Çoğu insan ön yargı kırdığını gurula söylüyor fakat ben daha çok ön yargı oluşturdum ne zaman şu kisiden zarar gelir ondan uzak durayım dersem haklı çıkıyorum
@@mamiumut35 Neden roman okumak istedikten sonra nadiren okuyacaksın ki inceler araştırır ve okursun her kitap kaliteli olacak diye bir kaide yok ki iyi de çıkabilir kötü de bu kişinin kendi bakış açısına ve ona kattığı değere bağlı olarak değişir diye düşünüyorum
@@nocomplainfrst100syt Ben de öyleydim ama artık felsefe ve tarih ve bilim kitaplari okumaya başladım. Tabii yine okumadigim önemli eserler başyapitlar var romanlardan mutlaka okuycaz.
18 yaşındayken Kafka'nın Dava'sını okudum. İnanın, kitabın sonunda kanım çekildi, kalp atışım hızlandı, tüylerim diken diken oldu. Okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim. İnsanın, belirsizlik içerisindeki vakitlerini çok iyi anlatan bir kitaptır.
Bir defasında hocama dedim ki:Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.Bana bir hurma uzattı ve dedi ki:Bunu ağzında çiğneyip ye. Yedikten sonra sordu: Şimdi sen büyüdün mü? Hayır,dedim. Dedi ki:Büyümedin ama o hurma vucuduna dağıldı;et oldu,kemik oldu, sinir oldu,deri oldu,tırnak oldu,hücre oldu… Anladım ki,okuduğum kitap da öyle dağılıyor; Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor.Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor,bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor,bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor,bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor,bir kıs- mı içindeki sevgi merhameti artırıyor,bir kısmı özgüvenini artırıyor,düşünmeni,sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor…her ne kadar sen bunların farkında olmasan da. Kitap okumak bir şeye yaramaz,çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki,neye yaradığını söylemek imkansızdır. 📚 "Dokun" İsmet Kaya
Kitabın sindirilmesi diyorum genelde bu olaya. Kana karışması, artık her bir hücremizle bütünleşmesi ama besinler gibi sindirildikten sonra elle tutulur gözle görülür bir şey kalmıyor geriye. Görmediğimiz şeyleri “yok” kabul etme huyumuzdan vazgeçtiğimizden beri düşünce ve bilgi gibi iki görünmeyenin nasıl iç içe olduğunu daha iyi kavrıyoruz :)
Dostonun sadece Yer Altından Notlar'ını okudum, gerçekten büyük zenginlik Dosto. Hem herkesin yaşadığı ruhsal hezeyanlar hem de kendi orijinal bakış açıları var.
Okumak hakkında uzman değilim ama; meselâ aynı kitaba aynı zamanlar da başlayıp bitiren kişilerin hikâyenin sonunda aynı fikirler de olmayacağı da aşikârdır.
Hocam ders çalışıyordum videoyu izleyince canım roman çekti... Bende kütüphanemi lise yıllarımda zenginleştirdim. Roman hikaye şiir okumaktan üniversitesiye çalışmadım bile diyebilirim. Mesleklerimiz ne olursa olsun her evde bir kütüphane olmalı. Yaşasın kütüphanecilik yaşasın romancılık 🧡
Klasik roman okumaya başladığımdan beri dünyaya bakış açım değişti ve bunu fark ettikten sonra kitap okumayı bıraktığım an sanki bir şeyler eksiliyormuş gibi hissediyorum. Şu anda bireysel gelişimim için kitaplar okuyorum ve her gün farklı bilgiler öğrenme bağımlısı oldum :D
@@yaner123 bir reklam vardı. Kitabın içinden bir cd çıkarılmış şekilde. Aynen o reklam gibi çoğu film. Eksiks alıyor. Eksiklikleri ve boşlukları oluyor. O yüzden önce oku, sonra izle
Sınavda o bilgiyi kullanmak zorunda olduğumuz için aklımıza kazırız o bilgiyi gerçekten merak edip öğrenmek değildir burda amaç e haliyle amacımıza ulaşıyoruz sınava kadar duruyor bilgi sonrasında malum
Çoğumuz sınava son gün çalışıyoruz. Birden çok fazla bilgi yüklemeye çalışıyoruz. Ve o bilgileri bu kadar kısa sürede öğrenebilmemiz için beynimize kodlayarak çalışıyoruz. Sınav için öğrenmeye çalışıp sınav bittikten sonrada çoğunu unutuyoruz. Bence böyle
Roman okumaya yanılmıyorsam 14-15 yaşlarımda başladım. İlk elime aldığım kitap Paulo Coelho'nun Simyacı adlı eseriydi. Hayatımın en kötü iki saatini geçirdikten sonra roman okumayı bıraktım :) . Hiç pişman değilim. Sanırım analitik zekam daha baskın matematik, geometri, mantık, felsefe vb. alanlarda kaleme alınmış her eseri saatlerce okuyabilirim.
Romana başlanabilecek en kötü kitapla başlamışsınız, simyacı bana göre tamamen saçmalık, vakit kaybı, hiçbir şey katmaz ve ilginç de değil, okuması işkence tamamen. Okuduktan sonra romanlara küsmeniz çok doğal
Bende zaman kaybı olarak düşünüyordum ama fikrim değişti. İki senedir okumuyorum roman ama insanlarla anlaşma becerimi zamanında okuduğum romanlar sayesinde kazandığımı fark ettim.
"Kitap okumak lazım" sözü klişe olma yolunda. Bence yeni slogan "insan keşfet" olmalı. Keşfettiğim güzel insan Sinan Canan'ı hiç okumadan çok beslendim, teknoloji sağolsun. İfa yi dinledim, beynin sırlarını okudum ve tonla videosunu izledim. Teşekkür ederim Sinan Abi ufkumu açan en önemli bilim insanlarından birisin.
Severek takip ettiğim bir sitede roman okumanın olumlu bi etkisi olmadığı bilimsel kitaplar okumanın daha iyi olduğu hakkında gönderi okudum. İçime de sinmedi pek. Şimdi rahatladım hocam sağolun :)
Normalde ara sıra fırsat buldukça okuyan birisi olarak benim içimde de romanlar zaman kaybı mı algısı oluşmaya başlamıştı çok yerinde bir video çok teşekkür ederiz:)
Daha oncesinde de kitap okuyordum fakat duzenli degildi. Simdi ise 2021in basindan beri her gun okuyorum, okudukca ne kadar ac, doyumsuz oldugumu fark ediyorum :D kitaplarin icinde kesiflere cikmak inanilmaz, tarif etmesi zor ama iyi ki aliskanlik haline getirmisim diyorum. 💞
Son zamanlarda pek okuyamasam bile bende eskiden bir kitap kurdu idim. Bu bir zevk meselesidir bence. Kimi insan film izlemekten, kimi insan oyun oynamaktan zevk alır. Kitap kurtlarıda okumaktan... Kendi hayatının içinden çıkıp başka dünyalara dalmak, kitap kahramanlarının yerine geçip, yaşadıkları olayları bizzat yaşıyor gibi hissetmek muhteşem birşey ve insana çok güzel empati yeteneği kazandırıyor
‘Klasiklerin genç yaşta okunması’ kısmına katılmıyorum. 15- 16 yaşlarımda sıkılarak okuduğum kitapların bazılarını tekrar okuyunca çok beğendim. Dönüp dönüp eski kitapları tekrar okuma alışkanlığım olmadığından herhangi bir kitabın zamanının olduğunu ve o zaman geldiğinde o kitabın bir şekilde dikkatimizi çekeceğini düşünüyorum tabi kitap okuyorsak eğer. Roman okumayla ilgili kısma gelince; ben de roman dışında bir şey okumadığım için, sorulunca, kitap okuyorum diyemiyordum hiç.
Hocam dediklerinize tabii ki katılıyorum, ben de klasiklerle büyüdüm. Ama sonrasında deneme kitapları makaleler ve tarihsel romanlar da okudum. Şimdiki gençlerde 17 , 18 yaşa gelmiş ve geçmişinde sadece roman okumuş çok fazla örnek var. Biz onlara diğer kitapları tavsiye etmekte çok zorlanıyoruz. Bu videoları da bize referans gösteriyorlar. Siz aslında roman DA okunmalı diyorsunuz ama gençler maalesef öyle anlamıyor
Dostoyevski'nin yazdığı karakterleri taklit etmeyi denemiştir çoğu yazar amatörlüğünde. Az ya da çok ancak kesinlikle bir karakteri Dostoyevski ile belli eksenlerde belli konularda benzerlik taşır çoğu yazarın gençlik denemeleri. Dostoyevski'yi pek sevmeyen (yazımını aşırı kasvetli bulan) bir yazarın ilk kitaplarını okuduğumda Dostoyevski'nin bir kitabına aşırı paralel bulmuştum. Kendisine sordum. Kendisi kitabın ucundan kenarından okuyup bu kadar depresifliğe tahammül edemediğini söyledi. Dostoyevski bence en çok bu yönü ile özeldir
çok güzel bir yayın olmuş teşekkürler. daha önceden Celal Şengör'ün romanla ilgili olan düşüncelerine denk gelmiştim. hatırladığım kadarıyla zaman kaybı olarak tanımlıyordu. etkilemedi diyemeyeceğim çünkü o günden bugüne daha roman dışı doğrudan bilgi verici kaynaklara yöneldim. sizin bakış açınız gerçekten çok mantıklı geldi şu an.
