Ufkum 800 katına çıktı gene, tonla para versek bu kadar bilgiye sahip olamayız. Bir de linç ihtimaline rağmen hocanın cesareti takdire şayan. Harikasınız.
O kadar seviyorum ki bu seriyi izlemeye kıyamadım resmen, çok güzel bir bölümdü yine. Alper hocanın bizlere önerdiği kitaplarla ilgili ayrı bir bölüm gelse çok güzel olur bu arada
Hocam antropoloji mezunuyum. Malinowski'nin "Ilkel Toplumlarda Cinsellik ve Baskı " kitabı sunum ödevimdi. Hem bilgiler tazelendi hem yenileri eklendi. 👍
5 saat olsaydı bile soluksuz izlerdim. Hocamızın ses tonu ve anlatımı harika. İlker Hocalarının soruları da gerçekten çok bilgi dolu ve yönlendirici. Merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum sonraki bölümü...
Bayılıyorum….Yeni bölüm nezaman gelecek diye sabırsızlıkla bekliyorum. Her bölümü kim bilir kaç kere izledim…Dünyada yalnız olmadığım hissini yaşattığınız için teşekkür ederim.
Cidden bir daha takdir ettim. Neo Skola gibi platformlarda eşek yükü parayla verilen ve şaşalı reklamları yapılan eğitimleri burada aynı şekilde bedava bir hizmet olarak sunmanız çok özel ve takdir edilesi. Umarım böyle gülnlerde bu kadar anlayışlı olmanızın karşılığını hakkıyla alırsınız.. Patreon’dan destek olamıyorum ama birileri bizim adımıza da size yardımcı oluyordur umarım. Süpersiniz 🙏🏼
affınıza sığınarak bir ekleme yapmak istiyorum. hekim olarak çalıştığım bölgelerde, freud'un yaşadığı dönemdeki viktoryen ahlak ile yarışacak bir baskının altında ezilen kadınların, aynı anda sosyal medya aracılığıyla hocamızın bahsettiği şekilde özgürce cinselliğini yaşayan insanları görüp, bu ikilikle nasıl baş edemediklerini gördüm. 112'ye gelen "sinir krizi" ihbarlarının oranı düşündüğünüzden çok daha yüksek, tabi ki tek sebep cinselliğin yaşanmaması değil, ancak bu kadınların kendilerini ifadesindeki yetersizlik doğrudan bu konuyla alakalı kanımca. seks şu an istanbul'da 14 km mesafede iki farklı noktada taban tabana zıt yaklaşılan ve yaşanan bir şey. "histeri" ise, ne yazık ki henüz bitmedi.
çok rahatlıyorum ve çok şey öğreniyorum sizi dinlerken. lütfen anksiyete, sosyal fobi ve bunlarla nasıl başa çıkacağımızla ilgili bi video gelsin. bunu sizden dinlemeyi çok isterim
Flu tv de izlediğim en iyi bölümdü. Sesli güldüğüm yerler oldu. “Ebru’ya sorayım..” da koltuktan düştüm. Yalnız 18k yıl önce kolu kırılanı öldü diye gömüyorlardı. Antropolojik bakışımızı sadece cinsellik penceresinden yorumlamayacağımız bir bölüm daha mı olsa ?
Merhabalar yine güzel bir bölüm olmuş. Tek eşlilik ile alakalı kısma katkıda bulunmak istedim bir doktor olarak. Az gelişmiş, çok eşliliğin olduğu ülkelerde(yani aslında bu bahsettiğimiz eski toplum anlayışında sanırsam) HPV doğal olarak da risk faktörü olduğu serviks kanseri daha sık görülüyor. Bu köleliğin altında biraz da sağlık yatıyor sanırsam :) Elbette ki aile yapısına rağmen yine de hocanın dediği gibi bu cinsel hastalıklar çok fazla. Çünkü toplumda eşler arasında da taşınmaya devam ediyor. %80 oranında olduğunu düşünüyoruz toplumumuzda. 9-23 yaş arasında HPV aşısı yapılabiliyor. Bu şekilde en azından serviks ca yı önleyebiliriz. Bu konuda da bilinçlenmiş olalım.
mükemmel bir sohbeti...ufkumuzu açtı, bakış açısına hayran bıraktı. eğitim çok önemli bir kavram yahu..keşke heğ sizler gibi insanlarla arkadaş olabilsem..
Erkcan Özcan ve Yalın Alpay hepsini döver. Şaka bir yana tamamen farklı konularda bilgiye sahip olan kişileri bu şekilde kıyaslamak ve genelleme yapmak ne kadar doğru olabilir?
Konuyla ilgili daha fazla bilgi için hocamızın "Aşkın Halleri" kitabını okumanızı öneririm. Gerçekten taşlar yerine oturuyor. Çok teşekkür ederiz bu değerli sohbet için.
şahane bir bölüm olmuş gerçekten zevkle dinledim, bana çok farklı bakış açıları katan ve fazlasıyla şey öğreten belki de en önemlisi merak ettiren bir bölüm oldu. devamını dört gözle bekliyorum ayrıca kendisinden başlangıç seviyesinde bir okuma listesi, öneri listesi gibi bir şey alabilirsek tadından yenmez diyorum. ağzınıza, emeğinize sağlık
tanrısal bi video. Aydınlanma çağı, hurma suyu şelaleleri, efendime söyliyim altın tepsiye dizilmiş narenciye dilimleri, kurutulmuş çilek, kırmızı üzüm, ılık meltemler, kuş cıvıltıları.. teşekkür ederim Alper Hasanoğlu ve FluTV mükemmel bir konu mükemmel anlatım
"Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim Sevişen yaramaz çocuklar gibi" diyen Sabahattin Ali'nin bahsettiği sevişmeyi anlıyorum ben sevişmek deyince ama niyeyse herkes cinsel ilişki olarak anlamlandırıyor o da bana enteresan geliyor.
Dimi kelimeler ne garip şeyler.. birileri uyduruyor diğerleri kılıf buluyor falan. Bu arada dışarıdan bakan da kendine göre anlayabiliyor sadece.. o kelimenin onda olan tecrübeleri
Cinsellik üzerine konuşurken netameli konulara değinmekten çekinmemeniz çok özel. Ensest hakkında konuştuğunuz bir bölüm izlemek isterdim. Umarım yaparsınız.
Videolarınız baştan sona her dakikası yüzleşilmeyen gerçeklerle dolu. Kabul edilsin veya edilmesin. Günümüzde bu yüzden evliliklerden çok boşanmalar var. Dikkat ederseniz herkes mutsuz. Demek ki 190.000 yıllık bir düzen bozulmuş ki böyle olmuş. Ancak ufak bir sorun var ki 2024 bu videonun anlaşılması için yeterli değil. 3000li yıllara bu video kalırsa daha çok anlayan olacaktır. Düşünce yapısı olarak biraz ileri düzeyde insanlara ihtiyaç var. Cesaretiniz ve insanları aydınlatma çabanız çok değerli
Süper bir bölümdü, 4 gün sonra izleyebildim iş yüzünden, Düşünce şeklimin kusurları ve güzellikleriyle karşılaştım, emeğinize sağlık. Yine de bir yere kadar dış ses gerçekten İlker hoca mı acaba diye merak ettim. (nedir sorusu ile başlanmadı, ama ne yapalım gelince bi rahatlama geldi :)
hocam bir sonraki bölümde " 'ben' denen şeyin varlığının beni eksiltmesi sonucu o tamamlanma ihtiyacı " cümlesini biraz açabilir misiniz? Giderilmesinin hazzına varabilmek için suni ihtiyaçlar mı üretiyoruz ? pek anlayamadım.
Çocuğun ilk bir kaç yılında, kendisi ve çevresindeki insanlar arasında bir ayrım yapamadığını benlik algısısını daha sonra geliştirdiğini okumuştum bir yerde. Belki insanoğlu olarak aynı şeyi söyleyebiliriz.
ilker hocam nasıl dr alper kadına şiddet teriminin yanlış olduğunu aslında olması gerekenin Erkeğin Şiddeti olduğunu konusunda konuşurken konuyu değiştirirsinizzz yıkıldımmm devamını bekliyorum
peki ben kendimce şöyle bi yorum yaptım 190 bin yıl boyunca uygulanan yanlış sonunda son versiyonda şuandaki aile yapısı sevişme kuralları daha dogruya ulaştıda olamazmı yani illaki kimin kimden oldugunu bilmicek şekildemi yaşamalıyız çocuk sahibi olmayı umarım anlaşılmışımdır
Ben de aynı şeyi yazacaktım ki hazır yazılmışını buldum. Geleneksel aile yapısının ekonomik faktörlerin zorlamasıyla ortaya çıktığı doğru gibi görünüyor ama neticede belli bir amaca da hizmet ediyor. Belki de fonksiyonel olarak fayda sağlayan bir şeyin duygusal ele alınmasıdır asıl sorun.
zaten soyle de bir celiski var; bu evrim bizi daha mi iyi yapti, daha mi kotu? hani daha kotuye evrildiysek bu evrimin mantigina aykiri zaten. diger marjinal topluluklar coktan dunyayi ele gecirmeliydi.
Farklı görüşlerim var ama her farklı görüşü "linç, cahillik, geri kalmışlık, sağcılık" ve bir anlamda "çizgi altı" olarak niteleyip alaya aldığınız için görüş olarak sadece bu yorumu yapıyorum. İyi bir izleyicinizim. Başarılar :)
"Benim görüşüm budur... "şeklinde ifade ettiğiniz ve sizden farklı düşünenleri siz eleştirmediğiniz sürece düşüncenizi ifade ettiğiniz için eleştirlmezsiniz. Eğer buna rağmen sizi alaya alan olursa bu ancak onun sorunu olur.
İki defadır aynı bilgiyi tekrar ediyorsunuz, günümüzde "Çocuk İstismarı" olarak adlandırılan uygulamanın geçmişte normal bir uygulama olduğunu iddaa ediyorsunuz. Bu iddanızı destekleyen arkeolojik veya antropolojik bir kanıt var mı? Bana çok zorlama hatta spekülatif bir görüş gibi geldi.
İlker hocanın dediği gibi politik bir yaklaşım. Hakim kültür - güç sahibi zümre nereye isterse o tarafa ittirilen gündemlerin dünyasında yaşıyoruz. Bir şeyin çok uzun yıllar suç olmaması şimdi de aklanması gerektiği sonucunu çıkarmaz. Rızası olmadan yapılan yada kandırarak ikna edilen her çocuk benim gözümde kurbandır, buna meyleden de sapıktır. O yaş meselesi de insan beyindeki risk algılama yeteneği ile ilgili. o kadar eskiden hiç süphe yok ki insanlar hem fiziken hem cinsel hem de toplumda yüklendikleri sorumluluklar açısından çok daha erken olgunlaşıyorlardı. Ayrıca badeci hocalar da menilerindeki hikmetle kandırıyorlar demek kandırmak ozamanlar da varmış. Ne yazık ki daha yaygın mış. Çünkü ne kadar meni içersen iç ne kadar insan eti yersen ye bu insanı daha güçlü yapmaz. Bu bilimsel keşif öncesindeki irrasyonel bilgiyi geçersiz kılar ve hükmünü kaldırır. Hocanın da legal cinsellik yaşının düşürülmesinden yana olduğunu sanmam. Öyle bir vibe almadım, Alper hocadan.
