“İnsan türü henüz kendi kararlarını kendi hayrına verecek kadar evrimleşmiş değil” bu şahane söz sorunlarımızı, çelişkilerimizi , ne yapacağımız hakkında bir türlü doğru yolu bulamadığımızı vb durumlarımızın en güzel açıklaması bence.
Yanılıyorsunuz! İnsan kendi kararlarını verebilecek durumdadır! Kararlar bireyseldir.Tek bir kararı tüm topluma dayatmaya çalışmak sorundur asıl! Çoğunluğun zorbalığı !
Hocam 56 yaşımdayım 35 senelik evliyim eşim çok güzel bir kadın ilk gördüğünde aşık olmuştum ondan başka hiç bir kadın bana çekici gelmiyor bütün kadınları hemen onunla kıyaslıyorum hocanın dediği heli yaşıyorum
valla yalancının önde gidenisin :) kendi eşinle ne diye kıyaslamaya kalkıyorsun başka kadınları bence senin gibi tipler her fırsatta aldatabilir o yüzden de yalan söylemeye ihtiyaç duyuyorlar
Erkeğin dahil olmadığı/az dahil olduğu çocuğun gelişimi ve sıkça dahil olduğu çocuğun gelişimini karşılaştıran araştırmalar hatırlıyorum. Erkeğin de bebeğin bakımına dahil olması, çocuk açısından büyük avantaj sağlıyordu. Tek eşliliğe artı bir puan da burdan.
Dünyaya eş bulmak için gelmediğime ikna olduğum için:) ona odakli yaşamıyorum daha ulvi bir şeye inanıyorum insanla ilgili..eğer bu yolda gelişimime destek olursa ömür boyu birbirimize güzellikler kata kata çokda güzel yaşarım ✨Ama sırf 'eş olsun da' meselesi bana göre değil yalnızlık çok güzel benim için kendimle sohbetlerim gayet koyu 🌱🙂
Cok güzel bir konuyu ele almışsınız. Çok eşlilik mi, tek eşlilik mi yoksa hiç eşlilik mi yani yalnız yaşamak mı? derseniz ben yalnız yaşamanın beni daha mutlu ettiğini söyleyebilirim. Evlenipte aradığım kişiyi buldum diyen çok az insan tanıdım. Amaç mutluluk ise bence insan kendisiyle mutlu olmayı öğrenmesi lazım. Çünkü mutluluk dışarıda aranıp bulunan bişey değil insanın kendi içinde arayıp bulması keşfetmesi gereken bişey dir. Ben kendimle daha mutluyum. Herkese mutluluklar diliyorum.
Evlilik insanın doğasına aykırı,çocuk yapmak yani üremek de istenmiyor artık dünyada yaşlı nufus çoğalıyor. Bu da dünya nüfusunu xaman içinde dengeleyecek zaman içinde....doğa da nefes alacak diğer canlı türleri de..😅
Kimse "yapamazsak ileride ayrılırız" düşüncesiyle birlikteliklerine başlamıyordur diye düşünüyorum. Ancak, elbette, eğer ilişkileri onlara artık stresten, mutsuzluktan başka bir şey getirmiyorsa, eşlerin hayatlarına ayrı yollarda devam etmeleri doğaldır. Ben tek eşliliğe daha ziyade sağlık yönünden insana katkı sağladığı için taraftarım. Özellikle genital hastalıkların kaynağı genel olarak aynı dönem içinde kontrolsüz olarak birden fazla partner ile olmaktan kaynaklı... Güzel bir program olmuş, hepinizin emeğine sağlık ❤
Çok haklısınız. Çok eşli evliliklerde de erkeğin kadınlar arasında rahim ağzı kanseri vb gibi hastalık taşıyıcısı olduğuna eminim. Çünkü her kadın aynı temizlik anlayışına ve kültürüne sahip değil. Bu nedenle aynı anda çoklu partner fikrini mide bulandırıcı buluyorum.
Kadınlar birliktelikten mutlu olmadıkları eşlerini de onlara duydukları sorumluluk, ben olmazsam kendine bakamaz ne de olsa çocuğumun babası diye düşünerek terketmezler. Hayatlarının tahammül edilebilir yanlarını bulmaya gayret ederek yaşamaya çalışırlar bu arada çevre baskısı da vardır tabii. kendi gelişim ve mutluluklarından ödün verirler . Hep çevremde gördüğüm bu. Bu anlayışın bu toplumda değişebilmesi mümkün olabilecek mi emin değilim?
Bir erkek olarak söyleyim,benim annemde bu durumdaydı ve kafa olarak babamdan ilerideydi ve evlilik onu köreltti ama iki tane sorgulayan çocuk yetistirmeyi başardı.
Bunlar hep evlilik kurumunun gereğinden fazla yüceltilmesi yüzünden. Hocanın dediği gibi "ömür boyu" diye bir akit imzalamak saçmalık. Hiçbir ilişkiye şu vakitte bitireceğiz diye başlanmaz ama vakti geldiğinde de mutsuzluğa rağmen devam ettirilmez.
Tamda dediğiniz gibi bende şuan bu durumdayım. Zamanında aldatan hiç güzel bir lafı olmayan kendini geliştirmek için uğraşmaktan geçtim kendini geliştirmeye çalışan insanları aşağılayan kitap okuyana dudak büken hiç bir konuda bilgisi fikri yokken ağzını açınca iki saat gevezelik edip bişey anlatamayan , narsist birisiyle evliyim. Ama artık bitti sadece kağıt üzerinde evliyiz . Bende salak gibi hala boşasam ne yapar diye onu düşünüyorum annem bile rezil olur diye onu düşünüp üzülüyor. Nasıl bir vicdan varsa bizi paramparça edenlere bile kıyamıyoruz
Sapien ekibi olarak hem icerikleriniz hem de isleyis sekliniz ve sectiginiz konuklariniz benim hep kafami yeniden yeniden karistirip yeni sekiller vermeme yardim ettiniz. Yasim ilerledigi icin kendimi daha rahat hissettigimi sanirdim. Öyle degilmis! Kendimi tanidikca etrafimi da tanimaya ve anlamaya basladim. Yorumlama seklim degisti. Bu yorumum sadece bu videonuz icin degil daha niceleri var hayatima ışık tutan. Ve nice kelimelerim var bi bilseniz. Yürekten tesekkürler❤
Hocamıza çok teşekkür ederiz, bir de ben eklemek istiyorum; gençler zekanıza, öğrenme kapasitenize, sevginize, enerjinize, insanlığınıza, iradenize, dürüstlüğünüze, mücadeleci ruhunuza güvenmiyorsanız, lütfen evlenmeyin, çocuk sahibi de olmayın, sağlıklı birey olmadan, sağlıklı aile ve toplum olamaz, sağlam adım atınız❤
savaş konusu erkek çok eşliliğinde önemli.... çok eşlilikte değinilmesi gereken bir konu savaşlar ve sonuçları ... bu kısmı atlamışsınız onun haricinde başarılı eğlenceli bir video
Sözlerimi çoğu kişinin anlayacağını düşünmüyorum lakin ben şöyle tanımlıyorum her şeyi HERŞEYİ Allah rızası için seversek hiçbir sorun olmaz emanete iyi davranırız ve hayat güzel olur
"Eşlilik nedir?" konulu bir sohbet yararlı olabilir. Biyolojik, sosyolojik ve ontolojik boyutuyla. Erkekler arasında sadece evlilik değil iliski karşıtlığı var bir de gittikçe yaygınlaşan. Bunun adına da "açık ilişki" deniyor,... Bu bir ilişki bicimi değil, "ilişkisizlik" veya ilişki korkusu...Hayvanlara özenmeyi modernlik olarak algılayan bir kesimin hem evlilikten dert yanip hem de çokeşliliğe icazet arayip durması nasıl bir çelişkidir?
Emeğinize sağlık, takıldığım yer konunun özellikle son kısımda erkek bakış açısından ve gereksinimlerinden ele alınışı oldu. Bir kadın olarak son kısmı erkeklere nasıl ve neden sempati beslememiz gerektiği şeklinde bağlamanızı gereksiz buldum.Erkeklere nasıl yaklaşmamız ve onlara nasıl sahip çıkmamız yönünde talimat geldiğine göre erkeklere de kadınlara nasıl yaklaşmaları gerektiğini anlatmanız icap etmez mi :)
Ne olursa olsun konuyu bir erkekten dinlediğimiz için sonu erkeklere bağlandı. Keşke böyle platformlarda kadın hocalara düşünürlere de yer verilse...Her yerde Sinan Canan 😄
@@baharangic6492böyle platformlarda harika kadınlar var. Yer verilmesini beklemeden, kendi kanallarını yaratarak bilimsel paylaşımlar yapıyorlar. 1 tek yere odaklanmayın. Bence bulabilirsiniz :))
Biz erkeklerin beyni kadını anlamak ve yorumlamak için yetersiz. Kadına nasıl yaklaşmamız gerekiyor bu soruya bizde cevap yok. Atomu parçalayan Einstein bile anlamaya çalışmaktan vazgeçti. Yok yani malzeme bu CPU gücü kaynaklarımız yetersiz
Üstelik Özgür ve hür kadın 4 tane cariyeler üçer dörder ben buna savaş vs bahane bulamıyorum çünkü o zaman ayet savaş durumunda nüfus eşitsizliği durumunda diye belirten ayet indirmemiş direk 4 e kadar alabilirsiniz demiş
Endüstri yok, fabrikalar yok, iş yok, düzenli devlet yapıları yok, sosyal güvenlik sistemi yok. Erkekler sürekli savaşlarda ölüyor ve kadınlar çocuklarıyla tek başlarına kalıyor. Böyle bir dönemde kocası ölmüş bir kadının çocuklarıyla beraber tek başına hayatta kalma şansı neydi.
insan fabrika ayarlarını, sapiensi lise yıllarında okumuş antik dna çalışan evrim çok seven bir biyoloji öğrencisi olarak insanların yeni öğrendiği, yeni olarak farklı bir bakış açısıyla değerlendirdiği hayatın ta kendisi olan bilgileri akademik yaşamımda ve öncesinde kişisel merakımla peşine düştüğüm için o kadar şanslı hissediyorum ki.. daha öğrenilcek çok şey devamı gelsin hep lütfen ben beslenme, vegan ve vejeteryan diyetlerin fabrika ayarlarımıza uygunluğunun tartışılmasını çok isterim:)) teşekkürler kolay gelsinnn
Ask dønemi, Danimarkada, ønsevgi, baslangic diye gecer, sevgi ise buyuk ve degerli olarak, sonradan olusur derler. Turkler Bence heyecan, ve takinti olayini ask saniyor. Ask kelimesini anlamayan cok buyuk bir kısım var turkiyede
insan ilişkisel bir varlik sosyal olarak iletişim kurmak zorunda ve varlığıni anlamdırmak için insan insana lazım..aşkın en yüksek seviyede olduğu ama cinselliğin yaşanmadığı bir ilişkiyi de tartışmamız gerekir ..ıncir reçeli filmi buna bir örnek mesela ..
Dolu bir sohbet. Konu insan fıtratı ve psikoloji açısından ele alınmış, linç etmekten ziyade aynı düşünceleri paylaşmaktayız. Sorulan soruya üçüncü bir cevap şıkkı olarak "yalnızlık" eklenebilirdi sadece.. En iyisini doğrusunu Allah bilir sözü ile başlamıştı video ve konuyu biraz daha Kuran ve sünnet yani Hz Muhammedin düşünce, görüş ve hayatı açısından yorumlamak isterim. Her duyduğuna, okuduğuna koşulsuz inanma sorununu aşmak zorunda insan. Bir ayet başka bir ayet ile yada bir hadis diğeri ile ters düşüyorsa bunu sorgulamamız gerekiyor. Vicdanımızın sesini dinlersek iç sesimiz bize gerçekleri konuşur. Peygamberin, vahiy öncesi her genç erkek gibi, bir bayan ile evlilik yapması çok doğal karşılanmalı şüphesiz. Bunda şaşılacak yadırganacak bir durum söz konusu değil. Hayatı mücadele, savaşlar, tehditler, tehlikeler ile geçmiş, hicret etmek zorunda kalmış, elçilik görevini zor şartlarda yerine getirmiş bir insanın hayatından konuşuyoruz. Uzlet hayatı, Hinduizm Budizm Yahudilik Hristiyanlık ve İslamda da ve önceki inanışlarda da vardır. Allah ile Halvette denir, Vahdet'te. Vahdet; ortaklık kabul etmeyen sevgidir. Allah'a gönül vermek, yakınlaşmak için halktan, sosyal hayattan mümkün olabildiğince uzak kalmak, yani ruhun kurtuluşu için maddi alemden ve bedenden olabildiğince uzak olmaktır. Ruhsal olgunluğa ulaşmak için dünya hayatından uzaklaşır ve arzularını sınırlar insan. Tek başına veya cemiyetle olur. Kehf Suresine konu olan ve aynı maĝarada uyuyan ve içlerinden birinin uyanması ile mağaradan çıkan gençler bu konuyu anlatmak ister aynı zamanda. Din kardeşi,. aynı inancı ve ruhu taşıyan topluluktur onlar. Esasında aynı inancı paylaşan farklı ve dini inanç gruplarını da temsil eder. Oruç, dua, tefekkür, namaz, meditasyon ve benzeri disiplinleri içerir, yeme içme uyku gibi temel ihtiyaçlar azaltılırken cinsellikten uzak durulur. Peygamberin hayatında da görüyoruz bu uygulamaları ve 4 kadınla evlilik ve karı koca ilişkileri disiplin gerektiren manevi yaşam tarzına çok uzaktır. Cariye sistemini Osmanlı'dan okuyor ve tanıyoruz, sonuçlarına da bütün dünya şahit olmuştur. Nerede çokluk orada sorun. Kıskançlıklar, aşk cinayetleri, entrikalar, kadınların arasındaki anlaşmazlık rekabet ve kıskançlıkların sebep olduğu sorunlar, taht kavgaları, fitneler yüzünden kendi çocuğunu bile öldürebilecek kadar şuurunu kaybeden padişahlar. Allah esasında insanı cezalandırmıyor, yeryüzünden silip atmıyor. Yarattığı, kendinden ruh verdiği insanın doğasını insanın kendisinden daha iyi biliyor ve şu tavsiyeler emir ve yasaklara uyarsanız dünyada ve ahirette saadete ulaşır, uymazsanız kendi kendinizi yok edersiniz" diyor insana. Hz peygamber bu ağır görevi 4 kadın ile gerçekleştirebilmesi çok gerçekdışı. Hem çok mutlu hemde neden yaşlandığında intihar eğiliminde oluyor insan? Kısacası şu; kendisinin sadece madde bedenden ibaret olduğu düşüncesi. Madde bedenin ve hazların sonlu olduğunu, tùkendigini görmeye tahammül edememek, umutların, heyecanın tükenmiş olması. Bilimsel olarak aşkın tanımı olmayabilir; nefse cazip gelen dünyevi aşk vardır ve sevenin sevdiğinde hiçbir kusur aramadığı, görmediği, tüm güzellikleri onda müşahede ettiği, onu kalbinde bulduğu, sözlerin olmadığı sözsüz sessiz anlaşabildikleri, aynı düşündükleri, aynı konuştukları, inandıkları, ruhların bir bedenlerin ayrı, uzaklıkların yakın olduğu, cinsiyetin olmadığı ruhani aşklar vardır. Hz Muhammedin eşleri diye duyduğumuzda ruhani ilişki ve eşler gelebilir en fazla akla, daha ilerisi akla zarar. Nefse cazip gelen dünyevi aşkta ise insan beş duyu ile algılanan güzelliklere kapılır. Mana değil madde ön plandadır, İsrailoğulları'nın gök sofrası yerine yer sofrasını tercih etmeleri veya inkarcıların Hz peygamberin manası ile ilgilenmeyerek beşeri özellikleri ile oyalanmaları gibi. Cinsel çekim bittiğinde biter, adı aşk değil aslında şehvet, arzu, istek, sahip olma hırsı rekabet olur. Uğruna en büyük günahlar işlenir, tehditler yapılabilir. Günümüzün çoğu aşkları sevgileri egoisttir ve seven sevileni nefsine hoş geldiği için sever. Oysa ki Mevlana'nın aşk tanımından ne kadar uzaktır bu sözde aşklar; "Ben aşkı insanı bütün belalardan koruyan, muhafaza eden yüce bir kale olarak gördüm. O nedenle gittim aşka sığındım. Cinsel cazibe ve üreme çoğalma faaliyeti sebebi ile olmalı ki dünyevi aşklar insanların kafasını gönlünü her dönemde çok fazla meşgul etmiştir. Mitolojide üretilen aşk hikayeleri, aşk tanrıları, tanrıçaları insanların ilgisini cezbeden konular olmuştur. İlahi dinlerin kutsal metinlerinde de etkisini sürdürmüştür. Yunan tanrısı Zeus'un çapkınlıkları, eşleri, sevgilileri, Hz Muhammedin çok eşli olması, Tevrat ve İncilde cinsellik içeren hikayelerde insanların ilgisini hakikat ile ilgili konulardan daha fazla cezbedici gelmiştir. Günümüzde de halen bir dişi ve erkek birbirine selam verip konuşmaya görsün yakıştırmalar, iddialar, iftiralar arkasından takip etmektedir çoğu kez. Allah Kuran'da herbir örneği vermiştir. İffet sembolü olan Meryem'e atılan iftira. Meryem aslında iffetli tüm kadınları, iftira atılan, degersizleştirilen kadınları, tüm anneleri temsil eder. Erkek kadın tarafından pohpohlanmak ister demiştiniz; maalesef ortaçagda kadını aşağılayan, suçlu kabul eden zihniyet dini inanç sistemine de bulaşarak erkeği yüceltip merkeze alarak egosunu beslemiştir. Oysa Allah kadını yada erkeği tek, yada biri diğerine üstün yaratmadı, çift olarak, eşit ve birbirine muhtaç ve tamamlayacak şekilde yarattı. Üstünlük dişilik erkeklikte değil güzel ahlakla Allah'a yakınlaşmaktadır. Her örnek vardır Kuran'da ve Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez. Günahkar firavunun imanlı karısı Asiye örneği de vardır Kuran'da, Nuh ve Lut Peygamberlerin inkar ve ihanet eden karılarıda. Yaratılışın temeli sevgi üzerinedir, her insan ilk ve gerçek, karşılıksız sevgiyi annesinde bulur ve en yüksekte zirvede Allah sevgisi vardır. Yaşamın, yaratılışın merkezinde kadın, anne vardır. Erkeklerin şehvetlerine, kadına düşkünlükleri anne karnına, anneye özlemden dolayıdır bir anlamda. Kadını cinsel bir obje olarak algılamaya devam ederek, bedenden, cinsellikten, arzularından kurtulamadıkça maalesef kendini cehenneme sonsuz defa atarak, Allah sevgisi ve yakınlığından uzak kalacaktır insan. Hicr Suresi, 87. ayet: Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur'an'ı verdik. • Zariyat Suresi, 49. ayet: Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. • Necm Suresi, 45. ayet: Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. • Rahman Suresi, 52. ayet: İkisinde de her meyveden iki çift vardır. • Kıyamet Suresi, 39. ayet: Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı. • Nebe' Suresi, 8. ayet: Sizi çift çift yarattık. • Fecr Suresi, 3. ayet: Çifte ve tek'e, Rahman ve Rahim olan Allah bir'den dişi ve erkek olarak çiftleri yarattı. Erkeği yaratıp O'na eşler yarattık veya kadını yaratıp eşler verdik demiyor ayette. İnsana ruh veren, kendi sıfatlarından veren Allah, sevgisinde nasıl ki ortaklık kabul etmiyor, insanında sevgisini, eşini paylaşması fıtri olarak imkansız. İnsanlık bir erkek ve bir dişiden çoğalmıştır. Allah kadına analık görevi vermiş ve insan neslini emanet etmiştir, insanı kadın vücudunda yaratmış, ruh vermiş ve böylelikle bebek ilk terbiyeyi de anneden almıştır. Bu sebepledir ki evlilik, aile her zamanda, her dönemde vardır, olmalıdır, önemlidir. Erkeğin ahiret hayatını kazanmasını da kadına bağlamıştır Allah. Erkek ve dişi birbirine önce eş olur, ürer aile olurlar ve sonrasında iyi bir hayat arkadaşı olurlar. Bu anlamda erkekler kadına daha fazla muhtaçtır, karısını kaybeden erkeklerin yalnızken hayata tutunmaları, ihtiyaçlarını karşılaşmaları konusunda çok daha fazla zorlandıklarına şahid olurken yalnız kadınların daha sağlam ayakta kalabildiklerini görürüz çoğu kez, öyleki bazı kadınlar kocalarının bakımı, ihtiyaçları, eğitimleri ve terapi anlamında psikojik eğitimlerini, beslenmelerini, sağlıklarını üstlenmek zorunda kalırlar ki Allah ayette "Eşlerinizin omuzlarına onlar sizin annelerinizmiş gibi çökmeyin" uyarısında bulunmuştur. Peygamberin "Cennet annelerin ayağı altında" sözü çok konu edilmezken "cehennem kadınlarla dolu olacaktır" sözünün sık tekrarlanması ve hatırlatılması, karanlık çağda kadının karartılıp değersizleştirildiği dönemin etkisinden tam olarak çıkılamadığını anlatıyor.
