Oğuz Kağan Hz.Zulkarneyn'midir ? Türklük Sırları | Orhun kitabeleri

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 6 сен 2019
  • Hazırlayan ve Seslendiren : Muhammed Fatih Genç
    KAYNAKLAR :
    1-Kur’anı Kerim Meali
    16 yıldız: Oktan Keleş
    2-Kaşgarlı Mahmut- Divan-ı Lügat-it Türk.
    3-Edip YAVUZ- Tarih Boyunca Türk Kavimleri.

Комментарии • 589

  • @umutcelik9623
    @umutcelik9623 3 года назад +28

    Vay anasını be,hiç bu şekilde düşünmemiştim. Aydınlattın beni arkadaşım. Bu dünya çok değişik bir yer,atalarımızı bilmemiz gerek.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +3

      Zü’l-Karneyn Hz. İbrahim ve Oğuz Han Görüldüğü gibi bunlar Hz. Peygamber’in Zü’l-Karneyn’le ilgili temel beyanları- dır. Hz. Peygamber bu Rabbani beyanları ile bu mübarek Kur’ân âyetlerini bir manada tefsir etmiş ve Onun yüce şahsiyetini nerede ise elle tutulur bir şekilde çok daha müşahhas bir hale getirmiştir. Bununla beraber konunun bizim için çok daha önemli bir yönü daha vardır. O da; gerek Kur’ân-ı Kerim, gerekse Hz. Peygamber’in birçok hadislerinde zikri geçen bu Yüce Tanrı Kulu ve ilâhi komutanın gerçekte Oğuz Han’ın ta kendisi olduğu- dur. Buna sebep de, bu Tanrı Kulunun, Hz. İbrahim ile olan manevi bağlarıdır ki, bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Zîra temel İslâmi kaynakların bu konulardaki rivâyetlerinden de öğrendiğimize göre; Zü’l-Karneyn’le, Hz. İbrahim çoğu hâlde aynı asır, birçok kereler aynı coğrafi iklim ve mekânlarda yaşadıkları gibi ayrıca, bir birleri ile birçok defalar görüştükleri ve onun Hz. İbrahim’in telkini ile Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim çok değeri tarihçilerimizden biri olan el-Ezrakî’nin bu konu ile ilgili bir rivâyetinde şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn: Allah’ın dostu Hz. İbrahim’in eliyle Müslüman oldu. Onunla birlikte hacca gitti ve Kâ’be’yi tavaf etti. Bu tavaf sırasında oğlu Hz. İsmail aley- hi’s-selam da onlarla beraberdi. ” Mamafih, Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’le olan bu güzel ilişkileri hakkında bizim başka bilgilerimizde vardır. Nitekim Ubeyd b. Umeyr’den bir rivâyetten öğrendiğimize göre o, şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn, hacca yaya olarak gitmiştir. Ne var ki o sıra- larda hac için Mekke’de bulunan Hz. İbrahim, bunu duyunca derhal onu karşıla- maya çıkmış; onu kucaklamış ve ona hayırlı dualar etmiş ve Zü’l-Karneyn de bu vesile ile onun elini öpmüştür.” O kadar ki, Hz. İbrahim’in bu duası sebebiyle Cenâb-ı Hak, bulutları Zü’l-Karneyn’in emrine vermiş ve nereye giderse ordularını oraya taşımış- tır.” Temel İslâmi kaynakların bu beyanlarından da anlaşıldığı gibi, Zü’l-Karneyn’in; Hz. İbrahim zamanında yaşamış (M.Ö. XVIII. asır) ve Onun telkini ile Hanifliği kabul etmiştir. Bir hac mevsiminde ve yaya olarak geldiği Kâ’be’nin gölgesinde, Hz. İbrahim’le buluşup kucaklaştıkları gibi ayrıca Hz. İbrahim, bir îmân hâkimiyetine giden yolda, onun için Cenâb-ı Hakk’a birçok dualar etmiş ve böylece birçok ilâhi sırlara mazhar olmuştur. Bu veriler şüphesiz Zü’l-Karneyn’in tarihi şahsiyetinin yeniden keşfi, onun gerçek adı ve milli kimliğinin tespitin de bizlerin; önünü açacak ve bizlere yeni bir güç ve kuvvet vere- cektir. Bu arada şunu ifade edelim ki, Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin ifade ettiği yüksek hakikatler, onların verdiği işaret ve beşaretler: Ayrıca daha sonraki asırlarda buna bağlı olarak cereyan eden baş döndürücü olay- lar, O’nun Batı ve Doğu seferleri bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde değer- lendirildiği, ak saçlı, aksakallı, nur yüzlü Türk Tarihi Dedesi ve onun şahsı manevisine Zü’l-Karneyn kimdir? Diye sorulduğunda o; bütün heybeti ile ayağa kalkmakta, şehadet parmağı ile Doğu Tûran Yurdunu göstermekte ve gök gürlemesini andıran ve ufukları zorlayan bir sesle bizlere seslenmekte ve şöyle demektedir; Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Han dır. Türk Milletine mensup ve kendisine “KUT” verilmiş bir kimsedir. Tûran Yurdunda ve Asya’nın “Büyük Ruhu” olarak ayağa kalmıştır. Hz. İbrahim zamanında (XVIII. asır) yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini ka- bul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahille- rine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Buna sebepte Fahr-i Kâinat efendimizdir. Zîra Hz. Peygamberin cedd-i âlâsı olan Hz. İbrahim ve onun dinini desteklemek üzere Oğuz Hanı gönderen O, Zât-ı Kibriya, Hz. Peygamber ve Onun dinini desteklemek üzere bu defa onun soyundan gelen Türk milleti ve step kahramanlarını gönderecek ve böylece onlarda Hz. Peygamberin dinini, Orta Doğu esas olmak üzere üç kıtada, Çin Seddi’nden ta Viyana önlerine kadar yayılan bu geniş coğrafyada bir îmân hâkimiyeti hâline getireceklerdir. Temel İslâmi Kaynaklar Bu Hususlardaki Görüşleri Gerçekte İslâm öncesi Türk Tarihi’nin bu görüşlerini temel İslâmi kaynaklarda doğrulamakta ve bizlere büyük ölçüce hak vermektedir. Nitekim bundan önceki sayfalarda çok daha ayrıntılı bir şekilde de ifade edildiği gibi, başta el-Ezraki olmak üzere, daha birçok selef uleması Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’in nübüvvet yıllarında yaşadığı, onun- la çağdaş olduklarını söyledikleri gibi, ayrıca Hz. İbrahim’le Zü’l-Karneyn arasındaki ilâhi dostluk ve muhabbetleri ile ilgili verdikleri bilgiler ise bizleri bir hayli duygulandır- maktadır. Diğer taraftan bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde Hz. İbrahim devri ve onun devrine yön veren büyük olaylar ve bu olayların kahramanları incelendiğinde karşımıza bütün haşmet, azâmet ve ululuğu ile Oğuz Han ve onun şahsında Türk Milleti çıkmaktadır. Zîra Oğuz Han da; Zü’l-Karneyn olayında gördüğümüz gibi, Hz. İbra- him’le tanışmış onun dini Hanifliği bütün varlığı ile kabul etmiş, daha sonra onunla be- raber hacca gitmiştir. Diğer taraftan, İslâm Âlimlerinin, Zü’l-Karneyn olarak sürdükleri birçok şöhretli kimselerin Hz. İbrahim’le en ufak bir ilişkileri olmamıştır. Bununla beraber, bu yöndeki ilâhi gelişmeler pek tabiî olarak bununla da sınırlı kalmamıştır. Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir. Asıl bundan sonradır ki Oğuz Han; “Batı” ve “Doğu” cihe- tinde birçok büyük seferlere çıkmış ve Hz. İbrahim’in dini olan “Hanifliği”, Büyük Okyanustan Nil nehri sahillerine yayılan bu geniş coğrafyada çok büyük bir cihan hâkimi- yeti hâline getirmiştir. Bu bakımdan Hz. İbrahim devrinin bütün bu baş döndürücü olayları: Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili dile getirdiği büyük olaylarla karşılaştırıldığı ve tarih objek- tifinde değerlendirildiğinde; Zü’l-Karneyn karşımıza bütün azâmetiyle bir Oğuz Han olarak çıktığı gibi; Oğuz Han da karşımıza bütün haşmeti ile tam bir Zü’l-Karneyn ola- rak çıkmaktadır. Oğuz Han, hayatı ile bire bir, Zü’l-Karneyn’in hayatını yaşatmış ve kendi asrının bu sırrına mazhar en büyük Zü’l-Karneyn’i olmuştur. Temel İslâmi kaynaklar da bizim bir vesile ile özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeleri doğrulamakta ve bizim bu görüşmele- rimizi büyük ölçüde desteklemektedir Oğuz Han’ın, Hz. İbrahim’le çağdaş olduğu ve onunla, birçok defalar karşı karşıya geldiği hususu milli kaynaklarımızda da dile getirilmiştir. Nitekim Hasan el- Beyati’nin “Câm-Cem Ayin” adındaki eserinde yer olan beyanlarından öğrendiğimize göre; “Türk Hükümdarları arasındaki ilk îmân eden kişi; Hz. İbrahim Aleyhi’s- selâmdan Âhir zaman Peygamberinin vasıflarını işiterek en evvel “La ilâhe illallah ve Muhammedûn Rasûlüllah” diyen ve kavmini Allahu Teâlâ’ya davet eden Oğuz kavmi- nin atası Oğuz Handır.” Bununla beraber, çok değerli Osmanlı tarihçisi, M. Neşri de buna benzer beyan- larda bulunmuş ve aynen şöyle demiştir; “Bütün bu hadisler Hz. İbrahim Halilullah zamanında oldu. Zaten o; Hz; İbrahim’e îmân getirmişti.” Mamafih, milli kay- naklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.Görüldüğü gibi, milli kaynaklarımız bütünüyle el-Ezraki’yi doğruladığı onu görüş- lerini çık daha iyi anlaşılır bir hâle getirdiği gibi, arıca ak saçlı, aksakallı Türk ve İslâm Ta- rihinin; Kur’ân’da Zü’l-Karneyn olarak anılan kişinin Oğuz Han olduğu yolundaki şaha- detini kabul etmektedir. Nitekim A. Neşri de buna benzer bir görüş ileri sürmekte ve aynen şöyle demektedir; “Türkler şöyle sanırlardı ki Hak Teâlâ’nın, Kelam-ı Kadi- minde zikrettiği İskender-i Zü’l-Karneyn belki budur; yani Oğuz Handır.” Yine Osmanlı döneminde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Pa- şa’nın; Tevârih-i Âl-i Osman adındaki meşhur yazma bir eserinde de aynı görüşleri ileri sürmüş ve şöyle demiştir: “Etrak (Türkler) şöyle zikrederlerdi; Hak süphânehu ve teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’inde “Biz Zü’l-Karneyn’e dedik ki; deyu zikrettiği meğer bu Oğuz Handır.” Fakat bizim bu konuda asıl görüşlerine yer vermek istediğimiz bir büyük Türk Âlim ve müfessiri daha vardır. O da Vânî Mehmed Efendi’dir. (öl. 1684) İşte bu değerli Türk Tefsir Âliminin el-Kehf sûresinin Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin tefsiri de böyledir. Vânî M. Efendi, bu âyetleri tefsir ederken Zü’l-Karneyn’in şahsında Oğuz Han’ı gör- müş ve aynen şöyle demiştir: “Türkler Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçen Oğuz Han olduğunuzu söylerler ki, bu hususta tereddüdü mucip bir şey yoktur.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      Allah’ın hidayetine giden yolda Oğuz Han ilk müslüman Türk hükümdar ve hâkanları Adlı Zekeriya Kitapçı nın kitabından oğuz kağanla ilgili kısmı az önce ekledim (6 haziran pazartesi saat 1.36 da). RUclips masaüstü görünürüme geçip yorumları sırala seç en yeni seç. Son benim yorumun var ve 58 tane cevap ekledim devamını.

  • @abdullaherbil407
    @abdullaherbil407 Год назад +12

    TÜRKLERE PEYGAMBER MUHAKKAK GELDİ VE EN MUHTEŞEM OLANI DA HZ MUHAMMED MUSTAFA SAV DIR❤❤❤

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад +2

      ibrahim aleyhisselam Türk. Türklere gelen peygamber ibrahim aleyhisselam idi. ibrahim aleyhisselam ın yahudilerle bir alakası yok. yahudiler semitik bir ırktır ve kahtani araplarla yani yemenlilerle akrabadır. hala daha yemende yahudiler var. ibrahim aleyhisselam ise sümer Türküdür. ur şehrinde doğdu.
      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  • @lazkopat1461.
    @lazkopat1461. 4 года назад +106

    Çin de ki Türk Piramitine Girilmeli !

    • @lazkopat1461.
      @lazkopat1461. 4 года назад +27

      @@hasan-huseyin1 peki çinliler neden onlara sahip çıkmıyor ve Türk piramitleri beyaz da zaten ! hatta Türk Piramitlerin diğer ismi de Beyaz Piramit

    • @emirdogu324
      @emirdogu324 4 года назад +17

      @@hasan-huseyin1 aynen çin mezarlığı ondan içinde göktürk yeleği vs felan var ve aynen çin mezarlığı olduğu için çin üstünü kumla doldurup ağaç ekti dimi?

    • @bambus3095
      @bambus3095 4 года назад +9

      hasan aybak Beğinsiz Cahil bizim Atalarımızın mezarlarını sakliyorlar emin konuşma Göktürk yazılarıda piramitlerin içinde bulunuyor

    • @burak4241
      @burak4241 4 года назад +4

      @@hasan-huseyin1 arkadaş Türk piramitleri çinde var çin hükümeti orayı yasak bölge yapıp giriş yasaklanmış giren olursa öldürme hükmü var

    • @emirdogu324
      @emirdogu324 4 года назад

      @Ahmet Demir ben çin mezadı odluğunu savunmadım zaten

  • @abdullahkucuk5725
    @abdullahkucuk5725 4 года назад +26

    Allah razi olsun bu yapdiğin çok güzel bir şey ben almanyadan seni takip ediyorum

  • @asimkerimov2860
    @asimkerimov2860 4 года назад +13

    Es-Selamun aleykum ve RahmetALLAHi va bareketuhu.Ben Bayatım!Çok Sağol Muhammed kardeşim!AZERBAYCANdan SELAM TURANa!

  • @ahmetsukruuz7811
    @ahmetsukruuz7811 Год назад

    Yüreğine Sağlık Kardeşim

  • @efesama
    @efesama 4 года назад +17

    Ellerine sağlık reis herzmnki gibi muhteşem 👌

  • @TarihFanKanali
    @TarihFanKanali Год назад +4

    Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
    Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
    Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
    Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
    İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
    Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
    Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
    Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
    Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
    Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
    Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
    İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
    Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
    Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
    Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
    YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
    “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
    Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
    Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
    Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
    Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
    Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
    Sedde Ne Olmuştur
    Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
    Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
    Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
    Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
    Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @user-qo1kv2rl3o
      @user-qo1kv2rl3o 5 месяцев назад

      Ancak İmam Buari ve Müslim'in rivayetinde örtülü bir kanturadır.
      oğullar diye adlandırılan hadis
      yorumcular aynı zamanda modern Çinliler
      katma. Dolayısıyla Çinliler de Kantura'nın oğulları arasındadır. Manas destanında kuman ve kidan olmak üzere iki anlam vardır. Kuman köpek kafalı insanlar İncil'de yer alıyorlar ve
      bazı Makedon hikayelerinde
      Köpek kafalı insanlarla ilgili İran ve Hint hikayelerinde bile bulunduğu hatırlanır.
      Buna çok fazla inanç var. Bunlar Manas'ta Anji Manji olarak bahsedilen karakterlerdir.
      Khanty, Hanty va Mansi olabilir.
      İkincisi ayrıca eski zamanlardan beri Siyah Çinlilerden de bahsediyor.

  • @fatihdurmaz8833
    @fatihdurmaz8833 2 года назад +2

    Zülkarneyn bir zaman yolcusu ise, geleceğe gidip, güneşi karadeliğe batarken görmüş olabilir. Ankorvat'ta dev kazanlarda demir ve bakır erittikleri bu konu ile alakadar olabilir

  • @mehmeteminciftci9803
    @mehmeteminciftci9803 2 года назад +1

    Evet dostum anlatımın çok güzel ve gerçeğin ta kendisi bunları bende araştırdım ağzına diline sağlık

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      Allah’ın hidayetine giden yolda Oğuz Han ilk müslüman Türk hükümdar ve hâkanları Adlı Zekeriya Kitapçı nın kitabından oğuz kağanla ilgili kısmı az önce ekledim (6 haziran pazartesi saat 1.36 da). RUclips masaüstü görünürüme geçip yorumları sırala seç en yeni seç. Son benim yorumun var ve 58 tane cevap ekledim devamını.

