paso video ekibi olarak bu hafta uzay belgeseli serimizde voyager 1 voyager 2 pioneerleri ele almaya çalıştık iyi seyirler. abone ve beğeni desteği bizleri onurlandırır teşekkürler
Teşekkür ederiz müzik aynı olmuş degistirmissiniz çok mersi bu müziği hiç bozmayın bnce sesinizle anlatiminizla o yolculuğa çok güzel uyuyor çok mersi teşekkürler admin
I guess Im asking randomly but does any of you know a method to log back into an instagram account..? I stupidly forgot my account password. I love any help you can offer me!
Bizim insanlar bunları dinlemez boş şeylere bayılıyor. Bi baksana abuk subul paylaşım yapanların 1m dab fazşa takipcisi var. Böyle nimetleri paylaşan adamın izlenme binlerde.
Müziğin sesinden sunucunun sesini duyamıyoruzki. Çekim yapınca nasıl olmuş diye izlemiyormusunuz. Şu müziği neden bu kadar yüksek sesle veriyorsunuzki anlamıyorum. Biz belgesel izlemek için burdayız müzik için değil.
Uzay belgeselleri çok izlerim paso video nun belgeselleri dolu dolu bilgilere sahip özenle hazırlanmış ve alanında kendine has yapısıyla şahsen çok beğeniyorum
Bu Voyagerlarin sonsuza kadar boşlukta ilerlemesi imkansız zaten iletişim yönlendirme yok mutlaka bir cisimle çarpışacaktir belkide şu an paramparcadir☠️
Öncelikle emeğiniz için teşekkürler, güzel bir video olmuş. Diğer taraftan, İngilizce isimlerin telaffuzu konusuna (voyager, phoenix, pioneer v.s.) el atarsanız daha da güzel olur diye düşünüyorum.
Derin Uzayın Kimsesiz Varlıkları (Bölüm 1) Uzay, derinliklerinde sonsuz bir yalnızlık taşıyor gibiydi. Gemi, yıldızlararası boşlukta sürüklenirken, seslerin hiçbiri duyulmuyordu. Her şey sessizdi; sadece metalin soğuk bir tınısı, geminin içinde yankı yapıyordu. Ben, Behlül, ikinci kaptan olarak görevimi yerine getirirken, bu sessizlik beni giderek daha fazla sarhoş ediyordu. Her şey normaldi; ama bir şeyler eksikti. Bihter’in gözleri, bana bazen o derin boşluğu hatırlatıyordu. Bu boşluk, sanki her şeyin anlamını kaybetmesine neden oluyordu. Uzay, tıpkı onun içindeki o karanlık gibi sonsuzdu. Bihter, geminin kaptanıydı. Bizim için her şeyin düzeni onun ellerindeydi. Onun bakışları, adeta birer komut gibiydi. Ama bir şey vardı; o gücün içinde bir karanlık, bir kaybolmuşluk hissi… Yıldızlar arası yolculuk, bazen bir umut arayışı gibi görünse de, her geçen an onun içindeki boşluğu daha da büyütüyordu. Bihter, kimseyle paylaşmadığı bir sır taşıyordu. Kendi içindeki boşluğu, evrenin derinliklerinde bir yerlere saklamış gibiydi. Ama bu sır, bir gün ortaya çıkacaktı. Yalnızca ben değil, mürettebatın diğer üyeleri de bir şekilde Bihter’in karanlık tarafını hissedebiliyordu. Ama kimse cesaret edip de ona bu konuda bir şey sormuyordu. Çünkü Bihter, etrafındaki her şeyi kontrol eden bir liderdi. Herkes ondan korkuyordu. Onun bakışları, içine düşülen karanlık boşluğu anlatıyordu; ama o, bu boşluğu her zaman bir şüpheyle gizliyordu. Bihter’in liderliği, kendini en çok derin uzayda hissettiriyordu. Yıldızların