❤ Yazdıklarınızı okudum hepsini, gercekten güzel bilgilere değinmisiniz, aynı görüşteyim, yanlış bir evliliktense yalnız kalmak daha iyisi elbette ama bazende gerçekten zaman geçiyor, aşk evliliği diye istediklerimizin aklı bir karış havada oluyor, aldatmaya.daha meyilli oluyorlar, bir sure sonrada sevemiyorsunuz, güven sorunu oluyor, herkesle uyuşmuyor, aynı enerji yok ama kafalar uyuşuyor, karakter sağlam diye beğenmezsenizde çok kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. 😢❤
Başlık kulağa tuhaf geliyor . "Sadakat doğru mudur? gibi bir şey...Sinan Hoca cevabı vermiş zaten. Denîleşme çağında sorulan bu tür sorular, ayrı bir soru işareti. Neden böyle bir soru?
Kuran'daki "4 kadına kadar evlenebilirsiniz" ayetini sonundaki "aralarında adaletle hükmedebilirsiniz" ibaresi ile aklayamazsınız. Sorarız: Kadınlar da 4 erkeğe kadar evlenebilirler mi, eğer aralarında adaletle hükmedebilecekler ise? Daha önemlisi: İnsanın tek eşli mi yoksa çok eşli mi olduğunu konuşurken, fabrika ayarlarını (yani doğasını ve evrimsel geçmişini) neden es geçiyoruz? Neden en yakın akrabalarımızla (şempanze ve goril) bu açıdan kıyaslamıyoruz? İnsanın onlardan ayrıldıktan sonraki evrimsel sürecinden bahsetmiyoruz? İşimizr gelince fabrşka ayarları, işimize gelince kadim bilgiler!
Nihayetinde: Sinan Canan mesleği gereği kaçacak noktası kalmayınca evrimi kabul etmiş ama sonuçta yine de "insanın tanrı tarafından özel yaratılmış olması" veya "bir erkeğin isterse dört kadınla evlenebileceği" gibi köhnemiş görüşlere sahip. Çünkü inandığı din böyle diyor.
Biyolojik olarak bir erkek birden fazla kadını dölleyebilir fakat tersi durum biyolojik olarak da beraberinde birçok sorunu getirir. Sinan Canan konuyu gayet güzel anlatmış. Olayı farklı yerlere çekmenin bir manası yok. Bence daha dikkat çekici olan modern dünyanın kadın'ı metalaştırması ve objeye dönüştürebilmesidir. Kapitalizm için itici güçtür kadının içgüdüleri. Üstelik bunu da kadına kabul ettirebilmiştir sistem. Neyse bu konu çok uzun. Çağrı'nın kanalına gelince. Herkesin her anlattığını filtreden geçirmeden kabul etmemelisin. Çağrı bilim insanı olabilir fakat aşırı bir ideolojik bakışı var hayata dair. O yüzden ne kadar objektif olabilir bu tartışılır. Yaratıcı bir kudretin varlığına delil olması için, milyonlarca örnekten sadece 2 tanesini verebilirim. Keşke bir bilim insanı olsaydım emin ol çok daha fazla örnek verebilirdim. Bunlar sadece bilime bile ihtiyaç olmadan anlaşılabilecek örnekler; 1) Sonsuzluktan geldiği ve hiçbir müdahalenin olmadığını iddia ettiğiniz evrende hala parıl parıl parlayan yıldızlar var. Oysaki sonsuz bir evrenin karanlık(yıldızların yakıtının bitmiş olması) ve soğuk olması daha mantıklı değil mi ? 2) Tırnaklarını keserken derin kesince canının yandığını bilirsin. Ama vücudun o tırnağı hergün etinin üzerinde itiyor ve canın acımıyor. Sence atomlar canımız çok yandı veya bu organizmanın canı çok yanar şöyle bir mekanızma yapsakda canımızı acımasa iyi olur mu demiştir(bu evrime ters bir durum, çünkü süreç uzuyor böyle olunca) Yukarıda sadece 2 tane yazdım. Milyonlarca yazılabilir. Ama inanmak ayrı bir olgu. İnanmak istemeyince milyonlarcası da bir anlam ifade etmeyecektir. Sonuçta ölümlüyüz herkes bu hayatın bir gün biteceğini tahmin ediyordur herhalde. Dünyadaki bütün bu adeletsizliklerin ve insan hakları ihlallerinin hesabının verileceği O gün tanrı var mı yok mu sorarsın. Yine de vakit ayırıp okursan teşekkür ederim. Umarım bir gün gökyüzüne bakıp uzun uzun düşüncelere dalabilirsin.
Öncelikle uyanmak isteyenleri uyardığınız için çok teşekkür ediyorum Sevgili hocam🙏Klasik bir söylem olsada " iyi ki varsınız, topluma ışık tutan benzer birçok aydınımız iyi ki var👏👏👏Çok güzel sorular ve çok gercekci cevaplarla ilgiyle dinledim videonuzu ve inanın cok mutlu oldum çünkü neredeyse birebir düşüncelerime benzer düşünceler oldugunu bilmek( hele hele Sinan hocam dan..👍🏻) yanlız olmadığımı hissettirdi! Kesinlikle sağlıklı bir dünya için olması gereken dürüst ve güvenli birliktelik.
Bunda şaşıracak bir şey yok aslında. Doğamızda olan şeylerin bizim için "iyi" olduğu yanılgısıyla alakalı. Biz doğamızdan kurtulmak için 100 binlerce yıldır uğraşıyoruz. Bir de böyle düşünün. Medeniyet kurarken çabaladığımız her şey tabiatımızdan farklılaşmak için. Diğer hayvanlardan daha farklı bir hayvan olmak için.
@@muharremacar5255 Hiç katılmıyorum. Doğamız çok eşli düşüncesini tartışıyoruz bilakis. Doğamızda bağlanmak da var. Ve doğamıza dair her şeyle mücadele etmek gerekmiyor. Düşünüp bizim için neyin iyi olduğuna karar vermek de insanın doğası.
@@Blackcat35938 Doğamıza dair her şeyle mücadele edelim diye bir şey demedim. Öyle olsa Doğamızda yemek yemek de var, o zaman yemek yemeyelim derdim. Öyle değil. Biz diğer hayvanlardan farklılaşmak için Doğamızdan ayrıldık ve medeniyet inşa ettik. Ve hayır Doğamızda bağlanmak diye bir şey yok. Doğamızda sadece hayatta kalmaya ve neslimizi sağlıklı şekilde devam ettirmeye dair şeyler var. Sen bir kadının çocuğunun babasını doğumdan sonra da yanında tutma çabasını bağlılık olarak yorumlarsin, hatta o kadın da bunu bağlılık olarak algılar, hatta erkek de böyle algılayabilir fakat altındaki içgüdü tamamen faydacı sebeplere dayanır. Neslin devamıyla ilgilidir. Baba çocuğun büyümesi için orada kalmalıdır.
insan,sinan cananinda dedigi sekilde yuksek degerleri arayan bir varlik..cok eslilik gibi durumlar insanin limbik sistemine yani alcak degerlere yönelik faliyetler... bu yüzden insanin manevi ayarlari yani islam terminolojisinde fitratini bir tarafa birakip yolunu arayan insan kanimca hep husrana ugrayacaktir .
Aynı amaca yönelik soruları oldurmaya çalışır gibi sordunuz😅😄 Sinan hoca bunu elbette fark etti ve bütün nezaketi ile tekrar tekrar anlattı. Bu oldurmaya çalîşma kısmı eğlenceliydi😀fakat insan tekamülünün kolay olmadığı ortada. İnsanın seçim gücü var. Bir insan olarak neyi hedeflediğiniz,neyi amaç edindiğimiz ve bu hayatı nasıl deneyimlemek istediğimizin seçimleri bizlere ait insan olmak adına..💜
Türkiye’de ki herkes evlenmeli algısı, insanlara yöneltilen baskısı ve sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz hocam çok merak ediyorum ? Sizce herkes evlenmeli mi ? Çok güzel bir yayındı sevgiler 💖💖💖
Modern Tekeşlilik Muamması: Biyoloji ve Toplumu Dengelemek Giriş Geleneksel değerlerin sıklıkla sorgulandığı bir dönemde, tek eşliliğin insan toplumundaki rolüne ilişkin tartışmalar düşünceyi kışkırtmaya ve mevcut normlara meydan okumaya devam ediyor. Yakın zamanda yapılan bir tartışma, biyoloji, kültür ve kişisel anekdotları iç içe geçiren perspektifler sunarak tek eşliliğin geçerliliğini araştırıyor. Tek Eşlilik: Kültürel mi Biyolojik mi Bir Zorunluluk? Antropoloji ve psikoloji uzmanlarının yer aldığı diyalog, tek eşliliğin ne anlama geldiğini ortaya koyarak başlıyor. Bu terimle ilişkilendirilen ömür boyu bağlılığın aksine, biriyle birlikteyken başkalarıyla romantik bir ilişki kurmamaya odaklanılıyor. Bu seri tekeşlilik biçimi yaygın olarak kabul görse de evrensel olarak uygulanmamakta ya da inanılmamaktadır; bu da sosyal yapıların biyolojik dürtülerle nasıl çatışabileceğini göstermektedir. Hakikat Sonrası Çağ ve İlişkiler Konuşmacılar, aşırı bilgi yüklemesi ve geleneksel otoritelerin buharlaşmasının bireyleri normları sorgulamaya zorladığı hakikat sonrası bir çağda yaşadığımızı vurgulamaktadır. Eş zamanlı olarak, ilişki kavramında da evrimler ortaya çıkmaktadır. Birçok kişi, biyolojik olarak birden fazla partnere yatkınlık olmasına rağmen, toplumsal modellerin, muhtemelen nesiller boyunca pratik faydaları nedeniyle tek eşliliğe yöneldiğini yeniden keşfediyor. Cinsel Devrimin İstenmeyen Sonuçları 1960'larda doğum kontrolünün ortaya çıkması, ilişkilerin dinamiklerinde ve seksle ilgili toplumsal normlarda önemli değişikliklere yol açtı. Diyaloğa göre bu değişiklikler romantik ilişkilerde mutluluğun ya da tatminin artmasına yol açmamış, fiziksel özgürlüğün duygusal ihtiyaçları ve karmaşıklıkları etkili bir şekilde karşılayamayabileceğini düşündürmüştür. Evrimsel ve Antropolojik Perspektifler Tek eşli çift bağlılığının ardındaki evrimsel mantık araştırılmış ve bunun adaptif avantajları nedeniyle teşvik edilmiş olabileceği öne sürülmüştür. Hem erkekler hem de kadınlar biyolojik olarak birden fazla partner aramaya meyillidir; ancak kültür ve toplum çerçevesi bu dürtülerin nasıl yönetileceğini etkilemektedir. Bu konuşma, insan bilincini salt biyolojik açıklamaların ötesine geçen bir faktör olarak öne çıkarmaktadır. Yakın İlişkilerde Anlam Arayışı Tartışmadaki özellikle dokunaklı bir an, çağdaş toplumun zevk arayışı ile anlamlı bağlantılar arasındaki hassas dengeyi nasıl sağladığına dair bir yansımadır. Birden fazla ilişkiyi keşfetmenin kolaylığına rağmen, diyalog, insanların daha derin bağlara ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor; bu da liberal cinsel etiğe sahip toplumlarda bile tatmin olmanın neden zor olduğunu açıklayabilir. İlişki Normları Üzerindeki Kültürel Etki Konuşma, ilişki normlarının genellikle anne etkisi yoluyla kültürel olarak nasıl aktarıldığını araştıran bir dönüş yapıyor. Bu kültürel koşullanma, kökleri derin evrimsel süreçlere dayanan bir dengesizliği yansıtacak şekilde, erkeklerin cinselliklerini kadınlardan daha özgürce ifade etmeleri için kurnazca teşvik edilebilecekleri kalıpları pekiştirmektedir. Kıskançlık (Jealousy): Biyolojik mi Yoksa Öğrenilmiş Bir Özellik mi? Kıskançlığın insan doğasının içsel bir parçası mı yoksa öğrenilmiş bir davranış mı olduğunu sorgulayan konuşmacılar, insanlık tarihi boyunca yaygın olduğu konusunda hemfikir. Hem genetik mirası korumaya yönelik biyolojik içgüdülerle hem de topluluklarda adalet ve eşitliği yöneten evrimleşmiş sosyal yapılarla bağlantılıdır. Kapanış Düşünceleri Bireysel ihtiyaçları ve benzersizliği tanımaya yönelen bir toplumda, geleneksel tek eşlilik kavramı hem onaylanmakta hem de sorgulanmaktadır. Konuşmacılar, tek eşlilik ve çok eşlilik arasındaki nihai seçimin tekil değil, bireylerin belirli yaşam evreleri ve deneyimleriyle ilgili olabileceği sonucuna varıyor. Diyalog boyunca mizah ve akademik titizliğin harmanlanması, böylesine karmaşık bir konunun erişilebilir ve ilgi çekici kalmasını sağlıyor. Tek eşliliğe karşı çok eşlilik tartışması sadece bir ikilik değil, biyoloji ve toplumun iç içe geçtiği bir spektrumdur ve izleyicilere yolculuklarında düşünecek çok şey bırakır. Tartışmanın sonunda seyircinin görüşlerine de yer verildiğinden, konu çözüme kavuşturulmuş olarak değil, insanlığın farklı deneyimlerini yansıtan ve süregelen bir sohbet olarak konumlandırılıyor.
