Çok özledim seni, gerçekten dinlemekten bikmadigim bir yorum, o kadar güzel yorumlamişsinizki fon müziği eşliğinde yorum yapmadan geçemedim şu an dinlediğimde emeğinize, yüreğinize sesinize sağlık.🌺☺
Yıllar sonra, yaşanmış bütün acılardan, yaşanamamış büyük aşklardan ve bilinen onca küçürek hikayelerden sonra cesaret edebildim sana bu mektubu yazmaya. Bunun bir veda olduğunu düşünme sakın. Zaten seninle bir arada asla olmadık. Hiç karşılaşmadık. Aslına bakarsan tanışmadık bile. Bu mektup, bencileyin bir itiraf. Bir yalvarış da değil bu. Ya da özlem yüklü bulutları taşımıyor satırlarım. Bu duygular bende kaldığı sürece daha da büyüyecek. Daha da erişilmez olacak beni bekleyen mutluluğum. Yıktım duvarlarımı, demir parmaklıklarımı söktüm, zincirlerimi kırdım. İçimde biriken bütün o duygular sana akıyor şimdi. Onlara yön vermek zorunda değilsin. Salıncaklarda sallamak, uçurtmalarda uçurmak, gökkuşağında boyamak zorunda değilsin. Sadece bil sevgilim. Sen yokken adının geçmediği cümleleri okumadığımı, seni anlatmayan şarkıları dinlemediğimi, aşksız besteler yapmadığımı bil. Sarmaşık güllerine doladığım saçlarımı, çağlayan yaşları hiç dinmeyen gözlerimi, kırmızıya boyadığım kareli gömleklerimi ve daha bir çok şeyi... Saat on iki, sıfır sıfır. Havaifişekler patlıyor. Sokaklara dökülen kalabalık... Mutlu yıllar sevgilim... Bensiz geçecek bir yılın daha başlangıcında yine mutlu yıllar... Beni sorarsan, bu yıl da yüzüme gülmeyecek Noel Baba. Ben, yıllar boyu alışkınım sensizliğe. Bu duygu senin için yeni, biliyorum. Ama mümkünse sen alışma bensizliğe. Daha okumadan, daha öfkeyle, daha vefasız, daha hissiz, yırtıp atma sayfalarımı. Oku! Hiçlik için bile olsa sonuna kadar oku satırlarımı. O bilmesin ama. O görmesin, o duymasın ritim bozukluklarını. Bir gün benden haberi olursa, sakın anlatma beni ona. Başlıksız bir hikayeydi, bitti, gitti, de. Bu hikayede onun ne üç elması ne de erecek muradı oldu, de. Ya da unut bütün bunları. Bir gün benden haberi olursa eğer, ona beni tanımadığını söyle. Sonra yak her bir şeyi. Nevruz ateşinde yak. Onun külü sönmez, onun külü öldürmez kayıpları. Nevruzun kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da benim içimde nevruz ateşi. O alevler, bende hala yerli yerinde. Havaya, suya ve toprağa düşen her bir cemrede daha da harlandı o küller. Benim gönlüme düşen bir cemre yok ama. Baharlarım da yok benim. Güneşim de... Sen gittikten sonra, onlar da yitip gitti sinemden. Rüzgarın asla terk etmediği o köyü hatırlıyor musun? Köyün çocuklarını... Nisan yağmurunda hiç bitmeyecek sandıkları okul yolunu... Sabırsızca tükettikleri sınav haftalarını... Heyecanla beklenen yaz aylarında, Allah' ın her günü köy meydanında oynanan oyunları... Ali ile Cemal' in kavgalarını... Buradan bakınca, hepsi çocukça, öyle değil mi? Bayramları en çok orada sevdim. Orada yaşadım çocukluğumu. Sevmeyi de o zaman öğrendim. Bağlanmayı