@@tabucyedisamsun2425 Dedikleriniz doğru zamanın şartları ve insanların inanışları zaman içerisinde çok farklı yönlerde değişebilir. Buna bir itirazım yok. Benim merak ettiğim bu bilginin kaynağı nereden geliyor?
Kedilerin kısırlaştırmak hakkında birşey yazmak istedim. Kedi aile kurmak istemiyor olabilir. Kedi kısır olmak istiyor mu. Buna siz neyle karar veriryorsunuz. Sadece kediden güçlü olduğunuz için bu hakkı kendinizde görüyorsunuz. Sizden güçlü olan birisi sizin hakkınızdan karar verince rahatsız oluyor musunuz? cevabınızı merak etmiyorum. kendinize cevabınızı verip onunla yaşayın.
Peki insanın doğasında olan her zaman insan ve toplum için doğru mudur hocam? Ona bakarsanız başkalarına zarar vermek de insanın doğasında var ama kesinlikle kısıtlanması gereken bir şey. Benzer şekilde toplum kurallarının insan cinselliğini aile kavramı ile yönlendirmesi sayesinde bir çocuğun eğitiminin, sorumluluğunun ve bakımının sorumlularının bulunması mümkün olmadı mı? İnsanın bireyselleşmesi(ben yani ego), mülkiyet kavramı ve toplumun aile adı altında küçük yapı taşlarına parçalanması evrimsel ve hipergamik açıdan insanın ve toplumun ileri gelişimini desteklemedi mi? Siz bunları bilen insansınız. Sanayinin, bilimin ve kültürün bu günkü seviyesine eğer mülkiyet, bireyselleşme ve aile olmasaydı gelişip gelişemeyeceğini düşünmenizi istiyorum. Bireyselleşmenin olduğu yerde rekabet olur hocam, rekabetin olduğu yerde ise ilerlemeler kaydedilir. Ailenin ve miras kavramının olduğu yerde birey özel ilgi alır ve yücelir, bireyin yüceldiği yerde ise hem evrimsel hem de eğitimsel açıdan ilerlemeler katedilir. Zira mülkiyet de öyle. Mülkiyet ilerlemenin motivasyonudur. Düşüncelerin ve kültürün de evrimine inanan biri olarak sizin doğal olan iyidir perspektifinizi sahiplenemiyorum, çünkü insan için doğal olan iyidir demek aynı zamanda ilkel olan iyidir demektir, ve ilkel olan çoğu zaman toplum ve insan için sağlıklı olsa da toplumu ve insanı ilerletici değildir. Kendi ağzınızla söylüyorsunuz ki 190 bin yıllık süreçte bu anlattıklarınız normalmiş. Peki insanlık neden o zaman son 10 bin yılda yaptığını 190 bin yılda yapamadı bunu da düşünmenizi rica ediyorum. İnsanın son 10 bin yıldaki bireyselleşmesinin ve toplumun aile kavramı altında yapı taşlarına ayrılmasınn, mülkiyet ve miras kavramının bu konuda ciddi bir etkisi olduğu kanaatindeyim. Bütün bunlar, toplumu kendi içinde rekabete açarak, bireysel başarının, evlilik sayesinde belirli olan başarılı bireyin gelecek nesillerine, miras adı altında geçmesini sağlayarak ve insanı belli doğrultularda motive ederek insanlığın evriminde, gelişiminde katalizör etkisi yarattığı kanaatindeyim. Bunun haricinde ataerkil baskının hipergamiyi köreltmesi ve insanın ömrü boyunca süren eş değerlendirme sürecini baskılaması açısından insanlığın ilerlemesine ket vurduğunu kabul ediyorum ve aile içi şiddet ve baskıyı kınıyorum. Bu doğrultuda evlilik ve boşanmanın çok çok çok daha kolay olduğu bir dünya arzusundayım ve yine bu doğrultuda günümüz, aile, mülkiyet, bireyselleşme ve diğer toplum kurallarının anaerkil bir yapıda yeniden şekillenmesinin insanın evrim ve gelişimi için daha iyi olacağı kanaatindeyim. Birey kavramının yüceltilmesini, insanlığın ileri gelişimini sonuna kadar destekliyorum ve bireyin haliyle de toplumun ilerlemesinde aile, bireysellik, rekabet ve mülkiyet kavramlarını olmazsa olmaz görüyorum.
En başta verdiğiniz örneğe katılmıyorum, ilkel toplumda da başkasına zarar vermenin cezası vardı ama cinselliğin yoktu. Bu arada diğer örneklerde de aile ve bireyselleşmenin sonucu olarak ilerleme oldu demişsiniz fakat tam tersi sanayileşme ve ilerleme sonucu aile ve bireyselleşme oluyor benim anladığım kadarıyla. Ayrıca bir şeyi kabul ediyorum özellikle din çok daha büyük toplulukları kurallar ile bir bütün olarak hareket ettirerek ilerlemeyi sağladı hatta tek tanrılı dine geçildiğinde bu daha hızlı oldu fakat yine başa dönüyorum ve düşününce dinin ortaya çıkması da artan nüfus ve bu insanların kurallara bağlanması ihtiyacı ile doğmuş olabilir, bir dünya tarihi kitabından yola çıkarak; Sümerler içerisinde bir grup din adamı var ve bunlar eğitimli okuma yazma biliyor ve aynı zamanda bu adamlar toplumsal ilerlemeyi de sağlıyor çünkü herkes çalışırsa biri yeni icad yapamaz yapılanları yazarak ileriye aktaramaz, bu sebeple din çıktı ve ilerledi diye şimdi din adamlarını hala besliyoruz hâlbuki daha çok gericilik yapıyorlar, konuya bu perspektiften bakıldığında aslında prezervatif gibi doğum kontrol ve DNA testi gibi ilerlemelerden sonra bu güne göre ilkel olan evlilik fikri yerine daha ilerici bir fikir ortaya konabilir.
@@ahmeteminmasar3830 Çok ciddi kronolojik sıralamalarda hatalarınız var. Sanayi ve ilerlemelerin aile denen kuruma zemin hazırlamış olması için aile kavramının sanayi kavramından sonra ortaya çıkması gerek iken binlerce yıl öncesinde ortaya çıkmış, benzer şekilde bireyselleşme de sanayi kavramının öncesine dayanıyor. Ve ne tesadüfse bu toplumsal inovasyonlardan sonra insanlığın gelişiminden, okuma, yazma, sanayi gibi inovasyonlardan bahsedebiliyoruz kronolojik olarak. Ayrıca nüfus artışının ve bu insanların kural ihtiyacının din denen kavrama zemin hazırladığını söylemişsiniz ama yine kronolojik hatanız var, bu gün göbekli tepe kazılarından da biliyoruz ki insanlığın nüfusu çok azken ve hatta daha yerleşik hayat yaygınlaşmamışken bile dinler vardı. Tam tersine din vb. toplum kuralları, ahlak algısı ve insanlığın bu ve saydığım vesilelerle zaman içinde artan refahı nüfus artışına kapı araladı. Ben dinin günümüz koşullarında gerekli olup olmadığı konusunda net yargılara sahip değilim, bu yüzden o konuda bir şey yazamayacağım. Ayrıca ilk ifadenizde ilkel toplumlarda başkasına zarar vermenin cezası olduğunu iddia etmişsiniz. Bu iddianızı nasıl temellendiriyorsunuz bilmiyorum ama örneğin ilkel yaşantısını geçtiğimiz onyıla kadar korumuş bazı eski avcı-toplayıcı amazon insanlarının ifadelerine göre insanlar avcı-toplayıcı olarak yaşarken kabilenin yavaş ve zayıf bireylerini katlediyorlarmış ve hatta bunu gerekli addediyorlarmış. Çeşitli sebeplerle güçlünün güçsüzü katletmesini doğru bulduklarını bile açıkça ifade ediyorlar. Hatta beyaz insan zayıf diyerek modern Dünya'daki zayıf kassız insanların hakimiyetini yadırgıyorlar. Yani muhtemelen avcı-toplayıcı bir amazon yerlisi olsaydınız, kaslı olmak gibi caydırıcı vasıflarınız yoksa muhtemelen katledilirdiniz ve büyük ihtimalle katilinize de hayranlık dolu gözlerle bakarlardı. Yazdıklarınızı belli başlı dayanaklardan çok önsezi ile yazdığınızı düşünüyorum. DNA testi gibi yöntemlerle babanın bulunması tabi ki mümkün ama sorun şu ki bu o babanın o çocuktan sorumlu olmasını ve o çocuğun bakımını, eğitimini garanti etmeyecektir. Evlilik konusundaki inovasyonlara tamamen açığım ama bir kesim insan var ki yerine daha iyisi iddiasında olmalarına rağmen daha yakından bakıldığında tek motivasyonları yıkmak ve bunu entellektüel bir yaklaşım zannediyorlar, sizi tenzih ederim. Evliliğin çocuğa bir sosyal kimlik, tanınırlık ve aidiyet kattığını da düşünüyorum ayrıca. Hatta bir soyadı taşımamızın en temel sebeplerinden biri büyük önder Atatürk'ün Türk insanının tanınırlığını yani statüsünü arttırmak istemesi. Bu gün biliyoruz ki uluslararası camiada bütün asiller aile isimleriyle tanınır. Ben bu açıdan aile denen kavramın asalet taşıdığını da düşünüyorum. Sosyal yapılar, soy bağlarının önemi ve aidiyet gibi kavramlar modern eranın uydurması değildir. Bilakis ilkel çağlardan bu yana insanın genlerine işlemiştir. Psikoloji ile biraz derinlemesine ilgilenenler direkt bana hak verecektir ki sosyal hiyerarşi algısının izlerini sürdüğümüzde maymunlara kadar uzanıyoruz. Bu gün maymunlarda bile lider, soy gibi kavramların algısına rast geliyoruz, inanabiliyor musunuz? Bulundukları yerel popülasyona aidiyet duyduklarını görüyoruz ki daha sonra insanlarda günümüzde bu aidiyet hissiyatının aileye karşı duyulduğunu görüyoruz. İnsanların bu günlerde kabileler halinde yaşayamayacak kadar kalabalık olduğunu bildiğimiz halde bu aidiyeti nasıl esirgeriz çocuklarımızdan bu ayrı bir konu. Kaldı ki aidiyet hissiyatıyla büyümeyen çocukların çok daha fazla psikolojik rahatsızlık ve özgüvensizlik yaşadığı açık ve kanıtlanmış.
