İsmail Siraceddin Şirvani Hazretleri - Evliyalar Serisi - Hayri Küçükdeniz

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 11 дек 2020
  • Bil ki; bu yüce Naşkbendî tarîkatının özü, nebevi şeriatın edeplerini
    yerine getirmek ve bid’attan sakınmaktır. (s.114)
    18. yy. sonlarında Rusların Kuzey Kafkasya’yı işgali üzerine bu
    bölgeyi savunmak ve işgalden kurtarmak için tasavvuf kökenli “Müridizm Hareketi” ortaya çıkmıştır. Nakşbendî tarîkatı mensupları tarafından başlatılan bu bağımsızlık mücadelesine zamanla başka
    tarîkatlardan da katılanlar olmuştur. Müslümanlarca “gazavât” denilen
    bu hareket, Şeyh Mansur (ö. 1208/1794) ile başlamış, yirmi beş yıl
    Ruslara ağır kayıplar verdirip imkânlar tükenince teslim olmak zorunda kalan Şeyh Şamil (ö. 1287/1871) ile sona ermiştir.
    Şeyh Mansur vefat ettikten sonra bu harekete ikinci kez dinamizm
    kazandıran Molla Muhammed olmuştur. Molla Muhammed ve diğer
    imamların tarîkat silsilesi, Şeyh İsmail Sirâceddin Şirvani vasıtasıyla
    Şeyh Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî’ye (ö. 1242/1827) uzanmaktadır. Bu
    bağlantı dolayısıyla söz konusu bağımsızlık hareketi, Hâlidîliğin bir
    uzantısı olarak değerlendirilmiş ve hareketi başlatan kişinin de Mevlânâ
    Hâlid-i Bağdadî olduğu yönünde kanaatler ortaya çıkmıştır.
    Hâlidîliğin Kafkaslarda yayılmasına ve bu bölgede Şeyh Şamil hareketinin başlamasına vesile olan İsmail Sirâceddin Şirvânî’nin tasavvufi yönü, müellif kişiliğinin önüne geçmiştir.
    Şuayb Efendi b. İdris el-Bâkinî tarafından “Şeyh-i meşâyıh-ı Kafkas” olarak nitelendirilen İsmail Sirâceddin Şirvânî, Şirvan Hanlığı’nın
    Kürdemir köyünde 1197/1782-3’te dünyaya gelmiştir. Abdullah
    ed-Dihlevî’den (ö. 1227-8/1813) manevî ilim tahsil etmek üzere
    Hindistan’a doğru yola çıkmış ancak aldığı manevî bir işaretle nasibinin Mevlanâ Hâlid-i Bağdadi’de olduğunu düşünerek ona intisap etmiştir. 1269/1853 yılında veba hastalığından vefat eden ve Amasya’da
    medfun olan İsmail Sirâceddin Şirvânî, tasavvuf üzerine Arapça kırk
    iki risâle kaleme almıştır.
    Şirvânî’nin tek nüsha olan bu kırk iki risâlesi, Atatürk Kitaplığı
    Osman Nuri Ergin Yazmaları’nda bulunmaktadır. Bu risâleler, Orkhan Musakhanov tarafından tahkik ve tercüme edilerek Büyüyenay
    Yayınları aracılığıyla (İsmail Sirâceddin Şirvânî, Risâleler MüceddidîHâlidî Nakşîliğin Esasları) ilim camiasına kazandırılmıştır. İlgili eserde, Şirvânî’nin hayatı, icâzeti, halifeleri ve kaleme aldığı Risâlelerin
    kaynakları hakkında araştırmalara da yer verilmiştir. Araştırma kısmında Hâlid-i Bağdâdî’nin Şirvânî’ye vermiş olduğu icâzetin orijinal
    nüshası ve Türkçe tercümesi bulunmaktadır.
    Şirvanlılar İsmail Sirâceddin Şirvânî’ye “Gül kokulu Mevlânâ” demekteydiler. Eserin kapağındaki gül motifleri Şirvanlıların yakıştırması ile bağlantı kurularak hazırlanılmış olsa gerektir. Bu haliyle şık
    ve manidar bir kapak tasarımı ile okuyucuya hitap etmektedir.
