Herhangi bir negatif duyguda (sinir krizinin eşiğinde bile) açıp dinlemek çok iyi geliyor. Bariz ve temel olanın düzgünce kelimelere dökülmesi kadar beynime masaj yapan bir şey yok. Ha bir de arada bir karakterimde bozukluklar var mı diye düşünmüyor değilim. Anlatılan insan modelleri ve verilen örnekler bazı soruları eleyip kendime yüklenmemin önüne geçiyor. İlaç gibi insan.
10:20 ''Harcayabilecek kadar parası var, kendini iyi hissedebilecek kadar eğitimi var, başkalarının ona saygı duymasını gerektirecek kadar dış görünüşü güzel, konumu iyi, her şey güzel.. Böyle bir kişinin kendisini, hayatta yeni kazanımlar elde etmek için her şeyiyle riske atmasına gerek yok. Her şeyiyle riske giren kişi nedir.? Kaybedecek bir şeyi olmayandır aslında, değil mi.? Demek ki, kazanımlar elde etmesine rağmen, hâlâ her şeyini riske edebiliyorsa bir insan, gerçekte, hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor. Hâlâ hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor. Öyle büyük bir öz değersizlik boşluğu var ki, onun içine ne atarsa atsın, orası dolmuyor. Ve şöyle düşünüyor: Her an ipliğim pazara çıkabilir.'' * dediniz. Sonuç itibarıyla, kişi neye sahip olursa olsun ya da olmasın, içindeki kendi ile ilişkisinde, kendi kimliğini belirliyor. Kendine karşı. Kendine kendini ispat edebilmiş bireyler de, bir diğerinin ne düşündüğünü önemsemez diye düşünüyorum. Ayıla bayıla sevilen beğenilen, yazarlar, çizerler, müzisyenler vs.. yaşadıkları zamanda, dediğiniz ''onayı'' asla almamış kişiler. Hattâ değersizleştirilmişler de.. Ama, yılmadan da aynı çizgide ilerlemişler. Bugünse, kendini bu kategoride görüp, gösterip bir de ''onay'' alabilmişlerin çoğu ''yandaş'' (sizin kullandığınız anlamda) diye düşünüyorum. Siyasi anlamda, kişileri düşünmek bile istemiyorum. Teşekkürler, yeniden ve farklı açılardan düşünmek çok iyi geldi, geliyor..
Ya aslında Yalın hocamın yandaşıysam? Aslında kendimi kıymetli ve onlardan biri gibi hissetmek için elit olduğunu düşündüğüm toplulukları dinliyor ve onların dilinden konuşmaya çalışıyorsam? Öyle miyim yoksa? haydaa😅
O zaman Yalın hoca da merkezdeki çıpa olduğu için kendini insanlara güçlü göstermeye çalışan fakat özünde kürdan niteliğinde olan güçsüzler kralı oluyor ve tabi sen de onun müridi :D
Yine şahane bir anlatım. Birol Güven'in önerisine katılmadan edemiyorum. Programın esas konuşmacısı siz olduğunuzda dinlemeye doyum olmuyor. Moderatörlükte ise konu hakkında fikirlerinizi duyamamak eksiklik hissi yaratıyor. Örneğin "Ya Da" programını konuklar için değil sizin için izliyoruz ancak konu hakkındaki fikirlerinizi duyamayınca hüsrana uğruyoruz. Ayrıca arkadaşlarınızla ettiğiniz sohbetlerde kendiniz gibi olduğunuz için her program daha keyifle izleniyor. Ekotürk, btc gibi kanallardaki yayınlarınızdan çok daha verimli olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Yine güzel programdı teşekkürler. Peki kişi, bulunduğu noktayla insanların onu gördüğü nokta arasında aslında fark olmadığını biliyor fakat, bunu kimseye ikna etmek zorunda hissetmiyorsa, kendisiyle barışık mıdır?