Güzel bir videoydu ama merak ettiğim bir soru var eğer yeni bir bölüm olursa ve bu soruyu sorarsanız çok sevinirim. Empati ile çok eşlilik arasında bir bağ var mı? Empati duygusu gelişmemiş insanlar çok eşliliğe veya çok aşklılığa daha mı eğilimli oluyorlar?
Google scholar’a gir, bahsettiğin soruyu ingilizce olarak yaz. Bununla ilgili bir araştırma varsa karşına çıkar. Yoksa da zaten herkesin söyledikleri tahminden öteye gidemez.
Doğruymuş hocam şaşırdım dinleyince. Ben de kendimi tek eşli sanırdım mesela, resmen kalktım boşandım on senelik eşimden. Bildiğin tek eşli değiliz yani. 😂 Sizi dinlemek insanın ufkunu açıyor, birkaç dakikada birer ikişer kitap okuyup bitirip özümsüyor hissediyoruz, siz anlatırken konu konuyu da açıyor zaten 😅🎉
Video'da defalarca söylenmesine rağmen es geçmişsiniz sanırım. Tek eşlilik ömrü boyunca tek kişiyle birlikte olmak demek değil. Tek eşlilik aynı anda bir eşle birlikte olmak demek. Eğer sizin aynı dönemde, aynı tarihte birden fazla sevgiliniz veya eşiniz yoksa 30 farklı evlilik yapıp boşanmış olsanız da tek eşlisiniz demektir.
00:00 - 06:18 Modern Dünyada Tek Eşlilik: Dengeli Bir Perspektif Giriş Bayanlar ve baylar, çağımızın önemli sorularına ilişkin tartışmamıza hoş geldiniz. Bugün, tek eşlilik kavramını irdeliyoruz. Günümüz dünyasında tek eşlilik doğru bir seçim mi? Bu soru bizi insan ilişkileri, kültürel normlar ve biyolojik zorunluluklar üzerine derin bir araştırmaya yönlendiriyor. Tek Eşliliğin Özü Burada tartıştığımız gibi tek eşlilik, kişinin hayatı boyunca aynı kişiyle birlikte olması değil, daha ziyade biriyle ilişki içindeyken başka biriyle ilişki kurmamasıdır. Bu, herhangi bir zamanda tek bir partnere bağlılık anlamına gelir ve genellikle 'seri monogami' olarak adlandırılan bir kavramdır. Tekeşlilik Hakkında Farklı İnanışlar İnsanların tek eşlilik hakkındaki inançları büyük farklılıklar gösterir. Bazıları buna sadık bir şekilde inanırken, diğerleri geçerliliğini sorgular. Genel olarak, bireyler ilişkileri dışındaki diğer kişileri çekici bulur ve onlarla birlikte olmayı arzulayabilir. Bu duygulara rağmen, birçoğu tek eşliliğe bağlı kalmaya devam etmekte, bir oyundaki aktörleri andırmakta ve bu düşüncelerini partnerleriyle veya başkalarıyla nadiren tartışmaktadır. Hakikat Sonrası Dönem ve Zorlukları Geleneksel normların ve otoritelerin azaldığı, insanları bir bilgi ve çelişkili görüşler denizinde gezinmek zorunda bırakan 'post-truth' bir çağda yaşıyoruz. İnternetin yükselişinin damgasını vurduğu bu çağ, bize sunulanları sürekli sorgulamamızı gerektiriyor. Biyolojik ve Evrimsel Perspektif İnsan davranışını anlamak için biyolojik ve evrimsel yönlerini göz önünde bulundurmak gerekir. Primatlar olarak insanlar, diğer primatlarla çeşitli cinsel ve çiftleşme davranışlarını paylaşırlar. Birçok primat türünde dişiler birden fazla erkekle çiftleşerek 'sperm rekabeti' olarak bilinen bir olguya yol açmaktadır. Ancak, bu biyolojik temellere rağmen, insanlar tarihsel olarak toplumsal faydaları nedeniyle tek eşliliğe yönelmişlerdir. Sosyal Bir Yapı Olarak Tek Eşlilik Tek eşlilik insan toplumları için faydalı bir uygulama olarak ortaya çıkmıştır. Servet, mülk ve kültürel değerler biriktiren varlıklar olarak insanlar, tek eşliliği yavruların yetiştirilmesi ve mirasın aktarılması için elverişli bulmuşlardır. Dolayısıyla, tek eşlilik biyolojik ya da duygusal ihtiyaçların bir sonucu olmaktan çok sosyal bir anlaşmadır. Doğum Kontrolü ve Cinsel Özgürlüğün Etkisi 1960'larda doğum kontrol yöntemlerinin ortaya çıkması cinsel ilişkilerde devrim yaratarak birçok kısıtlamayı ortadan kaldırmış ve cinsel özgürlük çağına yol açmıştır. Ancak bu dönem, birçok kişinin birden fazla cinsel birlikteliğin duygusal sonuçlarıyla boğuştuğu zorlukları da beraberinde getirdi. Çağdaş Zorluklar ve Denge İhtiyacı Günümüzde pek çok kişi cinsel arzuları ve duygusal ihtiyaçları dengelemekte zorlanmakta, bu da çoğu zaman her iki alanda da tatminsizliğe yol açmaktadır. Bu durum, 'özgür aşk' modelinin insan doğasıyla pek uyumlu olmayabileceğini düşündürmektedir. Bilimsel görüşler genellikle sosyal medyanın kakofonisi içinde boğulduğu için, güvenilir rehberliği ayırt etmek zorlaşmaktadır. Sonuç Sonuç olarak, tek eşlilik her birey için evrensel bir çözüm olmasa da, insan toplumları için genel olarak faydalı bir uygulama olarak zamanın testinden geçmiştir. İnsan duygularının, toplumsal normların ve biyolojik dürtülerin karmaşıklığı, bu konuyu üzerinde düşünmeye ve farklı bakış açılarına saygı duymaya değer bir konu haline getirmektedir.
"Yüksek değer bir erkeğin kadına empati yapmasına gerek yok" diyenlerin, gerçek ilişki için gerekli empati becerisine gerek duymadan birliktelik yaşamak istemelerini ve sonrasında, "biz kimseye düşman değiliz, hayat kurtarıyoruz" (kimi kırmızı hap öğreticileri) demelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
erkeklerin insan ilişkilerinde birçok şeyi anlamakta zorlandıklarını tekraren gözlemliyorum ve sosyal anlamda kadınlardan evrimsel olarak daha geride olduklarını düşünmeden edemiyorum, gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Sosyal yetenekleri neden bu kadar geride kaldı? Sırf anneliğin getirdiği bebekle empati kurma zorunluluğunu deneyimlemedikleri için mi? Karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamakta bu kadar zorlanan varlıklar tahminen kaç seneye dünyaya hükmetme işini kadınlara devredecekler, en azından biz görebilecek miyiz? Tşk
Erkekler imadan anlamıyor. Laaaps diye söylemek gerek. Ama olabildiğince en kısa cümlelerle. Uzun yazılar ve nutuklar onlara uğultu gibi geliyor. Bam bam bam söylemek gerek.
Aşkın tarifi yaş almışlığımda net doğruydu. Gençken sanmalar ve yanılmalar var.Tamamlan ma ne istediğini keşifle oluyor. Bu da doğru insana rastlama şansıyla . Sevgiler saygılar
@@eylem1969karşına çıkması, şanslı olman, rastlaman. seni tamamlayan diğer parçan gibidir doğumundan beri tanır gibisin ikiz gibisinizdir ruh eşindir, bu gerçek aşkdır. önemli nokta onu bulabilmek bu da şansdır
Bizi insan yapan hikayeler yazalım beyler… Çok eşlilik ne teorik, ne de pratik olarak kabul edilebilecek bir örnek olamaz. Sadece haz ve zevk odaklı bir yaşam biçimin de, hiç bir değer ve ahlak ölçüsü yoktur. Daha insanca bir yaşam için; güzel hikayeler yazan insanlara selam olsun.
Hocam Fikirleri nize katılmıyorum, sebebi çok basit çocuk doğduktan sonra Anne ve Baba, Büyük anne ve Büyükbaba Sonra Mahallesi ve okul ve daha nice baskı türleri nasıl çıkar çocuk bunların içinden? Ben Evliyim ve 3 tane Kızım var ben kendi kızlarıma hep şunu söyledim Evlenip de mutsuz olacağınıza evlenmeyin mutlu olun.2 tanesi beni dinledi biri evlilik yaptı, Sizce kim daha mutlu? Evlilik yapmayanlar. Yani siz Evlilik yaptığınız da başkasinin sorumluluk alıyorsunuz buda insanı yoruyor. Eğer okumak isterseniz bu kitabı okursanız Gönüllü kölelik üzerine söylev Saygıyla
Hocama yüzde yüz katılıyorum. Tek kişi ile monogamy iç huzuru getirir, birlikte mutlu çiftler emniyetli bir yuvada hayatı paylaşır, stable yaşar. İki cinste Eş neden lazım önce bunu çözmeli. Evlilik nedir kadın kimdir erkek kimdir, birbirini tamamlamak nedir? Birbirinin şükründe olmak, appreciate yapmak nedir? Kendini bilen bu soruların cevaplarını çok iyi bilir. Hocamıza teşekkür ediyorum ve diyorum ki insanın fıtratında tek eşlilik vardır Buda Havva ile Adem as dayanır. Allah Adem as için çok aynı sayıda havvalar yaratma kudretine sahip olduğu halde onları monogamic beraberlik ile birleştirip şu anki dünya nüfusunu sağlamış. Onlardan doğan her ikizde tek evli devam etmiş, taaaa ki vakti belli değil ilk kim yeltenmiş bilinmez ama Kabilin azmış çocuklarından biridir her halde 😂
O zaman şöyle sorayım Hocam size... Hz Muhammed 10 dan fazla kadınla evlendi. Gerçek aşk sadece bir tane oluyorsa, hangi eşine gerçek aşıktı? Diğer eşlerine aşık değil miydi? Hz Muhammedin adaletli olduğunu kabul ediyoruz. Peki adaleti ne ile sağladı? Eşleri arasındaki adaleti nasıl tecelli etti. Herkesin aşk aradığı ve aşk için yaşadığı şu dünyada gerçek aşkla sevilen bir kadını var iken diğer kadınlarına haksızlık olmadı mı? Zaten gerçek aşk sadece bir kişiye duyuluyorsa çok eşlilik bir zulüm sistemi değil mi? Siyasi nedenler gibi pek çok gerekçe ile kadınlarla evlilik yapmak kadınlara zulüm değil mi? O zaman herkesin kendi gerçek aşkıyla evlilik yapmaya ya da onu aramaya hakkı yok mu? Allahu Teala gerçek aşkı yaşamayı sadece bazınkadınlara mı lütfetti? Hz Muhammedin evini baza alırsak gerçek aşkı olan eşi dışındakiler için neden bir gerçek aşk yaratılmadı da onlar gerçek aşkı yaşayan kadının kocasına tutunmak zorunda bırakıldılar? Hz Muhammed bile olsa kadınlar ünlü ve büyük biri ile evlenmek uğruna, üstelik onun sadece bir tane gerçek aşkı var iken, kendilerini gerçek aşkla sevecek bir eş yaratma talebinde bulunmadılar? Bence gerçek aşkın tek bir kişiye duyulduğu bir sistemde çok evlilik zulüm ve göz yaşından başka birşey getirmez...
İlk eşi vefat edene kadar tek eşliydi. Ömrünün son 10 yılında birden fazla evlilik yaptı ve evlendiği kişiler genellikle dul kalmış kendinden yaşça büyük kişilerdi. Hz. Peygamber (asm)'in eşleri arasında Hz. Aişe'yi çok sevdiği söyleniyor.Ancak bu onlar arasında eşit davranmamaya neden olmamıştır.
@@user-tg8bi1un2f Birini diğerlerinden çok sevmek eşit davranamadığını gösteriyor demek istemiştim ben. Adaleti ve eşit davranımı sevgi üzerinden anlıyoruz biz. Birini çok seviyorsanız eşit davranamazsınız ,bunu anlatmaya çalışıyorum. Zaten birinin çok sevildiğinin ortaya çıkıp bilinmesi bile eşitlik ve adaletin sağlanamadığını gösteriyor. Bunu söylemek istiyorum. Burada eşitlik ve adaletin sağlanabilmesi için ve diğerlerinin de çok sevilmesi lazım. Bunu nasıl başardı ve eşlerine olan sevgisi her kadını ikna edebilecek şekilde tecelli edebildi mi? Bunu sorguluyorum....
@@sisliperde8944 Evet ister istemez birini daha çok seversin zaten. Bu biraz uç örnek oluyor sonuçta peygamber diyoruz bir eşine bir şey alıyorsa diğerlerine de almıştır. Biriyle vakit geçiriyorsa diğerlerine de vakit ayırıyordur.Dini yayma ihtiyacı sebebiyle ya da dul kalan kadınlarla evlilik yaptı. O kişilerde belki ilk eşlerini seviyorlardı.Günümüzde normal bir insan birini daha çok seviyorsa mutlaka ister istemez ayrım yapacaktır. Bizim tanıdık arap var mesela 2 eşi var adamın bayramın ilk günü biriyle yemeğe çıkıyor ertesi gün diğeriyle. Sırayla vakit geçiriyor isteklerini yerine getiriyor vs ama zorlayıcı bir durum.
@@user-tg8bi1un2f Gayet iyi niyetli bir açıklamaya benziyor yazdıklarınız. Lakin benim aradığım cevap ve beni tatmin edecek bir cevap değil. Benim problem olarak gördüğüm şeyleri siz bana çözüm ya da açıklama olarak yazmışsınız. Neyse... bu konu yaratılışı sorgulamadan ve anlayamadan da anlaşılabilecek bir konu değil sanki...
Kültürle varoluşsal yaşam arasındaki işleyişi ve gerilimleri kavramaya açık olmak çok başka bir ufka tekamül eder. Özellikle üst kimliklerin doğasına imkan sağlar görünüyor.
Sinan hoca nedense muhafazakar düşünce yapısını isteyerek ya da istemeyerek aktardığı konulara iliştiriyor. daha 20 dakikalık bölümünü dinledim ama kendisi çok eşliliğin insanları mutsuz ettiğinden, psikiyatrlara giden insanların bu durumdan rahatsız olduklarından bahsetti ama sanırım insanlar çokeşlilikten rahatsız olduklarından değil de çok eşliliğe yönelik toplumsal baskı nedeni ile hissettikleri suçluluk duygusu nedeni ile psikiyatrlara gidiyorlar... bi düşünmek lazım sanırım.
