Türkülerimizin Ulvî Duygusunda Buluştuğumuz Değerli Gönül Dostlarım, Her bir yorumdaki teveccühünüze, teşekkürünüze, sevginize, saygınıza, duâlarınıza yürekten teşekkür ediyorum. Sanat hayatım boyunca gücümün, nefesimin, sesimin yettiği kadar en doğru şekilde türkülerimizi sizlere sunmaya çalıştım. Bu duygu ve düşüncelerle ses olmaya çalıştığım türküleri saz arkadaşlarımın, yayında ve yapımda emeği geçen arkadaşlarımın da büyük desteği ile sizin gönlünüze bıraktım. Nefesim yettiği kadar da sizler için türkü okumaya devam edeceğim. Dinlediğiniz her türkü sonrası sevginizle, takdir ifade eden yorumlarınız, mesajlarınız ile beni hep onurlandırdınız. Elbette ki bu sizlerin türkülerle bağ kuran gönül güzelliğiniz, gönül emeğiniz, sanat zevkinizdir. Sizlerden gelen dönüşler emeklerimizin zayi olmadığını, türkülerin hala tertemiz yüreklerde capcanlı yaşadığını gösteriyor bana. Bu sebeple umutluyum, mutluyum. Her bir yorum için, gönül emeğiniz, duâlarınız için tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Sağlıcakla ve hep türkülerle kalın efendim.
Güzel sesiniz yüreğime dokunur hep. Her türküye ayrı bir tat, ayrı bir ruh katıyorsunuz. Zira her türkünün ruhu farklı işte ben sizde bunu buluyorum. Türkülerin ruhunu muhteşem ifade ediyorsunuz. İyi ki varsınız, en büyük mutluluğum sizden türkü dinlemek var olun. ❤🙏
Radyonun antenine tel sarıp pencerenin demirine bağladık iyi çeksin diye TV yoktu radyomuz vardı iyiki de yokmuş çocukken özlem duyardık televizyona.. türkülerimizi şarkılarımızı radyodan öğrendik sevdik iyiki türküler var herbirinde insan kendinden birşeyler buluyor Yazan hangi derd ile acı ile yazmışsa hangi hasretle yazmışsa sesinizde o duygu var yüreğinize sağlık.Sesiniz sular gibi cagildasin her daim...
Bin yıldır bu topraklar üzerinde ne acılar değişiyor, ne sevdalar, ne haksızlıklar, ne de düşmanlar. Galiba bu yüzden hangi zamanda, kimin için yakılmış olursa olsun türkülerin böylesi içimize dokunması ve bir de sesinizinden akan gözyaşlarının bir kor gibi gönlümüzü dağlaması🙏💓🌹
Bu topraklar islam dini ile kirlenmistir,temizlenmesi icin islam dinini sorgulamak gerekiyor.islamin oldugu yerde huzur kalmaz,sanat kalmaz,ahlak kalmaz bilim yaratilmaz,her güclenen muktedir kendini peygamber ilan eder bu topraklarda.demokrasi gelmez.
Seferberliği görmüş bir ninemiz vardı rahmetli. O günleri anlatır profil resminizdeki gibi kapının kenarına başını dayar dalaaar giderdi. Bu türküyü mırıldanarak ağlardı. Çocukluğum, gençliğim dağlarda bu güzel ezgilerle geçti. Yıllar veya yüzyıllar geçsede bu toprağın çilesi hep aynı. Dolayısıyla bu bizim ezgilerimiz eskimez ve eskimeyecek de. Ağzınıza yüreğinize sağlık.
