Dücane hocanın söyleşilerini dinlediğimde karşılıklı olarak dertleştiğimizi hissediyorum. Çünkü insanlara anlatamadıklarımızı/anlatamayacaklarımızı gündeme getiriyor. Düşünüyor ama anlatamıyoruz. Teşekkür ediyorum.
Dücane bey söyleşiyi birkez daha izleyerek tekrar ve tekrar çok teşekkür ederim. ülkenin en zarif ve en derin insanlarından birisiniz, ve çok zor topraklara doğmuşsunuz. İyi varsınız ve iyiki sizi tanidim,sayenizde biraz nefes alabiliyorum.
Hocam yine ufuk açıcı bir program oldu. Keşke her pazar film yorumlarına ilişkin yayın yapmayı gelenek hâline getirmeyi isteseniz. Sayenizde hem böylesi muhteşem bir filmden haberdar olduk hem de onun ufuk açıcı yorumuna sahip olduk. Çok teşekkürler hocam.
"Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe" "Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum" O yere ulaşmak aşkın diyalektiğinde mümkün belkide. O yolda yürümeyi seçiyorum. "Kişi sevmeye karşısındakinden, anlamaya kendinden başlar."
Hocanın kıymetli yorumlarını dinlemeden filmi izlediğimde anladıklarım veya anlamlandırdıklarım İnanç umudu besler ve empoze eder Akıl mantıkla bakar uzlaşması imkansızdır Akıl ve inancın tartışması tartışmaktan çok kendi içinde hakikat arayışı ve anlamlandırma Akıl yaşama maruz kaldık diye düşünürken inanç dünya ve insan yaşamı için klasik tüm dini metinlerdeki insanın sınav vermesi üzerine ilerlemekte ve ölümsüz yaşam için umut besleyip hayatta tutunmakta İnanç - umudu beslerken hem yaşamda hem yaşam sonrasında Akıl tamamıyla bütün bunların boş olduğunu savunmakta Filmden bir diyalog akıl - Eğer istediğin hayat bu değilse neydi ? inanç - bilmiyorum ama bu değil. akıl - sen planladığın hayatı mı yaşıyorsun ? inanç - hayır ama ben istediğimi değil ihtiyacım olanı aldım, bazen sahip olabileceğin en iyi şans budur.
“İnsan maruz kalmaya dayanamaz. O yüzden maruz kaldığı şeyleri kendisinin istediğine,kendisini ikna eder.” Dücane Cündioğlu - Hocam her yayının sonunda ‘bana katlandığınız,tahammül ettiğiniz için teşekkür ederim’ cümlenizi duyduğumda, size böyle hissettiriyor veya düşündürüyor olmaktan kendi adıma utanç duyuyorum.. Size katlanmak mı..?! Sizin zihninizde ve dahi gönlünüzde yolculuk edebilmek çok büyük lütuf.. İyi ki VAR-sınız! Emekleriniz için çok teşekkür ederim..
Son 15 dakika özellikle muazzamdı....Acının kardeşliği sözü de muhteşemdi...Böyle filmin varlığından bile haberim yoktu, ayrıca yürekten teşekkür ederim.. Siyah'ın Hz İsayi temsil ettiği benim için sonlara doğru ayan beyan ortadaydı ..Günahını söylemiyor oluşu da aslında günahın kendisi oluşunu da çağrıştırdı bana . Korintliler 5:21 Tanrı, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah yaptı; öyle ki biz de O'nun sayesinde Tanrı'nın doğruluğu olalım." Herhalde tarafsız bir gözle izleyemedim çünkü ; Sonlarda beyazın savunmasını nedense Şeytanın avukatı filminde Lucifer rolündeki Al Pacino'nun kelimeleri gibi gördüm.
“Vardım, varım, ya da olacağım; dilbilgisinin sorunudur bu, varoluşun değil.” der Cioran ‘Çürümenin Kitabı’nda. Ne hazindir ki sancısına da sözcükler yetmez Dücane Hocam. Sizin de dediğiniz gibi, sanat tam da bunun içindir. Sizinle bu sancıyı paylaşmak çok iyi geldi, emeğinize sağlık..
Hocam teşekkürler, sayenizde böyle güzel bir filmin varlığından haberdar oldum ve izledim, üzerine bir de sizin yorumunuz eklenince tarifsiz bir lezzet çıktı ortaya ağzınıza, yüreğinize sağlık iyi ki varsınız.❤️
Filmi izledim, iyiydi. Özellikle filmdeki ses kullanımını çok beğendim. "Dışarıdaki acıları görmüyor musun?" repliğine kadar birçok ses efekti kullanılıyor. Dairenin dışarısındaki şiddeti net olarak yansıtıyor. Pek çok insan bu seslere kulaklarını kapatıyor. Ben de profesör gibi bu acıların farkındayım ve tüm bu ıstırap beni derinden rahatsız ediyor. İnançsız profesörün duyduğu varoluşsal acı ve dünyaya bakışı, benim hissettiklerimle örtüşüyor.
Hocam yaşadığınız o yalnızlığı çok yaşadım bazen kendimi görünmez gibi , haykırdıgimda rüyamdaki gibi sesimin duyulmadigini canlı canl hissettim.sizi çok iyi anlıyorum desem inanirmisiniz.
Sesini duymaya anlamaya çalışıyorum,hocam yıllarca sorular sorarak !!!! Amaaa kendime....benzeri olayları yaşam tarihimiz bize gösterdi...cevabını veren yok...heyecanla izliyoruz zaman oldukça......yüreğinize sağlık...
Teşekkürler hocam emeğinize sağlık😊Keyifli bir sohbet oldu🙏 Hocam bir süre önce Karamazov kardeşlerinden söz etmiştiniz. Büyük engizisyoncu bölümünü sizin yorumunuzla dinlemek çok isterim sizin içinde uygun olursa ♥️😇🥰🤗
Belirsizliklerle başlamış ve öylece bitecek koca bir ömür ... Çözmek zor lakin çözümlemek mümkün. Teşekkür ederiz hocam. Koca bir pencere açtınız bakalım belki görürüz..