Kendisinin yaklaşık minimum beş bin kitaptan (kitap olarak sadece bilimsel olanları kabul etseniz de sadece romanları kabul etseniz de beş bin minimum) oluşan devasa kütüphanesinde gençliğini geçirmiş ve kendisi zaten roman etkisinde kalıp Jeoloji alanına yönelmiş. Nerede, nasıl bahsettiğini tam bilmiyorum da bir videosunda "Roman olarak içi boşaltılmış ve hiçbir şey anlatmamaya çalışan şeyler yerine bilimsel şeyler okuyun." tarzında bir açıklama yapmıştı ki ben de buna hak veriyorum. Gençlerin liselerde çantalarına koydukları kitaplar birbirinin aynısı kurgular, birbirinin bir farklı versiyonu aşk hikayeleri ile türlü taciz ve manyaklığın olduğu kitaplar. Tacizi mantıklı işlemek her yazarın harcı değildir ve o kitaplar da aşırı mantıksız. Bilhassa o yazarları ideal varlık gibi savunanlara kıl oluyorum
Ben hala gereksiz olduğunu düşünüyorum. Çok mistik konuşmuşlar. Romanda geçen kurgular psikolojide henüz keşfedilmemiş bazı konuları içeriyormuş... Günlük hayatımızda yaşadığımız birçok olayda aynı zamanda psikolojide yer alır. Çocuğunu sürekli döven/azarlayan bir ebeveynin ile dövmeyen bir ebeveynin çocuğu arasındaki sonraki yıllarda beliren bariz farklar örneğin. Bu şu anda da var, 500'lü yıllarda da vardı. Bunları zaten sürekli görüyoruz gerek yaşadığımız hayatlar gerekse izlediğimiz filmlerden/dizilerden. Yani bu bir tek romanın özelliği değil, insanı konu alan her kaynağın özelliği. Hayal gücünü geliştiriyor örneklerini de henüz kanıtlayabilen görmedim. Sadece lafta geliştiriyor. Hiç sürekli roman okuyan ile okumayan arasında bir fark gördün mü? Ben gördüm; roman okuyan asosyaldi ve sosyal çevresi olmadığı için konuşmasını geliştirememişti, okumayan sosyaldi ve tersi gibi sosyal çevresi olduğu için konuşması roman okuyandan daha iyiydi -bu arada altını çiziyorum romankoliklerden bahsediyorum ayda iki-üç kitap okuyanlardan değil- Düşünsel dünyaları birbirinden çok farklı diyebilirsin belki. Roman okuyan olayları çok daha farklı yorumlar da diyebilirsin. Belki olabilir ama sosyal olmadıkça bunun bir önemi olmadığı bariz. Ve bu arada söylemeden geçmiyeyim, kibirlerinden geçilmez. İnsanları dış görünüşleriyle yargılamadıklarını, artık bunları aştıklarını iddia ederler akabinde kaç kitap okuduğunu sorarlar. Hiç okumuyorsan aman yandın, bakışlarıyla delip geçerler sizi, sizden daha cahili yokmuş gibi... Okuduğun roman sayısı kadar konuşabilirsin onlarla, fikirlerin okuduğun kitapların ölçüsüyle değer kazanır veya azalır, görüşünün hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur onların nezdinde okuduğun roman sayısı sarf ettiğin cümlelerin ağırlığına yetmiyorsa eğer. Yani dediklerimin istisnası yok mudur? Tabii ki vardır, ben sadece gördüğüm kadarıyla yorumluyorum ve henüz yanılmadım. Sürekli roman okumayan, arada bir okuyan kişi ile hiç okumayan kişi arasında zaten hiçbir elle tutulur fark olmuyor. O zaman ne diye okuyacaksın? Kelime mi öğretiyor roman? Zira amacın kelime öğrenmekse sözlük elinin altında. "Kelimeler sözlükten öğrenilmez, cümle bağlamından öğrenilir." diyenlerdensen, ki ben bu grubun içerisindeyim, baktığın kelimenin yüzlerce örneğini internetten aratıp bulabilirsin. "Yok, ben öyle sıkılıyorum illa okuyacağım" diyenlerdensen, bilgi kitaplarında da emin ol bilmediğin çokça kelime görürsün. Kelimelerini zenginleştirmekle de kalmaz bilgini de zenginleştirir; kurgularla değil gerçeklerle konuşmuş olursun bir tartışma esnasında. Daha da söylemediğim birçok şey var ama zaten uzattığım gereğinden fazla. Sözün özü; roman okumak bence gereksizdir, zaman ziyanıdır. Sloganımız: "Okumayın, okutturmayın!" Şaka şaka xD O kadar da değil tabii ki, isteyen istediğini okur. Karışmak ne haddime. Yalnızca bir ricam var, roman okuyup entelektüel olduğunuzu sanmayın lütfen...
@@kerembilmem3502 İktisatçıların ekseriyeti romanları (hususen klasikleri) toplumbilim kitaplarından çok daha ehemmiyetli görürler. Bknz: Romanperver İktisatçı. Ayrıca Marx, kapitalizmi Balzac'tan okuduğunu bir çok yerde ifade etmiştir. Kemal Tahir'in romanları üzerine bir çok sosyolog tez yazmıştır. Huxley'in Feodal toplumdan 20. Yüzyıla adlı eseri iktisadı tarihle irtibatlandırarak ele almaktadır. Bununla birlikte;Mark Twain'in "Kral Arthur'un Sarayında Connecticut'lu Bir Yankee" adlı romanıyla, iktisadı tarihle irtibatlandırarak anlatmak noktasında asla ve asla mukayese edilemez. Dostoyevski'nin Karamazov kardeşlerindeki "Büyük Engizisyoncu" , Hristiyan Tarihini 30 sayfada okuyucuya ihsas ettirir ve yaşattırır. Daha yüzlerce sayabilirim. Ben birilerinden farklı olmak için okumuyorum romanı. Günümüzün, geleceğin ve geçmişin anını, gerçekliğini görebilmek ve ilim öğrenmek gayesiyle okuyorum. Birilerinden elle tutulur farkımın olması gibi süfli bir gayem yok çok şükür.
@@timshel9704 Şimdi yalan konuşmaya gerek yok, verdiğin kitapların hiçbirini okumadım. Okumaya da gerek olduğunu düşünmüyorum. Bahsettiğiniz kitabın tanım bölümüne tek baktım ve katiyen katılmadığımı söylemek isterim. Ötekinden kendi yansımalarımızı bulabiliriz. Kendimizi tanıma arayışının romanlarla hiçbir bağlantısı da yoktur. Sadece öğrendiğini kendin üzerinde yorumlamakla ilgisi vardır, zaten bu düşünceye kamil olduktan sonra roman vb. aracılığıyla kırbaçlanmaya ihtiyaç duymayıp kendin kendini tanımaya başlarsın. En azından ben böyle düşünüyorum, katılıp katılmamak kişiye kalmış. Asıl konuya gelirsek: Verdiğin kitaplarla -okumama rağmen kesinkes eminim- elde edeceğin bilgiyle o konuyu ele alan bir popüler bilim, psikoloji, iktisat vb. gibi bir kitapla kat ve kat fazlasını öğrenirsin. Bir nevi dediğiniz yöntem keçi boynuzu yemek yani 1 gram besin için 1 kilo boynuz yemek... hiç verimli bir yöntem değil. Ve ayrıca tüm romanları bir tutmak burada bazı romanlara haksızlık olur. Rönesansı konu alıp roman olarak işleyen bir kitap da bir tür 'hafif' bilgi kitabıdır. Okuduğumuz roman önemli ama her halükarda roman. Örneğin "Bir Çift Yürek" kitabını okuyan insanlar Aborjinler hakkında bilgi öğrenmiş olacaklar ama edindikleri bilgi Aborjinler üzerine bilgi vermek amacıyla yazılmış bir ilim kitabının yanında devede kulak kalır, bir tutulamazlar. "Roman okurken ki amacınız ne?" önemli bir soru bence. Bilgi öğrenmek için roman okuyorsanız şahsen yanlış yoldasınız. Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız. Sözüm meclisten dışarı, üstünüze alınmayın lütfen, sözümona bilgi içeren romanlar okuyup kendini bilgili sanan insan çok. "Günümüzün, geleceğin ve geçmişin anını, gerçekliğini görebilmek ve ilim öğrenmek gayesiyle okuyorum." romanlar her ne kadar yazıldığı dönemin koşullarını yansıtan kitaplar olsalar da yazarın dış dünyaya bakış açısıyla gerçeği çarpıtacak tehlikeli kitaplardır da aynı zamanda. Dünü, bugünü ve geleceğin gerçekliğini daha objektif gözlerle görmek için aynı şekilde daha objektif kitaplar okunmalı, romanlar değil. Tekrardan altını çizmekte fayda görüyorum. Romanı, filmden/diziden farksız görmüyorsanız zaten başta çatışacak bir yanımız yok. 80'leri konu alan bir film de o günün koşullarını gözler önüne serer, 80'leri konu alan roman da... Gayeniz hafif bilgi öğrenmenin yanında 'hoş' vakit geçirmekse tarihe/psikolojiye ilişkin romanlar okumak tam da amacınıza uygun olacaktır. Şayet amacınız 'hoş' vakit geçirmek değil, objektif ve dolu dolu bilgi öğrenmekse romanlarla kulağı tersten tutmayıp öğrenmek istediğiniz konuyla ilgili bilgi kitapları okumalısınız.