arasındaki sessiz boşluk, tıpkı Bihter’in içindeki karanlık gibi, anlaşılmaz bir biçimde büyüyordu. Gemi, bir nehir gibi uzayın derinliklerinde akıyordu. Ama bir gün, o karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacağımızı hissettim. O karanlık, bir şeyleri çözüme kavuşturmak için bizi bekliyordu. Bihter, geminin ana kontrol odasında bir kez daha kadrajına odaklandı. O an, gözlerindeki dikkat eksikliğini fark ettim. Bir şey vardı, ama ne olduğunu anlayamıyordum. Uzayda geçirdiğimiz zaman, Bihter’in içindeki boşluğu daha da görünür kılıyordu. Her yönüyle güçlü, her yönüyle korkutucu… Ama bir anda, sesinin derinliği değişti. “Behlül,” dedi, “bugün bir şey keşfettik. Gemi, bilinmeyen bir bölgeye girdi. Yıldızlar arası bir boşluk değil. Burası… Burası farklı.” Korkusuzca ve bir o kadar da garip bir şekilde, Bihter, gözlerini bana çevirdi. O an, bana korku değil, yalnızca derin bir boşluk hissi verdi. Geminin yönü, bilinmeyen bir boşluğa doğru kayıyordu. Her şeyin içinde kaybolduğumuz bu yolculuk, bizleri neye götürecekti? Gemi hızla bir yörüngeye girdi. Bilinmeyen bir gezegenin etrafında dönerken, dışarıdaki ışıklar titremeye başladı. Bihter, geminin kontrolünü elinde tutarak bana yöneldi. “Sadece ileri gitmeliyiz,” dedi. “Geriye dönmek, geriye giden yolu bulmak anlamına gelir. Ve biz, bu boşluktan kaçamayız. Her şeyin bir sonu vardır. Ama bu yolculuk, bir son değil. Başlangıç.” O an, geminin içinde bir soğuk rüzgar esti. Gemi, bilinmeyen bir çekim alanına girdi. Her şey hızla dönmeye başladı. Bir anda, etrafımızda her şeyin değiştiğini hissettik. Gemi, başka bir boyuta geçmeye başlamıştı. Ve biz, o boyutun içinde, karanlıkla sarılı bir şekilde, kaybolmaya mahkûmdik. Bir an, etrafımdaki her şey belirsizleşti. Bu, bir tür felaketti. Her şeyin dondurulduğu, bir zaman ve mekan kaybı yaşadığımız bir anda, yalnızca Bihter’in liderliği ve güvenli elleriyle hareket ediyorduk. Gözlerinde bir şey vardı; ama bu şey, korku ya da üzüntü değil, bir tür karanlık bilinçti. Bizimle birlikte, her şeyin içinde kaybolmuştu. Behlül, ne olduğunu tam olarak bilmiyordu, ama bir şeyler değişiyordu. O an fark ettim ki, ben de bir şekilde bu yolculukta Bihter’in peşinden sürükleniyordum. Biz, bu bilinmeyen boyutun içinde, kaybolmuş birer ruh gibiydik. Bihter, liderdi. Ama ona ne kadar yakın olsam da, o karanlık, her an içinde kaybolacak gibi hissediyordum. Gemi, karanlığın içinden geçerken, bir ışık parlamaya başladı. O ışık, bizim için bir umut değil, sadece bir yansıma gibiydi. Her şey, bir yanılgıydı. Yalnızca bir yönüyle gerçek olan, ve diğer yönüyle bizleri içine çeken bir yalan. Karanlık, her şeyi yutmaya başladı. Ama bu karanlık, bir yandan da bizlere başka bir dünyanın kapılarını aralıyordu. Her şeyin kaybolmuş olduğu, kimsesiz bir evrenin içinde, Bihter ve ben, bir sonraki hamlemizi bekliyorduk. Sonsuz bir karanlık… Ama bu, başka bir başlangıcın da habercisiydi. --- Devamı bir sonraki bölümde...