Hocam filmde bir tekrar ilgimi çekti, her iki karakterde durmadan pencereden kaygı içinde dışarıya bakıyorlar. Burada inancın, ya da inançsızlığın verdiği huzursuzluk veya kaygı mı vermek isteniyor yönetmen tarafından ? Aslında huzur kavramının hiçlik içinde olmak ile bir farkı olmadığı mı vurgulanıyor? Bir de şüphe ile sorgulama arasındaki fark. Bence şüphe olmadan sorgulama başlamaz. Aynı hayret (şaşırma) olmadan merakın olmayacağı gibi Teşekkür ederim. Muhabbetle 🙏
Ducane abi seninle roportaj yariktan sonra serdar akin, mumtaz turkone takip ediyorum birde akira krusova 3 filmini izledim cok tesekurederim Suan ekonomik durum yok sonra uyede olacagim hakiniz odenmez
Bir sanat yapıtını bir kez izlemekle gerçekten olmuyor. Bergman'ın Winter Light filmi de yıllar sonra beni bambaşka bir şekilde çarptı. Biz yaşadıkça sanat eserleri de her geri döndüğümüzde bambaşka şeyler söylüyor. Eser, eser ise ve yaşam da yaşam ise, bu şaşmıyor.
Merhabalar, "Godot'yu beklerken" ile aynı fikri, başka bir açıdan ele alan "Godot geldi" adlı oyun şu sıralar İBB Şehir Tiyatrolarında halen gösterimde.
- neden? yeterince kalırsam belki tanrı benimle konuşur diye mi? + hayır, benimle konuşur diye umuyorum.... tekrar izleyin kaçırdığınız çok şey var zira kasıtlı olarak kaçırmak istemiyorsanız.
her şeyin anlamını kaybettiği bir noktada ölüm de anlamını kaybeder diye düşünüyorum. Burada inancın yetersiz kaldığı nokta inananın bile ızdırabını dindirememesi. Filmde geçen ortak nokta da iki tarafın da sebepleri her ne kadar farklı olsa da acı ortak noktasından hareket ettiklerinde inanç veya inançsızlığın her hangi bir yerinde buluşmalarının ne kadar anlamsız kalması. Buradaki inançlının da inanmayanın da şüpheleri bu sohbeti bu kadar derinleştirebiliyor olması tespitinize gönülden katılıyorum. Çok inançlı insanlarla sohbetin bu kadar ilerlemesinin imkanı yok. Temelsiz inançsızlarla da konuşma bir süre sonrası saygısızca saldırmalara indirgeniyor.
Hocam öncelikle teşekkür ederim. Şüpheden bahsettiğiniz bölüme istinaden ; Doubt (2008, Yön.John Patrick Shanley ) Meryl Streep. Dün Netflixte izledim, Bugün de sizin film okumanızı görünce Allah be dedim :) ... Siz anladınız beni hocam :))) Teşekkürler.
Filmi izlerken bende de farklı bir örüntü yarattı hikaye. Siyah ve Beyaz, bir ying yang motifi gibi. İki taraf! da kopamadıkları bir siyaha ve beyaza sahipler. Filmin finaline kadar, bir diyalog değil de aslında bitmemiş uzun bir iç çatışmayı izliyor gibi düşündüm. Dolayısıyla film iki farklı karakter kurgusuyla başlasa da, temelde bir karakterin defaatle sorgulayan ve defaatle teslim olan taraflarlarını simgelediğini, Siyah'ın Beyaz'ı kaybedene kadar ondan vazgeçmek istemediğini ve teslimiyeti ile artık kendi ölümüne de teslim oluşuyla filmin final yaptığı fikrindeydim. Siyah içe ve benliğe dönük, beyaz da hep dışa dönük ve dış dünyayı anlamlandırma peşinde, ikisi de aksini deneyimlemiş ve orada huzur bulamamış. Hiçbir karakter, siyah ve beyazın güncel halleri gibi böyle keskin değildir, çatışmalar yaşar ama iki karakter de keskin simgelendiği için fikrime saplanarak izledim. Yorumlarınız çok değerli, filmi siz video paylaşınca seyretmek istedim ve bu kadar güzel bir film bana nasıl denk gelmedi şaşırdım açıkçası. Kendimi sinefil görürüm, bir çok filmi ismen duymuşluğum vardır. Fakat bu film daha önce hiç duymamıştım bile. Teşekkürler. Sizden okumalar geldikçe muhteşem filmler izleme fikri çok hoşuma gitti, umarım devamı gelir.
Gözlerimi kapayıp zihnimde türlü metafizik spekülasyonlar yapıp, Zihnim iyice Alabora olup, bulanıp karışıyor Bir türlü çıkamıyorum işin içinden ama ne zaman ki Tan Ayaz yıldızlı birgökyüzüne başımı kaldırıp baksam hemen her şey yerli yerine oturuveriyor. işte bak Tanrı orada! Yıldızlar kadar uzak gözlerim kadar yakın.
Filmi izlemeye başladım. GÜNBATIMI SINIRI - The Sunset Limited (2011) Samuel L. Jackson ve Tommy Lee Jones oynuyorlar. “Film, intihar etmek isteyen ateist bir profesör ile onu intihardan vazgeçirmek isteyen dindar bir adamın karşılıklı konuşma ve tartışmasını bizlere sunmaktadır. Film tek mekânda ve iki oyuncu ile geçmektedir. Karakterler “Siyah” ve “Beyaz” olarak nitelendirilmektedir. Kendisini trenin önüne atarak intihar etmek isteyen profesörü son anda ortaya çıkıp kurtaran Siyah, profesörü kendi evine getirir ve onu intihar fikrinden uzaklaştırmak için onunla konuşmaya karar verir. Film boyunca çeşitli simgeleştirmeler, imgelemeler, hatta ikonlaştırmalar göze çarpmaktadır. Her ne kadar İncil temelli olarak din savunuculuğu yapılsa da, evrensel bir İlah fikri ve inancı gözetildiği rahatlıkla görülmektedir. Kilit olan çeşitli kavramlar üzerine düşülmüş, bir dindar ve ateistin hayata bakış açısı genel itibariyle tarafsız olarak sunulmaya çalışılmıştır.” …………… “Cormac McCarthy'nin oyunundan uyarlanan bu film, ten renklerine göre Beyaz ve Siyah denilebilecek iki karakterin etrafında döner. Siyah dindar bir Hristiyan, Beyaz ise ateist bir profesördür. Film Siyah'ın Beyaz'ı, bir trenin önüne kendisini atmaya çalışmasından kurtardığını öğrenmemizle başlar. Film boyunca bu ikili tanrının varlığı yokluğu, hayatı yaşamanın anlamının olup olmadığı, insanın kötülüğü, her şeyin geçiciliği gibi konularla ilgili bir tartışmaya koyulurlar.”
