Kardeşler burda bir çoğumuz hocayı eleştirmiş ama konuşmasında şu sözü islama uymuyor diyebileceğiniz bir şey var mı ? Vallahi ben bulamadım aksine bizi özümüze ve ihtilaf etmemeye davet ediyor.
ben buldum, kardeşim.hocaya sayğım var ama,ben ehli sünnet deyilim, diyor.sahabe ehli sünnet miydi soruyor. evet hocam ehli sünnet idi.ümmütim 73 fırkaya bölünecek hadisi.hatta sonra gelen ümmetin de ehli sünnet olmasına teşfik etmişdir.arapcada mefhumul muxalefe deye bi şey var.yani ehli sünnet deyilsen otomatik ehli bidat oluyon.
Hocamız, "İmanda İstisna" konusunu gündeme getirirken hatayla mezheplerin görüşlerini karıştırmıştır. Eş'ari ekolünün görüşünü Maturidi ekolünün görüşü olarak zikretmiştir. "İmanda İstisna" konusuyla ilgili olarak genel görüşler aşağıdaki gibidir: Kelâm literatüründe istisnaya dair ileri sürülen görüşleri üç noktada toplamak mümkündür. 1. Mümin gerçekten mümin, kâfir de gerçekten kâfirdir. İmanda şüphe bulunmadığı gibi inkârda da şüphe yoktur. Bu sebeple kişi, “Ben inşallah müminim” yerine şüpheyi tamamen ortadan kaldıracak şekilde, “Ben gerçekten müminim” demelidir. Başta Ebû Hanîfe olmak üzere Mâtürîdiyye-Hanefiyye ve Mu‘tezile âlimleri bu görüştedir. Dayandıkları delillerse şunlardır: a) Kur’ân-ı Kerîm’de imana şüphenin karıştırılmaması istenerek bu konuda kararlı davrananların mümin olabileceği ifade edilmiş (el-Hucurât 49/15), insanlara kendilerinden emin olarak, “Allah’a iman ettik” demeleri emredilip (el-Bakara 2/136) istisna yapmamalarının gerektiği vurgulanmış, müminden gerçek mümin, kâfirden de gerçek kâfir diye bahsedilmiş (en-Nisâ 4/151; el-Enfâl 8/4, 74), emir ve yasaklara müminlerin muhatap oldukları belirtilmiştir (bk. M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “Îmân” md.). b) Hz. Peygamber devrinde insanlar mümin, kâfir ve münafık diye ayrılmış, ashap da Resûl-i Ekrem’e gerçekten mümin olduklarını söylemişlerdir. İmanda istisna yapmak Hz. Peygamber’in ve ashabının yoluna aykırı bir tutum olur. c) İmanda istisna şüpheyi çağrıştırır ve insanın şüphe içinde bulunduğu kanaatini uyandırır. İman ise kesin tasdik ve ikrarı gerektirir, şüphe veren hiçbir söze imkân tanımaz. Bu yüzden, “Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna inşallah şehâdet ederim” denmesi uygun değildir. Yaygın örfte istisna kesin olarak bilinen bir konuda değil şüphe edilen hususlarda kullanılır. Kişinin imanı ölünceye kadar devam eden bir süreci kapsadığından, “Kesinlikle müminim” demelidir. d) Âyetlerde belirtildiğine göre iman müminlere Allah’ın bir nimeti, fazlı ve rahmetidir. Bir şüphe ifadesi olan istisnayı kullanmak bu lutfu gizleyip nimeti inkâr etmek demektir, bu ise verilen nimetin geri alınması sonucunu doğurur (Mâtürîdî, s. 388-390; Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ, s. 190; Beyâzîzâde, s. 92-94). 2. Kişinin, “Ben gerçek müminim” diyebilmesi için mümin olarak öleceğini kesinlikle bilmesi gerekir. Bunun bilinmesi mümkün olmadığına göre, “İnşallah müminim” deyip istisna yapmak kaçınılmaz hale gelir. İmanını koruyarak âhirete intikal etmedikçe hayatını mümin olarak geçirmek ilâhî rızâ, va‘d, muhabbet ve velâyet açısından bir değer taşımaz. Bu sebeple insanları Allah nezdinde mümin ve insanlar nezdinde mümin diye iki grupta mütalaa ederek gerçek müminin, imanla öleceği Allah tarafından ezelî ilimle bilinen kişi olduğunu kabul etmek gerekir. Buna göre kesin hüküm vermekten kaçınılmalı, âkıbet ilâhî ilim ve iradeye havale edilerek bir nevi dua mahiyetinde, “İnşallah müminim” denmelidir. Kur’an’da yer alan gerçek müminler ve gerçek kâfirlerle ilgili ifadeler bu çerçevede anlaşılmalıdır (İbn Fûrek, s. 161-162). Genellikle Eş‘ariyye’ye bağlı âlimler bu görüştedir. İbn Teymiyye, muhaddis Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî ile Hanbelîler’den Ebû Amr Osman b. Merzûk’a uyanların istisnayı iman alanından çıkarıp her konuyu kapsayan bir terim haline getirdiklerini kaydeder (MecmûǾu fetâvâ, VII, 433-435; a.mlf., el-Îmân, s. 372-374). 3. Kişinin tasdik ve ikrar açısından imanda istisnayı terketmesi, fakat işlediği amellerin Allah nezdinde kabul görmesi ve kemal mertebesinde bir iman açısından, “İnşallah müminim” demesi uygundur. Başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere Selefiyye âlimleri bu görüşü benimsemiştir. (İslam Ansiklopedisi, İstisna Maddesi, İlyas Üzüm )