@@kerembilmem3502 şahsen romanı bilgilenmek veya kelime öğrenmek için okumuyorum romanlarda geçen karakterler aslında çevremizdeki insanlar o insanlara biraz daha yakından iç dünyalarından bakabilmek için okuyorum. Insan hayatında en fazla kaç kişi ile tanışabilir ki? Çok fazla olmasa gerek. Ama romanlar çok fazla insanla tanışma şansı veriyor bana onların belki de en gizli düşüncelerine tanık oluyorum. Bambaşka karakterler ile tanışıyorum bazıları ilham verici oluyor gerçekten. Asosyallik konusu da afedersiniz ama biraz saçma geldi. Her insanın karakteri bambaşka belki o kişi sadece sizinle veya diğér insanlarla muhabbet etmek istemiyordur, olamaz mı? Son olarak eklemek istediğim bir şey var dünyada her şeyde olduğu gibi roman okumanın da temelinde merak olduğunu düşünüyorum. Yani benim roman okumamdaki asıl amaç kitabın içinde ne olduğunu merak etmem. Bu kadar. Her şeye faydacı bir bakış açısı ile yaklaşmayı yanlış buluyorum.
@@sevval1763 "'Roman okurken ki amacınız ne?'" önemli bir soru bence. Bilgi öğrenmek için roman okuyorsanız şahsen yanlış yoldasınız. Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız." Zaten cevapladığımız bir kısmı tekrardan dile getirmişsiniz. Gerçek dünyada tanıyamayacağınız kadar çok kişiyle tanışıp iç dünyalarını tanımak "Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız." kısmına giriyor. Asosyal kısmında da bilhassa üstünü çizdiğim kısım vardı: "-bu arada altını çiziyorum romankoliklerden bahsediyorum ayda iki-üç kitap okuyanlardan değil-" bu tarz insanların geneli asosyal olur, saçma bir durum değil. Oyun bağımlısı insanların asosyal olması gibi doğal bir durum. "Her insanın karakteri bambaşka belki o kişi sadece sizinle veya diğér insanlarla muhabbet etmek istemiyordur, olamaz mı?" mizacı gereği konuşmuyor veya çevresinde konuşabilecek kafa dengi insan bulamıyorsa maalesef ki o insan da 'asosyal' sınıfına girer. Üstüne allayıp pullayıp başka kelimelerle örtmek gerçeği değiştirmiyor. "Yani benim roman okumamdaki asıl amaç kitabın içinde ne olduğunu merak etmem. Bu kadar. Her şeye faydacı bir bakış açısı ile yaklaşmayı yanlış buluyorum." zaten romanı bu amaçla okuyorsanız filmden farklı görmüyorsunuz, hoş vakit aracı olarak görüyorsunuz demek oluyor; ki bu duruma da açıklık getirmiştim. "Romanı, filmden/diziden farksız görmüyorsanız zaten başta çatışacak bir yanımız yok." Hoş vakit geçirmek maksadıyla okumak da faydacı bir yaklaşımdır. Tabii faydacı yaklaşımdan kastınız her ne idiyse... Bakış açısı sanırım.
Bende çok sevdiğim bir kitaptan alıntı yapmadan geçemeyeceğim..YAŞAMAK BUDUR MARY ,YAŞAMAK BİRŞEYLER KAYBETMEK VE ONLARIN YERİNE YENİLERİNİ KAZANMAKTIR...(DİRİNA'DA SON GÜN)
Çok kaliteli sohbet olmuş teşekkür ederim sizlere bana da hep roman okumak boşa zaman gibi gelirdi daha çok psikoloji kitapları okurdum bundan sonra romanda okuyacağım tekrar teşekkürler
Dürüst olmak gerekirse hâlâ sık roman okumuyorum. Yalniz 1 ,5 yik önce bir kitap asigi idim hâlâ da öyle fakat artik zaman ayıramıyorum. Yalniz şunu kesin söyleyebilirim ki kitap okudugum zamanlar da aradan bir sure sonra konusma seklimin değiştiğini, cümlelerim etkili hale geldigi farkettim.Uzun cümleleri kolaylikla kullanabiliyorum.Tekerleme gibi sanki.Ayroca hayata bakis acim değiştiğini rahatlikla söyleyebilirim.Hayatim malesef sadece evimde ve okulumda geciyor .Pek disari ciktigim söylenemez boyke olunca dis dünyaya kapli oluyorsunuz ama kitaplar sayesinde her gün disarida gezen insandan bir farkim olmadi. Yeri geldi Avrupa 'nin en guzide yerlerini keşfettim,yeri geldi Asya kultur ve tarihini derinlerimde hissettim.Hatta normalde gidilmeyen gecmise ben bir kac saatte gidebildim.Yiklimis imparatorluklara bilinçaltım da sahit oldum.Bazen hizmetçi, bazen soylu, bazen asik,bazen tacir oluyordum. Ya Anadolu'da ogretmenlik ya da deli divane bir asik oldum.Kitaplrin karakteri ne yasiyor ise ruhum onlar ile birlikte yaşıyordu. Tek dileğim sinav donemin bitmesi ve eskisi gibi kalin sayfali kitapları bir gunde bitirme alisaknligima geri donmek.Maalesef ki eger kitap elimde ise onu bitirmeden birakmak doymadan sofradan kalmak gibi. Iyi günler
Ben 10lu yaşlarımda klasikleri eve almıştık.ama dosto dan çok Tolstoy’un kitaplarını okudum.daha doğrusu mevcut tüm Tolstoy kitaplarını okudum.bana ne kattıysa hayat hayal gücü olarak,düşünce arka planı olarak,o yaşta okuduklarımla kattı bunu hissedersiniz zaten
Belki 15 yıldan beri ismini duyuyorduk, orta okul sıralarından beri... Sıradan bir roman olarak düşünürdm, öncelik vermedim erteledim. Şu an 28 yaşımdayım ve birkaç ay önce okudum. Beni etkileyen nadir kitaplardandır...
16 yaşında okuduğum kitaplara burun kıvırarak babamın yüzü geldi aklıma... Hep kucumserdi oysa ben onlarla çok mutlu oluyordum yaş ilerledikce acaba babam haklı mı diye sorgularken bu videoyu görmek beni çok mutlu etti.
Konu ile alakasız ancak en güncel paylaşımınız bu olduğu için burdan soru Yorum. Beyin kimyasallarının referans aralığı var mı? Beyin kimyaaalları ile ilgili video çeker misiniz? Hormonlar, nörotransmitterler vs vs
bu konuyla ilgili cok sevdigim bir alintiyi paylasmak isterim sizlerle: "bir defasında hocama dedim ki "bir kitap okudum ama zihnimde hiçbir şey kalmadı." bana bir hurma uzattı ve yedikten sonra sordu: "şimdi sen büyüdün mü? "hayır" dedim. dedi ki: "büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, hücre oldu..." anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor ; bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... her ne kadar sen bunların farkında olmasan da. kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! o kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır.." bence konuyu cok guzel ozetlemis.
Valla ne yalan söyleyim bende de roman okumak sanki faydasız gibi düşünceler geliyordu. İyiki izlemişim. Bir de hafızam biraz zayıf. Sanki bişey kalmıyor düşüncesi de okuma motivasyonu mu da düşürüyordu. Bu konuda denilenler de beni tatmin etti.
Her insanın hayatı romandır da onu sanat yapan eser yapan ustasıdır. Hayatın içinden geçerken hayata dokunamayanlar size yazacak birşey bulamadım..vallahi bulamadım...