Derin Uzayın Kimsesiz Varlıkları (Bölüm 2) Gemi, bilinmeyen boyutun karanlığında ilerlemeye devam ediyordu. Her şey bir yansıma gibi titriyor, her adımda zamanın sınırları daha da bulanıklaşıyordu. Bihter, elindeki kumandayı bir kez daha kontrol etti. Gemi, bir yörüngede dönerken, dışarıdaki ışıklar garip bir şekilde kayboluyor, yerini tamamen kara bir boşluk alıyordu. O boşluk, adeta zamanın ve mekanın bittiği bir bölge gibiydi. Hızla ilerliyorduk; ama nereye gidiyorduk? Belki de hiç varmadık, belki de hiç gitmeyecektik. Ama ne olursa olsun, bu yolculuk, bizimle birlikte ilerliyordu. Bihter'in soğukkanlılığına bir anlam veremiyordum. Kaptan, kaybolmuş gibi görünüyor; ama her hareketi, derin bir stratejinin parçasıydı. Ben ise bir gölge gibiydim. Bihter'in karanlık dünyasına sürükleniyor, onun boşluğunda kayboluyordum. Geminin içindeki her şey bir bilinçsizlik gibi titriyordu. Bihter’in bu karanlık yolculuğu, bana sadece korkuyu değil, aynı zamanda bir yansıma gibi kendimi de düşündürüyordu. Her şeyin içinde kaybolmuş, bir zamanlar karanlıkta kalan her şeyin izini sürüyordum. Birden, geminin ekranlarında bir görüntü belirdi. Dışarıda, bir varlık hareket ediyordu. Bihter hemen dikkatle ekrana odaklandı. O varlık, karanlığın içinde titreyen bir ışık gibi görünüyordu. Ancak ışık, normalde bildiğimiz herhangi bir ışığa benzemiyordu. O, bir yansıma gibiydi, bir varlık vardı ama aynı zamanda yoktu da. Gözlerim ona doğru çekildi; o, başka bir boyutun varlığıydı. “Behlül,” dedi Bihter, sesindeki soğukluk hiç değişmeden. “Bu varlık… Bizimle iletişim kurmak istiyor. Ama biz ona nasıl yaklaşacağımızı bilmeliyiz.” Geminin etrafındaki boşluk genişledikçe, o varlıkla mesafemiz de kısaldı. Bihter’in gözleri, bir tür odaklanma ve belirsizlik arasında gidip geliyordu. Bunu gözlerinde net bir şekilde okuyordum. O varlık, ne bir tehdit ne de bir dosttu. O, bizim içimize bir şeyler bırakmaya çalışan, başka bir evrenden gelmişti. Yalnızca derin uzayın kimsesiz bir parçasıydı. Bihter, varlıkla doğrudan iletişim kurmaya başladı. “Bizimle misin?” diye sordu. Varolduğu her şeyin yansıması gibiydi. Bihter’in sorusu, bir korku ya da umut değildi; sadece bir çıkış yolu bulma çabasıydı. Ancak bu, çok geçmeden bir yanılsama gibi geri döndü. Varlık, bir parıltı halinde kaybolmaya başlamıştı. O, evrenin diğer köşelerine doğru çekiliyordu. Bir anlık göz kırpışında kayboldu, ama bununla birlikte, içimde bir his kaldı: Biz de kayboluyorduk. Bihter’in gözleri, dışarıdaki karanlıkla bir çatışma içine girdi. Kaptanın her hareketi, bir çelişkiyle doluydu. O varlık, kim bilir hangi zaman diliminden, hangi boyuttan, ne tür bir geçmişten gelmişti? Bizimle var olmasının ne anlamı vardı? Bir süre sonra, gemideki ışıklar titremeye başladı. Geminin motorları garip bir şekilde çalışmaya durdu, dışarıdaki tüm ışıklar, sanki bir perde gibi çekildi. Bihter, paniğe kapılmadı. Sadece tek bir kelime söyledi: “Devam et.” Bihter’in emirleri her zaman güven verici olmuştu. Ama bir tuhaflık vardı. O güven, artık bana yeterli gelmiyordu. O varlık, bir şeyin habercisiydi. Her şey değişiyordu, sadece biz