d seçeneğini seçerdim çünkü ılımlı bir şekilde yaklaşmak ve özsaygının dengesini tutturmak gerekiyor, bir kez verilen ödün daha sonra çok defa tekrarlanıyor çünkü
League of Legends, her şeyin ötesinde, benim için bir tutku. Onca zorluk, toksiklik ve hayal kırıklığına rağmen, bu oyun hala beni kendine çekmeyi başarıyor. Bazen oyunlardaki kayıplar moralimi bozuyor, bazen karakterlerin hikayelerindeki karanlık taraflar beni düşündürüyor. Ama ne olursa olsun, League of Legends’ın büyüsü beni bırakmıyor. Bu evren, her ayrıntısıyla öyle etkileyici ki; karakterlerin replikleri, birbirine düşman ya da müttefik olan fraksiyonların hikayeleri, hepsi bir şekilde hayatıma dokunuyor. Her maçın başlangıcı, sanki yeni bir maceraya atılıyormuşum gibi hissettiriyor. Gerçek hayatta karşılaştığım stres ya da zorluklar, LoL’ün renkli ve kaotik dünyasında kaybolduğumda sanki bir nebze azalıyor. Bazen her şeye rağmen sadece şunu diyorum: “LoL benim evim ve bu evde iyi ya da kötü her şey kabul edilebilir.”
Beni rahatsız hissettiren insanlara baktım ve onların kendi içlerinde ne kadar rahatsız olduklarını fark ettim. Sadece birkaç hareketine dayanarak tanımadıkları biriyle dalga geçmek veya onu korkutmaya çalışmak, bende değil, onlarda bir şeylerin ters gittiğinin açık bir göstergesiydi. Ancak kendinize güveniniz olmadığında, diğer insanların fikirlerine önem vermek kolaylaşıyor ve ben, o fikirleri üreten zihinlerine bakmadan herkesin fikrine değer veriyordum. Bir görüşe karşıt düşüncede olsam bile 'hayır' diyemiyordum. Kulağa aptalca gelebilir ama bu düşmesi kolay bir tuzaktır, özellikle de tek olmanın yanı sıra kendinize karşı güvensiz olduğunuzda. Bu bağlantıyı kurduğum andan itibaren onlara üzülmeye zaman ayırmaya değmezdi. Çünkü eğer bu hayatta onlara günlerini gösterecek olsaydım, ki yapacaktım, daha yapacak çok işim vardı. Her hakaret ya da küçümseyici bir tavır, içimdeki motorun daha da hızlanmasına neden oluyordu. Artık biliyordum ki o oluşturmayı başardığım kendime güvenim, mükemmel bir aileden ya da Allah vergisi bir yetenekten gelmedi. Bu, kendime saygı duymamı sağlayan kişisel sorumluluklarımdan geldi ve kendine saygı her zaman yolunuzu aydınlatır. Evet, diyebilmek bu aydınlanmanın yansımasıdır.
Ortam , sanatsal tarzınız ve kişiliğiniz çok hoşuma gitti youtube sizi neyse ki önermiş umarım videolarına devam edersin🙂 Not:Hayır diyebilmeme rağmen sadece videonun verdiği hava için izlediğimi farkettim.
Ama en kötüsü cidden arkadaşlar arasındaki baskı, ister istemez beklentilerini karşılama içgüdüsü doğuyor
Yargılanma korkusu kötü ama yenilebilir bir şey
Evet gerçekten, üstüne gidildiğinde yavaş yavaş fark ediyorsun yenebildiğini
daha fazla kitap analizi beklerim zeynep çok güzel konuşmuşsun.