    Şirvânî; İmâm-ı Rabbâni, İbn Arabî, Ebû Saîd Hâdimî, Muhammed
    Pârsa gibi mutasavvıfların görüşlerini, kaleme aldığı Risâleler eserinin
    temel kaynağı olarak kullanmış ve zaman zaman farklı fikirleri karşılaştırarak incelemiştir. Sirâceddin Şirvânî on beş, on sekiz, yirmi ve
    otuz sekizinci risâlelerde İmâm-ı Rabbânî’nin mektuplarını çevirmiştir.
    Otuzuncu risâleyi İmam Fergânî’nin Şerhu’t- Tâiyye’sini özetlemek
    suretiyle yazmıştır. Otuz altıncı risâlede ise Bahâeddin Nakşbend’in
    (ö.791/1389) bazı hikmetlerini Farsçadan tercüme etmiştir.
    Şirvânî eserinde, Müceddidî-Hâlidîliğin ana esaslarını merkeze
    alarak tasavvufun teorik ve pratik boyutlarını incelemiştir. İçerik ve
    üslubuyla İmâm-ı Rabbânî’nin Mektûbât’ının bir özeti niteliğindedir.
    Ayrıca alıntı, atıflar ve yorumlarla ilmî değere haizdir. Risâleler; varlığın ve bilginin mahiyeti, Nakşbendîliğin esasları, seyr ü sülûk olmak
    üzere üç ana başlık etrafında şekillenmiştir. Eserde ayrıca tasavvufî ıstılahlar ve mahiyetlerine yoğun bir şekilde değinilmektedir.
    Varlığın ve bilginin mahiyetini açıklayan risâlelerde âlemin hakikatinden, sûfî ve kelamcıların ayrıştıkları noktalardan, vahdet-i vücûd
    anlayışından bahsedilmektedir. Vahdet-i vücûd konusunda İmâm-ı
    Rabbânî ve İbn Arabî’nin görüşleri karşılaştırılmaktadır. Seyr ü sülûk
    konularını ele alan risâlelerde İmâm-ı Rabbânî’nin görüşleri İbn
    Arabî’nin görüşlerine tercih edilmekte ve Hâlidîliğin esasları vurgulanmaktadır.
    Hâlidîliğin esaslarını açıklayan risâlelerde bu tarîkatın usulleri, diğer tarîkatlardan ayrılan yönleri, beş latife ve bunların emir âleminden
    oluşu, Nakşbendî silsilesi, şeriat ve tarîkat, Şâh-ı Nakşbendî’nin hikmetleri, zikrin mertebesi ve kalp zikri ele alınmaktadır.
    Eserde tercümenin yanında Arapça metni sunulmaktadır. Bu şekilde okuyucuya karşılaştırmalı okuma imkânı verilmiştir. Tercümede Arapça kelimelere yer verildiğinden, eserin aslının çok yoğun
    tasavvufî, felsefî ve kelâmî kavramlara dayandığından bu ilimleri bilmeyen kişilerin kitabı tam manasıyla anlamakta zorluk yaşayacağı
    söylenebilir. Dolayısıyla eser belli bir ilmî birikime sahip okuyucuya
    hitap etmektedir.
    Şirvânî’nin tasavvuf anlayışını teorik ve pratik yönleriyle ele alan bu
    eserin, tahkik ve tercüme edilerek dilimize kazandırılmasının önemli
    olduğu kanaatindeyiz.

Комментарии • 6

  • @ayyldz1983
    @ayyldz1983 3 года назад +2

    Allah razı olsun

  • @niluferkokcay9978
    @niluferkokcay9978 Год назад +1

    Nûrlar içinde uyu Allah rahmet eylesin 🙏🙏🙏

  • @yasarozturk3058
    @yasarozturk3058 2 года назад

    ALLAHUTALA RAHMET EYLESİN ALLAHUTALA BİZLERE ŞEFAATLARINI NASİP ETSİN İNŞALLAH AMİN İNŞALLAH AMİN

  • @safinazozkan193
    @safinazozkan193 3 года назад +2

    3 dakika sonra izliyorummmm 👍👍👍👍😄

  • @memetdgn8125
    @memetdgn8125 2 года назад

    Yarabbi himmetlerine sefaatlerine nail eyle yarabbi bu ulu zatin