duruyorduk. Ne kadar ilerlesek de, geriye dönmek imkansızdı. Gemi bir türlü ilerlemiyor, sonsuz bir karanlıkta hapsolmuş gibi hissediyorduk. Bihter, birden geminin büyük ekranını inceledi. Bir mesaj göründü. Bu, bilinmeyen bir dilde yazılmıştı. Her kelime, bir gizemi ve sırrı barındırıyordu. Bihter, gözlerini ekranın üzerine odakladı, ama bir an sonra gözlerinde bir şey değişti. O an ne düşündüğünü tam olarak bilmiyordum, ama bir şeyleri fark etmişti. O mesaj, bir tehdit gibiydi. Derin uzayın kimsesiz varlıkları, her zaman uzak kalmayı tercih eden bir sessizliği taşırlar. Ama bir şey değişmişti. Bu varlık, bizlere bir şeyler anlatmak istiyordu. Belki de biz, evrenin yalnız kalan parçalarına ne kadar yakınsak, o kadar tehlikeliydik. O varlık, derin uzayın kaybolmuş ruhlarıydı, ama bir şekilde bize yaklaşmak zorundaydı. “Behlül,” dedi Bihter, “Bu yolculuğun sonu değil. Burada bir şeyler var. Bu varlık, bizlere bir şey anlatmaya çalışıyor. Ama biz anlamak zorundayız.” Sözlerinin derinliğini hissettim. Gerçekten de, bir şey anlatmak istiyordu. Ama ne? O an, bir şeyin farkına varmıştım. Bizim yolculuğumuz, evrenin yalnız kalan varlıklarıyla bir bağlantı kurma çabasıydı. Biz, onları bir şekilde içimizde taşıyorduk. Bu yolculuk, yalnızca bir keşif değil, kendi içimizde kaybolan parçaları bulma çabasıydı. Gemi, o an fark ettiğimizde yeniden hareket etmeye başladı. Ama her şey farklıydı. Işıklar, yeniden titremeye başladı. Gemi, bir şekilde sonsuz bir boşluğa doğru kayıyordu. Belki de bu yolculuğun sonu, kaybolan bir varlıkla sonlanacak, ama kimse bunun ne anlama geldiğini bilmeyecekti. Biz, evrenin derinliklerine kaybolmuş, yalnız varlıkları arayarak ilerliyorduk. Bihter, son bir kez dönüp bana baktı. Gözlerinde artık kaybolan bir umut yoktu. Sadece bir soruya karşılık verir gibiydi: "Ne bulacağız, Behlül? Sonsuz bir boşluğun içinde kaybolan bir anlamı mı?" Ve bu yolculuk, bir karanlıkta kaybolmaya devam etti.
admin pioneer 10 ve 11 den önce bu uzay araçlarının önceki serileride varmıydı ve senden ricam pioneer uzay araçlarının da belgeselleri ni yayjnlarmısın acaba. ozaman ilk güneş sistemimizden ayrılan uzay aracı pioneer dir ve bu uzay aracı voyager kadar övgü almıyor halbuki ilk gezegen görselleri ni alan pioneer dir.
@@pasovideouzay admin yorumuma cevap verdiğin için çok teşekkür ederim videolarını severek izliyorum. özellikle pioneer videosu istedim çünkü böyle bir pioneer belgesi bulamadım admin birde sizden ricam uzay araçlarının videolarına keşfettiği yani gittiği gezegenler ve ayların gerçek çekim fotoğraf larını ve videolarını anlıkta olsa atarmısınız ve fotoğraf ta da şu şekilde belirtirseniz çok iyi olur (mesela) voyager uzay aracının 1980 yılında Jüpiter gezegeninden gerçek ilk fotoğrafı diye. daha bir aydınlatıcı olur
PASO VİDEO EKİBİNE Çok teşekkür ederim.Benim bir isteğim var.JAMES WEBB teleskobu atmosfer dışına oturtulduğunda evrenin öbür ucunun görüntülenebileceği ve bu sayede evrenin ilk oluşumları hakkında bilgi sahibi olunabileceği söyleniyor.İsteğim şu:BU MÜMKÜN MÜ? MÜMKÜN İSE EVRENİN ÖBÜR UCUNA BAKTIĞIMIZ ZAMAN NELERLE KARŞILAŞABİLİRİZ?