Sinan hocam sizi severek dinliyorum. Bir konuya deginmenizi istiyorum. “Sans faktoru size gore nedir,sansli insanlar nasil olur. Safi iyimser dusunce ile sansli olunurmu yada kuantum olarak enerji ile olusurmu. Yada kader bunun neresindedir?”Sizin engin bilgilerinizden yararlanmak bakis acinizi ve kendi bakisimizida buna gore sekillendirmek isteriz nacizane. Simdiden cok tesekkur ederim hocam.
Soran cocuk da biryerinden ucundan cok esliligi savunan bir cumle yakalasam da oradan yardirsam der gibi sorular soruyor. Sinan bey 50 kere dedi ''tum insanlar'' diye hala ''bizim kulturumuzde mi sadece'' diyor :D
Ay evet ya, bu yorumu arıyordum. Hiç mi kimsenin dikkatini çekmez çok sinir bozucu. "Hocam okay de" ya bu üslup bile yakışmıyor programa. Biraz daha profesyonel olmalı sorular da oradaki üslup da.
"Bu yaptığım şey bana katkı mı sağlıyor yoksa beni alcaltiyor mu" Bu sorudan yola çıkarak sürekli anlaşmazlık içersinde olan bir evlilik insanı alcaltiyordur.Dolayisiyla evlilik doğru değildir.Obur taraftan evlenmeyip hayatı birlikte yasayarak birbirine katkida bulunan iki bekarın yaptığı ise doğrudur.
İnsan; üreten ,artı değeri olan ,kültürel bir yapıya sahip sosyal bir varlıktır. Muktedir kardeşim bir şeyi başaran kişidir. İnsan ilişkisel bir varlıktır.O zaman kendini var olduğunu hisseder. Şükran günlüğümüz olmalıdır. Ömür boyu bir insan ile yaşamak başarıdır .O insan da o ilişkide ne kadar inkişaf olabiliyoruz. O ilişkide ne kadar insan kala biliyoruz bunlar önemli şeyler. Kıskançlık; paylaşmaya gösterdiği bir dirençtir. Erkek pofpoflanmak ister. Ben gariban, sevgiye muhtaç birisi.
Nasrettin hocaya sormuşlar. Kıyamet ne zaman ?. Hoca cevap vermiş, - küçük kıyamet hanım ölünce. Büyük kıyamet ise ben ölünce . Demiş. Eşlerin birbirine karşı nasıl bir değer kattığını ifade etmesi önemli.
her insan eşsizdir ya da kendinin eşidir. eğer kişi yansıma simetri geçişlilik özelliklerini sağlarsa bir ilişki oluşturabilir ancak geçişlilik özelliğini 3 kişi olmadan sağlayamayacağı için; tek eşli olabilmesi için bile kendi dahil 3 kişiye ihtiyacı vardır. yani eşli olmadıklarıyla da eşleşmesi gerekir tek eşli olması için. nitekim tek başına tek eşlilik, eşlilik bile değildir. ayrıca açık ilişki ya da kapalı ilişki birbini dışlayan ilişki bile değil, hem açık hem kapalı olabilir. bunu MÖ 6. yüzyılda falan buldular. ex falso quodlibet. bu soru, soru bile değil. hani bazı teoriler vardır yanlış bile değildir ya bu soru da öyle olmuş. daha güzellerini bekliyoruz, canını çıkarın hocamın. kim kiminle sevişiyor ya da sevişecek diye 35 dakikamızı kaybetmeyelim.
videoyu izlemedim de "aya inildi mi" ile "cinsiyetim acaba gerçekten bana dayatılan şey mi" sorularının ikisini de post-truth yüzünden sorgulamamıza bağlayıp aslında ikisini de aynı değersizlikteymiş gibi göstermesine patlarız mesela
Ama aynı degersizlikte zaten. Eğer bir kişiye hissetmediği cinsiyet dayatiliyirsa kafası karsik değildir kendini bildiğinden beri bu konuda nettir zaten. Yaşadığımız çağda şişirilmiş bir gündem bu öncesinde de insanlar bu durumla yuzlesiyorlardi fakat bu kadar mevzu oluyor muydu?
Sinan Hocam'ın aitlik ile ilgili bir videosu vardı. Bu videoyu da inceleyince kararım şu oldu. 1. Öncelikle ben bir yere ve kişiye ait olmayı redettim. Olabildiğince aitlikten arındım. Buna paralel olarakta tek eşliliği insan doğasına uygun olmadığını düşünüyorum fakat çok eşliliği "kovalamak" ise tamamen sağlığa zararlı olduğunu görüyor ve biliyorum. Sonuç olarak hayatı kafana göre yaşa eş gelirse sahiplen ama hayatını eş dediğin kişiye adama...
tek eşlilik çoğu açıdan daha iyi. bizim duygusal tatminimiz olsun, hastalıklardan korunmak olsun, eş-aile içgüdüsüyle birbirimizi korumak olsun, fiziksel ve zihinsel olarak daha hızlı gelişmemiz olsun, çocuklarımıza daha iyi bakmamızı sağlaması olsun daha bir sürü açıdan bizim için daha iyi. daha iyi olmasaydı biz bunu yapabilecek kapasitede canlılara evrimleşmezdik diye düşünüyorum. ki tek eşliliği bozmanın cezalarının olması da aslında buna ne kadar önem verdiğimizin bir göstergesi bence.
İnsan Kıskançlığında Evrim ve Duyguların Karmaşık Etkileşimi Kıskançlık genellikle insan ilişkilerinin çirkin ama kaçınılmaz bir unsuru olarak algılanır ve paylaşmaya karşı direnç olarak tanımlanır. Bu karmaşık duygu, özellikle romantik ilişkiler alanında, cinsiyetler arasında belirgin farklılıklar göstermekte ve kıskançlığın biyolojik bir zorunluluk mu yoksa yalnızca sosyal bir yapı mı olduğuna dair soruları gündeme getirmektedir. Kıskançlığın Biyolojik Kökleri Evrimsel açıdan bakıldığında kıskançlık, kişinin genetik mirasının yayılmasını sağlayan bir mekanizma olarak hizmet eder. Altta yatan sadakatsizlik korkusu, kaynakların kişinin kendisinin olmayan yavrulara yatırılmasıyla sonuçlanır ve her iki cinsiyetteki davranışları farklı şekilde şekillendirmiştir. Çok sayıda kadını hamile bırakma kapasitesine sahip olan erkekler, cinsel sadakatsizliğe karşı daha yüksek bir duyarlılık sergilemektedir. İlkel endişe ebeveynliğin kesinliğinde yatmaktadır; erkekler hangi çocuğun biyolojik olarak kendilerine ait olduğunu her zaman takip edemediklerinden, içgüdüsel olarak partnerlerinin üreme kapasitesini tekellerine almaya çalışırlar. Tek Eşli Erkeklerin Evrimsel Avantajı İlginç bir şekilde, bağlılık gösteren ve sadakati sağlamak için eşlerinde kıskançlığı kışkırtan erkekler, yavrularının hayatta kalmasını sağlamada daha başarılı olmuştur. Evrimin tercih ettiği aile birimine yapılan yatırımdır; annenin babanın bağlılığına ilişkin kıskançlık gösterdiği istikrarlı evlerdeki çocukların hayatta kalma oranları daha yüksektir. O halde kadın kıskançlığı, gen havuzundaki daha az güvenilir eşleri filtreleyen bir elek görevi görmektedir. Sadakatsizliğe Kadın Bakış Açıları: Erkeklerin aksine, kadınlar duygusal sadakatsizliğe daha çalkantılı tepki verme eğilimindedir. Bu tepkinin arkasındaki mantık yine hayatta kalma ile bağlantılıdır: erkek partner sadece üremeye katkıda bulunan bir unsur değil, aynı zamanda yavruların yetiştirilmesi için hayati bir destek kaynağıdır. Duygusal bağ, desteğin sabit kalmasını sağlayarak yavruların hayatta kalma şansını artırır. Başka bir partnerle kurulan duygusal bağ, kaynakların ve desteğin saptırılması anlamına gelebilir ki bu da kadının evrimsel perspektifi açısından temelde zararlıdır. Modern Yorumlar ve Kültürel Çıkarımlar Biyolojik argüman kıskançlığı milyonlarca yıllık insan gelişiminin şekillendirdiği doğuştan gelen bir davranış olarak ortaya koyarken, tartışma kültür ve öğrenilmiş davranışlar alanına kadar uzanmaktadır. Toplum tarihsel olarak erkeklerin evlilik dışı arayışlarını kadınlarınkinden daha az küçümsemiştir, ancak genotipik olarak kökleşmiş bu tepki toplumsal evrimin güçleri altında şekillenebilir. Tek ebeveynliğin daha mümkün olduğu değişen dinamiklerle birlikte, kıskançlığa verilen cinsiyetçi tepkilerin temellerine meydan okumaktadır. Sonuç Özünde kıskançlık, evrimsel bilim tarafından desteklenen ancak aynı zamanda insan kültürünün sürekli gelişen dokusu tarafından şekillendirilen insan ilişkilerinin dokusuna derinlemesine dokunmuştur. Duygusal tepkiler ve toplumsal beklentiler de dahil olmak üzere yaşamın tüm alanlarında cinsiyetlerin eşitliğine daha fazla uyum sağladıkça, kıskançlık anlayışımız da bir dönüşüm geçirebilir. Devam etmekte olan tartışmalar, bu karmaşık duyguyu anlamamıza katkıda bulunmakta ve çağdaş toplumda kıskançlığın nedenlerini ve sonuçlarını araştırmaya devam etme ihtiyacını vurgulamaktadır.
Hocam sizi takip ettiğim günden beri kendimi iyi hissediyorum.Tiryakiniz oldum bir sizi birde sığarayı bırakamıyorum.Sizi değilde sığarayı bırakmak için ne tavsiye edersiniz.20 yıllık evliyim.Yolda yürürken eşimin elinden tuttuğum zaman kalbim hala küt küt atıyor.İkinci bir eşte kalbim infilak eder herhalde.Saygılarımla
Konuyla ilgili bilgilendirici ve güzel bir yayın olmuş. Madem erkekleri konuştuk. Sıra kadınlar da sanırım. Kadınların evlilikteki, ilişkideki, arkadaşlıktaki yerini ve erkeklerin onlara nasıl davranması gerektiği bilgisini gerek Kuran’dan gerekse bilim kitaplarından örnekler verecek şekilde bir yayın yapabilir misiniz ? Teşekkürler.
Erkekler gerektiğinde hafifçe dövebilirler kadınları. Kuran öyle diyor. Bir de şunu diyor: "Kadınlar sizin tarlanızdır. Onlara dilediğiniz gibi varın."
0:55 yaşamlarımıza mış gibi yaşıyoruz, anlatmıyoruz birçok şeyi çok fazla bilgi iddia var. 2:00 referansların olmadığı bir ortam var artık 3:50 kültürel canlı 4:20 zenginleri koruyan sistem var 5:00 doğum kontrolü ile birlikte insanlık çoştu 69 devrimi 5:30 cinselliğin duygusal yükünü insanlar poligami ilişkide taşıyamıyorlsr cinsellik ile duygusallık arasındaki psikolojik dengesizlik 6:10 bizim ihtiyacımız bol cinsellik değil 7:30 bu hayatın yükğ ve anlamsal problemler 7:45 toplumdan türden bağımsız karar verecek olgunlukta değiliz 8:00 insan kalabalıklaştıkça aptallaşıyor 8:40 hakikat tektir demokrasi saçmadır 9:20 gençken mutlu yaşlıykem intihr ediyor 12:00 aşık başka bir şey düşünmez 13:10 şahsiyet. ilişkisel varlığız 14:40 çok tecribe zararı 16:50 cinsellik aklımızı alıyor
Bu bölüm harika olmuş; fakat soru soran çocuk kişisel görüşünü çok işin içine katıyor; münferit örnekler tüm toplumları ve tüm türü mutlu etmez; kaldı ki bunun farklı boyutları da var..
İster erkek olsun, ister kadın olsun, Kusur veya kısır meselesi söz konusu olduğunda ikinci eşi ilk eşin rızası olmadan nikahlamak kesinlikle haramdır.
Aşk çok nadir rastlanan bir şey gerçekten. Eğer gerçek aşka sahipseler ömür boyu birlikte olabilirler tabii ki ama ben şahsen artık aşkın olmazsa olmaz bir şey olduğunu düşünmüyorum, vakit kaybı olduğunu düşünüyorum. En az bir kere olunmalı sonrası kişinin kendi kararı...
“İnsan türü henüz kendi kararlarını kendi hayrına verecek kadar evrimleşmiş değil” bu şahane söz sorunlarımızı, çelişkilerimizi , ne yapacağımız hakkında bir türlü doğru yolu bulamadığımızı vb durumlarımızın en güzel açıklaması bence.
Bazen insanlara fazla yükleniyoruz bence. Sanki diğer türler bu konuyu aştılar.
Yanılıyorsunuz! İnsan kendi kararlarını verebilecek durumdadır! Kararlar bireyseldir.Tek bir kararı tüm topluma dayatmaya çalışmak sorundur asıl! Çoğunluğun zorbalığı !
açıklama eyvallah ama çözüm ne? yanlışı yanlış olduğunu bile bile yapmak aptallık değil midir
Bu açıklamanın sizi rahatlatmasının altında yatan sebep evrim teorisinin içinde bulunduğu acziyetten bir an olsun çıkma ümidi olabilir mi acaba :)
Hocam 56 yaşımdayım 35 senelik evliyim eşim çok güzel bir kadın ilk gördüğünde aşık olmuştum ondan başka hiç bir kadın bana çekici gelmiyor bütün kadınları hemen onunla kıyaslıyorum hocanın dediği heli yaşıyorum
Bu herkes için geçerli değil siz kendi parcanizi bulmuşsunuz..
Böyle olması gerekiyor zaten keşke her erkek eşinden başkasını çekici bulmasa
Kenan bey çok şanslısınız siz ruh eşinizi bulmuşsunuz herkes sizin kadar şanslı değil
valla yalancının önde gidenisin :) kendi eşinle ne diye kıyaslamaya kalkıyorsun başka kadınları bence senin gibi tipler her fırsatta aldatabilir o yüzden de yalan söylemeye ihtiyaç duyuyorlar
Büyü yapmış olmasın 😅
Erkeğin dahil olmadığı/az dahil olduğu çocuğun gelişimi ve sıkça dahil olduğu çocuğun gelişimini karşılaştıran araştırmalar hatırlıyorum. Erkeğin de bebeğin bakımına dahil olması, çocuk açısından büyük avantaj sağlıyordu. Tek eşliliğe artı bir puan da burdan.
Cinsiyet gözetmeksizin çok eşliliğin insanın özünü bozduğunu düşünüyorum , o yüzden bana göre nerde çokluk orda bozgunluk
Dünyaya eş bulmak için gelmediğime ikna olduğum için:) ona odakli yaşamıyorum daha ulvi bir şeye inanıyorum insanla ilgili..eğer bu yolda gelişimime destek olursa ömür boyu birbirimize güzellikler kata kata çokda güzel yaşarım ✨Ama sırf 'eş olsun da' meselesi bana göre değil yalnızlık çok güzel benim için kendimle sohbetlerim gayet koyu 🌱🙂
❤❤
40 ına geldiginde görecegim seni@@ferdimete8165
Daha ulvi olduğunu düşündüğünüz ve inandığınız şey nedir?
Yüklerini hafifletebilen, onda dinlenebildiğin birbiriniz için bu dünyayı biraz daha yaşanılır kılan biri olmadıktan sonra evlilik saçma zaten.
❤❤❤
Cok güzel bir konuyu ele almışsınız. Çok eşlilik mi, tek eşlilik mi yoksa hiç eşlilik mi yani yalnız yaşamak mı? derseniz ben yalnız yaşamanın beni daha mutlu ettiğini söyleyebilirim. Evlenipte aradığım kişiyi buldum diyen çok az insan tanıdım. Amaç mutluluk ise bence insan kendisiyle mutlu olmayı öğrenmesi lazım. Çünkü mutluluk dışarıda aranıp bulunan bişey değil insanın kendi içinde arayıp bulması keşfetmesi gereken bişey dir. Ben kendimle daha mutluyum. Herkese mutluluklar diliyorum.
