Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek. Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım, Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım! Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş, Başım, toprak altında bir mâden gibi pişmiş. Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim; Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim. Dalacağım kendimin hayran seyrine, Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine, Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman? Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman! Başımda açılacak fânilerin seması Ve onların taprağa gerçek diye teması, Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak; Toprağın, koşacağım, üzerine yalnayak; Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında; Bir beyaz hayaletim upuzun çarşafında, Gezeceğim, doğduğum evin odalarını, Geceleyin, koskoca şehrin lâmbalarını, Bir keksin üfleyişim söndürmeye yetecek; Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek. Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar; Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr, Ağzamdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık... Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık... Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet; Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...
@@kendisesinden5903 müzikler çok yerinde bence, klasik müzikle üstadın nefesi birleşince sanat eseri olmuş âdeta. Olmamış demeyiniz, bana hitap etmiyor deyiniz.
Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
Başım, toprak altında bir mâden gibi pişmiş.
Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacağım kendimin hayran seyrine,
Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine,
Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman!
Başımda açılacak fânilerin seması
Ve onların taprağa gerçek diye teması,
Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
Toprağın, koşacağım, üzerine yalnayak;
Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
Bir beyaz hayaletim upuzun çarşafında,
Gezeceğim, doğduğum evin odalarını,
Geceleyin, koskoca şehrin lâmbalarını,
Bir keksin üfleyişim söndürmeye yetecek;
Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek.
Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar;
Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
Ağzamdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...
ruclips.net/video/QmTTA2pw6y4/видео.htmlsi=a0Z0rgblSmST2t-B Ustad Necip Fazıl Kısaküreğe ait Canım istanbul şiirini besteledim keyifli dinlemeler
Böyle güzel bir şiire bu fon müziği hakikaten yakışmamış biraz daha özenli olunabilirdi.
Fon müzikleri bizzat üstadım tarafından seçilen orijinal bant kayıtları, yakıştırmamis demekki (!)
@@kendisesinden5903 üstad müzik seçme konusunda, Cümleleri kadar usta değil demekkiii. Müziği bende yakıştıramadım.
@@kendisesinden5903 müzikler çok yerinde bence, klasik müzikle üstadın nefesi birleşince sanat eseri olmuş âdeta. Olmamış demeyiniz, bana hitap etmiyor deyiniz.
Bizzat şairin kendisi koydu o müziği.Klasik müzik,herkes anlamaz
Üstadın vardır bir muradı. Üstattan daha kibirli olan kimseler anlamaz bu muradı.