Jakoben tilkinin solu neden bıraktım videosuna yaptığım bir yorumu burada paylaşmak istiyorum. Çünkü ben de benzer şeyler yaşadım destek aradığım bir yerde. "Altı aydır örgütlü bir kadın olarak derin bir nefes aldım videoyu açmadan önce. çünkü daha iki gün önce örgütümden ayrılma kararı almıştım. queer feminist bir sol gençlik örgütü olduğu için neyse ki taciz tecavüz olayı yaşanmadı, en azından bildiğim kadarıyla. Ama beni uzaklaştıran başka başka şeyler yaşadım. Yapıdan dışarıya doğru eylemlilikte devrim için her şey mübahtır anlayışının yürütüldüğünü biliyordum. ama içerisinde de yürütüldüğünü fark ettim. içerik yaptırmak eyleme götürmek gibi mevzularda duygusal istismara maruz kalabiliyorsunuz. sizin sesiniz kısılabiliyor. (ki bunun ne derece boktan olduğunu ancak başıma geldiğinde anlayabildim. iyi niyetli iyi insan olmak bunun anahtarıymış haklısın sanırım jakoben) en başında organik biçimde (arkadaşlıktan bahsediliyor) oluştuğu için insanların birbirine bağlı yeni bir yaşam biçimi inşaa edeceği söyleniyor size. ama bunun temel kısmı olan arkadaşlık hiçbir zaman yok. Sürekli bir eylem kurgusu, sürekli pankart korsana çıkmak kuşlama zart zurt derken günleriniz bunlar dışında belki bir akşamlık görüşebildiğiniz insanlarla small talktan öteye geçmiyor. size ara verip düşünebileceğiniz ufacık bir mola bile vermiyorlar tam zamanlı bir militansınız. Gençlik örgütündesiniz yani üniversite öğrencisisiniz ama okulunuzu okuyamıyorsunuz. Çok az insan okulda başarılı olabiliyor. zaten çoğu kişi eylemde tutuklanmış gözaltına alınmış olduğu için geleceğin elverişli bir militanı haline geliyor. bu da yine ''organik'' bir biçimde sizi üniversite sonrası istedikleri yere çekmelerine yarıyor. ya sendika ya mahalle çalışması ya da örgüte para gönderdiğiniz herhangi bir kalifiye olmayan bir iş diyeyim. kişisel hedeflerinizin arzularınızın olması da garip karşılanıyor hatta istenmiyor. birine ilgi alanlarınızdan bahsettiğinizde bize ne fayda sağlayacak gibi sorulara maruz kalıyorsunuz. sohbetleriniz asla mahremiyet sınırlarında gerçekleşmiyor. deli dehşet bir dedikodu ortamı var ve bir dediğiniz çok başka bir yerden çıkıyor. ki bu da ''organik'' bir kontrol mekanizması olarak kullanılmakta. örgütten biriyle yaptığınız bir teorik tartışma genel yapıya ters ise yandınız. buna hakkınız yok. tarikatlardan bir farkı olmuyor çünkü insanları bir arada tuttuğu, herkesçe aynı şekillerde kabul edilmiş tüzükteki ideallere ters düşüyorsunuz siz orada barındırılmıyorsunuz. ahlakçılık var ama yok(!). istediğiniz gibi sevişmeye hakkınız var ama haddi aşmıyorsanız. yoksa insanlar tarafından epey bi konuşuluyorsunuz :) eylemlerin zorlama olması konusu kişisel olarak benim asla anlayamadığım bir pratik biçimi olmuştur. söylenen hep şu ''yaşamı durduralım çünkü biz zaten yaşamıyoruz.'' sloganıyla başlıyor her eylem kurgusu. ama baktığımda islamcıların yaptığı starbucks eylemlerinden öteye gitmiyor hayatı durdurma eylemlerinin hiçbiri. gelecekte nereye dokunduğu belli değil. yapılmasına izin veren belli değil, kimlerin işine nasıl geldiğiyle senin işine geleceğin sandığın yer birleşmiyor. aynı zamanda hayatını durdurduğunuz insanlar gerçekten hedef kitleniz bile değil. zorla yanınıza katmaya çabaladıklarınız yanınıza gelmeyi bırak size bir de sağlam sövüyor. siz de kendi içinizdeki toplantılarda ''ama biz sistemde minik bir çatlak oluşturduk bu çok önemli'' demekten öteye gitmiyorsunuz. darmaduman bir hayat yaşıyorsunuz açıkçası. ama sizi üniversitede gurbette en başında tavladıkları arkadaşlık sevişmek alkol almak olunca sonrasında gelen gönül borçları maddi borçlar eklenince çıkması epey zor oluyor. queersiniz kadınsınız hele de fakirsiniz. gelen geçen vuruyor. dayanışacağınız dert ortağı olacağınız insanlarla bir hayat istiyorsunuz dünyada olan biten her şeye rağmen. ama o insanlarla deneyimleriniz kötü olunca yapayalnız kalıyorsunuz dünyada. o acıtıyor işte" Bahsettiğin diğer örgütleri kötüleme durumu orada da vardı. Dediklerin o kadar tanıdık geldi ki Arya...