  • @ramazankrbyk2987
    @ramazankrbyk2987 10 месяцев назад +1

    Tebrik ederim gardaş benim araştırmalarım ile aynı senin gibi gerçekleri araştiranlar çoğalır inşaallah

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад +2

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  • @haticear5086
    @haticear5086 4 года назад +13

    Çok teşekkür ediyorum güzel bilgileriniz için

  • @abdullahkucuk5725
    @abdullahkucuk5725 4 года назад

    Kaynaklari nerden aliyorsun hangi kitap sayfa veya Professor

    • @mehmetorgun
      @mehmetorgun 4 года назад

      Açıklamalar bölümüne bak kardeşim orda yazıyor

  • @isakaplan2718
    @isakaplan2718 3 года назад +7

    Tengri yada tanrı demekten çekinin dostlar ayetlerde hadisler de bu tür lafizlar geçmiyor. Oğuz Kağan töresine sadık kalın. Bizanslıların veya şamanlarin geleneklerine değil.

    • @durukanyilmaz3856
      @durukanyilmaz3856 3 года назад +4

      niye kuranda rabbim kelimesi geçiyormu allahın isimlerinden birisimi rab ? ibranice de rab yaratıcı demek. yani şu demek oluyor rab kelimesi kâfirlerin taktıgı ad. arkadaşlar biraz mantıklı düşünün türkçede tanrı ve yaratıcı aynıdır. Allaha isim takılmıyor tanrı derken yaratıcı demiş oluyorsunuz..

    • @isakaplan2718
      @isakaplan2718 3 года назад +3

      @@durukanyilmaz3856
      Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. (1/Fâtiha 2)
      ► Ehl-i Kitap’tan kâfirler ve müşrikler Rabbinizden üzerinize hiçbir hayrın gelmesini istemezler. Allah rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah, büyük bir fazilet sahibidir. (2/Bakara 105)
      ► “Şüphesiz ki Allah, benim Rabbim ve sizlerin Rabbidir. O’na ibadet edin. Bu (sizi davet ettiğim yol), sırat-ı mustakimdir/dosdoğru olan yoldur.” (3/Âl-i İmran 51) dahasida var istersen...

    • @bedriyecetin4436
      @bedriyecetin4436 2 года назад

      Evet ama karistirliylor,

    • @oguzhangol6134
      @oguzhangol6134 Год назад

      @@durukanyilmaz3856 helal olsun kardeşim

  • @yldraycelik7549
    @yldraycelik7549 3 года назад +8

    Böyuk TÜRKİSTAN

  • @yavuzselimuludag3329
    @yavuzselimuludag3329 Год назад

    Bende tam böyle düşünürken sizin videonuzun karşıma çıktı

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад +1

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  •  4 года назад +2

    Konfüçyüs da bu dönemde mi yaşamıştır?

  • @hukukdoktoru4107
    @hukukdoktoru4107 4 года назад +14

    Bunu birtek ben çözdüm sanıyordum :ddd cidden bu konuda prof. Araştırma yapmalı bilinirki biz çok iyi demircilerdik ve destanlarımız da bile demirden dağları erittik diye yazar ve zülkarneyn peygamberde demir dağları eriterek yecüc mecücü hapsetti. Ve oğuz aynı zamanda çift boynuz demek zülkarneyn de çift boynuz demek ve daha biton şey dinimizde demirleri hünerle işleyen kavim diyo aynı şekilde destanlarımızdada der.

    • @celilnuri5838
      @celilnuri5838 4 года назад +1

      Zul _karneyn çift boynuz mu?🤔 Hangi dilde ?
      Zul_karneyn iki asrın sahibi demek

    • @atligbilig9519
      @atligbilig9519 4 года назад

      Hukuk Doktoru ulan Oğuz Kağan destanında Tengri geçer zülkarneyn ile ne alakası var asalaklar

    • @atligbilig9519
      @atligbilig9519 4 года назад +1

      Ahmet Demir Arkadaşım kusura bakmayın ama siz kafayı sıyırmışsınız. Utanmasanız zülkarneyn mete han diyeceksiniz. Siz önce bir Tengrizm'i öğrenin . Senin inandığın Allah ile benim Tengrim çok farklı Tanrılar ikisinin aynı kişi olması imkansız. Senin tanrın bizi bu dünyaya ona ibadet edelim diye göndermedi mi ? Ama Tengrizmde ibadet yok . Senin tanrın peygamber ve kitap göndermedi mi ? Tengrizmde ne peygamber var ne kitap . Siz atalarınızı gavur yapmamak için böyle bir şey uyduruyorsunuz . Ama atalarınız ,atalarımız gavurdu . Müslüman değildi . Yüzyıllar boyu gök'ün ve yerin yüce yaratıcısı GökTengriye inandılar . Lütfen gidin inancınızı yaşayın kendi içinizde ama benim atalarımı inancınıza yamamaya çalışmayın . Arap masal anlatmakta iyi Türk ve fars'ta bu masala inanmakta iyi

    • @atligbilig9519
      @atligbilig9519 4 года назад

      Kamil Soyad Dostum sen kafayı sıyırmışsın . Sen ciddi anlamda delirmişsin . Atalarımı müslüman yapmaya çalışma senin aklını kararım . Neye inanıyorsan inan hangi sapıklığa inanıyorsan inan ama atalarımı dinine yamamaya çalışma . Benim atalarım hiçbir zaman deve sidiği içen ortadoğu farelerinin dinine inanmadı. Eğer ilkel bir din varsa oda senin inandığın safsatalardır .

    • @mertb5709
      @mertb5709 3 года назад +1

      @@atligbilig9519 Tengri yazılışı arapçadaki Allah yazısına aslında benzerdir araştır bulursun sonradan değişmiş olabilir kimse bilemez kardeşim nerden biliyorsun olup olamayacağını burda sadece olabilir deniyor.

  • @EnlightenedPsychology
    @EnlightenedPsychology Год назад

    bişey sorcam zulkarneyn in islamla bağlantısımı var

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      Zülkarneyn ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı ve hanif dinini yaydı. tüm dünyaya hakim oldu.

  • @suheylabolukbasi7537
    @suheylabolukbasi7537 4 года назад +19

    Ben bunu biliyordum fakat söylediğim zaman herkes saçmalama diyordu. Kesinlikle doğru...

    • @atligbilig9519
      @atligbilig9519 4 года назад

      Fatih BÖLÜKBAŞI ulan adam akıllı bir kanıtınız yok

  • @hansi1hsd
    @hansi1hsd 3 года назад +1

    Cansın çok iyi Vidyo Vesselam

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +2

      Zü’l-Karneyn Hz. İbrahim ve Oğuz Han Görüldüğü gibi bunlar Hz. Peygamber’in Zü’l-Karneyn’le ilgili temel beyanları- dır. Hz. Peygamber bu Rabbani beyanları ile bu mübarek Kur’ân âyetlerini bir manada tefsir etmiş ve Onun yüce şahsiyetini nerede ise elle tutulur bir şekilde çok daha müşahhas bir hale getirmiştir. Bununla beraber konunun bizim için çok daha önemli bir yönü daha vardır. O da; gerek Kur’ân-ı Kerim, gerekse Hz. Peygamber’in birçok hadislerinde zikri geçen bu Yüce Tanrı Kulu ve ilâhi komutanın gerçekte Oğuz Han’ın ta kendisi olduğu- dur. Buna sebep de, bu Tanrı Kulunun, Hz. İbrahim ile olan manevi bağlarıdır ki, bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Zîra temel İslâmi kaynakların bu konulardaki rivâyetlerinden de öğrendiğimize göre; Zü’l-Karneyn’le, Hz. İbrahim çoğu hâlde aynı asır, birçok kereler aynı coğrafi iklim ve mekânlarda yaşadıkları gibi ayrıca, bir birleri ile birçok defalar görüştükleri ve onun Hz. İbrahim’in telkini ile Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim çok değeri tarihçilerimizden biri olan el-Ezrakî’nin bu konu ile ilgili bir rivâyetinde şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn: Allah’ın dostu Hz. İbrahim’in eliyle Müslüman oldu. Onunla birlikte hacca gitti ve Kâ’be’yi tavaf etti. Bu tavaf sırasında oğlu Hz. İsmail aley- hi’s-selam da onlarla beraberdi. ” Mamafih, Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’le olan bu güzel ilişkileri hakkında bizim başka bilgilerimizde vardır. Nitekim Ubeyd b. Umeyr’den bir rivâyetten öğrendiğimize göre o, şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn, hacca yaya olarak gitmiştir. Ne var ki o sıra- larda hac için Mekke’de bulunan Hz. İbrahim, bunu duyunca derhal onu karşıla- maya çıkmış; onu kucaklamış ve ona hayırlı dualar etmiş ve Zü’l-Karneyn de bu vesile ile onun elini öpmüştür.” O kadar ki, Hz. İbrahim’in bu duası sebebiyle Cenâb-ı Hak, bulutları Zü’l-Karneyn’in emrine vermiş ve nereye giderse ordularını oraya taşımış- tır.” Temel İslâmi kaynakların bu beyanlarından da anlaşıldığı gibi, Zü’l-Karneyn’in; Hz. İbrahim zamanında yaşamış (M.Ö. XVIII. asır) ve Onun telkini ile Hanifliği kabul etmiştir. Bir hac mevsiminde ve yaya olarak geldiği Kâ’be’nin gölgesinde, Hz. İbrahim’le buluşup kucaklaştıkları gibi ayrıca Hz. İbrahim, bir îmân hâkimiyetine giden yolda, onun için Cenâb-ı Hakk’a birçok dualar etmiş ve böylece birçok ilâhi sırlara mazhar olmuştur. Bu veriler şüphesiz Zü’l-Karneyn’in tarihi şahsiyetinin yeniden keşfi, onun gerçek adı ve milli kimliğinin tespitin de bizlerin; önünü açacak ve bizlere yeni bir güç ve kuvvet vere- cektir. Bu arada şunu ifade edelim ki, Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin ifade ettiği yüksek hakikatler, onların verdiği işaret ve beşaretler: Ayrıca daha sonraki asırlarda buna bağlı olarak cereyan eden baş döndürücü olay- lar, O’nun Batı ve Doğu seferleri bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde değer- lendirildiği, ak saçlı, aksakallı, nur yüzlü Türk Tarihi Dedesi ve onun şahsı manevisine Zü’l-Karneyn kimdir? Diye sorulduğunda o; bütün heybeti ile ayağa kalkmakta, şehadet parmağı ile Doğu Tûran Yurdunu göstermekte ve gök gürlemesini andıran ve ufukları zorlayan bir sesle bizlere seslenmekte ve şöyle demektedir; Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Han dır. Türk Milletine mensup ve kendisine “KUT” verilmiş bir kimsedir. Tûran Yurdunda ve Asya’nın “Büyük Ruhu” olarak ayağa kalmıştır. Hz. İbrahim zamanında (XVIII. asır) yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini ka- bul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahille- rine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Buna sebepte Fahr-i Kâinat efendimizdir. Zîra Hz. Peygamberin cedd-i âlâsı olan Hz. İbrahim ve onun dinini desteklemek üzere Oğuz Hanı gönderen O, Zât-ı Kibriya, Hz. Peygamber ve Onun dinini desteklemek üzere bu defa onun soyundan gelen Türk milleti ve step kahramanlarını gönderecek ve böylece onlarda Hz. Peygamberin dinini, Orta Doğu esas olmak üzere üç kıtada, Çin Seddi’nden ta Viyana önlerine kadar yayılan bu geniş coğrafyada bir îmân hâkimiyeti hâline getireceklerdir. Temel İslâmi Kaynaklar Bu Hususlardaki Görüşleri Gerçekte İslâm öncesi Türk Tarihi’nin bu görüşlerini temel İslâmi kaynaklarda doğrulamakta ve bizlere büyük ölçüce hak vermektedir. Nitekim bundan önceki sayfalarda çok daha ayrıntılı bir şekilde de ifade edildiği gibi, başta el-Ezraki olmak üzere, daha birçok selef uleması Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’in nübüvvet yıllarında yaşadığı, onun- la çağdaş olduklarını söyledikleri gibi, ayrıca Hz. İbrahim’le Zü’l-Karneyn arasındaki ilâhi dostluk ve muhabbetleri ile ilgili verdikleri bilgiler ise bizleri bir hayli duygulandır- maktadır. Diğer taraftan bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde Hz. İbrahim devri ve onun devrine yön veren büyük olaylar ve bu olayların kahramanları incelendiğinde karşımıza bütün haşmet, azâmet ve ululuğu ile Oğuz Han ve onun şahsında Türk Milleti çıkmaktadır. Zîra Oğuz Han da; Zü’l-Karneyn olayında gördüğümüz gibi, Hz. İbra- him’le tanışmış onun dini Hanifliği bütün varlığı ile kabul etmiş, daha sonra onunla be- raber hacca gitmiştir. Diğer taraftan, İslâm Âlimlerinin, Zü’l-Karneyn olarak sürdükleri birçok şöhretli kimselerin Hz. İbrahim’le en ufak bir ilişkileri olmamıştır. Bununla beraber, bu yöndeki ilâhi gelişmeler pek tabiî olarak bununla da sınırlı kalmamıştır. Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir. Asıl bundan sonradır ki Oğuz Han; “Batı” ve “Doğu” cihe- tinde birçok büyük seferlere çıkmış ve Hz. İbrahim’in dini olan “Hanifliği”, Büyük Okyanustan Nil nehri sahillerine yayılan bu geniş coğrafyada çok büyük bir cihan hâkimi- yeti hâline getirmiştir. Bu bakımdan Hz. İbrahim devrinin bütün bu baş döndürücü olayları: Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili dile getirdiği büyük olaylarla karşılaştırıldığı ve tarih objek- tifinde değerlendirildiğinde; Zü’l-Karneyn karşımıza bütün azâmetiyle bir Oğuz Han olarak çıktığı gibi; Oğuz Han da karşımıza bütün haşmeti ile tam bir Zü’l-Karneyn ola- rak çıkmaktadır. Oğuz Han, hayatı ile bire bir, Zü’l-Karneyn’in hayatını yaşatmış ve kendi asrının bu sırrına mazhar en büyük Zü’l-Karneyn’i olmuştur. Temel İslâmi kaynaklar da bizim bir vesile ile özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeleri doğrulamakta ve bizim bu görüşmele- rimizi büyük ölçüde desteklemektedir Oğuz Han’ın, Hz. İbrahim’le çağdaş olduğu ve onunla, birçok defalar karşı karşıya geldiği hususu milli kaynaklarımızda da dile getirilmiştir. Nitekim Hasan el- Beyati’nin “Câm-Cem Ayin” adındaki eserinde yer olan beyanlarından öğrendiğimize göre; “Türk Hükümdarları arasındaki ilk îmân eden kişi; Hz. İbrahim Aleyhi’s- selâmdan Âhir zaman Peygamberinin vasıflarını işiterek en evvel “La ilâhe illallah ve Muhammedûn Rasûlüllah” diyen ve kavmini Allahu Teâlâ’ya davet eden Oğuz kavmi- nin atası Oğuz Handır.” Bununla beraber, çok değerli Osmanlı tarihçisi, M. Neşri de buna benzer beyan- larda bulunmuş ve aynen şöyle demiştir; “Bütün bu hadisler Hz. İbrahim Halilullah zamanında oldu. Zaten o; Hz; İbrahim’e îmân getirmişti.” Mamafih, milli kay- naklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.Görüldüğü gibi, milli kaynaklarımız bütünüyle el-Ezraki’yi doğruladığı onu görüş- lerini çık daha iyi anlaşılır bir hâle getirdiği gibi, arıca ak saçlı, aksakallı Türk ve İslâm Ta- rihinin; Kur’ân’da Zü’l-Karneyn olarak anılan kişinin Oğuz Han olduğu yolundaki şaha- detini kabul etmektedir. Nitekim A. Neşri de buna benzer bir görüş ileri sürmekte ve aynen şöyle demektedir; “Türkler şöyle sanırlardı ki Hak Teâlâ’nın, Kelam-ı Kadi- minde zikrettiği İskender-i Zü’l-Karneyn belki budur; yani Oğuz Handır.” Yine Osmanlı döneminde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Pa- şa’nın; Tevârih-i Âl-i Osman adındaki meşhur yazma bir eserinde de aynı görüşleri ileri sürmüş ve şöyle demiştir: “Etrak (Türkler) şöyle zikrederlerdi; Hak süphânehu ve teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’inde “Biz Zü’l-Karneyn’e dedik ki; deyu zikrettiği meğer bu Oğuz Handır.” Fakat bizim bu konuda asıl görüşlerine yer vermek istediğimiz bir büyük Türk Âlim ve müfessiri daha vardır. O da Vânî Mehmed Efendi’dir. (öl. 1684) İşte bu değerli Türk Tefsir Âliminin el-Kehf sûresinin Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin tefsiri de böyledir. Vânî M. Efendi, bu âyetleri tefsir ederken Zü’l-Karneyn’in şahsında Oğuz Han’ı gör- müş ve aynen şöyle demiştir: “Türkler Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçen Oğuz Han olduğunuzu söylerler ki, bu hususta tereddüdü mucip bir şey yoktur.