Bunu telefonlardaki blutooth özelliğinin daha gelişmişi olarak düşünebiliriz , aynı mantık , sonuç olarak 1977 dünya teknolojisi ile voyagerlere çalışır şekilde entegre edilebilmiş
Beğenmeme sebebi: 1) Cahil cühela çalıntı videolarla bir şeyler yapıp diğer kanalları kıskanıyor, sabote ediyor. 2) Dünyanın düz olduğunu iddia eden düz beyinlilerin hoşuna gitmiyor. Onların hayalleri yıkılıyor...
Kardeş voyagerler görevini tamamladı zaten.bir daha böyle bir sonda yapılmasına zaten gerek yok.su anda o kadar uzaktakilerki aklımız almaz.ve hiç durmadan yollarına devam edecekler...Ama belli bi süre sonra malesef sinyaller tamamen kesilcek...
Aga şunu anlamıyorum samanyolu galaxsisinde 100 milyar gunes sistemleri varsa nasıl bize bu kadar yakın olannında hiç bir sey bilmiyoruzda andırome galaxsi si veya elmaz gezegen yada resmi kaydeden kara deliki cektiler
karsindakini gormek daha kolay oluyomus altindakini gormekden ben tam anlatsmadim ama yani bizim merkezdeki kara deligi tespoit etmek cok zormus andromegs galaksisi caprazinizda yani ustumuzde oldugu icon direk yuksek teknelojiyle goruntuluyolar
Voyager in içinde olmak vardı şimdi hayal etmesi bile biraz heyecan birazda ürpertici ve kainatın rabbi olan Allah'a duyduğumuz hayranlık sonsuz uzayda Voyager.in içinde keşfetmek ve yaşamak zor olsada hayal gücümüz gezmiş görmüş yaşamış tanık ve şahit olmuş kadar mutlu ediyor emegine saglık reis inşallah devamı gelir başarılar dilerim 🙋♂️
biz izlenmelerimizden gayet memnunuz 10 dk video yapıp 20 reklam koyanlara var siz 6 adet koyuyoruz sadece volkan bey o kadar emek ediyoruz. hakkınımız diye umuyorum
paso video ekibi olarak bu hafta uzay belgeseli serimizde voyager 1 voyager 2 pioneerleri ele almaya çalıştık iyi seyirler. abone ve beğeni desteği bizleri onurlandırır teşekkürler
Teşekkür ederiz müzik aynı olmuş degistirmissiniz çok mersi bu müziği hiç bozmayın bnce sesinizle anlatiminizla o yolculuğa çok güzel uyuyor çok mersi teşekkürler admin
I guess Im asking randomly but does any of you know a method to log back into an instagram account..?
I stupidly forgot my account password. I love any help you can offer me!
@Layton Messiah instablaster ;)
hak ettiğin izlenme sayısını alamıyosun, inşallah pes edip bırakmazsın, içeriklerin çok güzel, beğenerek izliyoruz.
Bizim insanlar bunları dinlemez boş şeylere bayılıyor. Bi baksana abuk subul paylaşım yapanların 1m dab fazşa takipcisi var. Böyle nimetleri paylaşan adamın izlenme binlerde.
Müziğin sesinden sunucunun sesini duyamıyoruzki. Çekim yapınca nasıl olmuş diye izlemiyormusunuz. Şu müziği neden bu kadar yüksek sesle veriyorsunuzki anlamıyorum. Biz belgesel izlemek için burdayız müzik için değil.
