@@ardatr4010 Mahkemede yargılanırken kaçmadı fethi Okyar ve diğerleri tarafından gitmeleri için ikna edildi eğer git ederlerdi enver talat cemal üçlüsünün asıldığını düşünsene devletin itibarı ayaklar altına alınır ki enver anadoluya geri dönmek istiyor sonrada anadoluya geçmek istiyor ama Atatürk izin vermiyor eğer enverin uçak kazası olmasaydı ve esir edilmeseydi bugün kurtuluş savaşının kahramanı enver olurdu
Bir asker, anılarında şöyle anlatmıştı yaşadıklarını: “Bu yaz, iki alayımızla Yemen’den buraya naklolduk. Yola koyulmamızdan dört ay sonra buraya ulaştık ki, Arabistan’ın cehennemî sıcağı Köprüköy’deki ayaz yanında nimet-i ilâhi imiş. Burada çadırın perdesi buza kesmiş oğlak kulağı gibi kırılmakta ve kopmakta. Bölük kumandanım, beni sıhhiyeye nakletmiş ise de, tabip ve ilaç yokluğundan çaresiz kalıp tekrar takımıma döndüm. Akşam yaklaşınca Köprüköy’e civar dağlardan tipi boşanır. Kumandanımız, gelecek cuma Başkumandan Enver Paşa Hazretleri’nin teftiş ve hücum için geleceğini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltoların verileceğini ve Yemen yazlıklarını atacağımızı müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Başkumandan Paşa Hazretleri’nin gelmesi yle, Moskof’un kahrolacağından ve kâfirin, karşımızdaki tepelerde geceleri seyrettiğimiz ocaklı ve mutfaklı karargâhlarını ele geçireceğimizden subaylarımız çok emin. Şafak söktüğünde 2059 rakımlı Kızkulağı Tepesi’nden Moskof obüs yağdırır ama şükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastırdığında, tepelerdeki Moskof ocaklarının ateşi gözlerimizdeki ayazı tandır közüne tebdil eyler. Başkumandan Paşa Hazretleri acele gelse ki, ateşe kavuşsak...” Oysa Enver’in gelip taarruzu başlatması, felaketin de başlangıcı olacaktı… Ne yazık ki, geleceği söylenen kışlık kıyafetleri taşıyan gemiler Karadeniz’de Ruslar tarafından batırılmıştı. Bunu bilen, ama hiç açıklamayan Başkumandan Vekili, şu sözlerle soğuktan tir tir titreyen askerin maneviyatını okşamayı düşünmüştü: “Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda Kafkasya’ya gireceğiz. Orada her türlü nimete kavuşacaksınız. İslâm âleminin bütün ümidi sizsiniz...” Türk askeri, sayıca az ama kış şartlarına hazırlıklı Rusların üzerine imkânsızlıklar içinde yürümeye başladı. Gündüz başlayan yürüyüşte yumuşayan çarıklar gece donuyor, bir mengene gibi ayakları sıkıyordu. Adım atmak imkânsız hale gelmişti. Ayaktan başlayan donma, yavaş yavaş tüm vücuda yayılıyordu. Askerler olduğu yerde zıplıyor, atlar, kendini karların içine atıyordu. Ruslar ise Sarıkamış'taki sıcak karargâhlarında bekliyorlardı. Mehmetçikler durmaksızın yürüdüler, Bardız Yaylası’na, Çerkezköy'e, Oltu’ya, Allah-u Ekber Dağları’na, Sarıkamış'a giden mevzilere yürüdüler. Açlık, soğuk, yorgunluk aman vermiyordu. Artık savaşmak için değil, hayatta kalabilmek için yürüyorlardı ama ölüm birer birer değil onar onar vurmaya başladı birlikleri… Arada sırada Rus askerleriyle çatışmaya giriyorlardı. Ama en büyük savaş doğaya karşı veriliyordu. Şiddetli tipi yüzünden 2 Türk tümeni birbirine saldırmış ve bu olay 2000 askere mal olmuştu. Donup kalan neferler, ordunun geçtiği yola bırakılan işaret taşları gibi diziliyordu. Kimi çömelmiş, kimi oturmuş, kimi yuvarlanmış, kimi de bir ağacın gövdesine dayanmış kardan heykellere dönüşmüşlerdi. 9. Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Köprülülü Şerif İlden, şahit olduğu manzarayı şöyle anlatıyordu: ''…En nihayet dağa çıktık. Bizi çok geniş ve uçsuz bucaksız sanılan bir kar yaylası karşıladı. Pek yorulmuş ve takatsiz düşmüştük. Tam yayla üstünde keskin bir rüzgâr ve şiddetli bir tipi başladı. Bu andan itibaren göz gözü görmez oldu. Kimsenin kimseye yardım etmesi ve hatta söz söylemesi, sesini işittirmesi imkânı kalmadı. Uzun, sonsuz denecek kadar uzamış olan yol kolu dağıldı. Herkes kendi canının derdine düştü. Asker enginlerde, dere içlerinde, orman bucaklarında, nerede bir kara nokta, dumanı çıkan bir ocak gördüyse oraya saldırdı ve kolordu çözülüp eridi... Subaylar çok uğraştılar, fakat kimseye söz işittirmek gücü kalmamıştı. Hala gözümün önündedir; yol kıyısında karların içine çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu... Kaldırıp yola götürmek istedim. Er önceki hareketlerini hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı cinnet geçiriyordu... Böylece şu uğursuz buzullar içinde biz belki 10.000'den çok insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik...'' 23 Aralık 1914’te, harekâtın acı sonucunu, Hafız Hakkı Paşa şu cümleyle açıkladı Enver’e: “Bitti Paşa’m, ordumuzun kısm-ı küllisi mahvoldu. Toust est Perdu, Sauf L'Honneur!!!” (Şeref hariç, her şey bitti...) Bu haber üzerine Başkumandan Vekili atının yönünü geriye çevirdi; önce Bardız, ardından Pasinler üzerinden Erzurum’a ulaştı. Orada kimseye görünmeden bir araç temin ederek İstanbul’a kaçtı. Kimseye bir açıklama yapmadı ve Sarıkamış hakkında konuşulmasına da engel oldu. Dönüşünün hemen ertesinde, Çanakkale’deki 19. Tümen’in komutanlığına yeni tayin edilmiş olan Yarbay Mustafa Kemal’le Harbiye Nezareti koridorlarında karşılaştı. M. Kemal’in savaş hakkında sorduğu “Nasıl geçti?” sorusuna kısaca “İyi geçti, vuruştuk işte…” diyecekti… Bu facia hakkındaki düşüncesini o günlerde bir sohbet sırasında Harbiye Nezareti Ordu Daire Başkanı Behiç Bey’e, “Bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?” diyerek açıklayan Enver Paşa, Kuvayı Milliye döneminde Moskova'da karşılaştığı ataşemiliter Saffet Arıkan'ın sorularına, "Askerimiz zaten açlıktan ölecekti. Hiç değilse cephede düşmanla çarpışarak öldüler" yanıtını vererek, yıllar sonra bile olaydan ders almadığını, pişmanlık duymadığını kanıtlayacaktı. SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN
Maslowsky(Rus General): "Başarılabilecek bir harekattı, maiyet komutanlarını Enverin emirlerini tatbikte gevşeklik göstermeleri başarısızlık sonucu vermiştir."(Nevzat Kösoğlu, Şehit Enver Paşa, Kısım ll, Sarıkamış) General Fahri Belen söyle değerlendirir: "Sarıkamışın 25-26 Aralık gecesi işgal edilememesinden, taarurzu önleyen İhsan Paşa ve Kurmay Başkanı Yarbay Şerif Bey(Köprülü Şerif) sorumludur. Bunlar, Rusça yazılan kitapları okumadan hatıratlarını yazarak, kendilerini haklı göstermişlerdir."(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, İstanbul 1973, s.224) Rus General Maslowsky: "29. Tümenin Sarıkamışa hücum etmemek suretiyle vakit kaybetmesi bizim için geçerlı olan zamanı kazandırmıştır. lX. Kolordu komutanı İhsan Paşa da aynı şekilde hareket etmiştir."(General Fahri Belen, Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi, Ankara 1964, c.l, s.195) Aynı zamanda Fahri Belen'in "Zafere ramak kalmıştı." sözüünü de unutmamak gerek. Elimde daha başka sözler ve kaynaklar da var ancak bu saatte bunları bulabildim, umarım yardımcı olabilmişimdir.
