Peyami Safa - Yalnızız Kitabı Hakkında

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 16 окт 2024
  • Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Peyami Safa’nın çok severek okuduğum “Yalnızız” adlı romanından bahsedeceğim. Bu Roman Peyami Safa tarafından 1951 yılında yazılmış, aşk ve psikoloji türünde bir eserdir. Yalnızız, Peyami Safa’nın, roman tekniğini en mükemmel şekliyle gerçekleştirdiği büyük eserlerinden biridir. En son ve insanlığa sunduğu teklifleri bakımından da en olgun eseridir. Peyami safa, “sanatkar ister istemez toplumsal bir görüşün temsilcisidir. Romanda kahramanlarından biri romancının toplumsal görüşünü açıklayabilir” görüşünde olmuştur. O bütün romanlarında bazen birinci bazen ikinci plandaki kahramanlardan birini seçerek kendi görüşlerini söylemiştir. Yalnızız’da Samim adlı karakter romancı adına simeranya’yı kurar. Samim Orta yaşlarda bir adamdır. Okumuş, tecrübeli ve bilgilidir. Olayları neden-sonuç ilişkisi kurarak değerlendirir. Maddi durumu iyidir ama yine de çalışmayı sever. Oturması ve kalkmasıyla efendiliğini belli eden biridir. Sentezci bir aydındır. Zayıf biridir. Fiziki özellikleri ruh haline yansımış bir adamdır. Gözleri ela rengidir . Cesur ve gururludur. Şüphecidir. Dikkatlidir. Yazar Samim’in dilinden simeranya diye ütopik bir yer yaratmış ve bu yerin anlatıldığı bölümlerde olaylar hakkındaki kendi görüş ve fikirlerini açıklamıştır. Kitaptaki bir diğer karakter Samim’in küçük kardeşi olan Besim’dir. Besim Midesine düşkün bir adamdır. Yemeklerle çok ilgilidir. Yemekleri sevgilisi olarak görür. Açık sözlü geveze bir adamdır. Aynı zamanda hiçbir şeyi kafasına takmaz ve oldukça rahattır. Romanda Samim ve Besim’in bir de kız kardeşleri vardır. Ailenin ortanca evladı olan Mefharet Her zaman duyguları ile hareket eden bir kadındır. Çok heyecanlıdır. Küçük meseleleri büyüten biridir. Olaylardan sonra çok fazla tepki verir. Ruh sağlığı bozulmuş biridir. Her şeye üzülür. Her şeyi kafasına takar. Sabırsız ve meraklıdır. Olayları tüm detaylarına kadar öğrenmek ister. Kocası vefat etmiştir. Bir kızı bir de oğlu vardır. Oğlunun adı Aydın’dır. romanda Aydın’a pek değinilmemiştir. Yalnızca çok ders çalışması üzerine geçirdiği bir rahatsızlık sonucu annesinin endişesi ve bunların yanında Samim’in sakinliğiyle onu da sakinleştirmesi anlatılmıştır. Mefharet’in büyük çocuğu olan kızının adı Selmin’dir. Selmin Güzel ve çekici bir kızdır. Özgür olmak ister. Annesinin baskı ve şüphelerinden bıkmıştır. Ciddi oyunlar oynayan inatçı biridir. Samim, Besim, Mefharet, Aydın ve bir de hizmetçileri olan Hasibe İstanbul’un bir semti olan Yeşilköy’de, Samim’in köşkünde otururlar. Olayların birçoğu bu köşkte gerçekleşmektedir. Roman Selmin’in annesine adını söylemediği birinden hamile kaldığını söylemesiyle başlar.Oysa Selmin Annesine ve dayılarına karşı oyunlar oynayıp Paris'e gidip orada yaşayabilmek için çocuğum var diyerek onları kandırmaktadır. Selmin'in bu oyunları yüzünden çocuğun babasının kim olduğunu söylememesi Mefharet’i sinirlendirir. Mefharet fenalıklar geçirir ve o erkeğin kim olduğunu öğrenmeye çalışır. Fakat bunu öğrenemeyince gerçekleşen olaylar yüzünden ve şüpheci kişiliğinden dolayı kızını hamile bırakanın ağabeyi Samim olduğunu düşünür ve bu şüphesini Besim ile paylaşır. Besim her zamanki rahat davranışını takınarak bunun mümkün olmayacağını söylese de Mefharet sakin olmayacak Selmin’in ve dayısı Samim’in hareketlerinden şüphelerini arttıracaktır. Samim'in okudukları ve yazdıkları şüphelerini artırmaktadır çünkü Samim gizli bir dünya ve bir kadından bahsetmektedir. Simeranya’daki bu ve bunun gibi anlatılar Mefharet’in şüphesini, şüphe olmaktan çıkartıp neredeyse kesin bir karar haline getirmektedir. Besim de bu şüpheye iyiden iyiye kapılmaya başlamıştır Mefharet'in şüphelerini gidermenin tek yolu vardır; Samim’in odasına giderek Simeranya’yı okumak… Mefharet diğer kardeşi Besim ile birlikte Samimin odasına girer fakat Simeranya’nın bulunduğu dolabın kilitli olduğunu fark ederler. Yanlarında getirdikleri birkaç farklı anahtarı deneyerek kapağı açarlar ve Simeranya’yı okumaya başlarlar. .Samim defterinde, Simeranya adında kurduğu hayali Dünyasından ve aşkından bahsetmektedir.. Mefharet defteri okuduktan sonra bahsettiği kadının kendi kızı olduğuna inanır. Besim ise öyle olmadığına karar vermiştir ve ablasını fikrinden döndürmeye çalışmaktadır. Romanın bu kısmında olaya bilmediğimiz yeni bir karakter girer. Bu kişi Aç adamdır. Asıl adı Haydar’dır. Oldukça çapkın, yakışıklı ve kurnaz biridir. Karnını

