Hayran olduğum gizemli evrenden bir o kadar da korkuyorum, bir o kadar da merak ediyorum, bu ne ihtişamlı bir yaratım, bu nasıl bir sanat, bu nasıl bir matematik, bu nasıl bir kimya? 🙏♥️
ÇUKUR’U AŞAN TEHLİKE Yamaç Koçovalı, mahallede bitmek bilmeyen sorunlardan kaçmak ve bir süreliğine her şeyden uzaklaşmak isterken, hiç tahmin etmediği bir teklifle karşılaştı. İstanbul’da gizli bir devlet projesi, yerel halktan belirli yeteneklere sahip insanları işe alıyordu. “Gökyüzüne ulaşmak isteyenlerin cesur olması gerekir,” demişlerdi. Yamaç, bu teklifin absürt bir şaka olduğunu düşünse de, detayları öğrenmek için toplantıya katılmaya karar verdi. Yamaç, kendini bir uzay araştırma şirketinin ofisinde buldu. Devlet yetkilileri ona şu soruyu sordular: “Hayatınız boyunca sınırları zorlamayı sevmişsiniz. Ama hiç sınırlarınızı uzayda test etmeyi düşündünüz mü?” Bu cümle, onun aklını karıştırdı. Yamaç önce kabul etmek istemedi. Ama içten içe, bu görevden mahalleyi, ailesini ve geçmişin acılarını bir süreliğine bırakmak için bir fırsat olarak görüyordu. Daha önce Çukur’da gördüğü hiçbir şeye benzemeyen bir macera! Peki ya bu macera, hayal edebileceğinden çok daha tehlikeli olsaydı? --- ÇUKUR EKİBİ UZAYA ÇIKIYOR Görev, bir grup insanı uzayda keşfedilen bir "boşluk" bölgesine göndermekti. Bu boşluk, evrendeki diğer tüm kara deliklerden farklıydı. Bir tür geometrik şekil gibi görünüyordu, ama tamamen sabitti. Radyo sinyallerine yanıt vermiyordu ve sanki tamamen "ölü" bir bölgeydi. Ama işin korkutucu kısmı, bu boşluk yakınlarındaki tüm uydular, gemiler ve insanlar kayboluyordu. Devlet, bu tehlikeli göreve gitmek için sıradan, ama tehlikelere karşı dayanıklı bir ekibe ihtiyaç duyuyordu. Çukur ekibi, bir şekilde bu listeye girmişti. Yamaç, önce bu göreve tek başına gitmeyi düşündü. Ama Vartolu (Erkan Kolçak Köstendil) hemen karşı çıktı. “Sen kafayı mı yedin? Çukur’u burada bırakıp yıldızların arasında mı kaybolacaksın? Öyle bir yere gidiyorsan, ben de geliyorum,” dedi. Ardından Cumali (Necip Memili) ve Akın (Burak Dakak) da bu çılgın göreve katılmaya karar verdi. Onlar için, bir uzay görevi, Çukur’daki düşmanlarla mücadele etmekten farklıydı, ama bir o kadar da cezbedici görünüyordu. Karanlık ve bilinmezlik onları çağırıyordu. --- GÖREVİN BAŞLANGICI Ekip, bir hafta süren eğitimden sonra uzay gemisi “Koçovalı-1” ile yolculuğa çıktı. Gemi, en ileri teknolojiyle donatılmıştı. Her şey planlandığı gibi gidiyordu. Gemi Dünya’dan ayrıldığında, İstanbul’un ışıkları yavaş yavaş yok oldu ve kendilerini tamamen sessizliğin içinde buldular. Yamaç pencereden dışarı bakarken içinden şu cümle geçti: “Burası sonsuz… Ama çok yanlış bir şey var. Fazla sessiz.” İlk birkaç gün, her şey normal görünüyordu. Gemi, boşluğa doğru ilerlerken ekip arasında espriler yapılıyor, ortam olabildiğince normal tutulmaya çalışılıyordu. Ama dördüncü gün her şey değişti. Geminin radarı, tuhaf bir sinyal algılamaya başladı. Bu sinyal, boşluk bölgesinden geliyordu. Ama bu, bir tehlike uyarısı değildi. Daha çok bir… çağrı gibiydi. İnsan sesiyle karışık, metalik bir fısıltı. Radyo sinyalini çözmeye çalışan Cumali, ürpererek seslendi: “Bu ses… Yamaç, sanki bizimle konuşuyorlar.” Radyo, şu kelimeleri