Hocam ne kadar zor bir konu bu. :Nereye giderseniz gidin acılarınız sizi takip edecektir. Ne gariptir ki, "gönüllü olarak " acıları seçmenin gölgesinde kalıp da bir türlü o seçimi yapamayan pek çokları vardır. O seçimi yapamamaktan "kuşkunun gölgesinde" yaşamaktan kaçılabilir mi? Başka bir yolu var da görmüyor muyuz? Seçimi yapamamak yaşamdan korkmak olabilir mi?
Dücane Cündioğlu bu işte. Gerçek Dücane, görüyorum onu. Gördüm. Hayranım ona, tanışık gibiyim onunla, resmen hissediyorum. Yirmi yıl önce binanın temellerini yıktığı yazısı çok gerçek. O yirmi yılın öncesi ve sonrası. Birinde geveze diğerinde yine geveze. Arada bu gerçek halleri, bu gün gibi. Anlatacak çok şeyi var ama anlatamayacağını yine hatırladığında arada gevezelik ediyor. Ben çok üzülüyorum bu kadar dolu iken susuşmak. Bir dalıyor derine sonra çıkmak zorunda hissediyor. Bu çok büyük bir sızı. O yarayla yaşamak, vakit gelene kadar zamanları geçirmek gibi, doldurmak gibi. Nefes alma vakitleri yaratmaktan başka bir şey değil o gevezelik dediğim. Buna mecbur. Bu da benim mecburiyetim, yani böyle düşünmek zorundayım. Yoksa yapamıyorum, ancak bu şekilde anlam veremesem de anlayabiliyorum. Hayatım boyunca bir kişi tanıdım gerçek olan. Bir diğeri de Dücane Cündioğlu. O gerçek, çok gerçek. Çünkü Ona baktığımda, kendime bakma ihtiyacı hissediyorum. Öyle bir durum oluyor. Ona bakarken, birden bakışlarım kendime dönüyor. O bunu yapıyor. Böyle insanların peşindeyim hep. Hayran kalırım kendisine. İzlerken kendisini sakince çırpınıyor gibi gelir hep. Hem acı çekiyor, hem zevk alıyor gibi gelir. Rabbim son nefesini gülümseyerek vermeyi nasip etsin. Amin.
Maşallah. Gece gece. Ne kadar da dolusunuz siz de. Çok haklısınız ama. Hocanın sohbetleri, hayatımın en anlamlı zamanları benim için de. Bazen gözyaşları ile en mutlu olduğum anlar. Çoğu şeye değişilmez. Anlamsız hayatta, ruhumuza üflüyor
Hocam yine Cormac McCarthy'nin kitabından uyarlanan No Country For Old Men'i (2007) de tavsiye ederim. Filmi en az 10 kez izlemişimdir ama siz muhtemelen daha önce hiç görülmemiş bir ışığın altında inceleyeceksiniz. (Bu filmdeki Tommy Lee Jones orada da oynuyor)
Selam ..yoksunluk ve sızı olayı bir anlamda yok olamama çaresizliği mi acaba derinlerimde hissiyatı bu oluyor .yok olamama duygusu belki inanca tutunmaya mecbur bırakıyor ki devamlılık süreklilik kazansın dönüşüm yenilik duygusu versin ve insan yeniden yeniden var olmalarla yok olamamanın türlü nefes alacak noktalarını keşf edebilsin ki çıldırma noktasına hiç ulaşamasın merhameti belki de 🤷♀️ İyi ki derinlerinlerinizi açıyorsunuz en karanlığa seslendiğiniz noktalara varma niyetiyle selamlıyorum .
“Her tarafından ışık çıkıyor ama sen karanlıktan başka bir şey görmüyorsun” Dücane Hocam sizin yazılarınızda da buna benzer itiraflar vardı.Bu nasıl bir olgudur.İzaha muhtaç bir hüzün hali mi?Bilmede bir kemâl seviyesi mi?
Hocam merhaba. Öncelikle kuşkunun kıymetine dikkatimi çektiğiniz için teşekkür ederim. Hocam, doğru mu anladım bilemiyorum. Kusku, insanın sorularını hakikate ulaşmak için sorması şüphe ise istediği cevabı almak için soru sorması diyebilir miyim?
Hocam filmin başlarında Freudyen bir sahne görüyoruz; Id'in Superego'yu terapiye alışı olarak bakarsak "ben oradaydim" ifadesi de bir anlam bulabilir. Neden olmasin😊
Tum hayatimiz boyunca superego Id'e terapi yapiyor bir nevi..belki de "son an"a gelince Id superegoya terapi yapiyordur; fikir bu acidan da hosuma gitti😊
İsa'nın avuçlarına çivi çakan romalı askerler için : Af et bunları Baba, ne yatıkarını bilmiyorlar , dua ettiği gibi. İsa'nın gücü güçsüzlükte kendini gösterir, bunu anlayabilmek için İsa'nın yeniden doğuş öğretisini anlamak lazım .
Profesörün sadece Eyüp Kitabını okumuş olması, edebi değeri yüksek kabul edildiği için, inanmayan birinin de buna ilgi duymuş olması olarak açıklanabilir. Ancak profesörün duygu dünyasında, acılar içindeki Eyüp'ün serzenişlerinin de bir payı var mıdır acaba.
11 дней назад+1
Ağzınıza sağlık efenim. The Sunset Limited'ı seven bunu da sevdi: My Dinner with Andre
Allah her şeyin sahibidir ve O'na güvenen asla yalnız kalmaz. O'na yakın olan nur bulur, uzak olan karanlıkta kalır. Dünyadan yorulan ruhlara sığınak O'dur. Kim içtenlikle O'na kul olursa, kainatın tüm güzellikleri onun olur. İşte iman bu bağdır.Alemi nurlandırır vesselam.