Bir sandığım vardı telden sırmadan; Bir çift balam vardı gülden goncadan; Seyran kadın saçın yolsun durmadan; Gide de gelmeye kötü seneler. Seneler seneler hayın seneler Gide de gelmeye kötü seneler İşte böyle, böyle hal deli gönül İster ağla ister gül deli gönül Kuşmuyduz uçtuz körpe yaşızda; Cenazeniz yuna yarın başında; Mezarız kazıldı köyün başında; NAKARAT Osman Çavuş gelir elsiz ayaksız. Körpe yavrularım yandı kundaksız. Bize taksimat bu kaldık otağsız. NAKARAT Bir yanım Erzincan vermem Bayburdu, Yıkılsın düşmanım tahtiylan yurdu. Sağolasın anam beni doğurdu. NAKARAT Tutuştu ağıllar, dört bir yan yandı; Yavrularım beşiğinden uyandı; Herkes ağlıyordu her taraf kandı. NAKARAT Akşamdan yükleri tay eylemişler; Sabahtan öküze hoo eylemişler. Erzurum satılmış pay eylemişler. NAKARAT Bir sandığım vardı sırmadan telden; Bir çift yavrum vardı tomurcuk gülden. Nasıl ayrılayım gül yüzlü yardan? Oğul Palandöken kar yine Geç gelir bahar yine Oğul çıkar bahar yollara Ela gözlü yar yine Bir Sandığım Vardır Sırmadan Telden Bu türkünün kaynağı, hep yaşadığımız yokluklar, savaşlar, esaretler ve hasretlerdir. Türkü bir savaş anında yaşanılan acı olayların üstüne yakılmıştır. Bu türküde bir ananın feryadı, gözyaşları, bir yavrunun ateşler içinde yanışı, kavruluşu vardır. Özellikle Erzurum yöresinde savaşların acılarını dile getiren yüzlerce öykülü türkü vardır. Bu türkünün öyküsünü bana, köyümüzdeki Ömer Çavuş adlı Narman, Toygarlılı yaşlı bir amca anlattı. Ömer Çavuş, Enver Paşa'nın alayında askerlik yapmış. Bana bu türküyü hem söyledi, hem ağladı hem de hikâyesini anlattı. Mehmet Çavuş, Yemen'de de savaşmış. Türkü söylemeyi, hikâye anlatmayı çok seven birisiydi. Köyde çocuklar onun dizinin dibinden ayrılmazdı. O, türküler söyleyip hikâyeler anlatırdı. Biz gençler bile çoğu zaman huşu ile onu dinlerdik. Bazı hikâyeleri anlatırken gözlerinden yaşlar boşanırdı. Bu türkünün hikâyesini de şöyle anlattı: Tahminine göre 1915 yıllarıydı. Yani Ermeni mezaliminin olduğu yıllar. O yıllarda Ermeniler özellikle Doğu Anadolu'yu kan gölüne çevirmişlerdi. Bir gün Erzurum'un Hasankale ilçesine bağlı Tımarlı köyü halkını bu Ermeni çeteleri köy meydanında toplarlar. Köyde zaten çoluk-çocuk, kadın ve yaşlılar kalmış. Köyün gençleri yedi cephede savaşan ordumuzun saflarına katılmış yıllardır savaş meydanlarındadır. Eli silah tutabilecek bazı erkekleri üç-beş gün önce çeşitli yalanlarla alıp bir tenhaya götürerek kurşuna dizmişler. Ahaliyi köyün ileri gelenlerinden birinin avlusuna getirirler. Avluya bitişik ahır ve samanlık vardır. O yüzden en geniş ve en uygun yer olarak burayı seçerler. Tabii köyde en geniş kapalı yer, bizim merek dediğimiz bu tür mekânlardır. İnsanları mereğe doldururlar. küçük yaşlardaki balalar çok sevinirler. "Bize ekmek, aş verecekler de doyasıya yiyeceğiz" diye. Ama diğer insanların yüreği kuşkuyla