Bir Ak partili olarak söylüyorum. Ağzına sağlık Sn. vekilim. Allah razı olsun. Ağır Alibeyden. Basitçe ve çok güzel bir şekilde anlatmış gerçekleri. İnşaallah Sarıkamış harekatının hakkıyla yadedildiği günleri görürüz
8 bin asker neden Rus goruntulerinden sonra ortaya çıkıyor . Daha önce neden söylenmedi . 90 bin şehit kelimesinin yayılmasına ve bugüne gelmesinde herhangibi bir düzeltme yapılmadı neden ....
Yahu harekat gerekli miydi dersen, Evet gerekliydi şu an doğu illerimiz işgal altında değilse(batum hariç) bu harekat sayesinde. Aynı zamanda yapılan bu harekatlar neticesinde kafkas islam ordusu birlik olmuş kısa süre de olsa Azerbaycanın bağımsızlığı sağlanmıştır.
Allah aşkına açıp genel kurmay arşvilerini oku, katılan asker sayısı 73bin ile 75 bin arası, zaiyatımız 23 bin kişi ve az kalsın kazandığımız bir savaş sen ne anlatıyorsun
Hitabet yönü çok iyi
Sen A-damsın Adam akıllı insan bambaşka👏
Sarıkamıș șehitleri, Türk varlığının, onurudur... 🇹🇷 🇦🇿
Yaw yıllardır şu vekilleri dinlerim ilk defa adam akıllı bir açıklama yapan birine rastlıyorum. Tebrik ederim...
Allah razı olsun Yavuz Başkan.
Bu adam ne zaman konuşsa mikrofon mutlaka kesiliyor ve dikkatimi çekti bu bir ayıptır
Süre bar kardeşim benim, kasıtlı birşey değil scada yazılımı ile alakalı
@@muratkbt4295 Evet ya. Bunu nedense kimse bunu bilmiyor. Halbuki en çok önde olan şeydir.
Helal olsun Şehid i Ala Enver paşayı bu kadar güzel anlatan açıklayan harekatı analiz eden tarihçi dahi yok Geleceğin Cumhurbaşkanı
Mahkemede yargılanırken kaçmasaymış ozm
@@ardatr4010 kim?
@@ardatr4010 Mahkemede yargılanırken kaçmadı fethi Okyar ve diğerleri tarafından gitmeleri için ikna edildi eğer git ederlerdi enver talat cemal üçlüsünün asıldığını düşünsene devletin itibarı ayaklar altına alınır ki enver anadoluya geri dönmek istiyor sonrada anadoluya geçmek istiyor ama Atatürk izin vermiyor eğer enverin uçak kazası olmasaydı ve esir edilmeseydi bugün kurtuluş savaşının kahramanı enver olurdu
Bu memlekette dürüst adamı kimse cumhurbaşkanı yapmaz
@@ittihatcbirgenc6828 Kurtuluş Savaşı'nın kahramanı Enver filan olamazdı. Enver eğer Anadolu'ya gelseydi her şeyin içine ederdi.
Eyvallah Allah razı olsun...
Büyük Adamsın vesselam.
Seni en tepede gormek istiyorum yavuz baskan
Tebrik ederim, güzel ve hakikatli konuşmuş.
