bu tür yaklaşımlarda aykırı olmanın kibrine kapılma ve önemli hissetme çabası hissediyorum. Bilakis, absürdizm bu ve benzeri duyguları zaafiyet olarak görür... Neyse, öyle işte...
Daha çok izlenmeyi hakediyorsun. İyi bir kanal.
@@Ronin621m ne guzel , ne harika , akil dolu sözler.
Büyük yanlızlığın içinde,etrafı anlamdırmaya/aydınlandırmaya çırpınan derin ses; asıl sen "iyi ki varsın"
Hayat bana hiçbir şey vadetmedi. Hiçbir şey derken hiç öyle büyük hayallerim gerçek olmadı. Sonrasında da kendim ayağa kalktım ve bir şeyleri aramaya, bulmaya ve keşfetmeye başladım. Önce içsel bir yolculuk yapıp kendimi tanıdım ve sevdim. Sonrasında da kendimi dışarıya ve çevreye yansıttım. Olduğum yere çiçekler gelir, şiirler gelir ve sevgi gelir. Bunlar yine benden çıkıp bana dönen şeyler. Dönüp baktığımda keyifli hissettiren şeyler... Bazen bunlardan da sıkılıp ne öyle, hep küçük şeylerde mutluluk arıyorum, diye kızmışlığım olmuştur. Ama yine o küçük şeylere dönüyorum, onlar bana bir anlam uzatıyor gibi. Bir acıda ayağa kalkmamı sağlayan bir el gibi... Yaşamın anlamsızlığının içinde bir anlam olabilir. O yolda ararken karşımıza çıkan başka şeyler olabilir.
Yine de insan sorgulamayı, aramayı bir bakıma o taşı sürekli yukarı taşımayı sevebiliyor.
Benim takıldığım asıl şey zaman aslında. Zamanın böyle çabucak akıp gitmesi... Hiçbir şey bulamasam üzülecek, bunu düşünüp kederlenebilirim. Bu konuda daha fazla video gelse iyi olurdu.
Bence bu duruma en iyi Nilgün Marmara cevap vermiş;
"Hayatın neresinden dönülse kârdır."
Plath tan etkilenmişti ne yazıkki sanki doğru olanı şeçmişlerdi
Ne tarafa, dönersen dön, popon arkandadır.
Kimmis Nilgün Marmara ? Marmara kazimin nesi oluyor
@@ekremyilmaz5072cahil
Albert Camus ile neredeyse birebir aynı düşünüyormuşuz. Hayatımın son 8-9 ayı anlam arayışıyla geçti ve ben de benzer bir sonuca vardım.
Çok neşeli, enerjik, yaşam dolu ve inanılmaz derecede pozitif bir insandım. Fakat o dönemde birçok sıkıntı üst üste gelmeye başladı ve bunların sayısı da giderek arttı. Yaşadığım sıkıntıların ve acıların, zevk ve güzelliklere kıyasla daha ağır bastığını fark ettiğimde anlam arayışım da başlamış oldu. "Neden yaşıyorum" sorusunu irdeledim.
İlk olarak din beni kurtarabilir mi, kutsal bir amaç uğruna dünyaya gelmiş olabilir miyim ya da öldükten sonra cennete gitme umudu, bu yolculuğu katlanılabilir hale getirebilir mi diye düşünüp dini sorgulamaya başladım fakat mantığımla uyuşmuyordu. Uzun süren arayış ve sorgulamaların sonucunda elimde kalanlar; karamsar bir ruh haliyle birlikte yorgun bir zihin oldu. Sonuç olarak dini insanların kendilerini ve hayatlarını daha önemliymiş gibi hissetmek için icat ettiklerine ya da Camus'un deyimiyle bunun bir illüzyon olduğuna karar verdim. (İllüzyon evresi: 4 - 5 ay)
Daha sonraki süreçte ise mevcut karamsarlığım artarak devam etti. Çünkü yaşadığım hayat hala hoşuma gitmiyordu ve hayatın anlamsızlığı durumu daha da çekilmez bir hale sokuyordu. Gelecekle alakalı olumlu beklentilerim de artık yok olmuştu ve ilerde yaşayacağım acılara odaklanmıştım. Sevdiğim kişilerin hepsi ileride ölecekti ve bu acılarla yüzleşmem gerekiyordu, yoksa gerekmiyor muydu acaba. Bu nokta gerçekten de tehlikeliydi çünkü intihar etme fikri artık gündemimdeydi. Çok zor zamanlardı. Anlık ve gelecekteki bütün acılarımdan, bu anlamsız hayatımdan kurtulmak benim elimdeydi. Zihnimde adeta bir savaş vardı, yaşam ya da ölümden sadece birisinin galip geleceği amansız bir savaş. (Yok oluş evresi: 1.5 - 2 ay)
Zihnimde bu savaş devam ederken hayat da akmaya devam ediyordu. Sevdiklerimle zaman geçiriyordum, sevdiğim şeylerle meşgul oluyordum ve bu beni mutlu ediyordu. O günlerde çok önemli bir olay yaşadım. Bir extreme parka gittik ve yüksek bir yerden sırtımıza bağlı bir halatla atlanan platform için bilet aldık. Yukarı çıktım, sırtımdaki halat oldukça sağlamdı ve korkulacak bir şey yoktu. Ancak atlamak için ilerleyip aşağıya baktığımda içimde yaşadığım ürperti, zihnimdeki savaşın bittiğini ilan ediyordu belki de. O adrenalinin verdiği his gerçekten de çok güzeldi, yaşadığımı hissetmiştim. Kendimi aşağıya bırakmak zordu, çünkü yaşama içgüdülerim devreye girmişti. O an hem yaşamayı ne kadar çok sevdiğimi hatırlamış hem de istesem de intihar edemeyeceğimi anlamıştım. Kendimi, sırtımdaki halatın ölmemi engelleyeceğini bildiğim halde aşağı bırakmam bu kadar zorken, ölümün kucağına bırakmam mümkün değildi. Bu düşüncelerin beni adeta aydınlattığı birkaç saniyenin ardından kendimi aşağıya bıraktım. Yere indiğimde daha temiz bir zihnim vardı. Karanlık düşünceler yukarıda kalmıştı. Güzel geçen 1-2 haftanın ardından duru bir zihinle geçmiş düşüncelerim hakkında değerlendirme yapmak için fırsat buldum. Eski düşüncelerimin doğru olmadığı hatta tehlikeli olduğu ve bunlardan kurtulmam gerektiği kanaatine vardım. Acılara aldırış etmeden güzel anlara odaklanmalıydım. Yaşamı iliklerime kadar hissedebileceğim anlar peşinde koşmalı ve eğlenmek için yaşamalıydım. Madem hayattaydım; gerçekten hayatta olduğumu hissetmeliydim, bunu bir fırsat olarak görüp iyi şeyler başarmalıydım. Kendi hayatımın kahramanı olmalıydım. (Kahramanlık evresi: 2-3 aydır devam ediyor)
Ve bu şekilde şu ana kadar geldim. Eskisine göre hayatımda daha çok mutluluk var ya da ben buna odaklandığım için bana öyle geliyor ama nihayetinde mutluyum ve önemli olan da bu.