    • @hansi1hsd
      @hansi1hsd 2 года назад +1

      @@PimsleurTurkishLessons
      Selamın Aleyküm.
      Allah işini gücünü rast getirsin.
      Büyük bir zevkle okudum.
      Çok şükür benim düşündüğüm ve sanki dediğim şey doğru çıktı.
      Aklın yolu Birdir☝️
      Saygılar

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +2

      @@hansi1hsd devamını da ekleyeceğim, aslında dahası da var da bazı kısımları ekledim. Tamamını Tarih prof Zekeriya Kitapçı nın Kuran ı Kerim ve Türkler kitabında okuyabilirsin. Bir de Hadisi şeriflerde Türkler diye ayrı kitabı var . Her biri kalın 2 şer cilt kitaplardan oluşuyor. Eğer üniversiteden mezun bir tanıdığın varsa ücretsiz çevrimiçi okuyabilirsiniz. Üniversitenin kütüphanesine uzaktan erişim yapın. Zekeriya Kitapçı yazarak arayın zaten çıkıyor,

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      @@hansi1hsd Kur’ân’a Göre Oğuz Hanın Doğu Seferi ve Yeni Türk Kavimleri
      Mamafih; Zü’l-Karneyn’in bu Doğu cihetindeki seferlerinin hâkimiyet sınırları da,
      Batı seferinde olduğu gibi, karaların bittiği yerlere çoktan ulaşmış bulunuyordu. Peki O,
      şimdi ne yapacaktı? Şüphesiz geri dönecek değildi. Bu defa Cenâb-ı Hak ona yeni bir Kızıl
      Elma hedefi daha göstermiştir. Daha sonraki gelişmeler, Zü’l-Karneyn’in Doğu cihetine
      yaptığı bu büyük seferinin bu yeni Kızıl Elma hedefi olduğunu göstermiştir. Nitekim
      Cenâb-ı Hak bu yöndeki ilâhi beyan ve hikmetlerini açıklamaya devam etmiş ve şöyle
      buyurmuştur
      Sonra Zü’l-Karneyn başka bir sebebe uydu. Yani yeni bir
      durum daha ortaya çıktı ve o bu defa güneye yöneldi Nihâyet iki
      dağın arasında bir yere vardı.”
      Burada karşımıza bir soru çıkmaktadır. Bu iki dağ neresidir? Değerli İslâm alim ve müfessirleri bu hususta neler söylemişlerdir? Zü’l-Karneyn’in bu doğu seferi sırasında karşına çıkan
      iki dağ meselesi hala bizimde karşımıza aşılması zor iki dağ gibi dikilip durmaktadır. Vahyi ilahinin bu ifadelerinden, bu iki dağın yerinin neresi olduğunu şimdilik tespit etmemiz
      mümkün değildir ve asıl meselede bundan kaynaklanmaktadır.
      Bu dağların teoride her ne kadar, Türkistan’ın doğusunda ve onun doğu sınırları
      civarında ve Türklerle meskûn bölgelerin bittiği yerlerde olması gerekmekte ise de,
      asırlardır yapılan hummalı araştırmalara rağmen bu yüksek ve Kur’ân sırrına mazhar yüce
      dağların yeri halâ bulunamamıştır. Bu dağlar bulunduğu zaman Kur’ân-ı Kerim’in bu gün
      ilim ve ufuk ötesi birçok sırları da çözülmüş olacaktır. Bununla beraber vahy-i ilahinin bu
      yüksek beyanlarından öğrendiğimize göre; “İşte Zü’l-Karneyn buralara gelince bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar
      söz laf
      dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Ne var ki, yukarda olduğu gibi burada da karşımıza bu kavim meselesi çıkmaktadır.
      Peki bu kavimler kimlerdir? İslâm Âlimleri ve bu arada Türk Müfessirleri; bu kavimlerin
      etnik kimlikleri hakkında fazla bir şey söylemedikleri gibi, ayrıca onlar bu kavimlerin; dillerinin garip, ifadelerinin kısa, sözlerini ifâde etmekten aciz, lisan bilmeyen, zihinleri basit ve anlayışları
      kıt bir kavim olduklarını kaydetmişler, ve böylece bu kavimlere de çok büyük bir haksızlık etmişlerdir. Zîra bu âyetin siyak, sibak ilişkileri, müfessirlerimizin bu görüşlerinde pek de haklı olmadıklarını ortaya koymaktadır. Zîra onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkçe konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen
      Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin
      özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Bizim bu mantıkî izahlarımız bir yana, zaten Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,en ufak bir tereddüt göstermeden onların bir Türk kavmi olduklarını söylemiş ve bizleri de çok büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır.
      Diğer taraftan onların çok büyük demir, kömür, bakır ve kurşun yatakları vardı. Yine onların iyi niyetli ve insanlığın hayrına çok güzel şeyler düşünen ve bu hususta şer
      odaklarına karşı ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır bir kavim oldukları anlaşılmaktadır. Üstelik onlar; Zü’l-Karneyn’le demiri bir inşaat malzemesi olarak kullanmak sûretiyle
      muazzam bir Sed yapma ve onun teknik imkânlarını konuşabilecek çapta medeni seviyeler
      çok üstün insanlardı ve Sed yapma teklifi de onlardan geliyordu.
      Mamafih, Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü
      esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını”
      söylemiştir ki bu bize göre çok, çarpıcı ve üzerinde durulması gereken bir tespit olmalıdır. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi.
      Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi
      ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım
      ve destekleri ile yapabilirdi.
      Bu bakımdan bu kavmi; çok basit geri kalmış yokluk ve sefalet içinde kıvranıp duran bir kavim olarak görmek çok hatalı olur. Bu ancak şive farklı dolayısıyla ortaya çıkmış
      ve çok kısa bir süre devam etmiş bir zorluk olmalıdır. Nitekim bundan sonraki âyet-i kerimelerin yüksek beyanlarından da anlaşıldığı gibi; bu kavmin önde gelenleri, Zü’lKarneyn-i Cihan Oğuz Han’la aralarında ne bir tercüman ve ne de bir aracı olmadan
      gümbür, gümbür kendi dilleri ile yani Türkçe konuşmuşlardır.
      Bundan da öte onlar Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere
      Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için
      çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların
      Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +2

      @@hansi1hsd Kur’ân-ı Kerim’e Göre Sed Nasıl İnşa Edilmiştir?
      Ne ilginçtir ki, bu gün bile, bütün insanlık, bütün teknik ve ekonomik imkânlarını
      bir araya getirse ve bundan çok daha büyük bir tehlike karşısında kalsalar dahi, böylesine
      büyük, böylesine muazzam bir Sed yapmaları ve insanlığı muhtemel bir felaketten korumaları mümkün değildir. Mamafih bütün bu alt yapı hazırlıkları tamamlandıktan sonra
      Sed’din inşasına başlanmıştı.
      Sed, iki büyük dağ arasında ve binlerce km. uzunlukta bir mesafede ve iki dağı birleştirecek bir seviye ve yükseklikte yapılacak ve böylece bu Seddi kimsenin değil geçmesi,
      onda en ufak bir delik açması bile mümkün olmayacaktı. Her ne kadar bu Sed’din yapımının ne kadar sürdüğü hakkında Kur’ân-ı Kerim’de fazla bir sarahat yoksa da, bunun onlarca sene devam ettiği de zannedilmemelidir.
      Zîra Kur’ân-ı Kerim’in bu husustaki beyanlarından anlaşıldığına göre; Sed’din temelleri iki dağın arası bir geçit yerinde atılacak ve sanki bir duvar şeklinde olacaktı. Bunun
      için daha önceden hazırlanmış ve tonlarca ağırlığındaki demir bloklar getiriliyor, onlar bir
      kat kömür ve bir kat demir olmak üzere, bu gün bilmediğimiz bir teknikle üst üste yığılıyor ve böylece bu muazzam Sed’deki yerini almış oluyordu. Biz, zihnen Sed’din işte bu
      sıralarda ne kadar muhteşem ve heybetli bir manzara arz ettiğini gâyet güzel tahmin edebiliyoruz.
      Bütün bunlar, öyle tahmin ediyoruz ki Cenâb-ı Hakk’ın, Kudüs’te ve büyük mabedin inşası sırasında Hz. Süleyman gibi, Zü’l-Karneyn’e verdiği gizli ilim, güç ve kuvvet
      sayesinde mümkün oluyordu. Sed’din surları iki büyük dağ arasında bu şekilde inşa ve belli
      bir seviyeye geldikten sonra Zü’l-Karneyn, her biri belki onlarca deriden yapılmış büyük
      körüklerin kurulmasını emretti.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim, bundan sonraki gelişmelerden bizleri haberdar etmiş ve
      şöyle buyurmuştur; Artık Sed’din yapımı bu şekilde ve iki dağın yamaçları
      arasında belli bir yüksekliğe ulaşınca, Oğuz Han-ı Zü’l-Karneyn körükleri başında emir bekleyenlere hitap etmiş ve şöyle demiştir:
      demir ki Tâ! körükleyiniz Artık
      blokları eriyip kor gibi bir ateş parçası oluncaya kadar yakınız!”
      Şimdi binlerce devasa körük, on binlerce usta ve işçi, bu işi yapıyor ve dev bir canavar gibi bu demir kütlelerine nefes üfürüyorlardı. Bu inananlarla, inanmayan ve insanlara her türlü kötülüğü yapmaya kilitlenmiş, bozgunculukta sınır tanımayan bir kavmin
      önünde yapılmış bir îmân Sed’di idi. Artık bu körükler sayesinde demir blokları eriyip bir
      kor yığını hâline gelince Zü’l Karneyn-i Cihan Oğuz Han çevresindekilere şöyle demiştir:
      Şimdi siz bana erimiş bakır eriyiği getiriniz! Ben de bu eriyiği
      onun üstüne boşaltayım

  • @tortumlu
    @tortumlu 3 года назад +3

    tartışılır olabilirde olmaya bilirde(zulkarneynnin oğuz kağan olup olmadıgı)

  • @ahmetaltas2259
    @ahmetaltas2259 4 года назад +8

    Abi seni çok seviyorum 🙂🙂🙂😀

  • @bilgeinsantv1040
    @bilgeinsantv1040 3 года назад +11

    Tebrikler genç adam, araştırmaların çok değerli

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

    • @elifsuekinci9904
      @elifsuekinci9904 Год назад +2

      ​@@TarihFanKanali

    • @cl.cholponjashtar1381
      @cl.cholponjashtar1381 Год назад

      @@TarihFanKanali men kyrgyz mende oguz handyn taryhy bar kitebi

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      @@cl.cholponjashtar1381 bu kanalımın hakkında kısmında Oğuz Kağanla ilgili kitaplar var. Yalnızca destanı değil Kuran Kerim tefsiri . Hadislerle ve islam alimlerinin açıklamalarıyla ayrıntılı

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      @@cl.cholponjashtar1381
      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları: Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.” Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir. Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir. Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır. Sedde Ne Olmuştur Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir. Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir. Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur? Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @alparslanarslan2320
    @alparslanarslan2320 3 года назад

    Bende böyle inanıyorum.

  • @azerbaijan8007
    @azerbaijan8007 4 года назад +23

    Allah 👑Atamız Oğuz Kanı yaratdıki,Yerüzünde Fateh olub nizam kursun.Atamız Oğuz,merhemeti insanlığı ile Mezlumun yanında yer almışdı.O,saf qanıda bizlere verdiyi ücün mutluyum.🙏🏻👑Atamıza,layiq evlad olmalıtıq ki,Ruhu şad olsun.⭐🌙🇦🇿🎪Cavad Xan obası.Burla.😍🐎🦌🌄🥰💙

    • @mehmetfatih7878
      @mehmetfatih7878 4 года назад +2

      Üstünlük takvadadır Allah korkusunda dir damardaki kanda vs degil bu sözler cahilane masallardir

    • @azerbaijan8007
      @azerbaijan8007 4 года назад +4

      @@mehmetfatih7878 Teqvayada sayğılıyız.Neden Babalarımızın qehremanlığını eziz tutduğumuzda onlarla qürur duyduqda bizi incitirsiz. Dedelerimizle qürur duymaqda onların qehremanlığını hatırlayıb candan onlara Allahdan rehmet dilemekde imandan geler.O,zaman babanın iyiliyini bu dünyada unut,Heç Allahda bizi o dünyada hoş qarşılamaz.Allah egdadlarıyla qürur duyanı ona rehmet dilemeği bizede qüsur bilmez.Siz bunda qüsur bilibde bizlere unutdurmayın ecdadlarımı.Men Allahdan ve Peyğemberden sonra,Allahın yer üzüme meslehet bildiyi Fatehlerimi sever,Atam Oğuz Kanla qürur duyarımki öyle namuslu bir Atalarım olubki,bizleri çin zülmünden qurtarıb,Bir olan Allahada Atam Oğuzda iman getirib.🙏🏻💝💗👑Cavad Han teqvalı bir han olmuş,laçin Rus Sisyanov onu yendi ve Genceni zebt ediler.Genceni yeniden qazandıq,Cavad Xanın obası bu gözel imanlı xalqının üreyinde yene yaşar.Bu qebahet deyil.Esl qebahet odurki,Allah Adamıyam beyib qardaş derdinden Xebersiz olasan,qebahet ondadır.👑Cavad Han obası🎪Gülnar.

    • @azerbaijan8007
      @azerbaijan8007 4 года назад +2

      @@mehmetfatih7878 Allahdan neden qorkmalısın?Günah işletme qorxma.Allahın sevdiyi işlerle meşğul ol.Ata ana,Nene Babanın Qardaş Bacının bacardıqca qohun,qonşunun yardımında bulun.Yetimin haqqına girme,Emanete ihanet etme isder mal mülk olsun isder burada dosdunun qardaş xanımıda gedir.Bu qanunlar bizlerde çox evvellerde olub.İndide Peyğemberimiz s.e s bildirmişdir.Günah işledib bağışlanmanı isdemekdense,Günah işletmeyib Allaha sene verdikleri üçün tefekkül et.🙏🏻

    • @azerbaijan8007
      @azerbaijan8007 4 года назад +1

      @@mehmetfatih7878 Allah Edaleti ile insanı yer üzüne halife yaratdı.Teqvalı olduqları üçünde bu gün Allahın yolunu devam etiren Türklerdir.Dinin temelinide bu topraqlarda onlar elmle İslamın gözel emellerle möhkemletdi.Babalarını xor görme.Allahda Babalarını sevenleri sever.

    • @azerbaijan8007
      @azerbaijan8007 4 года назад +1

      @@mehmetfatih7878 Siz menim Babalarımın qehremanlığını ve Türk Tarihini masal sanamasın.Menim Dedem Dede Qorqut.Oğuz soyundan doğuldum.

  • @pervizzabdullayevv9813
    @pervizzabdullayevv9813 Год назад +1

    Azerbaycandan salamlar🇦🇿🇦🇿🇦🇿❤️❤️❤️🇹🇷🇹🇷🇹🇷🤘🤘🤘🙋🏻‍♂️🙋🏻‍♂️🙋🏻‍♂️😍🎪♒

  • @asilkanbozkurt5749
    @asilkanbozkurt5749 Год назад

    ne mutlu Türküm diyene

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  • @PimsleurTurkishLessons
    @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +4