tekrar ediyordu: “Gel… Bizi bul…” Vartolu, durumu açıklamaya çalıştı. “Kesin uydudan gelen bir şeydir. Bizdeki hatalar gibi.” Ama Yamaç, bu sesin bir hata olmadığını hissediyordu. Ses, neredeyse kalbine işliyordu. --- BOŞLUĞA GİRİŞ Ekip, nihayet "boşluk" adı verilen bölgeye ulaştı. Gemi, hiç hareket etmeyen geometrik bir yapıya doğru çekiliyordu. Bu yapı, bir tür devasa küp gibiydi ama hiçbir yüzeyinde iz yoktu. Sanki evrenin kendisi buradan akıp gidiyor, ama içeride hiçbir şey yoktu. Sessizlik dayanılmaz bir hal aldı. Geminin etrafında hiçbir yıldız görünmüyordu. Sadece karanlık. Cumali, bir anda panikledi. “Bu… bu doğru değil. Buradan dönmeliyiz. Bu yer ölüm kokuyor,” diye bağırdı. Ama gemi kontrolü kaybetmişti. Gemi, görünmez bir güç tarafından yavaşça küpün içine doğru çekilmeye başladı. Yamaç bağırdı: “Bir şey bizi içeri çekiyor! Motorları çalıştırın!” Vartolu düğmelere bastı, sistemi yeniden başlatmaya çalıştı, ama hiçbir şey işe yaramıyordu. Küp onları tamamen içine çektiğinde, bir anda her şey durdu. Zaman bile durmuş gibiydi. --- UZAYIN DERİNLİKLERİNDEKİ KORKU Gemi, küpün içinde sabitlenmişti. Ancak bu yer, düşündüklerinden çok daha garipti. Dışarı çıkıp inceleme yapmaları gerekiyordu. Yamaç ve Vartolu, özel uzay giysilerini giyip gemiden ayrıldılar. İlk başta her şey normaldi. Ama küpün yüzeyine dokunduklarında, ikisi de aynı anda bir görüntü gördü. Bir halk… bir zamanlar bu küpte yaşıyordu. Gelişmiş, ışıkla konuşan varlıklar. Ama bir gün, bilinmeyen bir güç bu küpü ele geçirmiş ve halkı birer birer yok etmişti. Şimdi ise burası onların sonsuz hapishanesi olmuştu. Yamaç, zihninde yankılanan bir cümle duydu: “Kurtarın bizi. Yoksa sizin dünyanız da bizimki gibi olacak.” --- KURTULUŞ YOK Vartolu, bu yerin bir mezarlık olduğunu fark etti. Ama bu mezarlık… hâlâ yaşıyordu. Geminin içinde kalan Cumali ve Akın ise sesler duymaya başlamıştı. Bir kadın sesi: “Beni hatırladınız mı? Çukur’dan geliyorum. Gelin, bana katılın…” Cumali, bu sesin annesine ait olduğunu sandı. Ama odadaki pencereden bir anda dışarı baktığında, bir çift göz ona doğru bakıyordu. İçinde, açıklayamadığı bir korku hissi belirdi. --- SON Ekip, küpten kaçmaya çalışsa da, oradan bir kez girenin çıkamayacağını anlamıştı. Uzayın sonsuzluğu sadece bir boşluk değil, aynı zamanda insanların en derin korkularının yankılandığı bir tuzaktı. Küp, ekibi sonsuza dek içine hapsediyordu. Ama onların çığlıkları, Dünya’dan bir daha asla duyulmayacaktı. Çukur’da ise hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Çünkü bir gün, İstanbul’un gökyüzünde devasa bir küp belirdi. Ve o küpten… tanıdık bir ses yankılandı: “Çukur, bundan sonra yıldızlarda.”
Kanal tamam güzel de arkadaş birçok videonu izledim ama nerdeyse hepsinde aynı bilgiler, seslendirmeler var. Seslendirme gerçekten güzel ancak başlıklar farklı da olsa içerikler nerredeyse hep aynı. Bu nedenle bur süre sonra bayıyor...
Hayran olduğum gizemli evrenden bir o kadar da korkuyorum, bir o kadar da merak ediyorum, bu ne ihtişamlı bir yaratım, bu nasıl bir sanat, bu nasıl bir matematik, bu nasıl bir kimya? 🙏♥️
uzay devam
Bubvidio6da kendini tekrar eden şeyler var yüklerken hata mı oldu ? Yoksa bu millet salak anlamaz mi dediniz ?