O kadar enteresan ki sağlıklı kişiler bu videoyu keyifle izlerken kendini güçsüz hissedenler bu videodan bile rahatsız olacaklar.. Aslında güçsüz dendiğinde ya da cahil dendiğinde kendinden bahsedildiğini bilmek çok can sıkıcı olmalı (kastedilen cahillik bilgi eksikliği değil)..
Program Notları-ARKADAŞLIK, YANDAŞLIK, GÜÇ - 2 *Güç her zaman bir gösteri ile karıştığında orda her zaman bir ikna etme zorunluluğu olduğu için gösteriye dönüşür. *Güç her zaman bir iletişim gücüdür soyuttur gerçek olamaz./Kürdan ile başlayıp araba ile çıkan *Asıl mesele başkalarını ikna etme yetisidir.Başkalarını ikna etme gücü ise en çok başkalarını ikna etme zorunluluğu hisseden kişi de ortaya çıkacaktır. *Her çağın en güçlü kişileri hitabeti hüçlü olanlardır ve bu hitabette kendilerine pay çıkarmak için hitabettir. *Madem önemli olan güçlü olduğuna dair algı yaratmaktır.Bu algıyı oluşturmak isteyen ilk nereleri ele geçirmelidir?Medya-Akademi-İletişim kanallarının tümü *Bir insanın kendisine olan bakışı ile toplumun ona olan bakışı eşitlendiği ana biz kendiyle barışık olma hali diyoruz. *Yandaşlığın olduğu yerde hiyerarşi vardır. *Arkadaşlıkta duygudaşlık ön plandadır./her arkadaşlık ilişkisi iktidar güç ilişkilerini tamamen yadsır diyemeyiz. *Arkadaşlığın temelinde duygusal birliktelik gözetilir.Yandaşlıkta ise çıkar temeli gözlenir. *Her ne kadar biri duygudaşlığı öteki ise güç istencini hedeflese de en temelde iki tarafta da kişisel çıkar mekanizması devrededir. *İktidar sahibi yandaşa bağımlıdır çünkü güçlüyüm algısını onlar üzerinden yayacaktır. *İnsan ne zaman indirgenir propaganda yapacağın zaman. *İktidar sahibi ile yandaş arasındaki ilişki zorunlu olarak tepeden olmak zorundadır aksi takdir de iktidar sahibinin gücü sorgulanır. *Yandaşlık dünyasında her şey bir gösteridir. *Hitler zamanındaki yapılar hem dışarıya hemde içe bir mesajdır. *Rıza üretirken böylesi yapılarda rıza bir miktar gösterinin korkunçluğu ile yapılır. *Güçlülerin birleşmesinde gelecek pozitifken güçsüzlerin birleşmesinde gelecek daima negatiftir./Eğer birlik olmazsak kaybedeceğiz vb vb *Güç dışsallıkla ilişkilidir ama çok da ilişkili değildir.Kendisini asıl soyutlama da gösterir.
Söylenenlerin çoğuna katılıyorum ama kendiyle barışık insanın tanımına katılmıyorum. Kendiyle barışık insanı toplumun gözündeki kendisiyle, kendi gözündeki kendisiyle aynı seviyede gören kişi olarak tanımlandı ama bu neye, kime göre aynı seviye? Mesela toplumdan farklı ahlak ve hayatı yaşama değerleri olan bir adam toplum tarafından çok alçak seviyede görülse bile kendi negatif ve pozitif duygularını kabullendiğinde bence yine de kendisiyle barışık olabilir.
kürdan hikayesine inanan var mı ya? ben daha öncede okumuştum o muhabbeti inanmamıştım. eskiden pete ve pete'in maceraları diye bir dizi vardı orada öyle bir çocuk vardı takasla işi büyüten.
karsidaki kisinin icerige yeterli entellektuel katkiyi yapamamasi sebebiyle neredeyse monologa donusmus bir yayin. Icerik tabi ki guzel ama Ilker Canikligil ile saglanan akiskanlik yok. Kahkahalar bile samimi gelmiyor.
