Nami TEMELTAŞ yazdı 16 Mart 1978 Beyazıt: Bir Katliamın Anatomisi 16 Mart’ta Beyazıt'ta dikkati çeken bir değişiklik olmuştu. Her gün öğrenciler polis gözetiminde okul kapısından çıkarlardı. O gün polisler farklı görevlere gönderildiğinden onların yerine yeni bir ekip gelmişti. 1 Mayıs 1977 Türkiye’de kontrgerilla faaliyetinin en büyük katliamıydı ve 35 devrimci yaşamını kaybetmişti. 1 Haziran tarihinde, terfilere 1 ay kala, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun, Darbe söylentileri nedeniyle, 1. Milliyetçi Cephe (MC) hükümetince görevden alınmıştı! 5 Haziran 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yzde 42 oy almasına rağmen mecliste yeterli çoğunluğu sağlayamamış, Adalet partisi (AP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milli Selamet Partisi (MSP), 2. MC olarak anılan koalisyonu kurarak hükümet olmuşlardı. MHP iktidara gelir gelmez başta üniversiteler olmak üzere birçok alanda Ülkü Ocakları merkezli terör esmeye başlamıştı. Üniversitelerde faşistler, devrimci öğrencileri okullara sokmayarak hem eğitimlerini hem de örgütlenmelerini engelliyor, bunu yaparken de açık bir biçimde polislerden destek alıyorlardı. Birçok üniversite ve fakülte faşist işgal altındaydı. Aralık 1977 tarihinde AP’den 11 Milletvekili istifa edince 2. MC hükümeti azınlıkta kalarak düştü! AP’den istifa eden 11 Milletvekiliyle birlikte CHP yeni Hükümeti kurdu ve iktidarı devir aldı. Bu sürede yeniden örgütlenerek bir araya gelen devrimci öğrenciler, Mart 1978 başlarında, faşistler tarafında işgal edilmiş fakülte ve üniversitelere, her şeyi göze alarak, çatışarak da olsa girmeyi başardılar. Ancak polisleri arkalarına alan ve birlikte davranan faşist tehdit devam ediyordu. Bu nedenle öğrenciler okul çıkışında topluca hareket edip, belirli bir yere kadar, özellikle de Süleymaniye civarına kadar topluca yürüyüp oradan dağılıyorlardı. 15 Mayıs tarihinde İstanbul Üniversitesi bir gurup faşist, polis desteğinde okuldan topluca çıkan öğrencilere taşlı ve sopalı saldırı düzenlemiş, devrimcilerin direnişi sayesinde başarılı olamayıp kaçmışlardı. Bu tür saldırılar her an beklenmekteydi ve devrimciler bu konuda hazırlıklıydı. 16 Mart’ta dikkati çeken bir değişiklik olmuştu. Her gün öğrenciler polis gözetiminde okul kapısından çıkarlardı. O gün polisler farklı görevlere gönderildiğinden onların yerine yeni bir ekip gelmişti. Başlarında, daha sonra hızla yükselerek, Hırant Dink Cinayetinde Trabzon Emniyet müdürü olan Komiser Reşat Altay vardır! Saat 13.45 de öğrenciler ana kapıdan çıkarlar. Dışarıda “Beyazıt Komünistlere mezar olacak” diye slogan atan faşist gurup vardır ve dışarıda görevli 7 polis onlara doğru giderler. Topluca yürüyen öğrencilerden gurubun başı Eczacılık Fakültesine geldiği an öğrencilerin ortasına atılan bir bomba patladı. Arkasından da öğrenciler silahlarla ateş altına alındı! 5 öğrenci olay anında, 2’si ise kaldırıldıkları hastanede yaşamlarına veda etmiş, kırktan fazla öğrenci de yaralanmıştı. Saldırıda hayatını kaybeden öğrenciler; Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt’du. Gerek bombayı atan gerekse ateş edenlerin arkalarından gitmek isteyen polisler ise, komiser Reşat Altay tarafından engellenmişti. Olayın faillerinden Zülkif İsot, katliamı itiraf etti. Ancak olayın aydınlanmasına katkıda bulunamadan Latif Aktı adlı arkadaşı tarafından öldürüldü. İsot'un ablası, anlatımları mahkemeye aktardı. Tanıklara ve delillere rağmen bir katliam davası daha zaman aşımına uğratıldı. Dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 2. Başkanı Abdullah Çatlı’dır! Olayın