*şimdi ben karşımdaki bir insanla tartışmaya girince iki lafı bir araya getiremiyotum cevap veremiyorum ne söyleyeceğim aklıma gelmiyor ŞİMDİ EDEBİYAT ROMANI,KURGU,VE POLİSİYE KARIŞİK OKUMAYA BAŞLADIM FAYDASI OLURMU*
Klasiklerin erken yaşta okunması gerektiğine katılmıyorum, anlamak için yaşanmışlık gerekiyor insan ilişkileri tecrübesi gerekiyor. Onun yerine Harry Potter, Otostopçunun Galaksi Rehberi gibi hayal dünyası geliştiren kitapları ne kadar erken okursa gelecekte kendi yaşayacakları dünyaya o kadar hazırlık yapmış olurlar ki bu tür kitaplar Sinan Hocanın hayat hikayesinde de var
İlla iki tür arasında seçim yapacaksak kesinlikle ben de fantastik kurgulardan yanayım. Otostopçunun Galaksi Rehberini okuduğumdan beri hayata Marvin kadar nihilist Ford kadar hedonist Zaphod kadar egoist bakmayı en önemlisi bunları ölçülü bir şekilde yaparak mutlu olabilmeyi öğrendim mesela. Ama iki tür arasında seçim yapmak zorunda değiliz :) Her telden birkaç dal okumak da ufkumuzu bayağı bir genişletecektir ne kadar anladığımızdan bağımsız olarak. Kaldı ki geçmişte okuduğun bir kitabı ikinci defa okuduğunda aaa ben bunu hiç anlamamışım demek de ayrı bir zevk
@@Elif-ix7ngher türden okumanın gerekliliğine çok çok katılıyorum. ayrıca türler yaşa göre ayrılmaz. kitap okumanın yaşla değil düşünce dünyası ve olgunlukla ilgisi vardır, herkesin gelişim süreci farklıdır bu nedenle herkesin aynı kitaptan alacağı verim değişkenlik gösterir. bu farkındalıklarla birlikte kitap seçimine dikkat edilmelidir
Sofinin Dünyası ile Puslu Kıtalar Atlasının yayınlanma tarihlerinin çok yakın olması çok ilginç. Neredeyse aynı konu ve klasikleşmiş iki eserin benzer tarihlerde yayınlanması hakkında ne düşünürsünüz?
Merhaba, bu konuda Baris Ozcan'in bir videosu var ve gayet akla yatkin gelmisti bana. Videolarindan bulup izleyebilirsiniz.Bulut teorisi diye bir seydi sanirim. Bulursam linkini gonderirim.
Valla çok uzun zamandır roman okumuyorum okuyamıyorum onun yerine bilim popüler bilim makale daha ilgimi çekiyor dostoyevski fln okumak istiyorum ama ilgim diğer tarafta olduğu için baslayamıyorum :(
Ben Roman okumuyorum. Onun yerine Tarih, felsefe, antropoloji okuyorum. Çünkü ne zaman roman okusam tamamiyle hayalden ibaret olan birileri için her şekle giriyorum. Heyecanlanıyorum, karakter adına utanıyorum, üzülüyorum. Ve bu duygular beni yoruyo, artık yorulmak istemiyorum. Ölmek istiyorum.
@@Ahmetabinizz Google'da yazmadığım yer kalmadı. Katil benlik diye bir tanım bulamadım. Kafadan sallayarak tavsiye verilmez. Ben de inandım ciddiye aldım.sie.
Roman okudukça insanlara ve olaylara karşı ön yargılarımı kırdığımı ve daha geniş açıdan bakmama vesile olduğunu fark ettimden beri bolca okuyorum
Çoğu insan ön yargı kırdığını gurula söylüyor fakat ben daha çok ön yargı oluşturdum ne zaman şu kisiden zarar gelir ondan uzak durayım dersem haklı çıkıyorum
her roman da okunmaz yani. roman dediğin keyfine okunur nadiren.
@@mamiumut35 Neden roman okumak istedikten sonra nadiren okuyacaksın ki inceler araştırır ve okursun her kitap kaliteli olacak diye bir kaide yok ki iyi de çıkabilir kötü de bu kişinin kendi bakış açısına ve ona kattığı değere bağlı olarak değişir diye düşünüyorum
@@mamiumut35 ama bir başyapıt okursan,bunun gibi başka kitaplar da vardır deyip onları araştırıp okumak istersin.Bende böyle oldu yani
@@nocomplainfrst100syt Ben de öyleydim ama artık felsefe ve tarih ve bilim kitaplari okumaya başladım. Tabii yine okumadigim önemli eserler başyapitlar var romanlardan mutlaka okuycaz.
18 yaşındayken Kafka'nın Dava'sını okudum. İnanın, kitabın sonunda kanım çekildi, kalp atışım hızlandı, tüylerim diken diken oldu. Okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim. İnsanın, belirsizlik içerisindeki vakitlerini çok iyi anlatan bir kitaptır.
üst üste bir çok roman okudum. sonunda insanlara karşı daha hoş görülü olduğumu, insanları daha iyi anladığımı fark ettim.
Kitaplar;
Puslu Kıtalar, İhsan Oktay Anar
Ferda, Ebru Cündübeyoğlu
bende ebrunun kıtabını yazan var mı merak ettım direkt ikinci yorumda karşıma cıkı teşekkürler yazdıgın için
@İspat Olmadan Olmaz Kardeşim bu kitaptan bahsetmiyor herhalde
Beyaz zambaklar ülkesinde
Dostoyevksi, Gogol, Tolstoy, sabahattin Ali, Oğuz Atay , Jane casey , George Orwell en sevdiğim yazarlardır. Okurken o anı insana yaşatıyorlar
Bir defasında hocama dedim ki:Bir kitap okudum ama zihnimde
kitaptan hiçbir şey kalmadı.Bana bir hurma uzattı ve dedi ki:Bunu
ağzında çiğneyip ye.
Yedikten sonra sordu:
Şimdi sen büyüdün mü?
Hayır,dedim.
Dedi ki:Büyümedin ama o hurma vucuduna dağıldı;et oldu,kemik oldu,
sinir oldu,deri oldu,tırnak oldu,hücre oldu…
Anladım ki,okuduğum kitap da öyle dağılıyor;
Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor.Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor,bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor,bir kısmı yazı ve konuşmada
üslubuna incelik katıyor,bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor,bir kıs-
mı içindeki sevgi merhameti artırıyor,bir kısmı özgüvenini artırıyor,düşünmeni,sorgulamanı tetikliyor,
olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor…her ne kadar sen bunların farkında olmasan da.
Kitap okumak bir şeye yaramaz,çünkü kitap okumak çok şeye yarar!
O kadar çok şeye yarar ki,neye yaradığını söylemek imkansızdır.
📚 "Dokun" İsmet Kaya
Kitabın sindirilmesi diyorum genelde bu olaya. Kana karışması, artık her bir hücremizle bütünleşmesi ama besinler gibi sindirildikten sonra elle tutulur gözle görülür bir şey kalmıyor geriye. Görmediğimiz şeyleri “yok” kabul etme huyumuzdan vazgeçtiğimizden beri düşünce ve bilgi gibi iki görünmeyenin nasıl iç içe olduğunu daha iyi kavrıyoruz :)
Çok sağlam bir yorum
Güzel yorum
Çok iyi.
çok güzel bir benzetme ve bakış açısı 👏
Nietzsche: “Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski”
Söz böyle miydi onu psikolog olarak değerlendiriyorum demiyor muydu ?
Nietzsche'yi dikkatle okursan Stendhal de bir psikolog
Dostonun sadece Yer Altından Notlar'ını okudum, gerçekten büyük zenginlik Dosto. Hem herkesin yaşadığı ruhsal hezeyanlar hem de kendi orijinal bakış açıları var.
@@esmanuralha5564 Suç ve Ceza ile Öteki kitabını okumani öneririm çünkü bunlar dostoyevski'nin insan psikolojisini en fazla sergilediği eserler
@@emirklycx1203 hayır karamazov kardeşler
Çocukluk ve gençlik yıllarımda hep roman okurdum. Son zamanlarda çok az okuyor olduğumu farkettim. İyi ki hatırlattınız. Teşekkürler...
Mükemmel klasikleri okumaya bende pandemi döneminde başladım ne kadar aç olduğumu fark ettim
Okumak hakkında uzman değilim ama; meselâ aynı kitaba aynı zamanlar da başlayıp bitiren kişilerin hikâyenin sonunda aynı fikirler de olmayacağı da aşikârdır.
kesinlikle :D
@@yaseminseyis1265
Bence de ;)
Roman okumanın duygu ve düşünce inşasındaki etkisi muazzam. Belirli seviyedeki eserleri seçmek kaydıyla
Hocam ders çalışıyordum videoyu izleyince canım roman çekti... Bende kütüphanemi lise yıllarımda zenginleştirdim. Roman hikaye şiir okumaktan üniversitesiye çalışmadım bile diyebilirim. Mesleklerimiz ne olursa olsun her evde bir kütüphane olmalı. Yaşasın kütüphanecilik yaşasın romancılık 🧡
Tam yerine rast geldi. 5 dakika önce kitap siparişi verdim. Harikasınız, sevgiler.
Klasiklerin hayatıma etkileri ömür boyu,özellikle Dostoyevski’nin eserleri hala güncel
Kesinlikle, her zaman klasikleri karşı olan önyargımı daha yeni Dostoyevski'nin Beyaz geceler kitabı ile kırdım.