Bir itirazim var.kandirma ve ikna arasında ki farki gormezden geliyorsunuz.kandirmada aldatma vardir..ikna etmede aldatma yoktur.ilki bos bardagi dolu gostermek ikincisi bos bardagi bos bos gostermektir.ilki yalana ikincisi gercege matuftur.
Herhangi bir negatif duyguda (sinir krizinin eşiğinde bile) açıp dinlemek çok iyi geliyor. Bariz ve temel olanın düzgünce kelimelere dökülmesi kadar beynime masaj yapan bir şey yok. Ha bir de arada bir karakterimde bozukluklar var mı diye düşünmüyor değilim. Anlatılan insan modelleri ve verilen örnekler bazı soruları eleyip kendime yüklenmemin önüne geçiyor. İlaç gibi insan.
Yalın Hoca’yı dinledikten sonra iç sesim bir iki gün onun tonuna dönüyor öyle konuşuyoruz.
'Avantgartdaş' ve 'Yalındaş' oluyoruz giderek... :)
Hocam, siz konuşurken keyif aldığınızı görebiliyorum; biz de dinlerken alıyoruz. :) Teşekkürler!
Yalın Alpayin en sevdiğim yanı apaçık bir şekilde konuyu açıklamasına rağmen ondan daha da açık örneklerle de pekiştirmesi. Çok iyi bir anlatici
Nasistik kişilik yapısını,iletişim biçimlerini,kişilerle nasıl ilişki kurduğunu nasil güzel anlatmışsınız...
Malum kişi ve etrafındaki yandaşları sayesinde bu seriyi anlamak çok daha kolay hale geliyor :)
aklınıza, niyetinize ve ağzınıza sağlık Yalın Hocam.
Yandaşlıkta, ötekinin gözünde görünür olmak önemli ve değerli..
Adam dünyaya olguları çözümlemeye gelmiş resmen
Harikasınız,çok isabetli konular,yüreğinize sağlık.
10:20 ''Harcayabilecek kadar parası var, kendini iyi hissedebilecek kadar eğitimi var, başkalarının ona saygı duymasını gerektirecek kadar dış görünüşü güzel, konumu iyi, her şey güzel.. Böyle bir kişinin kendisini, hayatta yeni kazanımlar elde etmek için her şeyiyle riske atmasına gerek yok. Her şeyiyle riske giren kişi nedir.? Kaybedecek bir şeyi olmayandır aslında, değil mi.? Demek ki, kazanımlar elde etmesine rağmen, hâlâ her şeyini riske edebiliyorsa bir insan, gerçekte, hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor. Hâlâ hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor. Öyle büyük bir öz değersizlik boşluğu var ki, onun içine ne atarsa atsın, orası dolmuyor. Ve şöyle düşünüyor: Her an ipliğim pazara çıkabilir.''
*
dediniz. Sonuç itibarıyla, kişi neye sahip olursa olsun ya da olmasın, içindeki kendi ile ilişkisinde, kendi kimliğini belirliyor. Kendine karşı. Kendine kendini ispat edebilmiş bireyler de, bir diğerinin ne düşündüğünü önemsemez diye düşünüyorum.
Ayıla bayıla sevilen beğenilen, yazarlar, çizerler, müzisyenler vs.. yaşadıkları zamanda, dediğiniz ''onayı'' asla almamış kişiler. Hattâ değersizleştirilmişler de.. Ama, yılmadan da aynı çizgide ilerlemişler.
Bugünse, kendini bu kategoride görüp, gösterip bir de ''onay'' alabilmişlerin çoğu ''yandaş'' (sizin kullandığınız anlamda) diye düşünüyorum.
Siyasi anlamda, kişileri düşünmek bile istemiyorum.
Teşekkürler, yeniden ve farklı açılardan düşünmek çok iyi geldi, geliyor..
Çok güzel bir yayındı. Teşekkürler.