Emeğe saygı mükemmel olmuş yolunuz açık olsun
uzay devam
@@pasovideouzay yolunuz AÇIK OLSUN İNŞALLAH durmak yok yola devam
Uzay belgeselleri çok izlerim paso video nun belgeselleri dolu dolu bilgilere sahip özenle hazırlanmış ve alanında kendine has yapısıyla şahsen çok beğeniyorum
Elinize emeğinize sağlık gerçekten takdire şayan bir belgesel olmuş 🤍
PASO UZAYA DEVAMKE
uzay belgesellerine devam
Emir Efendi Sana Katılıyorum
DEVAMKEEEEEEEEE
BU ADAMI TAKİPTE KALIN
Söylemeden edemeyeceğim sesiniz muazzam! :)
Bu Voyagerlarin sonsuza kadar boşlukta ilerlemesi imkansız zaten iletişim yönlendirme yok mutlaka bir cisimle çarpışacaktir belkide şu an paramparcadir☠️
bvelekide
Sonunda videoyu duzenledin şimdi voyageri söylerken daha iyi😀
cox gozeldi 👍👍👍
teşekkürler
beklenen konuydu teşekkürler :)
Çok güzel hazırlanmış. Süre olarakta yarım Saat'lik bir Video çok uygun.
Bu çalışmaların devamını görmek isteriz 👍👍👍
Beğeni size helal olsun admin gerçekten
Bide dünya ula ilgili güzel videolar inizi hep bekleriz heyecanla izliyoruz sizi belgesel candır
merhaba her videoda kullandığınız arkaplan müziğinin ismini söyleyebilir misiniz?
her bir video ayrı anlatım ve ayrı bir güzel video
Paso video ya paso sevgii elinize sağlık
Tesekkrler
Gönülden başarılar ...
Voyager ile ilgili bi video lazımdı zaten çok teşekkürler ☺️
Cok kaliteli bi kanal inşallah yakin zamanda milyonlara ulaşırsın
Emeğine sağlık dostum güzel video 👍
Bebek gibi uyurum şimdi eyw
Bi sen bi de Popüler Bilim kanalının hastasıyım.
çok teşekkürler
Şu voyager kardeslerin gördüklerini görmek için neler vermezdimki.
İleriki yıllar da belkide TV kanalları gibi her gezegeni çekip canlı canlı yayınlayan araçlar olur belki
Eline sağlık dostum her vidyonu izlemeye çalışıyorum...
Öncelikle emeğiniz için teşekkürler, güzel bir video olmuş. Diğer taraftan, İngilizce isimlerin telaffuzu konusuna (voyager, phoenix, pioneer v.s.) el atarsanız daha da güzel olur diye düşünüyorum.
abi su belgeseli sonuna kadar hic izlemiyoeum hep uyuya kaliyom
Tam yerinde bir tespit.
Yine mükemmel
burcu hanım çok teşekkürler iyiki varsınız...
Kim ne derse desin bariş ozcan ruhi çennet o bu subu bahane POPİLER BİLİM PASO VİDEO ŞAHANE
Uzaylılar varmı yokmu. Bunun üzerine bir vidyo yapsanız.
@@mercimekcumo2863 bilmiyrsan uza.
Vardır
Voyager görevi gibi yeni araçlarla yeni bir görev düşünülüyormu ??
Emeğine sağlık.....
Bilime can feda içine dini guruplar girmediği sürece allaha sonsuz şükürler olsun 19
1
9
Dinozor belgeseli de yapabilir misiniz?
Kolay gelsin, *ışık yılı* zamanı değil mesafeyi belirtir.