Hocam videolarınızi açıp uyuyorum, anlattıklarınizi tatlı tatlı rüyamda görüyorum 🙂
uzay devam
@@ismailgermiyanoglupaso devam 😂😂
Uyku seansi basliyor iyi geceler arkadaşlar ❤
👍👋
selamlar
ÇUKUR’U AŞAN TEHLİKE
Yamaç Koçovalı, mahallede bitmek bilmeyen sorunlardan kaçmak ve bir süreliğine her şeyden uzaklaşmak isterken, hiç tahmin etmediği bir teklifle karşılaştı. İstanbul’da gizli bir devlet projesi, yerel halktan belirli yeteneklere sahip insanları işe alıyordu. “Gökyüzüne ulaşmak isteyenlerin cesur olması gerekir,” demişlerdi. Yamaç, bu teklifin absürt bir şaka olduğunu düşünse de, detayları öğrenmek için toplantıya katılmaya karar verdi.
Yamaç, kendini bir uzay araştırma şirketinin ofisinde buldu. Devlet yetkilileri ona şu soruyu sordular:
“Hayatınız boyunca sınırları zorlamayı sevmişsiniz. Ama hiç sınırlarınızı uzayda test etmeyi düşündünüz mü?”
Bu cümle, onun aklını karıştırdı. Yamaç önce kabul etmek istemedi. Ama içten içe, bu görevden mahalleyi, ailesini ve geçmişin acılarını bir süreliğine bırakmak için bir fırsat olarak görüyordu. Daha önce Çukur’da gördüğü hiçbir şeye benzemeyen bir macera! Peki ya bu macera, hayal edebileceğinden çok daha tehlikeli olsaydı?
---
ÇUKUR EKİBİ UZAYA ÇIKIYOR
Görev, bir grup insanı uzayda keşfedilen bir "boşluk" bölgesine göndermekti. Bu boşluk, evrendeki diğer tüm kara deliklerden farklıydı. Bir tür geometrik şekil gibi görünüyordu, ama tamamen sabitti. Radyo sinyallerine yanıt vermiyordu ve sanki tamamen "ölü" bir bölgeydi. Ama işin korkutucu kısmı, bu boşluk yakınlarındaki tüm uydular, gemiler ve insanlar kayboluyordu.
Devlet, bu tehlikeli göreve gitmek için sıradan, ama tehlikelere karşı dayanıklı bir ekibe ihtiyaç duyuyordu. Çukur ekibi, bir şekilde bu listeye girmişti. Yamaç, önce bu göreve tek başına gitmeyi düşündü. Ama Vartolu (Erkan Kolçak Köstendil) hemen karşı çıktı.
“Sen kafayı mı yedin? Çukur’u burada bırakıp yıldızların arasında mı kaybolacaksın? Öyle bir yere gidiyorsan, ben de geliyorum,” dedi.
Ardından Cumali (Necip Memili) ve Akın (Burak Dakak) da bu çılgın göreve katılmaya karar verdi. Onlar için, bir uzay görevi, Çukur’daki düşmanlarla mücadele etmekten farklıydı, ama bir o kadar da cezbedici görünüyordu. Karanlık ve bilinmezlik onları çağırıyordu.
---
GÖREVİN BAŞLANGICI
Ekip, bir hafta süren eğitimden sonra uzay gemisi “Koçovalı-1” ile yolculuğa çıktı. Gemi, en ileri teknolojiyle donatılmıştı. Her şey planlandığı gibi gidiyordu. Gemi Dünya’dan ayrıldığında, İstanbul’un ışıkları yavaş yavaş yok oldu ve kendilerini tamamen sessizliğin içinde buldular. Yamaç pencereden dışarı bakarken içinden şu cümle geçti:
“Burası sonsuz… Ama çok yanlış bir şey var. Fazla sessiz.”
İlk birkaç gün, her şey normal görünüyordu. Gemi, boşluğa doğru ilerlerken ekip arasında espriler yapılıyor, ortam olabildiğince normal tutulmaya çalışılıyordu. Ama dördüncü gün her şey değişti.
Geminin radarı, tuhaf bir sinyal algılamaya başladı. Bu sinyal, boşluk bölgesinden geliyordu. Ama bu, bir tehlike uyarısı değildi. Daha çok bir… çağrı gibiydi. İnsan sesiyle karışık, metalik bir fısıltı. Radyo sinyalini çözmeye çalışan Cumali, ürpererek seslendi:
“Bu ses… Yamaç, sanki bizimle konuşuyorlar.”