Kaosa mütevazi bir katkı ; Lucky - John Carroll Lynch (2017) Dupa Dealuri(Beyond the Hills)- Cristian Mungui(2012) Saint Frances- Alex Thompson (2019) You Will Die At Twenty- Amjad Ebu Alala(2019) İda- Pawel Pawlikowski (2013) Whisky - Juan Pablo Rebella ( 2014) Willow- Milcho Manchevski (2019) İl peccato(Sin) - Andrei Konchalovsky(2019)
The Sunset Limited'i film çıktığı zaman izlemiş ve çok sevmiştim ama sanırım HBO filmi olduğu için çok kişi tarafından izlenmemişti... Filmi izleyince insanın aklına hemen iki film daha geliyor, biri Louis Malle'in My Dinner with Andre'si (ki The Sunset Limited'deki diyalogların dinamiği ve filmdeki oyunculuklarla My Dinner with Andre arasında bir yakınlık var), bir de bu ikisinden farklı olarak daha acemice yapılmış bir TV filmi havasındaki The Man from Earth... (The Sunset Limited gösterildiği zaman Amerika'daki bazı eleştirilerde filmin The Man from Earth'e 'Hristiyanların cevabı' olduğu söylenmişti, malum The Man from Earth'de ibre ateistlerin tarafındadır, The Sunset Limited'de final sahnesi dolayısıyla Hristiyanların) Bir de Dücane Bey keşke film videolarınızı daha sık ve farklı filmler için düzenli olarak yapsanız (örneğin ayda bir) ne güzel olur... Yani mesela My Dinner with Andre hakkında bir program güzel olurdu, açıkçası o film hakkında da neler söyleyeceğinizi merak ediyorum...
Black el, white dil olmalı. Sözcükler beyaza, eyleme (engelleme) siyaha verildi. Herkes işini yapmalı. -artık kelimeler bende olmasa da görevimi yapacağım."tamam mı? (Son sahne)"
Sixi dinlemeyi seviyorum. Ama çok uzun video çekiyorsunuz. Agir ilerliyor. Ben hiperaktif bir yapıya sahibim .sabredemiyorum sonuna kadar.lutfen kısa video ysparmisiniz
Spoiler verince izlenemeyen film izlenmeye layık olmayan filmdir. Ben filmleri 3’e ayırıyorum: 1) bir defa izlenmeye layık filmler. 2) Bir kaç defa izlenebilenler, 3) filmin Başından başlanmaya bile gerek olmayan neresinden başlanırsa başlansın izlenebilen, izlenme sayısı olmayan ve sayılmayanlar Legende filmler. Yani idesi olan filmler mesela yüzüklerin efendisi ve matrix serisi gibi)
Hocam bir şey daha sormak istiyorum. Sızı insanların beni görmemesi ise bu sebeple insanlardan kaçma eylemime acı ve bir ömür yalnızlığa yaren olacak olmama da ağrı diyebilir miyim? Cevabınıza ihtiyacım var.
kim ne anladı da dönüyor bu muhabbet sanki birleştik de parçalandı ahiret susuz kalmış sözler insana ihanet sen eminsin ama burası kıyamet aptalın korkusu senin için bir nefes yıkılmaz dünyan aslında bir kafes kime sahipsen odur sahibin şeytan bile düşer gökten sana mı döner rabbin
39:32 acı
48:23 beklemek
56:10 köylü ateist
1:03:41 irfan
1:05:53 kuşkucu-sorgulayıcı
1:12:21 kuşku ve inanç
1:17:20 köylü ateizmi
1:25:58 dindarlık
1:33:11 belirsizlikle yüzleşmek
1:48:55 varlık
Dücane Bey bu videonuzu görünce önce filmi izledim, sonra yorumlarınızı dinledim. Çok doyurucu, düşündürücü ve keyifliydi. Teşekkür ederim.
Dücane hocanın söyleşilerini dinlediğimde karşılıklı olarak dertleştiğimizi hissediyorum. Çünkü insanlara anlatamadıklarımızı/anlatamayacaklarımızı gündeme getiriyor. Düşünüyor ama anlatamıyoruz. Teşekkür ediyorum.
Çok etkileyici bir sohbet oldu. Çok çok teşekkürler. Emeğinize yüreğinize nefesinize sağlık.
Dücane bey söyleşiyi birkez daha izleyerek tekrar ve tekrar çok teşekkür ederim. ülkenin en zarif ve en derin insanlarından birisiniz, ve çok zor topraklara doğmuşsunuz. İyi varsınız ve iyiki sizi tanidim,sayenizde biraz nefes alabiliyorum.
Önce filmi, sonra videoyu izledim. İkisi de harikaydı. Teşekkürler. Ara sıra bu konsepte yayınlar keyifli olur.
İnsan olmanın Tanrısal trajedisi üzerine yerini bulan bir konuşma. Teşekkürler.
Teşekkür ederiz.
Hocam yine ufuk açıcı bir program oldu. Keşke her pazar film yorumlarına ilişkin yayın yapmayı gelenek hâline getirmeyi isteseniz. Sayenizde hem böylesi muhteşem bir filmden haberdar olduk hem de onun ufuk açıcı yorumuna sahip olduk. Çok teşekkürler hocam.
Teşekkürler.
"Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"
"Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum"
O yere ulaşmak aşkın diyalektiğinde mümkün belkide. O yolda yürümeyi seçiyorum.
"Kişi sevmeye karşısındakinden, anlamaya kendinden başlar."
Hocanın kıymetli yorumlarını dinlemeden filmi izlediğimde anladıklarım veya anlamlandırdıklarım
İnanç umudu besler ve empoze eder Akıl mantıkla bakar uzlaşması imkansızdır
Akıl ve inancın tartışması tartışmaktan çok kendi içinde hakikat arayışı ve anlamlandırma
Akıl yaşama maruz kaldık diye düşünürken inanç dünya ve insan yaşamı için klasik tüm dini metinlerdeki insanın sınav vermesi üzerine ilerlemekte ve ölümsüz yaşam için umut besleyip hayatta tutunmakta
İnanç - umudu beslerken hem yaşamda hem yaşam sonrasında Akıl tamamıyla bütün bunların boş olduğunu savunmakta
Filmden bir diyalog
akıl - Eğer istediğin hayat bu değilse neydi ?
inanç - bilmiyorum ama bu değil.
akıl - sen planladığın hayatı mı yaşıyorsun ?
inanç - hayır ama ben istediğimi değil ihtiyacım olanı aldım, bazen sahip olabileceğin en iyi şans budur.
“İnsan maruz kalmaya dayanamaz. O yüzden maruz kaldığı şeyleri kendisinin istediğine,kendisini ikna eder.”