Evlilik insanın doğasına aykırı,çocuk yapmak yani üremek de istenmiyor artık dünyada yaşlı nufus çoğalıyor. Bu da dünya nüfusunu xaman içinde dengeleyecek zaman içinde....doğa da nefes alacak diğer canlı türleri de..😅
Kimse "yapamazsak ileride ayrılırız" düşüncesiyle birlikteliklerine başlamıyordur diye düşünüyorum. Ancak, elbette, eğer ilişkileri onlara artık stresten, mutsuzluktan başka bir şey getirmiyorsa, eşlerin hayatlarına ayrı yollarda devam etmeleri doğaldır. Ben tek eşliliğe daha ziyade sağlık yönünden insana katkı sağladığı için taraftarım. Özellikle genital hastalıkların kaynağı genel olarak aynı dönem içinde kontrolsüz olarak birden fazla partner ile olmaktan kaynaklı... Güzel bir program olmuş, hepinizin emeğine sağlık ❤
❤❤
Çok haklısınız. Çok eşli evliliklerde de erkeğin kadınlar arasında rahim ağzı kanseri vb gibi hastalık taşıyıcısı olduğuna eminim. Çünkü her kadın aynı temizlik anlayışına ve kültürüne sahip değil. Bu nedenle aynı anda çoklu partner fikrini mide bulandırıcı buluyorum.
Aynen, bir sürü kanser, zührevi, cinsel hastalık artti. Akli olan uçkuruna sahip olur.
Mükemmel bir sohbet. Kaliteyi beğenmemek olmaz..
Sinan canan bey.müthiş zihin açan biri.teşekkürler.
Sinan hocam o kadar harika açıkladiniz ki bir kez daha hayran kaldım. Yorumların aksine ben gayet tarafsız ve bilimsel buldum
Kadınlar birliktelikten mutlu olmadıkları eşlerini de onlara duydukları sorumluluk, ben olmazsam kendine bakamaz ne de olsa çocuğumun babası diye düşünerek terketmezler.
Hayatlarının tahammül edilebilir yanlarını bulmaya gayret ederek yaşamaya çalışırlar bu arada çevre baskısı da vardır tabii. kendi gelişim ve mutluluklarından ödün verirler .
Hep çevremde gördüğüm bu.
Bu anlayışın bu toplumda değişebilmesi mümkün olabilecek mi emin değilim?
Bir erkek olarak söyleyim,benim annemde bu durumdaydı ve kafa olarak babamdan ilerideydi ve evlilik onu köreltti ama iki tane sorgulayan çocuk yetistirmeyi başardı.
😂😂😂
Bunlar hep evlilik kurumunun gereğinden fazla yüceltilmesi yüzünden. Hocanın dediği gibi "ömür boyu" diye bir akit imzalamak saçmalık. Hiçbir ilişkiye şu vakitte bitireceğiz diye başlanmaz ama vakti geldiğinde de mutsuzluğa rağmen devam ettirilmez.
Tamda dediğiniz gibi bende şuan bu durumdayım. Zamanında aldatan hiç güzel bir lafı olmayan kendini geliştirmek için uğraşmaktan geçtim kendini geliştirmeye çalışan insanları aşağılayan kitap okuyana dudak büken hiç bir konuda bilgisi fikri yokken ağzını açınca iki saat gevezelik edip bişey anlatamayan , narsist birisiyle evliyim. Ama artık bitti sadece kağıt üzerinde evliyiz . Bende salak gibi hala boşasam ne yapar diye onu düşünüyorum annem bile rezil olur diye onu düşünüp üzülüyor. Nasıl bir vicdan varsa bizi paramparça edenlere bile kıyamıyoruz
@@zezezeze5424 fazla vicdan, fazla merhametin sonu kendine zarar vermek. Önce can, sonra canan.
Sapien ekibi olarak hem icerikleriniz hem de isleyis sekliniz ve sectiginiz konuklariniz benim hep kafami yeniden yeniden karistirip yeni sekiller vermeme yardim ettiniz. Yasim ilerledigi icin kendimi daha rahat hissettigimi sanirdim. Öyle degilmis! Kendimi tanidikca etrafimi da tanimaya ve anlamaya basladim. Yorumlama seklim degisti. Bu yorumum sadece bu videonuz icin degil daha niceleri var hayatima ışık tutan. Ve nice kelimelerim var bi bilseniz. Yürekten tesekkürler❤
Hocamıza çok teşekkür ederiz, bir de ben eklemek istiyorum; gençler zekanıza, öğrenme kapasitenize, sevginize, enerjinize, insanlığınıza, iradenize, dürüstlüğünüze, mücadeleci ruhunuza güvenmiyorsanız, lütfen evlenmeyin, çocuk sahibi de olmayın, sağlıklı birey olmadan, sağlıklı aile ve toplum olamaz, sağlam adım atınız❤
❤
savaş konusu erkek çok eşliliğinde önemli.... çok eşlilikte değinilmesi gereken bir konu savaşlar ve sonuçları ... bu kısmı atlamışsınız onun haricinde başarılı eğlenceli bir video
Sözlerimi çoğu kişinin anlayacağını düşünmüyorum lakin ben şöyle tanımlıyorum her şeyi HERŞEYİ Allah rızası için seversek hiçbir sorun olmaz emanete iyi davranırız ve hayat güzel olur
"Eşlilik nedir?" konulu bir sohbet yararlı olabilir. Biyolojik, sosyolojik ve ontolojik boyutuyla. Erkekler arasında sadece evlilik değil iliski karşıtlığı var bir de gittikçe yaygınlaşan. Bunun adına da "açık ilişki" deniyor,... Bu bir ilişki bicimi değil, "ilişkisizlik" veya ilişki korkusu...Hayvanlara özenmeyi modernlik olarak algılayan bir kesimin hem evlilikten dert yanip hem de çokeşliliğe icazet arayip durması nasıl bir çelişkidir?
Çünkü erkekler sonsuza dek ergen gibi yaşamak istiyor sorumluluk almadan
Harika bölüm olmuş Sinan Canan’ı saatlerce sıkılmadan dinleyebilirim
❤❤
8:15 sevgili hocam sadece bu konuda değil her konuda “bilim ve aklı” önde tutabilseydik ne güzel olurdu. Güzelim ülkem bu halde olmazdı.
'Korkan bir tüketen' müthiş bir tabir... Allah'ın izni ve yardımıyla fıtrata aykırı ve aşırı korkmamaya ve tüketmemeye çalışıyorum
18 yıllık evliyim. Tek eşli olmalı❤
Emeğinize sağlık, takıldığım yer konunun özellikle son kısımda erkek bakış açısından ve gereksinimlerinden ele alınışı oldu. Bir kadın olarak son kısmı erkeklere nasıl ve neden sempati beslememiz gerektiği şeklinde bağlamanızı gereksiz buldum.Erkeklere nasıl yaklaşmamız ve onlara nasıl sahip çıkmamız yönünde talimat geldiğine göre erkeklere de kadınlara nasıl yaklaşmaları gerektiğini anlatmanız icap etmez mi :)
❤❤❤
Ne olursa olsun konuyu bir erkekten dinlediğimiz için sonu erkeklere bağlandı. Keşke böyle platformlarda kadın hocalara düşünürlere de yer verilse...Her yerde Sinan Canan 😄
@@baharangic6492böyle platformlarda harika kadınlar var. Yer verilmesini beklemeden, kendi kanallarını yaratarak bilimsel paylaşımlar yapıyorlar. 1 tek yere odaklanmayın. Bence bulabilirsiniz :))
@@baharangic6492sinan hoca kadar çalışan biri çıktığı zaman göremessin hocayı 😂😂😂
Biz erkeklerin beyni kadını anlamak ve yorumlamak için yetersiz. Kadına nasıl yaklaşmamız gerekiyor bu soruya bizde cevap yok.
Atomu parçalayan Einstein bile anlamaya çalışmaktan vazgeçti.
Yok yani malzeme bu
CPU gücü kaynaklarımız yetersiz
Kadınlar kasdetilerek ikişer,üçer,dörder alabilirsiniz ifadesi canımı yakıyor.
Üstelik Özgür ve hür kadın 4 tane cariyeler üçer dörder ben buna savaş vs bahane bulamıyorum çünkü o zaman ayet savaş durumunda nüfus eşitsizliği durumunda diye belirten ayet indirmemiş direk 4 e kadar alabilirsiniz demiş
Endüstri yok, fabrikalar yok, iş yok, düzenli devlet yapıları yok, sosyal güvenlik sistemi yok. Erkekler sürekli savaşlarda ölüyor ve kadınlar çocuklarıyla tek başlarına kalıyor. Böyle bir dönemde kocası ölmüş bir kadının çocuklarıyla beraber tek başına hayatta kalma şansı neydi.
insan fabrika ayarlarını, sapiensi lise yıllarında okumuş antik dna çalışan evrim çok seven bir biyoloji öğrencisi olarak insanların yeni öğrendiği, yeni olarak farklı bir bakış açısıyla değerlendirdiği hayatın ta kendisi olan bilgileri akademik yaşamımda ve öncesinde kişisel merakımla peşine düştüğüm için o kadar şanslı hissediyorum ki.. daha öğrenilcek çok şey devamı gelsin hep lütfen ben beslenme, vegan ve vejeteryan diyetlerin fabrika ayarlarımıza uygunluğunun tartışılmasını çok isterim:)) teşekkürler kolay gelsinnn
❤❤
Sana sorular sormak isterdim
sor tabi@@battuhant
Baştan sona soluksuz dinlediğim biri çok teşekkürler
Ask dønemi, Danimarkada, ønsevgi, baslangic diye gecer, sevgi ise buyuk ve degerli olarak, sonradan olusur derler. Turkler Bence heyecan, ve takinti olayini ask saniyor. Ask kelimesini anlamayan cok buyuk bir kısım var turkiyede
insan ilişkisel bir varlik sosyal olarak iletişim kurmak zorunda ve varlığıni anlamdırmak için insan insana lazım..aşkın en yüksek seviyede olduğu ama cinselliğin yaşanmadığı bir ilişkiyi de tartışmamız gerekir ..ıncir reçeli filmi buna bir örnek mesela ..
Teşekkürler hocam.. Güzel olan , uzun bir beraberliliği saygı,sevgi ve fedakarlılıkla devam ettirebilmek..
Dolu bir sohbet. Konu insan fıtratı ve psikoloji açısından ele alınmış, linç etmekten ziyade aynı düşünceleri paylaşmaktayız.
Sorulan soruya üçüncü bir cevap şıkkı olarak "yalnızlık" eklenebilirdi sadece..
En iyisini doğrusunu Allah bilir sözü ile başlamıştı video ve konuyu biraz daha Kuran ve sünnet yani Hz Muhammedin düşünce, görüş ve hayatı açısından yorumlamak isterim.
Her duyduğuna, okuduğuna koşulsuz inanma sorununu aşmak zorunda insan. Bir ayet başka bir ayet ile yada bir hadis diğeri ile ters düşüyorsa bunu sorgulamamız gerekiyor. Vicdanımızın sesini dinlersek iç sesimiz bize gerçekleri konuşur. Peygamberin, vahiy öncesi her genç erkek gibi, bir bayan ile evlilik yapması çok doğal karşılanmalı şüphesiz. Bunda şaşılacak yadırganacak bir durum söz konusu değil. Hayatı mücadele, savaşlar, tehditler, tehlikeler ile geçmiş, hicret etmek zorunda kalmış, elçilik görevini zor şartlarda yerine getirmiş bir insanın hayatından konuşuyoruz.
Uzlet hayatı, Hinduizm Budizm Yahudilik Hristiyanlık ve İslamda da ve önceki inanışlarda da vardır. Allah ile Halvette denir, Vahdet'te. Vahdet; ortaklık kabul etmeyen sevgidir. Allah'a gönül vermek, yakınlaşmak için halktan, sosyal hayattan mümkün olabildiğince uzak kalmak, yani ruhun kurtuluşu için maddi alemden ve bedenden olabildiğince uzak olmaktır. Ruhsal olgunluğa ulaşmak için dünya hayatından uzaklaşır ve arzularını sınırlar insan. Tek başına veya cemiyetle olur. Kehf Suresine konu olan ve aynı maĝarada uyuyan ve içlerinden birinin uyanması ile mağaradan çıkan gençler bu konuyu anlatmak ister aynı zamanda. Din kardeşi,. aynı inancı ve ruhu taşıyan topluluktur onlar. Esasında aynı inancı paylaşan farklı ve dini inanç gruplarını da temsil eder. Oruç, dua, tefekkür, namaz, meditasyon ve benzeri disiplinleri içerir, yeme içme uyku gibi temel ihtiyaçlar azaltılırken cinsellikten uzak durulur. Peygamberin hayatında da görüyoruz bu uygulamaları ve 4 kadınla evlilik ve karı koca ilişkileri disiplin gerektiren manevi yaşam tarzına çok uzaktır.
Cariye sistemini Osmanlı'dan okuyor ve tanıyoruz, sonuçlarına da bütün dünya şahit olmuştur. Nerede çokluk orada sorun. Kıskançlıklar, aşk cinayetleri, entrikalar, kadınların arasındaki anlaşmazlık rekabet ve kıskançlıkların sebep olduğu sorunlar, taht kavgaları, fitneler yüzünden kendi çocuğunu bile öldürebilecek kadar şuurunu kaybeden padişahlar.
Allah esasında insanı cezalandırmıyor, yeryüzünden silip atmıyor. Yarattığı, kendinden ruh verdiği insanın doğasını insanın kendisinden daha iyi biliyor ve şu tavsiyeler emir ve yasaklara uyarsanız dünyada ve ahirette saadete ulaşır, uymazsanız kendi kendinizi yok edersiniz" diyor insana.
Hz peygamber bu ağır görevi 4 kadın ile gerçekleştirebilmesi çok gerçekdışı.
Hem çok mutlu hemde neden yaşlandığında intihar eğiliminde oluyor insan?
Kısacası şu; kendisinin sadece madde bedenden ibaret olduğu düşüncesi.
Madde bedenin ve hazların sonlu olduğunu, tùkendigini görmeye tahammül edememek, umutların, heyecanın tükenmiş olması.
Bilimsel olarak aşkın tanımı olmayabilir; nefse cazip gelen dünyevi aşk vardır ve sevenin sevdiğinde hiçbir kusur aramadığı, görmediği, tüm güzellikleri onda müşahede ettiği, onu kalbinde bulduğu, sözlerin olmadığı sözsüz sessiz anlaşabildikleri, aynı düşündükleri, aynı konuştukları, inandıkları, ruhların bir bedenlerin ayrı, uzaklıkların yakın olduğu, cinsiyetin olmadığı ruhani aşklar vardır. Hz Muhammedin eşleri diye duyduğumuzda ruhani ilişki ve eşler gelebilir en fazla akla, daha ilerisi akla zarar.
Nefse cazip gelen dünyevi aşkta ise insan beş duyu ile algılanan güzelliklere kapılır. Mana değil madde ön plandadır, İsrailoğulları'nın gök sofrası yerine yer sofrasını tercih etmeleri veya inkarcıların Hz peygamberin manası ile ilgilenmeyerek beşeri özellikleri ile oyalanmaları gibi.
Cinsel çekim bittiğinde biter, adı aşk değil aslında şehvet, arzu, istek, sahip olma hırsı rekabet olur. Uğruna en büyük günahlar işlenir, tehditler yapılabilir. Günümüzün çoğu aşkları sevgileri egoisttir ve seven sevileni nefsine hoş geldiği için sever.
Oysa ki Mevlana'nın aşk tanımından ne kadar uzaktır bu sözde aşklar;
"Ben aşkı insanı bütün belalardan koruyan, muhafaza eden yüce bir kale olarak gördüm. O nedenle gittim aşka sığındım.
Cinsel cazibe ve üreme çoğalma faaliyeti sebebi ile olmalı ki dünyevi aşklar insanların kafasını gönlünü her dönemde çok fazla meşgul etmiştir. Mitolojide üretilen aşk hikayeleri, aşk tanrıları, tanrıçaları insanların ilgisini cezbeden konular olmuştur. İlahi dinlerin kutsal metinlerinde de etkisini sürdürmüştür. Yunan tanrısı Zeus'un çapkınlıkları, eşleri, sevgilileri, Hz Muhammedin çok eşli olması, Tevrat ve İncilde cinsellik içeren hikayelerde insanların ilgisini hakikat ile ilgili konulardan daha fazla cezbedici gelmiştir.
Günümüzde de halen bir dişi ve erkek birbirine selam verip konuşmaya görsün yakıştırmalar, iddialar, iftiralar arkasından takip etmektedir çoğu kez. Allah Kuran'da herbir örneği vermiştir. İffet sembolü olan Meryem'e atılan iftira. Meryem aslında iffetli tüm kadınları, iftira atılan, degersizleştirilen kadınları, tüm anneleri temsil eder.