20 yaşındayım ve bu yazıyı hem içimi dökmek hem de bu tarz dönemlerden geçenlere ilham olabilmek için yazdım. Size tavsiyem bu tür derin konulara kendinizi fazla kaptırmayın yoksa hayattan uzaklaşıp depresyona girebiliyorsunuz. Bunun sonuçları kötü olabilir. Sadece hayattan keyif almaya bakın ve bardağın dolu tarafına odaklanın. Sevdiğiniz kişilerle birlikte olun ve sevdiğiniz işlerle meşgul olun.
Bu süreç boyunca hep, madem bitecek öyleyse neden uğraşıyoruz ki diye düşündüm. Ama belki de tam tersi, hayatın bir sonunun olması onu anlamlı kullanmak için bize bir sebep veriyordur. Filmin sonu ölümümle bitecekse, bir kazanan olarak ölmek, kaybeden olarak ölmekten çok daha iyidir, bir şeyleri başarmış olmak, başarmamış olmaktan çok daha iyidir diye düşünüyorum.
Artık korktuğum şey yaşamak ya da ölmek değil; yaşamamış olmak. O yüzden yaşadığımı hissettiğim anlar peşindeyim.
Tüm yorumunuzu okudum ve bir an bunları ben yazmışım gibi hissettim sorgulamaya başladığınız o ilk 5 ay benim dusunduklerine gerçekten çok çok benziyor ve evet bende artık yaşamımda çok daha mutluyum benim gibi birinin olduğunu bilmek güzel
Merak ettiğim bir şey var, cevaplarsanız sevinirim. Ahlak dışı olduğunu bildiğiniz, yargılanacağınızdan emin olduğunuz şeyleri yapmamaya kendinizi nasıl ikna ediyorsunuz? Evet, belki o karanlık dönemleri atlattınız ama cevaplanmamış büyük bir soru var: Her şey bu kadar boşsa ve hayatınızın asıl amacı yaşadığınızı hissetmekse neden size zevk verecek "tüm" aktiviteleri yapmıyorsunuz? Sırf başka insanları mutlu etmek için neden kendinizden, zevklerinizden ödün veriyorsunuz? Neyi yapıp neyi yapmayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Şu an boğuştuğum soru bu. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin anlamlı olduğunu, neyin yapılabilir neyin yapılamaz olduğunu ayırt edemiyorum. Sanırım akıl sağlığımı kaybediyorum...
Bende yazdığınız şeyleri aynı şekilde düşündüm ve bu döngü asla bitmiyomuş ve bitmicekmiş gibi fakat bi farkımız var oda sizin 20 yani bunu yazdığınızda 20 yaşında olmanız şuan büyük ihtimalle 23 lerdesiniz, benim ise 13 yaşında olmam. 13 yaşında biri olarak bu tür şeyler düşünmek beni daha başlamadığım hayatımın içine etti. Asla hiçbirşey yapmak istemiyorum hislerim çok korkunç ve karmaşık düşüncelerim susmuyo ve önüme gelen herşeyi sorguluyorum arada bi delirdiğimi yada hasta olduğumuda düşünmüyo değilim. Bilmiyorum bazen hayatın başında olmam ve daha çoğu şeyi hissedip görmemiş olmam beni bi şekilde umutlandırsada, tamam daha önümde çok uzun yollar var mutlu olucam desemde, yine de düşünceler tekrar edip duruyor ve sonunda ne olursa olsun hep şu aklımdan çıkmıyor, ne olursa olsun herşey anlamsız değil mi ne gerek var? Mutlu olsam nolucak çok anlamsız gibisinden düşünceler. 3-4 aydır böyleyim öncedende bunları düşünmüyo değildim elbet ama bu derecede ilk defa hem bunalım yorgunluk stres korku ve endişe içerisinde bu düşünceler yüzünden bu hale geliyorum. Gerçekten çok korkunç. Umarım bunu yaşayan herkes düzelir. Ve bende daha başlayamadığım hayatıma bi amaç bulur o amacı hayatımın anlamı yaparım.
@@Pqrii.s merhaba sende adeta kendimi gördüğüm için bir büyüğün olarak birkaç şeyi kafanda netleştirmek isterim öncelikle bu tarz düşüncelerini felsefeyle yonlendirmeni öneririm bu sayede kendi düşünce çemberinde dönüp durmaktansa uç fikirleri de hesaba katarak aslında bu tarz düşüncelerin deneyimleyeceğin bir ton farklı düşünceden sadece birkaçı olduğunu anlayabilirsin. Bu ne sağlayacak bana diye sorarsan eğer üstte yazıldığı gibi deneyim dediğimiz şeyin uçsuz bucaksız olduğunu ve tek bir deneyimin varolan bütün bilinç akışını kökünden değiştirebileceğini fark etmeni sağlayacak. Dolayısıyla iyi deneyimlerininde aslında tahmin edebileceğinden kat be kat daha fazla mutluluk getireceği gibi fazlasıyla optimist bir bakış açısını tam anlamıyla kavrayabilir ve günlük hayatında uygulayabilirsin. Her şeyden öte genç olduğunun farkına var ve ağırdan alma hakkını kendine tanı çünkü bu konuların üzerine düşebileceğin daha çook yaşın olacak.
Geçen 3 yılın ardından başka tavsiyeleriniz var mı? Yorum için teşekkürler
Bu kabulleniş erken yaşta olunca insan bazı değerlerini yitiriyor fakat bir yandan da kendi değerini fark ediyor. Yine harika bir video olmuş emeğinize sağlık.
Bu videonun karşıma çıkmasına çok mutlu oldum. Pek kitap okuyan biri değilim ve yazarları tanımıyorum haliyle Albert Camus'den de haberim yoktu. Bu video kafamda soru işaretinden çok yüzümde bir gülümseme oluşturdu. Varoluşa, nedenlere ve hayatın anlamına yönelik hep aşırı bir ilgiye sahip olmuşumdur. Her yalnız kaldığımda kafamda durmadan yankılanan neden sesi asla doymak bilmiyordu. Günlük konuşmalar, koşturmacalar, bildiklerimiz ve gördüklerimiz günün sonunda benim için bir nedenin cevabı olamıyordu. Neden varız, kimiz, neden doğuyoruz, neden ölüyoruz? Önce genel sorularla başladı her şey birkaç acemi tahminden başka bir şey değildi ama garip bir zevk veriyordu sorgulamak. Bir kere bunun farkına varan zihnim asla durmadı. Artık sadece geneli değil her şeyi, her küçük ayrıntıyı sorgulamaya başladım. Yani nihayet yolu ters değil önüme bakarak yürüyordum. Her şeye anlam arayan zihnim sorguladıklarıyla ve bulduğu cevaplarla derin bir umutsuzluğa kapıldı. Hayatın yaşamaya değer bir anlamı yoktu. Her şey tekdüzeydi. Yaşam ve ölüm arasındaki bir çizgide kısır döngüyü farklı yollardan yaşayıp durduğumuzu fark ettim. Bir anlamı yoktu sevmenin, sevilmenin, sahip olmanın ya da başarmanın. Bunların hepsi bizi yaşatmak için kamçılayan hormonların bir oyunuydu sadece, en büyük derdi üremekti canlıların. İnançlar da burada devreye giriyordu. Bu kadar önemsiz olduğumuza inanmak istemiyorduk. Bir sonu, ölümü, anlamsızlığı kendimize yakıştıramıyor Tanrı arıyorduk. Nihayetinde yaşıyorduk...