duyulmasıyla birlikte 50 bin civarında öğrenci İstanbul Üniversitesini işgal eder ve eylem yaparlar. Ertesi gün Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2 günlük, 2 saat iş bırakma eylemi düzenler ve uygular. Olaydan bir ay sonra sevilen öğretim görevlisi Server Tanilli vurulur. Yaralı olarak kurtulur. Olay sonrası 17 kişinin yargılandığı davada sadece Sıddık Polat isimli kişi 11 yıl ceza alır ve cezası daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve beraat eder! 20 Ekim 2008 tarihinde İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “zaman aşımı” kararı alınır ve bu karar Yargıtay tarafından da onaylanır. Daha sonra bazı itiraflar ortaya çıkar. İtiraflarda, Bombanın bir yüzbaşıdan Abdullah Çatlı tarafından alındığı, bombacıların bir minibüsle olay yerine geldiği, minibüste bir polisin de olduğu (Mustafa Doğan) söylenmiş, bu polis daha sonra Almanya’ya kaçmıştı. Garip bir tesadüftür ki aynı tarihte Ergenekon davaları başlamıştır! Nisan 1992 tarihinde İstanbul Çiftehavuzlar’da tespit edilen bir örgüt evine baskın düzenlenir ve 3 Dev-Sol militanı, sağ yakalama ihtimaline rağmen öldürülür! Baskın yapan ekipte, İbrahim Şahin, Ayhan Çarkın’la birlikte, Reşat Altay da vardır! “Kasten adam öldürme” suçlamasıyla yargılanıp beraat ederler! 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk ilçesinde ortaya çıkan skandalda, Kırmızı bültenle aranmasına rağmen yıllarca yakalanamayan Abdullah Çatlı’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi'nin müdürüyle 5 kez telefonla görüştüğü belirlenir! Müdür, Reşat Altay’dır! Reşat Altay hızla yükselir, .Gaziantep'e, Bursa'ya, Trabzon'a emniyet müdürü olur. Her zamanki gibi derin işlerine devam eder. 19 Ocak 2007'de Hırant Dink öldürülür... (NT/HK)
Not: Aynı güne rastlayan Halepçe katliamını da anıyorum… * Yazı aşağıda yazılı üç bağlantıdaki bilgilerle harmanlanarak yazıldı: 16 Mart Katliamını Kim Nasıl Yapmıştı 16 Mart Beyazıt Katliamı Bu Dosya Bizim İçin Kapanmadı Reşat Altay'ın Yazılmamış Anıları 16 Mart Katliamı: Hatırlamak Unutmamaktır...
Nami Temeltaş 1977 Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler öğretmenliği mezunu. 6 yıl kadar Diyarbakır, Eskişehir ve Antep cezaevlerinde siyasi tutsak olarak yattı. Siyasal nedenlerle öğretmenlik yapamadı. Datça Hayvansevenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, rehabilitasyon merkezi sorumlusu. m.bianet.org/system/uploads/1/articles/spot_image/000/195/195/original/16_MART.jpg m.bianet.org/bianet/yasam/195195-16-mart-1978-beyazit-bir-katliamin-anatomisi ruclips.net/video/aKS4on_Ir8E/видео.html
Yazık olmuş bu gençliğe. Ne için be ne için??? Allah bir daha böyle şeyler yaşatmasın. Yurdumun Devrimciye de Milliyetçiye de ihtiyacı var. Faşist ve teröristlere geçit vermemeliyiz.
Dogrubsoruyu sorup dogru cevaplar bulmak zorundayiz..""Nato nun gladyosu vardi..peki sovyetlerin nato üllelerinde faaliyet gösteren bir örgütü yokmuydu...???Acaba silahli eylemler yaparak bir nato ülkesini istikrarsizlastirmak ,zayiflatmak Nato nun mu?? yoksa varsova paktinin veya sovyetlerin mi isine gelirdi..???"""...bu soru ÖNEMLI BIR SORU...
@@yakintakipmarkaj6580 Şu saate kadar NATO ülkelerinde operasyon yapan, GLADYO benzeri yöntemler uygulayan bir SSCB/KGB örgütü bulunamadı, yok... Bu ABD nin ülkeleri yönetmek ve egemenliğini satın almak için uyguladığı manipülasyon yöntemi... ki sonuçta dağılan SSCB olmuş ve NATO hedef yükseltmiştir...
Yazık beyindeki hasar kalıcı galiba idrak yollarindada iltihaplanma var bes belli geçmiş olsun tipda ve insanlık adına buna mankafa diyiyoruz allah şifa versin...