Erkek kadın tarafından pohpohlanmak ister demiştiniz; maalesef ortaçagda kadını aşağılayan, suçlu kabul eden zihniyet dini inanç sistemine de bulaşarak erkeği yüceltip merkeze alarak egosunu beslemiştir.
Oysa Allah kadını yada erkeği tek, yada biri diğerine üstün yaratmadı, çift olarak, eşit ve birbirine muhtaç ve tamamlayacak şekilde yarattı.
Üstünlük dişilik erkeklikte değil güzel ahlakla Allah'a yakınlaşmaktadır. Her örnek vardır Kuran'da ve Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez.
Günahkar firavunun imanlı karısı Asiye örneği de vardır Kuran'da, Nuh ve Lut Peygamberlerin inkar ve ihanet eden karılarıda.
Yaratılışın temeli sevgi üzerinedir, her insan ilk ve gerçek, karşılıksız sevgiyi annesinde bulur ve en yüksekte zirvede Allah sevgisi vardır. Yaşamın, yaratılışın merkezinde kadın, anne vardır.
Erkeklerin şehvetlerine, kadına düşkünlükleri anne karnına, anneye özlemden dolayıdır bir anlamda. Kadını cinsel bir obje olarak algılamaya devam ederek, bedenden, cinsellikten, arzularından kurtulamadıkça maalesef kendini cehenneme sonsuz defa atarak, Allah sevgisi ve yakınlığından uzak kalacaktır insan.
Hicr Suresi, 87. ayet: Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur'an'ı verdik.
• Zariyat Suresi, 49. ayet: Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.
• Necm Suresi, 45. ayet: Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur.
• Rahman Suresi, 52. ayet: İkisinde de her meyveden iki çift vardır.
• Kıyamet Suresi, 39. ayet: Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
• Nebe' Suresi, 8. ayet: Sizi çift çift yarattık.
• Fecr Suresi, 3. ayet: Çifte ve tek'e,
Rahman ve Rahim olan Allah bir'den dişi ve erkek olarak çiftleri yarattı.
Erkeği yaratıp O'na eşler yarattık veya kadını yaratıp eşler verdik demiyor ayette.
İnsana ruh veren, kendi sıfatlarından veren Allah, sevgisinde nasıl ki ortaklık kabul etmiyor, insanında sevgisini, eşini paylaşması fıtri olarak imkansız.
İnsanlık bir erkek ve bir dişiden çoğalmıştır. Allah kadına analık görevi vermiş ve insan neslini emanet etmiştir, insanı kadın vücudunda yaratmış, ruh vermiş ve böylelikle bebek ilk terbiyeyi de anneden almıştır.
Bu sebepledir ki evlilik, aile her zamanda, her dönemde vardır, olmalıdır, önemlidir. Erkeğin ahiret hayatını kazanmasını da kadına bağlamıştır Allah. Erkek ve dişi birbirine önce eş olur, ürer aile olurlar ve sonrasında iyi bir hayat arkadaşı olurlar. Bu anlamda erkekler kadına daha fazla muhtaçtır, karısını kaybeden erkeklerin yalnızken hayata tutunmaları, ihtiyaçlarını karşılaşmaları konusunda çok daha fazla zorlandıklarına şahid olurken yalnız kadınların daha sağlam ayakta kalabildiklerini görürüz çoğu kez, öyleki bazı kadınlar kocalarının bakımı, ihtiyaçları, eğitimleri ve terapi anlamında psikojik eğitimlerini, beslenmelerini, sağlıklarını üstlenmek zorunda kalırlar ki Allah ayette "Eşlerinizin omuzlarına onlar sizin annelerinizmiş gibi çökmeyin" uyarısında bulunmuştur.
Peygamberin "Cennet annelerin ayağı altında" sözü çok konu edilmezken "cehennem kadınlarla dolu olacaktır" sözünün sık tekrarlanması ve hatırlatılması, karanlık çağda kadının karartılıp değersizleştirildiği dönemin etkisinden tam olarak çıkılamadığını anlatıyor.
❤ Yazdıklarınızı okudum hepsini, gercekten güzel bilgilere değinmisiniz, aynı görüşteyim, yanlış bir evliliktense yalnız kalmak daha iyisi elbette ama bazende gerçekten zaman geçiyor, aşk evliliği diye istediklerimizin aklı bir karış havada oluyor, aldatmaya.daha meyilli oluyorlar, bir sure sonrada sevemiyorsunuz, güven sorunu oluyor, herkesle uyuşmuyor, aynı enerji yok ama kafalar uyuşuyor, karakter sağlam diye beğenmezsenizde çok kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. 😢❤
Yine muhteşem bir program olmuş keyifle dinledim teşekkürler
Hocam harika anlattınız.. Nefesinize sağlık..
Başlık kulağa tuhaf geliyor . "Sadakat doğru mudur? gibi bir şey...Sinan Hoca cevabı vermiş zaten. Denîleşme çağında sorulan bu tür sorular, ayrı bir soru işareti. Neden böyle bir soru?
Kuran'daki "4 kadına kadar evlenebilirsiniz" ayetini sonundaki "aralarında adaletle hükmedebilirsiniz" ibaresi ile aklayamazsınız. Sorarız: Kadınlar da 4 erkeğe kadar evlenebilirler mi, eğer aralarında adaletle hükmedebilecekler ise?
Daha önemlisi: İnsanın tek eşli mi yoksa çok eşli mi olduğunu konuşurken, fabrika ayarlarını (yani doğasını ve evrimsel geçmişini) neden es geçiyoruz? Neden en yakın akrabalarımızla (şempanze ve goril) bu açıdan kıyaslamıyoruz? İnsanın onlardan ayrıldıktan sonraki evrimsel sürecinden bahsetmiyoruz? İşimizr gelince fabrşka ayarları, işimize gelince kadim bilgiler!
İlave: Evrimi kabul eden bir bilim insanı "insanı yukarıda, diğer hayvanları aşağıda" görmez. Evimde yukarı-aşağı yoktur, çevreye uyum vardır.
Nihayetinde: Sinan Canan mesleği gereği kaçacak noktası kalmayınca evrimi kabul etmiş ama sonuçta yine de "insanın tanrı tarafından özel yaratılmış olması" veya "bir erkeğin isterse dört kadınla evlenebileceği" gibi köhnemiş görüşlere sahip. Çünkü inandığı din böyle diyor.
Bu konuda Evrim Ağacı'nın çok daha doyurucu bir videosu var.
Biyolojik olarak bir erkek birden fazla kadını dölleyebilir fakat tersi durum biyolojik olarak da beraberinde birçok sorunu getirir.
Sinan Canan konuyu gayet güzel anlatmış. Olayı farklı yerlere çekmenin bir manası yok.
Bence daha dikkat çekici olan modern dünyanın kadın'ı metalaştırması ve objeye dönüştürebilmesidir.
Kapitalizm için itici güçtür kadının içgüdüleri.
Üstelik bunu da kadına kabul ettirebilmiştir sistem. Neyse bu konu çok uzun.
Çağrı'nın kanalına gelince. Herkesin her anlattığını filtreden geçirmeden kabul etmemelisin.
Çağrı bilim insanı olabilir fakat aşırı bir ideolojik bakışı var hayata dair. O yüzden ne kadar objektif olabilir bu tartışılır.
Yaratıcı bir kudretin varlığına delil olması için, milyonlarca örnekten sadece 2 tanesini verebilirim.
Keşke bir bilim insanı olsaydım emin ol çok daha fazla örnek verebilirdim. Bunlar sadece bilime bile ihtiyaç olmadan anlaşılabilecek örnekler;
1) Sonsuzluktan geldiği ve hiçbir müdahalenin olmadığını iddia ettiğiniz evrende hala parıl parıl parlayan yıldızlar var. Oysaki sonsuz bir evrenin karanlık(yıldızların yakıtının bitmiş olması) ve soğuk olması daha mantıklı değil mi ?
2) Tırnaklarını keserken derin kesince canının yandığını bilirsin. Ama vücudun o tırnağı hergün etinin üzerinde itiyor ve canın acımıyor.
Sence atomlar canımız çok yandı veya bu organizmanın canı çok yanar şöyle bir mekanızma yapsakda canımızı acımasa
iyi olur mu demiştir(bu evrime ters bir durum, çünkü süreç uzuyor böyle olunca)
Yukarıda sadece 2 tane yazdım. Milyonlarca yazılabilir.
Ama inanmak ayrı bir olgu. İnanmak istemeyince milyonlarcası da bir anlam ifade etmeyecektir.
Sonuçta ölümlüyüz herkes bu hayatın bir gün biteceğini tahmin ediyordur herhalde.
Dünyadaki bütün bu adeletsizliklerin ve insan hakları ihlallerinin hesabının verileceği O gün tanrı var mı yok mu sorarsın.
Yine de vakit ayırıp okursan teşekkür ederim.
Umarım bir gün gökyüzüne bakıp uzun uzun düşüncelere dalabilirsin.
@@gatila76sen de lümpen ergenler gibi boş yapmışsın
Ya sizi dinlemek doyulmaz leziz resmen zihinsel şölen yaşıyorum her defasında. Bu açık beyin'e olmayı çok isterdim
Öncelikle uyanmak isteyenleri uyardığınız için çok teşekkür ediyorum Sevgili hocam🙏Klasik bir söylem olsada " iyi ki varsınız, topluma ışık tutan benzer birçok aydınımız iyi ki var👏👏👏Çok güzel sorular ve çok gercekci cevaplarla ilgiyle dinledim videonuzu ve inanın cok mutlu oldum çünkü neredeyse birebir düşüncelerime benzer düşünceler oldugunu bilmek( hele hele Sinan hocam dan..👍🏻) yanlız olmadığımı hissettirdi! Kesinlikle sağlıklı bir dünya için olması gereken dürüst ve güvenli birliktelik.
❤❤
Böyle bir cevap beklemiyordum. Doğamız çok eşli düşüncesi çok popüler. Tek eşli ve mutlu birisi olarak bile zor kabullendim :)
Bunda şaşıracak bir şey yok aslında. Doğamızda olan şeylerin bizim için "iyi" olduğu yanılgısıyla alakalı. Biz doğamızdan kurtulmak için 100 binlerce yıldır uğraşıyoruz. Bir de böyle düşünün. Medeniyet kurarken çabaladığımız her şey tabiatımızdan farklılaşmak için. Diğer hayvanlardan daha farklı bir hayvan olmak için.
@@muharremacar5255 Hiç katılmıyorum. Doğamız çok eşli düşüncesini tartışıyoruz bilakis. Doğamızda bağlanmak da var. Ve doğamıza dair her şeyle mücadele etmek gerekmiyor. Düşünüp bizim için neyin iyi olduğuna karar vermek de insanın doğası.
@@Blackcat35938 Doğamıza dair her şeyle mücadele edelim diye bir şey demedim. Öyle olsa Doğamızda yemek yemek de var, o zaman yemek yemeyelim derdim. Öyle değil. Biz diğer hayvanlardan farklılaşmak için Doğamızdan ayrıldık ve medeniyet inşa ettik. Ve hayır Doğamızda bağlanmak diye bir şey yok. Doğamızda sadece hayatta kalmaya ve neslimizi sağlıklı şekilde devam ettirmeye dair şeyler var. Sen bir kadının çocuğunun babasını doğumdan sonra da yanında tutma çabasını bağlılık olarak yorumlarsin, hatta o kadın da bunu bağlılık olarak algılar, hatta erkek de böyle algılayabilir fakat altındaki içgüdü tamamen faydacı sebeplere dayanır. Neslin devamıyla ilgilidir. Baba çocuğun büyümesi için orada kalmalıdır.
Sayın hocam seni her dinlediğimde sarılıp tebrik edesim geliyor.
İnşallah birgün görüşeceğiz.
Mektup ya, dım size.
Çok güzel doğru konuşuyor sunuz teşekkürler
insan,sinan cananinda dedigi sekilde yuksek degerleri arayan bir varlik..cok eslilik gibi durumlar insanin limbik sistemine yani alcak degerlere yönelik faliyetler... bu yüzden insanin manevi ayarlari yani islam terminolojisinde fitratini bir tarafa birakip yolunu arayan insan kanimca hep husrana ugrayacaktir .
Aynı amaca yönelik soruları oldurmaya çalışır gibi sordunuz😅😄 Sinan hoca bunu elbette fark etti ve bütün nezaketi ile tekrar tekrar anlattı. Bu oldurmaya çalîşma kısmı eğlenceliydi😀fakat insan tekamülünün kolay olmadığı ortada. İnsanın seçim gücü var. Bir insan olarak neyi hedeflediğiniz,neyi amaç edindiğimiz ve bu hayatı nasıl deneyimlemek istediğimizin seçimleri bizlere ait insan olmak adına..💜
Çok keyifli bir sohbet ve felsefe, ilgiyle izliyorum, teşekkürler hocam
Türkiye’de ki herkes evlenmeli algısı, insanlara yöneltilen baskısı ve sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz hocam çok merak ediyorum ? Sizce herkes evlenmeli mi ? Çok güzel bir yayındı sevgiler 💖💖💖
❤❤
Tabiki hayır. Neden herkes evlensin ki? Bu soruya cvp ararken senin sorunun cvbı ortaya çıkar.
Yaşlanınca hayat çok yalnızlaşıyor. Yalnız kalmamak için kötü biriyle evlenmeyin tabii ama makul biri çıktığında evlenmek mantıklı.
Modern Tekeşlilik Muamması: Biyoloji ve Toplumu Dengelemek
Giriş Geleneksel değerlerin sıklıkla sorgulandığı bir dönemde, tek eşliliğin insan toplumundaki rolüne ilişkin tartışmalar düşünceyi kışkırtmaya ve mevcut normlara meydan okumaya devam ediyor. Yakın zamanda yapılan bir tartışma, biyoloji, kültür ve kişisel anekdotları iç içe geçiren perspektifler sunarak tek eşliliğin geçerliliğini araştırıyor.
Tek Eşlilik: Kültürel mi Biyolojik mi Bir Zorunluluk?
Antropoloji ve psikoloji uzmanlarının yer aldığı diyalog, tek eşliliğin ne anlama geldiğini ortaya koyarak başlıyor. Bu terimle ilişkilendirilen ömür boyu bağlılığın aksine, biriyle birlikteyken başkalarıyla romantik bir ilişki kurmamaya odaklanılıyor. Bu seri tekeşlilik biçimi yaygın olarak kabul görse de evrensel olarak uygulanmamakta ya da inanılmamaktadır; bu da sosyal yapıların biyolojik dürtülerle nasıl çatışabileceğini göstermektedir.
Hakikat Sonrası Çağ ve İlişkiler
Konuşmacılar, aşırı bilgi yüklemesi ve geleneksel otoritelerin buharlaşmasının bireyleri normları sorgulamaya zorladığı hakikat sonrası bir çağda yaşadığımızı vurgulamaktadır. Eş zamanlı olarak, ilişki kavramında da evrimler ortaya çıkmaktadır. Birçok kişi, biyolojik olarak birden fazla partnere yatkınlık olmasına rağmen, toplumsal modellerin, muhtemelen nesiller boyunca pratik faydaları nedeniyle tek eşliliğe yöneldiğini yeniden keşfediyor.
Cinsel Devrimin İstenmeyen Sonuçları
1960'larda doğum kontrolünün ortaya çıkması, ilişkilerin dinamiklerinde ve seksle ilgili toplumsal normlarda önemli değişikliklere yol açtı. Diyaloğa göre bu değişiklikler romantik ilişkilerde mutluluğun ya da tatminin artmasına yol açmamış, fiziksel özgürlüğün duygusal ihtiyaçları ve karmaşıklıkları etkili bir şekilde karşılayamayabileceğini düşündürmüştür.
Evrimsel ve Antropolojik Perspektifler Tek eşli çift bağlılığının ardındaki evrimsel mantık araştırılmış ve bunun adaptif avantajları nedeniyle teşvik edilmiş olabileceği öne sürülmüştür. Hem erkekler hem de kadınlar biyolojik olarak birden fazla partner aramaya meyillidir; ancak kültür ve toplum çerçevesi bu dürtülerin nasıl yönetileceğini etkilemektedir. Bu konuşma, insan bilincini salt biyolojik açıklamaların ötesine geçen bir faktör olarak öne çıkarmaktadır.
Yakın İlişkilerde Anlam Arayışı
Tartışmadaki özellikle dokunaklı bir an, çağdaş toplumun zevk arayışı ile anlamlı bağlantılar arasındaki hassas dengeyi nasıl sağladığına dair bir yansımadır. Birden fazla ilişkiyi keşfetmenin kolaylığına rağmen, diyalog, insanların daha derin bağlara ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor; bu da liberal cinsel etiğe sahip toplumlarda bile tatmin olmanın neden zor olduğunu açıklayabilir.