Комментарии • 22

  • @saa9811
    @saa9811  4 года назад +7

    doyurmaya gelen bir fakirmiş gibi haftanın belli günleri köşke gelir ve karnını doyurmanın yanında ulaştırması gereken evrakları evin hizmetçisi olan Hasibe aracılığıyla ulaştırır. Hasibe Haydar’a aşık olmuştur bu nedenle evrak işini devam ettirmiştir. Haydar komünisttir ve ulaştırdığı evraklar nedeniyle aslında aranan bir suçludur. Hasibe bunları bilir ama Haydar’ı sevdiği için polise şikayet etmez. Bütün bunlar olurken evin hanımı Mefharet ise Selmin’i zorlayarak çocuğun babasını öğrenmeye çalışmaktadır. Selmin en son dayanamaz ve yalandan yere çocuğun babasının Haydar olduğunu söyler. Bunun üzerine Mefharet sinir krizleri geçirir. Hasibe ise hayal kırıklığına uğramıştır ve Haydar’ı polise vermeye karar verir. Hasibe Haydar’ı polise şikayet ettikten sonra polisler Haydar’ın tekrar eve geleceği gün evde pusuya yatarlar. Bunları öğrenen Selmin planı Haydar’a haber verir Haydar kaçar böyleyakalanmamış olur ve romanda kendisine bir daha da rastlanmaz. Samim hariç köşkteki herkes çocuğun babasının Haydar olduğuna inanmıştır. Samim bunun böyle olmadığının farkındadır. Bunların hepsinin Selmin’in annesinden almak istediği intikamın bir nedeni olduğunu anlamıştır. Aslında Selmin annesinin eski nişanlısı Ferhat’a olan tutumunu beğenmediği için hamilelik yalanını uydurmuştur. Sonradan bebeğin Haydar’dan olduğunu söylemesi ise Ferhat’ın daha iyi bir seçenek olarak gözükmesini sağlamaktır. Böylece Samim bütün olayı çözer ve roman buradan sonra Samim ve onun sevdiği kadın Meral’e yönelir. Meral'in devreye girmesi ile roman farklı bir boyuta yönelmeye başlar. Meral, Selmin’in okuldan arkadaşıdır, Selmin’in eski nişanlısı olan Ferhat’ın da kardeşidir. Aynı zamanda Samim’in eski sevgilisi olan Necile’nin de kızıdır. Samim’in Necile ile birlikteliği romanın sonlarında anlatılacaktır. Necile evli iken eşini aldatarak Samim ile birlikte olmuştur. Kuvvetli bir ihtimal var ki, Meral Samim’in kızıdır. Bu durum romanın hiçbir bölümünde açıklanmamıştır. Ancak ipuçları durumun böyle olması gerektiğini bize ifade eder. Samim ile Meral aşk yaşamaktadırlar. Samim’in Meral’de iki farklı kişilik tespit etmesi ve bu iki farklı kişiliğinin Meral'in ruh dünyasında sürekli çatışmalara yol açtığını fark ettirmesi romanı tezli bir roman şekline yönlendirmeye başlar. Bu ikilik Meral’in romandaki vasfını belirler. Meral’in romandaki vasfı, tereddüttür. Samim Meralı sevmekte ve sürekli onu düşünmektedir. Fakat Meral, Samim’den gizli işler çevirmektedir. Meralın Feriha adında bir arkadaşı vardır ve Meral bu arkadaşına özenmektedir. Feriha yaşlı bir adamla parası için sevgilisidir. Meral, arkadaşı Feriha ile kirli işler çevirmeye birisi ile birlikte olmaya ve onunla Paris'e gidip yaşamaya dair planlar kurmaktadır. Samim’e göre Meral'in asıl hayran olduğu şey Paris değildir. Paris’in bir önemi yoktur ve Paris Meral için sadece bir semboldür. Meral'in Paris'te yaşamak arzusunun altında bambaşka şeyler vardır. Meral’in bu istek ve arzularını sürekli kamçılayan ve tetikleyen bir unsur olan Feriha onun mektepten arkadaşıdır. Feriha genç yaşta Nusret ile evlenmeden metres hayatı yaşayarak Paris’e yerleşen bir kadındır. Yani para ve gösteriş için gençliğini yaşlı bir adama satar. Nusret zengin ve paralıdır. Feriha’da kişiliğinin, gösteriş meraklılığının verdiği alevleri Nusret sayesinde Paris’te körüklemekte ve İstanbul’a döndüğünde Paris’in ihtişamını Meral’e anlatarak bu alevi etrafına yaymaya çalışmaktadır. Feriha, Şakir adında birisinin Meral’e talip olduğunu her geldiğinde Meral’e söylemektedir. İlk başlarda Şakir adındaki bu adama karşı tepkisiz olan ve onunla evlenmeyi düşünmeyen Meral, Feriha'nın telkinleri ile Şakir ile evlenmeyi düşünmeye başlamıştır. Şakir de Feriha’yı metres tutan Nusret gibi yaşlı bir zengindir. Meral bu evlilik konusunda sürekli tereddüte düşmekte, Paris ve Samim arasında bir tercih yapamamaktadır.. Samim, Feriha’yı sevmez. Ferhat ve Ferhat’ın babası Nail Bey’de Feriha'yı sevmemektedir.. Aslında cemiyet de Feriha’ya karşıdır. Çünkü Feriha babası yaşında bir adamın sırf parası için metresi olmuş ve Paris’e gitmiştir. Ahlâki değerler ise buna karşı çıkmaktadır.