Dücane Cündioğlu
- Hocam her yayının sonunda ‘bana katlandığınız,tahammül ettiğiniz için teşekkür ederim’ cümlenizi duyduğumda,
size böyle hissettiriyor veya düşündürüyor olmaktan kendi adıma utanç duyuyorum.. Size katlanmak mı..?!
Sizin zihninizde ve dahi gönlünüzde yolculuk edebilmek çok büyük lütuf..
İyi ki VAR-sınız!
Emekleriniz için çok teşekkür ederim..
hocam bu geceki sohbetiniz bir başkaydı emeğinize ve dilinize sağlık
@@süleyman_isik ❤️🌹 başka bir ruhani tılsımı vardı ben de katılıyorum size
Son 15 dakika özellikle muazzamdı....Acının kardeşliği sözü de muhteşemdi...Böyle filmin varlığından bile haberim yoktu, ayrıca yürekten teşekkür ederim.. Siyah'ın Hz İsayi temsil ettiği benim için sonlara doğru ayan beyan ortadaydı ..Günahını söylemiyor oluşu da aslında günahın kendisi oluşunu da çağrıştırdı bana .
Korintliler 5:21
Tanrı, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah yaptı; öyle ki biz de O'nun sayesinde Tanrı'nın doğruluğu olalım."
Herhalde tarafsız bir gözle izleyemedim çünkü ;
Sonlarda beyazın savunmasını nedense Şeytanın avukatı filminde Lucifer rolündeki Al Pacino'nun kelimeleri gibi gördüm.
“Vardım, varım, ya da olacağım; dilbilgisinin sorunudur bu, varoluşun değil.” der Cioran ‘Çürümenin Kitabı’nda. Ne hazindir ki sancısına da sözcükler yetmez Dücane Hocam. Sizin de dediğiniz gibi, sanat tam da bunun içindir. Sizinle bu sancıyı paylaşmak çok iyi geldi, emeğinize sağlık..
Hocam teşekkürler, sayenizde böyle güzel bir filmin varlığından haberdar oldum ve izledim, üzerine bir de sizin yorumunuz eklenince tarifsiz bir lezzet çıktı ortaya ağzınıza, yüreğinize sağlık iyi ki varsınız.❤️
Allah cc. Sizden razi olsun. Kendmii tanimama çok yardimci oldunuz. Gerçi muallak hiç bitmiyor puslu hava hiç bitmeyecek.
Hocam fevkalade hüzünlü bir sohbet olmuş; o ki, fazlaca tebessüm etmişsiniz. Sonsuz teşekkürler...
Hiç bu yönden bakmamıştım. Yani "Bezm-i Elest" kaynaklı... Müthiş...
Çok çok keyifle izlediğim bir yayındı. Teşekkür ederim 🙏
Filmi izledim, iyiydi. Özellikle filmdeki ses kullanımını çok beğendim. "Dışarıdaki acıları görmüyor musun?" repliğine kadar birçok ses efekti kullanılıyor. Dairenin dışarısındaki şiddeti net olarak yansıtıyor. Pek çok insan bu seslere kulaklarını kapatıyor. Ben de profesör gibi bu acıların farkındayım ve tüm bu ıstırap beni derinden rahatsız ediyor. İnançsız profesörün duyduğu varoluşsal acı ve dünyaya bakışı, benim hissettiklerimle örtüşüyor.
Cok buyuksun hocam yasiyan son efsane❤
Masterpiece 🎩 varoluşsal sıkıntıların farkında olmak kabullenip böyle yaşamak bir uyuşturucu almadan göğüs germek
Hocam yaşadığınız o yalnızlığı çok yaşadım bazen kendimi görünmez gibi , haykırdıgimda rüyamdaki gibi sesimin duyulmadigini canlı canl hissettim.sizi çok iyi anlıyorum desem inanirmisiniz.
Güzel pazar akşamı için teşekkürler ❤
Afedersiniz filmi izlemedim ama kamil insan ile karşılaşmış emmare ile levvamede gezinen bizler gibi bir fani😊
ağzınıza sağlık hocam...❤daha çok film videosu lütfen...🙏
Sesini duymaya anlamaya çalışıyorum,hocam yıllarca sorular sorarak !!!! Amaaa kendime....benzeri olayları yaşam tarihimiz bize gösterdi...cevabını veren yok...heyecanla izliyoruz zaman oldukça......yüreğinize sağlık...
Selamlar Dücane hocam. Nefs terbiyesi vb. konuları içeren de bir video gelirse çok mutlu olurum. İyiki varsınız, seviliyorsunuz ❤🙏
Teşekkürler Bilge insan 🎩
Kadınlar ne kadar severse o kadar korkar. Sevgileri de kuşkuları da varsa aşırı var. Yoksa hiç yoktur.
- William Shakespeare | Hamlet
Teşekkürler hocam emeğinize sağlık😊Keyifli bir sohbet oldu🙏
Hocam bir süre önce Karamazov kardeşlerinden söz etmiştiniz.
Büyük engizisyoncu bölümünü sizin yorumunuzla dinlemek çok isterim sizin içinde uygun olursa ♥️😇🥰🤗
Belirsizliklerle başlamış ve öylece bitecek koca bir ömür ... Çözmek zor lakin çözümlemek mümkün. Teşekkür ederiz hocam. Koca bir pencere açtınız bakalım belki görürüz..
Hocam filmde bir tekrar ilgimi çekti, her iki karakterde durmadan pencereden kaygı içinde dışarıya bakıyorlar. Burada inancın, ya da inançsızlığın verdiği huzursuzluk veya kaygı mı vermek isteniyor yönetmen tarafından ? Aslında huzur kavramının hiçlik içinde olmak ile bir farkı olmadığı mı vurgulanıyor?
Bir de şüphe ile sorgulama arasındaki fark. Bence şüphe olmadan sorgulama başlamaz. Aynı hayret (şaşırma) olmadan merakın olmayacağı gibi
Teşekkür ederim. Muhabbetle 🙏
Ducane abi seninle roportaj yariktan sonra serdar akin, mumtaz turkone takip ediyorum birde akira krusova 3 filmini izledim cok tesekurederim
Suan ekonomik durum yok sonra uyede olacagim hakiniz odenmez
Ezelden gelen bir hisle ağlayarak dinledim♥️
Hocam madem bu film için bir yorum yaptınız, o halde The Man from Earth (2007) filmi içinde bir yorum beklerim. :)❤
Bir sanat yapıtını bir kez izlemekle gerçekten olmuyor. Bergman'ın Winter Light filmi de yıllar sonra beni bambaşka bir şekilde çarptı. Biz yaşadıkça sanat eserleri de her geri döndüğümüzde bambaşka şeyler söylüyor. Eser, eser ise ve yaşam da yaşam ise, bu şaşmıyor.