@@AkdavarSAVAR polderli polislerin oldugu yerlerde vardi...ki orada pol birli de pol derli de vardi...polderli yokdu demek yanlis....ülkücüler grioten ölmediler...
yazıklar olsun kardeşi kardeşe kırdırdılar sebep olanların Allah belasını versin....
Ne kardeşi be kardeşim sagcılari bıldıgın devlet örgutlemış bu arkadaşları öldurmuş
sizden bizden yerine iyi insan kötü insan olmadıkça bu ülkede hayır bekleme.....
Bir kuşak ki artık yok.😔
Yazık oldu nice gençlere.. FİLLER TEPİŞTİ ÇİMLER EZİLDİ..
Bir gençlik sen ben diye yok oldu allah birdaha göstermesin
Amiinn😮💨
...ağlar insan olan !
Abi ulkucuyum ama ağladim
@@hasanerenkirac3076itler ağlamaz, havlar
polislerin bile sağ sol olarak ikiye ayrıldığı bi yerde ne yapabilirsin ki
Fark ettiyseniz öldürülenler asılanlar zulme uğrayanlar hep haklı çikti
Bu düzen ayni o yillardada ayni şuanda da ayni
Lutfen belgeselci Arkadaslar sizden cok Onemli ricam var:lutfen belgesel yaparken muzik kullanmayin nolursunuz ya!!
Çözülmez dostum, asla çözülmez. Uğur Mumcu'nun olaydan dört gün sonra yazdığı "unutulmasın" başlıklı bir yazı vardı. Unutulur, unutulur.
Allah belalarını versin şimdi baştalar memleket ne halde yazık yazık o kadar gence yazıkkk 😢😢😢😢
Kimsenin yaptığı yanına kalmasın dilerim😡çoluğundan çocuğundan...... Hiç bir hain, bedelini ödemeden ölmesin dilerim😡
Düşman hep ayniymış. Yazik bu gençlere.
Böyle bir ülkede yaşamayı bize layık gören kadere lanet olsun.İnsanlara bunu yapan her kişiye,devlet görevlilerine hatta devlete de lanet olsun.
Nami TEMELTAŞ yazdı
16 Mart 1978 Beyazıt: Bir Katliamın Anatomisi
16 Mart’ta Beyazıt'ta dikkati çeken bir değişiklik olmuştu. Her gün öğrenciler polis gözetiminde okul kapısından çıkarlardı. O gün polisler farklı görevlere gönderildiğinden onların yerine yeni bir ekip gelmişti.
1 Mayıs 1977 Türkiye’de kontrgerilla faaliyetinin en büyük katliamıydı ve 35 devrimci yaşamını kaybetmişti.
1 Haziran tarihinde, terfilere 1 ay kala, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun, Darbe söylentileri nedeniyle, 1. Milliyetçi Cephe (MC) hükümetince görevden alınmıştı!
5 Haziran 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yzde 42 oy almasına rağmen mecliste yeterli çoğunluğu sağlayamamış, Adalet partisi (AP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milli Selamet Partisi (MSP), 2. MC olarak anılan koalisyonu kurarak hükümet olmuşlardı.
MHP iktidara gelir gelmez başta üniversiteler olmak üzere birçok alanda Ülkü Ocakları merkezli terör esmeye başlamıştı.
Üniversitelerde faşistler, devrimci öğrencileri okullara sokmayarak hem eğitimlerini hem de örgütlenmelerini engelliyor, bunu yaparken de açık bir biçimde polislerden destek alıyorlardı. Birçok üniversite ve fakülte faşist işgal altındaydı.
Aralık 1977 tarihinde AP’den 11 Milletvekili istifa edince 2. MC hükümeti azınlıkta kalarak düştü! AP’den istifa eden 11 Milletvekiliyle birlikte CHP yeni Hükümeti kurdu ve iktidarı devir aldı.
Bu sürede yeniden örgütlenerek bir araya gelen devrimci öğrenciler, Mart 1978 başlarında, faşistler tarafında işgal edilmiş fakülte ve üniversitelere, her şeyi göze alarak, çatışarak da olsa girmeyi başardılar.
Ancak polisleri arkalarına alan ve birlikte davranan faşist tehdit devam ediyordu. Bu nedenle öğrenciler okul çıkışında topluca hareket edip, belirli bir yere kadar, özellikle de Süleymaniye civarına kadar topluca yürüyüp oradan dağılıyorlardı.
15 Mayıs tarihinde İstanbul Üniversitesi bir gurup faşist, polis desteğinde okuldan topluca çıkan öğrencilere taşlı ve sopalı saldırı düzenlemiş, devrimcilerin direnişi sayesinde başarılı olamayıp kaçmışlardı.