1. tek kelime ile imanda şüphe olmaz imanda yakin derecesi olur yani zikri okumaz ve kendinize hakim kılmaz iseniz yakinden uzak bir iman olur burada şüphe yada belirsizlik inandığınız şeyde rahmanın sözlerinde değil sizin bu sözlere olan yakınlığınızda dır. O yüzden Nisa 136: وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا ..vemen yekfur bi(A)llâhi vemelâ-iketihi vekutubihi verusulihi velyevmi-l-âḣiri fekad dalle dalâlen ba’îdâ(n) : Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Elçilerini ve Ahiret Gününü inkâr ederse, Andolsunki o uzak ve şüpheli delili delil olarak kabul edilmeyen bir sapkınlıklatadır. 2. yorum hatalı ben müminim diye bilmesi için gerçekten mümin olarak öleceğini bilmesinin gerekliğinin delili nedir? Buna göre kesin hüküm vermekten kaçınılmalı, âkıbet ilâhî ilim ve iradeye burasıda yanlış çünkü akıbette Allah her kulu için islam üzere yaşamasını ve ölmesini irade eder ve havale edilerek bir nevi dua her zaman edilir ama itikad için zorunlu olur edilmez ise iman da eksiklik olur yanlış mahiyetinde, “İnşallah müminim” denmelidir gibi bir zorunluluğun ilmi bir delili aklı bir istinadı yoktur. eğer imanın o vakitte gerçek iman olduğunu biliyor ise yakin dercesinde muttaki bir mümindir o iş orda biter . çünkü kimse o an ölüp ölmeyeceğini bilemez gaybi yaşayacağının ilmi delili de yoktur her an ölecekmiş gibi yaşarız. 3. ise amle ile imanı ayırmış ancak imanın göstergesi amel dir imanı kuvvetlendirir. örnel la ilahe illallah. diyen müminin görünen görünmeyen tum putları devirmesi ibrahimi tevhid eylmedir. ben tağutu redderim ama pututa karşımma tepkisel bir eylemde bile bulunmama diyemez gücü yettiğince imanında ikrarı ikameye dönüştürmek zorundadır.. çünkü islam dini kuran inanma kitabı değil hakim kılınma dinin ikamesini gerektir. Sonuç dinin ikamesi iman ve amelin tevhidi ile olur
Ya rabbi faydasız ilimden sana sığınırım. ( ihtinas sıratal müstakim) bizi doğru yoluna ilet. Dalalet ve yoldan çıkan ( yahudi ve hristiyanların) yoluna değil( ğayril mağdubi aleyhim ve leddallin) amin. Hoca, tüm bu farklı isimlendirmelerin ve fikirlerin, ayette kasdedilen, ALLAH ın yoluna muhalif ve alternatif olduğunu anlatıyor. Sen tutmuşsun yoldaki çakıl taşlarından bahsediyosun. Anlasana be adam yolun sonu uçurum kafanı kaldır da bir bak.
Rasulullah "Ümmetim, yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası kurtulacaktır.” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm sordular: “-Yâ Rasûlâllah! O kurtulan fırka, hangi fırka olacaktır?” Efendimiz (s.a.s.): “-Benim ve ashâbımın takip ettiği yolu izleyenler…” cevabını vermiştir. Bu hadisten de anlasilacagi uzere kurtulan tek firka resullahin ve ona uyan ashabinin yolunu izleyen firka olacaktir. Ehli sunnet vel cemaat de peygamberin sunnetinin etrafinda toplanan muslumanlar demektir. Hem esariligin hem de maturiligin ehli sunnetin kollari oldugu iddia edilse de imam Maturidi imanin artip azalmayacagini, kisinin kalbi temiz oldugu surece dil ile kufur sozu soylemekle dinden cikmayacagini soylemis ve kufre girmistir. Imam Esari ise bir zamanlar kuran mahluktur diyen mutezile firkasindan oldugunu ve tovbe ettigini aciklamis ve mutezile goruslerini yansitan kitaplarinin yakilmasini soylemistir. Ancak bugunku esarilik maalesef kendisinin yakilmasini istedigi kitaplarindaki mutezile gorusu uzerine kuruludur. Bu bakimda hem esarilik hem de maturidilik aslinda peygamberin ve ashabinin takip ettigi hak yolu takip eden firkalar degildir.
hocam,məzhəb meseleleri içtihadi məsələlərdir,yani kati nas gelmeyen meselelerdedi, hiç məzhəb alimləri kendileri və ya hər hangi bir alım,heç kəndisi bilə yalsız benim söylediyim hakdır deyemez. Nas olan yerdə zaten içtihad olmaz.