karışık korkularla doludur. Bunların ne yapacağı belli olmaz. Gözleri dönmüş bu çeteler, duyduklarına göre tüm köyleri, kasabaları yakıp yıkıyorlarmış... Çete mensupları halkı mereğe kapadıktan sonra kapıları iyice kapatırlar. Biraz sonra kapıların önüne torbalar dolusu birşeyler koyarlar. Bazıları bunları erzak torbası sanarlar. Halbuki bu torbalar barut ve saman doludur. Biraz sonra bunları ateşe verip avlu ve merekteki halkın üzerine atarlar. Samanlar alev alev yanar. Bu alevler içinde insanlar da çığlık çığlığa yanarlar. İşte bu mezalimden, yangından, ablasının kendisini alevler içindeyken bir taşın altına ittiği, sekiz yaşlarında, Şeref (Servet) adında bir çocuk sağ kalır. Mevsim kıştır. Servet o taş merdivenlerden sürünerek avlunun duvarına çıkar. Sürünürken de karnı, kolları ve bacakları yangında ısınan taşlarda yanar. Duvardan atlayan Servet, köyden güç bela uzaklaşıp bir kayadibine saklanır. Gün çoktan kararmıştır. Sabah olunca Servet ovaya doğru şöyle bir bakar ki bütün köylerden dumanlar yükseliyor. Köyü dumanlar kaplamış. Bir yakın köye gider. Orada bir eve sığınır. O köyleri de yakıp yıkmışlar. İşte bu viraneye dönmüş köylerden birinde de çocuklarını bir odaya koyup, komşulara yardıma giden, döndüğünde çocuklarını katledilmiş olarak bulan bir ananın inlemesidir. Bir rivayete göre de (namusunu korumak için kayalıklara Servet gibi saklanan, sonra da yuvası dağılan) bir kadının, beşikte yavrusunun yanmış cesedini görmesi sonucu "Artık buralarda yaşamak zor" diyen Servet gibi yetim çocukları da beraberine alıp etraf köylülerle Anadolu'nun içlerine doğru göç eden perişan bir ananın feryadıdır bu türkü. Bir haykırıştır. Kaynak: Güven, Merdan (2005). "Türkiye Sahasındaki Hikâyeli Türküler Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi)
Yürekleri dağlayan hüzünlü bir Erzurum türküsü, Türkünün gerçek hikâyesi Erzurumun Pasinler (Hasankale ) ilçesi Tımarlı köyünde olmuştur, bu bir ananın gerçek ağıtıdır ve sözleri çok uzundur 14 kıtadır bu ağıt
Olmak ya da olmamak! Mesele budur. Ölmeden ölünüz, diye bize anlatılanın aslında, ölmeden olunuz dendiğini hatırlayıp bilmek lazım değilmi? Saygılarımızla!
Kızım haber verdiğin için teşekkür ederim çok memnun oluyorum her yolladığın parçanı huzur duyarak dinliyorum Allah'ım bu güzel sesini nazarlardan korusun ben sana bu çağın Muzaffer akğünü diyorum ve şunuda bütün samimiyetimle söylüyorum Rahmetli sağ olsaydı Senin bütün konserlerini en ön sıradan izler dinler ve seni ayakta alkışlardı
Seni bu dünyaya nasip eden Aziz Allah'a kurban olayım Adile Hm. En sevdiğim Türk'ü diyebilirim ağzına sağlık yüreği güzel insan sağlıkla kalın inşallah.
Yüreğine duygularına sağlık.Hiç bir dil bir konuyu bu kadar güzel tasvir edemez. Hele yöresel sözlerin bu kadar güzel olmasının arkasında Türkçe ve onun duygusu o duygu da en iyi dile getiren ulu ozanlardan miras .