Benim düşündüğüm şeyleri yazdığın için mutlu oldum bazen aşırı tekmişim ve düşündüklerimi kimse düşünmüyomu yoksa diye bi çıkmazın içine girdiğimde herşeye yabancılaşıyorum.
Yaşının kaç olduğunu sorabilirmiyim acaba söylemek istersen tabii.
Ben daha 13 yaşındayım ve en ufak şeyleri bile deli gibi sorguluyorum. Şu neden var bu neden var herşey nası var oldu evren neden var oldu biz niye düşünebiliyoruz.
Neden sevgi diye bir şey var.
Hissetmek diye bişey neden var herşey gerçek mi ben gerçekmiyiiimmmm veeee cok daha fazlası gerçekten kafayı yiyorum birazda korkuyorum bunları o kadar cok düsünüyorum ki yaklasık 3-4 aydır düşüncelerim yüzünden bunalım yorgunluk stres korku endişe içindeyim asla hiç bir şeye enerjimde yok. Arada bi ölümü de düşünüyorum Biraz korkunç, yapmak istediğim tek şeyde birisiyle özellikle beni anlayabilcek birisiyle konusmak benim gibi olanları görmek birazda olsa içime umut yüklüyooo
@@Pqrii.s Daha yolun başındasın küçük prenses ben 23 yaşındayım. Bu yaşta bunları düşünmen çok hoş daha doğrusu bu farkındalığa varabilmen. Bu şekilde düşünmek insanı yalnızlığa itiyor bir de ve yalnızlığın nasıl güzel bir şey olduğunun farkına varıyorsun. Tabi bunun için önce anlamsızlığı kabul edip onun getirdiği umutsuzlukla başa çıkman gerekiyor. Ben her zaman doğruya ve gerçeğe ulaşmak isteyen birisi olduğum için sahte bir hayat yaşamak istemedim bu yüzden zihnimi oyalan, yoran her şeyden uzaklaştım bunun en başında insanlar geliyor. Kim olursa olsun insanlar ve ilişkiler bir perde gibi tamamen sorgulamanın üzerini örtüyor. mesela sorduğun soruların cevabı benim kitabımda tamamen canlı olmaktan geçiyor. Canlığın temeli üremektir. Bunun için ise önce hayatta kalman gerekiyor. Yani hissettiğimiz sevgi, bağlılık aile ilişkileri vs. hayatta kalmamızı sağlayan şeyler. Yalnız bir insandansa birçok insanın yaşama şansı daha fazladır. bu günümüzde pek işe yaramıyor tabi çünkü artık bilek gücüyle değil akılla savaşılıyor. Aşkın ne için olduğu gayet açık zaten. Aslında klasik, ilkel bir canlıyız ne kadar akıllı olursak olalım içgüdülerimiz bizi biz yapan şeyler. Günün sonunda hepimiz doğuyoruz, ürüyoruz ve ölüyoruz. Hayvanlardan farkımız yıllar geçtikçe bildiklerimizin üzerine bir şeyler katmamız ve gelişmemiz. Ama his, duygu, düşünce olarak baktığımızda çok da karmaşık değiliz. Bunlar benim düşünerek vardığım sonuçlar tabi. Her gördüğünün temeline inip, onu anlamak isteyen zihnimin eseri. Senin ürettiğin veya üreteceğin düşünceleri de merak ediyorum.
@@Jane-ur5ii Teşekkür ederimm,
Aslında bu yaşta bu tür şeyler düşündüğüm için biraz korkuyordum yaşıtlarım gibi olamamaktan hayatı yaşayamamaktan, Annem her zaman yaşına göre çok büyük şeyler konuşup düşünüp duruyorsun diyor. 3 yaşındayken herşeye bu ne bu ne diye sormaya başlamışım hatta Yaklaşık 9 yaşlarından beri böyle düşüncelerle doluyum. Ve felsefeye karşı cok ilgim var cok okuyorum yazıp duruyorum ama fazla düşünmek çok yoruyor. Açıkçası böyle yazman beni çok mutlu etti daha hayatın başında olduğumu çoğu şeyi görmediğimi ve bilmediğimide farkındayım belkide çoğu şeyi daha yaşayamadığım için böyleyim bilmiyorum ama biraz karmaşık bir hayatımda var bilmiyorum. çok teşekkür ederim fikir ve düşüncelerini belirtip cevap yazdığın için :)
Sayende çok daha iyi hissediyorummm
@@Pqrii.s Abicim olay şu ben de 18 yaşında bir büyüğün olarak (en azından insanlar böyle kabul ediyor)
Çocukluktan beridir sana sabitler düzen vs her şeyin bir sistematik üzerine olduğunu ve her şeye böyle bakman gerektiğini öğrettiler böyle olmadığını fark edince de istisna dediler
İstisnai olaylar istisnai olarak kabul edilmez ise aslında orada bir düzen olmadığı kolay şekilde anlaşılır
Sama kolay bir örnek vereceğim ama biraz pis bir örnek kusura bakma
Toplum içinde tecavüzler ne kadar az ise o kadar etkilidir ve bunun yanlış olduğunu sana öğretilen olmadığını anlaman o kadar kolaylaşır
Ne kadar fazla ise bunun bir yanlış olması ortadan kalkar çünkü senin algın yanlış olan şeyleri azlığı ile biliyor
Yani çok küçük azlıklardan çok büyük şeyler kaçırıyoruz ve bu alnımızın devam ettirmek için istisna diyoruz
Ya da bugün fizik kurallarını kendi içerisinde biyoloji kurallarını kendi içerisinde ayırabiluyoruz ama istisna dediğimiz şeyleri bu şekilde gruplandıramıyoruz bu bile istisna :)
Yani abicim bu tamamen sana ögretilenleri daha efektif kullanan kafa yapın ile alakalı rahatlamak için de kabullenmeyi öğreneceksin(öğrenemedim...)
Hayırlı akşamlar
Bence bir insanın en doğru ve yaratıcı kararı verebilmesi için olabildiğince canlılardan kendini soyutlayıp düşünmesi lazım.
Kendini herşeyden soyutlarasan devam etmelisin bu anlamsız hayata ama seni sen yapan duyguların ve yaşantın bunları göz önünde bulundurup düşünürsen senin için anlamsız olan hayatın yol ayrımına daha iyi karar verirsin..
Var edildiğini bilmek,var edeni anlamak, ve ebediyen var olmanın bu dünyayla sınırlı olamayacağını farketmek.. Hayatın anlamını 0 dan 1 e getiren şeyler..
Hayatın absürtlüğüne karşı ufak bir tebessümle hayat ile dalga geçenler, işte onlar gerçek insanlardır.
Her sabah uyanıp dışarı çıktığımda derin bir nefes alıyorum ve varolduğum için içim huzur ve minnetle doluyor. Var olduğuna şükretmek yaşamdaki bütün boşlukları dolduruyor.