İlişki Normları Üzerindeki Kültürel Etki
Konuşma, ilişki normlarının genellikle anne etkisi yoluyla kültürel olarak nasıl aktarıldığını araştıran bir dönüş yapıyor. Bu kültürel koşullanma, kökleri derin evrimsel süreçlere dayanan bir dengesizliği yansıtacak şekilde, erkeklerin cinselliklerini kadınlardan daha özgürce ifade etmeleri için kurnazca teşvik edilebilecekleri kalıpları pekiştirmektedir.
Kıskançlık (Jealousy):
Biyolojik mi Yoksa Öğrenilmiş Bir Özellik mi? Kıskançlığın insan doğasının içsel bir parçası mı yoksa öğrenilmiş bir davranış mı olduğunu sorgulayan konuşmacılar, insanlık tarihi boyunca yaygın olduğu konusunda hemfikir. Hem genetik mirası korumaya yönelik biyolojik içgüdülerle hem de topluluklarda adalet ve eşitliği yöneten evrimleşmiş sosyal yapılarla bağlantılıdır.
Kapanış Düşünceleri
Bireysel ihtiyaçları ve benzersizliği tanımaya yönelen bir toplumda, geleneksel tek eşlilik kavramı hem onaylanmakta hem de sorgulanmaktadır. Konuşmacılar, tek eşlilik ve çok eşlilik arasındaki nihai seçimin tekil değil, bireylerin belirli yaşam evreleri ve deneyimleriyle ilgili olabileceği sonucuna varıyor.
Diyalog boyunca mizah ve akademik titizliğin harmanlanması, böylesine karmaşık bir konunun erişilebilir ve ilgi çekici kalmasını sağlıyor. Tek eşliliğe karşı çok eşlilik tartışması sadece bir ikilik değil, biyoloji ve toplumun iç içe geçtiği bir spektrumdur ve izleyicilere yolculuklarında düşünecek çok şey bırakır. Tartışmanın sonunda seyircinin görüşlerine de yer verildiğinden, konu çözüme kavuşturulmuş olarak değil, insanlığın farklı deneyimlerini yansıtan ve süregelen bir sohbet olarak konumlandırılıyor.
Güzel bir videoydu ama merak ettiğim bir soru var eğer yeni bir bölüm olursa ve bu soruyu sorarsanız çok sevinirim. Empati ile çok eşlilik arasında bir bağ var mı? Empati duygusu gelişmemiş insanlar çok eşliliğe veya çok aşklılığa daha mı eğilimli oluyorlar?
Google Akademikte makale aratabilirsiniz
Google scholar’a gir, bahsettiğin soruyu ingilizce olarak yaz. Bununla ilgili bir araştırma varsa karşına çıkar. Yoksa da zaten herkesin söyledikleri tahminden öteye gidemez.
Değerli ve bence isabetli bir soru 😊
Doğruymuş hocam şaşırdım dinleyince. Ben de kendimi tek eşli sanırdım mesela, resmen kalktım boşandım on senelik eşimden. Bildiğin tek eşli değiliz yani. 😂 Sizi dinlemek insanın ufkunu açıyor, birkaç dakikada birer ikişer kitap okuyup bitirip özümsüyor hissediyoruz, siz anlatırken konu konuyu da açıyor zaten 😅🎉
Video'da defalarca söylenmesine rağmen es geçmişsiniz sanırım. Tek eşlilik ömrü boyunca tek kişiyle birlikte olmak demek değil. Tek eşlilik aynı anda bir eşle birlikte olmak demek. Eğer sizin aynı dönemde, aynı tarihte birden fazla sevgiliniz veya eşiniz yoksa 30 farklı evlilik yapıp boşanmış olsanız da tek eşlisiniz demektir.
00:00 - 06:18
Modern Dünyada Tek Eşlilik: Dengeli Bir Perspektif
Giriş
Bayanlar ve baylar, çağımızın önemli sorularına ilişkin tartışmamıza hoş geldiniz. Bugün, tek eşlilik kavramını irdeliyoruz. Günümüz dünyasında tek eşlilik doğru bir seçim mi? Bu soru bizi insan ilişkileri, kültürel normlar ve biyolojik zorunluluklar üzerine derin bir araştırmaya yönlendiriyor.
Tek Eşliliğin Özü
Burada tartıştığımız gibi tek eşlilik, kişinin hayatı boyunca aynı kişiyle birlikte olması değil, daha ziyade biriyle ilişki içindeyken başka biriyle ilişki kurmamasıdır. Bu, herhangi bir zamanda tek bir partnere bağlılık anlamına gelir ve genellikle 'seri monogami' olarak adlandırılan bir kavramdır.
Tekeşlilik Hakkında Farklı İnanışlar
İnsanların tek eşlilik hakkındaki inançları büyük farklılıklar gösterir. Bazıları buna sadık bir şekilde inanırken, diğerleri geçerliliğini sorgular. Genel olarak, bireyler ilişkileri dışındaki diğer kişileri çekici bulur ve onlarla birlikte olmayı arzulayabilir. Bu duygulara rağmen, birçoğu tek eşliliğe bağlı kalmaya devam etmekte, bir oyundaki aktörleri andırmakta ve bu düşüncelerini partnerleriyle veya başkalarıyla nadiren tartışmaktadır.
Hakikat Sonrası Dönem ve Zorlukları
Geleneksel normların ve otoritelerin azaldığı, insanları bir bilgi ve çelişkili görüşler denizinde gezinmek zorunda bırakan 'post-truth' bir çağda yaşıyoruz. İnternetin yükselişinin damgasını vurduğu bu çağ, bize sunulanları sürekli sorgulamamızı gerektiriyor.
Biyolojik ve Evrimsel Perspektif
İnsan davranışını anlamak için biyolojik ve evrimsel yönlerini göz önünde bulundurmak gerekir. Primatlar olarak insanlar, diğer primatlarla çeşitli cinsel ve çiftleşme davranışlarını paylaşırlar. Birçok primat türünde dişiler birden fazla erkekle çiftleşerek 'sperm rekabeti' olarak bilinen bir olguya yol açmaktadır. Ancak, bu biyolojik temellere rağmen, insanlar tarihsel olarak toplumsal faydaları nedeniyle tek eşliliğe yönelmişlerdir.
Sosyal Bir Yapı Olarak Tek Eşlilik
Tek eşlilik insan toplumları için faydalı bir uygulama olarak ortaya çıkmıştır. Servet, mülk ve kültürel değerler biriktiren varlıklar olarak insanlar, tek eşliliği yavruların yetiştirilmesi ve mirasın aktarılması için elverişli bulmuşlardır. Dolayısıyla, tek eşlilik biyolojik ya da duygusal ihtiyaçların bir sonucu olmaktan çok sosyal bir anlaşmadır.
Doğum Kontrolü ve Cinsel Özgürlüğün Etkisi
1960'larda doğum kontrol yöntemlerinin ortaya çıkması cinsel ilişkilerde devrim yaratarak birçok kısıtlamayı ortadan kaldırmış ve cinsel özgürlük çağına yol açmıştır. Ancak bu dönem, birçok kişinin birden fazla cinsel birlikteliğin duygusal sonuçlarıyla boğuştuğu zorlukları da beraberinde getirdi.
Çağdaş Zorluklar ve Denge İhtiyacı
Günümüzde pek çok kişi cinsel arzuları ve duygusal ihtiyaçları dengelemekte zorlanmakta, bu da çoğu zaman her iki alanda da tatminsizliğe yol açmaktadır. Bu durum, 'özgür aşk' modelinin insan doğasıyla pek uyumlu olmayabileceğini düşündürmektedir. Bilimsel görüşler genellikle sosyal medyanın kakofonisi içinde boğulduğu için, güvenilir rehberliği ayırt etmek zorlaşmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, tek eşlilik her birey için evrensel bir çözüm olmasa da, insan toplumları için genel olarak faydalı bir uygulama olarak zamanın testinden geçmiştir. İnsan duygularının, toplumsal normların ve biyolojik dürtülerin karmaşıklığı, bu konuyu üzerinde düşünmeye ve farklı bakış açılarına saygı duymaya değer bir konu haline getirmektedir.
"Yüksek değer bir erkeğin kadına empati yapmasına gerek yok" diyenlerin, gerçek ilişki için gerekli empati becerisine gerek duymadan birliktelik yaşamak istemelerini ve sonrasında, "biz kimseye düşman değiliz, hayat kurtarıyoruz" (kimi kırmızı hap öğreticileri) demelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
onlarin kafa baska seviyede cidden, bilim adi altinda bir suru safsata satiyorlar
Kim ne istiyosa yapsın be ya, ama altında kalkamayacağı işe girmesin.
erkeklerin insan ilişkilerinde birçok şeyi anlamakta zorlandıklarını tekraren gözlemliyorum ve sosyal anlamda kadınlardan evrimsel olarak daha geride olduklarını düşünmeden edemiyorum, gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Sosyal yetenekleri neden bu kadar geride kaldı? Sırf anneliğin getirdiği bebekle empati kurma zorunluluğunu deneyimlemedikleri için mi? Karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamakta bu kadar zorlanan varlıklar tahminen kaç seneye dünyaya hükmetme işini kadınlara devredecekler, en azından biz görebilecek miyiz? Tşk
Erkekler imadan anlamıyor. Laaaps diye söylemek gerek. Ama olabildiğince en kısa cümlelerle. Uzun yazılar ve nutuklar onlara uğultu gibi geliyor. Bam bam bam söylemek gerek.
Neden bu kadar empatisizler gerçekten anlamıyorum
@@nazmiyyeaho da bir yetenek benim için bam bam diye bir şeyi söylemek zor mesela
Aşkın tarifi yaş almışlığımda net doğruydu. Gençken sanmalar ve yanılmalar var.Tamamlan ma ne istediğini keşifle oluyor. Bu da doğru insana rastlama şansıyla . Sevgiler saygılar
@@eylem1969karşına çıkması, şanslı olman, rastlaman. seni tamamlayan diğer parçan gibidir doğumundan beri tanır gibisin ikiz gibisinizdir ruh eşindir, bu gerçek aşkdır. önemli nokta onu bulabilmek bu da şansdır
Bizi insan yapan hikayeler yazalım beyler… Çok eşlilik ne teorik, ne de pratik olarak kabul edilebilecek bir örnek olamaz. Sadece haz ve zevk odaklı bir yaşam biçimin de, hiç bir değer ve ahlak ölçüsü yoktur. Daha insanca bir yaşam için; güzel hikayeler yazan insanlara selam olsun.
Hocam Fikirleri nize katılmıyorum, sebebi çok basit çocuk doğduktan sonra Anne ve Baba, Büyük anne ve Büyükbaba Sonra Mahallesi ve okul ve daha nice baskı türleri nasıl çıkar çocuk bunların içinden? Ben Evliyim ve 3 tane Kızım var ben kendi kızlarıma hep şunu söyledim Evlenip de mutsuz olacağınıza evlenmeyin mutlu olun.2 tanesi beni dinledi biri evlilik yaptı, Sizce kim daha mutlu? Evlilik yapmayanlar.
Yani siz Evlilik yaptığınız da başkasinin sorumluluk alıyorsunuz buda insanı yoruyor.
Eğer okumak isterseniz bu kitabı okursanız
Gönüllü kölelik üzerine söylev
Saygıyla
Hocama yüzde yüz katılıyorum. Tek kişi ile monogamy iç huzuru getirir, birlikte mutlu çiftler emniyetli bir yuvada hayatı paylaşır, stable yaşar. İki cinste Eş neden lazım önce bunu çözmeli. Evlilik nedir kadın kimdir erkek kimdir, birbirini tamamlamak nedir? Birbirinin şükründe olmak, appreciate yapmak nedir? Kendini bilen bu soruların cevaplarını çok iyi bilir. Hocamıza teşekkür ediyorum ve diyorum ki insanın fıtratında tek eşlilik vardır Buda Havva ile Adem as dayanır. Allah Adem as için çok aynı sayıda havvalar yaratma kudretine sahip olduğu halde onları monogamic beraberlik ile birleştirip şu anki dünya nüfusunu sağlamış. Onlardan doğan her ikizde tek evli devam etmiş, taaaa ki vakti belli değil ilk kim yeltenmiş bilinmez ama Kabilin azmış çocuklarından biridir her halde 😂
O zaman şöyle sorayım Hocam size... Hz Muhammed 10 dan fazla kadınla evlendi. Gerçek aşk sadece bir tane oluyorsa, hangi eşine gerçek aşıktı? Diğer eşlerine aşık değil miydi? Hz Muhammedin adaletli olduğunu kabul ediyoruz. Peki adaleti ne ile sağladı? Eşleri arasındaki adaleti nasıl tecelli etti. Herkesin aşk aradığı ve aşk için yaşadığı şu dünyada gerçek aşkla sevilen bir kadını var iken diğer kadınlarına haksızlık olmadı mı? Zaten gerçek aşk sadece bir kişiye duyuluyorsa çok eşlilik bir zulüm sistemi değil mi? Siyasi nedenler gibi pek çok gerekçe ile kadınlarla evlilik yapmak kadınlara zulüm değil mi? O zaman herkesin kendi gerçek aşkıyla evlilik yapmaya ya da onu aramaya hakkı yok mu? Allahu Teala gerçek aşkı yaşamayı sadece bazınkadınlara mı lütfetti? Hz Muhammedin evini baza alırsak gerçek aşkı olan eşi dışındakiler için neden bir gerçek aşk yaratılmadı da onlar gerçek aşkı yaşayan kadının kocasına tutunmak zorunda bırakıldılar? Hz Muhammed bile olsa kadınlar ünlü ve büyük biri ile evlenmek uğruna, üstelik onun sadece bir tane gerçek aşkı var iken, kendilerini gerçek aşkla sevecek bir eş yaratma talebinde bulunmadılar? Bence gerçek aşkın tek bir kişiye duyulduğu bir sistemde çok evlilik zulüm ve göz yaşından başka birşey getirmez...
İlk eşi vefat edene kadar tek eşliydi. Ömrünün son 10 yılında birden fazla evlilik yaptı ve evlendiği kişiler genellikle dul kalmış kendinden yaşça büyük kişilerdi. Hz. Peygamber (asm)'in eşleri arasında Hz. Aişe'yi çok sevdiği söyleniyor.Ancak bu onlar arasında eşit davranmamaya neden olmamıştır.
@@user-tg8bi1un2f Birini diğerlerinden çok sevmek eşit davranamadığını gösteriyor demek istemiştim ben. Adaleti ve eşit davranımı sevgi üzerinden anlıyoruz biz. Birini çok seviyorsanız eşit davranamazsınız ,bunu anlatmaya çalışıyorum. Zaten birinin çok sevildiğinin ortaya çıkıp bilinmesi bile eşitlik ve adaletin sağlanamadığını gösteriyor. Bunu söylemek istiyorum. Burada eşitlik ve adaletin sağlanabilmesi için ve diğerlerinin de çok sevilmesi lazım. Bunu nasıl başardı ve eşlerine olan sevgisi her kadını ikna edebilecek şekilde tecelli edebildi mi? Bunu sorguluyorum....
@@sisliperde8944rez
@@sisliperde8944 Evet ister istemez birini daha çok seversin zaten. Bu biraz uç örnek oluyor sonuçta peygamber diyoruz bir eşine bir şey alıyorsa diğerlerine de almıştır. Biriyle vakit geçiriyorsa diğerlerine de vakit ayırıyordur.Dini yayma ihtiyacı sebebiyle ya da dul kalan kadınlarla evlilik yaptı. O kişilerde belki ilk eşlerini seviyorlardı.Günümüzde normal bir insan birini daha çok seviyorsa mutlaka ister istemez ayrım yapacaktır. Bizim tanıdık arap var mesela 2 eşi var adamın bayramın ilk günü biriyle yemeğe çıkıyor ertesi gün diğeriyle. Sırayla vakit geçiriyor isteklerini yerine getiriyor vs ama zorlayıcı bir durum.
@@user-tg8bi1un2f Gayet iyi niyetli bir açıklamaya benziyor yazdıklarınız. Lakin benim aradığım cevap ve beni tatmin edecek bir cevap değil. Benim problem olarak gördüğüm şeyleri siz bana çözüm ya da açıklama olarak yazmışsınız. Neyse... bu konu yaratılışı sorgulamadan ve anlayamadan da anlaşılabilecek bir konu değil sanki...