    • @mahmutcan1674
      @mahmutcan1674 3 года назад

      ggggg

    • @arzuardakosar3409
      @arzuardakosar3409 2 года назад +1

      Meral babasi yasinda zengin ve yaşlı adam ve Samim arasında kalıyor ama zaten Samim de babası yasinda (hatta belki gercekten babası) degil mi?! Bilmiyorum, kitapta Mefharetin kizinin hamileliğini duyunca direk dayılarından şüphelenmesi, Besim'in de yok ben hamile biraktim espirisi, enseste bu kadar olağan bir sey gibi bakılması, adamların ya sevgililerinin kızlarına ya da ogullarinin sevgililerine asik olması o kadar rahatsızlık verici ki ütopik tasvirler, insanin icindeki gelgitler veya çok karakterlilige filan odaklanmadim şahsen .

  • @zehra1808
    @zehra1808 3 года назад +3

    Önemli olan eksik yerlerinin olmasına rağmen güzel bir inceleme olmuş. Vurgularınız ve okumanız çok güzel.

  • @beyzacks6957
    @beyzacks6957 3 года назад +4

    Gerçekten çok güzel anlatmışsınız tebrikler olayları bir zincir akışı içinde 👍

  • @muslumangenc4009
    @muslumangenc4009 3 года назад +21

    Gönül dağından gelenler

  • @emin8015
    @emin8015 3 года назад +3

    Çok güzel anlatmışsınız teşekkürler.

  • @kayrayorganclar482
    @kayrayorganclar482 Год назад +1

    muhteşem özet. elinize emeğinize sağlık.