Ya aslında Yalın hocamın yandaşıysam? Aslında kendimi kıymetli ve onlardan biri gibi hissetmek için elit olduğunu düşündüğüm toplulukları dinliyor ve onların dilinden konuşmaya çalışıyorsam? Öyle miyim yoksa? haydaa😅
yan-daş olman için yan-ında olman lazım , o sebepten rahat ol :D
O zaman Yalın hoca da merkezdeki çıpa olduğu için kendini insanlara güçlü göstermeye çalışan fakat özünde kürdan niteliğinde olan güçsüzler kralı oluyor ve tabi sen de onun müridi :D
Bir insan başka birinin duygularına ancak bu kadar tercüman olabilir😀😀😀
@@MantikHatasi. ççcçccç
@@MantikHatasi. as
Çok özlemiştim. Çok iyiyidi. Teşekkürler...
Yine şahane bir anlatım. Birol Güven'in önerisine katılmadan edemiyorum. Programın esas konuşmacısı siz olduğunuzda dinlemeye doyum olmuyor. Moderatörlükte ise konu hakkında fikirlerinizi duyamamak eksiklik hissi yaratıyor. Örneğin "Ya Da" programını konuklar için değil sizin için izliyoruz ancak konu hakkındaki fikirlerinizi duyamayınca hüsrana uğruyoruz. Ayrıca arkadaşlarınızla ettiğiniz sohbetlerde kendiniz gibi olduğunuz için her program daha keyifle izleniyor. Ekotürk, btc gibi kanallardaki yayınlarınızdan çok daha verimli olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Halkın adamı, içimizden biri gibi şeyler de bundandır.
Lutfen yayinlari tek parca halinde yukleyin. Anlam kaymasi oluyor, araya baska programlar giriyor ve büyü bozuluyor.
Çok teşekkürler.
Yine güzel programdı teşekkürler.
Peki kişi, bulunduğu noktayla insanların onu gördüğü nokta arasında aslında fark olmadığını biliyor fakat, bunu kimseye ikna etmek zorunda hissetmiyorsa, kendisiyle barışık mıdır?
Yalın Alpay gibi dostumuz olsaydı bize yeterdi be.
Biz onun gibi olalım
O kadar enteresan ki sağlıklı kişiler bu videoyu keyifle izlerken kendini güçsüz hissedenler bu videodan bile rahatsız olacaklar.. Aslında güçsüz dendiğinde ya da cahil dendiğinde kendinden bahsedildiğini bilmek çok can sıkıcı olmalı (kastedilen cahillik bilgi eksikliği değil)..
Peki hocam ne yapalım? :)
muhteşem bir anlatım
Program Notları-ARKADAŞLIK, YANDAŞLIK, GÜÇ - 2
*Güç her zaman bir gösteri ile karıştığında orda her zaman bir ikna etme zorunluluğu olduğu için gösteriye dönüşür.
*Güç her zaman bir iletişim gücüdür soyuttur gerçek olamaz./Kürdan ile başlayıp araba ile çıkan
*Asıl mesele başkalarını ikna etme yetisidir.Başkalarını ikna etme gücü ise en çok başkalarını ikna etme zorunluluğu hisseden kişi de ortaya çıkacaktır.
*Her çağın en güçlü kişileri hitabeti hüçlü olanlardır ve bu hitabette kendilerine pay çıkarmak için hitabettir.
*Madem önemli olan güçlü olduğuna dair algı yaratmaktır.Bu algıyı oluşturmak isteyen ilk nereleri ele geçirmelidir?Medya-Akademi-İletişim kanallarının tümü
*Bir insanın kendisine olan bakışı ile toplumun ona olan bakışı eşitlendiği ana biz kendiyle barışık olma hali diyoruz.
*Yandaşlığın olduğu yerde hiyerarşi vardır.
*Arkadaşlıkta duygudaşlık ön plandadır./her arkadaşlık ilişkisi iktidar güç ilişkilerini tamamen yadsır diyemeyiz.
*Arkadaşlığın temelinde duygusal birliktelik gözetilir.Yandaşlıkta ise çıkar temeli gözlenir.