Ben lisedeyken bulunduğum şehirdeki LGBTİ+ derneğine sürekli giderdim. Bir akşam merakıma yenik düştüm ve tüm çalışanlar çıktıktan sonra azıcık dosyaları karıştırdım. O gün çalışanların kendi evlerine aldıkları eşyaları dernek gideri olarak gösterdiğini fark ettim ve o derneğe bir daha asla eskisi gibi bakamadım. Çok çok çok güzel konulara parmak basmışsın. Topluma yararı olması gereken, hele ki LGBTİ+lar gibi ciddi bir konuda çalışmalar yapan sivil toplum örgütleri bu şekilde işliyorsa, bizi topluluk olarak temsil edecek kimse yok demektir. Yıllardır sessizce konuşulan bir konuyu bu şekilde dile getirdiğin için teşekkür ederim. Umarım bu video sayesinde bu konu daha çok konuşulur ve belki kimileri utanır, istifa eder.
Şu dediklerini herhangi bir işçi derneğine yada meslek derneğine uyarlasak hiç sırıtmaz. Dernekler ve sendikalar şuan kendi işlevlerinin %1'inde falan çalışıyorlar.
"Tek başımıza güçsüzüz", bence en önemli sözlerden biri bu videodaki. Tek başına çözebilse kim neden dernek, vakıf vb. kursun. Son dönemlerde Twitter gibi ortamlar dışnda trans hakları ile alakalı hiçbir şey görmedim ülkemizden. Hiçbir şey büyük bir laf gibi gelebilir ama 1 tanesine bile denk gelmemem de bence sorgulanması gereken bir mesele. 20 Kasım'da bile gözümden kaçtı. Trans aktivizmi, şirketlerin pride ve milli gün kutlamaları gibi yaparak bir yere varamayız. Maalesef herkes kendini kurtarmak istediği için geliri düşecek gibi olursa, "Başkası kurtarır onu, başkası çözer bu sorunu." diyip uzak duruyorlar.
gerçekten benim de dayanışma için gittiğim yerlerde acı deneyimlerim oldu. eve gidiyorum ama evim de ev değilmiş. bahsettikleri gibi hak savunucuları asla değiller, kelimelerle araları çok iyi sadece. bu konunun dile getirilmesi çok iyi olmuş, yalnız olmadığımı hissettim.
Bu gerçekten çok sinir bozucu bir gerçek, her yerde her alanda yozlaşmanın en ağır etkilerini sadece var olmak isteyen insanlar alıyor hep. İnsanı yer yer umutsuzluğa bile sürüklüyor derneklerde zaten zar zor elde edilmeye çalışılan haklar için çabalamayıp üstüne eleştirdiklerimizle aynı konuma gelenlerin bulunması ve zamanla artması. Güzel bir hafıza günü uyarısı ve hatırlatması olmuş sis güçlü kal birilerinin bu duruma tepki göstermesi gerek
Zaten lgbt bireyler olarak haklarımızın gözetilmediği bir ülkede yaşarken, bize topluluk ve dayanışma sağlaması gereken kuruluşların destek olamamasını geçtim köstek oluyor olması gerçekten çok üzücü bir durum.
Jakoben tilkinin solu neden bıraktım videosuna yaptığım bir yorumu burada paylaşmak istiyorum. Çünkü ben de benzer şeyler yaşadım destek aradığım bir yerde.