*Bu isimleri onlar kendi kendilerine vermişler, ve aralarında ihtilaflı fırkalara ayrılmışlar.. Yoksa bu isimleri onlara Allah (cc) vermiş değil* *Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi 'MÜSLÜMANLAR' olarak isimlendirdi; peygamber sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.HAC 78* Burada "siz" ile insanlık tarihinin başlangıcından beri tevhide, ahirete, peygamberlere ve vahyî kitaplara inanan tüm insanlar kasdedilmektedir. Onlar "Yahudiler" veya "Hıristiyanlar" değillerdi, fakat kendilerini Allah'a teslim etmiş "Müslümanlar"dı. Aynı şekilde Hz. Muhammed'e (s.a) (Allah'ın salat ve selamı onun üzerine olsun) uyanlar Muhammedîler, Nurcular, Selefiler, Aleviler, Sünniler, şialar, Kadiriler, Nakşiler.. vs değil, sadece "Müslümanlar"dır. Başka isim alamazlar.. Kendilerini başka isimlere nispet edemezler.. İman edenlere ""Müslüman"" ismini Kitapda bizzat Allah (cc) vermiştir.. Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? FUSSİLET 33 Mesela; Molla Saidin ne hakkı var ki; İlahlığa mı özendi ki; bu dinde söz sahibi mi ki; Allah (cc) onun hakkında delil mi indirdi ki; Allah'ın "Müslüman" diye isim verdiği kullarına "Nurcu" ismini veriyor? Nurcu diye isimlendiriyor.. Onları kendine bağlıyor.. Siz hakiki Müslüman olsanız bu "Nurcu" ismini zaten kabullenmezdiniz.. Diğer atalarının isimlendirdiği uyduruk isimleri özlerine kabullenenler de bunun gibidir.. Fırkadır. *Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığı şeylere kulluk ederler. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur. HAC 71* *'Andolsun' dedi. 'Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim.'A'RAF 71* *'Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.' YUSUF 40*
Aynen dediğin gibi kardeşim. Yani ben bu kadar inceliği anlamayacaksam nasıl insanlara bir şeyler anlatırım. Ahmed Kalkan gerçekten bu ince anlayışı ya kaybetmiş ya da baştan beri yokmuş biz farketmemişiz. Ehl-i Sünnet'i birileri din olarak görmüşse bu bütün Ehl-i Sünnet'in görüşü değildir. Çünkü Ehl-i Sünnet dinin kendisi değil anlamamıza vesile olan en iyi vasıtadır. Çünkü biz mukallidler delil getirecek usül oluşturacak ilme sahip değiliz. Bundan dolayı bir fenere ihtiyacımız var ki hedefe ulaşalım. O hedef de Kur'an ve Sünnet. Ayrıca Ehl-i Sünnet mezhepleri iman dairesinin en ortasında güvenli yerdedirler. Ehl-i Bid'at mezhepler de İman dairesindeler lakin iman dairesinin sınırında dolaşıyorlar. Yerleri hiç güvenli değil. Dürziler, Nusayriler gibileri de İman dairesinin dışında olup Müslümanlıktan çıkan kişilerdir. Yani Ahmed Kalkan'ın anlattığı gibi Ehl-i Bid'at mezheplere Ehl-i Sünnet batıl demiyor. Bilakis Müslümanlar lakin Ehl-i Bid'attır diyorlar.
@@nizam-ilahiseriat533 Peki, Türkiyede Kendilerini Ehl-i Sünnet olduğunu zikreden takriben 50 milyon insan Şeri olmayan ( Demokrasi'yi ) destekliyor ? Oylarınızla seçtiğiniz Milletvekillerin, Allah'tan başka şeylerin üzerine yemin etmeleri, Haram ve Helal Belirlemeleri Ehl-i Sünnetin akidesinden mi ? Hangi Sahabeler Put'lar önünde durup onları "yad" etmiştir ? Allah'ın kendisine İman'dan önce Teberri etmemezi emrettiği "Tağut'u" bilmeyen, heva hevesine göre yaşamaktan, dizilerden yüz çeviremeyen bir toplum istediği kadar kendinin İslam olduğunu zannetsin, imanları zandan ibarettir.
@@muvahhid.e.7474 Tabiki helal ve haram koyma yetkisi Allah'a ve O'nun izniyle Resulü'ne verilmiştir. Hele bizim gibi insanların teşri hakkı yoktur. Ehli Sünnet alimler bunu da açıklar. Hamdolsun ehli sünnet olarak bu gerçeğin de farkındayız ve ona göre yaşıyoruz biz Muvahhidler
Ahmed Kalkan hocayı severek dinliyorum, ama bu konuşmasında istemsizce bir gariplik hiss ettim. Anlaşılan yalnız degilmişim. Yorumunuzun altındakı yorumları da okudum, içim rahatladı. Konuya vakıf oldum.