Burada doğru olan, faydalı olan nedir diye tartışıldığını düşünmüyorum. Aile, bireysellik, mülkiyet kavramı toplumu bazı konularda tabi ki geliştirdi. Burda yapılmaya çalışılan şey ise sorunları tespit edip ortaya koymak. Böyle bakıldığında da bu toplumsal yeni düzenin asıl olarak cinselliğe etki ettiği görülebiliyor. Aile kavramını zedeliyor diyip cinsel konuları görmezden gelerek aslında paradoksal bir kargaşaya giriliyor. Çünkü biliyoruz ki mevcut cinsellik problemleri, toplumun dayattığı aile kavramını da tehlikeye atıyor. Bu sorunlarda tıp dünyası bile gerçekçi olamıyor maalesef. Ayrıca karar verirken toplum 500 sene sonra nasıl olacak, topluma zarar mı veriyor diye düşünmek savunduğunuz bireysellik kavramına ters düşüyor. Kısa vadede kendi hayat kalitemize öncelik veriyoruz. Burada şunu sormak gerekiyor; cinsellikle - tek eşli aile kavramı arasında seçim mi yapmak zorundayız yoksa sizin de belirttiğiniz gibi boşanmaların arttığı veya açık ilişkilerin geliştiği başka evlilik modellerine mi yöneleceğiz. Bana sorarsanız bunu zaten biz değil biyolojik evrim seçtiriyor. Toplum düzeni ve diğer konular çok hızlı değişebilecekken; biyolojik evrimin çok uzun zaman aldığını biliyoruz. Burda o zaman zincirin en zayıf halkasına göre hareket etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü biz ne kadar da bilinçlensek de o hormonlar, o sinaps yolları bir hocamın deyimiyle "kendi şarkısını söylemeye" devam edecek. Ki en muhafakazar toplumlarda bile cinsel fantezilerin, gizli evlilik dışı ilişkilerin bu kadar sık olmasını gözlemleyerek bu deyimi doğrulayabilirsiniz. Ben hocanın açık ilişki güzellemesine katılmasam da tüm dünyada büyük oranda gizli açık ilişki sistemi kurulduğunu görebiliyorum. Katılmama sebebim ise belli bir yaştan sonra cinsel esnekliğin mümkün olmadığına inanıyor olmam, ayrıca kıskançlığın hala işlevini sürdürüyor olmasıdır. Önceden farklı olsa da çağımız için poligami konusunun vejeteryanlığa büyük benzerlik içerdiğini düşünüyorum. Biyolojik istekleriniz devam etse de kendinizi kar-zarar- komfor alanında iyi hissetmeniz için fedakarlık yapmayı tercih edebilirsiniz. Bu hayatla ne kadar bağdaşır bilemem. Burda ne kadar emek harcadığınız, adapte olduğunuz öne çıkıyor. Benim gözlemlerime göre çok eşlilikten ziyade, bireysel yıkıcı sonuçları da olsa seri tek eşlilik araform olarak toplumda yer ediniyor.
@@semihyildiz Beni yanlış anladınız. Bireysellikten kastım hiç bir zaman körü körüne bencillik olmadı. Benim bireysellikten kastım toplum içinde bireyin yasalarla, toplum kurallarıyla ve kültürle yüceltilmesi ve her bireyin önce kendisini ardından da nesillerini ve toplumu düşünmesidir. Evrim sandığınız gibi 500 yılda gerçekleşmeyebiliyor maalesef. Çok uzun süreler de alabiliyor çok daha kısa süreler de. Bu gün fil dişi avcılığı yüzünden dişsiz fillerin 50 yıl gibi kısacık bir sürede evrimleşmesinden bahsedebiliyoruz. Ayrıca ABD gibi ülkelerde politik kaygılarla her ne kadar çok fazla gündem olmasa da inanılmaz artan genç erkek intiharlarının sorumlusunun da ABD'de gerçekleşen hızlı toplumsal değişim ve kadın öncül yasalar olduğu açık. Hal böyle iken köklü toplumsal inovasyonlar ateşle oynamak kadar tehlikeli. Kaldı ki John B. Calhoun'un Universe 25 adlı fare ütopyası olarak bilinen deneyi açıkça gösteriyor ki memeli canlılarda nüfus ve besin ekstrem seviyelere ulaştığında beyindeki sosyal devreler zaafiyetli hale geliyor, hatta nüfusun toplu çöküşüne, toplu intiharlara, dişi cinayetlerine(evet farelerde de) ve kaosa sebebiyet veriyor. Bu noktada toplum kurallarının insan doğası ile insan bilinci arasında hassas bir dengede bulunduğunu ve bu denge yeni bir düzen kaygısıyla temelinden bozulursa kaotik sonuçların riske edileceğini de önceden söylediklerime ek olarak söyleyebilirim. Bu noktada maalesef yapılabilecek en sağlıklı şey düzene karşı yıkıcı değil daha çok yapıcı ve inovasyonel yaklaşmak ve hayatın doğal akışında evrimimizin topluma ya da toplumun evrimimize getireceği yavaş ama güvenli değişimleri küçük ve yavaş inovasyonlarla beklemek... Açık ilişkiden çok evliliğin üzerindeki kutsallık algısının azaltılmasından yanayım. Evlilik ve boşanma toplum tarafından umursanmayan yemek yemek kadar sıradan, rutin ve kolay olaylara dönüşürse, açık ilişki kavramına gerek kalmayacağı kanaatindeyim.
@@rubikkup2506 Sanırım evliliğin geleceği hakkında ve topluma yıkıcı yeni düzenlemelerin hemen yapılmaması gerektiğiyle ilgili tamamen aynı fikirdeyiz. Açıkçası çok müdahale edilebilecek bir süreç olduğunu da düşünmüyorum, olacağına varacaktır. Evrimleşme süresi ile ilgili ise doğru bir kıyaslama olmadığının kanısındayım. Fildişi, göz önünde bir uzuv parçası ve yapay seçilimle değişmesi pekala mümkünken; cinsellik içgüdüsü yemek yemek, uyumakla eş değerde canlıların en eski ve kompleks özelliklerinden biri. Yani poligamik bir bireyi fizyolojik olarak monogamik hale getirmek için cinsiyet hormon seviyelerinin düşürülmesinden, amigdala gibi beyin bölgelerin geliştirilmesi, bazı bölgelerin körelmesi ve dopamin reseptörlerinin yeniden regüle edilmesine kadar bir çok yapıyı evrimleştirmeniz gerekmektedir. Tabi ki böyle bir evrimin ne kadar zaman alacağını kimse bilemez. Adil bir kıyaslama yaparsam; yemek yeme fizyolojimiz ne kadar sürede evrimleşiyorsa cinsellik iç güdüsü o kadar sürede evrimleşir. Yani çok uzun yıllar... Cevabınız için teşekkürler. Benden bu kadar :)
Kesinlikle devam gelsin🤔 🤦🏻♂️🧠🔥🤯 gerçekten beğinim yandı yardım 😅 hocanın söylediği gibi bende açık bir insanım ama bu biraz fazla geldi sanki bizim gibi hiç birşeyde haberi olmayan behudeler için harika bir seri
Hocaya şunu sormak istiyorum. Eskiden evlilik v.s. bunların hiçbirisi yoktu demekte. Fakat insanlık tarihinin ilk edebi eseri olan Gılgamışın açılışına sebep olan problem kral olan Gılgamışın evlilik esnasında ilk gece hakkı talep etmesidir. Evlilik durumu doğal biyolojik sebeplerle oluşmamış ise yazılı ilk eserin evlilik kurumu ile ilgili olması nasıl bir tesadüfün ortaya çıkmasıdır.
@@selinhafizoglu oo ciddi misiniz ya! o zaman göbekli tepeyi veya indus vadisi medeniyetini de modern insanlar kurmuş olabilir. galiba indus vadisinde de evlenme mevcut. ben onu neredeyse neandartal evliliği diye sunacaktım. çok teşekkürler!!
@@BirTakimFikirler ilk edebi eserin evlilik kurumundan ve cinselliğin sınırlandırılmasından bahsetmesi bunun doğal biyolojik bir sebep olduğunu göstermez. O toplumun yerleşik düzene geçmiş, medeniyet kurmuş, belli kültürel normlara sahip olduğunu gösterir.
@@selinhafizoglu ben de onu diyorum selin hanım. nasıl bi tesadüfse ta ilk yazılı eser ve öncesinden başlyarak medeni bi toplum kuran tüm insanlarda bu evlilik denen kurum mevcut. sadece orman içinde falan yaşayan bir iki kabilede bu durum tesadüf etmemiş. onun dışında yazı bulunsun bulunmasın tüm toplumlarda bir türünü görüyoruz. bu tesadüfü nasıl açıklamak gerekir?
@@BirTakimFikirler İyi de videoda buna değinilmiş zaten. Üremede erkeğin rolünün farkına varılması, mülkiyet kavramının ortaya çıkması ve güvenlik gibi sebeplerle bu tarz bi yapının ortaya çıkması normal değil mi? Evet bu medeniyetin ve kültürün bi ürünü olabilir. Ama bu biyolojik olduğunu kanıtlamaz ki.
@@selinhafizoglu videoda bu konularla ilgili önermeler yapılmakta doğrudur. fakat yapılan önermelerin temellendirilmesi çok da mevcut değil. sonuç da insanlık tarihi boyunca yaşanan bir problem var ve bu problemin çözümü hep aynı şekilde olmuş. diğer konu ile ilgili diğer sistemler elenmiş tekrar tekrar. evrim sadece genetik-biyolojik boyutta olmaz. önceleri kimyasal evrim sonrasında düşünsel, ekonomik boyutta evrim de oluşmuştur. dolayısıyla aynı düşünceler dunyanın farklı yerlerinde aynı anda dile getirilmiştir. mesela tekerlek tekrar tekrar icat edilmiştir. vs. doğal seleksiyon mekanizmalarının işleyişini fikirlerde, ekonomik yapılarda ve insan hayatında bile görebilmekteyiz. ilgili güvenlik problemini çözmek için bulunan bu çözüm de insanlık tarihi boyunca tekrar tekrar icat edildiyse ve kullanıldıysa bunun çok temel bir nedeni olmalıdır. yani ilk edebi eserde bile gördüğümüz bu yapı bu günde %90 için uyumlu olarak çalışıyorsa kusura bakmayın insanların %90ı monogamist tir (evlenir) denilebilir. tıpkı pek çok köpek kuş ve pirimat türü gibi. diyelim ki bu fikire karşı görüşünüz varsa buna da saygı duyarım. ama güvenlik sorununu çözüyor veya, afrika içinde 3 kabilede bu yok aslında demek çok beylik laf kalıyor. veya bunun türkçe tercümesi şuna benziyor. “harrari öyle diyor o yüzde bu öyle”
yorumlara bakıyorum da bazı şeyler bir tek bana anlamsız geliyormuş gibi hissediyorum. ben mi ters anlıyorum, siz mi sorgusuz kabul ediyorsunuz? çözemedim.