Radyo, şu kelimeleri tekrar ediyordu:
“Gel… Bizi bul…”
Vartolu, durumu açıklamaya çalıştı. “Kesin uydudan gelen bir şeydir. Bizdeki hatalar gibi.” Ama Yamaç, bu sesin bir hata olmadığını hissediyordu. Ses, neredeyse kalbine işliyordu.
---
BOŞLUĞA GİRİŞ
Ekip, nihayet "boşluk" adı verilen bölgeye ulaştı. Gemi, hiç hareket etmeyen geometrik bir yapıya doğru çekiliyordu. Bu yapı, bir tür devasa küp gibiydi ama hiçbir yüzeyinde iz yoktu. Sanki evrenin kendisi buradan akıp gidiyor, ama içeride hiçbir şey yoktu. Sessizlik dayanılmaz bir hal aldı. Geminin etrafında hiçbir yıldız görünmüyordu. Sadece karanlık.
Cumali, bir anda panikledi. “Bu… bu doğru değil. Buradan dönmeliyiz. Bu yer ölüm kokuyor,” diye bağırdı. Ama gemi kontrolü kaybetmişti. Gemi, görünmez bir güç tarafından yavaşça küpün içine doğru çekilmeye başladı.
Yamaç bağırdı:
“Bir şey bizi içeri çekiyor! Motorları çalıştırın!”
Vartolu düğmelere bastı, sistemi yeniden başlatmaya çalıştı, ama hiçbir şey işe yaramıyordu. Küp onları tamamen içine çektiğinde, bir anda her şey durdu. Zaman bile durmuş gibiydi.
---
UZAYIN DERİNLİKLERİNDEKİ KORKU
Gemi, küpün içinde sabitlenmişti. Ancak bu yer, düşündüklerinden çok daha garipti. Dışarı çıkıp inceleme yapmaları gerekiyordu. Yamaç ve Vartolu, özel uzay giysilerini giyip gemiden ayrıldılar. İlk başta her şey normaldi. Ama küpün yüzeyine dokunduklarında, ikisi de aynı anda bir görüntü gördü.
Bir halk… bir zamanlar bu küpte yaşıyordu. Gelişmiş, ışıkla konuşan varlıklar. Ama bir gün, bilinmeyen bir güç bu küpü ele geçirmiş ve halkı birer birer yok etmişti. Şimdi ise burası onların sonsuz hapishanesi olmuştu. Yamaç, zihninde yankılanan bir cümle duydu:
“Kurtarın bizi. Yoksa sizin dünyanız da bizimki gibi olacak.”
---
KURTULUŞ YOK
Vartolu, bu yerin bir mezarlık olduğunu fark etti. Ama bu mezarlık… hâlâ yaşıyordu. Geminin içinde kalan Cumali ve Akın ise sesler duymaya başlamıştı. Bir kadın sesi:
“Beni hatırladınız mı? Çukur’dan geliyorum. Gelin, bana katılın…”
Cumali, bu sesin annesine ait olduğunu sandı. Ama odadaki pencereden bir anda dışarı baktığında, bir çift göz ona doğru bakıyordu. İçinde, açıklayamadığı bir korku hissi belirdi.
---
SON
Ekip, küpten kaçmaya çalışsa da, oradan bir kez girenin çıkamayacağını anlamıştı. Uzayın sonsuzluğu sadece bir boşluk değil, aynı zamanda insanların en derin korkularının yankılandığı bir tuzaktı. Küp, ekibi sonsuza dek içine hapsediyordu. Ama onların çığlıkları, Dünya’dan bir daha asla duyulmayacaktı.
Çukur’da ise hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Çünkü bir gün, İstanbul’un gökyüzünde devasa bir küp belirdi.
Ve o küpten… tanıdık bir ses yankılandı:
“Çukur, bundan sonra yıldızlarda.”
3,5 saatlik uzay masalı...
Kanal tamam güzel de arkadaş birçok videonu izledim ama nerdeyse hepsinde aynı bilgiler, seslendirmeler var. Seslendirme gerçekten güzel ancak başlıklar farklı da olsa içerikler nerredeyse hep aynı. Bu nedenle bur süre sonra bayıyor...
düzenleriz
@@pasovideouzay😂😂alemsin abi
.