Evet ,Müslüman ismini verdi ama herkes ben Müslümanım diyor, Sen bile… Peki tefrika batıl diyorsak Hak kı Kuran ve Sünnet ile ayıracaksak bu ayıranlara isim vermek elzem olmuyor mu? Maturidi ve Eşari zaten hak değil gel görki sen Selefiliğin ne ve kime müntesip olduğunu bilmiyorsan ??? Dikkat edelim Kuran her zaman Peygamber ve Asabına uymayı ve Kurtulanların da onlar olduğunu bildiriyor da sıkıntı icraat etmeye gelince çıkıyor…
Selam aleykum saygideger Hoca Anlattigin meselelerin birkaci haric hepsine katiliyorum. Müzik konusunu yeterince arastirip tecrübe etmediginiz bir mesele olmasina ragmen, dinlenebilir yasak degil gibi sunuyorsunuz. Hocam müzik seytandan, insanlari Kur'an'dan alikoymak icin seytanin en etkili silahlarindandir, bunu anlayamadiginiza şaşırdım doğrusu. Şeytan ve pop kültürü serisini izlemenizi tavsiye ederim..
Muzigin kendisi haram degildir. Lakin muzigin icindeki sarki sozleri haramlari kufur sozlerini iceriyorsa o sozun kendisi haramdir. Resullullah dugunlerde bayramlarda def calinmasina karsi cikmadi. Hatta dugunlerde def calinmasini turku soylenmesini tesvik etti. Resullullahin kucuk bir kizdan sarki dinledigine dair hadis bile var.
Çok keskin ayrıma girmiş e iş böyle değil ki. Tanımların içini böyle doldurmak hataya iter. Yürüttüğü mantık belki doğru. Ama bazı itikadi meselerde şu bu boş gibi demesi doğru değil. Tanım olarak mesela ehli sünnetin geçmişi var tamam belki ismi bu değildi ama söyleyin Allah için hangi sahabe hangi tabiin ve devamından bugüne esasların bağlılığı sünnete ve bu isimde bu çerçevede şekillenmiş. Ahmed bin Hanbel imam safi hasan Basri hz ömer hep bu çerçevede. Dört hak mezhep gibi keskin bi hak batıl ayrımı olmasa da bunların yolu belli. İtikadi anlamda sanki diğer mezhepler ile selefi izleyen itikadi anlayış arasında çok da öyle ciddi fark yok gibi sunması hiç doğru değil. Allah Ahmet kalkan hocanın görüşlerini güzelleştirsin kin ile demiyorum ama vallahi bi dinleyin bazı noktalarda doğru sözleri her cümlesini masum göstermesin bence ürkütücü sözleri var. Allah haktan ayırmasın bizi. Kuran a dayalı itikadi kitap yazılmamış ne demek gelsin bana sırf isim bu değil diye ne demiş oysa Kuran ayetleri üzerinden yapılan o kadar açıklama nereye gitti o zaman
yahu ehli sunnet bir görüş islamı anlama çabası.. nasıl sahabenin seviyesine çıkardın sahabeyle bir olur.. ilimde aynımı bu kişiler ammada bağlam kurdun hemen.. birde ahli sünnet bir dinin adımı ..din sanıyorsun galiba ... neyi takip etiğini bir anlasan iyi olur
“Klasik ehli sünnet akaid kitapları nereden bilsin bugün kapitalizmin müslümanların inanç esasları ile ilgili problemlerini, kemalizmi, demokrasiyi nereden içersin o ehli sünnet akaidleri? Red mi edeceğim kabul mü edeceğim, laikliğin islama ters olup olmadığını Nesefi(ra) nereden bilir Maturidi(ra) nereden anlar, onların döneminde yoktu ki bunlar”
Kardeşler burda bir çoğumuz hocayı eleştirmiş ama konuşmasında şu sözü islama uymuyor diyebileceğiniz bir şey var mı ? Vallahi ben bulamadım aksine bizi özümüze ve ihtilaf etmemeye davet ediyor.
ben buldum, kardeşim.hocaya sayğım var ama,ben ehli sünnet deyilim, diyor.sahabe ehli sünnet miydi soruyor. evet hocam ehli sünnet idi.ümmütim 73 fırkaya bölünecek hadisi.hatta sonra gelen ümmetin de ehli sünnet olmasına teşfik etmişdir.arapcada mefhumul muxalefe deye bi şey var.yani ehli sünnet deyilsen otomatik ehli bidat oluyon.
Ahmet Kalkan akılcı düşünüyor. Sanırsam mutezile ekolünden etkilenmiş
@@Nacdislamdaveti kettani ve ibni teymiyye nu hadise zayıf diyor
Peygamber efendimiz hazreti muhammed Aleyhisselamın sünneti kurandır
Hocamız, "İmanda İstisna" konusunu gündeme getirirken hatayla mezheplerin görüşlerini karıştırmıştır. Eş'ari ekolünün görüşünü Maturidi ekolünün görüşü olarak zikretmiştir. "İmanda İstisna" konusuyla ilgili olarak genel görüşler aşağıdaki gibidir:
Kelâm literatüründe istisnaya dair ileri sürülen görüşleri üç noktada toplamak mümkündür.