Merhabalar, "Godot'yu beklerken" ile aynı fikri, başka bir açıdan ele alan "Godot geldi" adlı oyun şu sıralar İBB Şehir Tiyatrolarında halen gösterimde.
- neden? yeterince kalırsam belki tanrı benimle konuşur diye mi?
+ hayır, benimle konuşur diye umuyorum.... tekrar izleyin kaçırdığınız çok şey var zira kasıtlı olarak kaçırmak istemiyorsanız.
MUHTEŞEM BİR SOHBETTİ.TEŞEKKÜRLER
Sorgulayıcı, yalnızca hakikatı talep eder.
Kuşkucu, şüphe duyduğu şeylerin kabul edilmesini ister.
Çok teşekkürler dücane bey
Düccane bey emegine saglik
her şeyin anlamını kaybettiği bir noktada ölüm de anlamını kaybeder diye düşünüyorum. Burada inancın yetersiz kaldığı nokta inananın bile ızdırabını dindirememesi. Filmde geçen ortak nokta da iki tarafın da sebepleri her ne kadar farklı olsa da acı ortak noktasından hareket ettiklerinde inanç veya inançsızlığın her hangi bir yerinde buluşmalarının ne kadar anlamsız kalması. Buradaki inançlının da inanmayanın da şüpheleri bu sohbeti bu kadar derinleştirebiliyor olması tespitinize gönülden katılıyorum. Çok inançlı insanlarla sohbetin bu kadar ilerlemesinin imkanı yok. Temelsiz inançsızlarla da konuşma bir süre sonrası saygısızca saldırmalara indirgeniyor.
Hocam öncelikle teşekkür ederim. Şüpheden bahsettiğiniz bölüme istinaden ; Doubt (2008, Yön.John Patrick Shanley ) Meryl Streep. Dün Netflixte izledim, Bugün de sizin film okumanızı görünce Allah be dedim :) ... Siz anladınız beni hocam :))) Teşekkürler.
Hocam daha çok film analizleri olsa keşke 🙏🙏 en azından 2 hafta da bir
Filmi izlerken bende de farklı bir örüntü yarattı hikaye.
Siyah ve Beyaz, bir ying yang motifi gibi. İki taraf! da kopamadıkları bir siyaha ve beyaza sahipler. Filmin finaline kadar, bir diyalog değil de aslında bitmemiş uzun bir iç çatışmayı izliyor gibi düşündüm. Dolayısıyla film iki farklı karakter kurgusuyla başlasa da, temelde bir karakterin defaatle sorgulayan ve defaatle teslim olan taraflarlarını simgelediğini, Siyah'ın Beyaz'ı kaybedene kadar ondan vazgeçmek istemediğini ve teslimiyeti ile artık kendi ölümüne de teslim oluşuyla filmin final yaptığı fikrindeydim.
Siyah içe ve benliğe dönük, beyaz da hep dışa dönük ve dış dünyayı anlamlandırma peşinde, ikisi de aksini deneyimlemiş ve orada huzur bulamamış. Hiçbir karakter, siyah ve beyazın güncel halleri gibi böyle keskin değildir, çatışmalar yaşar ama iki karakter de keskin simgelendiği için fikrime saplanarak izledim.
Yorumlarınız çok değerli, filmi siz video paylaşınca seyretmek istedim ve bu kadar güzel bir film bana nasıl denk gelmedi şaşırdım açıkçası. Kendimi sinefil görürüm, bir çok filmi ismen duymuşluğum vardır. Fakat bu film daha önce hiç duymamıştım bile.
Teşekkürler. Sizden okumalar geldikçe muhteşem filmler izleme fikri çok hoşuma gitti, umarım devamı gelir.
Freudyen sahne sonrasi benim icin de hersey Id'in Superegoya yaptigi bir terapi gibiydi.. boylece "ben oradaydım" cumlesi de yerine buldu
An, akıp giden zamanın içinde akmadan donup kalmakmış..
Sıkışmış bir sıkıntının içinde hapsolup, kendinde birikmeye mahkum edilmekmiş.
Maruz kalmak, hayatın tokadını bilmektir. ACI VERİCİ
Teşekürler
Film afişinde yazan her şeyi özetliyor aslında: "Nothing is ever black or white"
Gözlerimi kapayıp zihnimde türlü metafizik spekülasyonlar yapıp, Zihnim iyice Alabora olup, bulanıp karışıyor Bir türlü çıkamıyorum işin içinden ama ne zaman ki Tan Ayaz yıldızlı birgökyüzüne başımı kaldırıp baksam hemen her şey yerli yerine oturuveriyor. işte bak Tanrı orada! Yıldızlar kadar uzak gözlerim kadar yakın.
😂😂😂❤❤sevgiler hocam
Filmi izlemeye başladım.
GÜNBATIMI SINIRI - The Sunset Limited (2011)
Samuel L. Jackson ve Tommy Lee Jones oynuyorlar.
“Film, intihar etmek isteyen ateist bir profesör ile onu intihardan vazgeçirmek isteyen dindar bir adamın karşılıklı konuşma ve tartışmasını bizlere sunmaktadır. Film tek mekânda ve iki oyuncu ile geçmektedir. Karakterler “Siyah” ve “Beyaz” olarak nitelendirilmektedir. Kendisini trenin önüne atarak intihar etmek isteyen profesörü son anda ortaya çıkıp kurtaran Siyah, profesörü kendi evine getirir ve onu intihar fikrinden uzaklaştırmak için onunla konuşmaya karar verir. Film boyunca çeşitli simgeleştirmeler, imgelemeler, hatta ikonlaştırmalar göze çarpmaktadır. Her ne kadar İncil temelli olarak din savunuculuğu yapılsa da, evrensel bir İlah fikri ve inancı gözetildiği rahatlıkla görülmektedir. Kilit olan çeşitli kavramlar üzerine düşülmüş, bir dindar ve ateistin hayata bakış açısı genel itibariyle tarafsız olarak sunulmaya çalışılmıştır.”