da... Özlemeyi de... Sonra silindi her şey. Çocuklar büyüdü, sevinçler bitti, dört bir yana dağıldı herkes. Yaşananların hepsi mecburiyettendi aslında. Ayrılıklar mecburiydi. Unutulan verilmiş sözler de... Şimdi önlük diktiğin o çocukların parlayan gözlerinde geçmişin bütün aşkları duruyor. Öğretmenler günün kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da geçemedim hayat bilgisi dersini. Benim de sınavım buymuş, ne yapalım. Ama en kötüsü ne, biliyor musun? Adının geçtiği cümleleri yazamamak, seni anlatan şarkıları söyleyememek, aşkın bestesini yapamamak. İşte en çok bunlar düğüm oluşturuyor boğazımda. İlk zamanlar, nefret kuyumdun sen benim, keder yanımdın, kanayan yaramdın. Bu yüzden yıllar sonra yazabiliyorum bu mektubu sana. Geçen o kadar zaman, mecburiyetten de olsa, anca tesir etti ruhumdaki yaraya. Bu günlerde sevilmişsin. Bu günlerde sözlenmişsin. Baş göz edilmişsin bu günlerde. Oğlun olursa eğer, benim için, adını " Sefa" koy. Kız olursa da " Hasret" olsun adı. Anneler günün kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da izlemiyorum aşk filmlerini. Bu yıl keder yok ama. Acı yok, nefret yok. Bir yara da yok kanayan. Günlüğüme çizdiğim gül resmi bile kaybetti rengini. O şimdi siyah. Simsiyah... Ve satırlarımı dolduran cümlelerim şimdi hayalkırıklıklarıyla dolu. Ama... O kadar... Bu yıl söz bitti çünkü. Umutlarsa tükendi. Güneşim var benim artık. Baharlarım var. Ve bu yıl, gönlüme düşecek bir cemre beklemekteyim. Bugün aralığın otuz biri. Saat on iki, sıfır sıfır. Havaifişekler patlıyor. Sokaklara dökülen kalabalık... İyi ki doğdun sevgilim. İyi ki doğdun... Eğer sizin için sorun değilse bu şiiri yorumlamanızı rica ediyorum Cem abi. Ben buraya yazdım ama siz uygun bulduğunuz zaman yapabilirsiniz bunu. Şimdiden çok teşekkür ederim.
@@ibrahimbasturk5382 Kardeşim okuduğum şiirlere göz atıyorsun zaten tarzımıda bılıyorsun inşaAllah okuruz daha kısa ve içinde noel baba barındırmayan şiirlerinden;)
Tahmin etmiştim. Kusura bakma Cem abi, benim hatam. Ama yanlış anlaşılmak istemem. Noel Baba sadece bir figürdü. Şiiri gönderdiğim kişinin beni öyle bilmesini istemiştim. Çünkü o mucizelerin varlığına inanmayan biri. Ama söz veriyorum, bir dahakine daha anlamlı şeyler yazacağım.
Uzun zaman sonra sana yazıyorum, belki geç kalınmış bir cevap olacak bu ama artık içimde tutmakla mümkün değil artık. Ben senin olduğun bütün hayallerinden vazgeçtim sana dair yaptığım bütün gelecek planlarımı çıkardım aklımda. Seninle olmuyor sensizde olmuyor derdin bana. Şimdi ne demek olduğunu daha iyi anlayabiliyorum. Ne sen bana gel nede ben seni bekleyeyim zira bundan ötemiz yok bizim, zira bundan sonra ötemiz yok bizim... #ezginkılıç #banamutluluktanbahset
İlkindim sonun olmak isterdim sonum oldun. Ne güzel bir söz insanı alıp biyerlere götürüyo.Yorum muhteşem Sesinize nefesinize sağlık
Emeğinize, yüreğinize sağlık...