1. Mümin gerçekten mümin, kâfir de gerçekten kâfirdir. İmanda şüphe bulunmadığı gibi inkârda da şüphe yoktur. Bu sebeple kişi, “Ben inşallah müminim” yerine şüpheyi tamamen ortadan kaldıracak şekilde, “Ben gerçekten müminim” demelidir. Başta Ebû Hanîfe olmak üzere Mâtürîdiyye-Hanefiyye ve Mu‘tezile âlimleri bu görüştedir. Dayandıkları delillerse şunlardır: a) Kur’ân-ı Kerîm’de imana şüphenin karıştırılmaması istenerek bu konuda kararlı davrananların mümin olabileceği ifade edilmiş (el-Hucurât 49/15), insanlara kendilerinden emin olarak, “Allah’a iman ettik” demeleri emredilip (el-Bakara 2/136) istisna yapmamalarının gerektiği vurgulanmış, müminden gerçek mümin, kâfirden de gerçek kâfir diye bahsedilmiş (en-Nisâ 4/151; el-Enfâl 8/4, 74), emir ve yasaklara müminlerin muhatap oldukları belirtilmiştir (bk. M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “Îmân” md.). b) Hz. Peygamber devrinde insanlar mümin, kâfir ve münafık diye ayrılmış, ashap da Resûl-i Ekrem’e gerçekten mümin olduklarını söylemişlerdir. İmanda istisna yapmak Hz. Peygamber’in ve ashabının yoluna aykırı bir tutum olur. c) İmanda istisna şüpheyi çağrıştırır ve insanın şüphe içinde bulunduğu kanaatini uyandırır. İman ise kesin tasdik ve ikrarı gerektirir, şüphe veren hiçbir söze imkân tanımaz. Bu yüzden, “Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna inşallah şehâdet ederim” denmesi uygun değildir. Yaygın örfte istisna kesin olarak bilinen bir konuda değil şüphe edilen hususlarda kullanılır. Kişinin imanı ölünceye kadar devam eden bir süreci kapsadığından, “Kesinlikle müminim” demelidir. d) Âyetlerde belirtildiğine göre iman müminlere Allah’ın bir nimeti, fazlı ve rahmetidir. Bir şüphe ifadesi olan istisnayı kullanmak bu lutfu gizleyip nimeti inkâr etmek demektir, bu ise verilen nimetin geri alınması sonucunu doğurur (Mâtürîdî, s. 388-390; Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ, s. 190; Beyâzîzâde, s. 92-94).
2. Kişinin, “Ben gerçek müminim” diyebilmesi için mümin olarak öleceğini kesinlikle bilmesi gerekir. Bunun bilinmesi mümkün olmadığına göre, “İnşallah müminim” deyip istisna yapmak kaçınılmaz hale gelir. İmanını koruyarak âhirete intikal etmedikçe hayatını mümin olarak geçirmek ilâhî rızâ, va‘d, muhabbet ve velâyet açısından bir değer taşımaz. Bu sebeple insanları Allah nezdinde mümin ve insanlar nezdinde mümin diye iki grupta mütalaa ederek gerçek müminin, imanla öleceği Allah tarafından ezelî ilimle bilinen kişi olduğunu kabul etmek gerekir. Buna göre kesin hüküm vermekten kaçınılmalı, âkıbet ilâhî ilim ve iradeye havale edilerek bir nevi dua mahiyetinde, “İnşallah müminim” denmelidir. Kur’an’da yer alan gerçek müminler ve gerçek kâfirlerle ilgili ifadeler bu çerçevede anlaşılmalıdır (İbn Fûrek, s. 161-162). Genellikle Eş‘ariyye’ye bağlı âlimler bu görüştedir. İbn Teymiyye, muhaddis Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî ile Hanbelîler’den Ebû Amr Osman b. Merzûk’a uyanların istisnayı iman alanından çıkarıp her konuyu kapsayan bir terim haline getirdiklerini kaydeder (MecmûǾu fetâvâ, VII, 433-435; a.mlf., el-Îmân, s. 372-374).
3. Kişinin tasdik ve ikrar açısından imanda istisnayı terketmesi, fakat işlediği amellerin Allah nezdinde kabul görmesi ve kemal mertebesinde bir iman açısından, “İnşallah müminim” demesi uygundur. Başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere Selefiyye âlimleri bu görüşü benimsemiştir. (İslam Ansiklopedisi, İstisna Maddesi, İlyas Üzüm
)
1. tek kelime ile imanda şüphe olmaz imanda yakin derecesi olur yani zikri okumaz ve kendinize hakim kılmaz iseniz yakinden uzak bir iman olur burada şüphe yada belirsizlik inandığınız şeyde rahmanın sözlerinde değil sizin bu sözlere olan yakınlığınızda dır.
O yüzden Nisa 136: وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا
..vemen yekfur bi(A)llâhi vemelâ-iketihi vekutubihi verusulihi velyevmi-l-âḣiri fekad dalle dalâlen ba’îdâ(n) : Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Elçilerini ve Ahiret Gününü inkâr ederse, Andolsunki o uzak ve şüpheli delili delil olarak kabul edilmeyen bir sapkınlıklatadır.