……………
“Cormac McCarthy'nin oyunundan uyarlanan bu film, ten renklerine göre Beyaz ve Siyah denilebilecek iki karakterin etrafında döner. Siyah dindar bir Hristiyan, Beyaz ise ateist bir profesördür. Film Siyah'ın Beyaz'ı, bir trenin önüne kendisini atmaya çalışmasından kurtardığını öğrenmemizle başlar. Film boyunca bu ikili tanrının varlığı yokluğu, hayatı yaşamanın anlamının olup olmadığı, insanın kötülüğü, her şeyin geçiciliği gibi konularla ilgili bir tartışmaya koyulurlar.”
Hocam ne kadar zor bir konu bu. :Nereye giderseniz gidin acılarınız sizi takip edecektir. Ne gariptir ki, "gönüllü olarak " acıları seçmenin gölgesinde kalıp da bir türlü o seçimi yapamayan pek çokları vardır. O seçimi yapamamaktan "kuşkunun gölgesinde" yaşamaktan kaçılabilir mi? Başka bir yolu var da görmüyor muyuz? Seçimi yapamamak yaşamdan korkmak olabilir mi?
Dücane Cündioğlu bu işte. Gerçek Dücane, görüyorum onu. Gördüm. Hayranım ona, tanışık gibiyim onunla, resmen hissediyorum.
Yirmi yıl önce binanın temellerini yıktığı yazısı çok gerçek. O yirmi yılın öncesi ve sonrası. Birinde geveze diğerinde yine geveze. Arada bu gerçek halleri, bu gün gibi. Anlatacak çok şeyi var ama anlatamayacağını yine hatırladığında arada gevezelik ediyor. Ben çok üzülüyorum bu kadar dolu iken susuşmak. Bir dalıyor derine sonra çıkmak zorunda hissediyor. Bu çok büyük bir sızı. O yarayla yaşamak, vakit gelene kadar zamanları geçirmek gibi, doldurmak gibi. Nefes alma vakitleri yaratmaktan başka bir şey değil o gevezelik dediğim. Buna mecbur.
Bu da benim mecburiyetim, yani böyle düşünmek zorundayım. Yoksa yapamıyorum, ancak bu şekilde anlam veremesem de anlayabiliyorum. Hayatım boyunca bir kişi tanıdım gerçek olan. Bir diğeri de Dücane Cündioğlu. O gerçek, çok gerçek. Çünkü Ona baktığımda, kendime bakma ihtiyacı hissediyorum. Öyle bir durum oluyor. Ona bakarken, birden bakışlarım kendime dönüyor. O bunu yapıyor. Böyle insanların peşindeyim hep. Hayran kalırım kendisine. İzlerken kendisini sakince çırpınıyor gibi gelir hep. Hem acı çekiyor, hem zevk alıyor gibi gelir. Rabbim son nefesini gülümseyerek vermeyi nasip etsin. Amin.
Maşallah. Gece gece. Ne kadar da dolusunuz siz de. Çok haklısınız ama. Hocanın sohbetleri, hayatımın en anlamlı zamanları benim için de. Bazen gözyaşları ile en mutlu olduğum anlar. Çoğu şeye değişilmez. Anlamsız hayatta, ruhumuza üflüyor
Demek ki "Godoy"u yalnızca ben beklemiyormuşum😊 Ruhsal dünyamın komşusu varmış bu dünya da
Hocam yine Cormac McCarthy'nin kitabından uyarlanan No Country For Old Men'i (2007) de tavsiye ederim. Filmi en az 10 kez izlemişimdir ama siz muhtemelen daha önce hiç görülmemiş bir ışığın altında inceleyeceksiniz. (Bu filmdeki Tommy Lee Jones orada da oynuyor)
Selam ..yoksunluk ve sızı olayı bir anlamda yok olamama çaresizliği mi acaba derinlerimde hissiyatı bu oluyor .yok olamama duygusu belki inanca tutunmaya mecbur bırakıyor ki devamlılık süreklilik kazansın dönüşüm yenilik duygusu versin ve insan yeniden yeniden var olmalarla yok olamamanın türlü nefes alacak noktalarını keşf edebilsin ki çıldırma noktasına hiç ulaşamasın merhameti belki de 🤷♀️
İyi ki derinlerinlerinizi açıyorsunuz en karanlığa seslendiğiniz noktalara varma niyetiyle selamlıyorum .
“Her tarafından ışık çıkıyor ama sen karanlıktan başka bir şey görmüyorsun”
Dücane Hocam sizin yazılarınızda da buna benzer itiraflar vardı.Bu nasıl bir olgudur.İzaha muhtaç bir hüzün hali mi?Bilmede bir kemâl seviyesi mi?
06:20, Yönetmen Tommy Lee Jones, senaryo Cormac McCarthy
Çok çok çok teşekkürler
Hocam merhaba. Öncelikle kuşkunun kıymetine dikkatimi çektiğiniz için teşekkür ederim. Hocam, doğru mu anladım bilemiyorum. Kusku, insanın sorularını hakikate ulaşmak için sorması şüphe ise istediği cevabı almak için soru sorması diyebilir miyim?
Hocam filmin başlarında Freudyen bir sahne görüyoruz; Id'in Superego'yu terapiye alışı olarak bakarsak "ben oradaydim" ifadesi de bir anlam bulabilir. Neden olmasin😊
Tum hayatimiz boyunca superego Id'e terapi yapiyor bir nevi..belki de "son an"a gelince Id superegoya terapi yapiyordur; fikir bu acidan da hosuma gitti😊
Bir tek konu MUHTEŞEM ortama çok küçük bir eksi yazmam gerekir. Bulunduğum ortam gere ses çok inişli çıkışlı.
Zihin emeğine sağlık abi…
Teşekkürler
1:16:49-1:17:27 arası "hiç tereddüt etmeden" siyahi aktörün ağzıdan filme eklenebilir. Müthiş bir doğaçlama; bir taşkınlık hali.
İsa'nın avuçlarına çivi çakan romalı askerler için : Af et bunları Baba, ne yatıkarını bilmiyorlar , dua ettiği gibi. İsa'nın gücü güçsüzlükte kendini gösterir, bunu anlayabilmek için İsa'nın yeniden doğuş öğretisini anlamak lazım .