Yorumu beğeninde bu harika şiiri her bildirim geldiğinde dinliyim.. Yorumlamanız çok iyi ağzınıza sağlık ♡
:( oy bu şiir insanin canını çok yakiyor harika yorumuna duyguna sağlık mükemmel olmuş ☆☆☆☆☆☆☆
Çok özledim seni, gerçekten dinlemekten bikmadigim bir yorum, o kadar güzel yorumlamişsinizki fon müziği eşliğinde yorum yapmadan geçemedim şu an dinlediğimde emeğinize, yüreğinize sesinize sağlık.🌺☺
Ben bunu her dinlediğim de bitiyorum :((((
Yıllar sonra, yaşanmış bütün acılardan, yaşanamamış büyük aşklardan ve bilinen onca küçürek hikayelerden sonra cesaret edebildim sana bu mektubu yazmaya. Bunun bir veda olduğunu düşünme sakın. Zaten seninle bir arada asla olmadık. Hiç karşılaşmadık. Aslına bakarsan tanışmadık bile. Bu mektup, bencileyin bir itiraf. Bir yalvarış da değil bu. Ya da özlem yüklü bulutları taşımıyor satırlarım. Bu duygular bende kaldığı sürece daha da büyüyecek. Daha da erişilmez olacak beni bekleyen mutluluğum. Yıktım duvarlarımı, demir parmaklıklarımı söktüm, zincirlerimi kırdım. İçimde biriken bütün o duygular sana akıyor şimdi. Onlara yön vermek zorunda değilsin. Salıncaklarda sallamak, uçurtmalarda uçurmak, gökkuşağında boyamak zorunda değilsin. Sadece bil sevgilim. Sen yokken adının geçmediği cümleleri okumadığımı, seni anlatmayan şarkıları dinlemediğimi, aşksız besteler yapmadığımı bil. Sarmaşık güllerine doladığım saçlarımı, çağlayan yaşları hiç dinmeyen gözlerimi, kırmızıya boyadığım kareli gömleklerimi ve daha bir çok şeyi... Saat on iki, sıfır sıfır. Havaifişekler patlıyor. Sokaklara dökülen kalabalık... Mutlu yıllar sevgilim... Bensiz geçecek bir yılın daha başlangıcında yine mutlu yıllar... Beni sorarsan, bu yıl da yüzüme gülmeyecek Noel Baba. Ben, yıllar boyu alışkınım sensizliğe. Bu duygu senin için yeni, biliyorum. Ama mümkünse sen alışma bensizliğe. Daha okumadan, daha öfkeyle, daha vefasız, daha hissiz, yırtıp atma sayfalarımı. Oku! Hiçlik için bile olsa sonuna kadar oku satırlarımı. O bilmesin ama. O görmesin, o duymasın ritim bozukluklarını. Bir gün benden haberi olursa, sakın anlatma beni ona. Başlıksız bir hikayeydi, bitti, gitti, de. Bu hikayede onun ne üç elması ne de erecek muradı oldu, de. Ya da unut bütün bunları. Bir gün benden haberi olursa eğer, ona beni tanımadığını söyle. Sonra yak her bir şeyi. Nevruz ateşinde yak. Onun külü sönmez, onun külü öldürmez kayıpları. Nevruzun kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da benim içimde nevruz ateşi. O alevler, bende hala yerli yerinde. Havaya, suya ve toprağa düşen her bir cemrede daha da harlandı o küller. Benim gönlüme düşen bir cemre yok ama. Baharlarım da yok benim. Güneşim de... Sen gittikten sonra, onlar da yitip gitti sinemden.