2. yorum hatalı ben müminim diye bilmesi için gerçekten mümin olarak öleceğini bilmesinin gerekliğinin delili nedir? Buna göre kesin hüküm vermekten kaçınılmalı, âkıbet ilâhî ilim ve iradeye burasıda yanlış çünkü akıbette Allah her kulu için islam üzere yaşamasını ve ölmesini irade eder ve havale edilerek bir nevi dua her zaman edilir ama itikad için zorunlu olur edilmez ise iman da eksiklik olur yanlış mahiyetinde, “İnşallah müminim” denmelidir gibi bir zorunluluğun ilmi bir delili aklı bir istinadı yoktur. eğer imanın o vakitte gerçek iman olduğunu biliyor ise yakin dercesinde muttaki bir mümindir o iş orda biter . çünkü kimse o an ölüp ölmeyeceğini bilemez gaybi yaşayacağının ilmi delili de yoktur her an ölecekmiş gibi yaşarız.
3. ise amle ile imanı ayırmış ancak imanın göstergesi amel dir imanı kuvvetlendirir.
örnel la ilahe illallah. diyen müminin görünen görünmeyen tum putları devirmesi ibrahimi tevhid eylmedir. ben tağutu redderim ama pututa karşımma tepkisel bir eylemde bile bulunmama diyemez gücü yettiğince imanında ikrarı ikameye dönüştürmek zorundadır.. çünkü islam dini kuran inanma kitabı değil hakim kılınma dinin ikamesini gerektir. Sonuç dinin ikamesi iman ve amelin tevhidi ile olur
Ya rabbi faydasız ilimden sana sığınırım.
( ihtinas sıratal müstakim) bizi doğru yoluna ilet. Dalalet ve yoldan çıkan ( yahudi ve hristiyanların) yoluna değil( ğayril mağdubi aleyhim ve leddallin) amin.
Hoca, tüm bu farklı isimlendirmelerin ve fikirlerin, ayette kasdedilen, ALLAH ın yoluna muhalif ve alternatif olduğunu anlatıyor. Sen tutmuşsun yoldaki çakıl taşlarından bahsediyosun. Anlasana be adam yolun sonu uçurum kafanı kaldır da bir bak.
Ehli sünnet vel cemaat Peygamber efendimiz hazreti muhammed Aleyhisselamın yoludur.
Allah rahmet eylesin.. böyle değerli bi insan Masaallah ne akıl vermiş sübhanallah inşallah firdevs cennetine alır. Gözümüz açtığın için
Evet ne mutlu YALNIZCA MÜSLÜMAN olana...
Rasulullah "Ümmetim, yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası kurtulacaktır.” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm sordular:
“-Yâ Rasûlâllah! O kurtulan fırka, hangi fırka olacaktır?” Efendimiz (s.a.s.):
“-Benim ve ashâbımın takip ettiği yolu izleyenler…” cevabını vermiştir.
Bu hadisten de anlasilacagi uzere kurtulan tek firka resullahin ve ona uyan ashabinin yolunu izleyen firka olacaktir.
Ehli sunnet vel cemaat de peygamberin sunnetinin etrafinda toplanan muslumanlar demektir.
Hem esariligin hem de maturiligin ehli sunnetin kollari oldugu iddia edilse de imam Maturidi imanin artip azalmayacagini, kisinin kalbi temiz oldugu surece dil ile kufur sozu soylemekle dinden cikmayacagini soylemis ve kufre girmistir. Imam Esari ise bir zamanlar kuran mahluktur diyen mutezile firkasindan oldugunu ve tovbe ettigini aciklamis ve mutezile goruslerini yansitan kitaplarinin yakilmasini soylemistir. Ancak bugunku esarilik maalesef kendisinin yakilmasini istedigi kitaplarindaki mutezile gorusu uzerine kuruludur. Bu bakimda hem esarilik hem de maturidilik aslinda peygamberin ve ashabinin takip ettigi hak yolu takip eden firkalar degildir.
Ben şahsım olarak ehli sünnet vel cemaat tabi olmaktan gurur duyuyorum
SELAM ALEYKÜM BEN BUNU YAZİ HALİNDE NASİL BULABİLİRİM
Elhamdulillah Allah razı olsun çok manidar konuşuyorsunuz , bu dediklerinize itiraz etmek mümkün değil
Allah Teala rahmet eylesin bu coğrafyada değerli nadir alimlerden biriydi Ahmed Kalkan.
Elehamdülah Allah rəhmət eləsin gözəl hoka Azərbaycan Şəki şəhəri Vüqar
Allahim azze ve Celle rahmet et bu hocama
Dine sonradan eklenenler iyide olsa bidat mıdır
Rabbim senden razi olsun hocam cennetinde rasullahla komşu etsin iyiki sizi tanidim
hocam,məzhəb meseleleri içtihadi məsələlərdir,yani kati nas gelmeyen meselelerdedi, hiç məzhəb alimləri kendileri və ya hər hangi bir alım,heç kəndisi bilə yalsız benim söylediyim hakdır deyemez. Nas olan yerdə zaten içtihad olmaz.
