Altyazı çok silikti, dolayısıyla zor okunuyordu. Kardeşlerimize faydası olması ümidiyle mübareğin sohbetini, bire bir aşağıya yazıyorum inşallah. Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin! SOHBET Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir. Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır... Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek. O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı. Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!" Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir. Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez. O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın? Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder. Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz. Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz. İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı. İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer. Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker. İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz. Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor. İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur. Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu? Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için. O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez. Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde. Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz. Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir. Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu. İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi. Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu. Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du. Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi. Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz. Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun." Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar. Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!" İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
Ya, rabbim peygamber efendimiz Hz Muhammed Mustafa sav. ve bu güzel dostlarının hürmetine , gayeleri yanlız senin rızan için olan nasihatlerinden faydalanan ve kendine yol eden Şiyar eden ve bu, yolda rızana varan razı olduğun kullarından eyle biz cümle ummedi Muhammed Mustafa sav ,nın ya rabbim bizim hiç bir şeyimiz yok sadece senden senin rızan ı şerifini dilenen dilenciler iz ya rabbim bizleri Habibi kubriya efendimiz can Ahmed sav hürmetine bizleri bağışla amin
bizleri razı olduğun yola,kat ve bizleri büyük ve güzel dostlarının muhabbetlerinden ve bereket lerinden ayırma ya rabbi biz aciziz ve gunahkariz Kendi İzzetti celalin hürmetine bizleri bağışla sen af edicisin sen af etmeyi seven sin sen af edenlerin en hayırlısı sin ya rabbim
Nil Aygan Buyur kardeşim, aşağıya sohbetin tamamını yazıyorum, inşallah. Altyazı, dediğiniz gibi gerçekten çok zor okunuyordu. Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin! SOHBET Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir. Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır... Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek. O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı. Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!" Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir. Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez. O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın? Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder. Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz. Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz. İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı. İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer. Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker. İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz. Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor. İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur. Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu? Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için. O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez. Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde. Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz. Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir. Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu. İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi. Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu. Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du. Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi. Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz. Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun." Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar. Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!" İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
Fatih Aygün Buyur kardeşim, aşağıya sohbetin tamamını yazıyorum, inşallah. Altyazı, dediğiniz gibi gerçekten çok zor okunuyordu. Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin! SOHBET Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir. Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır... Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek. O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı. Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!" Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir. Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez. O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın? Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder. Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz. Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz. İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı. İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer. Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker. İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz. Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor. İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur. Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu? Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için. O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez. Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde. Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz. Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir. Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu. İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi. Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu. Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du. Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi. Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz. Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun." Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar. Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!" İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
Çok mübarek bi zaat Fatiha okumadan geçmeyelim
Maşallah ses tonu ne kadar huzur verici,HAlim ve Selim bir ses
Altyazı çok silikti, dolayısıyla zor okunuyordu.
Kardeşlerimize faydası olması ümidiyle mübareğin sohbetini, bire bir aşağıya yazıyorum inşallah.
Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin!
SOHBET
Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir.
Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır...
Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek.
O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı.
Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!"
Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir.
Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez.
O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın?
Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder.
Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz.
Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz.
İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı.
İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer.
Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker.
İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz.
Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor.
İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur.
Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu?
Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için.
O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez.
Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde.
Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz.
Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir.
Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim
Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu.
İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi.
Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu.
Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du.
Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi.
Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz.
Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun."
Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar.
Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!"
İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
Allah razı olsun
@@mehmetsen9152 Mevlâ sizden de râzı olsun
Allah razı olsun sevdikleriyle beraber eylesin
Allah da sana yardım etsin. Maşallah. Iyi ettin yazmakla
ALLAH razi olsun.
Ya, rabbim peygamber efendimiz Hz Muhammed Mustafa sav. ve bu güzel dostlarının hürmetine , gayeleri yanlız senin rızan için olan nasihatlerinden faydalanan ve kendine yol eden Şiyar eden ve bu, yolda rızana varan razı olduğun kullarından eyle biz cümle ummedi Muhammed Mustafa sav ,nın ya rabbim bizim hiç bir şeyimiz yok sadece senden senin rızan ı şerifini dilenen dilenciler iz ya rabbim bizleri Habibi kubriya efendimiz can Ahmed sav hürmetine bizleri bağışla amin
bizleri razı olduğun yola,kat ve bizleri büyük ve güzel dostlarının muhabbetlerinden ve bereket lerinden ayırma ya rabbi biz aciziz ve gunahkariz Kendi İzzetti celalin hürmetine bizleri bağışla sen af edicisin sen af etmeyi seven sin sen af edenlerin en hayırlısı sin ya rabbim
El medet ya şahı arabistan şahı buhara şahı menzil el medet. Allahim dunyada ve ahirette gavsimin kapisinda kitmir olmayi nasip et bana amin.
"Nakşibendilerin Toplumsal ve Kültürel Katkıları" kitabı çıktı (Yasin Yayıncılık)
Alt yazılar renginden dolayı okunmuyor.
Beyaza dönüştürülse sohbeti anlayabiliriz.
