Lutf ile cûd eyle ya Rab, bana kim, hayrım kalîl. Müflisim gerçek, kapına geldim işte ya Celîl! Lütfunu esirgeme ey Rab bu kuluna ki azığı pek kalîl İflas etmiş olsa da sadakatle yine kapına geldi ey Celîl! Lütfunla rızk ver Ya Rab, bu azığı kıt olana, Gerçekten iflas eyleyip keremine sığınana Pek büyük olsa da zenbim, afvedip ört suçlarım; Bir garîp, avare, müznib kulunum, gayet zelîl. Günahı pek büyük; Sen o günahları yarlığa ne olur Hali de pek acip hem günahkar bir abd-i zelîl. Bu başıboş, garip, hakir, kalender günahkâr kula O sayılmaz günahları affeyleyerek bağışla Benden isyan ve unutmak, peş peşe nice hata; Senden ise fazl u ikram bunca ihsan-ı cezîl. Onun ki isyan üstüne isyan hata üstüne hata Senden ihsan üstüne ihsan hem de atâ-yı cezîl Onun işi her dem hata, unutmalar ve isyanlar Sen işin, bol bağışla, ölçüye gelmez ikramlar Der içim; Yâ Rab! günahım sayısızdır, kum gibi; Bunları sen afvedip geç, eyleyip safh-ı cemîl. Kum taneleri sayısınca günahlarından Sana sığınıyor N’olur müsamahanı göster de sil onları ey Cemîl! Gönlü der ki: “Günahlarım kum gibi ne çoğalmış” Affeyle hepsini Ya Rab! Eyleyip en güzel bağış Nola halim, yâ ilâhi! Etmedim salih amel, Bed işim pek çoktur amma, taat azığım kalîl. Nice olur halim yok defterde işe yarar bir fiil Düşmüşlüğüm çok taate gelince pek kalîl N’ola halim? Ey ilahi! Güzel işler yapamadım İşimin çoğu hayırsız, ne de az kulluk azığım Her çeşit emrazı def et; hacetim eyle reva, Şâfi Sensin, hasta kalbim; derman ister bu alîl. Ruhumun yaralarını sar da hâcâtıma kıl bir çare Sen Şâfî-i Hakikî ben de kalbi sakîm bir alîl. Kabul buyurup niyâzım, hastalıklarımı gider Bu kulun hasta kalbiyle sen “Şâfi”den derman diler Yakmasın nar-ı cehennem ben kulunu, nitekim: Yanmadı “Yâ nâru kûnî berden” (2) emriyle Halîl. Beni yakan ateşe de ‘berd ü selam ol’ de ey Allah’ım Bir zaman dediğin gibi fî hakk-ı Halîl Yakmasın beni cehennem, göğe çıkan alevlerle Nasıl yanmadıysa Halîl, “Ateş; Soğuk ol” emrinle Şâfi Sensin, kâfi Sensin, her mühim işte bana, Rabbim oldun, hasbim ol hem seni edindim vekîl. Sensin Şâfî Sensin Kâfî evvel-âhir her işte Ente Rabbî Ente hasbî Ente lî ni’me’l-Vekîl. Her mühim işimde bana, şifa sensin ve yetersin Vekil eyledim seni ben, Rabbim de hasbim de sensin Kenz-i fazlı ver bana kim, bahşı çok Vehhâbsın; Gönlümün ver her murâdın, yolda ol bana delîl. Cömertliğine yoktur sınır fazlınla bu kulunu sevindir Gönlümü şâd eyle göster de en güzel bir delil İhsan hazneni ver bana, Sen ne yüce bir cömertsin İşlerimde olup delîl, gönlümün yap her dileğin Bir ulu mülkü bağışla, korkudan kurtar bizi; Rabbimiz! Mahşerde kadı Sen, nidâcın Cebrail Saç rahmetini üzerimize hem emin kıl korktuğumuzdan Ya İlahî! Sensin yegane hüküm sahibi münadin de Cebraîl. Yüce mülkünden bağışla, tüm dehşetler sona ersin Mahşerde kadımız sensin, Cebrâil de mübâşirin Nerde Mûsâ, nerde İsâ, nerde Yahyâ, nerde Nuh? Suçlusun Sıddıyk mâdem, tevbe et, Mevlâm Celîl. Nerde Musa nerde İsa nerde Yahya nerde Nuh Sen ey âsî nefis dön de ara bul bir Mevla-yı Celîl! Nerde Nuh Nebi ve Musa? Nerdeler İsa’yla Yahya Suçlusun ey asi Sıddık, tevbe et Yüce Mevlâya
Muhteşem bir ses Allah razı olsun
Sosyal medyanın görüntü kirliliğinden bir an buraya geldim Allah razı olsun
Hz.Ebubekir söylüyorsa bunları,kendi halimi düşünemiyorum bile😭😭
insanin icini acıtan derinden etkileyen bir ezgisi var
Lutf ile cûd eyle ya Rab, bana kim, hayrım kalîl.