İlker Hocam kanalın sürekli izleyeniyim, Alper Hocam'ı da oldukça takdir etsem de fikirlerinizde taraflı yaklaşma kibrini gösteriyorsunuz. Emrah Hoca daha sağcı bir tutum sergiledi, utandı dediniz fakat bence kendisi hayatı daha olduğu gibi görebiliyor. Hepimiz dünyada yaşayan bir avuç insanız, özünde hayvanlarız, din ve kültür ise bizlerin en büyük hikayeleri. Atalarımızın yaşamları bizimkilerden çok da farklı değildi, her gün karşılaştıkları problemleri çözebildikleri kadar çözüp bizlere ilettiler. Bu hikayelere Mustafa Kemal Paşa'nın da dediği gibi gökten inen kitaplar olarak bakmazsak, içlerinde ki derin anlamı görebileceğimizi düşünüyorum. Bazı şeyler hiç değişmez, marsa çıksak da, dünya üzerinde evrildik. Saygılarımla,
Hocam, bize anlatmadığınız şeyler olduğunu düşünüyorum 😄 Sapiens’i okuduğumda da aynı şeyleri hissetmiştim. Arkaik olanı, anlamayı ve hatta özlem duymayı anlayabiliyor fakat övmeyi anlayamıyorum. … Sorum şu; anlattığınız kadar ideal yaşayabilen bir ırk neden evriliyor? Gerçekten mükemmelden sürekli kötüye doğru mu evriliyoruz? Sizin bu çağa hapisane demeniz bana sanki ‘evrim yirmilik dişlerimizi işlevsiz kıldı. Bu çağ yirmilik dişlerimizi yok eden bir cehennem çağıdır’ demek gibi falan geliyor. Bu kadar dramatize edemeyiz değil mi? Yeme alışkanlıklarımız değişti ve yüzyıllar içinde olanlar oldu. Peki neden fiziksel evrimi değil de sosyal evrimi bu kadar dramatize ediyoruz. … Tecavüz yok dediğiniz kabilelerin, kadınların başka kabilelerdeki erkeklerle de birleşebilmesi için festivaller yaptıklarını ve orada performansını beğenmedikleri erkeklerin kulaklarını ısırdıklarını anlattınız. Kulağı ısırılan ya da adı ‘kötü sevgili’ye çıkmış bir erkeğin cehennemi değil miydi o çağ? … Ben Türkiye’de yetişmiş bir kadınım. Sosyal sınıf, ideolojik düşünce, geldiğim etnik köken ve sadece kadın olmak ile ilgili bütün travmalarımı yaşayıp 30 yaşıma geldim. Mülkiyet ya da aile(köle evi:) kavramlarını savunmuyorum. Sorguluyor ve araştırıyorum. Evrime inanıyorum. İçinde kurbanların olduğu, acımasızlıkların, çıkmazların olduğu tek çağın bu çağ olduğuna inanmak istemiyorum. Bize bu çağa tutunacak birşeyler de vermeniz lazim hocam :)
Benzer bir şeyleri ben de düşündüm bu bölümü izlerken (yazarken acaba benzer değil mi şüphesine düştüm ama olmasa ne olcak), evlilik, çekirdek aile bu kadar kötüyse neden ortaya çıkmış olabilir diye. Hiç bir okuma yapmadan sadece fikir yürüterek yaklaştığım bir fikir, zamanın ihtiyacı olarak ortaya çıkmış, ama işlevini tamamlamış ve küflenmiş düzenler olabilecekleri. Sosyal evrim hem çok daha dinamik hem de zorla sabit tutulmaya müsait bir şey sanki, fiziksel evrimden daha dramatik olmasının nedeni buna bağlı olabilir. Bir de fiziksel evrim üzerinde pek söz hakkımız olmadığı için aynı şekilde uğraşmıyoruz o konuyla sanırım.
Tarihi bu kadar kesin olarak anlatması çok ilginç. Bunlar böyleydi şunlar şöyleydi gocunmazlardı tecavüz olmazdı vs. 100 yıl öncesini bu kadar kesin anlatamazkrn bahsettiği devirleri bu kadsr kesin çizgilerle anlatması diğer anlattığı her şeyi sorgulamama yol açıyor.
bir sey savunmuyorum sadece logic olarak yaklasiyorum: o kadar yil evveli kesin cizgilerle anlatabiliyor olmasinda eskiden cok az "durumsal"in oluyor olmasi olabilir mi neden..? yani selcuk erdem'in karikaturu gibi: magara adami elinde tas ogrencilere "bu tas, bu da cilali tas. Seneye gorusmek uzere" deki gibi. az bilgi, durum, olay vs, kesin cizgileri kolay kilabiliyor. (logic parantezi, bir sey savunmuyorum)
Ufkum 800 katına çıktı gene, tonla para versek bu kadar bilgiye sahip olamayız. Bir de linç ihtimaline rağmen hocanın cesareti takdire şayan. Harikasınız.
Yoo olursun
😊 32:26
32:57 😊😊
😊😊😊 34:14 34:16 34:16
😊😊😊 36:42
O kadar seviyorum ki bu seriyi izlemeye kıyamadım resmen, çok güzel bir bölümdü yine. Alper hocanın bizlere önerdiği kitaplarla ilgili ayrı bir bölüm gelse çok güzel olur bu arada
Katılıyorum
İzlemeye kıyamadığın izlemediğin anlamına geliyor. Türkçe öğrenin
0pp00ppppp00000pp000p0ppp00p0p0p0qpp0p00p000
izlerken bitecek diye üzülüyorum ben de 😂😂
Hocam antropoloji mezunuyum. Malinowski'nin "Ilkel Toplumlarda Cinsellik ve Baskı " kitabı sunum ödevimdi. Hem bilgiler tazelendi hem yenileri eklendi. 👍
Nereden aldınız her yerde tükenmiş
5 saat olsaydı bile soluksuz izlerdim. Hocamızın ses tonu ve anlatımı harika. İlker Hocalarının soruları da gerçekten çok bilgi dolu ve yönlendirici. Merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum sonraki bölümü...
“Hiçbir şey anlamadıklarını anlamaları açısından”
Bunu da anlarken çaktırmadan haa 😅
" BİZ BİR HAPİSHANEDE YAŞIYORUZ. " - Dr. Alper Hasanoğlu
Burası karışacak vaziyet alın :) Şaka bir yana süper bölüm hocam. Alper hocamız gibi bir entellektueli anadilimizde dinlemek muhteşem birsey
Bir veteriner hekim olarak hocama %100 katılıyorum. Hayvanlara dair söylediğiniz herşey tamamen doğru.
Bodrumda misiniz?
Bu kadar sık kes yapıştır rahatsız ediyor. Keşke doğal konuşma akişindA kalsaydi...
Bayılıyorum….Yeni bölüm nezaman gelecek diye sabırsızlıkla bekliyorum. Her bölümü kim bilir kaç kere izledim…Dünyada yalnız olmadığım hissini yaşattığınız için teşekkür ederim.
Harika bir bölüm daha, teşekkürler🙏🏻 Bu serinin devamında da bahsettiğiniz sonradan ortaya çıkan “aşk” kavramını da konuşursanız çok sevinirim.
Aşk yaladır. Hatta sebep olan benlik de yalanır dedi. Sarsılarak güncellendim.
Sipotide podcasti var
@@murataytekin4449 Nasıl bulabilirim. Ne diye arayacağım
@@sercangencali1390 “aşkı aramak”
Muhteşem bir bölüm. Önerebildiğim kadar herkese önereceğim bu videoyu. Çok teşekkürler emeğinize sağlık.
Bu kadar çok insanın bu konulara ilgi duyabileceğini hiç düşünmemiştim. Ve gayet açık fikirli olmaları vs çok iyi. Devamı gelsin lütfen :)
Cidden bir daha takdir ettim. Neo Skola gibi platformlarda eşek yükü parayla verilen ve şaşalı reklamları yapılan eğitimleri burada aynı şekilde bedava bir hizmet olarak sunmanız çok özel ve takdir edilesi. Umarım böyle gülnlerde bu kadar anlayışlı olmanızın karşılığını hakkıyla alırsınız.. Patreon’dan destek olamıyorum ama birileri bizim adımıza da size yardımcı oluyordur umarım. Süpersiniz 🙏🏼
Hay ağzına sağlık. Aynen öyle. Ne skala geldi benim aklıma da. Bir şarap bilgisi için o onca para
Ne kadar düzgün bir Türkçesi ve zarif bir ses tonu var hocamızın. Prompter de kullanmıyor sanırım.
affınıza sığınarak bir ekleme yapmak istiyorum. hekim olarak çalıştığım bölgelerde, freud'un yaşadığı dönemdeki viktoryen ahlak ile yarışacak bir baskının altında ezilen kadınların, aynı anda sosyal medya aracılığıyla hocamızın bahsettiği şekilde özgürce cinselliğini yaşayan insanları görüp, bu ikilikle nasıl baş edemediklerini gördüm. 112'ye gelen "sinir krizi" ihbarlarının oranı düşündüğünüzden çok daha yüksek, tabi ki tek sebep cinselliğin yaşanmaması değil, ancak bu kadınların kendilerini ifadesindeki yetersizlik doğrudan bu konuyla alakalı kanımca. seks şu an istanbul'da 14 km mesafede iki farklı noktada taban tabana zıt yaklaşılan ve yaşanan bir şey. "histeri" ise, ne yazık ki henüz bitmedi.
Dönüp dönüp baştan okuyorum. Doğru mu bu ya hu
@@sercangencali1390 gerçeği yansıtmadığını sanmıyorum
Açıkradyo'da yaptıkları bir program sayesinde tanımıştım Alper Hasanoğlu'nu. "Normalin Sınırları" Böyle bir isimle program yapmanız şahane gerçekten.
Türkiye bu ve bunun gibi kanallarla entelektüel gelişim sağlıyor resmen. Elinize emeğinize sağlık...
Cinselliğin Afrika’sı sayılabilecek Türkiye de cinsellik konuşmak.. Tebrik ederim !
Bitmeseydi. Tadına doyulmaz bir sohbet. Teşekkürler.
zımba gibi bir bölüm olmuş ^^
Nebuchcum konuk gelsene sen buraya ya
Seni mi zimbalamis
@@dungibi1232 ney
@JacksonBoB2 rica etsem, yukarıda İngilizce yazdığın metnin Türkçesini buraya ata bilir misin?