MAŞAALLAH
Yazılar daha okunaklı olabilirmi ? Lütfen faydalanmak istiyorum inşaallah. Teşekkür ederim.
Nil Aygan
Buyur kardeşim, aşağıya sohbetin tamamını yazıyorum, inşallah.
Altyazı, dediğiniz gibi gerçekten çok zor okunuyordu. Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin!
SOHBET
Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir.
Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır...
Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek.
O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı.
Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!"
Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir.
Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez.
O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın?
Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder.
Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz.
Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz.
İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı.
İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer.
Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker.
İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz.
Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor.
İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur.
Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu?
Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için.
O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez.
Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde.
Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz.
Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir.
Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim
Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu.
İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi.
Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu.
Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du.
Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi.
Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz.
Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun."
Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar.
Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!"
İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
Teşekkür ederim ilginiz için
@@abdurrahmanhakkani3780 MaşaAllah.
Abi yazıları siyah renkli paylaşırsan daha faydalı olur.Çunku yazılar okunmuyor.
Niye alt yazı koymadiniz ben bundan birşey anlamaz
Aradaki kasideyi bilen varmı?
Lütfen alt yazıyı yeniden yazın
Allah razı olsun ancak yazılar biraz daha okunaklı olsaydı hoş olurdu
Fatih Aygün
Buyur kardeşim, aşağıya sohbetin tamamını yazıyorum, inşallah.
Altyazı, dediğiniz gibi gerçekten çok zor okunuyordu. Rabbim bu mübarek insanların makamlarını âli, bizleri de şefaat lerine nâil eylesin!
SOHBET
Allah'ı (C.C.) sevenlerle birlikte olmalıyız. Allah'ı (C.C.) sevmeyenlerle birlikte olmamamak gerekir.
Ashâb-ı Kehf ile arkadaşlık yapan köpek necîs'ul-ayn dır. Necîs'ul-ayn ın anlamı 7 kere temiz su ile, temiz toprak ile temizlenmek gerekir. O kadar necîs'ul-ayn dır...
Ashâb-ı Kehf'in köpeği, onlarla beraber mağaraya girdi. Kıyâmet gününde o da onlarla beraber Cennet'e girecek.
O köpek pis olsada, ne kadar necîs'ul-ayn olsa da, bir gün bir gece onlarla arkadaş olduğu için o da onlarla Cennet'e girecek. İyilerin iyiliği o'na fayda getirdi. Nuh Peygamber'in (A.S.) oğlu, Peygamber oğlu idi. Nuh Peygamber'de (A.S.) en büyük Peygamber'lerdendi. Fakat O'nun oğlu kâfirlerle arkadaşlık etti. Allah (C.C.) o'nu dergahından attı. Kötülerle kötü oldu. İyilerle gezen Cennet ile müjdelendi, kötülerle gezen Cehennem ile cezâlandırıldı.
Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Kimi seviyorsanız onunla haşrolunursunuz!"
Bize lâzım olan; Resûlullah'ı (S.A.V.) seveceğiz, Hazreti seveceğiz ( burada Hazret'ten maksad Şeyh Ahmed el Haznevîdir), Saadât-ı Kirâmı seveceğiz. O sevgi kıyamette bize kâr getirecektir.
Allah (C.C.) o kadar büyüktür ki düşmanına bile iyilik yapar. Kâfirler Allah'ı (C.C.) inkâr eder fakat O (C.C.) yinede iyilik yapar. Mal, para, evlat herşeyi verir, hiç bir şeyi esirgemez.
O halde Allah (C.C.) kendi dostlarına nasıl iyilik yapmasın? İnsanın bir düşmanı olsa, elinden ne gelirse onu yapacaktır. Allah (C.C.) o kadar büyük ki, düşmanlarına bile iyilik yapıyor. Dostlarına nasıl yapmasın?
Kim bir adım Allah'a (C.C.) yakınlaşır sa, Allah (C.C.) o insana on adım yakınlaşır. Kim de Allah'a (C.C.) sırtını dönerse, Allah'ta (C.C.) o'na "sırtını" döner! Her şey kişinin elindedir. Cüz-i ihtiyârı insanın kendi elindedir. İyilikte yapar, kötülükte yapar. Hâşâ Allah (C.C.) kötülük etmez! Kişi ancak kendine zulmeder.
Dünyâ üzerinde ne varsa Allah (C.C.), Resûlullah (S.A.V.) için yaratmıştır. Kıyâmet gününde diğer Peygamber'lere şefaat etmezse Onlar'da Cennet'e giremezler. Allah (C.C.) Peygamber Efendimizi (S.A.V.) o kadar büyük yaratmış. O kadar büyük yarattığı için Resulullah (S.A.V.) dâim ibâdet ederdi, öyle ki ibâdetten mübarek ayakları şişerdi. Bizde Peygamber'imizin (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için O'nun yolunda devam etmeliyiz.
Hattâ Allah (C.C.) Peygamber'imize; "Festakim kemâ umirte", yani "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" diye buyurmuştur. O emir nasıl ki Peygamber'imiz (S.A.V.) için varsa, bize de aynı emir vardır. Bizde tebliğe göre hareket etmeliyiz.