Teşekkür ederimm, kesinlikle daha fazlasını çekeceğim 🫡
Maalesef çok doğru kesinlikle öz saygıdan geçiyor
Ne ara izledin yavas eörimreşdö
@@SnZeynepz izlerken yazdım unutmayayım diye
Atatürk resmine takıldım küçücük ama kocaöan uluyacağım şimdi
ATAMMM 🐺🐺🇹🇷🇹🇷
d seçeneğini seçerdim çünkü ılımlı bir şekilde yaklaşmak ve özsaygının dengesini tutturmak gerekiyor, bir kez verilen ödün daha sonra çok defa tekrarlanıyor çünkü
@@SinaSenpai Güzel seçim 💪
League of Legends, her şeyin ötesinde, benim için bir tutku. Onca zorluk, toksiklik ve hayal kırıklığına rağmen, bu oyun hala beni kendine çekmeyi başarıyor. Bazen oyunlardaki kayıplar moralimi bozuyor, bazen karakterlerin hikayelerindeki karanlık taraflar beni düşündürüyor. Ama ne olursa olsun, League of Legends’ın büyüsü beni bırakmıyor. Bu evren, her ayrıntısıyla öyle etkileyici ki; karakterlerin replikleri, birbirine düşman ya da müttefik olan fraksiyonların hikayeleri, hepsi bir şekilde hayatıma dokunuyor. Her maçın başlangıcı, sanki yeni bir maceraya atılıyormuşum gibi hissettiriyor. Gerçek hayatta karşılaştığım stres ya da zorluklar, LoL’ün renkli ve kaotik dünyasında kaybolduğumda sanki bir nebze azalıyor. Bazen her şeye rağmen sadece şunu diyorum: “LoL benim evim ve bu evde iyi ya da kötü her şey kabul edilebilir.”
Video at
Beni rahatsız hissettiren insanlara baktım ve onların kendi içlerinde ne kadar rahatsız olduklarını fark ettim. Sadece birkaç hareketine dayanarak tanımadıkları biriyle dalga geçmek veya onu
korkutmaya çalışmak, bende değil, onlarda bir şeylerin ters gittiğinin açık bir göstergesiydi. Ancak kendinize güveniniz olmadığında, diğer insanların fikirlerine önem vermek
kolaylaşıyor ve ben, o fikirleri üreten zihinlerine bakmadan herkesin fikrine değer veriyordum. Bir görüşe karşıt düşüncede olsam bile 'hayır' diyemiyordum. Kulağa aptalca gelebilir ama bu düşmesi kolay bir tuzaktır, özellikle de tek olmanın yanı sıra kendinize karşı güvensiz olduğunuzda. Bu bağlantıyı kurduğum andan itibaren onlara üzülmeye zaman ayırmaya değmezdi. Çünkü eğer bu hayatta onlara günlerini gösterecek olsaydım, ki yapacaktım, daha yapacak çok işim vardı. Her hakaret ya da küçümseyici bir tavır, içimdeki motorun daha da hızlanmasına neden oluyordu. Artık biliyordum ki o oluşturmayı başardığım kendime güvenim, mükemmel bir aileden ya da Allah vergisi bir yetenekten gelmedi. Bu, kendime saygı duymamı sağlayan kişisel sorumluluklarımdan geldi ve kendine saygı her zaman yolunuzu aydınlatır. Evet, diyebilmek bu aydınlanmanın yansımasıdır.
Kitap gibi yazmıssın çok güzel :O
Ortam , sanatsal tarzınız ve kişiliğiniz çok hoşuma gitti youtube sizi neyse ki önermiş umarım videolarına devam edersin🙂
Not:Hayır diyebilmeme rağmen sadece videonun verdiği hava için izlediğimi farkettim.
Teşekkür ederimm 🥳
başarilarin devami diliyorum canim kizim 👏👏🙏🙏
teşekkür ederim
demi zeynep hayır demek insanlar için büyük bir suç evet demek ise ödül gibi bir şey
#zeyneoseviliyorsundevamböyle
Devammmm tabi B)
gerçekten öyle o an hayır demek kolay geliyor ama sonrasında fark ediyosun, kendine ne kötülük etmişsin
@@SnZeynepz hahahahah :)
Konuşurken bu kadar gerilme biz bizeyiz rahat ol heyecanlandın sanırım
Ya ilk başta iyi idim ama video bozulunca gerdi beni
odan çok güzel lan
teşekkür ederimmm :))