Bu tür saldırılar her an beklenmekteydi ve devrimciler bu konuda hazırlıklıydı.
16 Mart’ta dikkati çeken bir değişiklik olmuştu. Her gün öğrenciler polis gözetiminde okul kapısından çıkarlardı. O gün polisler farklı görevlere gönderildiğinden onların yerine yeni bir ekip gelmişti.
Başlarında, daha sonra hızla yükselerek, Hırant Dink Cinayetinde Trabzon Emniyet müdürü olan Komiser Reşat Altay vardır!
Saat 13.45 de öğrenciler ana kapıdan çıkarlar. Dışarıda “Beyazıt Komünistlere mezar olacak” diye slogan atan faşist gurup vardır ve dışarıda görevli 7 polis onlara doğru giderler.
Topluca yürüyen öğrencilerden gurubun başı Eczacılık Fakültesine geldiği an öğrencilerin ortasına atılan bir bomba patladı. Arkasından da öğrenciler silahlarla ateş altına alındı!
5 öğrenci olay anında, 2’si ise kaldırıldıkları hastanede yaşamlarına veda etmiş, kırktan fazla öğrenci de yaralanmıştı.
Saldırıda hayatını kaybeden öğrenciler; Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt’du.
Gerek bombayı atan gerekse ateş edenlerin arkalarından gitmek isteyen polisler ise, komiser Reşat Altay tarafından engellenmişti.
Olayın faillerinden Zülkif İsot, katliamı itiraf etti. Ancak olayın aydınlanmasına katkıda bulunamadan Latif Aktı adlı arkadaşı tarafından öldürüldü. İsot'un ablası, anlatımları mahkemeye aktardı. Tanıklara ve delillere rağmen bir katliam davası daha zaman aşımına uğratıldı.
Dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 2. Başkanı Abdullah Çatlı’dır!
Olayın duyulmasıyla birlikte 50 bin civarında öğrenci İstanbul Üniversitesini işgal eder ve eylem yaparlar.
Ertesi gün Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2 günlük, 2 saat iş bırakma eylemi düzenler ve uygular.
Olaydan bir ay sonra sevilen öğretim görevlisi Server Tanilli vurulur. Yaralı olarak kurtulur.
Olay sonrası 17 kişinin yargılandığı davada sadece Sıddık Polat isimli kişi 11 yıl ceza alır ve cezası daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve beraat eder!
20 Ekim 2008 tarihinde İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “zaman aşımı” kararı alınır ve bu karar Yargıtay tarafından da onaylanır.
Daha sonra bazı itiraflar ortaya çıkar. İtiraflarda, Bombanın bir yüzbaşıdan Abdullah Çatlı tarafından alındığı, bombacıların bir minibüsle olay yerine geldiği, minibüste bir polisin de olduğu (Mustafa Doğan) söylenmiş, bu polis daha sonra Almanya’ya kaçmıştı.
Garip bir tesadüftür ki aynı tarihte Ergenekon davaları başlamıştır!
Nisan 1992 tarihinde İstanbul Çiftehavuzlar’da tespit edilen bir örgüt evine baskın düzenlenir ve 3 Dev-Sol militanı, sağ yakalama ihtimaline rağmen öldürülür! Baskın yapan ekipte, İbrahim Şahin, Ayhan Çarkın’la birlikte, Reşat Altay da vardır!
“Kasten adam öldürme” suçlamasıyla yargılanıp beraat ederler!
3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk ilçesinde ortaya çıkan skandalda, Kırmızı bültenle aranmasına rağmen yıllarca yakalanamayan Abdullah Çatlı’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi'nin müdürüyle 5 kez telefonla görüştüğü belirlenir! Müdür, Reşat Altay’dır!
Reşat Altay hızla yükselir, .Gaziantep'e, Bursa'ya, Trabzon'a emniyet müdürü olur. Her zamanki gibi derin işlerine devam eder.