İnsan ömrünü heder etmemeli, Allah (C.C.) yolunda sâlih bir şekilde yaşamalı.
İnsan kendini seviyorsa yaş geçmeden çalışması gerekir. Ömrü bittiğinde toprağa girecektir. İyilik yaparsa ne güzel, kötülük yaparsa nereye kadar? Eğer insan Allah'a (C.C.) yönelirse paha biçilmez bir cevher olur ve böylece dâim Allah'ın (C.C.) merhametine mazhâr olur. Dünyada da, ebediyette de rahatlığa erer.
Kim de Allah'a (C.C.) muhâlefet olursa ebedî zahmet çeker.
İnsan deli değildir, aklı vardır. Dünyâ hayatında kimse kandıramaz insanı. Kimse o'na hîle yapamaz.
Ama Allah (C.C.) yolunda şeytan o'nu kandırıyor.
İnsan nasıl ki dünya yolunda kandırılamıyor sa, Âhiret yolunda da kandırılamamalı dır. İnsan akıllı dır fakat ibâdeti yoksa, ondan delisi yoktur. Allah'ın (C.C.) gazâbına kendini müstehak görenden daha delisi yoktur.
Kimde Allah'a (C.C.) yönelirse ondan akıllı sı yoktur. Sultan'lar Sultan'ının emrine girdi, bundan iyisi olur mu?
Ebedî rahatlığa erdi, ondan akıllısı var mı? İnsan iki defâ gelmez dünyâya. Bir kere gelir ve giden geri dönmez. Gerekir ki insan çok kâr etmeli o yol için.
O yol için götüreceği ameller hazırlamalı. İnsan pişmân olmalıdır, pişmanlık günü gelmeden. Sekerâta girdiğinde pişmân olur. Fakat iş işten geçmiş olur! Önemli olan şimdi pişmân olmak! O zaman ki pişmanlık fayda getirmez.
Allah (C.C.) dâim insanın güzel niyetine bakar. İnsan ne yaparsa Allah (C.C.) için yapmalı. Dünyâ için de olsa, Âhiret için de olsa, niyeti hep hâlis olmalı dır. Allah'tan (C.C.) başka hiç bir şey olmamalıdır insanın kalbinde.
Kimi seviyorsak sürekli O'ndan bahsetmeliyiz. Biz Allah'ı (C.C.) sevmeliyiz, Peygamber'i (S.A.V) sevmeliyiz, Sâdât-ı Kirâm'ı sevmeliyiz. Sürekli Onlardan söz etmeliyiz.
Dünyâ ehli olanlar gece gündüz dünyâdan bahsederler. Bir saniye dahi dünyâ onların kalplerinden gitmez. Eğer Allah'ı (C.C.) ve Peygamber'i (SAV) seviyorsak dâim Onlardan bahsetmemiz gerekir.
Hazret'in (K.S.A) Allah'tan (C.C.) bahsetmediği bir an yoktu. Gece gündüz, deniz çalkalanması gibi dâim
Allah'ın (C.C.) bahsini yapıyordu.
İnsanın mağrip ten, maşrike kadar malı olsa, Hazret'in (K.S.A) yanına geldiğinde her şeyden ikrah ederdi.
Allah'tan (C.C.) gayrı hiç bir şey yoktu Hazret'in kalbinde. Allah'tan (C.C.) gayrı bir gâyesi yoktu.
Hazret'in (K.S.A) yanında bulunan insanlarda aynı hâli alıyorlardı. İnsan Hazret'i (K.S.A) gördüğü zaman, heybetinden tüyleri ürperiyor du.
Hazret (K.S.A) yeryüzünün Sultân'ıydı. Sohbet edecek kimseyi bulamadığında, beş-altı yaşındaki çocukları toplar, onlara sohbet ederdi.
Ailesi bir gün: "Size kurban olurum! Bu çocuklar ne anlasın? Allah'ın bahsini yapıyorsunuz.
Hazret (K.S.A) şöyle cevap verdi: "Onların anlaması önemli değil, benim maksadım, rahmet nâzil olsun, feyz ve bereket olsun."
Allah'ın (C.C.) bahsinin yapıldığı yere Melekler rahmet ve feyz getiriyorlar. Melekler Allah'ın (C.C.) bahsi yapılan yere rahmet, Allah'ın (C.C.) bahsi yapılmayan yere belki belâ okuyorlar.
Derler ki: "Siz Allah'ın (C.C.) kulları olsaydınız Allah'ın (C.C.) bahsini yapardınız. Ama siz dünya'nın bahsini yapıyorsunuz. Demek ki sizin mâşuğunuz Allah (C.C.) değil, sizin mâşuğunuz dünyâ!"
İşte Hazret (K.S.A) öyleydi. Çünkü âşıktı. Dâim Mâşuğunun bahsini yapar, dâim işi Mâşuğuydu. Başka bir işi yoktu.
KÜRTCE MI KONUSUYOR
Evet