    Zü’l-Karneyn Hz. İbrahim ve Oğuz Han Görüldüğü gibi bunlar Hz. Peygamber’in Zü’l-Karneyn’le ilgili temel beyanları- dır. Hz. Peygamber bu Rabbani beyanları ile bu mübarek Kur’ân âyetlerini bir manada tefsir etmiş ve Onun yüce şahsiyetini nerede ise elle tutulur bir şekilde çok daha müşahhas bir hale getirmiştir. Bununla beraber konunun bizim için çok daha önemli bir yönü daha vardır. O da; gerek Kur’ân-ı Kerim, gerekse Hz. Peygamber’in birçok hadislerinde zikri geçen bu Yüce Tanrı Kulu ve ilâhi komutanın gerçekte Oğuz Han’ın ta kendisi olduğu- dur. Buna sebep de, bu Tanrı Kulunun, Hz. İbrahim ile olan manevi bağlarıdır ki, bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Zîra temel İslâmi kaynakların bu konulardaki rivâyetlerinden de öğrendiğimize göre; Zü’l-Karneyn’le, Hz. İbrahim çoğu hâlde aynı asır, birçok kereler aynı coğrafi iklim ve mekânlarda yaşadıkları gibi ayrıca, bir birleri ile birçok defalar görüştükleri ve onun Hz. İbrahim’in telkini ile Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim çok değeri tarihçilerimizden biri olan el-Ezrakî’nin bu konu ile ilgili bir rivâyetinde şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn: Allah’ın dostu Hz. İbrahim’in eliyle Müslüman oldu. Onunla birlikte hacca gitti ve Kâ’be’yi tavaf etti. Bu tavaf sırasında oğlu Hz. İsmail aley- hi’s-selam da onlarla beraberdi. ” Mamafih, Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’le olan bu güzel ilişkileri hakkında bizim başka bilgilerimizde vardır. Nitekim Ubeyd b. Umeyr’den bir rivâyetten öğrendiğimize göre o, şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn, hacca yaya olarak gitmiştir. Ne var ki o sıra- larda hac için Mekke’de bulunan Hz. İbrahim, bunu duyunca derhal onu karşıla- maya çıkmış; onu kucaklamış ve ona hayırlı dualar etmiş ve Zü’l-Karneyn de bu vesile ile onun elini öpmüştür.” O kadar ki, Hz. İbrahim’in bu duası sebebiyle Cenâb-ı Hak, bulutları Zü’l-Karneyn’in emrine vermiş ve nereye giderse ordularını oraya taşımış- tır.” Temel İslâmi kaynakların bu beyanlarından da anlaşıldığı gibi, Zü’l-Karneyn’in; Hz. İbrahim zamanında yaşamış (M.Ö. XVIII. asır) ve Onun telkini ile Hanifliği kabul etmiştir. Bir hac mevsiminde ve yaya olarak geldiği Kâ’be’nin gölgesinde, Hz. İbrahim’le buluşup kucaklaştıkları gibi ayrıca Hz. İbrahim, bir îmân hâkimiyetine giden yolda, onun için Cenâb-ı Hakk’a birçok dualar etmiş ve böylece birçok ilâhi sırlara mazhar olmuştur. Bu veriler şüphesiz Zü’l-Karneyn’in tarihi şahsiyetinin yeniden keşfi, onun gerçek adı ve milli kimliğinin tespitin de bizlerin; önünü açacak ve bizlere yeni bir güç ve kuvvet vere- cektir. Bu arada şunu ifade edelim ki, Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin ifade ettiği yüksek hakikatler, onların verdiği işaret ve beşaretler: Ayrıca daha sonraki asırlarda buna bağlı olarak cereyan eden baş döndürücü olay- lar, O’nun Batı ve Doğu seferleri bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde değer- lendirildiği, ak saçlı, aksakallı, nur yüzlü Türk Tarihi Dedesi ve onun şahsı manevisine Zü’l-Karneyn kimdir? Diye sorulduğunda o; bütün heybeti ile ayağa kalkmakta, şehadet parmağı ile Doğu Tûran Yurdunu göstermekte ve gök gürlemesini andıran ve ufukları zorlayan bir sesle bizlere seslenmekte ve şöyle demektedir; Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Han dır. Türk Milletine mensup ve kendisine “KUT” verilmiş bir kimsedir. Tûran Yurdunda ve Asya’nın “Büyük Ruhu” olarak ayağa kalmıştır. Hz. İbrahim zamanında (XVIII. asır) yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini ka- bul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahille- rine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Buna sebepte Fahr-i Kâinat efendimizdir. Zîra Hz. Peygamberin cedd-i âlâsı olan Hz. İbrahim ve onun dinini desteklemek üzere Oğuz Hanı gönderen O, Zât-ı Kibriya, Hz. Peygamber ve Onun dinini desteklemek üzere bu defa onun soyundan gelen Türk milleti ve step kahramanlarını gönderecek ve böylece onlarda Hz. Peygamberin dinini, Orta Doğu esas olmak üzere üç kıtada, Çin Seddi’nden ta Viyana önlerine kadar yayılan bu geniş coğrafyada bir îmân hâkimiyeti hâline getireceklerdir. Temel İslâmi Kaynaklar Bu Hususlardaki Görüşleri Gerçekte İslâm öncesi Türk Tarihi’nin bu görüşlerini temel İslâmi kaynaklarda doğrulamakta ve bizlere büyük ölçüce hak vermektedir. Nitekim bundan önceki sayfalarda çok daha ayrıntılı bir şekilde de ifade edildiği gibi, başta el-Ezraki olmak üzere, daha birçok selef uleması Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’in nübüvvet yıllarında yaşadığı, onun- la çağdaş olduklarını söyledikleri gibi, ayrıca Hz. İbrahim’le Zü’l-Karneyn arasındaki ilâhi dostluk ve muhabbetleri ile ilgili verdikleri bilgiler ise bizleri bir hayli duygulandır- maktadır. Diğer taraftan bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde Hz. İbrahim devri ve onun devrine yön veren büyük olaylar ve bu olayların kahramanları incelendiğinde karşımıza bütün haşmet, azâmet ve ululuğu ile Oğuz Han ve onun şahsında Türk Milleti çıkmaktadır. Zîra Oğuz Han da; Zü’l-Karneyn olayında gördüğümüz gibi, Hz. İbra- him’le tanışmış onun dini Hanifliği bütün varlığı ile kabul etmiş, daha sonra onunla be- raber hacca gitmiştir. Diğer taraftan, İslâm Âlimlerinin, Zü’l-Karneyn olarak sürdükleri birçok şöhretli kimselerin Hz. İbrahim’le en ufak bir ilişkileri olmamıştır. Bununla beraber, bu yöndeki ilâhi gelişmeler pek tabiî olarak bununla da sınırlı kalmamıştır. Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir. Asıl bundan sonradır ki Oğuz Han; “Batı” ve “Doğu” cihe- tinde birçok büyük seferlere çıkmış ve Hz. İbrahim’in dini olan “Hanifliği”, Büyük Okyanustan Nil nehri sahillerine yayılan bu geniş coğrafyada çok büyük bir cihan hâkimi- yeti hâline getirmiştir. Bu bakımdan Hz. İbrahim devrinin bütün bu baş döndürücü olayları: Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili dile getirdiği büyük olaylarla karşılaştırıldığı ve tarih objek- tifinde değerlendirildiğinde; Zü’l-Karneyn karşımıza bütün azâmetiyle bir Oğuz Han olarak çıktığı gibi; Oğuz Han da karşımıza bütün haşmeti ile tam bir Zü’l-Karneyn ola- rak çıkmaktadır. Oğuz Han, hayatı ile bire bir, Zü’l-Karneyn’in hayatını yaşatmış ve kendi asrının bu sırrına mazhar en büyük Zü’l-Karneyn’i olmuştur. Temel İslâmi kaynaklar da bizim bir vesile ile özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeleri doğrulamakta ve bizim bu görüşmele- rimizi büyük ölçüde desteklemektedir Oğuz Han’ın, Hz. İbrahim’le çağdaş olduğu ve onunla, birçok defalar karşı karşıya geldiği hususu milli kaynaklarımızda da dile getirilmiştir. Nitekim Hasan el- Beyati’nin “Câm-Cem Ayin” adındaki eserinde yer olan beyanlarından öğrendiğimize göre; “Türk Hükümdarları arasındaki ilk îmân eden kişi; Hz. İbrahim Aleyhi’s- selâmdan Âhir zaman Peygamberinin vasıflarını işiterek en evvel “La ilâhe illallah ve Muhammedûn Rasûlüllah” diyen ve kavmini Allahu Teâlâ’ya davet eden Oğuz kavmi- nin atası Oğuz Handır.” Bununla beraber, çok değerli Osmanlı tarihçisi, M. Neşri de buna benzer beyan- larda bulunmuş ve aynen şöyle demiştir; “Bütün bu hadisler Hz. İbrahim Halilullah zamanında oldu. Zaten o; Hz; İbrahim’e îmân getirmişti.” Mamafih, milli kay- naklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.Görüldüğü gibi, milli kaynaklarımız bütünüyle el-Ezraki’yi doğruladığı onu görüş- lerini çık daha iyi anlaşılır bir hâle getirdiği gibi, arıca ak saçlı, aksakallı Türk ve İslâm Ta- rihinin; Kur’ân’da Zü’l-Karneyn olarak anılan kişinin Oğuz Han olduğu yolundaki şaha- detini kabul etmektedir. Nitekim A. Neşri de buna benzer bir görüş ileri sürmekte ve aynen şöyle demektedir; “Türkler şöyle sanırlardı ki Hak Teâlâ’nın, Kelam-ı Kadi- minde zikrettiği İskender-i Zü’l-Karneyn belki budur; yani Oğuz Handır.” Yine Osmanlı döneminde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Pa- şa’nın; Tevârih-i Âl-i Osman adındaki meşhur yazma bir eserinde de aynı görüşleri ileri sürmüş ve şöyle demiştir: “Etrak (Türkler) şöyle zikrederlerdi; Hak süphânehu ve teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’inde “Biz Zü’l-Karneyn’e dedik ki; deyu zikrettiği meğer bu Oğuz Handır.” Fakat bizim bu konuda asıl görüşlerine yer vermek istediğimiz bir büyük Türk Âlim ve müfessiri daha vardır. O da Vânî Mehmed Efendi’dir. (öl. 1684) İşte bu değerli Türk Tefsir Âliminin el-Kehf sûresinin Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin tefsiri de böyledir. Vânî M. Efendi, bu âyetleri tefsir ederken Zü’l-Karneyn’in şahsında Oğuz Han’ı gör- müş ve aynen şöyle demiştir: “Türkler Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçen Oğuz Han olduğunuzu söylerler ki, bu hususta tereddüdü mucip bir şey yoktur.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      Kur’ân’a Göre Oğuz Hanın Doğu Seferi ve Yeni Türk Kavimleri
      Mamafih; Zü’l-Karneyn’in bu Doğu cihetindeki seferlerinin hâkimiyet sınırları da,
      Batı seferinde olduğu gibi, karaların bittiği yerlere çoktan ulaşmış bulunuyordu. Peki O,
      şimdi ne yapacaktı? Şüphesiz geri dönecek değildi. Bu defa Cenâb-ı Hak ona yeni bir Kızıl
      Elma hedefi daha göstermiştir. Daha sonraki gelişmeler, Zü’l-Karneyn’in Doğu cihetine
      yaptığı bu büyük seferinin bu yeni Kızıl Elma hedefi olduğunu göstermiştir. Nitekim
      Cenâb-ı Hak bu yöndeki ilâhi beyan ve hikmetlerini açıklamaya devam etmiş ve şöyle
      buyurmuştur
      Sonra Zü’l-Karneyn başka bir sebebe uydu. Yani yeni bir
      durum daha ortaya çıktı ve o bu defa güneye yöneldi Nihâyet iki
      dağın arasında bir yere vardı.”
      Burada karşımıza bir soru çıkmaktadır. Bu iki dağ neresidir? Değerli İslâm alim ve müfessirleri bu hususta neler söylemişlerdir? Zü’l-Karneyn’in bu doğu seferi sırasında karşına çıkan
      iki dağ meselesi hala bizimde karşımıza aşılması zor iki dağ gibi dikilip durmaktadır. Vahyi ilahinin bu ifadelerinden, bu iki dağın yerinin neresi olduğunu şimdilik tespit etmemiz
      mümkün değildir ve asıl meselede bundan kaynaklanmaktadır.
      Bu dağların teoride her ne kadar, Türkistan’ın doğusunda ve onun doğu sınırları
      civarında ve Türklerle meskûn bölgelerin bittiği yerlerde olması gerekmekte ise de,
      asırlardır yapılan hummalı araştırmalara rağmen bu yüksek ve Kur’ân sırrına mazhar yüce
      dağların yeri halâ bulunamamıştır. Bu dağlar bulunduğu zaman Kur’ân-ı Kerim’in bu gün
      ilim ve ufuk ötesi birçok sırları da çözülmüş olacaktır. Bununla beraber vahy-i ilahinin bu
      yüksek beyanlarından öğrendiğimize göre; “İşte Zü’l-Karneyn buralara gelince bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar
      söz laf
      dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Ne var ki, yukarda olduğu gibi burada da karşımıza bu kavim meselesi çıkmaktadır.
      Peki bu kavimler kimlerdir? İslâm Âlimleri ve bu arada Türk Müfessirleri; bu kavimlerin
      etnik kimlikleri hakkında fazla bir şey söylemedikleri gibi, ayrıca onlar bu kavimlerin; dillerinin garip, ifadelerinin kısa, sözlerini ifâde etmekten aciz, lisan bilmeyen, zihinleri basit ve anlayışları
      kıt bir kavim olduklarını kaydetmişler, ve böylece bu kavimlere de çok büyük bir haksızlık etmişlerdir. Zîra bu âyetin siyak, sibak ilişkileri, müfessirlerimizin bu görüşlerinde pek de haklı olmadıklarını ortaya koymaktadır. Zîra onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkçe konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen
      Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin
      özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Bizim bu mantıkî izahlarımız bir yana, zaten Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,en ufak bir tereddüt göstermeden onların bir Türk kavmi olduklarını söylemiş ve bizleri de çok büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır.
      Diğer taraftan onların çok büyük demir, kömür, bakır ve kurşun yatakları vardı. Yine onların iyi niyetli ve insanlığın hayrına çok güzel şeyler düşünen ve bu hususta şer
      odaklarına karşı ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır bir kavim oldukları anlaşılmaktadır. Üstelik onlar; Zü’l-Karneyn’le demiri bir inşaat malzemesi olarak kullanmak sûretiyle
      muazzam bir Sed yapma ve onun teknik imkânlarını konuşabilecek çapta medeni seviyeler
      çok üstün insanlardı ve Sed yapma teklifi de onlardan geliyordu.
      Mamafih, Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü
      esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını”
      söylemiştir ki bu bize göre çok, çarpıcı ve üzerinde durulması gereken bir tespit olmalıdır. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi.
      Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi
      ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım
      ve destekleri ile yapabilirdi.
      Bu bakımdan bu kavmi; çok basit geri kalmış yokluk ve sefalet içinde kıvranıp duran bir kavim olarak görmek çok hatalı olur. Bu ancak şive farklı dolayısıyla ortaya çıkmış
      ve çok kısa bir süre devam etmiş bir zorluk olmalıdır. Nitekim bundan sonraki âyet-i kerimelerin yüksek beyanlarından da anlaşıldığı gibi; bu kavmin önde gelenleri, Zü’lKarneyn-i Cihan Oğuz Han’la aralarında ne bir tercüman ve ne de bir aracı olmadan
      gümbür, gümbür kendi dilleri ile yani Türkçe konuşmuşlardır.
      Bundan da öte onlar Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere
      Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için
      çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların
      Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      Kur’ân-ı Kerim Ye’cüc Me’cüc Zü’l-Karneyn Seddi ve Türkler
      Mamafih, Kur’ân-ı Kerim’in yüksek beyanlarından öğrendiğimize göre bu kavmin
      önde gelen beyleri, topluca Zü’l-Karneyn’in huzuruna çıkmışlar ve şöyle demişlerdir; ذا اَ
      Ey Zü’l-Karneyn! Şüphesiz bu Ye’cüc ve Me’cüc
      kavmi var ya, işte onlar, yıkıcı ve bozguncu insanlardır. Yeryüzünü büyük ölçüde
      bozgunculuk ve fesada vereceklerdir. Onların önü hele bir açılacak olursa, onlar
      bütünüyle yeryüzünü tahrip edecekler, insanlar çok zor onlar ve sıkıntılı günler
      yaşatacaklardır.”
      Bu karşılıklı konuşmalar, onların, diğer taraftan Zü’l-Karneyn’le bilakis çok iyi anlaştıklarını ve müfessirlerimizin yukarda ki ulu orta beyanlarının aksine, onunla konuşurken hiçbir zorluk çekmediklerini gösterdiği gibi, ayrıca bizim de bu hususta ne kadar, haklı
      olduğumuzu ortaya koymaktadır. Bu konuşmalar, aynı zamanda onların çok temiz, dürüst,
      aklı başında ve insanlığın hayrına çok iyi şeyler düşünen kalpleri çok temiz, mümin ve
      muvahhid bir kavim olduğunu göstermektedir.
      Bütün bu güzel vasıflar onların gerçekte Türk olduklarının bir başka delil ve işareti
      olarak kabul edilmelidir. Bu bakımdan onlar sözlerine devam etmişler ve şöyle demişlerdir;
      Biz sana mâli yönden destek sağlasak da,
      onlarla bizim aramıza aşılması zor bir Sed, bir sur yapsanız, ne dersiniz?
      Her ne kadar Müfessirlerimiz bunu vergi olarak tefsir etmişlerse de, bu verginin
      çok ötesinde mali ve bedeni bir destek yani, araç-gereç, malzeme yönünden bir destek
      olmalıdır. Çünkü onların çok zengin demir, bakır, kurşun ve kömür yatakları vardı. Zaten
      onlar, demircilik sanatında çok ileri bir kavimdi. Bu da onların varlıklı ve zengin bir kavim olduklarını göstermektedir. Ne ilginçtir ki, Zü’l-Karneyn bu kavmin önde gelenlerine, O, Yüce Rabbine olan îmânı ve Zü’l-Karneyniyet sırrı ve makamının gereği çok asil
      bir durum sergilemiş ve şöyle demiştir
      bana Rabbiminَ
      verdiği güç ve kuvvet şüphesiz, sizin bana vereceğiniz mâli imkândan daha hayırlıdır. Bu bakımdan ona hacet yok. Ancak bana maddi anlamda yardım ediniz.
      Bana bu iş için on binlerce işçi binlerce amele, usta bulunuz. Bu Seddin inşası
      için gerekli olan âlet, edevat, demir, bakır, kurşun v.s., gibi inşaat malzemelerini
      dağlar gibi yığınız!
      Tâ ki ben de sizinle onların yani Ye’cüc ve
      Me’cücün önüne, çok ilerde ve iki büyük dağın yamaçları, arasında çok sağlam ve
      aşılması çok zor bir Sed, çok yüksek bir sur duvarı yapayım.”
      Bundan önceki birçok âyetler gibi el-Kehf sûresinin bu âyetlerinin asıl muhatabı da
      şüphesiz Oğuz Han oluğu gibi ayrıca doğu Türkistan’ın sınır boylarına yerleşmiş medeni Türk kavimleridir. Bütün bunlar, Zü’l-Karneyn’in doğu cihetine yaptığı bu ikinci büyük
      seferden asıl maksat ne olduğunu da bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır. O da, hayırlılarla şerliler, iyilerle kötüler arasında aşılması çok zor bir Sed inşa etmek ve iyileri kötülerin
      şerrinden korumaktı.
      Vahy-i ilahide zikri geçen iyiler, Türk kavimleri olduğuna göre bu Sed; her türlü
      şer odaklarının önüne yapılacak ve onları, Cenâb-ı Hakk’ın çok büyük bir lutfu olarak
      kıyâmete kadar bu şer odaklarına karşı koruyacaktı. Bu da Türk Milletinin, Allah katında
      ne kadar mübarek bir yeri olduğunu göstermektedir.
      Bu bir va’d-i ilâhi idi. Ne ilginçtir ki, daha sonraki asırlarda cereyan eden baş döndürücü dini ve siyasi olaylar, büyük deprem ve çalkantılar bu va’d-i süphaniyi doğrulamış
      ve Türk Milli varlığı bunca musibet ve belalara rağmen bu günlere kadar gelmiş ve bu
      böyle kıyâmete kadar da devam edip gidecektir. Zaten bu baş döndürücü gelişmeleri başka
      türlü izah etmemiz, mümkün değildir.
      Diğer taraftan yine bu âyetler; Zü’l-Karneyn yani Oğuz Han’ın karşılaştığı bu yeni
      Türk kavminin, bu teknik harikası büyük Sed’di yapabilecek güçte ve çok üstün bir teknik donanım ve medeniyete sahip çok büyük bir kavim olduklarını göstermektedir. Böylece binlerce usta, on binlerce işçi, bir o kadar âlet ve edevatla bu muazzam Sed’din Türk
      ustaları, Türk işçileri ve Türk Kağanı Oğuz Han-ı Zü’l-Karneyn tarafından yapılması da başlamış oluyordu.
      Öyle ya, Mısır Firavunlarının Nil kıyılarında ve yontulmuş blok taşlardan (her birinin ağırlığı 25 ton) muhteşem piramitler yapmalarından asırlarca önce, kudretli Türk
      Kağanı Oğuz Han ve onun emrinde çalışan Türk usta ve mühendisleri ile Türkistan’ın
      en uç sınır bölgesinde bir Yüce Mevlâ namına ve insanlığın hayrına Mısır piramitlerinden
      çok daha muhteşem bir teknikle ve demir, bloklardan oluşan çok muhteşem bir Sed yapacaklardı