çok kafaya takmayacaksın , elinle tuttuğun gördüğün bilemediğinden her zaman daha iyi bir alternatiftir , zamanını güzel değerlendir anılar biriktir , gül , eğlen , gez taki gün gelene kadar..
daha dün kardeşimle yaşamanın anlamsızlığından konuşuyorduk. nedense böyle yaşamanın anlamsızlığına rağmen bizim anlam vermeye çalışarak yaşadığımızı her fark edişimde o an rüyadaymış gibi hissediyorum. etrafıma bakıyorum ama dünya silikleşiyo sanki...
Aynı şekil düşünüyorum hergünüm başka bi kabus başka bir rüya doğrusu gerçeklik alğımı tamamen yitirdim bu beni çok ürpertiyor
@@Ahmetkrdb evet çok ürpertici bi durum. En iyisi bu durumu kabullenip kendimizi geliştirmeye odaklanmak. Bu hayatın ve yaşamanın bi anlamı olmayabilir ama biz bu hayatı yaşıyoruz. Ve nasıl değerlendireceğimiz tamamen bizim elimizde
Hayatın başlı başına bir anlamı olmaması, kendi içindeki küçük küçük bölüklerin bir anlamı olmadığını söylemez bize.
Gerçeklik algısını yitirip hayatı dışarıdan izler gibi görmek veya gerçek değilmiş gibi hissedip silik, bulutlu bir şekilde görmeye psikolojide derealizasyon deniliyor. Bir bozukluk veya hastalık değil ancak anksiyete semptomudur. Tabi bu zamanla geçmez ve uzun süre devam ederse dissosiyatif duruma dönüşür ve psikolojik bir bozukluk olur. Gerçi uzun zaman olmuş yorumlarınızın üstünden ama, okuyup aa bu bende de var diyenler için faydalı olur belki
Aynı durumdayım fakat kardeşim yok o yüzden bu konuyu konuşucak kimsemde yok :d ablam var fakat bu konularla uğraşan birisi değil bazen aşırı fazla sorgulayıp hiç bir şeye anlam veremiyorum tamamen aşırı garip hissediyorum ve bu korkunç oluyo, 3-4 aydır endişe garip hisler korku bunalım yorgunluk hissi, galiba hayatın anlamsızlığını kabul edip bir şekilde yaşamam gerek çünkü başka şansım yok ya ölüm yada yaşam :(
yara izlerim olmadan ölmek istemiyorum demişti tyler durden bence hayatın anlamı acılardan geçer ne kadar acı ceker o acılardan hayatta kalır kurtulursak o kadar özgürlüğe yaklaşırız ve o kadar hayat anlam bulur kendiliğinden
Geçen yaz bu kitabı okuduktan sonra yaşamın anlamsızlığına rağmem tüm çabalarıma anlam vermeye başlamıştım. Albert Camus beni bir nevi deliliğin kıyısından çekip aldı ve tüm satırlarıyla kocaman bir anlam boşluğuna anlam ekledi.
Bu konsepti sevdim felsefi konulara kafa yorma devamı gelsin oturur saatlerce izlerim
Bebar Bilim'in böyle derin sulara daldırması da ayrı bir güzel olmuş. Teşekkürler...
Yaşamanın anlamsız olmadığının en büyük katını Albert Camus kendisiymiş aslında. Anlamsız olsaydı düşünmezdi muhtemelen. Bu kanalda yüzlerce saat video var. O kadar çok konu işlendi ki, her birinin o kadar büyük anlamı var ki. Benim geldiğim düşünce yolunda, hayatın kendisi zaten bir anlam ve bizler bu anlamı kavramaya -anlamaya- çalışıyoruz. Tıpkı uzayı kaplayan ve her şeyin içinde olduğu o kocaman boşluk yada tıka basa doluluk gibi...
@@FIRTINA963 Anlam aranmayacak olduğu kanısına nasıl varıyor insan. Anlamı bulamadığı için mi, yoksa çabalamadığı için mi. Bu kadar devasa bir evrende dünyanın toz tanesi olduğunu düşündüğümüzde içinde yaşan biz düşünen varlıklar. Anlamı nerede ve nasıl arıyoruz. Aradığımız noktada sıkıntı olabilir mi ? Karşımızda o kadar büyük bir tablo var ki, anlamsız diyerek aslında birazda kolaya kaçıp, kaçıyoruz.
@@FIRTINA963 Bizi biz yapan şey, Anlamdır. Her şeye bir tanım buluruz. Bir açıklama yazarız. Detaylar üzerinde tartışırız. Albert bile anlamsızlığa bir tanım getirmiş. Anlamsızlığın bile içerinde bir anlam olduğunu görüyoruz. Hepimiz aslında kocaman bir Anlamın parçasıyız.
@@FIRTINA963 Evet haklısın sorunda burada başlıyor. Aslında sorun anlamsızlık değil "Bulamamazlık" ! İnsan Neden Arar ! Bir şey mi kaybettik arayalım. İçimizde bir his midir Aramak. Bir aslan antilobu, bir arı çiçeği neden arar. İnsanın iç güdüsü de Anlam mı acaba. Sanırım ilk başta doğru sorulardan başlamalıyız. Her benlik içinde aslında doğru soruları barındırır, bunları oturup düşünmek ve açık yüreklilikle sormak gerek. Sorunun peşinden giden her yada geç, cevabı bulacaktır. Bulamasa da, çiçek ararken hayatı son bulsa bile, arılar bundan asla vazgeçmez.
@@FIRTINA963 Çok kolay manipüle edildiğimizi, kendi fikrimizden çok başkalarının fikriyle ilgilendiğimizi, çoğunlukla haklı ve doğru olarak gördüğümüzü, sürekli kaos peşinde olduğumuzu düşünürsek; Yüksek bir tepede esintiyle sallanan ağacın huzurunu ararız, ama ağaçtan daha zeki olduğumuzu düşündüğümüz için onu keser ve dünyada hiç bir canlının yapamadığı evler şehirler, fabrikalar kurarız. Zeki olmanın pekte önemli olmadığını düşünüyorum. Anlamak evet Anlamak... Zekiliği tetikleyen bu sanırım Anlamak.
@@FIRTINA963 Ben üstünlüğü zekada değil, insanın sorumluluklarına göre hareket edip etmediklerinde olduğunu düşünüyorum. Mesela atomu parçalayanlar zekidirler ama bu durum onları üstün yapmıyor düşüncesindeyim. Dediğiniz gibi zeka nasıl şekillendiriyor insanı.
Depresyonun ve bunalımın getirdiği düşünceler bunlar. Yazarlara baktığımızda psikolojisi bozuk ama sanatçı insanlar. Hayattan keyif alamadığın zamanda böyle sorgulamalarla karşılaşır insan..
Hayata karşı algımız sınırlı, bilgimiz yetersiz o yüzden anlam vermek yerine kendine amaçlar, hedefler, olabileceğin en iyi insan olma fikrini koyarsak dünya daha yaşanılır biryer olur. Bu tür yazarlar, düşünceler tıpkı kendileri gibi depresyona dibe çeker, hayat gerçekten yaşamaya değer biryer ve bunu ancak sağlıklı bir psikolojiyle anlariz
37 yaşıma girdim,benim gördüğüm hayata bir saat olarak bakarsan 5 dakikası mutluluk ve zevkse 55 dakikası zorluk ve acıdır.Bir noktadan sonra acıyı hissetmemeyi öğrenirken aynı zamanda mutluluğu kaçırabiliyorsun.Belki de sorun bendedir.Ama bazen sahne kapansa daha mutlu olmayacağımı bilsem bile daha mutsuz olmayacağıma inanıyorum...
ben yoruldum hayatt gelme üstümee
40 oldun mu?