@@ozguryildizzsuç ve ceza ve George orwell kitapları tavsiye ederim.mesela boğulmamak için (daralma)
Klasik roman okumaya başladığımdan beri dünyaya bakış açım değişti ve bunu fark ettikten sonra kitap okumayı bıraktığım an sanki bir şeyler eksiliyormuş gibi hissediyorum. Şu anda bireysel gelişimim için kitaplar okuyorum ve her gün farklı bilgiler öğrenme bağımlısı oldum :D
Kitap okumak, sanirim kafayı dagitmanin kendini; görmenin ifade etmenin en iyi betilemesini yapıyoruz kitaplar okumazsam ne olur hiç bilmiyorum:(
Emile zola-germinal okuyorum. 16 yaşındayım umarım kendimi geliştirebilir, geliştirmeye devam edebilirim🌸
Kesinlikle klasikleri okumalısın erken yaşta sana uygun sırayla
Coook şanslısın bunu bil.eger 16 yaşıma dönme imkanım olsa sebahattin ali ,reşat nuri Güntekin butun eserlerini bitirirdim ...
aynı kitaba ben de sahibim, okumak istediklerim arasında. kitabı bitirdikten sonra aldığın enerjiyi ve fikirlerini burada anlatırsan çok sevinirim.
Filmi var zaten boşuna kasma.
@@yaner123 bir reklam vardı. Kitabın içinden bir cd çıkarılmış şekilde. Aynen o reklam gibi çoğu film. Eksiks alıyor. Eksiklikleri ve boşlukları oluyor. O yüzden önce oku, sonra izle
Sınavlardan çıktıktan hemen sonra soruları ve cevapları neden unuturuz?
#soruyorum
unutmayız
Ezberci, eğitim sistemi.
Sınavda o bilgiyi kullanmak zorunda olduğumuz için aklımıza kazırız o bilgiyi gerçekten merak edip öğrenmek değildir burda amaç e haliyle amacımıza ulaşıyoruz sınava kadar duruyor bilgi sonrasında malum
Artık işimize yaramayacağını düşünüyor olabiliriz
Çoğumuz sınava son gün çalışıyoruz. Birden çok fazla bilgi yüklemeye çalışıyoruz. Ve o bilgileri bu kadar kısa sürede öğrenebilmemiz için beynimize kodlayarak çalışıyoruz. Sınav için öğrenmeye çalışıp sınav bittikten sonrada çoğunu unutuyoruz. Bence böyle
Roman okumaya yanılmıyorsam 14-15 yaşlarımda başladım. İlk elime aldığım kitap Paulo Coelho'nun Simyacı adlı eseriydi. Hayatımın en kötü iki saatini geçirdikten sonra roman okumayı bıraktım :) . Hiç pişman değilim. Sanırım analitik zekam daha baskın matematik, geometri, mantık, felsefe vb. alanlarda kaleme alınmış her eseri saatlerce okuyabilirim.
Romana başlanabilecek en kötü kitapla başlamışsınız, simyacı bana göre tamamen saçmalık, vakit kaybı, hiçbir şey katmaz ve ilginç de değil, okuması işkence tamamen. Okuduktan sonra romanlara küsmeniz çok doğal
İlk yorum yapma şerefine eriştim bildirim geldi de :) İçimi okuyorsunuz hocam birkaç gündür bu sorunun cevabını arıyordum :)
hakın ödenmez hoca sana araba alması lazım
Bende zaman kaybı olarak düşünüyordum ama fikrim değişti. İki senedir okumuyorum roman ama insanlarla anlaşma becerimi zamanında okuduğum romanlar sayesinde kazandığımı fark ettim.
"Kitap okumak lazım" sözü klişe olma yolunda. Bence yeni slogan "insan keşfet" olmalı. Keşfettiğim güzel insan Sinan Canan'ı hiç okumadan çok beslendim, teknoloji sağolsun.
İfa yi dinledim, beynin sırlarını okudum ve tonla videosunu izledim. Teşekkür ederim Sinan Abi ufkumu açan en önemli bilim insanlarından birisin.
Severek takip ettiğim bir sitede roman okumanın olumlu bi etkisi olmadığı bilimsel kitaplar okumanın daha iyi olduğu hakkında gönderi okudum. İçime de sinmedi pek. Şimdi rahatladım hocam sağolun :)
Normalde ara sıra fırsat buldukça okuyan birisi olarak benim içimde de romanlar zaman kaybı mı algısı oluşmaya başlamıştı çok yerinde bir video çok teşekkür ederiz:)
Kitap okumayı, hayatı okumak ve kendi hayatını yazmakta çok büyük bir yardımcı olarak görmüşümdür hep.
Daha oncesinde de kitap okuyordum fakat duzenli degildi. Simdi ise 2021in basindan beri her gun okuyorum, okudukca ne kadar ac, doyumsuz oldugumu fark ediyorum :D kitaplarin icinde kesiflere cikmak inanilmaz, tarif etmesi zor ama iyi ki aliskanlik haline getirmisim diyorum. 💞
Doyurabilirim.
Son zamanlarda pek okuyamasam bile bende eskiden bir kitap kurdu idim. Bu bir zevk meselesidir bence. Kimi insan film izlemekten, kimi insan oyun oynamaktan zevk alır. Kitap kurtlarıda okumaktan... Kendi hayatının içinden çıkıp başka dünyalara dalmak, kitap kahramanlarının yerine geçip, yaşadıkları olayları bizzat yaşıyor gibi hissetmek muhteşem birşey ve insana çok güzel empati yeteneği kazandırıyor
‘Klasiklerin genç yaşta okunması’ kısmına katılmıyorum. 15- 16 yaşlarımda sıkılarak okuduğum kitapların bazılarını tekrar okuyunca çok beğendim. Dönüp dönüp eski kitapları tekrar okuma alışkanlığım olmadığından herhangi bir kitabın zamanının olduğunu ve o zaman geldiğinde o kitabın bir şekilde dikkatimizi çekeceğini düşünüyorum tabi kitap okuyorsak eğer. Roman okumayla ilgili kısma gelince; ben de roman dışında bir şey okumadığım için, sorulunca, kitap okuyorum diyemiyordum hiç.
Puslu kıtalar atlası candırrrrr. Ve canım Sinan Hocam ne güzel anlatmışsinız
Hocam dediklerinize tabii ki katılıyorum, ben de klasiklerle büyüdüm. Ama sonrasında deneme kitapları makaleler ve tarihsel romanlar da okudum.
Şimdiki gençlerde 17 , 18 yaşa gelmiş ve geçmişinde sadece roman okumuş çok fazla örnek var. Biz onlara diğer kitapları tavsiye etmekte çok zorlanıyoruz.
Bu videoları da bize referans gösteriyorlar.
Siz aslında roman DA okunmalı diyorsunuz ama gençler maalesef öyle anlamıyor
👏👏👏👏
Dostoyevski psikoanalizi Freud'dan daha iyi bilir diye bir söz duymuştum.
Doğru. Freud kendisi bunu onaylanmıştır.
Psikanaliz*
Dostoyevski'nin yazdığı karakterleri taklit etmeyi denemiştir çoğu yazar amatörlüğünde. Az ya da çok ancak kesinlikle bir karakteri Dostoyevski ile belli eksenlerde belli konularda benzerlik taşır çoğu yazarın gençlik denemeleri. Dostoyevski'yi pek sevmeyen (yazımını aşırı kasvetli bulan) bir yazarın ilk kitaplarını okuduğumda Dostoyevski'nin bir kitabına aşırı paralel bulmuştum. Kendisine sordum. Kendisi kitabın ucundan kenarından okuyup bu kadar depresifliğe tahammül edemediğini söyledi. Dostoyevski bence en çok bu yönü ile özeldir
@@subzero06 çok doğru. Sevse de sevmese de herkesin üzerinde etkisini bırakır Dostoyevski
@@Undesignedd dizüstü bilgisyardan anlar mısın
Ve tam dün "Puslu Kıtalar" a başlamış olmam 🤹bi çırpıda biter artık🤸
çok güzel bir yayın olmuş teşekkürler. daha önceden Celal Şengör'ün romanla ilgili olan düşüncelerine denk gelmiştim. hatırladığım kadarıyla zaman kaybı olarak tanımlıyordu. etkilemedi diyemeyeceğim çünkü o günden bugüne daha roman dışı doğrudan bilgi verici kaynaklara yöneldim. sizin bakış açınız gerçekten çok mantıklı geldi şu an.