Rüzgarın asla terk etmediği o köyü hatırlıyor musun? Köyün çocuklarını... Nisan yağmurunda hiç bitmeyecek sandıkları okul yolunu... Sabırsızca tükettikleri sınav haftalarını... Heyecanla beklenen yaz aylarında, Allah' ın her günü köy meydanında oynanan oyunları... Ali ile Cemal' in kavgalarını... Buradan bakınca, hepsi çocukça, öyle değil mi? Bayramları en çok orada sevdim. Orada yaşadım çocukluğumu. Sevmeyi de o zaman öğrendim. Bağlanmayı da... Özlemeyi de... Sonra silindi her şey. Çocuklar büyüdü, sevinçler bitti, dört bir yana dağıldı herkes. Yaşananların hepsi mecburiyettendi aslında. Ayrılıklar mecburiydi. Unutulan verilmiş sözler de... Şimdi önlük diktiğin o çocukların parlayan gözlerinde geçmişin bütün aşkları duruyor. Öğretmenler günün kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da geçemedim hayat bilgisi dersini. Benim de sınavım buymuş, ne yapalım. Ama en kötüsü ne, biliyor musun? Adının geçtiği cümleleri yazamamak, seni anlatan şarkıları söyleyememek, aşkın bestesini yapamamak. İşte en çok bunlar düğüm oluşturuyor boğazımda. İlk zamanlar, nefret kuyumdun sen benim, keder yanımdın, kanayan yaramdın. Bu yüzden yıllar sonra yazabiliyorum bu mektubu sana. Geçen o kadar zaman, mecburiyetten de olsa, anca tesir etti ruhumdaki yaraya.
Bu günlerde sevilmişsin. Bu günlerde sözlenmişsin. Baş göz edilmişsin bu günlerde. Oğlun olursa eğer, benim için, adını " Sefa" koy. Kız olursa da " Hasret" olsun adı. Anneler günün kutlu olsun sevgilim. Beni sorarsan, bu yıl da izlemiyorum aşk filmlerini. Bu yıl keder yok ama. Acı yok, nefret yok. Bir yara da yok kanayan. Günlüğüme çizdiğim gül resmi bile kaybetti rengini. O şimdi siyah. Simsiyah... Ve satırlarımı dolduran cümlelerim şimdi hayalkırıklıklarıyla dolu. Ama... O kadar... Bu yıl söz bitti çünkü. Umutlarsa tükendi. Güneşim var benim artık. Baharlarım var. Ve bu yıl, gönlüme düşecek bir cemre beklemekteyim.
Bugün aralığın otuz biri. Saat on iki, sıfır sıfır. Havaifişekler patlıyor. Sokaklara dökülen kalabalık... İyi ki doğdun sevgilim. İyi ki doğdun...
Eğer sizin için sorun değilse bu şiiri yorumlamanızı rica ediyorum Cem abi. Ben buraya yazdım ama siz uygun bulduğunuz zaman yapabilirsiniz bunu. Şimdiden çok teşekkür ederim.
Çok uzun ve içeriğinde bazı kelimeler okudugum şiir tarzına aykırı kardeşim. Kalemine sağlık olsun.👏
Olsun abi. Tekrar deneyeceğim. Kendi sözlerimi bir kez olsun sizin sesinizden dinlemek istiyorum. Umarım bir dahakine sizin tarzınızı yakalayabilirim.
@@ibrahimbasturk5382 Kardeşim okuduğum şiirlere göz atıyorsun zaten tarzımıda bılıyorsun inşaAllah okuruz daha kısa ve içinde noel baba barındırmayan şiirlerinden;)
Tahmin etmiştim. Kusura bakma Cem abi, benim hatam. Ama yanlış anlaşılmak istemem. Noel Baba sadece bir figürdü. Şiiri gönderdiğim kişinin beni öyle bilmesini istemiştim. Çünkü o mucizelerin varlığına inanmayan biri. Ama söz veriyorum, bir dahakine daha anlamlı şeyler yazacağım.
Uzun zaman sonra sana yazıyorum, belki geç kalınmış bir cevap olacak bu ama artık içimde tutmakla mümkün değil artık. Ben senin olduğun bütün hayallerinden vazgeçtim sana dair yaptığım bütün gelecek planlarımı çıkardım aklımda. Seninle olmuyor sensizde olmuyor derdin bana. Şimdi ne demek olduğunu daha iyi anlayabiliyorum. Ne sen bana gel nede ben seni bekleyeyim zira bundan ötemiz yok bizim, zira bundan sonra ötemiz yok bizim...
#ezginkılıç
#banamutluluktanbahset