Kültürle varoluşsal yaşam arasındaki işleyişi ve gerilimleri kavramaya açık olmak çok başka bir ufka tekamül eder. Özellikle üst kimliklerin doğasına imkan sağlar görünüyor.
Sinan hoca nedense muhafazakar düşünce yapısını isteyerek ya da istemeyerek aktardığı konulara iliştiriyor. daha 20 dakikalık bölümünü dinledim ama kendisi çok eşliliğin insanları mutsuz ettiğinden, psikiyatrlara giden insanların bu durumdan rahatsız olduklarından bahsetti ama sanırım insanlar çokeşlilikten rahatsız olduklarından değil de çok eşliliğe yönelik toplumsal baskı nedeni ile hissettikleri suçluluk duygusu nedeni ile psikiyatrlara gidiyorlar... bi düşünmek lazım sanırım.
Evet bazen çok yanlı konuşuyor maalesef
Aşkı, Sinan bey çok güzel tanımladı.
Teşekkürler kanal çok iyi hoca ayrı iyi
Güzel,bilgi dolu bir sohbet olmuş.🎉🎉🎉
Kafamdaki deli sorulara cevap buldum en sonunda . İnsanlığı kalmamış canını istediğini yapanların 👏 teşekkürler
❤❤
Nefsine hakim olamayacaksan evlenme kardeşim bu kadar basit .Kimsenin hayatını mahvetmeye hakkın yok
Çok haklısınız
Ya harikasınız bayılarak izliyorum her sohbeti..
Sinan hocam sizi severek dinliyorum. Bir konuya deginmenizi istiyorum. “Sans faktoru size gore nedir,sansli insanlar nasil olur. Safi iyimser dusunce ile sansli olunurmu yada kuantum olarak enerji ile olusurmu. Yada kader bunun neresindedir?”Sizin engin bilgilerinizden yararlanmak bakis acinizi ve kendi bakisimizida buna gore sekillendirmek isteriz nacizane. Simdiden cok tesekkur ederim hocam.
Gercekten cansın yaa.seni görmek dinlemek cok rahatlatici sagol
❤ HOCAM iyiki varsın seni çok seviyoruz yolunuz açık olsun
Soran cocuk da biryerinden ucundan cok esliligi savunan bir cumle yakalasam da oradan yardirsam der gibi sorular soruyor. Sinan bey 50 kere dedi ''tum insanlar'' diye hala ''bizim kulturumuzde mi sadece'' diyor :D
Ay evet ya, bu yorumu arıyordum. Hiç mi kimsenin dikkatini çekmez çok sinir bozucu. "Hocam okay de" ya bu üslup bile yakışmıyor programa. Biraz daha profesyonel olmalı sorular da oradaki üslup da.
Muhteşem anlattınız hocam
Mükemmelsiniz hocammm…
Çok güzel bir video olmuş ❤
Yine sorular cevaplardan daha iyiydi. Teşekkürler 💯
"Bu yaptığım şey bana katkı mı sağlıyor yoksa beni alcaltiyor mu"
Bu sorudan yola çıkarak sürekli anlaşmazlık içersinde olan bir evlilik insanı alcaltiyordur.Dolayisiyla evlilik doğru değildir.Obur taraftan evlenmeyip hayatı birlikte yasayarak birbirine katkida bulunan iki bekarın yaptığı ise doğrudur.
Bu soru soranları sokaktan mı çevirdiniz? Adam ın 2 dakika önce anlattığı şeyi tekrar soruyorlar.Sinan Bey i sabrından dolayı tebrik ediyorum
Mükemmel olmuş bu bölüm. İyi ki varsınız❤
İnsan; üreten ,artı değeri olan ,kültürel bir yapıya sahip sosyal bir varlıktır.
Muktedir kardeşim bir şeyi başaran kişidir.
İnsan ilişkisel bir varlıktır.O zaman kendini var olduğunu hisseder.
Şükran günlüğümüz olmalıdır.
Ömür boyu bir insan ile yaşamak başarıdır .O insan da o ilişkide ne kadar inkişaf olabiliyoruz. O ilişkide ne kadar insan kala biliyoruz bunlar önemli şeyler.
Kıskançlık; paylaşmaya gösterdiği bir dirençtir.
Erkek pofpoflanmak ister.
Ben gariban, sevgiye muhtaç birisi.
Hocayı martı sürerken gördüm caddede, değişik bir şapka takmış zor tanıdım 😂
Nasrettin hocaya sormuşlar. Kıyamet ne zaman ?.
Hoca cevap vermiş, - küçük kıyamet hanım ölünce. Büyük kıyamet ise ben ölünce . Demiş.
Eşlerin birbirine karşı nasıl bir değer kattığını ifade etmesi önemli.
Sinan hoca HAKİKATİ
ne tatlı anlatıyor👍
SİNAN CANAN ...SİZİN HAYATA BAHIŞ ACINIZ ACAYİB İYİ.. İYİKİ VARSINIZ
her insan eşsizdir ya da kendinin eşidir. eğer kişi yansıma simetri geçişlilik özelliklerini sağlarsa bir ilişki oluşturabilir ancak geçişlilik özelliğini 3 kişi olmadan sağlayamayacağı için; tek eşli olabilmesi için bile kendi dahil 3 kişiye ihtiyacı vardır. yani eşli olmadıklarıyla da eşleşmesi gerekir tek eşli olması için. nitekim tek başına tek eşlilik, eşlilik bile değildir. ayrıca açık ilişki ya da kapalı ilişki birbini dışlayan ilişki bile değil, hem açık hem kapalı olabilir. bunu MÖ 6. yüzyılda falan buldular. ex falso quodlibet. bu soru, soru bile değil. hani bazı teoriler vardır yanlış bile değildir ya bu soru da öyle olmuş. daha güzellerini bekliyoruz, canını çıkarın hocamın. kim kiminle sevişiyor ya da sevişecek diye 35 dakikamızı kaybetmeyelim.
videoyu izlemedim de "aya inildi mi" ile "cinsiyetim acaba gerçekten bana dayatılan şey mi" sorularının ikisini de post-truth yüzünden sorgulamamıza bağlayıp aslında ikisini de aynı değersizlikteymiş gibi göstermesine patlarız mesela
Ama aynı degersizlikte zaten. Eğer bir kişiye hissetmediği cinsiyet dayatiliyirsa kafası karsik değildir kendini bildiğinden beri bu konuda nettir zaten. Yaşadığımız çağda şişirilmiş bir gündem bu öncesinde de insanlar bu durumla yuzlesiyorlardi fakat bu kadar mevzu oluyor muydu?
Çocuk yapma isteği hayvani mi insani mi? Buna göre ya çocuk yapmamalıyız ya da sayısında bir sınır olmamalı.
Sinan Hocam'ın aitlik ile ilgili bir videosu vardı. Bu videoyu da inceleyince kararım şu oldu. 1. Öncelikle ben bir yere ve kişiye ait olmayı redettim. Olabildiğince aitlikten arındım. Buna paralel olarakta tek eşliliği insan doğasına uygun olmadığını düşünüyorum fakat çok eşliliği "kovalamak" ise tamamen sağlığa zararlı olduğunu görüyor ve biliyorum. Sonuç olarak hayatı kafana göre yaşa eş gelirse sahiplen ama hayatını eş dediğin kişiye adama...
Aitlikle ilgili bahsettiğiniz videoyu paylaşabilir misiniz?lütfen😊
Ağzınıza sağlık Sinan hocam ❤
açıklamalar çok güzel olmuş fakat daha büyük yazı boyutu ayarlanırsa çok iyi olur. okunmuyor çünkü :(
tek eşlilik çoğu açıdan daha iyi. bizim duygusal tatminimiz olsun, hastalıklardan korunmak olsun, eş-aile içgüdüsüyle birbirimizi korumak olsun, fiziksel ve zihinsel olarak daha hızlı gelişmemiz olsun, çocuklarımıza daha iyi bakmamızı sağlaması olsun daha bir sürü açıdan bizim için daha iyi. daha iyi olmasaydı biz bunu yapabilecek kapasitede canlılara evrimleşmezdik diye düşünüyorum. ki tek eşliliği bozmanın cezalarının olması da aslında buna ne kadar önem verdiğimizin bir göstergesi bence.
Bir de kadını aşık eden tüyoları saysanız da feyz alan olsa😅 Erkeklerin de bu konuda ciddi eğitim eksiği var. Zira mutlu kadın mutlu eder 😊
İnsan Kıskançlığında Evrim ve Duyguların Karmaşık Etkileşimi
Kıskançlık genellikle insan ilişkilerinin çirkin ama kaçınılmaz bir unsuru olarak algılanır ve paylaşmaya karşı direnç olarak tanımlanır. Bu karmaşık duygu, özellikle romantik ilişkiler alanında, cinsiyetler arasında belirgin farklılıklar göstermekte ve kıskançlığın biyolojik bir zorunluluk mu yoksa yalnızca sosyal bir yapı mı olduğuna dair soruları gündeme getirmektedir.
Kıskançlığın Biyolojik Kökleri
Evrimsel açıdan bakıldığında kıskançlık, kişinin genetik mirasının yayılmasını sağlayan bir mekanizma olarak hizmet eder. Altta yatan sadakatsizlik korkusu, kaynakların kişinin kendisinin olmayan yavrulara yatırılmasıyla sonuçlanır ve her iki cinsiyetteki davranışları farklı şekilde şekillendirmiştir. Çok sayıda kadını hamile bırakma kapasitesine sahip olan erkekler, cinsel sadakatsizliğe karşı daha yüksek bir duyarlılık sergilemektedir. İlkel endişe ebeveynliğin kesinliğinde yatmaktadır; erkekler hangi çocuğun biyolojik olarak kendilerine ait olduğunu her zaman takip edemediklerinden, içgüdüsel olarak partnerlerinin üreme kapasitesini tekellerine almaya çalışırlar.
Tek Eşli Erkeklerin Evrimsel Avantajı
İlginç bir şekilde, bağlılık gösteren ve sadakati sağlamak için eşlerinde kıskançlığı kışkırtan erkekler, yavrularının hayatta kalmasını sağlamada daha başarılı olmuştur. Evrimin tercih ettiği aile birimine yapılan yatırımdır; annenin babanın bağlılığına ilişkin kıskançlık gösterdiği istikrarlı evlerdeki çocukların hayatta kalma oranları daha yüksektir. O halde kadın kıskançlığı, gen havuzundaki daha az güvenilir eşleri filtreleyen bir elek görevi görmektedir.
Sadakatsizliğe Kadın Bakış Açıları:
Erkeklerin aksine, kadınlar duygusal sadakatsizliğe daha çalkantılı tepki verme eğilimindedir. Bu tepkinin arkasındaki mantık yine hayatta kalma ile bağlantılıdır: erkek partner sadece üremeye katkıda bulunan bir unsur değil, aynı zamanda yavruların yetiştirilmesi için hayati bir destek kaynağıdır. Duygusal bağ, desteğin sabit kalmasını sağlayarak yavruların hayatta kalma şansını artırır. Başka bir partnerle kurulan duygusal bağ, kaynakların ve desteğin saptırılması anlamına gelebilir ki bu da kadının evrimsel perspektifi açısından temelde zararlıdır.
Modern Yorumlar ve Kültürel Çıkarımlar
Biyolojik argüman kıskançlığı milyonlarca yıllık insan gelişiminin şekillendirdiği doğuştan gelen bir davranış olarak ortaya koyarken, tartışma kültür ve öğrenilmiş davranışlar alanına kadar uzanmaktadır. Toplum tarihsel olarak erkeklerin evlilik dışı arayışlarını kadınlarınkinden daha az küçümsemiştir, ancak genotipik olarak kökleşmiş bu tepki toplumsal evrimin güçleri altında şekillenebilir. Tek ebeveynliğin daha mümkün olduğu değişen dinamiklerle birlikte, kıskançlığa verilen cinsiyetçi tepkilerin temellerine meydan okumaktadır.
Sonuç
Özünde kıskançlık, evrimsel bilim tarafından desteklenen ancak aynı zamanda insan kültürünün sürekli gelişen dokusu tarafından şekillendirilen insan ilişkilerinin dokusuna derinlemesine dokunmuştur. Duygusal tepkiler ve toplumsal beklentiler de dahil olmak üzere yaşamın tüm alanlarında cinsiyetlerin eşitliğine daha fazla uyum sağladıkça, kıskançlık anlayışımız da bir dönüşüm geçirebilir. Devam etmekte olan tartışmalar, bu karmaşık duyguyu anlamamıza katkıda bulunmakta ve çağdaş toplumda kıskançlığın nedenlerini ve sonuçlarını araştırmaya devam etme ihtiyacını vurgulamaktadır.
Hocam sizi takip ettiğim günden beri kendimi iyi hissediyorum.Tiryakiniz oldum bir sizi birde sığarayı bırakamıyorum.Sizi değilde sığarayı bırakmak için ne tavsiye edersiniz.20 yıllık evliyim.Yolda yürürken eşimin elinden tuttuğum zaman kalbim hala küt küt atıyor.İkinci bir eşte kalbim infilak eder herhalde.Saygılarımla
Emeklerinize teşekürler
Aşk; Aşığa mâşuğu uğruna gerektiğinde çıkarsa acı, ızdırap, gam. Bunlarla da mutlu olur.
Emegine saglık hocam 🙏yalnız cok hızlı anlatıyosun uz😀
İnsanin yuzu ruhunun aynasidir derler. Diyenler ne dogru demisler. Hey gidi ata sozleri. Csninizi severim.
Konuyla ilgili bilgilendirici ve güzel bir yayın olmuş.
Madem erkekleri konuştuk. Sıra kadınlar da sanırım.
Kadınların evlilikteki, ilişkideki, arkadaşlıktaki yerini ve erkeklerin onlara nasıl davranması gerektiği bilgisini gerek Kuran’dan gerekse bilim kitaplarından örnekler verecek şekilde bir yayın yapabilir misiniz ?
Teşekkürler.
Erkekler gerektiğinde hafifçe dövebilirler kadınları. Kuran öyle diyor.
Bir de şunu diyor: "Kadınlar sizin tarlanızdır. Onlara dilediğiniz gibi varın."
Çok güzel ve yerinde bir istek teşekkür ederim
0:55 yaşamlarımıza mış gibi yaşıyoruz, anlatmıyoruz birçok şeyi
çok fazla bilgi iddia var.
2:00 referansların olmadığı bir ortam var artık
3:50 kültürel canlı
4:20 zenginleri koruyan sistem var
5:00 doğum kontrolü ile birlikte insanlık çoştu 69 devrimi
5:30 cinselliğin duygusal yükünü insanlar poligami ilişkide taşıyamıyorlsr
cinsellik ile duygusallık arasındaki psikolojik dengesizlik
6:10 bizim ihtiyacımız bol cinsellik değil
7:30 bu hayatın yükğ ve anlamsal problemler
7:45 toplumdan türden bağımsız karar verecek olgunlukta değiliz
8:00 insan kalabalıklaştıkça aptallaşıyor
8:40 hakikat tektir demokrasi saçmadır
9:20 gençken mutlu yaşlıykem intihr ediyor
12:00 aşık başka bir şey düşünmez
13:10 şahsiyet. ilişkisel varlığız
14:40 çok tecribe zararı
16:50 cinsellik aklımızı alıyor
her kesin izlemesi gereken bir video
herkes***
Bu bölüm harika olmuş; fakat soru soran çocuk kişisel görüşünü çok işin içine katıyor; münferit örnekler tüm toplumları ve tüm türü mutlu etmez; kaldı ki bunun farklı boyutları da var..
😅🌹Hocam izlerken anlatımdaki espritüel tatlılığa bayıldım diyebilirim. Evet sonuç olarak Yazın yediğimiz hurmalar ...😅
Yine çok keyifli bir anlatımdı. Sahiplen, pofpofla
Teşekkürler Hocam 🩷💐🩷
İster erkek olsun, ister kadın olsun, Kusur veya kısır meselesi söz konusu olduğunda ikinci eşi ilk eşin rızası olmadan nikahlamak kesinlikle haramdır.
Aşk çok nadir rastlanan bir şey gerçekten. Eğer gerçek aşka sahipseler ömür boyu birlikte olabilirler tabii ki ama ben şahsen artık aşkın olmazsa olmaz bir şey olduğunu düşünmüyorum, vakit kaybı olduğunu düşünüyorum. En az bir kere olunmalı sonrası kişinin kendi kararı...
İnsanın elinde olan bir şeymiş gibi konuşuyorsunuz