Kendisinin yaklaşık minimum beş bin kitaptan (kitap olarak sadece bilimsel olanları kabul etseniz de sadece romanları kabul etseniz de beş bin minimum) oluşan devasa kütüphanesinde gençliğini geçirmiş ve kendisi zaten roman etkisinde kalıp Jeoloji alanına yönelmiş. Nerede, nasıl bahsettiğini tam bilmiyorum da bir videosunda "Roman olarak içi boşaltılmış ve hiçbir şey anlatmamaya çalışan şeyler yerine bilimsel şeyler okuyun." tarzında bir açıklama yapmıştı ki ben de buna hak veriyorum. Gençlerin liselerde çantalarına koydukları kitaplar birbirinin aynısı kurgular, birbirinin bir farklı versiyonu aşk hikayeleri ile türlü taciz ve manyaklığın olduğu kitaplar. Tacizi mantıklı işlemek her yazarın harcı değildir ve o kitaplar da aşırı mantıksız. Bilhassa o yazarları ideal varlık gibi savunanlara kıl oluyorum
Roman okumanın gereksiz olduğu düşüncesi yavaş yavaş beliriyordu kafamda tabiri caizse hızır gibi yetiştiniz teşekkürler :)
Ben hala gereksiz olduğunu düşünüyorum. Çok mistik konuşmuşlar. Romanda geçen kurgular psikolojide henüz keşfedilmemiş bazı konuları içeriyormuş... Günlük hayatımızda yaşadığımız birçok olayda aynı zamanda psikolojide yer alır. Çocuğunu sürekli döven/azarlayan bir ebeveynin ile dövmeyen bir ebeveynin çocuğu arasındaki sonraki yıllarda beliren bariz farklar örneğin. Bu şu anda da var, 500'lü yıllarda da vardı. Bunları zaten sürekli görüyoruz gerek yaşadığımız hayatlar gerekse izlediğimiz filmlerden/dizilerden. Yani bu bir tek romanın özelliği değil, insanı konu alan her kaynağın özelliği.
Hayal gücünü geliştiriyor örneklerini de henüz kanıtlayabilen görmedim. Sadece lafta geliştiriyor. Hiç sürekli roman okuyan ile okumayan arasında bir fark gördün mü? Ben gördüm; roman okuyan asosyaldi ve sosyal çevresi olmadığı için konuşmasını geliştirememişti, okumayan sosyaldi ve tersi gibi sosyal çevresi olduğu için konuşması roman okuyandan daha iyiydi -bu arada altını çiziyorum romankoliklerden bahsediyorum ayda iki-üç kitap okuyanlardan değil- Düşünsel dünyaları birbirinden çok farklı diyebilirsin belki. Roman okuyan olayları çok daha farklı yorumlar da diyebilirsin. Belki olabilir ama sosyal olmadıkça bunun bir önemi olmadığı bariz. Ve bu arada söylemeden geçmiyeyim, kibirlerinden geçilmez. İnsanları dış görünüşleriyle yargılamadıklarını, artık bunları aştıklarını iddia ederler akabinde kaç kitap okuduğunu sorarlar. Hiç okumuyorsan aman yandın, bakışlarıyla delip geçerler sizi, sizden daha cahili yokmuş gibi... Okuduğun roman sayısı kadar konuşabilirsin onlarla, fikirlerin okuduğun kitapların ölçüsüyle değer kazanır veya azalır, görüşünün hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur onların nezdinde okuduğun roman sayısı sarf ettiğin cümlelerin ağırlığına yetmiyorsa eğer. Yani dediklerimin istisnası yok mudur? Tabii ki vardır, ben sadece gördüğüm kadarıyla yorumluyorum ve henüz yanılmadım.
Sürekli roman okumayan, arada bir okuyan kişi ile hiç okumayan kişi arasında zaten hiçbir elle tutulur fark olmuyor. O zaman ne diye okuyacaksın? Kelime mi öğretiyor roman? Zira amacın kelime öğrenmekse sözlük elinin altında. "Kelimeler sözlükten öğrenilmez, cümle bağlamından öğrenilir." diyenlerdensen, ki ben bu grubun içerisindeyim, baktığın kelimenin yüzlerce örneğini internetten aratıp bulabilirsin. "Yok, ben öyle sıkılıyorum illa okuyacağım" diyenlerdensen, bilgi kitaplarında da emin ol bilmediğin çokça kelime görürsün. Kelimelerini zenginleştirmekle de kalmaz bilgini de zenginleştirir; kurgularla değil gerçeklerle konuşmuş olursun bir tartışma esnasında.
Daha da söylemediğim birçok şey var ama zaten uzattığım gereğinden fazla. Sözün özü; roman okumak bence gereksizdir, zaman ziyanıdır. Sloganımız: "Okumayın, okutturmayın!" Şaka şaka xD O kadar da değil tabii ki, isteyen istediğini okur. Karışmak ne haddime. Yalnızca bir ricam var, roman okuyup entelektüel olduğunuzu sanmayın lütfen...
@@kerembilmem3502 İktisatçıların ekseriyeti romanları (hususen klasikleri) toplumbilim kitaplarından çok daha ehemmiyetli görürler. Bknz: Romanperver İktisatçı.
Ayrıca Marx, kapitalizmi Balzac'tan okuduğunu bir çok yerde ifade etmiştir. Kemal Tahir'in romanları üzerine bir çok sosyolog tez yazmıştır. Huxley'in Feodal toplumdan 20. Yüzyıla adlı eseri iktisadı tarihle irtibatlandırarak ele almaktadır. Bununla birlikte;Mark Twain'in "Kral Arthur'un Sarayında Connecticut'lu Bir Yankee" adlı romanıyla, iktisadı tarihle irtibatlandırarak anlatmak noktasında asla ve asla mukayese edilemez. Dostoyevski'nin Karamazov kardeşlerindeki "Büyük Engizisyoncu" , Hristiyan Tarihini 30 sayfada okuyucuya ihsas ettirir ve yaşattırır. Daha yüzlerce sayabilirim.
Ben birilerinden farklı olmak için okumuyorum romanı. Günümüzün, geleceğin ve geçmişin anını, gerçekliğini görebilmek ve ilim öğrenmek gayesiyle okuyorum. Birilerinden elle tutulur farkımın olması gibi süfli bir gayem yok çok şükür.
@@timshel9704 Şimdi yalan konuşmaya gerek yok, verdiğin kitapların hiçbirini okumadım. Okumaya da gerek olduğunu düşünmüyorum.
Bahsettiğiniz kitabın tanım bölümüne tek baktım ve katiyen katılmadığımı söylemek isterim. Ötekinden kendi yansımalarımızı bulabiliriz. Kendimizi tanıma arayışının romanlarla hiçbir bağlantısı da yoktur. Sadece öğrendiğini kendin üzerinde yorumlamakla ilgisi vardır, zaten bu düşünceye kamil olduktan sonra roman vb. aracılığıyla kırbaçlanmaya ihtiyaç duymayıp kendin kendini tanımaya başlarsın. En azından ben böyle düşünüyorum, katılıp katılmamak kişiye kalmış. Asıl konuya gelirsek:
Verdiğin kitaplarla -okumama rağmen kesinkes eminim- elde edeceğin bilgiyle o konuyu ele alan bir popüler bilim, psikoloji, iktisat vb. gibi bir kitapla kat ve kat fazlasını öğrenirsin. Bir nevi dediğiniz yöntem keçi boynuzu yemek yani 1 gram besin için 1 kilo boynuz yemek... hiç verimli bir yöntem değil.
Ve ayrıca tüm romanları bir tutmak burada bazı romanlara haksızlık olur. Rönesansı konu alıp roman olarak işleyen bir kitap da bir tür 'hafif' bilgi kitabıdır. Okuduğumuz roman önemli ama her halükarda roman. Örneğin "Bir Çift Yürek" kitabını okuyan insanlar Aborjinler hakkında bilgi öğrenmiş olacaklar ama edindikleri bilgi Aborjinler üzerine bilgi vermek amacıyla yazılmış bir ilim kitabının yanında devede kulak kalır, bir tutulamazlar.
"Roman okurken ki amacınız ne?" önemli bir soru bence. Bilgi öğrenmek için roman okuyorsanız şahsen yanlış yoldasınız. Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız. Sözüm meclisten dışarı, üstünüze alınmayın lütfen, sözümona bilgi içeren romanlar okuyup kendini bilgili sanan insan çok.
"Günümüzün, geleceğin ve geçmişin anını, gerçekliğini görebilmek ve ilim öğrenmek gayesiyle okuyorum." romanlar her ne kadar yazıldığı dönemin koşullarını yansıtan kitaplar olsalar da yazarın dış dünyaya bakış açısıyla gerçeği çarpıtacak tehlikeli kitaplardır da aynı zamanda. Dünü, bugünü ve geleceğin gerçekliğini daha objektif gözlerle görmek için aynı şekilde daha objektif kitaplar okunmalı, romanlar değil.
Tekrardan altını çizmekte fayda görüyorum. Romanı, filmden/diziden farksız görmüyorsanız zaten başta çatışacak bir yanımız yok. 80'leri konu alan bir film de o günün koşullarını gözler önüne serer, 80'leri konu alan roman da... Gayeniz hafif bilgi öğrenmenin yanında 'hoş' vakit geçirmekse tarihe/psikolojiye ilişkin romanlar okumak tam da amacınıza uygun olacaktır. Şayet amacınız 'hoş' vakit geçirmek değil, objektif ve dolu dolu bilgi öğrenmekse romanlarla kulağı tersten tutmayıp öğrenmek istediğiniz konuyla ilgili bilgi kitapları okumalısınız.