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      Kur’ân-ı Kerim’e Göre Sed Nasıl İnşa Edilmiştir?
      Ne ilginçtir ki, bu gün bile, bütün insanlık, bütün teknik ve ekonomik imkânlarını
      bir araya getirse ve bundan çok daha büyük bir tehlike karşısında kalsalar dahi, böylesine
      büyük, böylesine muazzam bir Sed yapmaları ve insanlığı muhtemel bir felaketten korumaları mümkün değildir. Mamafih bütün bu alt yapı hazırlıkları tamamlandıktan sonra
      Sed’din inşasına başlanmıştı.
      Sed, iki büyük dağ arasında ve binlerce km. uzunlukta bir mesafede ve iki dağı birleştirecek bir seviye ve yükseklikte yapılacak ve böylece bu Seddi kimsenin değil geçmesi,
      onda en ufak bir delik açması bile mümkün olmayacaktı. Her ne kadar bu Sed’din yapımının ne kadar sürdüğü hakkında Kur’ân-ı Kerim’de fazla bir sarahat yoksa da, bunun onlarca sene devam ettiği de zannedilmemelidir.
      Zîra Kur’ân-ı Kerim’in bu husustaki beyanlarından anlaşıldığına göre; Sed’din temelleri iki dağın arası bir geçit yerinde atılacak ve sanki bir duvar şeklinde olacaktı. Bunun
      için daha önceden hazırlanmış ve tonlarca ağırlığındaki demir bloklar getiriliyor, onlar bir
      kat kömür ve bir kat demir olmak üzere, bu gün bilmediğimiz bir teknikle üst üste yığılıyor ve böylece bu muazzam Sed’deki yerini almış oluyordu. Biz, zihnen Sed’din işte bu
      sıralarda ne kadar muhteşem ve heybetli bir manzara arz ettiğini gâyet güzel tahmin edebiliyoruz.
      Bütün bunlar, öyle tahmin ediyoruz ki Cenâb-ı Hakk’ın, Kudüs’te ve büyük mabedin inşası sırasında Hz. Süleyman gibi, Zü’l-Karneyn’e verdiği gizli ilim, güç ve kuvvet
      sayesinde mümkün oluyordu. Sed’din surları iki büyük dağ arasında bu şekilde inşa ve belli
      bir seviyeye geldikten sonra Zü’l-Karneyn, her biri belki onlarca deriden yapılmış büyük
      körüklerin kurulmasını emretti.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim, bundan sonraki gelişmelerden bizleri haberdar etmiş ve
      şöyle buyurmuştur; Artık Sed’din yapımı bu şekilde ve iki dağın yamaçları
      arasında belli bir yüksekliğe ulaşınca, Oğuz Han-ı Zü’l-Karneyn körükleri başında emir bekleyenlere hitap etmiş ve şöyle demiştir:
      demir ki Tâ! körükleyiniz Artık
      blokları eriyip kor gibi bir ateş parçası oluncaya kadar yakınız!”
      Şimdi binlerce devasa körük, on binlerce usta ve işçi, bu işi yapıyor ve dev bir canavar gibi bu demir kütlelerine nefes üfürüyorlardı. Bu inananlarla, inanmayan ve insanlara her türlü kötülüğü yapmaya kilitlenmiş, bozgunculukta sınır tanımayan bir kavmin
      önünde yapılmış bir îmân Sed’di idi. Artık bu körükler sayesinde demir blokları eriyip bir
      kor yığını hâline gelince Zü’l Karneyn-i Cihan Oğuz Han çevresindekilere şöyle demiştir:
      Şimdi siz bana erimiş bakır eriyiği getiriniz! Ben de bu eriyiği
      onun üstüne boşaltayım

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      Sed’din Yapımında Emeği Geçen Türk Usta ve İşçileri
      Demirler bloklar halinde birbirinin üzerine konulmuş, körüklerle ateş iyice harlanarak eritilmiş ve nerede ise ateşten bir duvar hâline gelmiş ve Sed’din kaba inşaatı bu şekilde tamamlanmıştı. Şimdi bu demirlerin birbirleri ile kaynaştırılması için onların arasına
      bakır eriyiğinin (bir bulamaç gibi), bu ateşten inadına yüksek duvarın üstüne çok büyük bir
      maharetle dökülmesi gerekiyordu.
      Bu demek oluyor ki, Zü’l-Karneyn; bir taraftan Sed’din demirlerini kor hâline getirmek için devasa körük ve körükçüleri iş başı ederken diğer taraftan, tonlarca bakırı yine
      devasa kazanlarda eritmek için o kazanların başındaki yüzlerce binlerce işçi ve mühendisleri de seferber etmiştir.
      O devasa kazanlarda eritilen bakır eriyikleri de yine, Zü’l-Karneyn’in Allah’ın
      kendine verdiği çok özel bilgi, güç, kuvvet ayrıca on binlerce Türk ustası, Türk işçisi ve
      Türk mühendislerinin gayreti ile, bu kor hâline gelmiş demir blokların üzerine büyük bir
      maharetle dökülmüş ve böylece; bir Kur’ân ve Zü’l-Karneyn mucizesi olan Sed’din inşası
      da tamamlanmış oluyordu.
      Bu o çağlarda kimsenin bilmediği bir teknik, medeniyet ve sanat harikası idi. Bundan böyle, değil Ye’cüc ve Me’cüc, hiçbir güç ve kuvvetin ne üstünden veya ne de bir
      gedik açarak her hangi bir yerinden geçmesi mümkün değildi. Nitekim bu keyfiyeti
      Kur’ân-ı Kerim çok güçlü bir vahiy üslubu ile ifade etmiş ve şöyle buyurmuştur
      Artık bundan böyle ne Ye’cüc ne Me’cüc ve ne de bir başka
      güç kuvvet bu seddi aşabilir ve seddin üzere herhangi bir gedik açabilirlerdi.”
      Evet Oğuz Han veya Zü’l-Karneyn-i Cihan; binlerce usta on binlerce ameleyi seferber etmiş, gece gündüz demeden karıncalar gibi çalışan bu insanlar yani Türk işçisi,
      Türk ustası ve Türk dehası sâyesinde çok muhteşem bir sanat eseri ve çok büyük bir
      Sed ortaya çıkmıştı. Böylece O; Türk kavmine vermiş olduğu sözü de yerine getirmiş
      oluyordu.
      Bu yukarda da ifade edildiği gibi, Hz. Süleyman’ın Kudüs’teki muhteşem mabedin inşasından sonra Cenâb-ı Hakk’ın özel lütfu ve inâyeti ile yapılmış ikinci bina idi ve
      kıyâmete kadar böylesine muhteşem Üçüncü bina olmayacaktı. Ne ilginçtir ki Zü’lKarneyniyet sırrına mazhar bu büyük insan, Sâhibü’z-Zaman, bu işteki başarısının sırrını kendinde aramamış ve bunu Cenâb-ı Hakk’ın kendisine olan sonsuz bir lütfu ve
      inâyeti olarak görmüş ve aynen şöyle demiştir:
      Rabbimin Yüce, bu İşte
      bana olan sonsuz bir merhamet ve lütfunun eseridir. Yani ne sizin hüneriniz ve ne
      de benim irade ve tasarrufumla yapılmıştır. Ancak bu varlık âleminde, her şeyin
      bir sonu olduğu gibi, bu sed’din de bir süresi ve Cenâb-ı Hak tarafından takdir
      edilmiş bir vakt-i merhunu vardı.
      Bu bakımdan Rabbimin ve’d-i
      ilâhisi geldiğinde onu da yerle bir eder. Artık ondan ne bir eser ve ne de bir iz kalır. Şüphesiz
      benim Rabbimin bu vadi haktır ve bu süreç tamamlandığı ve asıl kıyâmet sürecine girildiğinde onu da mutlaka yerle bir edecektir.”
      Görüldüğü gibi bunlar Cenâb-ı Hakk’ın, Zü’l-Karneyn vasıtası ile bütün insanlığa kıyâmete kadar geçerli olmak üzere vermek istediği son mesajlardır. Bu muhteşem Sed
      artık tamamlanmıştı. Bundan böyle hiçbir beşeri güç ve kuvvetin bu Seddi aşması, ondan
      bir gedik açması, kendilerini bütün insanlığın fesat ve bozgunculuğuna adayan bir kavmin
      bu delikten geçmesi mümkün değildi. Fakat bu böyle sonsuza dek, devem edip gitmeyecekti.
      Vakt-i merhunu geldiğinde Cenâb-ı Hak bu muhteşem surları yerle bir edecek, insanların kendi elleri ile işledikleri suç, büyük günah, ahlaksızlıklar, sonsuz zülüm ve Allah’a
      îmân etmeyi çoktan unutmuş olmaları sebebiyle bu hilkat garibesi pislikler kavminin önünü açacak ve onları daha bu dünyada bütün insanlığın başına bela edecek ve onların üzerine sağanak, sağanak bela ve musibet yağmurları yağacak, belki de hiç kimsenin adını, sanını bilmediği yüzlerce binlerce hastalık çıkacaktı
      Asıl bundan sonra, kıyâmet dediğimiz o, büyük olay kopacak ve insanoğlu kendi
      neslini, kendi eliyle yiyip bitirecektir. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ın insanlık adına, kader kalemleri tarafından yazılmış olan büyük senaryonun bitiş sahnelerini oluşturmaktadır.
      Vahy-i İlahinin bu yüksek beyanlarından öğrendiğimize göre bunlar bir, bir gerçekleşecek
      ve insanlık kendi kara noktasını kendi eliyle koyacak ve işleyeceği teknik suçlarla kendi
      sonunu kendisi getirecekti.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      Kur’ân-ı Kerim’e Göre Demir’in Bütün İnsanlık İçin Önemi
      Mamafih burada üzerinde önemle durulması gereken bir husus daha vardır. O da,
      demir cevheri ve bu cevherin o bölgede, böylesine muazzam bir seddin inşasında ne kadar önemli bir malzeme olduğudur. Zîra Zü’l-Karneyn-i Cihan Oğuz Han; kendisinden
      Ye’cüc ve Me’cüc denen ve her türlü kötülük, ahlaksızlıkların öncüsü olan bir kavmin
      dünyaya yayılmaların önlemek için bir Sed yapılmasını isteyenlerden, her şeyden önce;
      bunun için gerekli olan demir cevherini sormuştur. Bu da demirin, böylesine büyük bir
      Sed yapmada ne kadar önemli bir yapı malzemesi olduğu ve bunun o bölgede fazlasıyla
      bulunduğunu bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır.
      Gerçekte demir, insanoğlu tarafından ilk keşfedildiği çağlardan bugünlere kadar
      toplum ve bireysel hayatın devamında her şeyden fazla ihtiyaç duyduğu bir madendir ve
      onun toplum hayatında sayılamayacak kadar, birçok önemli faydaları vardır. Bu demir için
      bu günde böyledir ve öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in bir sûresinin adı Demir sûresi olduğu gibi, ayrıca
      Cenâb-ı Hak bu sûresinin 25. âyetinde demirin saymakla bitmez bu özelliklerinden bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur
      Ant olsun ki, biz demiri yeti kat göklerin gerisinden bir ilâhi lütuf ve merhamet gereği yer yüzüne indirdik ve insanların menfaatine sunduk. Zîra
      demirde belli bir sertlik, güç, kuvvet ve
      sağlamlık olduğu gibi ayrıca insanlar için sayılamayacak kadar çok faydaları vardır. Hele, hele bu demir ve çelik asrında onun faydaları daha da çoğalmıştır. İşte
      bütün bunlar demir cevherine;
      Allah’ın dinine ve Peygamberine,
      onları görmeden inanarak yardım edenler, onun dininin aziz olması için çalışanları, elde kılınç cihad edenleri belirlemek için verilmiştir. Onlar demiri bu maksat
      için kullanacaklar, ondan delici ve kesici aletler yapacaklar ve böylece çok büyük
      zaferler kazanmış olacaklarıdır.
      اŞüphesiz Allah çok kuvvetli ve herkesten üstündür.”
      İşte Zü’l-Karneyn-i cihan Oğuz Han’ın yaptığı o muhteşem Sed, demirin bu ilâhi
      sırrını bütün heybeti ile ortaya koymakta ve gözler önüne sermektedir. Zîra, o Seddin
      inşası sırasında bu âyetin sırrı, bir ilâhi güç olarak bir kere daha tecelli etmiş ve sanki gökten büyük, büyük bloklar hâlinde bu demirler inmiş ve Seddin inşasında ki yerini almıştır.
      Oğuz Han, insanlığın yarınlarına giden yolda ve bir büyük medeniyet kurmada,
      çok önemli bir yeri olan demir, bakır ve kurşun gibi temel maddeler ve onlardan; bugünkü
      demir-çelik medeniyetine âdeta meydan okuyan bir teknikle ve hem de insanlığın en karanlık çağlarında öylesine muhteşem bir Sed yapmıştır ki, insanlık demir çelik medeniyetinin en zirvelerde olduğu ve bir altın devrini yaşadığı XXI. asırda bile hâlâ bunun sırrını
      çözebilmiş değildir.
      İnsanoğlu; bu demir çelik medeniyeti ve buna bağlı geliştirdiği ileri teknoloji ile yüz,
      belki de iki yüz katlı yer altı ve yer üstü binalar yaptığı, Firavunlara meydan okuyan fildişi
      kuleler inşa ettiği hâlde, Oğuz Han ve Zü’l-Karneyn-i Cihanın, insanlığın en ilkel devirleri ve bugünkü teknik imkânlardan tamamen mahrum yaşadığı bir tarih süreci içinde
      demir, bakır karışımı ve dağlar kadar yüksek bu muhteşem Seddin nasıl ve hangi teknik
      alet ve araçla yapıldığının sırrını öyle tahmin ediyoruz ki kıyâmete kadar da çözemeyecektir.
      Bu Sed’din yapımında sâdece Ye’cüc ve Me’cücün kendilerine zarar vermesinden
      çekinen Türk kavmi değil onlarla beraber Oğuz Han’ın dünyalara sığmayan ordusu,
      onun maiyyet komutanları bu arada onun öncü komutanı Hızır Aleyhi’s-selam da canla
      başla çalışmış ve bu Sed, beklenenden çok daha önce tamamlanmıştır. Bununla beraber
      birçok sırlar gibi bu muazzam yapının; yukarda da ifade edildiği gibi, ne zaman, nerede ve
      onu yapıldığı iki dağ arasında ki vadi, hâlâ ne Kur’ân Müfessirleri ne de bu işle ilgilenen
      ilim adamları tarafından çözülebilmiş değildir.
      Ne var ki, bizim bütün bu açıklamalarımızdan da anlaşıldığı gibi, Zü’l-Karneyn’in;
      Oğuz Han’ın ta kendisi olduğu ve bu büyük Cihan Fatih’inin, Hz. İbrahim devrinde
      yaşadığı ve Hz. İbrahim’in ise M.Ö. XVIII. asırda ortaya çıktığı göz önüne getirilirse, bu
      büyük Sed’din, Rasûl-ü Erkemden yaklaşık 23 asır önce, Türkistan’ın geniş doğu sınırları
      Büyük Okyanus’a yakın bölgelerdeki iki muhteşem dağ arası ve bir geçit mevkiinde inşa
      edilmiş olması gerekmektedir.