Müflisim gerçek, kapına geldim işte ya Celîl!
Lütfunu esirgeme ey Rab bu kuluna ki azığı pek kalîl
İflas etmiş olsa da sadakatle yine kapına geldi ey Celîl!
Lütfunla rızk ver Ya Rab, bu azığı kıt olana,
Gerçekten iflas eyleyip keremine sığınana
Pek büyük olsa da zenbim, afvedip ört suçlarım;
Bir garîp, avare, müznib kulunum, gayet zelîl.
Günahı pek büyük; Sen o günahları yarlığa ne olur
Hali de pek acip hem günahkar bir abd-i zelîl.
Bu başıboş, garip, hakir, kalender günahkâr kula
O sayılmaz günahları affeyleyerek bağışla
Benden isyan ve unutmak, peş peşe nice hata;
Senden ise fazl u ikram bunca ihsan-ı cezîl.
Onun ki isyan üstüne isyan hata üstüne hata
Senden ihsan üstüne ihsan hem de atâ-yı cezîl
Onun işi her dem hata, unutmalar ve isyanlar
Sen işin, bol bağışla, ölçüye gelmez ikramlar
Der içim; Yâ Rab! günahım sayısızdır, kum gibi;
Bunları sen afvedip geç, eyleyip safh-ı cemîl.
Kum taneleri sayısınca günahlarından Sana sığınıyor
N’olur müsamahanı göster de sil onları ey Cemîl!
Gönlü der ki: “Günahlarım kum gibi ne çoğalmış”
Affeyle hepsini Ya Rab! Eyleyip en güzel bağış
Nola halim, yâ ilâhi! Etmedim salih amel,
Bed işim pek çoktur amma, taat azığım kalîl.
Nice olur halim yok defterde işe yarar bir fiil
Düşmüşlüğüm çok taate gelince pek kalîl
N’ola halim? Ey ilahi! Güzel işler yapamadım
İşimin çoğu hayırsız, ne de az kulluk azığım
Her çeşit emrazı def et; hacetim eyle reva,
Şâfi Sensin, hasta kalbim; derman ister bu alîl.
Ruhumun yaralarını sar da hâcâtıma kıl bir çare
Sen Şâfî-i Hakikî ben de kalbi sakîm bir alîl.
Kabul buyurup niyâzım, hastalıklarımı gider
Bu kulun hasta kalbiyle sen “Şâfi”den derman diler
Yakmasın nar-ı cehennem ben kulunu, nitekim:
Yanmadı “Yâ nâru kûnî berden” (2) emriyle Halîl.
Beni yakan ateşe de ‘berd ü selam ol’ de ey Allah’ım
Bir zaman dediğin gibi fî hakk-ı Halîl
Yakmasın beni cehennem, göğe çıkan alevlerle
Nasıl yanmadıysa Halîl, “Ateş; Soğuk ol” emrinle
Şâfi Sensin, kâfi Sensin, her mühim işte bana,
Rabbim oldun, hasbim ol hem seni edindim vekîl.