@@kerembilmem3502 şahsen romanı bilgilenmek veya kelime öğrenmek için okumuyorum romanlarda geçen karakterler aslında çevremizdeki insanlar o insanlara biraz daha yakından iç dünyalarından bakabilmek için okuyorum. Insan hayatında en fazla kaç kişi ile tanışabilir ki? Çok fazla olmasa gerek. Ama romanlar çok fazla insanla tanışma şansı veriyor bana onların belki de en gizli düşüncelerine tanık oluyorum. Bambaşka karakterler ile tanışıyorum bazıları ilham verici oluyor gerçekten. Asosyallik konusu da afedersiniz ama biraz saçma geldi. Her insanın karakteri bambaşka belki o kişi sadece sizinle veya diğér insanlarla muhabbet etmek istemiyordur, olamaz mı? Son olarak eklemek istediğim bir şey var dünyada her şeyde olduğu gibi roman okumanın da temelinde merak olduğunu düşünüyorum. Yani benim roman okumamdaki asıl amaç kitabın içinde ne olduğunu merak etmem. Bu kadar. Her şeye faydacı bir bakış açısı ile yaklaşmayı yanlış buluyorum.
@@sevval1763 "'Roman okurken ki amacınız ne?'" önemli bir soru bence. Bilgi öğrenmek için roman okuyorsanız şahsen yanlış yoldasınız. Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız."
Zaten cevapladığımız bir kısmı tekrardan dile getirmişsiniz. Gerçek dünyada tanıyamayacağınız kadar çok kişiyle tanışıp iç dünyalarını tanımak "Ama amacınız hafif bilgiyle harmanlanmış bir öyküyse, yaşanan olayları duygusal olarak da hissetmekse doğru yoldasınız." kısmına giriyor.
Asosyal kısmında da bilhassa üstünü çizdiğim kısım vardı: "-bu arada altını çiziyorum romankoliklerden bahsediyorum ayda iki-üç kitap okuyanlardan değil-" bu tarz insanların geneli asosyal olur, saçma bir durum değil. Oyun bağımlısı insanların asosyal olması gibi doğal bir durum.
"Her insanın karakteri bambaşka belki o kişi sadece sizinle veya diğér insanlarla muhabbet etmek istemiyordur, olamaz mı?" mizacı gereği konuşmuyor veya çevresinde konuşabilecek kafa dengi insan bulamıyorsa maalesef ki o insan da 'asosyal' sınıfına girer. Üstüne allayıp pullayıp başka kelimelerle örtmek gerçeği değiştirmiyor.
"Yani benim roman okumamdaki asıl amaç kitabın içinde ne olduğunu merak etmem. Bu kadar. Her şeye faydacı bir bakış açısı ile yaklaşmayı yanlış buluyorum." zaten romanı bu amaçla okuyorsanız filmden farklı görmüyorsunuz, hoş vakit aracı olarak görüyorsunuz demek oluyor; ki bu duruma da açıklık getirmiştim.
"Romanı, filmden/diziden farksız görmüyorsanız zaten başta çatışacak bir yanımız yok."
Hoş vakit geçirmek maksadıyla okumak da faydacı bir yaklaşımdır. Tabii faydacı yaklaşımdan kastınız her ne idiyse... Bakış açısı sanırım.
Oku'dukça; hayatın içinden uzaklaşıp ve yine okudukça hayatın çeşitliliğini öğreniyorsun (okuyan bilir) ...
@@kaynagbilinmeyenmadde2093
Güzel, yaşa.
acilen türkçe öğrenmek gerek
@@kaynagbilinmeyenmadde2093 ??
Bende çok sevdiğim bir kitaptan alıntı yapmadan geçemeyeceğim..YAŞAMAK BUDUR MARY ,YAŞAMAK BİRŞEYLER KAYBETMEK VE ONLARIN YERİNE YENİLERİNİ KAZANMAKTIR...(DİRİNA'DA SON GÜN)
Çok kaliteli sohbet olmuş teşekkür ederim sizlere bana da hep roman okumak boşa zaman gibi gelirdi daha çok psikoloji kitapları okurdum bundan sonra romanda okuyacağım tekrar teşekkürler
Dürüst olmak gerekirse hâlâ sık roman okumuyorum. Yalniz 1 ,5 yik önce bir kitap asigi idim hâlâ da öyle fakat artik zaman ayıramıyorum. Yalniz şunu kesin söyleyebilirim ki kitap okudugum zamanlar da aradan bir sure sonra konusma seklimin değiştiğini, cümlelerim etkili hale geldigi farkettim.Uzun cümleleri kolaylikla kullanabiliyorum.Tekerleme gibi sanki.Ayroca hayata bakis acim değiştiğini rahatlikla söyleyebilirim.Hayatim malesef sadece evimde ve okulumda geciyor .Pek disari ciktigim söylenemez boyke olunca dis dünyaya kapli oluyorsunuz ama kitaplar sayesinde her gün disarida gezen insandan bir farkim olmadi.
Yeri geldi Avrupa 'nin en guzide yerlerini keşfettim,yeri geldi Asya kultur ve tarihini derinlerimde hissettim.Hatta normalde gidilmeyen gecmise ben bir kac saatte gidebildim.Yiklimis imparatorluklara bilinçaltım da sahit oldum.Bazen hizmetçi, bazen soylu, bazen asik,bazen tacir oluyordum. Ya Anadolu'da ogretmenlik ya da deli divane bir asik oldum.Kitaplrin karakteri ne yasiyor ise ruhum onlar ile birlikte yaşıyordu. Tek dileğim sinav donemin bitmesi ve eskisi gibi kalin sayfali kitapları bir gunde bitirme alisaknligima geri donmek.Maalesef ki eger kitap elimde ise onu bitirmeden birakmak doymadan sofradan kalmak gibi.
Iyi günler
Harika bi anlatım sefiller ve uçurtma avcısı kitabında da aynı hissettim hem gardiyan hemde mahkum oldum ..
@@Lasforkatten kesinlikle 💜🥰ve teşekkürler
Sinan Canan iyiki varsınız
Hocam muhteşem akıl veriyorsunuz
Dostoyevski, Tolstoy ve Türk romancı Ahmet Mithat Efendi bunlar mükemmel yetiştirici öncüler diye düşünüyorum.🍀
Dostoyevsky, Tolstoy gibi dünyaca ünlü yazarların, Klasik kitaplarını bence 20 yaşından itabaren okuyup içselleştirmek lazım.
karakterler benden cok uzak olduğundanmıdır nedir özellikle rus romanlarını okurken çok sıkılıyorum 😕
@@sarlatanholms1905 rus edebiyatı ağırdır duyguların en derinine dalar özellikle dostoyevski. rus edebiyatına puşkinle başlamalısın.
@@sarlatanholms1905 Ben de İnsan Ne ile Yaşar ,Suç ve Ceza dan başlamıştım. Ağır gelmemişti.Sınavdan sonra da devam edicem inşallah..
@@sarlatanholms1905 bende de tam tersi dosteyevskinin romanları içini karartıyor ama okumaktan çok zevk alıyorum
"Içselleştirmek"ten kastının ne olduğunu merak ediyorum?
Genç yaşlarımda (15-16) Dostoyevskiye başlamak hayatımda bana çok şey kattı.Zamanla da bu idrak arttı.Okumak,okumak,yine de okumak.
10. Sınıftayken suç ve cezayı okumuştum hayatımda en çok keyif alarak okuduğum kitap olmuştu kesinlikle ön yargılı olmayın
Hocam beyninizden öpüyorum
Müthiş bir soru gerçekten. Cevap için çok teşekkürler 🙏💐
Ben 10lu yaşlarımda klasikleri eve almıştık.ama dosto dan çok Tolstoy’un kitaplarını okudum.daha doğrusu mevcut tüm Tolstoy kitaplarını okudum.bana ne kattıysa hayat hayal gücü olarak,düşünce arka planı olarak,o yaşta okuduklarımla kattı bunu hissedersiniz zaten
Size klasik bir kaç kitap öneririm. Reşat nuri Güntekin acımak, Gökyüzü, kızılcık dalları,harabeler çiçeği, bir kadın düşmanı.....
Teşekkürler aşk
@@Lasforkatten ne yani aşkım olamaz mısın?? :'(
Puslu Kıtalar Atlası okuduğum enn enn iyi kitap 🥺💙
Çok faydalı bir içerik olmuş teşekkürler 💞
Tabiki de roman okumaya gerek yok biz milletçe alıştığımızı yapalım hikaye uyduralım,hikaye okuyalım
Tabi tabi...
Okumayı çok özledim.....
Not :Kpps bırak pesimi!!!!!!
Jack London - Martin Eden .. Bu roman hayatımda birçok şeyi değiştirdi.
Otelde çalıştığı o sıcak zamanları unutmak mümkün değil. ( Duygusal anlamda bağlantı kurduğum için aklımda kalmış )
Belki 15 yıldan beri ismini duyuyorduk, orta okul sıralarından beri... Sıradan bir roman olarak düşünürdm, öncelik vermedim erteledim. Şu an 28 yaşımdayım ve birkaç ay önce okudum. Beni etkileyen nadir kitaplardandır...
ilk fırsatta okuyacağım merak ettim
16 yaşında okuduğum kitaplara burun kıvırarak babamın yüzü geldi aklıma... Hep kucumserdi oysa ben onlarla çok mutlu oluyordum yaş ilerledikce acaba babam haklı mı diye sorgularken bu videoyu görmek beni çok mutlu etti.