  • @nurselozturk1593
    @nurselozturk1593 9 месяцев назад

    Degerli gençlerimizi TENGRİ ALLAH DEĞİLDİR kanalına bekliyoruz 🥰🌺🇹🇷

  • @raultogrul1127
    @raultogrul1127 4 года назад +10

    Sag ol gardas!

  • @BurakKalkan-kj8ur
    @BurakKalkan-kj8ur 7 месяцев назад

    elhamdülillah müslüman bir türküm

  • @nurselozturk1593
    @nurselozturk1593 Год назад +1

    Kuran'da adı geçen zulkarney bizim bildiğimiz büyük iskenderdir boynuzlu miğferi vardir

    • @erenkurt34
      @erenkurt34 Год назад

      Yuh be kardeşim boynuzu var diye İskender’i Zülkarneyn yaptınız. Akla mantıkla sığıyor mu hiç. Çok afedersiniz Eşcinsel bir ibneyi yakıştırdığınız şahsiyete bakın.😅😅

  • @I_am_Orest.
    @I_am_Orest. Год назад +2

    Hızır peygamberde türk ve zülkarneyde çünkü Azerbaycanda Hıdırzındı piri var neden başka bir ülkede diyil türk ülkesinde. Hızır peygamber zülkarneynin teyzesi oğlu o zaman ikiside türk

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад +2

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

    • @kenanrzayev4284
      @kenanrzayev4284 9 месяцев назад +1

      Haedadi o pir çox maraqlı gəldi, məndə Oğuz Xan olduğunu fikirləşirəm

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      @@kenanrzayev4284 bendeki kitaplara baktın mı

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.

  • @hujatullahmohammadi6078
    @hujatullahmohammadi6078 2 года назад

    Hep Türklere sealmlar

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      Zülkarneyn Hz.İbrahim a.s zamanında yaşadı. kanalımda videolar ve kitaplar var.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      aleyküm selam, nerelisin.

  • @BurakYilmaz20
    @BurakYilmaz20 8 месяцев назад

    Devlet bahceli oguzkahan aciklamasindan sonra kendimi burda buldum

  • @siradanbirisi71
    @siradanbirisi71 2 месяца назад

    Selam Oğuz Han'a olsun

  • @habilibadov7768
    @habilibadov7768 3 года назад

    🤘🇹🇷🤘

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

  • @justrovshan
    @justrovshan 3 года назад +7

    Rəhmətlik Əbülfəz Elçibəy(Azərbaycanın 2-ci C.B.) belə deyirdi :" Oğuz Xaqan və Xatunu səma çocuklaridir" 😃

    • @savasingercekleri9204
      @savasingercekleri9204 3 года назад

      Türkiye Türkçesiyle söylermisin

    • @irvangoyczngzur2484
      @irvangoyczngzur2484 2 года назад

      @@savasingercekleri9204 rahmetli Elçibey diyordu ki Oğuz Kağan ve Xatunu sema çocukları

  • @melekleralemi823
    @melekleralemi823 4 года назад +5

    yaylardaki iki boynoz eklemeye işarettir.

  • @pnargenc_YouTube
    @pnargenc_YouTube 2 года назад +1

    mümkündür

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

  • @mergen_kagan
    @mergen_kagan 2 года назад +2

    Bakın bazıları zülkarneyn arap ismi
    Demiş...Yahu Başka kavimlerde oğuzda oğuz dememiş olamazlarmı
    Belki araplar oğuzu zülkarneyn diye anıyordu avrupalılarla başka bir lakapla anıyordu

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

    • @mergen_kagan
      @mergen_kagan 2 года назад +2

      @@TarihFanKanali tamam teşekkürler

  • @HACEKER_1966
    @HACEKER_1966 2 года назад +1

    Kur'an'ı Kerim'i yada Kur'an'ı Hakîm diyebilirsiniz. Sizi çok yormaz bir Kelime

  • @milli.40.K
    @milli.40.K 4 года назад +6

    OĞUZ Kağan Hz Zülkarneyn!!!!

    • @dwozandruppa6050
      @dwozandruppa6050 3 года назад

      Knk Oguz han Türkmendir bi de Aleksandr Makedonskiý Isgender Zülkarneýin

    • @mirsadackyoruk6729
      @mirsadackyoruk6729 3 года назад

      @@dwozandruppa6050 yalnız Zülkarneyn a.s tüm dünyaya ma tüm dünyaya hakimiyeti var ama İskender’in sadece Anadolu Balkan Afrika ve İran bölgesin de toprağı var dır

  • @emremerdan312
    @emremerdan312 2 года назад +2

    Yecuc mecuc çin ulusu olabilir 🤔

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Evet Zekeriya Kitapçı nın kitabında da öyle diyor. Bu konuda kitaplar pdf ler paylaştım. Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

  • @haqqhlisusa8438
    @haqqhlisusa8438 4 года назад +1

    Əhsən 👍

  • @osmanbilen4173
    @osmanbilen4173 3 года назад

    ATAM OĞUZ KAĞAN asyaya hükmetmemişmiydi dünyanın tamamına hükmettiğine dair bir bilgi okumadım

  • @iremozbek6286
    @iremozbek6286 Год назад +2

    Türkler nuhun oğlu olan yasefin soyundan gelmektedir yasefin ilk oğlunun adı Turk tür hz İbrahim de aynı soydan gelir hatta hz Muhammed yabancı Arap olarak anılır Arabistan da yani sonradan Araplaşmış onun da aynı soydan geldiği düşünülmektedir yani Türk olabilir ☺️

    • @muhammedkaya7637
      @muhammedkaya7637 Год назад

      Yafes bir türk değil türklük sonradan oldu ve yafesin soyundan çonliler türkler moğolarr ve nice ırklar var

  • @babayorqun8181
    @babayorqun8181 2 года назад

    Sen yanlış biliyorsun hz ibrahim zamanında yaşamış zulkarneyin iki zamanın sahibi benim tahminim zaman yolcusu

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 года назад

      Zülkarneyn Oğuz Kağan adlı videomun altında da Zekeriya Kitapçının kitaplarından bölüm alıntıları olan pdf ler var. ayrıca kanalımın hakkında kısmından da pdf lere ulaşabilirsiniz.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      Zülkarneyn Hz.İbrahim a.s zamanında yaşadı. kanalımda videolar ve kitaplar var.

  • @atahansahin6797
    @atahansahin6797 3 года назад +4

    oguz kağan-zulkerneyn-ülgen-enlil-odin-zeus vs hepsinin aynı karakterler oldugunu dusunuyorum.Dünyanın her kültüründe benzer karakterler var,aslında karakterler benzer değil hepsi aynı karakterler,Bütün gezegeni fettettiği için farklı ırkların mitolojilerinde yer etmişler farklı isimlerde ama hepsi tek karakter.

    • @hakknbilmecesiniarayaninsa538
      @hakknbilmecesiniarayaninsa538 2 года назад +4

      Yaniliyorsun

    • @yesil6981
      @yesil6981 Год назад +1

      Heyet kitabında da okumuştum yüksek ihtimal hepsi aynı kişi

    • @ASEROK5834
      @ASEROK5834 Год назад

      olm mal hepsi aynı olamaz ff biyerlerinizden uydurup adam gibi düşünmeden konuşuyonuz

    • @atahansahin6797
      @atahansahin6797 Год назад

      @@ASEROK5834 ulan mal,aynı olamayacagını kanıtla o zaman,boş boş konusuyorsun

    • @ASEROK5834
      @ASEROK5834 Год назад

      ulan dingil zeus kim mete han kim onu ne diye meth ediyorlar onu ne diye meth ediyorlar gitmiş birde odin demiş biraz mitolojilere baksan mal gibi kalcan hayır bunca odin zeus gibi miteoliji varlıklardan sonra hz.zulkarney i bir tutman nasıl bir kanıt getirem bunca senin saçma birleştirmende odin vikinglerin aslında olmayıp birini onunla kıyaslıyıp ortaya çıkardıkları aptalca birşey zeus daha beter, oda hiç olmadığı takdirde ortaya atılan aptalca; fakat mete han oğuz kağan aynı dönem yaşasığı idda edilen türk atası biz burda mete han ve oğuz kağan aynı kişi olup hz. zulkarneyn le aynı kişi mi onu tartışıyoa bu mahluk aslen olmayan miteolojik kişi leri ortaya katıyon sen birde delil, kanit istiyon sen bu akılla türkmüsün hangi boydansın ona bak ondan sonra çık gel tabi şimdi sen kafandan atıp birşeyler söylersin

  • @codghost6477
    @codghost6477 Год назад

    zülkarneyn'in bir manasıda iki boynuz sahibi demektir

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  • @Piyade7
    @Piyade7 3 года назад +2

    🤘🤘🐺🐺

  • @volkanark5288
    @volkanark5288 2 года назад

    🇹🇷 20 🍎 23 🇹🇷

  • @seymenuzunoglu8648
    @seymenuzunoglu8648 3 года назад +1

    Yanlız beyler bunun vikingler ile alakalı

  • @utkuevci1519
    @utkuevci1519 2 года назад +4

    Bence oğuz ata dünyaya hakimlik sözüyle bilinir zulkarneyde oğuz ata olma şansı çok yüksek

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      Allah’ın hidayetine giden yolda Oğuz Han ilk müslüman Türk hükümdar ve hâkanları Adlı Zekeriya Kitapçı nın kitabından oğuz kağanla ilgili kısmı az önce ekledim (6 haziran pazartesi saat 1.36 da). RUclips masaüstü görünürüme geçip yorumları sırala seç en yeni seç. Son benim yorumun var ve 58 tane cevap ekledim devamını.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      Zülkarneyn Hz.İbrahim a.s zamanında yaşadı. kanalımda videolar ve kitaplar var.

  • @PARADIGMAO-cx4sd
    @PARADIGMAO-cx4sd 4 года назад +8

    İslam Hz.Adem a.s. dan beri vardır. İlk insan müslümandır. Hz. Nuh un torunlarida Türktür. Allahütela müslümanlığı her kavme gönderdi.

  • @HACEKER_1966
    @HACEKER_1966 2 года назад +2

    Adına hürmeten uyarmak istedim.
    Kur'an'ı Kerim'i açıklarken büyük alimler müfessirler hep bir hadise dört büyük halifeye ashabı kiram a tabiine dayandırılarak açıklama yaparlar.
    Sen ise zulkarneyn bahsini açıklarken bizce dedin.
    Bir hadis-i şerif var
    🥀kuranı kerimi kendi yorumu ile açıklayan doğru açıklasa bile kâfir olur 🥀
    Dikkat edin bence...!

    • @selcukcankaya2092
      @selcukcankaya2092 11 месяцев назад

      Hadise göre Kuranı doğru açıklayan kâfir olur demek sen ne yazdığının ne kadar bilincinde ve farkındasın uydurma hadislere inanmaya devam et.

  • @cooltigin
    @cooltigin 4 года назад +13

    Oğuz Kağan in müslüman olduğunu araştırma yapan Kanadalı Türkologlar bile söylüyor

    • @lazkopat1461.
      @lazkopat1461. 4 года назад +1

      bi link atsana moruq

    • @muammer2033
      @muammer2033 4 года назад +3

      Oguz kagan zamaninda islamiyetmi varmiş ?

    • @MrKeles-tm1ld
      @MrKeles-tm1ld 4 года назад +7

      @@muammer2033 o zaman hz ibrahimin dini vardı ve onlarda mumin

    •  4 года назад +12

      @@muammer2033 Hz Adem'den beridir İslam vardır. İnsanlar zamanla tahrif ederek ona bir isim verirler. Aslen hepsi tektir. Bir birini tasdikler. Yani namaz, oruç, kurban ilk insandan beri vardır, bu da İslam'ın temelidir. Diğer kurallar döneme kadar insanların yaptıkları hatalara düşmemeleri için diğer emir ve uyarıları oluşturmaktadır.

    • @iamzero9976
      @iamzero9976 4 года назад +6

      DIVANI LUGATIT TURKDE DE ZULKARNEYNIN OGUZ OLDUGU YAZIYORMUS BOS BI VAKITTE OKUYACAM INSALLAH

  • @Aisha-lr9rh
    @Aisha-lr9rh 4 года назад +3

    Hayır saçma değil oğuz kağan hz zulkarneyn olduğu doğrudur.Zulkarneyn as tüm zamanlara hükmeden bir kraldır yani yeryüzüne defalarca farklı olarak zuhur etmiştir.Bunu anlayabilmeniz için Serhat Ahmet Tan nın Zamanın Sahibi Zulkarneyn kitabını okumanızı tavsiye ederim.

    • @Aisha-lr9rh
      @Aisha-lr9rh 4 года назад

      Ve aynı zamanda Şeyh Şamilde Hz Zulkarneyn di

    • @Aisha-lr9rh
      @Aisha-lr9rh 4 года назад

      Şeyh Şamilde Oğuz Kağanda Hz Nuhun soyundan gelmiştir.Bu ipucundan yola çıkabilirsiniz.

    • @ibrahimalhasan7792
      @ibrahimalhasan7792 3 года назад

      Hz musa vaktinde oğuz kan yoktu yani türk değil

    • @yunusemregunes2444
      @yunusemregunes2444 3 года назад

      @@ibrahimalhasan7792 oguzkaganin ne zaman yaşadığıni nerden biliyorsun hz musa zamanında Türk yok diyorsun kanitin nedir

  • @shit10controllaxd_v11
    @shit10controllaxd_v11 2 года назад

    AĞA TENGRİZM VE İSLAM ARASINDA KALDIM BENCE TENGRIZM

    • @kayaozturk3784
      @kayaozturk3784 2 года назад

      Neden

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      Allah’ın hidayetine giden yolda Oğuz Han ilk müslüman Türk hükümdar ve hâkanları Adlı Zekeriya Kitapçı nın kitabından oğuz kağanla ilgili kısmı az önce ekledim (6 haziran pazartesi saat 1.36 da). RUclips masaüstü görünürüme geçip yorumları sırala seç en yeni seç. Son benim yorumun var ve 58 tane cevap ekledim devamını.