*Her ne kadar biri duygudaşlığı öteki ise güç istencini hedeflese de en temelde iki tarafta da kişisel çıkar mekanizması devrededir.
*İktidar sahibi yandaşa bağımlıdır çünkü güçlüyüm algısını onlar üzerinden yayacaktır.
*İnsan ne zaman indirgenir propaganda yapacağın zaman.
*İktidar sahibi ile yandaş arasındaki ilişki zorunlu olarak tepeden olmak zorundadır aksi takdir de iktidar sahibinin gücü sorgulanır.
*Yandaşlık dünyasında her şey bir gösteridir.
*Hitler zamanındaki yapılar hem dışarıya hemde içe bir mesajdır.
*Rıza üretirken böylesi yapılarda rıza bir miktar gösterinin korkunçluğu ile yapılır.
*Güçlülerin birleşmesinde gelecek pozitifken güçsüzlerin birleşmesinde gelecek daima negatiftir./Eğer birlik olmazsak kaybedeceğiz vb vb
*Güç dışsallıkla ilişkilidir ama çok da ilişkili değildir.Kendisini asıl soyutlama da gösterir.
abi ne güzel konuşuyor ya kafayı yicem
Söylenenlerin çoğuna katılıyorum ama kendiyle barışık insanın tanımına katılmıyorum. Kendiyle barışık insanı toplumun gözündeki kendisiyle, kendi gözündeki kendisiyle aynı seviyede gören kişi olarak tanımlandı ama bu neye, kime göre aynı seviye? Mesela toplumdan farklı ahlak ve hayatı yaşama değerleri olan bir adam toplum tarafından çok alçak seviyede görülse bile kendi negatif ve pozitif duygularını kabullendiğinde bence yine de kendisiyle barışık olabilir.
Zihin açıcı bir video oldu.
Güzel
Thank you bro ❤
Harkulade
Hocam iyi ki varsınız
👏👏👏
Yildirim
Yalin hocayi dinledikce kendimi geri zekali hissediyorum normal bisey mi acaba
7:20 çünkü insanlar bilgisi çok olanı değil, sesi çok çıkanı lider seçermiş. bilgili ve sesi çok çıkan neden hiç yok? çünkü cesaret cehaletten gelir
kendini muhalif addedenler oturup sizi izlesinler hocam
Duygu nedir nasıl oluşur ?
👍
Utanarak bir şey itiraf edeyim o sınıftaki hıyar bendim. Çok şükür ki lise de bıraktım hıyarlık etmeyi.
7:56 😑
24:07 Mevzu derin 😔
Çok izlenmez bu videolar.
Avrupada en çok sığır ülkemizde yetişiyor açıklaması yeni yapılmışken.
musluk su mu damlatıyor?
okumuş adamın hali başga
😀😀😀
İlk kibrit -> Yae
kürdan hikayesine inanan var mı ya? ben daha öncede okumuştum o muhabbeti inanmamıştım. eskiden pete ve pete'in maceraları diye bir dizi vardı orada öyle bir çocuk vardı takasla işi büyüten.
Hocam araba ile giren ne ile çıktı acaba asıl sorun orda bence :) umarım araba ile giren de kürdan ile çıkmamıştır. :)
karsidaki kisinin icerige yeterli entellektuel katkiyi yapamamasi sebebiyle neredeyse monologa donusmus bir yayin. Icerik tabi ki guzel ama Ilker Canikligil ile saglanan akiskanlik yok. Kahkahalar bile samimi gelmiyor.
Aman malum kişiler duymasın
Bir itirazim var.kandirma ve ikna arasında ki farki gormezden geliyorsunuz.kandirmada aldatma vardir..ikna etmede aldatma yoktur.ilki bos bardagi dolu gostermek ikincisi bos bardagi bos bos gostermektir.ilki yalana ikincisi gercege matuftur.
2 dislike: Malum kişi ve malum kişinin eski ortağı.