Bir türküyü ilk kez duymuşsam, bu türkü daha iyi yorumlanabilir mi öğrenmek için 3 değerli sanatçının bu eseri okuyup okumadığını araştırırım. Siz o 3 yorum ustası sanatçıdan birisiniz benim dünyamda. İyi ki bu yeteneğinizi kendi yakın çevrenize saklamamışsınız, bizimle de paylaşıyorsunuz
Özlemle beklediğimiz sesi duymak ve birde dokunaklı bir bayburt türküsü ile geri dönmeniz çok güzel oldu bizi size sesinize hasret bırakmayın ustadem yüreğinize nefesinize sağlık 🧿❤🦋🌹
Türkülerimizin Ulvî Duygusunda Buluştuğumuz Değerli Gönül Dostlarım,
Her bir yorumdaki teveccühünüze, teşekkürünüze, sevginize, saygınıza, duâlarınıza yürekten teşekkür ediyorum. Sanat hayatım boyunca gücümün, nefesimin, sesimin yettiği kadar en doğru şekilde türkülerimizi sizlere sunmaya çalıştım. Bu duygu ve düşüncelerle ses olmaya çalıştığım türküleri saz arkadaşlarımın, yayında ve yapımda emeği geçen arkadaşlarımın da büyük desteği ile sizin gönlünüze bıraktım. Nefesim yettiği kadar da sizler için türkü okumaya devam edeceğim. Dinlediğiniz her türkü sonrası sevginizle, takdir ifade eden yorumlarınız, mesajlarınız ile beni hep onurlandırdınız. Elbette ki bu sizlerin türkülerle bağ kuran gönül güzelliğiniz, gönül emeğiniz, sanat zevkinizdir. Sizlerden gelen dönüşler emeklerimizin zayi olmadığını, türkülerin hala tertemiz yüreklerde capcanlı yaşadığını gösteriyor bana. Bu sebeple umutluyum, mutluyum. Her bir yorum için, gönül emeğiniz, duâlarınız için tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Sağlıcakla ve hep türkülerle kalın efendim.
👏👏👏🙏💕💐
Güzel sesiniz yüreğime dokunur hep. Her türküye ayrı bir tat, ayrı bir ruh katıyorsunuz. Zira her türkünün ruhu farklı işte ben sizde bunu buluyorum. Türkülerin ruhunu muhteşem ifade ediyorsunuz. İyi ki varsınız, en büyük mutluluğum sizden türkü dinlemek var olun. ❤🙏
🎉🎉🎉🎉⚘️⚘️⚘️⚘️
Radyonun antenine tel sarıp pencerenin demirine bağladık iyi çeksin diye TV yoktu radyomuz vardı iyiki de yokmuş çocukken özlem duyardık televizyona.. türkülerimizi şarkılarımızı radyodan öğrendik sevdik iyiki türküler var herbirinde insan kendinden birşeyler buluyor Yazan hangi derd ile acı ile yazmışsa hangi hasretle yazmışsa sesinizde o duygu var yüreğinize sağlık.Sesiniz sular gibi cagildasin her daim...
Bin yıldır bu topraklar üzerinde ne acılar değişiyor, ne sevdalar, ne haksızlıklar, ne de düşmanlar. Galiba bu yüzden hangi zamanda, kimin için yakılmış olursa olsun türkülerin böylesi içimize dokunması ve bir de sesinizinden akan gözyaşlarının bir kor gibi gönlümüzü dağlaması🙏💓🌹
Bu topraklar islam dini ile kirlenmistir,temizlenmesi icin islam dinini sorgulamak gerekiyor.islamin oldugu yerde huzur kalmaz,sanat kalmaz,ahlak kalmaz bilim yaratilmaz,her güclenen muktedir kendini peygamber ilan eder bu topraklarda.demokrasi gelmez.
Türkü leride sırma gibi dokuyup okuyan adile hanima tesekkurler
Seferberliği görmüş bir ninemiz vardı rahmetli. O günleri anlatır profil resminizdeki gibi kapının kenarına başını dayar dalaaar giderdi. Bu türküyü mırıldanarak ağlardı. Çocukluğum, gençliğim dağlarda bu güzel ezgilerle geçti. Yıllar veya yüzyıllar geçsede bu toprağın çilesi hep aynı. Dolayısıyla bu bizim ezgilerimiz eskimez ve eskimeyecek de. Ağzınıza yüreğinize sağlık.