19 Ocak 2007'de Hırant Dink öldürülür... (NT/HK)
Not: Aynı güne rastlayan Halepçe katliamını da anıyorum…
* Yazı aşağıda yazılı üç bağlantıdaki bilgilerle harmanlanarak yazıldı:
16 Mart Katliamını Kim Nasıl Yapmıştı
16 Mart Beyazıt Katliamı Bu Dosya Bizim İçin Kapanmadı
Reşat Altay'ın Yazılmamış Anıları
16 Mart Katliamı: Hatırlamak Unutmamaktır...
Nami Temeltaş
1977 Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler öğretmenliği mezunu. 6 yıl kadar Diyarbakır, Eskişehir ve Antep cezaevlerinde siyasi tutsak olarak yattı. Siyasal nedenlerle öğretmenlik yapamadı. Datça Hayvansevenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, rehabilitasyon merkezi sorumlusu.
m.bianet.org/system/uploads/1/articles/spot_image/000/195/195/original/16_MART.jpg
m.bianet.org/bianet/yasam/195195-16-mart-1978-beyazit-bir-katliamin-anatomisi
ruclips.net/video/aKS4on_Ir8E/видео.html
Çok sağ ol ayrıntılı bilgiler için👍👏👌
Bravo
Yazık olmuş bu gençliğe. Ne için be ne için??? Allah bir daha böyle şeyler yaşatmasın. Yurdumun Devrimciye de Milliyetçiye de ihtiyacı var. Faşist ve teröristlere geçit vermemeliyiz.
O katliamın protesto yürüyüşüne katılmıştım.
Tek bir ülkede darbe olmaz. O da Amerika'nın büyük ekçiliğinin olmadığı ülkedir. Amerika'nın büyük elçiliği yalnız kendi ülkesinde yoktur. K.E.
❤❤❤
Ah Amerika Ah Amerkancılar.
😢😢😢
Desene amerika.. Fetö yaptı.. Desene...
Çok heyecanlı gunleerdi
NATO GLADYO
Dogrubsoruyu sorup dogru cevaplar bulmak zorundayiz..""Nato nun gladyosu vardi..peki sovyetlerin nato üllelerinde faaliyet gösteren bir örgütü yokmuydu...???Acaba silahli eylemler yaparak bir nato ülkesini istikrarsizlastirmak ,zayiflatmak Nato nun mu?? yoksa varsova paktinin veya sovyetlerin mi isine gelirdi..???"""...bu soru ÖNEMLI BIR SORU...
@@yakintakipmarkaj6580 Şu saate kadar NATO ülkelerinde operasyon yapan, GLADYO benzeri yöntemler uygulayan bir SSCB/KGB örgütü bulunamadı, yok... Bu ABD nin ülkeleri yönetmek ve egemenliğini satın almak için uyguladığı manipülasyon yöntemi... ki sonuçta dağılan SSCB olmuş ve NATO hedef yükseltmiştir...
Polis boz itlerin ,,,,,,,,
Malesef bu gün yaşadıklarımız o günlerin sonucu 😢😢
Ülkücüler olmasaydı memleketin hali perişan olurmuş...Allah yokluklarını vermesin...Allah Ülkücü lere güç kuvvet versin...Ülkücü şehitlerimizi saygıyla anıyorum...Allah devlete millete zeval vermesin...
He canim ne demezsin çetecilik silah kaçakçılığı uyuşturucu Allah var çok temizler biiippppp??????
ülkücüler hep kitle katliamı yapmıştır. MARAŞ,ÇORUM,MALATYAİ 1 MAYIS 16 MART BOĞULAN 7 ÖĞRENCİ DAHA SAYAYIMMI ARKADAŞIM
DİRENE DİRENE KAZANIYORUZ🤜🧬🇹🇷
Mahir şimdi hayatta olsaydı Amerikaci olurdu
Haklisin...Mesela...Mahir in ardasi ertugrul kürkcü simdi HDP den vekil ve Türkiyedeki Amerikanci partilerin en amerika icin en önemlisi hdp dir...
Adam ufakta yalan söylüyor galiba 😂
ilk
Eline saglik devletin disarda ne bok yiyorlardi
Yazık beyindeki hasar kalıcı galiba idrak yollarindada iltihaplanma var bes belli geçmiş olsun tipda ve insanlık adına buna mankafa diyiyoruz allah şifa versin...
@@serseriiimayn7782 devlete kalkan baş kopar eline saglik devletimin
@@yusufkozkurt1352 Devletime boynumuz kildan ince ama sen olayi hala anliyamamissin.
@@yusufkozkurt1352 devleti agzına alma vatan hayinimisin nesin
@@yusufkozkurt1352devlet bizim devletimiz bu genç ler devlet i ve ülke yi güçlendirmek için mücadele etti
Kaç leş yaptılar acaba
Polderli polisler diyor.. Ama polis ulkuculerle beraberdi diyor.. :)) yersen
Polderliler orda yokdu
@@AkdavarSAVAR polderli polislerin oldugu yerlerde vardi...ki orada pol birli de pol derli de vardi...polderli yokdu demek yanlis....ülkücüler grioten ölmediler...