Bilgilendirme için çok teşekkürler
Dün Enver, Muhsin, Bugün Yavuz, Yarın Oğuz ..🇹🇷
HELAL OLSUN BU MİLLET VEKİLİNE...ALLAH RAZI OLSUN... GÜZEL ANLATIYOR
Sen var ya. Cansın can
Bir asker, anılarında şöyle anlatmıştı yaşadıklarını:
“Bu yaz, iki alayımızla Yemen’den buraya naklolduk. Yola koyulmamızdan dört ay sonra buraya ulaştık ki, Arabistan’ın cehennemî sıcağı Köprüköy’deki ayaz yanında nimet-i ilâhi imiş. Burada çadırın perdesi buza kesmiş oğlak kulağı gibi kırılmakta ve kopmakta. Bölük kumandanım, beni sıhhiyeye nakletmiş ise de, tabip ve ilaç yokluğundan çaresiz kalıp tekrar takımıma döndüm. Akşam yaklaşınca Köprüköy’e civar dağlardan tipi boşanır. Kumandanımız, gelecek cuma Başkumandan Enver Paşa Hazretleri’nin teftiş ve hücum için geleceğini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltoların verileceğini ve Yemen yazlıklarını atacağımızı müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Başkumandan Paşa Hazretleri’nin gelmesi yle, Moskof’un kahrolacağından ve kâfirin, karşımızdaki tepelerde geceleri seyrettiğimiz ocaklı ve mutfaklı karargâhlarını ele geçireceğimizden subaylarımız çok emin. Şafak söktüğünde 2059 rakımlı Kızkulağı Tepesi’nden Moskof obüs yağdırır ama şükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastırdığında, tepelerdeki Moskof ocaklarının ateşi gözlerimizdeki ayazı tandır közüne tebdil eyler. Başkumandan Paşa Hazretleri acele gelse ki, ateşe kavuşsak...”
Oysa Enver’in gelip taarruzu başlatması, felaketin de başlangıcı olacaktı… Ne yazık ki, geleceği söylenen kışlık kıyafetleri taşıyan gemiler Karadeniz’de Ruslar tarafından batırılmıştı. Bunu bilen, ama hiç açıklamayan Başkumandan Vekili, şu sözlerle soğuktan tir tir titreyen askerin maneviyatını okşamayı düşünmüştü:
“Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda Kafkasya’ya gireceğiz. Orada her türlü nimete kavuşacaksınız. İslâm âleminin bütün ümidi sizsiniz...”
Türk askeri, sayıca az ama kış şartlarına hazırlıklı Rusların üzerine imkânsızlıklar içinde yürümeye başladı. Gündüz başlayan yürüyüşte yumuşayan çarıklar gece donuyor, bir mengene gibi ayakları sıkıyordu. Adım atmak imkânsız hale gelmişti. Ayaktan başlayan donma, yavaş yavaş tüm vücuda yayılıyordu. Askerler olduğu yerde zıplıyor, atlar, kendini karların içine atıyordu. Ruslar ise Sarıkamış'taki sıcak karargâhlarında bekliyorlardı. Mehmetçikler durmaksızın yürüdüler, Bardız Yaylası’na, Çerkezköy'e, Oltu’ya, Allah-u Ekber Dağları’na, Sarıkamış'a giden mevzilere yürüdüler. Açlık, soğuk, yorgunluk aman vermiyordu. Artık savaşmak için değil, hayatta kalabilmek için yürüyorlardı ama ölüm birer birer değil onar onar vurmaya başladı birlikleri… Arada sırada Rus askerleriyle çatışmaya giriyorlardı. Ama en büyük savaş doğaya karşı veriliyordu. Şiddetli tipi yüzünden 2 Türk tümeni birbirine saldırmış ve bu olay 2000 askere mal olmuştu. Donup kalan neferler, ordunun geçtiği yola bırakılan işaret taşları gibi diziliyordu. Kimi çömelmiş, kimi oturmuş, kimi yuvarlanmış, kimi de bir ağacın gövdesine dayanmış kardan heykellere dönüşmüşlerdi.
9. Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Köprülülü Şerif İlden, şahit olduğu manzarayı şöyle anlatıyordu:
''…En nihayet dağa çıktık. Bizi çok geniş ve uçsuz bucaksız sanılan bir kar yaylası karşıladı. Pek yorulmuş ve takatsiz düşmüştük. Tam yayla üstünde keskin bir rüzgâr ve şiddetli bir tipi başladı. Bu andan itibaren göz gözü görmez oldu. Kimsenin kimseye yardım etmesi ve hatta söz söylemesi, sesini işittirmesi imkânı kalmadı. Uzun, sonsuz denecek kadar uzamış olan yol kolu dağıldı. Herkes kendi canının derdine düştü. Asker enginlerde, dere içlerinde, orman bucaklarında, nerede bir kara nokta, dumanı çıkan bir ocak gördüyse oraya saldırdı ve kolordu çözülüp eridi... Subaylar çok uğraştılar, fakat kimseye söz işittirmek gücü kalmamıştı. Hala gözümün önündedir; yol kıyısında karların içine çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu... Kaldırıp yola götürmek istedim. Er önceki hareketlerini hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı cinnet geçiriyordu... Böylece şu uğursuz buzullar içinde biz belki 10.000'den çok insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik...''
23 Aralık 1914’te, harekâtın acı sonucunu, Hafız Hakkı Paşa şu cümleyle açıkladı Enver’e:
“Bitti Paşa’m, ordumuzun kısm-ı küllisi mahvoldu. Toust est Perdu, Sauf L'Honneur!!!” (Şeref hariç, her şey bitti...)
Bu haber üzerine Başkumandan Vekili atının yönünü geriye çevirdi; önce Bardız, ardından Pasinler üzerinden Erzurum’a ulaştı. Orada kimseye görünmeden bir araç temin ederek İstanbul’a kaçtı. Kimseye bir açıklama yapmadı ve Sarıkamış hakkında konuşulmasına da engel oldu. Dönüşünün hemen ertesinde, Çanakkale’deki 19. Tümen’in komutanlığına yeni tayin edilmiş olan Yarbay Mustafa Kemal’le Harbiye Nezareti koridorlarında karşılaştı. M. Kemal’in savaş hakkında sorduğu “Nasıl geçti?” sorusuna kısaca “İyi geçti, vuruştuk işte…” diyecekti…
Bu facia hakkındaki düşüncesini o günlerde bir sohbet sırasında Harbiye Nezareti Ordu Daire Başkanı Behiç Bey’e, “Bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?” diyerek açıklayan Enver Paşa, Kuvayı Milliye döneminde Moskova'da karşılaştığı ataşemiliter Saffet Arıkan'ın sorularına, "Askerimiz zaten açlıktan ölecekti. Hiç değilse cephede düşmanla çarpışarak öldüler" yanıtını vererek, yıllar sonra bile olaydan ders almadığını, pişmanlık duymadığını kanıtlayacaktı.
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN
Maslowsky(Rus General): "Başarılabilecek bir harekattı, maiyet komutanlarını Enverin emirlerini tatbikte gevşeklik göstermeleri başarısızlık sonucu vermiştir."(Nevzat Kösoğlu, Şehit Enver Paşa, Kısım ll, Sarıkamış) General Fahri Belen söyle değerlendirir: "Sarıkamışın 25-26 Aralık gecesi işgal edilememesinden, taarurzu önleyen İhsan Paşa ve Kurmay Başkanı Yarbay Şerif Bey(Köprülü Şerif) sorumludur. Bunlar, Rusça yazılan kitapları okumadan hatıratlarını yazarak, kendilerini haklı göstermişlerdir."(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, İstanbul 1973, s.224) Rus General Maslowsky: "29. Tümenin Sarıkamışa hücum etmemek suretiyle vakit kaybetmesi bizim için geçerlı olan zamanı kazandırmıştır. lX. Kolordu komutanı İhsan Paşa da aynı şekilde hareket etmiştir."(General Fahri Belen, Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi, Ankara 1964, c.l, s.195) Aynı zamanda Fahri Belen'in "Zafere ramak kalmıştı." sözüünü de unutmamak gerek. Elimde daha başka sözler ve kaynaklar da var ancak bu saatte bunları bulabildim, umarım yardımcı olabilmişimdir.