  • @saa9811
    @saa9811  4 года назад +9

    Meral kendini sorgularken Samim’i üste koymakta ve Samim’in değerlerini bir cemiyet değeri olarak gördüğünden tereddüte düşmektedir. Cemiyet tarafından sevilen veya dışlanan biri olup olmamak, Paris'i veya Samim'den birini tercih etmek hususunda kararsız kalmaktadır. Samim, Meral için bir sağduyu ve cemiyetçe kabul gören bir taraf olmaktadır. Fakat Paris ve ihtişamlı günleri yaşamak da Meral'e hoş gelmektedir. Paris ile Samim arasında gidip gelme durumundan bunalan Meral için tek çözüm Paris’e kaçmaktır. Bir gece tüm hazırlıklarını yapar ama kaçmayı başaramaz. Çünkü abisi Ferhat onun kaçmak isteyeceğini tahmin edip evin dış kapısını kilitlemiştir. Meral’in kapıyı zorla açmaya çalışırken çıkardığı seslerden dolayı Ferhat uyanır ve bu sefer Meral’i kendi odasına kilitler. Bunun üstüne odasına giden Meral, çok üzülür ve bir depresyon geçirir. Bu depresyon sırasında intihar eden arkadaşlarını düşünür ve tek kurtuluşun intihar etmek olduğunu anlar. Camdan atlayarak kendini öldürmeye karar verir. bir kâğıda şu cümleleri yazar: “İntihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.” Meral, bu kâğıdı yazdıktan sonra son isteğinin bir sigara içmek olduğunu düşünür ama aklına çakmağında benzin olmadığı gelir. Aseton da yoktur bu yüzden Meral benzin şişesini aramaya koyulur. Tam bu sırada elleri titremeye başlar ve çakmağın içine benzini doldururken ellerine ve elbisesine benzin döker. Diğer yanda Meralın annesi Necile -yani Samimin eski sevgilisi- Meralın dadısı ile birlikte aynı evde yalnız yaşamaktadır. Son bir kaç gün içinde dadı Renginaz değişik şeyler görmekte ve aklını yitirme seviyesine gelmektedir. Geceleri yatağından alevler görerek uyanmakta ve kötü bir şeyler olacağını söylemektedir. Hanımı Necile başta onun delirdiğini düşünerek önemsemediyse de sonradan o da etkilenmiş ve korkmuştur. Bunun üzerine Samim’i aramıştır. Samim de son günlerde yanık kokusu aldığını ama yanan hiçbir şey olmadığını söylemiştir. O sırada Dadı renginaz hanımına ısrarla Meral’i aramasını söyler ama hanımı merale bir türlü ulaşamaz. Diğer tarafta Meral sigarasını yakmak için çakmağı eline alır. Sigarayı yaktığı anda benzinle ıslanan parmakları tutuşur. Parmaklarını söndürme telaşıyla çırpınan Meral elbisesini de tutuşturur. Söndürmeye çalıştıkça tutuşan Meral çığlıklar atmaya başlar. Kapıyı açmaya çalışır ama Ferhat kilitlemiştir. Bağırır çağırır Ama sonra yanmanın verdiği acıyla sessiz kalır ve daha fazla çabalayamaz. Ferhat sese uyanır ama devamında bir şey duymadığı için rüya sanar. Evin hizmetçisi ise bu çığlıkların meralin sesi olduğunu anlar ve meralin odasının önüne gider. Kapının altından sızan dumanı görünce hemen Ferhat’ı uyandırır. Ferhat kalkar, kapıyı açar ama o gelene kadar artık her şey için çok geç olmuş olur. Meral simsiyah küle dönmüştür. O an ferhat bayılır hizmetçiyse çığlıklar atmaya başlar. Bu haber kısa sürede herkese yayılır. Herkes Meral’in kendisini yakarak intihar ettiğini sanar ve bunu nasıl yapabildiğini anlayamazlar. Aslında not onları yanıltmıştır. Samim Meral’in öldüğünü duyduğu gibi Necile’ye gider ama necile haberi aldığı gibi kalp spazmı geçirmiş ve ölmüştür. Necile'nin evine gelen Samim Necile’nin bir koltukta öldüğünü görür. Meral'in annesi Necile Samim'im çok eski bir sevgilisidir. Romanda yazılmasa da Samim'in sevgilisi Meral, Necile ile Samim'in birlikteliğinden olan çocuk olmalıdır. Bunun üzerine Samim geçmişe dair hayaller görür. Ama bu hayallerde Meral değil hep Necile vardır. Çünkü Samim, Necile’yi çok sevmiştir. Roman, ikisi de Samim'in sevgilileri olan Necile ile Meral'in farklı yerlerde, farklı şekillerde ve yapayalnız ölmeleri ile son bulmuştur. Samim de yalnız kalmış ve çok kötü olmuştur. Her iki sevdiğini aynı gün aynı anda yitirmiş bir adamdır.

    • @rainboybs4524
      @rainboybs4524 Месяц назад

      Elinize saglik cok guzel olmus ama bir yere deginmek istiyorum. Meral 'in Necile ve Samimin kizi oldugunu yazmissiniz. Lakin bu konuya roman da degniliyor. Besim agbeysine soruyordu, Meral' in kendi kizi olup olmadigini. Samim de O zamanlar Necile ve Nail beyin ayri olmasina ragmen Kari koca arasinda temaslar oldugunu soyluyor ve Kimse bir anadan daha iyi bilmez gibi biseyler soyluyor Necile hanim ise Meralin Nail beyden oldugunu dogruluyor.