Bu duygulu ses çok etkiliyor insanı. Sesi güzel olan çok ama Adile Karatepe gibi türküye duyguyu veren o kadar az ki!!
Bir sandığım vardı telden sırmadan;
Bir çift balam vardı gülden goncadan;
Seyran kadın saçın yolsun durmadan;
Gide de gelmeye kötü seneler.
Seneler seneler hayın seneler
Gide de gelmeye kötü seneler
İşte böyle, böyle hal deli gönül
İster ağla ister gül deli gönül
Kuşmuyduz uçtuz körpe yaşızda;
Cenazeniz yuna yarın başında;
Mezarız kazıldı köyün başında;
NAKARAT
Osman Çavuş gelir elsiz ayaksız.
Körpe yavrularım yandı kundaksız.
Bize taksimat bu kaldık otağsız.
NAKARAT
Bir yanım Erzincan vermem Bayburdu,
Yıkılsın düşmanım tahtiylan yurdu.
Sağolasın anam beni doğurdu.
NAKARAT
Tutuştu ağıllar, dört bir yan yandı;
Yavrularım beşiğinden uyandı;
Herkes ağlıyordu her taraf kandı.
NAKARAT
Akşamdan yükleri tay eylemişler;
Sabahtan öküze hoo eylemişler.
Erzurum satılmış pay eylemişler.
NAKARAT
Bir sandığım vardı sırmadan telden;
Bir çift yavrum vardı tomurcuk gülden.
Nasıl ayrılayım gül yüzlü yardan?
Oğul Palandöken kar yine
Geç gelir bahar yine
Oğul çıkar bahar yollara
Ela gözlü yar yine
Bir Sandığım Vardır Sırmadan Telden
Bu türkünün kaynağı, hep yaşadığımız yokluklar, savaşlar, esaretler ve hasretlerdir. Türkü bir savaş anında yaşanılan acı olayların üstüne yakılmıştır. Bu türküde bir ananın feryadı, gözyaşları, bir yavrunun ateşler içinde yanışı, kavruluşu vardır. Özellikle Erzurum yöresinde savaşların acılarını dile getiren yüzlerce öykülü türkü vardır. Bu türkünün öyküsünü bana, köyümüzdeki Ömer Çavuş adlı Narman, Toygarlılı yaşlı bir amca anlattı. Ömer Çavuş, Enver Paşa'nın alayında askerlik yapmış. Bana bu türküyü hem söyledi, hem ağladı hem de hikâyesini anlattı. Mehmet Çavuş, Yemen'de de savaşmış. Türkü söylemeyi, hikâye anlatmayı çok seven birisiydi. Köyde çocuklar onun dizinin dibinden ayrılmazdı. O, türküler söyleyip hikâyeler anlatırdı. Biz gençler bile çoğu zaman huşu ile onu dinlerdik. Bazı hikâyeleri anlatırken gözlerinden yaşlar boşanırdı. Bu türkünün hikâyesini de şöyle anlattı:
Tahminine göre 1915 yıllarıydı. Yani Ermeni mezaliminin olduğu yıllar. O yıllarda Ermeniler özellikle Doğu Anadolu'yu kan gölüne çevirmişlerdi. Bir gün Erzurum'un Hasankale ilçesine bağlı Tımarlı köyü halkını bu Ermeni çeteleri köy meydanında toplarlar. Köyde zaten çoluk-çocuk, kadın ve yaşlılar kalmış. Köyün gençleri yedi cephede savaşan ordumuzun saflarına katılmış yıllardır savaş meydanlarındadır. Eli silah tutabilecek bazı erkekleri üç-beş gün önce çeşitli yalanlarla alıp bir tenhaya götürerek kurşuna dizmişler. Ahaliyi köyün ileri gelenlerinden birinin avlusuna getirirler. Avluya bitişik ahır ve samanlık vardır. O yüzden en geniş ve en uygun yer olarak burayı seçerler. Tabii köyde en geniş kapalı yer, bizim merek dediğimiz bu tür mekânlardır. İnsanları mereğe doldururlar. küçük yaşlardaki balalar çok sevinirler. "Bize ekmek, aş verecekler de doyasıya yiyeceğiz" diye. Ama diğer insanların yüreği kuşkuyla karışık korkularla doludur. Bunların ne yapacağı belli olmaz.