@JacksonBoB2 ilginc ama 120 ornek de cok az
nasıl sabırsız bekledim yeni bölümü
çok rahatlıyorum ve çok şey öğreniyorum sizi dinlerken. lütfen anksiyete, sosyal fobi ve bunlarla nasıl başa çıkacağımızla ilgili bi video gelsin. bunu sizden dinlemeyi çok isterim
Flu tv de izlediğim en iyi bölümdü. Sesli güldüğüm yerler oldu. “Ebru’ya sorayım..” da koltuktan düştüm. Yalnız 18k yıl önce kolu kırılanı öldü diye gömüyorlardı. Antropolojik bakışımızı sadece cinsellik penceresinden yorumlamayacağımız bir bölüm daha mı olsa ?
İyi ki böyle bir RUclips kanalı, böyle bir seri ve sizin gibi insanlar var. Çok teşekkürler.
Alper bey ve İlker bey, süpersiniz.
Bir haftadır beklediğim program gelmiş 😍👌🏾
Ali babacan öyle bir cinsellik anlattı ki ilker canıklıgil şaşırdı ( ali babacan ekonomi anlattı videolarının başlığına göndermedir)
Hangi hocayı dinlemeyi daha çok seviyorum seçemiyorum. Hepsi ayrı muhteşem.
Erkeklerin rehabiliteye muhtaç insanlar olduğunu,tedavi gerekliliğini bir erkekten duymak ne hoş.
Zaman aramak yersiz. Yersiz yurtsuz. 2 tanesi kollektife yetmez.
Merhabalar yine güzel bir bölüm olmuş. Tek eşlilik ile alakalı kısma katkıda bulunmak istedim bir doktor olarak. Az gelişmiş, çok eşliliğin olduğu ülkelerde(yani aslında bu bahsettiğimiz eski toplum anlayışında sanırsam) HPV doğal olarak da risk faktörü olduğu serviks kanseri daha sık görülüyor. Bu köleliğin altında biraz da sağlık yatıyor sanırsam :) Elbette ki aile yapısına rağmen yine de hocanın dediği gibi bu cinsel hastalıklar çok fazla. Çünkü toplumda eşler arasında da taşınmaya devam ediyor. %80 oranında olduğunu düşünüyoruz toplumumuzda. 9-23 yaş arasında HPV aşısı yapılabiliyor. Bu şekilde en azından serviks ca yı önleyebiliriz. Bu konuda da bilinçlenmiş olalım.
Hpv aşısı 45 yaşına kadar yapılabiliyor düzeltmek isterim. Kadınlar yaşım geçmiş diye düşünmemeli halen koruyuculuğu var.
bayılıyorum üzerinde durduğum ama içten içe sorguladığım gerçekleri altımdan çeken entelektüel bakışa!
Flu TV günün çok ötesinde 👏
Halklar günün çok gerisinde 🙃
Ağzınıza sağlık hocam. Bu konunun devamını bekliyorum.
mükemmel bir sohbeti...ufkumuzu açtı, bakış açısına hayran bıraktı. eğitim çok önemli bir kavram yahu..keşke heğ sizler gibi insanlarla arkadaş olabilsem..
Alper Hoca, Nevzat Hoca > Tüm Flu Tv
Baküden sevgiler! 🙂
Erkcan Özcan ve Yalın Alpay hepsini döver. Şaka bir yana tamamen farklı konularda bilgiye sahip olan kişileri bu şekilde kıyaslamak ve genelleme yapmak ne kadar doğru olabilir?
Konuyla ilgili daha fazla bilgi için hocamızın "Aşkın Halleri" kitabını okumanızı öneririm. Gerçekten taşlar yerine oturuyor. Çok teşekkür ederiz bu değerli sohbet için.
Alper hocamın derste dersi ne kadar güzel anlattığının farkındaydım ama buraya gelince kendimi daha da şanslı hissettim iyiki varsınız hocam :))
Müthiş bir hoca ... flu tvye teşekkürler gerçekten çok güzel program olmuş
Şahanesiniz! Okullarda izletilmesi gereken bir eğitim videosu olmuş, emeğinize sağlık. Konuş be doktor! Naraları ile dinledim😅👏
şahane bir bölüm olmuş gerçekten zevkle dinledim, bana çok farklı bakış açıları katan ve fazlasıyla şey öğreten belki de en önemlisi merak ettiren bir bölüm oldu. devamını dört gözle bekliyorum ayrıca kendisinden başlangıç seviyesinde bir okuma listesi, öneri listesi gibi bir şey alabilirsek tadından yenmez diyorum. ağzınıza, emeğinize sağlık
tanrısal bi video. Aydınlanma çağı, hurma suyu şelaleleri, efendime söyliyim altın tepsiye dizilmiş narenciye dilimleri, kurutulmuş çilek, kırmızı üzüm, ılık meltemler, kuş cıvıltıları.. teşekkür ederim Alper Hasanoğlu ve FluTV mükemmel bir konu mükemmel anlatım
Aşk ile ilgili tek başına program lazım!
Güzel bölümdü. Devamı gerekli gibi çünkü çok meşakkatli bir konu ve merak edilen, yanlış anlaşılmış çok bölümü var. Teşekkürler Flu
İlker hocam böyle güzel '' otantik'' içerikleri bana ulaştırdığınız için size tüm hayatım boyunca minnettar olacağım
Çok iyi linç yiyeceksiniz ama devam edin çünkü doğru olanı söylüyorsunuz
@JacksonBoB2 🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤦🏻♂️
@JacksonBoB2 gapitalizm
@JacksonBoB2 hahas
@JacksonBoB2 hhahahas kanka sen nasıl bir insansın ya
@JacksonBoB2 epic
sana ve toplayıp yüklendiğin kıymetdar bilgilerine saygı duyuyorum hocam lakin videonun sonuna kadar zorbihal tahammül edebildim, tişikkirler.
"Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi" diyen Sabahattin Ali'nin bahsettiği sevişmeyi anlıyorum ben sevişmek deyince ama niyeyse herkes cinsel ilişki olarak anlamlandırıyor o da bana enteresan geliyor.
Dimi kelimeler ne garip şeyler.. birileri uyduruyor diğerleri kılıf buluyor falan. Bu arada dışarıdan bakan da kendine göre anlayabiliyor sadece.. o kelimenin onda olan tecrübeleri
Emeginize teşekkürler
Alper beyin kitaplarını ve önerilerini okumak farz oldu.harika
Yaaa of, abi yap videoyu 2 saat izleyelim neden kestiniz langurt diye ya :(..... Sizi seviyorum emeğinize sağlık
Dimi 3 saat 5 saat izlenir
Cinsellik üzerine konuşurken netameli konulara değinmekten çekinmemeniz çok özel. Ensest hakkında konuştuğunuz bir bölüm izlemek isterdim. Umarım yaparsınız.
Mükemmel bir yayın oldu. Emeği geçen herkese muchas gracias :)) 💛🎈
Mükemmel bir bölüm. Yine dahil olmak istediğim tür bir sohbetle süzülmüş bilgiye boğuldum. Çok seviyorum sizi Flutv.
Müthişti, benlik hakkında söylenenler kendi gelişimim esnasında yaşadıklarımı sorgulamama sebep oluyor.
Alper hocanın bölümlerine dolamıyorum. Keşke bitmese diye düşünerek izliyorum resmen.
çok iyiydi devamı gelsin
Videolarınız baştan sona her dakikası yüzleşilmeyen gerçeklerle dolu. Kabul edilsin veya edilmesin. Günümüzde bu yüzden evliliklerden çok boşanmalar var. Dikkat ederseniz herkes mutsuz. Demek ki 190.000 yıllık bir düzen bozulmuş ki böyle olmuş. Ancak ufak bir sorun var ki 2024 bu videonun anlaşılması için yeterli değil. 3000li yıllara bu video kalırsa daha çok anlayan olacaktır. Düşünce yapısı olarak biraz ileri düzeyde insanlara ihtiyaç var. Cesaretiniz ve insanları aydınlatma çabanız çok değerli
Harikaydı, devamı gelmeli.
Çok seviyorum bu seriyi , devamını heyecanla bekliyorum 🤗🌸
Süper bir bölümdü, 4 gün sonra izleyebildim iş yüzünden, Düşünce şeklimin kusurları ve güzellikleriyle karşılaştım, emeğinize sağlık. Yine de bir yere kadar dış ses gerçekten İlker hoca mı acaba diye merak ettim. (nedir sorusu ile başlanmadı, ama ne yapalım gelince bi rahatlama geldi :)
Alper hocam bir psikolog ama sosyolojik bir zeminde değerlendirme yapıyor. Mesele çok yönlü tartışılıyor aşırı mutluyum 🥰
Psikolog değil psikiyatrist.
@@kkaanumit tamam 👍
bu video beni sağcı yaptı.
gerçekten şakralarım açıldı, harika bir programdı devamını sabırsızlıkla bekliyoruz
hocam bir sonraki bölümde " 'ben' denen şeyin varlığının beni eksiltmesi sonucu o tamamlanma ihtiyacı " cümlesini biraz açabilir misiniz? Giderilmesinin hazzına varabilmek için suni ihtiyaçlar mı üretiyoruz ? pek anlayamadım.
Ben yapay bişey diyor, aslolan biziz diyor üstat. Ben diye bişey icat olundu ve hastalandık.
Çocuğun ilk bir kaç yılında, kendisi ve çevresindeki insanlar arasında bir ayrım yapamadığını benlik algısısını daha sonra geliştirdiğini okumuştum bir yerde. Belki insanoğlu olarak aynı şeyi söyleyebiliriz.
ilker hocam nasıl dr alper kadına şiddet teriminin yanlış olduğunu aslında olması gerekenin Erkeğin Şiddeti olduğunu konusunda konuşurken konuyu değiştirirsinizzz yıkıldımmm devamını bekliyorum
hocam ebru hanım'la mimarlık söyleşilerine ne oldu?
Mükemmel! Ağzına sağlık Alper Hoca👏
Harika bir bölüm daha keyifle izledim 🥳
Cinsel eğitim için belli yaştan sonra izletilmesi gereken bir program :)
peki ben kendimce şöyle bi yorum yaptım 190 bin yıl boyunca uygulanan yanlış sonunda son versiyonda şuandaki aile yapısı sevişme kuralları daha dogruya ulaştıda olamazmı yani illaki kimin kimden oldugunu bilmicek şekildemi yaşamalıyız çocuk sahibi olmayı umarım anlaşılmışımdır
Ben de aynı şeyi yazacaktım ki hazır yazılmışını buldum. Geleneksel aile yapısının ekonomik faktörlerin zorlamasıyla ortaya çıktığı doğru gibi görünüyor ama neticede belli bir amaca da hizmet ediyor. Belki de fonksiyonel olarak fayda sağlayan bir şeyin duygusal ele alınmasıdır asıl sorun.
zaten soyle de bir celiski var; bu evrim bizi daha mi iyi yapti, daha mi kotu? hani daha kotuye evrildiysek bu evrimin mantigina aykiri zaten. diger marjinal topluluklar coktan dunyayi ele gecirmeliydi.