    • @Mamistify
      @Mamistify 9 месяцев назад +1

      İslam Allahın Kullarına Belirlediği Yeni Kurallar Olabılır Islamdanım ben bence sende Islama geç guzel kardeşim HEPIMIZ BIR OLALIM

  • @hilalkantekin88
    @hilalkantekin88 2 года назад

    Semi yenj keşfettim Evlat HAK MUHAMMED ALI YARDIMCIN OLSUN BILGI ILIM VERDIGIN ICIN BIZLERE HELEDE UYANAN INSANLARA NE GUZEL KAYNAK OLDUN

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +3

      Zü’l-Karneyn Hz. İbrahim ve Oğuz Han Görüldüğü gibi bunlar Hz. Peygamber’in Zü’l-Karneyn’le ilgili temel beyanları- dır. Hz. Peygamber bu Rabbani beyanları ile bu mübarek Kur’ân âyetlerini bir manada tefsir etmiş ve Onun yüce şahsiyetini nerede ise elle tutulur bir şekilde çok daha müşahhas bir hale getirmiştir. Bununla beraber konunun bizim için çok daha önemli bir yönü daha vardır. O da; gerek Kur’ân-ı Kerim, gerekse Hz. Peygamber’in birçok hadislerinde zikri geçen bu Yüce Tanrı Kulu ve ilâhi komutanın gerçekte Oğuz Han’ın ta kendisi olduğu- dur. Buna sebep de, bu Tanrı Kulunun, Hz. İbrahim ile olan manevi bağlarıdır ki, bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Zîra temel İslâmi kaynakların bu konulardaki rivâyetlerinden de öğrendiğimize göre; Zü’l-Karneyn’le, Hz. İbrahim çoğu hâlde aynı asır, birçok kereler aynı coğrafi iklim ve mekânlarda yaşadıkları gibi ayrıca, bir birleri ile birçok defalar görüştükleri ve onun Hz. İbrahim’in telkini ile Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim çok değeri tarihçilerimizden biri olan el-Ezrakî’nin bu konu ile ilgili bir rivâyetinde şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn: Allah’ın dostu Hz. İbrahim’in eliyle Müslüman oldu. Onunla birlikte hacca gitti ve Kâ’be’yi tavaf etti. Bu tavaf sırasında oğlu Hz. İsmail aley- hi’s-selam da onlarla beraberdi. ” Mamafih, Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’le olan bu güzel ilişkileri hakkında bizim başka bilgilerimizde vardır. Nitekim Ubeyd b. Umeyr’den bir rivâyetten öğrendiğimize göre o, şöyle demiştir; “Zü’l-Karneyn, hacca yaya olarak gitmiştir. Ne var ki o sıra- larda hac için Mekke’de bulunan Hz. İbrahim, bunu duyunca derhal onu karşıla- maya çıkmış; onu kucaklamış ve ona hayırlı dualar etmiş ve Zü’l-Karneyn de bu vesile ile onun elini öpmüştür.” O kadar ki, Hz. İbrahim’in bu duası sebebiyle Cenâb-ı Hak, bulutları Zü’l-Karneyn’in emrine vermiş ve nereye giderse ordularını oraya taşımış- tır.” Temel İslâmi kaynakların bu beyanlarından da anlaşıldığı gibi, Zü’l-Karneyn’in; Hz. İbrahim zamanında yaşamış (M.Ö. XVIII. asır) ve Onun telkini ile Hanifliği kabul etmiştir. Bir hac mevsiminde ve yaya olarak geldiği Kâ’be’nin gölgesinde, Hz. İbrahim’le buluşup kucaklaştıkları gibi ayrıca Hz. İbrahim, bir îmân hâkimiyetine giden yolda, onun için Cenâb-ı Hakk’a birçok dualar etmiş ve böylece birçok ilâhi sırlara mazhar olmuştur. Bu veriler şüphesiz Zü’l-Karneyn’in tarihi şahsiyetinin yeniden keşfi, onun gerçek adı ve milli kimliğinin tespitin de bizlerin; önünü açacak ve bizlere yeni bir güç ve kuvvet vere- cektir. Bu arada şunu ifade edelim ki, Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin ifade ettiği yüksek hakikatler, onların verdiği işaret ve beşaretler: Ayrıca daha sonraki asırlarda buna bağlı olarak cereyan eden baş döndürücü olay- lar, O’nun Batı ve Doğu seferleri bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde değer- lendirildiği, ak saçlı, aksakallı, nur yüzlü Türk Tarihi Dedesi ve onun şahsı manevisine Zü’l-Karneyn kimdir? Diye sorulduğunda o; bütün heybeti ile ayağa kalkmakta, şehadet parmağı ile Doğu Tûran Yurdunu göstermekte ve gök gürlemesini andıran ve ufukları zorlayan bir sesle bizlere seslenmekte ve şöyle demektedir; Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Han dır. Türk Milletine mensup ve kendisine “KUT” verilmiş bir kimsedir. Tûran Yurdunda ve Asya’nın “Büyük Ruhu” olarak ayağa kalmıştır. Hz. İbrahim zamanında (XVIII. asır) yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini ka- bul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahille- rine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Buna sebepte Fahr-i Kâinat efendimizdir. Zîra Hz. Peygamberin cedd-i âlâsı olan Hz. İbrahim ve onun dinini desteklemek üzere Oğuz Hanı gönderen O, Zât-ı Kibriya, Hz. Peygamber ve Onun dinini desteklemek üzere bu defa onun soyundan gelen Türk milleti ve step kahramanlarını gönderecek ve böylece onlarda Hz. Peygamberin dinini, Orta Doğu esas olmak üzere üç kıtada, Çin Seddi’nden ta Viyana önlerine kadar yayılan bu geniş coğrafyada bir îmân hâkimiyeti hâline getireceklerdir. Temel İslâmi Kaynaklar Bu Hususlardaki Görüşleri Gerçekte İslâm öncesi Türk Tarihi’nin bu görüşlerini temel İslâmi kaynaklarda doğrulamakta ve bizlere büyük ölçüce hak vermektedir. Nitekim bundan önceki sayfalarda çok daha ayrıntılı bir şekilde de ifade edildiği gibi, başta el-Ezraki olmak üzere, daha birçok selef uleması Zü’l-Karneyn’in Hz. İbrahim’in nübüvvet yıllarında yaşadığı, onun- la çağdaş olduklarını söyledikleri gibi, ayrıca Hz. İbrahim’le Zü’l-Karneyn arasındaki ilâhi dostluk ve muhabbetleri ile ilgili verdikleri bilgiler ise bizleri bir hayli duygulandır- maktadır. Diğer taraftan bir çağlayan gibi akıp giden zaman nehri içinde Hz. İbrahim devri ve onun devrine yön veren büyük olaylar ve bu olayların kahramanları incelendiğinde karşımıza bütün haşmet, azâmet ve ululuğu ile Oğuz Han ve onun şahsında Türk Milleti çıkmaktadır. Zîra Oğuz Han da; Zü’l-Karneyn olayında gördüğümüz gibi, Hz. İbra- him’le tanışmış onun dini Hanifliği bütün varlığı ile kabul etmiş, daha sonra onunla be- raber hacca gitmiştir. Diğer taraftan, İslâm Âlimlerinin, Zü’l-Karneyn olarak sürdükleri birçok şöhretli kimselerin Hz. İbrahim’le en ufak bir ilişkileri olmamıştır. Bununla beraber, bu yöndeki ilâhi gelişmeler pek tabiî olarak bununla da sınırlı kalmamıştır. Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir. Asıl bundan sonradır ki Oğuz Han; “Batı” ve “Doğu” cihe- tinde birçok büyük seferlere çıkmış ve Hz. İbrahim’in dini olan “Hanifliği”, Büyük Okyanustan Nil nehri sahillerine yayılan bu geniş coğrafyada çok büyük bir cihan hâkimi- yeti hâline getirmiştir. Bu bakımdan Hz. İbrahim devrinin bütün bu baş döndürücü olayları: Kur’ân-ı Kerim’in Zü’l-Karneyn’le ilgili dile getirdiği büyük olaylarla karşılaştırıldığı ve tarih objek- tifinde değerlendirildiğinde; Zü’l-Karneyn karşımıza bütün azâmetiyle bir Oğuz Han olarak çıktığı gibi; Oğuz Han da karşımıza bütün haşmeti ile tam bir Zü’l-Karneyn ola- rak çıkmaktadır. Oğuz Han, hayatı ile bire bir, Zü’l-Karneyn’in hayatını yaşatmış ve kendi asrının bu sırrına mazhar en büyük Zü’l-Karneyn’i olmuştur. Temel İslâmi kaynaklar da bizim bir vesile ile özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeleri doğrulamakta ve bizim bu görüşmele- rimizi büyük ölçüde desteklemektedir Oğuz Han’ın, Hz. İbrahim’le çağdaş olduğu ve onunla, birçok defalar karşı karşıya geldiği hususu milli kaynaklarımızda da dile getirilmiştir. Nitekim Hasan el- Beyati’nin “Câm-Cem Ayin” adındaki eserinde yer olan beyanlarından öğrendiğimize göre; “Türk Hükümdarları arasındaki ilk îmân eden kişi; Hz. İbrahim Aleyhi’s- selâmdan Âhir zaman Peygamberinin vasıflarını işiterek en evvel “La ilâhe illallah ve Muhammedûn Rasûlüllah” diyen ve kavmini Allahu Teâlâ’ya davet eden Oğuz kavmi- nin atası Oğuz Handır.” Bununla beraber, çok değerli Osmanlı tarihçisi, M. Neşri de buna benzer beyan- larda bulunmuş ve aynen şöyle demiştir; “Bütün bu hadisler Hz. İbrahim Halilullah zamanında oldu. Zaten o; Hz; İbrahim’e îmân getirmişti.” Mamafih, milli kay- naklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.Görüldüğü gibi, milli kaynaklarımız bütünüyle el-Ezraki’yi doğruladığı onu görüş- lerini çık daha iyi anlaşılır bir hâle getirdiği gibi, arıca ak saçlı, aksakallı Türk ve İslâm Ta- rihinin; Kur’ân’da Zü’l-Karneyn olarak anılan kişinin Oğuz Han olduğu yolundaki şaha- detini kabul etmektedir. Nitekim A. Neşri de buna benzer bir görüş ileri sürmekte ve aynen şöyle demektedir; “Türkler şöyle sanırlardı ki Hak Teâlâ’nın, Kelam-ı Kadi- minde zikrettiği İskender-i Zü’l-Karneyn belki budur; yani Oğuz Handır.” Yine Osmanlı döneminde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Pa- şa’nın; Tevârih-i Âl-i Osman adındaki meşhur yazma bir eserinde de aynı görüşleri ileri sürmüş ve şöyle demiştir: “Etrak (Türkler) şöyle zikrederlerdi; Hak süphânehu ve teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’inde “Biz Zü’l-Karneyn’e dedik ki; deyu zikrettiği meğer bu Oğuz Handır.” Fakat bizim bu konuda asıl görüşlerine yer vermek istediğimiz bir büyük Türk Âlim ve müfessiri daha vardır. O da Vânî Mehmed Efendi’dir. (öl. 1684) İşte bu değerli Türk Tefsir Âliminin el-Kehf sûresinin Zü’l-Karneyn’le ilgili âyetlerinin tefsiri de böyledir. Vânî M. Efendi, bu âyetleri tefsir ederken Zü’l-Karneyn’in şahsında Oğuz Han’ı gör- müş ve aynen şöyle demiştir: “Türkler Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçen Oğuz Han olduğunuzu söylerler ki, bu hususta tereddüdü mucip bir şey yoktur.

    • @hilalkantekin88
      @hilalkantekin88 2 года назад

      @@PimsleurTurkishLessons ne güzel bilgiler sonsuz şükran ve şuna inanaiyorumki yeniden geliyor ZÜLKRNEYN VE OĞUZHAN AZ KALDI HISSEDIYORUM .BIR NUR BIR RUH TUR BENDE EMINIM VE TÜRAN HÜKÜMDARLIĞI KURULUCAK EVET BENDE INANAIYORUM ÇUNKÜ TÜRKLER ASİL KANDIR . ayrımcılıkla değil haşa AMA DÜNYAYI BARIŞA FERAHA HUZURUA TUŔAN HALKI DAVET EDECEKTIR KURTULUS BIZLERDEN BAŞLIYCAKTIR COK ŞÜKÜR VE COK AZ KALDI COK

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад +1

      @@hilalkantekin88 devamını da ekleyeceğim, aslında dahası da var da bazı kısımları ekledim. Tarih prof. Zekeriya Kitapçı nın özellikle Hz. Peygamber’in hadislerinde Türkler kitabı (2 cilt)
      KURANI KERİM VE VAHYİ İLAHİDE TÜRKLER (2 cilt) öneririm. (yedikubbe yayınları). Eğer üniversite okuyan veya mezun bir yakının yoksa (üniversite kütüphanesinden ücretsiz online okuyamayacağın için) kitapları satın almak istersen zekeriya kitapçının kendi sitesinden satın almanı öneririm. o kendisi uygun fiyata satıyor, aynı kitabı başka yerlerden de alabilirsin fakat onlar kAr payı eklediği için başka yerlerden alınca çok pahalıya geliyor. (Kitaplar sitesinde baktım hala eski fiyatıyla duruyor.fiyat mı değişmedi siteyi mi yenilemediler bilmiyorum, arayıp sorabiliyorsun. Her bir cilt 50 tl. Her kitap 2 şer cilt olduğundan 100 tl. Diğeri de 100 tl. Yani 200 tl e. 4 cilt kitap.yazar parada gözü yok, kendisi de bir çok üniversiteye ücretsiz kitaplarını bağışladı. Kendisine ait bir çok kitap pdf şeklinde ücretsiz internetten okumak mümkün pdf yapılmasına ücretsiz dağıtılmasına seviniyor, Türk milleti bilinçlensin milli şuur oluşsun diye

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      @@hilalkantekin88 Kur’ân’a Göre Oğuz Hanın Doğu Seferi ve Yeni Türk Kavimleri
      Mamafih; Zü’l-Karneyn’in bu Doğu cihetindeki seferlerinin hâkimiyet sınırları da,
      Batı seferinde olduğu gibi, karaların bittiği yerlere çoktan ulaşmış bulunuyordu. Peki O,
      şimdi ne yapacaktı? Şüphesiz geri dönecek değildi. Bu defa Cenâb-ı Hak ona yeni bir Kızıl
      Elma hedefi daha göstermiştir. Daha sonraki gelişmeler, Zü’l-Karneyn’in Doğu cihetine
      yaptığı bu büyük seferinin bu yeni Kızıl Elma hedefi olduğunu göstermiştir. Nitekim
      Cenâb-ı Hak bu yöndeki ilâhi beyan ve hikmetlerini açıklamaya devam etmiş ve şöyle
      buyurmuştur
      Sonra Zü’l-Karneyn başka bir sebebe uydu. Yani yeni bir
      durum daha ortaya çıktı ve o bu defa güneye yöneldi Nihâyet iki
      dağın arasında bir yere vardı.”
      Burada karşımıza bir soru çıkmaktadır. Bu iki dağ neresidir? Değerli İslâm alim ve müfessirleri bu hususta neler söylemişlerdir? Zü’l-Karneyn’in bu doğu seferi sırasında karşına çıkan
      iki dağ meselesi hala bizimde karşımıza aşılması zor iki dağ gibi dikilip durmaktadır. Vahyi ilahinin bu ifadelerinden, bu iki dağın yerinin neresi olduğunu şimdilik tespit etmemiz
      mümkün değildir ve asıl meselede bundan kaynaklanmaktadır.
      Bu dağların teoride her ne kadar, Türkistan’ın doğusunda ve onun doğu sınırları
      civarında ve Türklerle meskûn bölgelerin bittiği yerlerde olması gerekmekte ise de,
      asırlardır yapılan hummalı araştırmalara rağmen bu yüksek ve Kur’ân sırrına mazhar yüce
      dağların yeri halâ bulunamamıştır. Bu dağlar bulunduğu zaman Kur’ân-ı Kerim’in bu gün
      ilim ve ufuk ötesi birçok sırları da çözülmüş olacaktır. Bununla beraber vahy-i ilahinin bu
      yüksek beyanlarından öğrendiğimize göre; “İşte Zü’l-Karneyn buralara gelince bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar
      söz laf
      dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Ne var ki, yukarda olduğu gibi burada da karşımıza bu kavim meselesi çıkmaktadır.
      Peki bu kavimler kimlerdir? İslâm Âlimleri ve bu arada Türk Müfessirleri; bu kavimlerin
      etnik kimlikleri hakkında fazla bir şey söylemedikleri gibi, ayrıca onlar bu kavimlerin; dillerinin garip, ifadelerinin kısa, sözlerini ifâde etmekten aciz, lisan bilmeyen, zihinleri basit ve anlayışları
      kıt bir kavim olduklarını kaydetmişler, ve böylece bu kavimlere de çok büyük bir haksızlık etmişlerdir. Zîra bu âyetin siyak, sibak ilişkileri, müfessirlerimizin bu görüşlerinde pek de haklı olmadıklarını ortaya koymaktadır. Zîra onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkçe konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen
      Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin
      özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Bizim bu mantıkî izahlarımız bir yana, zaten Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,en ufak bir tereddüt göstermeden onların bir Türk kavmi olduklarını söylemiş ve bizleri de çok büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır.
      Diğer taraftan onların çok büyük demir, kömür, bakır ve kurşun yatakları vardı. Yine onların iyi niyetli ve insanlığın hayrına çok güzel şeyler düşünen ve bu hususta şer
      odaklarına karşı ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır bir kavim oldukları anlaşılmaktadır. Üstelik onlar; Zü’l-Karneyn’le demiri bir inşaat malzemesi olarak kullanmak sûretiyle
      muazzam bir Sed yapma ve onun teknik imkânlarını konuşabilecek çapta medeni seviyeler
      çok üstün insanlardı ve Sed yapma teklifi de onlardan geliyordu.
      Mamafih, Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü
      esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını”
      söylemiştir ki bu bize göre çok, çarpıcı ve üzerinde durulması gereken bir tespit olmalıdır. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi.
      Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi
      ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım
      ve destekleri ile yapabilirdi.
      Bu bakımdan bu kavmi; çok basit geri kalmış yokluk ve sefalet içinde kıvranıp duran bir kavim olarak görmek çok hatalı olur. Bu ancak şive farklı dolayısıyla ortaya çıkmış
      ve çok kısa bir süre devam etmiş bir zorluk olmalıdır. Nitekim bundan sonraki âyet-i kerimelerin yüksek beyanlarından da anlaşıldığı gibi; bu kavmin önde gelenleri, Zü’lKarneyn-i Cihan Oğuz Han’la aralarında ne bir tercüman ve ne de bir aracı olmadan
      gümbür, gümbür kendi dilleri ile yani Türkçe konuşmuşlardır.
      Bundan da öte onlar Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere
      Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için
      çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların
      Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      @@hilalkantekin88 Kur’ân-ı Kerim’e Göre Sed Nasıl İnşa Edilmiştir?
      Ne ilginçtir ki, bu gün bile, bütün insanlık, bütün teknik ve ekonomik imkânlarını
      bir araya getirse ve bundan çok daha büyük bir tehlike karşısında kalsalar dahi, böylesine
      büyük, böylesine muazzam bir Sed yapmaları ve insanlığı muhtemel bir felaketten korumaları mümkün değildir. Mamafih bütün bu alt yapı hazırlıkları tamamlandıktan sonra
      Sed’din inşasına başlanmıştı.
      Sed, iki büyük dağ arasında ve binlerce km. uzunlukta bir mesafede ve iki dağı birleştirecek bir seviye ve yükseklikte yapılacak ve böylece bu Seddi kimsenin değil geçmesi,
      onda en ufak bir delik açması bile mümkün olmayacaktı. Her ne kadar bu Sed’din yapımının ne kadar sürdüğü hakkında Kur’ân-ı Kerim’de fazla bir sarahat yoksa da, bunun onlarca sene devam ettiği de zannedilmemelidir.
      Zîra Kur’ân-ı Kerim’in bu husustaki beyanlarından anlaşıldığına göre; Sed’din temelleri iki dağın arası bir geçit yerinde atılacak ve sanki bir duvar şeklinde olacaktı. Bunun
      için daha önceden hazırlanmış ve tonlarca ağırlığındaki demir bloklar getiriliyor, onlar bir
      kat kömür ve bir kat demir olmak üzere, bu gün bilmediğimiz bir teknikle üst üste yığılıyor ve böylece bu muazzam Sed’deki yerini almış oluyordu. Biz, zihnen Sed’din işte bu
      sıralarda ne kadar muhteşem ve heybetli bir manzara arz ettiğini gâyet güzel tahmin edebiliyoruz.
      Bütün bunlar, öyle tahmin ediyoruz ki Cenâb-ı Hakk’ın, Kudüs’te ve büyük mabedin inşası sırasında Hz. Süleyman gibi, Zü’l-Karneyn’e verdiği gizli ilim, güç ve kuvvet
      sayesinde mümkün oluyordu. Sed’din surları iki büyük dağ arasında bu şekilde inşa ve belli
      bir seviyeye geldikten sonra Zü’l-Karneyn, her biri belki onlarca deriden yapılmış büyük
      körüklerin kurulmasını emretti.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim, bundan sonraki gelişmelerden bizleri haberdar etmiş ve
      şöyle buyurmuştur; Artık Sed’din yapımı bu şekilde ve iki dağın yamaçları
      arasında belli bir yüksekliğe ulaşınca, Oğuz Han-ı Zü’l-Karneyn körükleri başında emir bekleyenlere hitap etmiş ve şöyle demiştir:
      demir ki Tâ! körükleyiniz Artık
      blokları eriyip kor gibi bir ateş parçası oluncaya kadar yakınız!”
      Şimdi binlerce devasa körük, on binlerce usta ve işçi, bu işi yapıyor ve dev bir canavar gibi bu demir kütlelerine nefes üfürüyorlardı. Bu inananlarla, inanmayan ve insanlara her türlü kötülüğü yapmaya kilitlenmiş, bozgunculukta sınır tanımayan bir kavmin
      önünde yapılmış bir îmân Sed’di idi. Artık bu körükler sayesinde demir blokları eriyip bir
      kor yığını hâline gelince Zü’l Karneyn-i Cihan Oğuz Han çevresindekilere şöyle demiştir:
      Şimdi siz bana erimiş bakır eriyiği getiriniz! Ben de bu eriyiği
      onun üstüne boşaltayım