Gözleri dönmüş bu çeteler, duyduklarına göre tüm köyleri, kasabaları yakıp yıkıyorlarmış... Çete mensupları halkı mereğe kapadıktan sonra kapıları iyice kapatırlar. Biraz sonra kapıların önüne torbalar dolusu birşeyler koyarlar. Bazıları bunları erzak torbası sanarlar. Halbuki bu torbalar barut ve saman doludur. Biraz sonra bunları ateşe verip avlu ve merekteki halkın üzerine atarlar. Samanlar alev alev yanar. Bu alevler içinde insanlar da çığlık çığlığa yanarlar. İşte bu mezalimden, yangından, ablasının kendisini alevler içindeyken bir taşın altına ittiği, sekiz yaşlarında, Şeref (Servet) adında bir çocuk sağ kalır. Mevsim kıştır. Servet o taş merdivenlerden sürünerek avlunun duvarına çıkar. Sürünürken de karnı, kolları ve bacakları yangında ısınan taşlarda yanar. Duvardan atlayan Servet, köyden güç bela uzaklaşıp bir kayadibine saklanır. Gün çoktan kararmıştır. Sabah olunca Servet ovaya doğru şöyle bir bakar ki bütün köylerden dumanlar yükseliyor. Köyü dumanlar kaplamış. Bir yakın köye gider. Orada bir eve sığınır. O köyleri de yakıp yıkmışlar. İşte bu viraneye dönmüş köylerden birinde de çocuklarını bir odaya koyup, komşulara yardıma giden, döndüğünde çocuklarını katledilmiş olarak bulan bir ananın inlemesidir. Bir rivayete göre de (namusunu korumak için kayalıklara Servet gibi saklanan, sonra da yuvası dağılan) bir kadının, beşikte yavrusunun yanmış cesedini görmesi sonucu "Artık buralarda yaşamak zor" diyen Servet gibi yetim çocukları da beraberine alıp etraf köylülerle Anadolu'nun içlerine doğru göç eden perişan bir ananın feryadıdır bu türkü. Bir haykırıştır.
Kaynak: Güven, Merdan (2005). "Türkiye Sahasındaki Hikâyeli Türküler Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi)
Mükemmel bir ses... Böyle temiz bir Türkçe konuşan kimseyi görmedim. Su şırıltısı gibi huzur verici. ❤️
Kulağımizin pasi açildi
İlk defa dinledim Adile Hocam.,sesine nefesine bereket, uzun ömürler dilerim, selam ve sevgiyle..💕💕💕
Anılarımız canlandı gönlünüze sağlık A.K.Karatepe.
İyi ki türkücü olmuşsun sesine sağlık kıymetli has ablam benim herzaman ALLAHA emanetsin sağlıcakla kalın 🙏🤲🌹🍵👑🎶🎤💜🤗
Yürekleri dağlayan hüzünlü bir Erzurum türküsü, Türkünün gerçek hikâyesi Erzurumun Pasinler (Hasankale ) ilçesi Tımarlı köyünde olmuştur, bu bir ananın gerçek ağıtıdır ve sözleri çok uzundur 14 kıtadır bu ağıt
Adile Hanımefendi, bu güzel yorumunuz için teşekkür ederiz. O güzel sesinize ve yüreğinize sağlık.Kalbi sevgi ve saygılarımızı sunarız. Esen kalın.🙏🙏💕
Olmak ya da olmamak!