Konu ile alakasız ancak en güncel paylaşımınız bu olduğu için burdan soru Yorum. Beyin kimyasallarının referans aralığı var mı? Beyin kimyaaalları ile ilgili video çeker misiniz? Hormonlar, nörotransmitterler vs vs
Bu konuda izzet güllü çığır açtı onuda tavsiye ederim..
Bir tanecik yaşamımızda bize bin tane yaşam kazandırır kitaplar.
👍
Bende psikoloji ve kişisel gelişim kitapları okuyordum, ta ki bu videoya denk gelene kadar. :)
Bir bilgiyi kurgu ile harmanlanmış şekilde almak daha güzel bence. Video için teşekkürler. 😊
hocam sınav anıyla ilgili bir video çekebilir misiniz anlık stres yükselmelerinde beyni rahatlatmak için neler yapabiliriz?
bu konuyla ilgili cok sevdigim bir alintiyi paylasmak isterim sizlerle:
"bir defasında hocama dedim ki
"bir kitap okudum ama zihnimde hiçbir şey kalmadı."
bana bir hurma uzattı ve yedikten sonra sordu:
"şimdi sen büyüdün mü?
"hayır" dedim.
dedi ki: "büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, hücre oldu..."
anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor ;
bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... her ne kadar sen bunların farkında olmasan da.
kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! o kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır.."
bence konuyu cok guzel ozetlemis.
👍
Ben hiç dostoyevski romanı okumadım. Dostoyevski roman çevirilerini okudum.
Beni çok etkileyen kitapta Ruh Adam romanıydı mesela
Guzel bir kanalmis
Güzel anlatım...👏👏👏
Sinan hocam bilgilendirme için çok teşekkür ederim 😊 💖
Gabriel García Márquez - Yüz yıllık yalnızlık. Benim en çok sevdiyim roman
Çok haklısınız, isterseniz bunu özelden konuşabiliriz.
bence bu yüzyılın kitaplarını okumakla dizi/film izlemek arasında bir fark yok ama klasikleri okumayan çok şey kaybeder
Belki çok fazla yayın arasında kaliteli olanları kaçırıyoruz.
Roman = Astral Seyahat
Dün Babalar ve oğullar bugün de Savaş sanatı na başlıyacm
Bence bir bölümde soru soranla cevap veren yer değişse........🤩🤩🤩
e o zaman tavsiyeleriniz var mı? Hangi romanları okuyalım
Puslu Kıtalar Atlası bende okudum, hatırlamıyorum ama etkisi aklımda..
Valla ne yalan söyleyim bende de roman okumak sanki faydasız gibi düşünceler geliyordu. İyiki izlemişim. Bir de hafızam biraz zayıf. Sanki bişey kalmıyor düşüncesi de okuma motivasyonu mu da düşürüyordu. Bu konuda denilenler de beni tatmin etti.
roman okumak iyidir ama sadece roman okuyanlar boşuna okuyorum demesin insan bilim, felsefe, tarih, siyaset, sosyoloji, siyasetten de beslenmeli
Ben de gecen senelerde gorki ana yi okumustum nedense tamamini hatirlamasamda etkisi devam ediyor
Bende Kibariyeden annemi çok severim roman olarak :D
Bu benim sorumdu ♥️
Özellikle edebi bir kimlik için roman önemli
Küçükken annem beni ağlatarak klasikleri okuturdu
Anneye bak idol resmen
Videoları soru yorum listesinin bazen başına bazen sonuna ekliyorsunuz sanırım , sıralamada karışıklık oluyor. Kontrol edebilir misiniz?
Teşekkürler hocam.,
Her insanın hayatı romandır da onu sanat yapan eser yapan ustasıdır. Hayatın içinden geçerken hayata dokunamayanlar size yazacak birşey bulamadım..vallahi bulamadım...
İnsanları tanımak istiyorsanız roman okuyun
Sorularımızı size nasıl ulaştrabiliriz
*şimdi ben karşımdaki bir insanla tartışmaya girince iki lafı bir araya getiremiyotum cevap veremiyorum ne söyleyeceğim aklıma gelmiyor ŞİMDİ EDEBİYAT ROMANI,KURGU,VE POLİSİYE KARIŞİK OKUMAYA BAŞLADIM FAYDASI OLURMU*
Klasiklerin erken yaşta okunması gerektiğine katılmıyorum, anlamak için yaşanmışlık gerekiyor insan ilişkileri tecrübesi gerekiyor. Onun yerine Harry Potter, Otostopçunun Galaksi Rehberi gibi hayal dünyası geliştiren kitapları ne kadar erken okursa gelecekte kendi yaşayacakları dünyaya o kadar hazırlık yapmış olurlar ki bu tür kitaplar Sinan Hocanın hayat hikayesinde de var
İlla iki tür arasında seçim yapacaksak kesinlikle ben de fantastik kurgulardan yanayım. Otostopçunun Galaksi Rehberini okuduğumdan beri hayata Marvin kadar nihilist Ford kadar hedonist Zaphod kadar egoist bakmayı en önemlisi bunları ölçülü bir şekilde yaparak mutlu olabilmeyi öğrendim mesela. Ama iki tür arasında seçim yapmak zorunda değiliz :) Her telden birkaç dal okumak da ufkumuzu bayağı bir genişletecektir ne kadar anladığımızdan bağımsız olarak. Kaldı ki geçmişte okuduğun bir kitabı ikinci defa okuduğunda aaa ben bunu hiç anlamamışım demek de ayrı bir zevk
@@Elif-ix7ng katılıyorum o yüzden eskiden okuduğum klasikleri ya da illa klasik olmasına gerek yok tekrardan okuyorum gerçekten keyif verici oluyor
@@Elif-ix7ngher türden okumanın gerekliliğine çok çok katılıyorum. ayrıca türler yaşa göre ayrılmaz. kitap okumanın yaşla değil düşünce dünyası ve olgunlukla ilgisi vardır, herkesin gelişim süreci farklıdır bu nedenle herkesin aynı kitaptan alacağı verim değişkenlik gösterir. bu farkındalıklarla birlikte kitap seçimine dikkat edilmelidir
Kendi alanım ile ilgili bilimsel makaleleri okumaktan ve deney yapmaktan zaman mı kalıyor ki roman yada diğer kitapları okuyayım :)
Sofinin Dünyası ile Puslu Kıtalar Atlasının yayınlanma tarihlerinin çok yakın olması çok ilginç. Neredeyse aynı konu ve klasikleşmiş iki eserin benzer tarihlerde yayınlanması hakkında ne düşünürsünüz?
Merhaba, bu konuda Baris Ozcan'in bir videosu var ve gayet akla yatkin gelmisti bana. Videolarindan bulup izleyebilirsiniz.Bulut teorisi diye bir seydi sanirim. Bulursam linkini gonderirim.
@@drvostok Evet biliyorum bana da makul geliyor bu yaklaşım.
Kucağımda romanım-Azra Kohen Gör Beni - varken bildirim geldi. Çok güzel. ❤💕
Valla çok uzun zamandır roman okumuyorum okuyamıyorum onun yerine bilim popüler bilim makale daha ilgimi çekiyor dostoyevski fln okumak istiyorum ama ilgim diğer tarafta olduğu için baslayamıyorum :(
Bunu izlemistik. Hazal kücük ordan hatirladim
Roman okunmaz mi ya roman candır,kitap candır
Dünya klasikleri okumak, eğitimden daha değerlidir.
Düşünüp de ' işte söylemek istediklerim' dediğim şeyleri dile getirmissiniz
Hanımefendinin bahsettiği sinir bilimvinin isminin yazım şekli nedir acaba bilen var mı ?
Romanları sesli dinlemek isteyenleri beklerim
Gerçekçilik içermeyen kitapları okumayı fuzuli buluyorum.
Ben Roman okumuyorum. Onun yerine Tarih, felsefe, antropoloji okuyorum. Çünkü ne zaman roman okusam tamamiyle hayalden ibaret olan birileri için her şekle giriyorum. Heyecanlanıyorum, karakter adına utanıyorum, üzülüyorum. Ve bu duygular beni yoruyo, artık yorulmak istemiyorum. Ölmek istiyorum.
Robot değiliz duygularından kaçamazsın kitaplarda kaçsan gerçek hayatta o duygular seni yakalar
Empati şart siz de bir zaman bende de baş gösteren katil benlik nüksetmiş
@@Ahmetabinizz Google'da yazmadığım yer kalmadı. Katil benlik diye bir tanım bulamadım. Kafadan sallayarak tavsiye verilmez. Ben de inandım ciddiye aldım.sie.
@@yaner123 Size sie üniversitede hocaların anlattıklarını gogıllıyorlar sanki
@@Ahmetabinizz Akademik Google diye bişey var. İşkembeden sallama. Üniversitedeki o hocalarını değiştir bence.
Başlığı daha güzel atabilirsiniz. "Okuduklarımızı hatırlamıyorsak boşuna mı okuyoruz?" gibi bir şey olabilir