Devam eden bir deneyin üstüne yorum yapmak gibi birşey bu.. bekleyip göreceğiz.. veya bekleme yapma 😅
Videonun sonlarına doğru bu bölüm yetmedi 2.-3. bölümler de olsa diyordum ki siz de buna karar verdiniz. 💃🏻
Farklı görüşlerim var ama her farklı görüşü "linç, cahillik, geri kalmışlık, sağcılık" ve bir anlamda "çizgi altı" olarak niteleyip alaya aldığınız için görüş olarak sadece bu yorumu yapıyorum.
İyi bir izleyicinizim. Başarılar :)
Farkli goruslerinizi insanlari ikna edecek argumanlarla paylasirsaniz kimsenin bir itirazi olacagini sanmam.
"Benim görüşüm budur... "şeklinde ifade ettiğiniz ve sizden farklı düşünenleri siz eleştirmediğiniz sürece düşüncenizi ifade ettiğiniz için eleştirlmezsiniz. Eğer buna rağmen sizi alaya alan olursa bu ancak onun sorunu olur.
Yaaa program muhteşem çıkamıyorum videolardan 🤩👌👏
İki defadır aynı bilgiyi tekrar ediyorsunuz, günümüzde "Çocuk İstismarı" olarak adlandırılan uygulamanın geçmişte normal bir uygulama olduğunu iddaa ediyorsunuz. Bu iddanızı destekleyen arkeolojik veya antropolojik bir kanıt var mı? Bana çok zorlama hatta spekülatif bir görüş gibi geldi.
İlker hocanın dediği gibi politik bir yaklaşım. Hakim kültür - güç sahibi zümre nereye isterse o tarafa ittirilen gündemlerin dünyasında yaşıyoruz. Bir şeyin çok uzun yıllar suç olmaması şimdi de aklanması gerektiği sonucunu çıkarmaz. Rızası olmadan yapılan yada kandırarak ikna edilen her çocuk benim gözümde kurbandır, buna meyleden de sapıktır.
O yaş meselesi de insan beyindeki risk algılama yeteneği ile ilgili. o kadar eskiden hiç süphe yok ki insanlar hem fiziken hem cinsel hem de toplumda yüklendikleri sorumluluklar açısından çok daha erken olgunlaşıyorlardı. Ayrıca badeci hocalar da menilerindeki hikmetle kandırıyorlar demek kandırmak ozamanlar da varmış. Ne yazık ki daha yaygın mış. Çünkü ne kadar meni içersen iç ne kadar insan eti yersen ye bu insanı daha güçlü yapmaz. Bu bilimsel keşif öncesindeki irrasyonel bilgiyi geçersiz kılar ve hükmünü kaldırır. Hocanın da legal cinsellik yaşının düşürülmesinden yana olduğunu sanmam. Öyle bir vibe almadım, Alper hocadan.
@@tabucyedisamsun2425 Dedikleriniz doğru zamanın şartları ve insanların inanışları zaman içerisinde çok farklı yönlerde değişebilir. Buna bir itirazım yok. Benim merak ettiğim bu bilginin kaynağı nereden geliyor?
Muhteşemsiniz... Sağ olun hocam, teşekkürler FluTv
Bence videonun başlığını değiştirin : Antropolojinin düz dünyacılığı nedir?
Hocam sizin diğer videolarınızı izlerken sıkıntı yoktu da , bunu dinleyince gerçekten muhafazakar olduğumu anladım
Kedilerin kısırlaştırmak hakkında birşey yazmak istedim. Kedi aile kurmak istemiyor olabilir. Kedi kısır olmak istiyor mu. Buna siz neyle karar veriryorsunuz. Sadece kediden güçlü olduğunuz için bu hakkı kendinizde görüyorsunuz. Sizden güçlü olan birisi sizin hakkınızdan karar verince rahatsız oluyor musunuz? cevabınızı merak etmiyorum. kendinize cevabınızı verip onunla yaşayın.
Sınırların dışında olarak tanımlanabilecek bir bölüm daha izledik. Teşekkürler
Peki insanın doğasında olan her zaman insan ve toplum için doğru mudur hocam? Ona bakarsanız başkalarına zarar vermek de insanın doğasında var ama kesinlikle kısıtlanması gereken bir şey.
Benzer şekilde toplum kurallarının insan cinselliğini aile kavramı ile yönlendirmesi sayesinde bir çocuğun eğitiminin, sorumluluğunun ve bakımının sorumlularının bulunması mümkün olmadı mı? İnsanın bireyselleşmesi(ben yani ego), mülkiyet kavramı ve toplumun aile adı altında küçük yapı taşlarına parçalanması evrimsel ve hipergamik açıdan insanın ve toplumun ileri gelişimini desteklemedi mi? Siz bunları bilen insansınız. Sanayinin, bilimin ve kültürün bu günkü seviyesine eğer mülkiyet, bireyselleşme ve aile olmasaydı gelişip gelişemeyeceğini düşünmenizi istiyorum. Bireyselleşmenin olduğu yerde rekabet olur hocam, rekabetin olduğu yerde ise ilerlemeler kaydedilir. Ailenin ve miras kavramının olduğu yerde birey özel ilgi alır ve yücelir, bireyin yüceldiği yerde ise hem evrimsel hem de eğitimsel açıdan ilerlemeler katedilir. Zira mülkiyet de öyle. Mülkiyet ilerlemenin motivasyonudur. Düşüncelerin ve kültürün de evrimine inanan biri olarak sizin doğal olan iyidir perspektifinizi sahiplenemiyorum, çünkü insan için doğal olan iyidir demek aynı zamanda ilkel olan iyidir demektir, ve ilkel olan çoğu zaman toplum ve insan için sağlıklı olsa da toplumu ve insanı ilerletici değildir.
Kendi ağzınızla söylüyorsunuz ki 190 bin yıllık süreçte bu anlattıklarınız normalmiş. Peki insanlık neden o zaman son 10 bin yılda yaptığını 190 bin yılda yapamadı bunu da düşünmenizi rica ediyorum. İnsanın son 10 bin yıldaki bireyselleşmesinin ve toplumun aile kavramı altında yapı taşlarına ayrılmasınn, mülkiyet ve miras kavramının bu konuda ciddi bir etkisi olduğu kanaatindeyim. Bütün bunlar, toplumu kendi içinde rekabete açarak, bireysel başarının, evlilik sayesinde belirli olan başarılı bireyin gelecek nesillerine, miras adı altında geçmesini sağlayarak ve insanı belli doğrultularda motive ederek insanlığın evriminde, gelişiminde katalizör etkisi yarattığı kanaatindeyim.
Bunun haricinde ataerkil baskının hipergamiyi köreltmesi ve insanın ömrü boyunca süren eş değerlendirme sürecini baskılaması açısından insanlığın ilerlemesine ket vurduğunu kabul ediyorum ve aile içi şiddet ve baskıyı kınıyorum. Bu doğrultuda evlilik ve boşanmanın çok çok çok daha kolay olduğu bir dünya arzusundayım ve yine bu doğrultuda günümüz, aile, mülkiyet, bireyselleşme ve diğer toplum kurallarının anaerkil bir yapıda yeniden şekillenmesinin insanın evrim ve gelişimi için daha iyi olacağı kanaatindeyim.
Birey kavramının yüceltilmesini, insanlığın ileri gelişimini sonuna kadar destekliyorum ve bireyin haliyle de toplumun ilerlemesinde aile, bireysellik, rekabet ve mülkiyet kavramlarını olmazsa olmaz görüyorum.
En başta verdiğiniz örneğe katılmıyorum, ilkel toplumda da başkasına zarar vermenin cezası vardı ama cinselliğin yoktu. Bu arada diğer örneklerde de aile ve bireyselleşmenin sonucu olarak ilerleme oldu demişsiniz fakat tam tersi sanayileşme ve ilerleme sonucu aile ve bireyselleşme oluyor benim anladığım kadarıyla. Ayrıca bir şeyi kabul ediyorum özellikle din çok daha büyük toplulukları kurallar ile bir bütün olarak hareket ettirerek ilerlemeyi sağladı hatta tek tanrılı dine geçildiğinde bu daha hızlı oldu fakat yine başa dönüyorum ve düşününce dinin ortaya çıkması da artan nüfus ve bu insanların kurallara bağlanması ihtiyacı ile doğmuş olabilir, bir dünya tarihi kitabından yola çıkarak; Sümerler içerisinde bir grup din adamı var ve bunlar eğitimli okuma yazma biliyor ve aynı zamanda bu adamlar toplumsal ilerlemeyi de sağlıyor çünkü herkes çalışırsa biri yeni icad yapamaz yapılanları yazarak ileriye aktaramaz, bu sebeple din çıktı ve ilerledi diye şimdi din adamlarını hala besliyoruz hâlbuki daha çok gericilik yapıyorlar, konuya bu perspektiften bakıldığında aslında prezervatif gibi doğum kontrol ve DNA testi gibi ilerlemelerden sonra bu güne göre ilkel olan evlilik fikri yerine daha ilerici bir fikir ortaya konabilir.