Videonun konusu çok derin ve güzel. Anlatımı da aynı şekilde. Bunu çok nadir yaşarım ama videonun bittiğini fark etmedim bile. Kendi kendime çok düşündüğüm bir konuydu. Ben her şeyin en ufak şeylerin bile felsefesini yapan uzun uzun düşünen biriyim. Ama her seferinde şu sonuca varıyorum "Hayat çok garip, her şey garip ve saçma bir düzen içinde. Aynı zamanda bir karmaşaya mahkum. İnsanlar, canlılar, nesneler, düşünceler... Bu anlamsızlığın içinde yapabileceğim şey ise; akışına bırakmak, kendim olmak ve mutlu olmaya çalışmak" videoda da dediği gibi evren bizi umursamıyor, bir amacımız yok. Bu yüzden yapabileceğimiz başka bir şey de yok. En iyisi tadını çıkarmak :)
Herkes kendi düşüncelerini açıkça ifade etmeli. Saygı duymak zorundayız. Onu olduğu gibi kabul edip devam etmeliyiz. Zaman kimin haklı olduğunu gösterir.
Adı üstünde absürt bir düşünce :) kendisini güzel tanımlamış. İnsan bir anlam arayışı içindeyse ki öyle. Bunun evrende yada fıtratımızda bir karşılığı mutlaka vardır. Ve bu anlamı bize getiren, yani fıtratın ihtiyacı olan ve o ihtiyaca anahtar kilit şeklinde uyum sağlayacak olan tek şeyler inançlarıdır insanların. Tüm dinlerin amacı da insana bir amaç vermektir zaten. Yani aslında insanım içindeki anlam arayışının karşılığını veren dinler gerçekten de tamda insanlığın en büyük sorunlarına çözüm olmuştur.
Sınav senemdeyken albert camus'un yabancı kitabını okumuştum beni kötü etkilemişti. Yarına cıkacağım bile kesin değilken aylar sonra gireceğim sınava çalişıyodum. Hayatın kurallarını kim koymuş neden sürekli iyi olmak zorundayız. Doğru olan kime neye göre doğru gibi sürekli sorular soruyodum kendime
şuan ne durumdasın aynı düşünceleri paylaşmışız
Doğru ya da yanlış yoktur hepsi ilüzyondur kişiye göre değişir sadece şu an vardır. Fakat bu hayatta her şeyi bırakalım uğraşmayalım anlamına da gelmez
Güne bu gün öldüm diye başlarım, ve her gün algım açık bir film izler gibi devam ederim, böylece gece yatağa girdiğimde ise kafam bomboş olur, güzel, huzurlu ve sakin. Şaşırma, heyecanlanma, üzüntü, korku, sevinme gibi tüm hisler uzaklaşıyor bu süreçte, dengede herşey.
Hayatın güzelliği, hayatın absürtlüğüne rağmen belli tesadüfi zincirlerden geçerek var olduktan sonra, bu varoluşa karşı bir direniş gösteremeyip, hatta bu direnişi düşünmeden bu absürt hayata bağımlı olmamızdır bence.
İnsan hayatın anlamsızlığının farkındadır ancak bunu anladığı an diğer temel dürtülere karşı koyamadığımız için devam ederiz, anlamsızlık yokmuş gibi yaparız, muhtemelen bunu istemsizce yapıyoruz. Bedenimiz yoluna devam edebilmek için bu 'gerçeği' görmezden gelir. Farkındalığımız, eski biyolojimize nazaran daha yeni geliştiği için ve vücudumuzun yaşadığı çevresel problemleri çözmek için ortaya çıktığını da varsayarsak belki bu sorduğumuz sorular, anlam arayışı sorularının cevabının olmaması, bir döngüselliğinin olması, sürekli yeni sorular sormamız ve cevap veremememiz bir çeşit hayatta kalma içgüdüsüdür.
katılıyorum. ve tüm bunları bilmem hiçbir şeye yaramıyor. hala gündelik sorunlar yüzünden korku, endişe ve acı hissediyorum. sanki bir ormandayım ve yırtıcı bir hayvandan kaçıyorum. vücudumuz bu ikisini hala ayıramıyor. gereksiz şeylere çok anlam yüklüyor ve bu bizi çok yıpratıyor.
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
-Nazım Hikmet Ran / Yaşamaya dair
Resmen bağımlılık yaptı bu kanal bende, keşke her bağımlılığımız bilime, bilgiye olsa keşke... Emeğinize, nefesinize sağlık... sizin deyiminizle, siz'de iyiki varsınız.👏🙏
yaşam kalitesi , boş zaman, sağlık, maddi imkanlar vb. tüm iyileştirici etmenler yukarıdaki anlatılan anlam konusunun tamamını neredeyse etkiliyor ... o zaman anlamsız bir hayat senin suçun....
Ölmek. Her şeyi kapatıp kenara çekilmek. Tüm inançların, hayallerin bir hiç olduğunu bile bile bu anlamsız ve absürt yaşamı devam ettirmek. Neden hayatın koşturmacasında kendimi yorayım ki. Kapatmak. Gerçekten hayat anlamsız, yaşam çabası boş. Hayret verici gerçekten. Şu an bu satırları yazarken The Blue Danube dinliyorum. İstersem şu an masadan kalkıp bitirebilirim her şeyi. Ama cesaret edemiyorum. Belki de baktığımız açı yanlıştır. Gözden kaçırdığım bir şey var belki. Ya bu bir rüyaysa. Ha 50 yıl sonra ha şimdi, ne fark eder ki.
Herkesin bu hayattaki amacı ve dolayısıyla çıkardıkları anlamları da bambaşkadır. Benim bu hayatta ki amacım ölsem de unutulmamak ve bu yüzden hayatımın bir anlamı var. Maria Curie, Nikola Tesla, Albert Camus gibi hayata iz bırakıp öldüğünde diger insanlar sayesinde anlam kazanmış olursun. Benimde bu hayattan istediğim ve görmek istediğim anlam bu.
Peki bu neden anlamlı senin için bedenin toprağın altına girdikten sonra insanların seni konuşacak olması neden senin için önemli bunun neyi anlamlı geliyor
@@iremmmia En basitinden buzdolabı bile alternatif akımla çalışıyor ve bunu Tesla buldu bu hayata bir katkısı oldu eminim ki hayatın anlamının birilerine yardım etmek dünyayı anlamak olduğunu düşünmese bir otel odasında sadece bunları düşünmekle geçirmezdi tüm vaktini ve bende bedenim toprakta çürüse bile ruhum anlam bulsun istiyorum bu yüzden unutulmayacak kadar insanların hayatına dokunmak istiyorum
Kanalın izlediğim ilk videosu. Anlatım sade anlaşılır ve akıcı. Anlatıcının Türkçesi son derece pürüzsüz, ses tonu dikkat çekici ve dahi rahatlatıcı. Videoyu dinlemekten zevk aldım. Videonun sonunda takipçi olun şeklinde ısrar edilmemesi beni direkt abone ol tuşuna götürdü. Zannediyorum diğer videoları da en az bunun kadar elek üstü. Kaliteli Video, kaliteli kanal, kaliteli İçerik için teşekkürler.