"Altı aydır örgütlü bir kadın olarak derin bir nefes aldım videoyu açmadan önce. çünkü daha iki gün önce örgütümden ayrılma kararı almıştım.
queer feminist bir sol gençlik örgütü olduğu için neyse ki taciz tecavüz olayı yaşanmadı, en azından bildiğim kadarıyla. Ama beni uzaklaştıran başka başka şeyler yaşadım. Yapıdan dışarıya doğru eylemlilikte devrim için her şey mübahtır anlayışının yürütüldüğünü biliyordum. ama içerisinde de yürütüldüğünü fark ettim. içerik yaptırmak eyleme götürmek gibi mevzularda duygusal istismara maruz kalabiliyorsunuz. sizin sesiniz kısılabiliyor. (ki bunun ne derece boktan olduğunu ancak başıma geldiğinde anlayabildim. iyi niyetli iyi insan olmak bunun anahtarıymış haklısın sanırım jakoben) en başında organik biçimde (arkadaşlıktan bahsediliyor) oluştuğu için insanların birbirine bağlı yeni bir yaşam biçimi inşaa edeceği söyleniyor size. ama bunun temel kısmı olan arkadaşlık hiçbir zaman yok. Sürekli bir eylem kurgusu, sürekli pankart korsana çıkmak kuşlama zart zurt derken günleriniz bunlar dışında belki bir akşamlık görüşebildiğiniz insanlarla small talktan öteye geçmiyor. size ara verip düşünebileceğiniz ufacık bir mola bile vermiyorlar tam zamanlı bir militansınız. Gençlik örgütündesiniz yani üniversite öğrencisisiniz ama okulunuzu okuyamıyorsunuz. Çok az insan okulda başarılı olabiliyor. zaten çoğu kişi eylemde tutuklanmış gözaltına alınmış olduğu için geleceğin elverişli bir militanı haline geliyor. bu da yine ''organik'' bir biçimde sizi üniversite sonrası istedikleri yere çekmelerine yarıyor. ya sendika ya mahalle çalışması ya da örgüte para gönderdiğiniz herhangi bir kalifiye olmayan bir iş diyeyim. kişisel hedeflerinizin arzularınızın olması da garip karşılanıyor hatta istenmiyor. birine ilgi alanlarınızdan bahsettiğinizde bize ne fayda sağlayacak gibi sorulara maruz kalıyorsunuz. sohbetleriniz asla mahremiyet sınırlarında gerçekleşmiyor. deli dehşet bir dedikodu ortamı var ve bir dediğiniz çok başka bir yerden çıkıyor. ki bu da ''organik'' bir kontrol mekanizması olarak kullanılmakta. örgütten biriyle yaptığınız bir teorik tartışma genel yapıya ters ise yandınız. buna hakkınız yok. tarikatlardan bir farkı olmuyor çünkü insanları bir arada tuttuğu, herkesçe aynı şekillerde kabul edilmiş tüzükteki ideallere ters düşüyorsunuz siz orada barındırılmıyorsunuz. ahlakçılık var ama yok(!). istediğiniz gibi sevişmeye hakkınız var ama haddi aşmıyorsanız. yoksa insanlar tarafından epey bi konuşuluyorsunuz :)
eylemlerin zorlama olması konusu kişisel olarak benim asla anlayamadığım bir pratik biçimi olmuştur. söylenen hep şu ''yaşamı durduralım çünkü biz zaten yaşamıyoruz.'' sloganıyla başlıyor her eylem kurgusu. ama baktığımda islamcıların yaptığı starbucks eylemlerinden öteye gitmiyor hayatı durdurma eylemlerinin hiçbiri. gelecekte nereye dokunduğu belli değil. yapılmasına izin veren belli değil, kimlerin işine nasıl geldiğiyle senin işine geleceğin sandığın yer birleşmiyor. aynı zamanda hayatını durdurduğunuz insanlar gerçekten hedef kitleniz bile değil. zorla yanınıza katmaya çabaladıklarınız yanınıza gelmeyi bırak size bir de sağlam sövüyor. siz de kendi içinizdeki toplantılarda ''ama biz sistemde minik bir çatlak oluşturduk bu çok önemli'' demekten öteye gitmiyorsunuz.
darmaduman bir hayat yaşıyorsunuz açıkçası. ama sizi üniversitede gurbette en başında tavladıkları arkadaşlık sevişmek alkol almak olunca sonrasında gelen gönül borçları maddi borçlar eklenince çıkması epey zor oluyor.
queersiniz kadınsınız hele de fakirsiniz. gelen geçen vuruyor. dayanışacağınız dert ortağı olacağınız insanlarla bir hayat istiyorsunuz dünyada olan biten her şeye rağmen. ama o insanlarla deneyimleriniz kötü olunca yapayalnız kalıyorsunuz dünyada. o acıtıyor işte"
Bahsettiğin diğer örgütleri kötüleme durumu orada da vardı. Dediklerin o kadar tanıdık geldi ki Arya...