@@ahmeteminmasar3830 Çok ciddi kronolojik sıralamalarda hatalarınız var. Sanayi ve ilerlemelerin aile denen kuruma zemin hazırlamış olması için aile kavramının sanayi kavramından sonra ortaya çıkması gerek iken binlerce yıl öncesinde ortaya çıkmış, benzer şekilde bireyselleşme de sanayi kavramının öncesine dayanıyor. Ve ne tesadüfse bu toplumsal inovasyonlardan sonra insanlığın gelişiminden, okuma, yazma, sanayi gibi inovasyonlardan bahsedebiliyoruz kronolojik olarak. Ayrıca nüfus artışının ve bu insanların kural ihtiyacının din denen kavrama zemin hazırladığını söylemişsiniz ama yine kronolojik hatanız var, bu gün göbekli tepe kazılarından da biliyoruz ki insanlığın nüfusu çok azken ve hatta daha yerleşik hayat yaygınlaşmamışken bile dinler vardı. Tam tersine din vb. toplum kuralları, ahlak algısı ve insanlığın bu ve saydığım vesilelerle zaman içinde artan refahı nüfus artışına kapı araladı. Ben dinin günümüz koşullarında gerekli olup olmadığı konusunda net yargılara sahip değilim, bu yüzden o konuda bir şey yazamayacağım. Ayrıca ilk ifadenizde ilkel toplumlarda başkasına zarar vermenin cezası olduğunu iddia etmişsiniz. Bu iddianızı nasıl temellendiriyorsunuz bilmiyorum ama örneğin ilkel yaşantısını geçtiğimiz onyıla kadar korumuş bazı eski avcı-toplayıcı amazon insanlarının ifadelerine göre insanlar avcı-toplayıcı olarak yaşarken kabilenin yavaş ve zayıf bireylerini katlediyorlarmış ve hatta bunu gerekli addediyorlarmış. Çeşitli sebeplerle güçlünün güçsüzü katletmesini doğru bulduklarını bile açıkça ifade ediyorlar. Hatta beyaz insan zayıf diyerek modern Dünya'daki zayıf kassız insanların hakimiyetini yadırgıyorlar. Yani muhtemelen avcı-toplayıcı bir amazon yerlisi olsaydınız, kaslı olmak gibi caydırıcı vasıflarınız yoksa muhtemelen katledilirdiniz ve büyük ihtimalle katilinize de hayranlık dolu gözlerle bakarlardı. Yazdıklarınızı belli başlı dayanaklardan çok önsezi ile yazdığınızı düşünüyorum. DNA testi gibi yöntemlerle babanın bulunması tabi ki mümkün ama sorun şu ki bu o babanın o çocuktan sorumlu olmasını ve o çocuğun bakımını, eğitimini garanti etmeyecektir. Evlilik konusundaki inovasyonlara tamamen açığım ama bir kesim insan var ki yerine daha iyisi iddiasında olmalarına rağmen daha yakından bakıldığında tek motivasyonları yıkmak ve bunu entellektüel bir yaklaşım zannediyorlar, sizi tenzih ederim. Evliliğin çocuğa bir sosyal kimlik, tanınırlık ve aidiyet kattığını da düşünüyorum ayrıca. Hatta bir soyadı taşımamızın en temel sebeplerinden biri büyük önder Atatürk'ün Türk insanının tanınırlığını yani statüsünü arttırmak istemesi. Bu gün biliyoruz ki uluslararası camiada bütün asiller aile isimleriyle tanınır. Ben bu açıdan aile denen kavramın asalet taşıdığını da düşünüyorum. Sosyal yapılar, soy bağlarının önemi ve aidiyet gibi kavramlar modern eranın uydurması değildir. Bilakis ilkel çağlardan bu yana insanın genlerine işlemiştir. Psikoloji ile biraz derinlemesine ilgilenenler direkt bana hak verecektir ki sosyal hiyerarşi algısının izlerini sürdüğümüzde maymunlara kadar uzanıyoruz. Bu gün maymunlarda bile lider, soy gibi kavramların algısına rast geliyoruz, inanabiliyor musunuz? Bulundukları yerel popülasyona aidiyet duyduklarını görüyoruz ki daha sonra insanlarda günümüzde bu aidiyet hissiyatının aileye karşı duyulduğunu görüyoruz. İnsanların bu günlerde kabileler halinde yaşayamayacak kadar kalabalık olduğunu bildiğimiz halde bu aidiyeti nasıl esirgeriz çocuklarımızdan bu ayrı bir konu. Kaldı ki aidiyet hissiyatıyla büyümeyen çocukların çok daha fazla psikolojik rahatsızlık ve özgüvensizlik yaşadığı açık ve kanıtlanmış.
Burada doğru olan, faydalı olan nedir diye tartışıldığını düşünmüyorum. Aile, bireysellik, mülkiyet kavramı toplumu bazı konularda tabi ki geliştirdi. Burda yapılmaya çalışılan şey ise sorunları tespit edip ortaya koymak. Böyle bakıldığında da bu toplumsal yeni düzenin asıl olarak cinselliğe etki ettiği görülebiliyor. Aile kavramını zedeliyor diyip cinsel konuları görmezden gelerek aslında paradoksal bir kargaşaya giriliyor. Çünkü biliyoruz ki mevcut cinsellik problemleri, toplumun dayattığı aile kavramını da tehlikeye atıyor. Bu sorunlarda tıp dünyası bile gerçekçi olamıyor maalesef. Ayrıca karar verirken toplum 500 sene sonra nasıl olacak, topluma zarar mı veriyor diye düşünmek savunduğunuz bireysellik kavramına ters düşüyor. Kısa vadede kendi hayat kalitemize öncelik veriyoruz.
Burada şunu sormak gerekiyor; cinsellikle - tek eşli aile kavramı arasında seçim mi yapmak zorundayız yoksa sizin de belirttiğiniz gibi boşanmaların arttığı veya açık ilişkilerin geliştiği başka evlilik modellerine mi yöneleceğiz. Bana sorarsanız bunu zaten biz değil biyolojik evrim seçtiriyor. Toplum düzeni ve diğer konular çok hızlı değişebilecekken; biyolojik evrimin çok uzun zaman aldığını biliyoruz. Burda o zaman zincirin en zayıf halkasına göre hareket etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü biz ne kadar da bilinçlensek de o hormonlar, o sinaps yolları bir hocamın deyimiyle "kendi şarkısını söylemeye" devam edecek. Ki en muhafakazar toplumlarda bile cinsel fantezilerin, gizli evlilik dışı ilişkilerin bu kadar sık olmasını gözlemleyerek bu deyimi doğrulayabilirsiniz. Ben hocanın açık ilişki güzellemesine katılmasam da tüm dünyada büyük oranda gizli açık ilişki sistemi kurulduğunu görebiliyorum. Katılmama sebebim ise belli bir yaştan sonra cinsel esnekliğin mümkün olmadığına inanıyor olmam, ayrıca kıskançlığın hala işlevini sürdürüyor olmasıdır.
Önceden farklı olsa da çağımız için poligami konusunun vejeteryanlığa büyük benzerlik içerdiğini düşünüyorum. Biyolojik istekleriniz devam etse de kendinizi kar-zarar- komfor alanında iyi hissetmeniz için fedakarlık yapmayı tercih edebilirsiniz. Bu hayatla ne kadar bağdaşır bilemem. Burda ne kadar emek harcadığınız, adapte olduğunuz öne çıkıyor. Benim gözlemlerime göre çok eşlilikten ziyade, bireysel yıkıcı sonuçları da olsa seri tek eşlilik araform olarak toplumda yer ediniyor.
@@semihyildiz Beni yanlış anladınız. Bireysellikten kastım hiç bir zaman körü körüne bencillik olmadı. Benim bireysellikten kastım toplum içinde bireyin yasalarla, toplum kurallarıyla ve kültürle yüceltilmesi ve her bireyin önce kendisini ardından da nesillerini ve toplumu düşünmesidir. Evrim sandığınız gibi 500 yılda gerçekleşmeyebiliyor maalesef. Çok uzun süreler de alabiliyor çok daha kısa süreler de. Bu gün fil dişi avcılığı yüzünden dişsiz fillerin 50 yıl gibi kısacık bir sürede evrimleşmesinden bahsedebiliyoruz. Ayrıca ABD gibi ülkelerde politik kaygılarla her ne kadar çok fazla gündem olmasa da inanılmaz artan genç erkek intiharlarının sorumlusunun da ABD'de gerçekleşen hızlı toplumsal değişim ve kadın öncül yasalar olduğu açık. Hal böyle iken köklü toplumsal inovasyonlar ateşle oynamak kadar tehlikeli. Kaldı ki John B. Calhoun'un Universe 25 adlı fare ütopyası olarak bilinen deneyi açıkça gösteriyor ki memeli canlılarda nüfus ve besin ekstrem seviyelere ulaştığında beyindeki sosyal devreler zaafiyetli hale geliyor, hatta nüfusun toplu çöküşüne, toplu intiharlara, dişi cinayetlerine(evet farelerde de) ve kaosa sebebiyet veriyor. Bu noktada toplum kurallarının insan doğası ile insan bilinci arasında hassas bir dengede bulunduğunu ve bu denge yeni bir düzen kaygısıyla temelinden bozulursa kaotik sonuçların riske edileceğini de önceden söylediklerime ek olarak söyleyebilirim. Bu noktada maalesef yapılabilecek en sağlıklı şey düzene karşı yıkıcı değil daha çok yapıcı ve inovasyonel yaklaşmak ve hayatın doğal akışında evrimimizin topluma ya da toplumun evrimimize getireceği yavaş ama güvenli değişimleri küçük ve yavaş inovasyonlarla beklemek... Açık ilişkiden çok evliliğin üzerindeki kutsallık algısının azaltılmasından yanayım. Evlilik ve boşanma toplum tarafından umursanmayan yemek yemek kadar sıradan, rutin ve kolay olaylara dönüşürse, açık ilişki kavramına gerek kalmayacağı kanaatindeyim.
@@rubikkup2506 Sanırım evliliğin geleceği hakkında ve topluma yıkıcı yeni düzenlemelerin hemen yapılmaması gerektiğiyle ilgili tamamen aynı fikirdeyiz. Açıkçası çok müdahale edilebilecek bir süreç olduğunu da düşünmüyorum, olacağına varacaktır.
Evrimleşme süresi ile ilgili ise doğru bir kıyaslama olmadığının kanısındayım. Fildişi, göz önünde bir uzuv parçası ve yapay seçilimle değişmesi pekala mümkünken; cinsellik içgüdüsü yemek yemek, uyumakla eş değerde canlıların en eski ve kompleks özelliklerinden biri. Yani poligamik bir bireyi fizyolojik olarak monogamik hale getirmek için cinsiyet hormon seviyelerinin düşürülmesinden, amigdala gibi beyin bölgelerin geliştirilmesi, bazı bölgelerin körelmesi ve dopamin reseptörlerinin yeniden regüle edilmesine kadar bir çok yapıyı evrimleştirmeniz gerekmektedir. Tabi ki böyle bir evrimin ne kadar zaman alacağını kimse bilemez. Adil bir kıyaslama yaparsam; yemek yeme fizyolojimiz ne kadar sürede evrimleşiyorsa cinsellik iç güdüsü o kadar sürede evrimleşir. Yani çok uzun yıllar... Cevabınız için teşekkürler. Benden bu kadar :)
Kesinlikle devam gelsin🤔 🤦🏻♂️🧠🔥🤯 gerçekten beğinim yandı yardım 😅 hocanın söylediği gibi bende açık bir insanım ama bu biraz fazla geldi sanki bizim gibi hiç birşeyde haberi olmayan behudeler için harika bir seri
Hocaya şunu sormak istiyorum. Eskiden evlilik v.s. bunların hiçbirisi yoktu demekte. Fakat insanlık tarihinin ilk edebi eseri olan Gılgamışın açılışına sebep olan problem kral olan Gılgamışın evlilik esnasında ilk gece hakkı talep etmesidir.
