DİSİPLİN

“Bu hayatta başka hiç bir his, ölüm döşeğinde yatarken hayatınızı yaşamadığınızı ve hayallerinizi gerçekleştirmediğinizi bilmek kadar kalbinizi pişmanlıkla dolduramaz”
“Ölüm döşeği düşüncesiyle” yaşamak mümkün mü?
Tabi ki.
Ancak fazla çıkarınız olmalı.
Zamanınızı gerçek anlamda değerlendirmeniz ve bu dünyadaki sürenizin kısıtlı olduğunu anlamalısınız.
Ancak, zamanınızın kısıtlı olduğunu anladığınız zaman, çok daha zor sorular sormaya başlarsınız. Kendinize ve diğerlerine karşı çok daha fazla dürüst olursunuz.
Daha evvelden adeta görünmez olan bu tip şeyler, birden bire belirginleşir.
6 aylık ömrünüz kalmış olsa, sabah beşte uyanmak yine de zor gelir miydi?
Aradaki fark ne peki?
Sabah beşte kalkmak 6 aylık ömrünüz kalmış olsa neden kolay olurdu?
Dürüstlük.
Acımasız dürüstlük.
Fark bu.
Neler sizin için önemli, bu konuda kendinize dürüst olurdunuz.
6 aylık ömrünüz kalmış olsa kötü bir alışkanlığınızdan kurtulmak zor olur muydu? Muhtemelen hayır.
Sevmediğiniz her şeyi hayatınızdan çıkarıp sadece önemli şeylere odaklanmak zor olur muydu?
Sesinizi bulmanız ya da fikirlerinizi pazarlamanız zor olur muydu. Hayır. Önemli bir şey yaptığınıza inanmış olsaydınız, megafonla bağırıyor olurdunuz. Diğerlerinin ne düşündüğünü önemsemezdiniz, bu sizi ilerlemekten alıkoymazdı.
İşe koyulurdunuz.
Hedeflerinize doğru gitmek adına zaman bulmaya başlamak zorundasınız. Zamanınız azsa, daha cömert olmalısınız. Daha hızlı öğrenmelisiniz. Doğru insanlara daha çabuk ulaşmalısınız. Derhal işinizi sergilemeli ve bir izleyici kitlesiyle yüz yüze gelmelisiniz.
Bunları yapmaya başlarsanız, geri bildirim almaya başlarsınız. Başarısızlık da budur. Başarısızlık geri bildirimdir.
Geri bildirim almadan ne yapmanız gerektiğini bilemezsiniz. Aldığınızda, bir sonraki adım bariz bir şekilde belli olur.
Geri bildirim alın. Ne kadar acımasız, dürüst ve doğrudan olursa o kadar iyi. O geri bildirimi kullanın.
Alışın.
Daha iyi bilgiler öğrenin.
6 aylık ömrünüz kalmış gibi yaşamaya başladığınız zaman, küçük şeylerle uğraşmayı bırakacaksınız. İnsanlara farklı davranmaya başlayacaksınız. Gözlerinin içine bakacaksınız. Gerçek anlamda dinleyeceksiniz. Sevginizi ve ilginizi dışa vuracaksınız.
Etrafınızdaki insanları yükselteceksiniz.
Anlamsız şeylerle uğraşmayı bırakacaksınız. Daha amaca yönelik, inatçı ve cömert davranacaksınız.
Her şeyi sıraya koyacaksınız.
Sezgilerinizle ve iç güdülerinizle eyleme geçeceksiniz, fevrilikle ve bağımlılıkla değil.
Sezgilerinize uygun bir şekilde hareket ettiğinizde, özgüveniniz gelişecek. Tam aksine, sezgilerinize karşı hareket etmek kısa süreli dopamin salınımına ve uzun süreli özgüven eksikliğine yol açar
Daha da özgüvenli olmak istiyorsanız, istediğiniz hayat uğruna çaba harcayın. Başarısız olsanız bile, kendinizle gurur duyarsınız. Kendinizi adamışsanız, başarılı olmaya başlarsınız. Eninde sonunda öyle bir hız kazanırsınız ki en güzel seviyelerde çalışmak sizin için normal bir hale gelir.
Neden mi?
Çünkü, uygunsunuz.
İç ve dış dünyanız değerlerinizle ve vizyonunuzla uyumlu olduğunda, rahat bir şekilde yaşarken de inanılmaz derecede üretken olabilirsiniz. Kolaydır, çünkü kendinizi zorlamazsınız. Aksine, istediğiniz şeyi yapmamak zordur.