Sadece yazmak istedim. Yaşamın benim için anlamı keyif almak,mutlu olmaktır
Konuştuklarınızdan yığınla soru çıkarmışsınızdır demişsiniz, aksine zihnimde bir çok anlamsız kalmış düşünceleri pozitife çevirdi, teşekkürler!
Bu noktada Camus'nun bir miktar hatta önemli bir miktar ilerisinde Franz Kafka'yı görürüm. Tabii ki bu benim şahsi düşüncem. Burada yazarları yarıştırdığım düşünülmesin, daha ziyade Camus konuşulunca aklıma hep Kafka gelir. Bir de edebi entellektüellik taslama gibi bir amacım da yok. Kafka'nın özellikle bürokrasi yergisi olan Dava, Şato ve Amerika üçlemesine ek olarak Cezalılar Kolonisi ve devcileyin bir böcek olarak uyanan Gregor Samsa'nın Dönüşüm hikayelerini okumadan ve hatta birkaç kez okumadan hayata dair kişisel yorum yapmamakta fayda olduğunu düşünüyorum. Hatta Kafka'nın gerek hayatı gerekse de eserlerinin bilimsel yorumlarını da sıkı bir şekilde çalışmak lazım diye söyler büyük yorumcular. Kafka'da Camus'ya benzer ve kısmen de farklı olarak ne kadar distopik, bürokratik ve umutsuz gibi görünen bir yaşam örüntüsünden bahsedilse de sonunda bir umut ışığı vardır. Çok ufak olsa da bu umut ışığı olayın kahramanı onu değerlendirmese de vardır. Absürdizm aslında bu seçimdeki umut kavramını kişinin kendi seçimine dayandırır. Yazarları yarıştırmanın anlamı yok tabi, öte yandan bu güzel kanal madem ki yaşam felsefesine girdi ve madem ki edebiyattan da gidiliyor muhtemelen Sartre ve Dostoyevski gibi üstadlara dair de birşeyler beklerim :) Emeğinize sağlık.
Cok kalitelisin. Gercekten gurur duydum. Ulkemizde senin gibilerin oldugunu hatirlattigin icin tesekkur ederim. Cocuklarimla her video nu paylasiyor ve izlemelerini rica ediyorum.
Abi bence hayatın anlamı baktığımız perspektife göre değişir. Kimisi için hayatın anlamı sevgidir, kimisi için maddi şeylerdir. Bence öğrenmek hayatın anlamlarından biri çünkü doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar hep bir şeyler öğreniriz. Öğrenmek hayata anlam katan ve güzel kılan bir şeydir. En basit mutluluk veya korkuyu bile öğreniriz. Yine bizi bilgilendirdiğin için sağol abi🤗❤️
Aynen :D
bilgi ölünce geçicek ne anlamı kalır ögrenmenin
@@mtang8082 Ölümden sonrası bilinmiyor. Onun için bilgi işe yaramaz diyemeyiz . Ki ölümden sonrasını geç,bu hayatta yaşarken bilgi işe yarar. Bilgi öğrenme hevesi olmasa zaten insanlık bu güne hiç gelmezdi. Bu arada bilgi illa fen bilgileri değil, dini bilgide (inanan için) hem dünyada hem ölümden sonra işine yarar. Dediğim gibi yaşam amacı kişiden kişiye değişebilir . Ki genel bazı fikirler var çoğunluğun düşündüğü. Bilgi de bunlardan biridir.
@@erkansar8549 mantıklı olabilir fikrin için teşşekürler.
" Yaşamın anlamlı olduğuna karar vermekle yaşamaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir. "
Hem meryemiz hem yolcu
"Hayat, kozmik bir eşşek şakasıdır!"
~Çağrı Mert Bakırcı
Harika bir video...Konuya konsepte bayildim..Bilim vr felsefe...muhtesrm..
Sayenizde Albert Camus’yu tanıdım teşekkürler.✨
Sanırım en büyük kötülüğü kendimize bu şekilde yapıyoruz hayata bir anlam katmaya çalışarak. Dönüp bakarsak kocaman bir hiç hayat! Biz buna bir anlam katma çabası içinde, kendimizi özel kılma eğilimi bu. Basitçe tek anlam şu olabilir; Yemeğe ulaşıp, nesillerimizi devam ettirmek yani üremek. Doğada ki diğer canlılardan tek farkımız bilinçli olmamız ama Dünya yapısı gereği bilinçli bir canlı istemiyor. Toplayacak olursak, hiçliğe anlam arama çabamız evrimsel süreçte meydana gelmiştir. Amacımız temel yaşamın arzusuyla aynıdır, Yiyecek ve nesilleri aktarmak!
"Yaşamın anlamı; yaşamanın kendisidir." der Dücane Cündioğlu..
"Ölümle biten yaşam saçmadır, evet. Bunda kuşku yok. Ama yaşam ölümle bitiyor diye kapayacak mıyız gözümüzü, yüreğimizin kapılarını bu yaşanası dünyanın güzelliklerine, bunlar yanında insanların acılarına, çaresizliklerine? Mademki yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir."
-Albert Camus
Abi kanalın bağımlılık yapıyor özellikle Kuantum fiziği serin :D +1
Hayatın anlamını sorgulamayanlar her uykudan huzurlu uyanırken, beyninde şimşek gibi çakan hayatın anlamlılığı konusunda kafası karışanlar daha huzursuz uyanırlar uykudan. Hayatta kendinize bir sayı belirleyin. O sayı kadar iyilik yapın. O sayı kadar dert dinleyin. O sayı kadar çocuk sevin. O sayı kadar hayvan besleyin. Hayatınızı o sayıya göre kurun. Ve hayatın anlamını size ihtiyacı olan bu varlıkların gözünde arayın...
Yaşamın anlamı yok ama anlamlıymış gibi yaşa anlamsızlığa isyan et. Ne için? Hiç. Camus boşluğa çığlık atmakta.
Anlam diye bişi varsa anlam da vardır
@@muratcangokyokus2905 Bu anlamı kimse bilemez ama bilse dahi birine aktaramaz asıl sıkıntı da bu zaten dinler tamamen insanların anlam arayışlarından oluşmuştur. Ama insanlara aktarınca aslında tek bir anlamın olmadığı farklı mezhepler etrafında insanların kutuplandığı gözlemlenmiştir. Bu da asıl sorumuza cevap veriyor. Net bir anlam yoktur her insanın ayrı bir anlam çıkar ilişkisi vardır.