*Bu isimleri onlar kendi kendilerine vermişler, ve aralarında ihtilaflı fırkalara ayrılmışlar.. Yoksa bu isimleri onlara Allah (cc) vermiş değil*
*Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi 'MÜSLÜMANLAR' olarak isimlendirdi; peygamber sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.HAC 78*
Burada "siz" ile insanlık tarihinin başlangıcından beri tevhide, ahirete, peygamberlere ve vahyî kitaplara inanan tüm insanlar kasdedilmektedir. Onlar "Yahudiler" veya "Hıristiyanlar" değillerdi, fakat kendilerini Allah'a teslim etmiş "Müslümanlar"dı. Aynı şekilde Hz. Muhammed'e (s.a) (Allah'ın salat ve selamı onun üzerine olsun) uyanlar Muhammedîler, Nurcular, Selefiler, Aleviler, Sünniler, şialar, Kadiriler, Nakşiler.. vs değil, sadece "Müslümanlar"dır. Başka isim alamazlar.. Kendilerini başka isimlere nispet edemezler.. İman edenlere ""Müslüman"" ismini Kitapda bizzat Allah (cc) vermiştir..
Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? FUSSİLET 33
Mesela; Molla Saidin ne hakkı var ki; İlahlığa mı özendi ki; bu dinde söz sahibi mi ki; Allah (cc) onun hakkında delil mi indirdi ki; Allah'ın "Müslüman" diye isim verdiği kullarına "Nurcu" ismini veriyor? Nurcu diye isimlendiriyor.. Onları kendine bağlıyor.. Siz hakiki Müslüman olsanız bu "Nurcu" ismini zaten kabullenmezdiniz.. Diğer atalarının isimlendirdiği uyduruk isimleri özlerine kabullenenler de bunun gibidir.. Fırkadır.
*Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığı şeylere kulluk ederler. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur. HAC 71*
*'Andolsun' dedi. 'Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim.'A'RAF 71*
*'Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.' YUSUF 40*
Allah sana Râhmet eylesin mekanın müminlerin yanında cennet olsun.
İçim acıdı. Bahsettigi o konularda kitaplardaki itikadi bilgilerdem bağımsız değil ki. Zamana göre şekil değişmiş hali.
Aynen dediğin gibi kardeşim. Yani ben bu kadar inceliği anlamayacaksam nasıl insanlara bir şeyler anlatırım. Ahmed Kalkan gerçekten bu ince anlayışı ya kaybetmiş ya da baştan beri yokmuş biz farketmemişiz. Ehl-i Sünnet'i birileri din olarak görmüşse bu bütün Ehl-i Sünnet'in görüşü değildir. Çünkü Ehl-i Sünnet dinin kendisi değil anlamamıza vesile olan en iyi vasıtadır. Çünkü biz mukallidler delil getirecek usül oluşturacak ilme sahip değiliz. Bundan dolayı bir fenere ihtiyacımız var ki hedefe ulaşalım. O hedef de Kur'an ve Sünnet. Ayrıca Ehl-i Sünnet mezhepleri iman dairesinin en ortasında güvenli yerdedirler. Ehl-i Bid'at mezhepler de İman dairesindeler lakin iman dairesinin sınırında dolaşıyorlar. Yerleri hiç güvenli değil. Dürziler, Nusayriler gibileri de İman dairesinin dışında olup Müslümanlıktan çıkan kişilerdir. Yani Ahmed Kalkan'ın anlattığı gibi Ehl-i Bid'at mezheplere Ehl-i Sünnet batıl demiyor. Bilakis Müslümanlar lakin Ehl-i Bid'attır diyorlar.
@@nizam-ilahiseriat533
Peki, Türkiyede Kendilerini Ehl-i Sünnet olduğunu zikreden takriben 50 milyon insan Şeri olmayan ( Demokrasi'yi ) destekliyor ?
Oylarınızla seçtiğiniz Milletvekillerin, Allah'tan başka şeylerin üzerine yemin etmeleri, Haram ve Helal Belirlemeleri Ehl-i Sünnetin akidesinden mi ?
Hangi Sahabeler Put'lar önünde durup onları "yad" etmiştir ?
Allah'ın kendisine İman'dan önce Teberri etmemezi emrettiği "Tağut'u" bilmeyen, heva hevesine göre yaşamaktan, dizilerden yüz çeviremeyen bir toplum istediği kadar kendinin İslam olduğunu zannetsin, imanları zandan ibarettir.
@@muvahhid.e.7474 Tabiki helal ve haram koyma yetkisi Allah'a ve O'nun izniyle Resulü'ne verilmiştir. Hele bizim gibi insanların teşri hakkı yoktur. Ehli Sünnet alimler bunu da açıklar. Hamdolsun ehli sünnet olarak bu gerçeğin de farkındayız ve ona göre yaşıyoruz biz Muvahhidler
Ahmed Kalkan hocayı severek dinliyorum, ama bu konuşmasında istemsizce bir gariplik hiss ettim. Anlaşılan yalnız degilmişim. Yorumunuzun altındakı yorumları da okudum, içim rahatladı. Konuya vakıf oldum.
Allah razı oldın hocam. Akledebilenlere selam olsun.