👍👍
Voyager'lere gerçekten üzülüyorum nedense 😢
Tek üzülen ben değilmişim😄
1 . Voyagerin 1 veya2 seneye pili bitecekmiş ağla😭
Guzel video olmuş
uzay belgesellerine devam :-)
Hocam bu hızla giden Bir araçı hangi uzaylı nasıl firenleyrcek bu bir gezegene çarpmiyurmu
Derin Uzayın Kimsesiz Varlıkları (Bölüm 1)
Uzay, derinliklerinde sonsuz bir yalnızlık taşıyor gibiydi. Gemi, yıldızlararası boşlukta sürüklenirken, seslerin hiçbiri duyulmuyordu. Her şey sessizdi; sadece metalin soğuk bir tınısı, geminin içinde yankı yapıyordu. Ben, Behlül, ikinci kaptan olarak görevimi yerine getirirken, bu sessizlik beni giderek daha fazla sarhoş ediyordu. Her şey normaldi; ama bir şeyler eksikti. Bihter’in gözleri, bana bazen o derin boşluğu hatırlatıyordu. Bu boşluk, sanki her şeyin anlamını kaybetmesine neden oluyordu. Uzay, tıpkı onun içindeki o karanlık gibi sonsuzdu.
Bihter, geminin kaptanıydı. Bizim için her şeyin düzeni onun ellerindeydi. Onun bakışları, adeta birer komut gibiydi. Ama bir şey vardı; o gücün içinde bir karanlık, bir kaybolmuşluk hissi… Yıldızlar arası yolculuk, bazen bir umut arayışı gibi görünse de, her geçen an onun içindeki boşluğu daha da büyütüyordu. Bihter, kimseyle paylaşmadığı bir sır taşıyordu. Kendi içindeki boşluğu, evrenin derinliklerinde bir yerlere saklamış gibiydi. Ama bu sır, bir gün ortaya çıkacaktı.
Yalnızca ben değil, mürettebatın diğer üyeleri de bir şekilde Bihter’in karanlık tarafını hissedebiliyordu. Ama kimse cesaret edip de ona bu konuda bir şey sormuyordu. Çünkü Bihter, etrafındaki her şeyi kontrol eden bir liderdi. Herkes ondan korkuyordu. Onun bakışları, içine düşülen karanlık boşluğu anlatıyordu; ama o, bu boşluğu her zaman bir şüpheyle gizliyordu.
Bihter’in liderliği, kendini en çok derin uzayda hissettiriyordu. Yıldızların arasındaki sessiz boşluk, tıpkı Bihter’in içindeki karanlık gibi, anlaşılmaz bir biçimde büyüyordu. Gemi, bir nehir gibi uzayın derinliklerinde akıyordu. Ama bir gün, o karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacağımızı hissettim. O karanlık, bir şeyleri çözüme kavuşturmak için bizi bekliyordu.
Bihter, geminin ana kontrol odasında bir kez daha kadrajına odaklandı. O an, gözlerindeki dikkat eksikliğini fark ettim. Bir şey vardı, ama ne olduğunu anlayamıyordum. Uzayda geçirdiğimiz zaman, Bihter’in içindeki boşluğu daha da görünür kılıyordu. Her yönüyle güçlü, her yönüyle korkutucu… Ama bir anda, sesinin derinliği değişti. “Behlül,” dedi, “bugün bir şey keşfettik. Gemi, bilinmeyen bir bölgeye girdi. Yıldızlar arası bir boşluk değil. Burası… Burası farklı.”
Korkusuzca ve bir o kadar da garip bir şekilde, Bihter, gözlerini bana çevirdi. O an, bana korku değil, yalnızca derin bir boşluk hissi verdi. Geminin yönü, bilinmeyen bir boşluğa doğru kayıyordu. Her şeyin içinde kaybolduğumuz bu yolculuk, bizleri neye götürecekti?
Gemi hızla bir yörüngeye girdi. Bilinmeyen bir gezegenin etrafında dönerken, dışarıdaki ışıklar titremeye başladı. Bihter, geminin kontrolünü elinde tutarak bana yöneldi. “Sadece ileri gitmeliyiz,” dedi. “Geriye dönmek, geriye giden yolu bulmak anlamına gelir. Ve biz, bu boşluktan kaçamayız. Her şeyin bir sonu vardır. Ama bu yolculuk, bir son değil. Başlangıç.”