Evlilik durumu doğal biyolojik sebeplerle oluşmamış ise yazılı ilk eserin evlilik kurumu ile ilgili olması nasıl bir tesadüfün ortaya çıkmasıdır.
@@selinhafizoglu oo ciddi misiniz ya! o zaman göbekli tepeyi veya indus vadisi medeniyetini de modern insanlar kurmuş olabilir. galiba indus vadisinde de evlenme mevcut. ben onu neredeyse neandartal evliliği diye sunacaktım. çok teşekkürler!!
@@BirTakimFikirler ilk edebi eserin evlilik kurumundan ve cinselliğin sınırlandırılmasından bahsetmesi bunun doğal biyolojik bir sebep olduğunu göstermez. O toplumun yerleşik düzene geçmiş, medeniyet kurmuş, belli kültürel normlara sahip olduğunu gösterir.
@@selinhafizoglu ben de onu diyorum selin hanım. nasıl bi tesadüfse ta ilk yazılı eser ve öncesinden başlyarak medeni bi toplum kuran tüm insanlarda bu evlilik denen kurum mevcut. sadece orman içinde falan yaşayan bir iki kabilede bu durum tesadüf etmemiş. onun dışında yazı bulunsun bulunmasın tüm toplumlarda bir türünü görüyoruz. bu tesadüfü nasıl açıklamak gerekir?
@@BirTakimFikirler İyi de videoda buna değinilmiş zaten. Üremede erkeğin rolünün farkına varılması, mülkiyet kavramının ortaya çıkması ve güvenlik gibi sebeplerle bu tarz bi yapının ortaya çıkması normal değil mi? Evet bu medeniyetin ve kültürün bi ürünü olabilir. Ama bu biyolojik olduğunu kanıtlamaz ki.
@@selinhafizoglu videoda bu konularla ilgili önermeler yapılmakta doğrudur. fakat yapılan önermelerin temellendirilmesi çok da mevcut değil.
sonuç da insanlık tarihi boyunca yaşanan bir problem var ve bu problemin çözümü hep aynı şekilde olmuş. diğer konu ile ilgili diğer sistemler elenmiş tekrar tekrar.
evrim sadece genetik-biyolojik boyutta olmaz. önceleri kimyasal evrim sonrasında düşünsel, ekonomik boyutta evrim de oluşmuştur. dolayısıyla aynı düşünceler dunyanın farklı yerlerinde aynı anda dile getirilmiştir. mesela tekerlek tekrar tekrar icat edilmiştir. vs. doğal seleksiyon mekanizmalarının işleyişini fikirlerde, ekonomik yapılarda ve insan hayatında bile görebilmekteyiz.
ilgili güvenlik problemini çözmek için bulunan bu çözüm de insanlık tarihi boyunca tekrar tekrar icat edildiyse ve kullanıldıysa bunun çok temel bir nedeni olmalıdır. yani ilk edebi eserde bile gördüğümüz bu yapı bu günde %90 için uyumlu olarak çalışıyorsa kusura bakmayın insanların %90ı monogamist tir (evlenir) denilebilir. tıpkı pek çok köpek kuş ve pirimat türü gibi.
diyelim ki bu fikire karşı görüşünüz varsa buna da saygı duyarım.
ama güvenlik sorununu çözüyor veya, afrika içinde 3 kabilede bu yok aslında demek çok beylik laf kalıyor. veya bunun türkçe tercümesi şuna benziyor. “harrari öyle diyor o yüzde bu öyle”
Gecenin 3'ünde izliyorum. Çok keyifli bir video:)
Şuraya bir yorum atayım da 1 hafta sonra gelip milletin birbirini yemesini okuyayım :D
Bu kanalın her yaptığına çok iyisiniz veya benzeri yorumları yapmakdan yoruldum ama, harbi iyisiniz..
Peki Hocam aseksüellik nasıl oluyor.
Benim gibi oluyor.. ilgimi çekmiyor yani, zamanımı daha iyi değerlendirmekten bahsediyorum
yine güzel ama nevzat hocanın cevapları daha tatmin edici 😊
yorumlara bakıyorum da bazı şeyler bir tek bana anlamsız geliyormuş gibi hissediyorum. ben mi ters anlıyorum, siz mi sorgusuz kabul ediyorsunuz? çözemedim.
adam ne anlatıyo.Ulan 300 yıl yaşasam şu adam gibi cümle kuramam
Lütfen bu seriye devam edin ! Sex hakkında bu bilgiler çok kıymetli …
Bu hocamızı her zaman dinlerim :D yine gelsin yine dinleyelim :D
Harika bir konuşma olmuş. Teşekkürler
İlker Hocam kanalın sürekli izleyeniyim, Alper Hocam'ı da oldukça takdir etsem de fikirlerinizde taraflı yaklaşma kibrini gösteriyorsunuz.
Emrah Hoca daha sağcı bir tutum sergiledi, utandı dediniz fakat bence kendisi hayatı daha olduğu gibi görebiliyor.
Hepimiz dünyada yaşayan bir avuç insanız, özünde hayvanlarız, din ve kültür ise bizlerin en büyük hikayeleri.
Atalarımızın yaşamları bizimkilerden çok da farklı değildi, her gün karşılaştıkları problemleri çözebildikleri kadar çözüp bizlere ilettiler.
Bu hikayelere Mustafa Kemal Paşa'nın da dediği gibi gökten inen kitaplar olarak bakmazsak, içlerinde ki derin anlamı görebileceğimizi düşünüyorum.
Bazı şeyler hiç değişmez, marsa çıksak da, dünya üzerinde evrildik.
Saygılarımla,
Çok çok güzel bir bölümdü keyifle dinledim. Yeni bölümü iple çekiyorum.
Hocam, bekâret arayışının kıyaslanma korkusundan geldiği söylemi ne kadar doğru?
Kültürle ilgili bu. İnsanlar ezik yetişiyor. Sonra ezikliğinin altında eziliyor.
@@BatuhanIcoz Katilmiyorum , ama kendisini kiyasliyor olması olası olsa da başkası bilmiyorsa sorun etmez yapan da vardır
Muhteşem bölüm mest oluyorum izlerken ve dinlerken seriye bayıldım teşekkürler 🤩
Hocam, bize anlatmadığınız şeyler olduğunu düşünüyorum 😄 Sapiens’i okuduğumda da aynı şeyleri hissetmiştim. Arkaik olanı, anlamayı ve hatta özlem duymayı anlayabiliyor fakat övmeyi anlayamıyorum.
…
Sorum şu; anlattığınız kadar ideal yaşayabilen bir ırk neden evriliyor? Gerçekten mükemmelden sürekli kötüye doğru mu evriliyoruz?
Sizin bu çağa hapisane demeniz bana sanki ‘evrim yirmilik dişlerimizi işlevsiz kıldı. Bu çağ yirmilik dişlerimizi yok eden bir cehennem çağıdır’ demek gibi falan geliyor. Bu kadar dramatize edemeyiz değil mi? Yeme alışkanlıklarımız değişti ve yüzyıllar içinde olanlar oldu. Peki neden fiziksel evrimi değil de sosyal evrimi bu kadar dramatize ediyoruz.
…
Tecavüz yok dediğiniz kabilelerin, kadınların başka kabilelerdeki erkeklerle de birleşebilmesi için festivaller yaptıklarını ve orada performansını beğenmedikleri erkeklerin kulaklarını ısırdıklarını anlattınız. Kulağı ısırılan ya da adı ‘kötü sevgili’ye çıkmış bir erkeğin cehennemi değil miydi o çağ?
…
Ben Türkiye’de yetişmiş bir kadınım. Sosyal sınıf, ideolojik düşünce, geldiğim etnik köken ve sadece kadın olmak ile ilgili bütün travmalarımı yaşayıp 30 yaşıma geldim. Mülkiyet ya da aile(köle evi:) kavramlarını savunmuyorum. Sorguluyor ve araştırıyorum. Evrime inanıyorum. İçinde kurbanların olduğu, acımasızlıkların, çıkmazların olduğu tek çağın bu çağ olduğuna inanmak istemiyorum. Bize bu çağa tutunacak birşeyler de vermeniz lazim hocam :)
Tutunulacak bir değil iki şey: akıl ve rasyonalite
Kaldı ki bahsettikleri ilkel kabilelerde tanrı dedikleri nesnelere, bakire kız kurban etmek gibi, insan eti yemek gibi bir çok sapıkça adetlerde var.
Benzer bir şeyleri ben de düşündüm bu bölümü izlerken (yazarken acaba benzer değil mi şüphesine düştüm ama olmasa ne olcak), evlilik, çekirdek aile bu kadar kötüyse neden ortaya çıkmış olabilir diye. Hiç bir okuma yapmadan sadece fikir yürüterek yaklaştığım bir fikir, zamanın ihtiyacı olarak ortaya çıkmış, ama işlevini tamamlamış ve küflenmiş düzenler olabilecekleri. Sosyal evrim hem çok daha dinamik hem de zorla sabit tutulmaya müsait bir şey sanki, fiziksel evrimden daha dramatik olmasının nedeni buna bağlı olabilir. Bir de fiziksel evrim üzerinde pek söz hakkımız olmadığı için aynı şekilde uğraşmıyoruz o konuyla sanırım.
@@fiftyelevent4226 o zamana göre sapıkça değildi bu zamana göre sapıkça
Her dönemin acımasız durumları vardır lakin yakın gelen daha çok acı verir, bkz: cengizhan
Çok iyi bölümdü. Program daha sık yapılmalı.
Tarihi bu kadar kesin olarak anlatması çok ilginç. Bunlar böyleydi şunlar şöyleydi gocunmazlardı tecavüz olmazdı vs. 100 yıl öncesini bu kadar kesin anlatamazkrn bahsettiği devirleri bu kadsr kesin çizgilerle anlatması diğer anlattığı her şeyi sorgulamama yol açıyor.
bir sey savunmuyorum sadece logic olarak yaklasiyorum: o kadar yil evveli kesin cizgilerle anlatabiliyor olmasinda eskiden cok az "durumsal"in oluyor olmasi olabilir mi neden..? yani selcuk erdem'in karikaturu gibi: magara adami elinde tas ogrencilere "bu tas, bu da cilali tas. Seneye gorusmek uzere" deki gibi. az bilgi, durum, olay vs, kesin cizgileri kolay kilabiliyor. (logic parantezi, bir sey savunmuyorum)
ben verilen bazi ornekleri de alakasiz buldum.
cherry picking ve anakronizm yapiyor. evrimsel psikolojiyi oldugu gibi yoksaymasi da cabasi
Yaşa! Çok güzel bir içerik olmuş. Tebrik ederim.
kimsede dememiş ki aga bu nedir???