Mesele budur.
Ölmeden ölünüz, diye bize anlatılanın aslında, ölmeden olunuz dendiğini hatırlayıp bilmek lazım değilmi?
Saygılarımızla!
Kızım haber verdiğin için teşekkür ederim çok memnun oluyorum her yolladığın parçanı huzur duyarak dinliyorum Allah'ım bu güzel sesini nazarlardan korusun ben sana bu çağın Muzaffer akğünü diyorum ve şunuda bütün samimiyetimle söylüyorum Rahmetli sağ olsaydı
Senin bütün konserlerini en ön sıradan izler dinler ve seni ayakta alkışlardı
Memleketimizden yine güzel türkü ve Adile hanımın o özel sesinden dinlemek ayrı bir güzel..
Yüreğine sağlık olsun Rabbim sizden razı olsun inşallah sağlıklı güzel günler dilerim
Seni bu dünyaya nasip eden Aziz Allah'a kurban olayım Adile Hm. En sevdiğim Türk'ü diyebilirim ağzına sağlık yüreği güzel insan sağlıkla kalın inşallah.
Sesiniz,özenle dokunmuş el halısı gibi renkli ve nâdide.
Canım ablacım herşey gönlünce olsun ♥️♥️♥️
Bu türkünün hikâyesini adile hanım anlatsaydı ne güzel anlatırdı ipeksi sesi ile yüreğine sağlık iyiki varsın.
Ağzınıza sağlık
Adile ablacım sesinize yüreginize, saglık, yine duygulandım 😢👏👏🌹🌹🌹🌹
Yüreğine duygularına sağlık.Hiç bir dil bir konuyu bu kadar güzel tasvir edemez. Hele yöresel sözlerin bu kadar güzel olmasının arkasında Türkçe ve onun duygusu o duygu da en iyi dile getiren ulu ozanlardan miras .
Sağolasın hep varolasin kardeşim sesine maşallah
Bir türküyü ilk kez duymuşsam, bu türkü daha iyi yorumlanabilir mi öğrenmek için 3 değerli sanatçının bu eseri okuyup okumadığını araştırırım. Siz o 3 yorum ustası sanatçıdan birisiniz benim dünyamda. İyi ki bu yeteneğinizi kendi yakın çevrenize saklamamışsınız, bizimle de paylaşıyorsunuz
Özlemle beklediğimiz sesi duymak ve birde dokunaklı bir bayburt türküsü ile geri dönmeniz çok güzel oldu bizi size sesinize hasret bırakmayın ustadem yüreğinize nefesinize sağlık 🧿❤🦋🌹
Sesinize sağlık, size güzel ömürler, türkü bambaşka bi şey oluyor okuyuşunuzda.
Ne kadar güzel yorumlamışsınız, ne kadar çok yakışmış bu türkü size. Bizede dinlemek çok yakıştı. Var olun
Sesine yüreğine ömrüne saglik adile hanim arayi uzattiniz sık sık paylasin guzel sesinizden türkü dinlemek insana sifa veriyor saygilar sevgiler 💐💐💐👏👏
Adile hanım şuiçinden söylemen benialıpgötürür yüregine saglık
Diline sağlik ablam şimdiki türkü okuyanlar neyazikki üretken olamiyorlar.🤔
Büyülü bir ses, harika bir yorum daha 👏👏👏👏
Adile ablacım sesinize yüreginize, saglık
Şöyle Bayburt Erzurum yapıp geldik sayende iyi geldi
Harikulâde...👏👏👏
Harikasınız ağzınıza yüreğinize sağlık
Sesine yüreğine sağlık hocam varolasın
❤❤
👍👍👍👍🧿❤️❤️❤️🇹🇷👍