@@berkay4631 Dinler insanların anlam arayışlarından meydana gelmiştir demek bir inançtır. Tam zıttı da bir inançtır. Yani anlam arayışına karşılık, insanın içndeki o bitmez tükenmez anlam arayışına karşılık yaratıcı o anlam arayışının karşılığı olan dinleri insanlara lütfetmiştir Buda bir inanç. Ben bu inancı yan ikincisini daha akla ve mantığa uygun buluyorum aksi halde yaşamak için hiçbir sebep olmuyor ve saçmasapan bir tesadüfler silsilesinin sonucu ben burda yazı yazıyorum. Ki tesadüflerle anlatılamayacak şeylerin varoluşu da bu fikrimi destekliyor . Senin dediğin de bir inanç. Sen öyle olduğuna inanıyorsun ve ikimizinde yüzde yüz haklı olduğunu kimse kesin ispatlayamaz. Saygı duyuyorum zaten çoğu insan aslında burada bir imtihana tabi tutuluyor bana göre.. Kibrine yenik mi düşecek yoksa bu kadar delil varken iman edip saygı mı duyacak.. Sevgiler.
@@muratcangokyokus2905 senin sözlerinde en az benimki kadar doğru olabilir insanlar ikiye ayrılır önemli olan benim senin görüşüne olan saygım senin de benim görüşüme olan saygın
@@muratcangokyokus2905 Güçsüzse insan dine veya başka inançlara sarılabilir.
İlla tanrı istiyorsan kendine bak, anlam istiyorsan kendi anlamını yarat. Her şey senin zihninde, tanrı fikri de anlamsızlık fikri de. Üst-insan'ın bunları çoktan aşmış olması gerekir. Kendi anlamsızlığını daha büyük bir anlamsızlık (yani sonsuz olan tanrı fikri) ile kapatmak saçma geliyor. Her şey sensin, sen olduğun sürece her şey var.
Telaş Etmeyin , hayatın bir anlamı yok. Varoluşumuz bir tesadüftür. Bilinç ölünce hiç yaşamamış gibi olacağız.
Ve o klasik söz kulaklarda çınladı...
Hayata inat yaşamaya devam
hayatımı değiştiren, ben bu bakış açısını arıyormuşum bunca zamandır dedirten bir düşünür benim için. Çok güzel anlatmışsınız siz de. Emeğinize sağlık.
Bir iki kitabı hariç tüm kitaplarını okudum ve bakış açımı çokça değiştirdi değerli rahmetli ) Hem absürdlük hem başkaldırı fikirlerine katılıyorum. Bu güzel yazarı ve hayat felsefesini ele alman sevindirdi, sen de iyi ki varsın.
Hayatın anlamsızlığının karşısında bir anlam bulmak yada hayata bir anlam yüklemek daha huzurlu ve içsel geliyor...
Beğenmeyen 42 kişi var şuan, hayatın anlamı orada olabilir :D elinize ağzınıza sağlık, bu tarz videoların devamının gelmesini çok isterim
Böyle absürd insanların hayatlarını yaşarken taşı yukarı çıkarmaya devam etme kahramanlığı yerine, iyimser olsun diye demiyorum ama kötümser de bakmadan, manzarası güzel bir dağ evinde onun için son gelene kadar etrafı seyredip çayını yudumlayıp ve bittikçe de ayağa kalkıp yeniden çayını doldurup içebilmesinin ve gülümseyebilmesinin mümkün olabileceğine inanmak istiyorum ve bütün aksiliklere rağmen kahramanlığın bu olduğuna inanıyorum.
"Tanrı əsla zər atmaz" Albert Einstein.Əgər biz həyatın anlamsız olduğunu düşünürsək demək bizlər özəl biriyik.Çünki bəzi insanlar bu haqda düşünməz və sadəcə yaşayar.
Bence insan akılının yapısı gereği sürekli olarak kendini aşmaya çabalıyor.Bunu kimi zaman sanat gibi gerçekliği büküp kendi zihnine göre güzelleştirerek,kimi zaman devamlı mücadele gibi dayanma sınırlarını zorlayarak yapıyor ve bunun göçebe bir tür olmamızla ilgili olduğunu düşünüyorum.İhtiyacımız olan şey kısa dinlenme aralıklarıyla devamlı değişim ve rekabet.
Albert camus'nün kitaplarından okudum onun felsefesini tanımaya çalıştım ancak absürdizm felsefesi tam anlamıyla gerçekten absürd bir felsefeydi kayayı sonsuza kadar yukarı doğru itip yinede çıkarmayı başaramayan sisiphos gibi o kayayı ne kadar isterse itsin yukarı çıkaramayacağını bilmesine rağmen yinede bunu denemeyi sürdürmesi tüm ilüzyonlardan kurtulmuş absürd bir kahraman olmasından mıydı yoksa birgün o kayayı yukarı çıkarabileceğine dair beslediği umut ve inanç mıydı? Hayat bir insanın ona nasıl baktığına bağlıdır iyi ya da kötü güzel ya da çirkin inançlı ya da inançsız
Yorumun çok iyi ,baya güzel yazmışsın
Benim kafama takılan soru şu
Sisifos'un umutlu olmasının sebebi ne
Neden kayayı yukarıya götürmek istiyor,yukarıya götürdüğü zaman ne elde edecek ,başkaldıran bir insan olarak
Nitelendiriliyorsa ,neden bu çabayı veriyor,öldürsün kendisini ,başkaldıran insanın amaçsız olması gerekmez mi ?
Benim şahsi fikrim hayatın bir anlamı olduğu , bu anlamın kişiden kişiye deģiştiğini düşünüyorum,başkaldıran insan için de hayatın bir anlamı olduğunu düşünüyorum,
Benim şahsi görüşüm ,hayatın anlamı
Aniden sorguladiğınız zaman ,direk düşünmek istediğin zaman değil,
Birşeyler için çaba sarf ettiğin zaman ortaya çıkıyor,harekete geçtiğin zaman ortaya çıkıyor .bu başkalkaldıran insan insan içinde geçerlidir ,anlam arayışından dolayı sonuç anlamsızlığa çıkıyor ,anlam arayışı uzun bir sürec olduğu için ,onun için anlamlı olan da
Bu süreci anlamak ,bu anlamsızlığı öğrenmek
Demek istediğim herkesce öznel olarak nitelendiriği bir anlam var ,
Zihnimde yüzlerce fikir dönüyor ,bunları nasıl aktaracığımı bilmiyorum
umarım anlamışsındır.
B
@@ylmaz-vd7fn Evet demek istediğini çok iyi anladım bununla ilgili bir örnek vardı v for vendetta da semboller insanlar anlam yükler diye aynı şekilde de hayata da anlam yükler insanlar camus hayatın anlamsızlığı dan dem vurur ama anlamsızlığı aramak bile başlı başına hayata yüklenen bir anlam ve adanmışlık değil mi?