Geceden beri filmin adını duymaya çalışıyorum yok! Ayyyy buldum basliktaymis. Bende yazmiycam
Ben de bulamadım, bilginizi paylaşma zevkini tatmanızı diliyorum. Bizimle de paylaşabilir misiniz
@@nesibeyldrm2692
“The Sunset Limited” (2011)
Açıklama kısmında yazıyor ^^
The sunset limited
@@tarkaltundag1803 teşekkür ederim. Yazıyormuş açıklamada :)
Harika
Profesörün sadece Eyüp Kitabını okumuş olması, edebi değeri yüksek kabul edildiği için, inanmayan birinin de buna ilgi duymuş olması olarak açıklanabilir. Ancak profesörün duygu dünyasında, acılar içindeki Eyüp'ün serzenişlerinin de bir payı var mıdır acaba.
Ağzınıza sağlık efenim.
The Sunset Limited'ı seven bunu da sevdi: My Dinner with Andre
Ben ordaydım! Sen göremiyordun ama ben vardım. Bir nevi melek mi oluyor?😮
Allah her şeyin sahibidir ve O'na güvenen asla yalnız kalmaz. O'na yakın olan nur bulur, uzak olan karanlıkta kalır. Dünyadan yorulan ruhlara sığınak O'dur. Kim içtenlikle O'na kul olursa, kainatın tüm güzellikleri onun olur. İşte iman bu bağdır.Alemi nurlandırır vesselam.
Gün batımı sınırı
The Sunset Limited
Filim adını soranlar olmuş
"ben hep kendi ayak sesimi duydum." ... Yalnızlık
Kaosa mütevazi bir katkı ;
Lucky - John Carroll Lynch (2017)
Dupa Dealuri(Beyond the Hills)- Cristian Mungui(2012)
Saint Frances- Alex Thompson (2019)
You Will Die At Twenty- Amjad Ebu Alala(2019)
İda- Pawel Pawlikowski (2013)
Whisky - Juan Pablo Rebella ( 2014)
Willow- Milcho Manchevski (2019)
İl peccato(Sin) - Andrei Konchalovsky(2019)
ulus baker hakkında düşünceleriniz nelerdir ?
The Sunset Limited'i film çıktığı zaman izlemiş ve çok sevmiştim ama sanırım HBO filmi olduğu için çok kişi tarafından izlenmemişti... Filmi izleyince insanın aklına hemen iki film daha geliyor, biri Louis Malle'in My Dinner with Andre'si (ki The Sunset Limited'deki diyalogların dinamiği ve filmdeki oyunculuklarla My Dinner with Andre arasında bir yakınlık var), bir de bu ikisinden farklı olarak daha acemice yapılmış bir TV filmi havasındaki The Man from Earth... (The Sunset Limited gösterildiği zaman Amerika'daki bazı eleştirilerde filmin The Man from Earth'e 'Hristiyanların cevabı' olduğu söylenmişti, malum The Man from Earth'de ibre ateistlerin tarafındadır, The Sunset Limited'de final sahnesi dolayısıyla Hristiyanların) Bir de Dücane Bey keşke film videolarınızı daha sık ve farklı filmler için düzenli olarak yapsanız (örneğin ayda bir) ne güzel olur... Yani mesela My Dinner with Andre hakkında bir program güzel olurdu, açıkçası o film hakkında da neler söyleyeceğinizi merak ediyorum...
Ölümlü bir canlının inanmaktan başka hayatı izah şekli olamaz, aslında inanmadığını söyleyen de inanmaktadır.
Tanrılar öldü helvasını yedik
Posetitel Muzeya hocam bu filmi de yorumlayın lütfen.
Hocam anime izlermisiniz bilmiyorum ama Angel's Egg filmide bu konuyu ele alıyor 2 karakter üzerinden
Allah eyvallah ❤❤❤
Black el, white dil olmalı. Sözcükler beyaza, eyleme (engelleme) siyaha verildi. Herkes işini yapmalı. -artık kelimeler bende olmasa da görevimi yapacağım."tamam mı? (Son sahne)"
Sixi dinlemeyi seviyorum.
Ama çok uzun video çekiyorsunuz. Agir ilerliyor. Ben hiperaktif bir yapıya sahibim .sabredemiyorum sonuna kadar.lutfen kısa video ysparmisiniz
Spoiler verince izlenemeyen film izlenmeye layık olmayan filmdir. Ben filmleri 3’e ayırıyorum: 1) bir defa izlenmeye layık filmler. 2) Bir kaç defa izlenebilenler,
3) filmin Başından başlanmaya bile gerek olmayan neresinden başlanırsa başlansın izlenebilen, izlenme sayısı olmayan ve sayılmayanlar Legende filmler. Yani idesi olan filmler mesela yüzüklerin efendisi ve matrix serisi gibi)
İnanmis gorunen inanmamislar imanmamislari inandirmaya calisir ve yoldan cikarlar
İntihar etmek! Tüm anlamlarının ötesinde, neden "haram" olduğunu fatk ettiği bir An! vardır İnsan olunca İnsancığın.
Hocam bir şey daha sormak istiyorum. Sızı insanların beni görmemesi ise bu sebeple insanlardan kaçma eylemime acı ve bir ömür yalnızlığa yaren olacak olmama da ağrı diyebilir miyim? Cevabınıza ihtiyacım var.
Din savaşları bitti. Ama hâlen kuran elimde cephede beklemek gibi bekliyoruz galiba
Ah be hoca
Tanrı da bu belirsizliği istedi.
Belki de
Hocam ufuk açıyorsunuz teşekkürler. Ayrıca tarikat cemaatlere Kemalist teyzelerin bakışını söylediniz. Fakat 15 temmuzu bir tarikatın yaptığını unutmayalım. Saygılar.
kim ne anladı da dönüyor bu muhabbet
sanki birleştik de parçalandı ahiret
susuz kalmış sözler insana ihanet
sen eminsin ama burası kıyamet
aptalın korkusu senin için bir nefes
yıkılmaz dünyan aslında bir kafes
kime sahipsen odur sahibin
şeytan bile düşer gökten sana mı döner rabbin
Hocam şu filmede bakar mısınız?
filmi bulamadım. link atacak var mı_?
Hocam nolur nolur dogville yorumlayin❤❤❤❤❤❤