Selam müslüman lara
Hocam sonuna kadar katılıyorum ...Allah razı olsun. ..
Allah hocamıza rahmet etsin
Sizi seviyorum hocam cesaretinizi bilginizi 👍👍👍
❤
Allah sana merhametinle muamele etsin .Rabbım seni cennetine koysun.
Allah sana rahmet eylesin
الله اكبر
Allah azze ve celle rahem etsin sana hocam
Evet ,Müslüman ismini verdi ama herkes ben Müslümanım diyor,
Sen bile…
Peki tefrika batıl diyorsak Hak kı Kuran ve Sünnet ile ayıracaksak bu ayıranlara isim vermek elzem olmuyor mu?
Maturidi ve Eşari zaten hak değil gel görki sen Selefiliğin ne ve kime müntesip olduğunu bilmiyorsan ???
Dikkat edelim Kuran her zaman Peygamber ve Asabına uymayı ve Kurtulanların da onlar olduğunu bildiriyor da sıkıntı icraat etmeye gelince çıkıyor…
RABBİMİZ razıolsun.
Əssələmu aləykum. Rəbbim sizdən razı qalsın amin
Selam aleykum saygideger Hoca
Anlattigin meselelerin birkaci haric hepsine katiliyorum. Müzik konusunu yeterince arastirip tecrübe etmediginiz bir mesele olmasina ragmen, dinlenebilir yasak degil gibi sunuyorsunuz.
Hocam müzik seytandan, insanlari Kur'an'dan alikoymak icin seytanin en etkili silahlarindandir, bunu anlayamadiginiza şaşırdım doğrusu. Şeytan ve pop kültürü serisini izlemenizi tavsiye ederim..
lan küfür müzik başka rahmani müzik başka . .Allahın helal kıldığını haram yapan delilin ne topran müziği haram yaptınız yobazlıkta sınır yok...
Muzigin kendisi haram degildir. Lakin muzigin icindeki sarki sozleri haramlari kufur sozlerini iceriyorsa o sozun kendisi haramdir. Resullullah dugunlerde bayramlarda def calinmasina karsi cikmadi. Hatta dugunlerde def calinmasini turku soylenmesini tesvik etti. Resullullahin kucuk bir kizdan sarki dinledigine dair hadis bile var.
Ama peygamber sav sunnati vel cemaati der
Adanada oturuyom kalemder cemaaatine nasil gidebilirim
İnternet den bulabilirsiniz
@@umutkoca4149 abi aradim bulamadim öyle bilen birinden örensem daha iyi olacak
Adanada varsa bilen bana ulasabilirmi
@@musayldrm2263 Yorumunuzu yeni gördüm: ulaşabildiniz mi?
Çok keskin ayrıma girmiş e iş böyle değil ki. Tanımların içini böyle doldurmak hataya iter. Yürüttüğü mantık belki doğru. Ama bazı itikadi meselerde şu bu boş gibi demesi doğru değil. Tanım olarak mesela ehli sünnetin geçmişi var tamam belki ismi bu değildi ama söyleyin Allah için hangi sahabe hangi tabiin ve devamından bugüne esasların bağlılığı sünnete ve bu isimde bu çerçevede şekillenmiş. Ahmed bin Hanbel imam safi hasan Basri hz ömer hep bu çerçevede. Dört hak mezhep gibi keskin bi hak batıl ayrımı olmasa da bunların yolu belli. İtikadi anlamda sanki diğer mezhepler ile selefi izleyen itikadi anlayış arasında çok da öyle ciddi fark yok gibi sunması hiç doğru değil. Allah Ahmet kalkan hocanın görüşlerini güzelleştirsin kin ile demiyorum ama vallahi bi dinleyin bazı noktalarda doğru sözleri her cümlesini masum göstermesin bence ürkütücü sözleri var. Allah haktan ayırmasın bizi. Kuran a dayalı itikadi kitap yazılmamış ne demek gelsin bana sırf isim bu değil diye ne demiş oysa Kuran ayetleri üzerinden yapılan o kadar açıklama nereye gitti o zaman
yahu ehli sunnet bir görüş islamı anlama çabası.. nasıl sahabenin seviyesine çıkardın sahabeyle bir olur.. ilimde aynımı bu kişiler ammada bağlam kurdun hemen.. birde ahli sünnet bir dinin adımı ..din sanıyorsun galiba ... neyi takip etiğini bir anlasan iyi olur
Allah rəhmət eləsin sənə Hocam
👍👍👍 Allah Razi Olsun
Allah razı olsun güzel hocam.
“Klasik ehli sünnet akaid kitapları nereden bilsin bugün kapitalizmin müslümanların inanç esasları ile ilgili problemlerini, kemalizmi, demokrasiyi nereden içersin o ehli sünnet akaidleri?
Red mi edeceğim kabul mü edeceğim, laikliğin islama ters olup olmadığını Nesefi(ra) nereden bilir Maturidi(ra) nereden anlar, onların döneminde yoktu ki bunlar”
Hiç kuran akaid yazılmamış ama ben yazdım diyorum.ahmed kalkan
Bos konusuyor ahmed kalkan
E sen gel konuş