Kafirlere verilen nimetlere aldanma! / 30.10.2018 / Kerem Önder

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 20 окт 2024
  • Kafirlere verilen nimetlere aldanma! / 30.10.2018 / Kerem Önder
    وَلَوْلَا أَن يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً
    لَجَعَلْنَا لِمَن يَكْفُرُ بِالرَّحْمَنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِّن فَضَّةٍ
    وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ ﴿٣٣﴾
    “Eğer bütün insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.” (Zuhruf 33)
    وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِؤُونَ ﴿٣٤﴾
    “Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).” (Zuhruf 34)
    وَزُخْرُفًا وَإِن كُلُّ ذَلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
    وَالْآخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ ﴿٣٥﴾
    “Ve onları altına ve mücevherlere boğardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir.
    Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır.” (Zuhruf 35)
    “Allah'ı Bulmak... Asıl Mesele
    Bil ki Allah Teâlâ, onların, zenginin fakire tercih edilmesi gerektiği fikrine binâen, ileri sürdükleri o şüphelerine bir üçüncü şeyle de cevap vermiştir ki, o da şudur: Allah Teâlâ, dünya menfaatlerinin ve lezzetlerinin, kendisi katında önemsiz ve değersiz olduklarını beyan etmiş ve bunların değersizliğini, "Eğer, (bütün) insanlar, (küfre imrenecek) bir tek ümmet haline gelmeyecek olsaydı..." diye beyan etmiştir ki bu;
    "Şayet insanlar, kâfir kimseyi bol rızık ve refah içinde gördüklerinde, küfre arzu duymayacak olsalardı, hiç şüphesiz nimetlenmeyi sağlayan pek çok şeyi onlara verirdim. Bu nimetler de:
    a) Onların evlerinin tavanlarının gümüşten olması,
    b) Üzerine basıp çıktıkları merdivenlerin gümüşten olması,
    c) Evlerinin kapılarının ve üzerine yaslanıp oturdukları divanlarının da gümüşten olması.’ demektir.” Razi
    “Allah Teâlâ insanlar için yaratıp düzenlediği dünya hayatında kabiliyet, servet, düşünce ve inanç bakımından hepsi birbirine benzeyen, aynı özellikleri taşıyan insanların olmasını değil, toplu hayatı oluşturmak ve devam ettirmek, hür irade ile seçim yapmaya imkân vermek ve böylece imtihan maksadını gerçekleştirmek için gerekli bulunan farklılığı murat buyurmuştur. O’nun katında geçici dünya nimetlerinin değeri yoktur, bunlara sahip olmak da Allah sevgisinin kanıtı değildir; pek çok hikmet çerçevesinde Allah sevdiklerini ve sevmediklerini zengin de kılar yoksul da; kimi zaman birilerini iktidara getirir, kimi zaman diğerlerini. O’nun sevdiklerine tahsis ettiği nimetler burada değil, ebedî âlemdedir. Müşrikler büyüklüğü, Allah’ın rahmetine mazhar olma şansını asalet ve servete bağlamakla yanılıyorlar. Eğer Allah’ın yukarıda özetlenen “dünya düzeni” muradı olmasaydı, inansın inanmasın bütün insanları servette ve refahta eşit kılardı; bu takdirde kâfirlere servet ve iktidar verirse bütün insanlar küfrü, müminlere servet ve iktidar verirse bütün insanlar imanı seçmeye yönelirlerdi. Halbuki Allah böyle dolaylı yoldan da olsa insan iradesine müdahale etmek istemiyor, onların serbest seçimleri ile farklı olmalarını istiyor.” Kur’an Yolu Tefsiri
    “Hikmet Sâhibi Yaratıcı dünyada bir kısım kâfirlere birçok varlıklar verir, bu onların hakkında bir denemedir, bir imtihandır, ilerde daha ziyade azaba düşmelerine bir sebeptir. Mamafih onların hepsini de öyle fevkalâde bir sûrette ziynetlere, ihtişamlara, dünya varlıklarına nâil buyurmaz, aralarında birçok yoksullar da vardır. Bu hâl, yine insanlar için ilâhî bir rahmet eseridir, bir hikmet ve fayda gereğidir. Çünkü bütün kâfirler öyle bir umumî varlığa nâil bulunsalar, birçok insanlar küfrün öyle bir varlığa vesîle olduğuna inanarak hepsi de küfre meyleder, îmandan mahrum kalarak ebedî felâkete uğramış olur. İşte böyle bir bâtıl eğilime meydan verilmemesi hikmetinden dolayı kâfirlerin hepsi de aynı sûrette muhteşem bir varlığa sâhip değildir. Müminlere gelince onların da hepsi bu dünyada öyle bir varlığa sâhip bulunmamaktadırlar. Bu da bir hikmet gereğidir. Eğer bütün mü’minlerin tamamen dünya varlığına ulaşmaları takdir edilmiş olsa idi, insanların mü’min olmaları, sırf Allah rızâsı için değil, öyle bir varlığa erişme maksadına dayanmış olurdu. Bu ise samimiyete tam bir samimiyetle ilâhî dini kabul etmek vazifesine aykırıdır. Ciddî sûrette mü’min olan bir zât, öyle dünya varlığına kavuşmak için değil, sırf Allah rızâsına kavuşmak için, kulluk şerefine kavuşmak için mü’min olmuş olur, ibâdet ve itaatten, Allah’ın zikri ile kalbini aydınlatmaktan geri durmayarak ebedî hayatını tehlikelerden kurtarmış bulunur. Ne büyük bir saadet!” Ömer Nasuhi Tefsir
    Web / keremonder.com
    Facebook / / kereminden
    Twitter / / keremonder1
    Instagram / / kerem_onder
    SoundCloud / / keremonder
    İngilizce Altyazı Kanalı / / keremonderenglish
    Almanca Altyazı Kanalı / / keremonderdeutsch

Комментарии • 124