@@Nur_4284
Aklımdaki binlerce fikri bir metine sığdırdın,aynen öyle ,tam olarak dediğin gibi ,üstüne daha fazla bir şey yazıp uzatmak istemiyorum,well done
Lol
@@ylmaz-vd7fn sizin gibi düşünce yapısında ki insanlarla gerçek hayatta karşılaşmak çok zor kafamın uyuştuğu fikirlerimin benzer olduğu insanlar bulamıyorum hadi onu geçelim fikirlerimiz farklı olsun benimle benzer konulardan hoşlanan bir şeyler anlattığımda gerçekten dinlemek isteyen birkaç insan var neyse sizinle felsefe konuşmak hoştu hoşçakalın
@@Nur_4284 istiyorsan konuşalım,sosyal medya hesabın varsa tanışalım ,sorun değil,ben de konuşmak isterim ,birşeyler öğrenmek isterim
Farklı düşünce de olan insanlar olması daha güzel,daha farklı konularda farklı perspektiflerden bakmayı sağlar.
bir ateistin sozlerinin beni bu kadar hayata baglayacagini tahmin edemezdim tesekkurler Albert Camus
Abi kesinlikle çok iyi arada böyle derin mevzular da tartışalım. Sisifos'un hikayesini senden duydum ve çok etkiledi beni.
Eğer birisi acı çekiyorsa bu diğerine yarıyordur her zaman. Bu derin düşüncelerde beni biraz olsun iç huzuruma yaklaştıran Camus'a teşekkür ederim. Dediği gibi Sisifos mücadele etti ve onun acı çekmesini bekleyenler büyük bir hezeyana uğradı. Ağlayıp sızlamak yerine mücadele etmek savaşmak lazım. E tabi belki de asıl istedikleri Sisifos'un mutlu ve mücadele etmesi olduğunu nerden bileceğiz? Elbette bilemeyeceğiz... En azından Sisifos huzurlu ya da öyle sanıyor.
Kardeşim lütfen böyle devam et. İlgi ile takip ediyorum. Teşekkürler
Bir Barış Özcan, bir Bebar Bilim. İzlerken o kadar keyif alıyorum ki. İyki varsınız 🤍
Mən yaşarkən ölüyüm ,mən ölüykən yaşarım.Mən bir düşüm, bir fikirim ,bir atomum və mən bir enerjiyim. Hər şey absürd .
Bu kadar zeki olarak addedilen insanların varlığı anlayamadan gerçekliği kavrayamadan göçüp gitmesi ne acı.Var olan hiçbir şey yok olmaz yok olan da var olamaz.Bu kaçınılmaz bir gerçektir.Var olduğumuz için bu varlığın gidişatı nereyedir nerdendir önemli olan bunlardır...
Ben bu seriyi çok sevdim, bilimin fiziğin yanına çok iyi gider.
Hayatın sonunun olduğunu bilmek,absurd olduğunu bilmek bana her zaman niye yapayim düşüncesi yerine cesaret,istek vermiştir. Aklima bir şeyi yapmak mi düştü;bunu yapsam insanlara rezil olur muyum,bana nasil sıkıntılar açar tarzi düşünceler hic aklima gelmiyor,yapiyorum.Anlamsiz hayatima anlam ve heyecan katıyorum,hayallerim için savaşırken asla umitsizlige kapilmiyorum
Labirentten çıkışı kendimiz bulucaz, ama bu labirent çıkışı olmayan sonsuz bir döngü olabilir.
Evey muhtemelen sonsuz bi döngü olcak ölüm
Çalışmak, bu tür problemlerin önüne geçer. Çalışmaktan kastım herhangi bir işle uğraşmak. Böyle şeyleri düşünmeyin diyecek haddi bulmuyorum kendimde lakin bir süreden sonra rahatsız verici bir hal alıyorsa çalışmak zorunda olabilirsiniz. Delicesine, tutkuyla ve aman vermeden
çok klasik olucak ama keşke lisedeki felsefe dersinde isimlerini ezberleticeklerine sizin yaptığınız gibi insanı düşündüren sorgulamaya teşvik eden şekilde anlatsalardı o zaman muhtemelen daha verimli öğrenciler yetiştirebilirlerdi
Yaşamak değil sadece farkındalıkla birlikte yaşayabilmek bir başkaldırıdır! Bunca zamandır düşündüklerimi Albert Camus Sisifos Söyleni'de bahsetmiş. Keşke daha önceden okusaydım ve böylece haritayı yeniden keşfetmemiş olurdum.
Her şey anlamını yitirmiş ve hayatın boş bir çaba olduğunu anladıysan, çok hayal ve kalp kırılıkları yaşamışsın demektir.
çok güzel kanal ya.azcık da olsa insanları düşündürüyor böyle videolarla
Hayatın anlmasızlığını kabul etme aşamasında olan biriyim. Zor oluyor ama sadece yaşıyorum.
E geldik bir kere değil mi? Yapacak bir şey yok
@@mamamiyaaalal33 tabi öyle
Kendi hayatına amaç eklemen gerekiyor.
@@j.r.orphan537 var amaçlarım ama hayatın zaten bir amacı yok. Yani ben amaçlarımı gerçekleştirem ne olacak ki
*gerçekleştirsem
Hayat, bazen belli bir cevabı olmamaya, belirsizliğe şüpheye aşık olur.
Lânet bi sistem yüzünden bize verilen kıymetli zamanları mahvediyoruz benim en güzel cağlarımda saçma bi sınav yüzünden stresten sigaraya baslaidm bu bi bahane değil biliyorum ama yok oluyorum amacım kalmıyor artık sadece boşuna yasamak istiyorum hiç birşey yapmadan yok olmak
😔
Bitti mi siktiğimin sınavları
Cesurluk, özgürlük, çeşitlilik, ve en önemlileri bence eşit ve adaletli olabilmek işte o an baş kaldırmayı başarmışsınızdır✌🏻
Anladım ki,insanları yaşatan tek şey sevgidir. Seven insan Tanrıya yaklaşır, Tanrı da ona. Çünkü o sevgiyi yaratandır.
Lev Nikolayeviç Tolstoy/Insan ne ile yaşar
Yaşamın anlamsızlığını çok fazla düşünürdüm; kendimce küçük çaplı felsefe yapmaya çalışırdım. Hatta, anlamı bulduğumu düşündüğüm zamanlar bile olmuştu. Sonra cevabın o olmadığını fark ettiğimde, ister istemez bir anlamsızlığın ortasına bulurdum kendimi ama hiç buna göre olan bir felsefi fikri veya düşünürü araştırmamıştım. Beni bu filozofla kısmen tanıştırdığın için teşekkür ederim anlamsızlığıma bir nevi bir arkadaş bulmuş oldum.
Albert Camuse hayatı özetlemiş. Hergün o taşı yukarı taşımak için uyanıyoruz, akşam hüsran ile eve gelip, tekrar o taşı yukarı çıkarmak için şarj oluyoruz. Eğer o taşı yukarı çıkarabilirsek, o taşı çıkarmak için başka bir tepe daha olduğunu görüyoruz, taki herşey bitene kadar. Durmak yok yola devam.
Hayatım hep absürt olanı kendimden uzak tutarak geçti. Etrafımda absürt kahramanlar vardı ve yaptıklarının anlamsız olduğunu söylediğimde bana “biliyorum, ama böyle olması gerekiyor” diyorlardı. Ben bunu aptalca bulduğum için, birçok yerde hep uyumsuz oldum. Ama şimdi anlıyorum, absürt olan bir hayatla mücadele etmenin tek yolu hayatın kendinden bile absürt ola bilmektir. Absürtlüğe karşı gelmek ve bunu kendinden uzak tutmak ise, hayata karşı kaybetmek ve pes etmek demekdir. Bu yazdığım da çok absürt, ama malesef hayat böyle.