Sensin Şâfî Sensin Kâfî evvel-âhir her işte
Ente Rabbî Ente hasbî Ente lî ni’me’l-Vekîl.
Her mühim işimde bana, şifa sensin ve yetersin
Vekil eyledim seni ben, Rabbim de hasbim de sensin
Kenz-i fazlı ver bana kim, bahşı çok Vehhâbsın;
Gönlümün ver her murâdın, yolda ol bana delîl.
Cömertliğine yoktur sınır fazlınla bu kulunu sevindir
Gönlümü şâd eyle göster de en güzel bir delil
İhsan hazneni ver bana, Sen ne yüce bir cömertsin
İşlerimde olup delîl, gönlümün yap her dileğin
Bir ulu mülkü bağışla, korkudan kurtar bizi;
Rabbimiz! Mahşerde kadı Sen, nidâcın Cebrail
Saç rahmetini üzerimize hem emin kıl korktuğumuzdan
Ya İlahî! Sensin yegane hüküm sahibi münadin de Cebraîl.
Yüce mülkünden bağışla, tüm dehşetler sona ersin
Mahşerde kadımız sensin, Cebrâil de mübâşirin
Nerde Mûsâ, nerde İsâ, nerde Yahyâ, nerde Nuh?
Suçlusun Sıddıyk mâdem, tevbe et, Mevlâm Celîl.
Nerde Musa nerde İsa nerde Yahya nerde Nuh
Sen ey âsî nefis dön de ara bul bir Mevla-yı Celîl!
Nerde Nuh Nebi ve Musa? Nerdeler İsa’yla Yahya
Suçlusun ey asi Sıddık, tevbe et Yüce Mevlâya
Çok güzel Allah razı olsun. Ne kadar uzun ve derin manası..
cok guzel insanın içini acıtıyor
Cud bi lutfik yâ ilâhî men lehû zâdun kalîl
Müflisün bi’s sıdki ye’tî inde bâbike yâ Celîl
Zenbühü zenbün azîmun fağfiri’z zenbe’l azîm
İnnehû şahsun garîbun müznibün abdün zelîl
Minhu ısyânun ve nisyânun ve sehvün ba’de sehv
Minke ihsânün ve fadlün ba’de i’tâi’l-cezîl
Kâle yâ Rabbi zünûbî misle remlin lâ yu’ad
Fa’fü annî külle zenbin vasfahi’s-safha’l-cemîl
Keyfe hâlî yâ ilâhî leyse lî hayru’l-amel
Sûu a’mâlî kesîrün zâdü tâ’âtî kalîl
‘Âfinî min külli dâin vakdi ‘annî hâcetî
İnne lî kalben sakîmen ente men yeşfi’l-‘alîl
Kul linârübrüdî yâ Rabbi fî hakki kemâ
Kulte “kulnâ yâ nâru kûnî” ente fî hakki’l-Halîl
Ente Şâfî ente Kâfî fî mühimmâti’l-umûr
Ente Hasbî ente Rabbî ente lî ni’me’l-vekîl
Heblenâ mülken kebîran neccinâ mimmâ nehâf
Rabbenâ iz ente kadin ve’l-münâdî Cebrâîl
Rabbi heblî kenze fadlin ente Vehhâbün Kerîm
A’tınî mâ fî zamîrî düllenî hayra’d-delîl
Rabbi heblî kenze fadlin ente Vehhâbün Kerîm
A’tınî mâ fî zamîrî düllenî hayra’d-delîl
Eyne Mûsâ eyne Îsâ eyne Yahyâ eyne Nûh
Ente yâ Sıddîk âsî tüb ile’l-Mevle’l-Celîl
cok guzel harika ilahi
Süper
bunu söyleyen mehmet emin ay değil mustafa demirci dir