  • @seherova_
    @seherova_ 3 года назад +20

    Harika bir inceleme olmuş. Kitabın etkisinden çıkamıyorum. Bence bu kitapta birçok metafor kullanılmış hatta ve hatta bazı karakterler tamamen bir metafordan ibarettir. Örneğin Aydın karakteri tamamen bir metafordur bence. (Büyük adam olmak için matematiğe gerek yok.) Karakterde zaten bir konu işlenmiştir. Besim desen onun yemeğe olan aşkı bir boşluktur bence. İngilizce zamanlar çalışırken konulur ya bir boşluk, sanki Besim ve yemekte bir boşluk vardır. Besim'in yerine ben günümüz insanını koydum ve yemek boşluğuna ise öznenin (günümüz insanı) aşkındaki fuzuliyi koydum. (mücadele aşkı--aşktaki mücadele) Bi hayli derin bir kitaptı. Üstünü karakterlerle, olaylarla ya da hayal gücüyle örttüğü asıl gerçekleri yakalayamamaktan korkarak okudum. Üzülüyorum, kitaptan koparamadığım gerçeklere...

  • @lutfiyekoc9733
    @lutfiyekoc9733 3 года назад +3

    Çok güzel anlattınız teşekkür ederim ❤️

  • @gozdenuryabanc520
    @gozdenuryabanc520 4 года назад +3

    Harika olmuş tebrikler

    • @saa9811
      @saa9811  4 года назад +3

      Teşekkürler

  • @osmankaradere226
    @osmankaradere226 2 года назад

    Ağzına sağlık mükemmeldi

  • @Schubert998
    @Schubert998 3 года назад +13

    Kitaba farklı bir noktadan bakmak gerekirse haddim olmayarak Peyami Safa'ya bir eleştiri de bulunacağım. Madde de ruh da insan bilincinin ürünüdür. Maneviyat da maddiyat da insan aklından ortaya çıkmıştır. Bilime bakış açısını bir türlü anlamadım. Ruhun varlığını kabul eden akıl ile evrenin matematiğini anlamaya çalışan akıl aynı akıl. Ruh dediğimiz kavram bize zerk edilmedi. Kaba bir tavırla insan uydurması. Ancak bilim var olanı anlama çabası. İnançlarımızı da akıl ortaya çıkarıyor, evreni anlama merakı sonucu eylemlerimizi de. Ancak inançlar içinde hapsolmak insanın tercihi. Bu biraz korkmak gibi. Bilimi merak eden gerçeği öğrenmek isteyen herkes maneviyattan vazgeçmiyor. Ancak ruh kavramına hapsolmuş herkes bilginin getirdiği şüpheden korkuyor. Ruh vardır ya da yoktur ancak varlığı da yokluğu da insan aklından ortaya çıkar. Belki kıt bilgim ve bakış açımla haksız olabilirim. Peyami Safa kadar ufuk genişliğine ve bilgi birikimine sahip olmayabilirim. Bu sadece benim fikrim.

    • @sevilaylaylom1803
      @sevilaylaylom1803 3 года назад +4

      Peyami Safa´yı eleştirmek ya da belki bizzat beğenmemek içim onun devrinde olmak ve hatta ondan katbekat üstün olmamız gerekmiyor. Eserlerini sırasıyla okuduğunuzda göreceksiniz Kadınlar hakkındaki tutumunu. Ha zamanla geniş açıdan bakmayı öğrenmiş bunda Sevim Buraka’a duyduğu aşk müthiş etkilidir. Sürekli erkenden evlenip mazbut ve onay toplayan kadın kişiliklerini ‘doğru olanı bu’ diye verse de kendisi de okumuş eğitimli özgürlüğüne müthiş düşkün batılı bi kadına vurulmuştur. Ruhsal gelişim biraz görmekle ilgili sonuçta değil mi ama :)

    • @Schubert998
      @Schubert998 3 года назад +3

      @@sevilaylaylom1803 o konuya değinmek istemedim. Yanlış anlaşılırım diye ya da sadece bir kitabını okudum, pek bilgim yok. Ama haklısınız, kadınlar hakkında tutumunu garipsedim okurken. Verdiğiniz bilgiye göre normlarını yıkmış zamanla. Teşekkürler.

    • @Schubert998
      @Schubert998 3 года назад +1

      @@sevilaylaylom1803 son cümleniz için, insanlar istemese de değişir :)

  • @nomku9735
    @nomku9735 2 года назад

    Sağolun