Helal Olsun be
Sayın vekilim ağzınıza sağlık, Muhsin Başkanımızın bize bıraktığı mirassınız siz. BBP nin başında tez zamanda sizi görürüz inşallah
Bir Ak partili olarak söylüyorum. Ağzına sağlık Sn. vekilim. Allah razı olsun. Ağır Alibeyden. Basitçe ve çok güzel bir şekilde anlatmış gerçekleri. İnşaallah Sarıkamış harekatının hakkıyla yadedildiği günleri görürüz
❤❤🎉🇹🇷🇹🇷🇹🇷
ağzına sağlık
Selâm olsun Enver'in buz tutan hayallerine!
Başkan ağzına sağlık Atatürkçü tarihçiler dahi böyle diyor hatırladığım
Helal olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE!
Sonunda gerçekleri haykıran birileri çıktı yaşa ittihat
Sonunda mecliste bu gerçekleri açık yüreklilik ile söyleyen bir adam cikti. Helal olsun valla. Böyle insanların çoğalması dileği ile ..
Ben şahsım adına yavuz beyi bbp genel başkanı olarak gormeyi çok istiyorum
Bravo.. eger bu dogruysa gercekten fuzeltilmelidir...Yavuz beye tesekkur ederim
Söylediği her cümle doğru.Rus arşivleri dahil bunu tasdik ediyor.Köprülü Şerif kişisel ikbal uğruna,Enver Paşa'ya çamur iftira atmış.Hepsi belgeli.
wikipediadan bakabilirsin donan asker sayımız 6-7 bin donarak ölenlerle birlikte toplam 33bin şehidimiz var
8 bin asker neden Rus goruntulerinden sonra ortaya çıkıyor . Daha önce neden söylenmedi . 90 bin şehit kelimesinin yayılmasına ve bugüne gelmesinde herhangibi bir düzeltme yapılmadı neden ....
O kadar dile getirdim. Yavuzlara bu milletin ihtiyacı var. Ya parti kur. Ya partinin başına geç.
Sayın vekilim çok doğru
Sonunda gerçekleri adam akıllı anlatan bir siyasetçi çıktı
Şu mecliste bu konulara değinen bir adam çıktı sonunda. Şu yalan beyan bilgilere artık mecliste de yer verin ki gerçekler daha çok duyulsun.
Ölümune yanındayız gerçek reis
👏
TÜRK MİLLETİNİN SESİ YAVUZ AGIRALİOGLU varol
Yerinde ve elzem bir açıklama.
Sen yine hayaller kur ,biz yine ölelim Şehid-i ala gazi-i namdar kahraman Enver Paşam...
0:50 kişi Değil " ASKER "
Yavuz bey boşuna anlatmayın bizim millet ezbercidir, bunu da sever, farklı düşünmeye veya hakikati görmeye pek zaman harcamaz maalesef.
Kesinlikle öyle
Ya arkadaş ozamanki şartlarda doğru sayım yapıldığı bile muamma ama savaş tam bir facia
İnşallah birgün sende çizgini değiştirip eleştirdiğin insanların safına geçmezsin. Keşke senden üç beş tane daha olsaydı. Çizgini muhafaza et.
geleceğin cumhurbaşkanı
Nasıl böyle bir şey oldu yani 90.000 asker vefat etti
90 bin asker vefat etmedi kardeşim harekata katılan asker sayımız zaten 75-78 bin arası
75 binlik orduda nasıl 90.000 kayıp verilir?
Genel kaybımız 23 25 bin arası
Rus kaybı 33 bin 35 bin arası
Yahu harekat gerekli miydi dersen, Evet gerekliydi şu an doğu illerimiz işgal altında değilse(batum hariç) bu harekat sayesinde. Aynı zamanda yapılan bu harekatlar neticesinde kafkas islam ordusu birlik olmuş kısa süre de olsa Azerbaycanın bağımsızlığı sağlanmıştır.
Hadi oradan diyorum başka da bir şey demiyorum.
Allah aşkına açıp genel kurmay arşvilerini oku, katılan asker sayısı 73bin ile 75 bin arası, zaiyatımız 23 bin kişi ve az kalsın kazandığımız bir savaş sen ne anlatıyorsun
Aklı yok fikri var