Ben lisedeyken bulunduğum şehirdeki LGBTİ+ derneğine sürekli giderdim. Bir akşam merakıma yenik düştüm ve tüm çalışanlar çıktıktan sonra azıcık dosyaları karıştırdım. O gün çalışanların kendi evlerine aldıkları eşyaları dernek gideri olarak gösterdiğini fark ettim ve o derneğe bir daha asla eskisi gibi bakamadım. Çok çok çok güzel konulara parmak basmışsın. Topluma yararı olması gereken, hele ki LGBTİ+lar gibi ciddi bir konuda çalışmalar yapan sivil toplum örgütleri bu şekilde işliyorsa, bizi topluluk olarak temsil edecek kimse yok demektir. Yıllardır sessizce konuşulan bir konuyu bu şekilde dile getirdiğin için teşekkür ederim. Umarım bu video sayesinde bu konu daha çok konuşulur ve belki kimileri utanır, istifa eder.
Şu dediklerini herhangi bir işçi derneğine yada meslek derneğine uyarlasak hiç sırıtmaz. Dernekler ve sendikalar şuan kendi işlevlerinin %1'inde falan çalışıyorlar.
@@koalefant8521 anlatmayı unutmuşum ben bi solcu siyasi partiye de gittim söyledim yaşadıklarımı, hiç umursamadılar kkds
"Tek başımıza güçsüzüz", bence en önemli sözlerden biri bu videodaki. Tek başına çözebilse kim neden dernek, vakıf vb. kursun. Son dönemlerde Twitter gibi ortamlar dışnda trans hakları ile alakalı hiçbir şey görmedim ülkemizden. Hiçbir şey büyük bir laf gibi gelebilir ama 1 tanesine bile denk gelmemem de bence sorgulanması gereken bir mesele. 20 Kasım'da bile gözümden kaçtı. Trans aktivizmi, şirketlerin pride ve milli gün kutlamaları gibi yaparak bir yere varamayız. Maalesef herkes kendini kurtarmak istediği için geliri düşecek gibi olursa, "Başkası kurtarır onu, başkası çözer bu sorunu." diyip uzak duruyorlar.
Yanınızdayız, yanındayız Arya, iyi ki varsın, iyi ki anlatıyorsun ♥
gerçekten benim de dayanışma için gittiğim yerlerde acı deneyimlerim oldu. eve gidiyorum ama evim de ev değilmiş. bahsettikleri gibi hak savunucuları asla değiller, kelimelerle araları çok iyi sadece. bu konunun dile getirilmesi çok iyi olmuş, yalnız olmadığımı hissettim.
@@patatesa “kelimelerle araları çok iyi sadece” o kadar haklısın ki, ezbere söylenen cümleler satranç hamlesi gibi kullanıyolar sadece
Bu gerçekten çok sinir bozucu bir gerçek, her yerde her alanda yozlaşmanın en ağır etkilerini sadece var olmak isteyen insanlar alıyor hep. İnsanı yer yer umutsuzluğa bile sürüklüyor derneklerde zaten zar zor elde edilmeye çalışılan haklar için çabalamayıp üstüne eleştirdiklerimizle aynı konuma gelenlerin bulunması ve zamanla artması. Güzel bir hafıza günü uyarısı ve hatırlatması olmuş sis güçlü kal birilerinin bu duruma tepki göstermesi gerek
Allah işinizi rast getirsin. Umarım bir gün sizi de dinleyip hak verenler olacaktır. ❤
Zaten lgbt bireyler olarak haklarımızın gözetilmediği bir ülkede yaşarken, bize topluluk ve dayanışma sağlaması gereken kuruluşların destek olamamasını geçtim köstek oluyor olması gerçekten çok üzücü bir durum.
isim olsa da olmasa da çark aynı zaten önemli olan bu yozlaşmanın ne denli kritik olduğunu anlayabilmek
Emeğine sağlık abla🤍
20 Kasım! :3 🏳️⚧️
♥️♥️♥️
I, Pyro from tf2, Support you
❤❤😢😢
❤
❤❤❤