  • @enesgonul1431
    @enesgonul1431 3 года назад +4

    Olamaz ki HZ. Zulkarneyn MÖ 3000 civarı gibi bir rakamda yaşamış olmalı. Oğuz Kağan Atamız ise Mö 200 falandır

    • @ardaak7449
      @ardaak7449 3 года назад +1

      hayır sümerlerdende önce yaşamıştır çok çok eski bilmemiz şu an için pek mümkün görünmüyor

    • @vartolucandir9302
      @vartolucandir9302 3 года назад

      HZ ZULKARNEYN zaman yolcusu olabilir diye biliyorum yanlış bilmiyorsam

    • @mirsadackyoruk6729
      @mirsadackyoruk6729 3 года назад

      Biraz geniş düşün kardeşim mö 3000 kere dayandırma Türklerin tarihi Maximus mö 18000

    • @ibrahimalhasan7792
      @ibrahimalhasan7792 3 года назад +1

      Hz musa vaktinde oğuz kan yoktu yani türk değil

    • @kayaozturk3784
      @kayaozturk3784 2 года назад

      @@vartolucandir9302 öyle bir şey var galiba ama doğruluğu bilinmiyor yani ben öyle biliyorum

  • @Viricanus
    @Viricanus 3 года назад +1

    Yanlış düşünüyorsunuz.

  • @aylaturbedar9229
    @aylaturbedar9229 4 года назад +2

    Buğunku uzaylilar gemileri le Dünyaya yaymiş diye Düşünüyorum

    • @aristo9842
      @aristo9842 3 года назад

      Uzaylılar yok bence ama insanoğlu kendisi yapacak buda deccalin büyük oyunlarındandır

  • @mechulyoldas2211
    @mechulyoldas2211 4 года назад +2

    Dünya balçık içinde bulunuyor zaten herşey bir damla su dünya Su içinde balçık içindedir yıldızlar güneş ay su içinde yüzmektedir herşey su dünyanın içi hava toprak su ve ateş buda nefsin 7 derecesidir bu dereceleri geçen derece yani makam alır

  • @hasanteke07
    @hasanteke07 4 года назад +1

    Araf 180.

  • @HACEKER_1966
    @HACEKER_1966 2 года назад +1

    BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHIM
    YERİ VE GÖĞÜ EŞSİZ BİR BİÇİMDE YARATAN ALLÂH'I TENZİH EDERİM
    GERÇEK GÜÇ SAHİBİ
    MUHAKKAK Kİ O'DUR...
    (Zulkarneyn aleyhisselam ın zikiri ve duasıdır)

  • @33ns4r
    @33ns4r Год назад

    Ama Allah ismini kullanmak yi birşey ve bu Türklüğü yok etmez bence Allah daha iyi

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

  • @ardagok5908
    @ardagok5908 3 года назад

    Oğuz Kağan ve Mete Han aynı kişidir

    • @PimsleurTurkishLessons
      @PimsleurTurkishLessons 2 года назад

      Allah’ın hidayetine giden yolda Oğuz Han ilk müslüman Türk hükümdar ve hâkanları Adlı Zekeriya Kitapçı nın kitabından oğuz kağanla ilgili kısmı az önce ekledim (6 haziran pazartesi saat 1.36 da). RUclips masaüstü görünürüme geçip yorumları sırala seç en yeni seç. Son benim yorumun var ve 58 tane cevap ekledim devamını.

  • @Traderrocky2004
    @Traderrocky2004 3 года назад

    Allah sana zekilikten torpilli verdi genç

  • @nadirsahafsar8362
    @nadirsahafsar8362 3 года назад +1

    Tövbə etafururla dua elə Allah sənə qənib olmuyub

    • @myk1137
      @myk1137 3 года назад

      Doğru olup olmadığı belli değil sadece bir fikir(desteklenmiş bir fikir) bu.

    • @nadirsahafsar8362
      @nadirsahafsar8362 3 года назад

      Fikirde olsa dua eləsin Allah belə sınnı verməyib

    • @myk1137
      @myk1137 3 года назад

      @@nadirsahafsar8362 Bir şeye karşı çıkmıyor ki af dilemesine gerek ola.Bir şeye karşı çıktıysa eyvallah ama öyle bi şe olmadı

    • @nadirsahafsar8362
      @nadirsahafsar8362 3 года назад

      Çoxdan karşıçıxdı böyle fikrimi olur

    • @myk1137
      @myk1137 3 года назад +2

      @@nadirsahafsar8362 Türkler'e de her toplum gibi peygamber gönderildi yani tabii ki de olur.

  • @dwozandruppa6050
    @dwozandruppa6050 3 года назад +1

    Knk Oguz han türkmendir bi de Isgender zülkarneýin ol Aleksandr Makedonskiu

    • @mir8172
      @mir8172 3 года назад +2

      Hayır Bence Zulkarneyn As İskender Deyil

    • @cumalierturk6956
      @cumalierturk6956 3 года назад

      Senin dedigin iskenderi kefirdir yani kafir iskender zaten kendisi de oyle putperest ama zulkarneyn diye bahsedilen iskenderi zulkarneyndir onun da oguz kagan olmasi yuksek ihtimal

    • @mir8172
      @mir8172 3 года назад

      @@cumalierturk6956 Bak Kardeşim Türkçe De Ğ YOKTUR DİLİMİZE SONRADAN GİRMİŞTİR Onun Okunuşu Da Oğuz Deyil Öküz Kağadır YadaOkuz Zulkarneyn Arapçadada Zulkarneyn ÇiftBoynuzlu Öküz Demektir Ayrıca Kaynaklarda Zulkarneyn As Nin Çift Boynuzlu Miğferi Vardır Yıllar Önce Çin'de Bulunan Türk Piramitlerine Gizlice Giren Uygur Belgeselciler Türk Piramitlerini Gizlice Girdiler Orda Ayrıca Çift Başlı Öküz Miğferi Bulundu Ve Çekildi Ve Duvardada Bir İnsan Resmi Vardı Uygur Türkleri Sordu Yaşlı Çinli Ya Neden Yaşlı Çinli Çünkü Oraya Onun Sayesinde Girmişlerdi Yaşlı Çinli DEDİKİ OSİZİN ATANIZ OĞUZ KAĞANIN RESMİ Dedi Oğuz Kağannın Yüzüde Aynı Zulkarneyn As Nin Yüzüyle Bildiğin Aynıydı Ve Oğuz Kağan Destanında Geçen Üç Altın Ok Zülkarneyn As Nin HEYKELİNDEDE VAR Ayrıca Destanda Nasıl Oluyorsa Oğuz Kağanla Zülkarneyn As Aynı Yerlerde Fetih Yapmış Tesadüfmü Bunlar Tabiki Deyil Bak Ve En Önemlisi De Kur'an'ı Kerim de Geçen Zulkarneyn Kıssasıyla Oğuz Kağan İn Siri Bile Aynı Simdidemi İskender Diyceksen Yuh

    • @mir8172
      @mir8172 3 года назад

      @@cumalierturk6956 Bak Yorumumu Oku Öyle Cevap Ver Kendi Atası Oğuz Kağan Zulkarneyn As A İskender Diyen Bir Topluluktan Beklenirki Yazıklar Olsun Böyle Eğitim Sistemine Yıllardır Bizim Beynimizi Yalan Bilgilerle Doldurdular

    • @cumalierturk6956
      @cumalierturk6956 3 года назад

      @@mir8172 kardes ben yukarda zulkarneyn= makedon krali iskender diyen lavuğa dedim bende biliyorum zaten ve savunuyorum zaten zulkarneyn aleyhisselamin oguz kagan oldugunu

  • @aliseyidow6398
    @aliseyidow6398 3 года назад +1

    Ogez hanan galan turkmenlerdir men turkmen bayat boyundan

  • @saliheksi3848
    @saliheksi3848 4 года назад +7

    ben kıpcağım

    • @metehan9502
      @metehan9502 4 года назад +7

      Selamlar ben oğuzum

    • @saliheksi3848
      @saliheksi3848 4 года назад +6

      @@metehan9502 biz kardeşiz

    • @metehan9502
      @metehan9502 4 года назад +5

      @@saliheksi3848 evet kardeşim.

    • @saliheksi3848
      @saliheksi3848 4 года назад +3

      @@metehan9502 oğuz kağan kıpcak kağanı evlatlık aldığında biz tek vücut olduk

    • @metehan9502
      @metehan9502 4 года назад +3

      @@saliheksi3848 evet kardeşim

  • @sjw7688
    @sjw7688 3 года назад

    Islam yoktu o zaman

    • @kayaozturk3784
      @kayaozturk3784 2 года назад

      At knk at gerçekten cahil insanlarla dolu bu dünya

  • @yunusakkaya613
    @yunusakkaya613 4 года назад +2

    Kardeşim zülkarneyn başka ouzkan başka türk Allah'ın yeryüzündeki ordusudur sadece

    • @tuzukatsanyu4569
      @tuzukatsanyu4569 4 года назад +2

      Türkler eskiden tengriciydi

    • @kayaozturk3784
      @kayaozturk3784 2 года назад +1

      @@tuzukatsanyu4569 ama onlarda da peygamber illaki vardır çünkü Allah her kavme peygamber yolladı

  • @batuhandagdevirenmedia6032
    @batuhandagdevirenmedia6032 3 года назад +1

    PEKİ DENİRKİ OĞUZ KAĞAN, BABASI TEOMANI ÖLDÜRDÜ HAKLI SEBEPLERE GÖRE, KAFAMI KARIŞTIRDI

    • @kokarec8142
      @kokarec8142 3 года назад +1

      O oğuz değil Metehan Babası Teomanı öldürdü

    • @vitoscaletta4909
      @vitoscaletta4909 Год назад

      @@kokarec8142 Metehan ile Oğuz Kağan aynı kişi

  • @mehmetkoyuncu8899
    @mehmetkoyuncu8899 Год назад

    Bazı arap tarihçiler İskender diyyor ulan biseksüel bir adam nasıl peygamber olur

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali Год назад

      Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
      Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
      Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
      Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
      İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
      Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hazreti İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
      Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
      Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
      Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
      Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
      Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hazreti İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
      İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
      Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
      Oğuz Han Devletinin Yıkılışı ve Oğuz Boyları:
      Oğuz Han'ın vefatından yaklaşık bin sene sonra Oğuz yurtlarında çok büyük kargaşalıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Evet bir kısım tarihçilerin indi hesaplarına göre, bu şekilde on asırdan fazla siyâsî iktidarını devam ettiren büyük "Oğuz Kağan Devleti" milâttan önce XVII. asırda yıkılmıştır.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur?
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      Zülkarneyn peygamber değil zaten. Zülkarneyn Hz.İbrahim a.s zamanında yaşadı. kanalımda videolar ve kitaplar var.

  • @resulcagrdemirtas2752
    @resulcagrdemirtas2752 4 года назад +2

    OĞUZ Kağan yani Zülkarneyn,İbrahim peygamber ve Hızır teyze çocuklarıdır, Ayrıca OĞUZ ata Hz.Ali enkarnesidir, Tutünciye hutbesinde beyan ediyor kendisi. Sevgiler, O üçlüyü şöyle açıklayabiliriz; OĞUZ ata Kutbul Arif’in, İbrahim ata İrşad kutbu, Hızır zaman kutbu o zamanda.

  • @Masallardankactim
    @Masallardankactim 3 года назад +2

    Yav hehe

  • @Aliko35
    @Aliko35 4 года назад +1

    Bu imkansız Bütün Peygamberler Hak Dine İnanıyordu Ama Han Göktanrıya İnanıyordu

  • @proxyma3667
    @proxyma3667 2 года назад

    Ne saçma

  • @EbulMuhammedAlparslan
    @EbulMuhammedAlparslan Год назад

    Zulkarneyn ASM Makedonyalı Büyük İskenderdir.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz Год назад

      hayır tarihi tutmuyor makedonyalı büyük iskender çok yeni. Zülkarneyn ise Hz.İbrahim a.s zamanında yaşadı. kanalımda videolar ve kitaplar var.

  • @tarakkafakesitler
    @tarakkafakesitler Год назад

    Oğuz Kağan, oğuz kağan'dır. Oğuz kağanı da araplaştırmayin be kardeşim.

  • @yusufylmaz6226
    @yusufylmaz6226 4 года назад

    Arap kurt

  • @bilgekagan.3234
    @bilgekagan.3234 3 года назад +4

    Hz Muhammed sav efendimiz Türktür.
    Zülkarneyn Türktür.
    İbrahim peygamber Yüce baba Türktür. Hristiyan musevi ve İslam için önemli bir peygamberdir.

    • @ibrahimalhasan7792
      @ibrahimalhasan7792 3 года назад

      Hz musa vaktinde oğuz kan yoktu yani türk değil

    • @reco123
      @reco123 2 года назад +3

      Bilge kağan bu yorumu ciddimi yazdın yoksa ironimi eğer ciddiysense bu bilgiler evet doğru ama bazı bilgisizler inkar ediyor onlarda büyük olasılık Türk değil.

  • @muhammedkaya7637
    @muhammedkaya7637 Год назад

    İyi de zulkayner arabistandan çıkmadır nasıl bu konuya bağlıyorsun

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      benim hakkında kısmımdan Oğuz Kağan hakkındaki kitap bölümlerini oku. Oğuz kağan Zülkarneyndir. 5 bin yıl önce yaşadı.

    • @muhammedkaya7637
      @muhammedkaya7637 9 месяцев назад

      @@zulkarneynOguz yahu zülkarney hz İbrahim zamanın,da yaşamış biridir sen yanlış bilgi veriyorsun git biraz araştır.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      @@muhammedkaya7637 zülkarneyn ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı işte. ben de onu diyorum.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      @@muhammedkaya7637 araştır dediğin ne? koskoca profesörün kitap bölümlerini paylaştım.

    • @zulkarneynOguz
      @zulkarneynOguz 9 месяцев назад

      @@muhammedkaya7637 önce bir oku sonra cevap verirsin.

  • @FORYOU-g4n
    @FORYOU-g4n 10 месяцев назад

    Zulkarneyn yüzde doksan büyük ciros bütün işaretler onu gosteriyor