O an, geminin içinde bir soğuk rüzgar esti. Gemi, bilinmeyen bir çekim alanına girdi. Her şey hızla dönmeye başladı. Bir anda, etrafımızda her şeyin değiştiğini hissettik. Gemi, başka bir boyuta geçmeye başlamıştı. Ve biz, o boyutun içinde, karanlıkla sarılı bir şekilde, kaybolmaya mahkûmdik.
Bir an, etrafımdaki her şey belirsizleşti. Bu, bir tür felaketti. Her şeyin dondurulduğu, bir zaman ve mekan kaybı yaşadığımız bir anda, yalnızca Bihter’in liderliği ve güvenli elleriyle hareket ediyorduk. Gözlerinde bir şey vardı; ama bu şey, korku ya da üzüntü değil, bir tür karanlık bilinçti. Bizimle birlikte, her şeyin içinde kaybolmuştu.
Behlül, ne olduğunu tam olarak bilmiyordu, ama bir şeyler değişiyordu. O an fark ettim ki, ben de bir şekilde bu yolculukta Bihter’in peşinden sürükleniyordum. Biz, bu bilinmeyen boyutun içinde, kaybolmuş birer ruh gibiydik. Bihter, liderdi. Ama ona ne kadar yakın olsam da, o karanlık, her an içinde kaybolacak gibi hissediyordum.
Gemi, karanlığın içinden geçerken, bir ışık parlamaya başladı. O ışık, bizim için bir umut değil, sadece bir yansıma gibiydi. Her şey, bir yanılgıydı. Yalnızca bir yönüyle gerçek olan, ve diğer yönüyle bizleri içine çeken bir yalan. Karanlık, her şeyi yutmaya başladı. Ama bu karanlık, bir yandan da bizlere başka bir dünyanın kapılarını aralıyordu. Her şeyin kaybolmuş olduğu, kimsesiz bir evrenin içinde, Bihter ve ben, bir sonraki hamlemizi bekliyorduk.
Sonsuz bir karanlık… Ama bu, başka bir başlangıcın da habercisiydi.
---
Devamı bir sonraki bölümde...
Derin Uzayın Kimsesiz Varlıkları (Bölüm 2)
Gemi, bilinmeyen boyutun karanlığında ilerlemeye devam ediyordu. Her şey bir yansıma gibi titriyor, her adımda zamanın sınırları daha da bulanıklaşıyordu. Bihter, elindeki kumandayı bir kez daha kontrol etti. Gemi, bir yörüngede dönerken, dışarıdaki ışıklar garip bir şekilde kayboluyor, yerini tamamen kara bir boşluk alıyordu. O boşluk, adeta zamanın ve mekanın bittiği bir bölge gibiydi. Hızla ilerliyorduk; ama nereye gidiyorduk? Belki de hiç varmadık, belki de hiç gitmeyecektik. Ama ne olursa olsun, bu yolculuk, bizimle birlikte ilerliyordu.
Bihter'in soğukkanlılığına bir anlam veremiyordum. Kaptan, kaybolmuş gibi görünüyor; ama her hareketi, derin bir stratejinin parçasıydı. Ben ise bir gölge gibiydim. Bihter'in karanlık dünyasına sürükleniyor, onun boşluğunda kayboluyordum. Geminin içindeki her şey bir bilinçsizlik gibi titriyordu. Bihter’in bu karanlık yolculuğu, bana sadece korkuyu değil, aynı zamanda bir yansıma gibi kendimi de düşündürüyordu. Her şeyin içinde kaybolmuş, bir zamanlar karanlıkta kalan her şeyin izini sürüyordum.
Birden, geminin ekranlarında bir görüntü belirdi. Dışarıda, bir varlık hareket ediyordu. Bihter hemen dikkatle ekrana odaklandı. O varlık, karanlığın içinde titreyen bir ışık gibi görünüyordu. Ancak ışık, normalde bildiğimiz herhangi bir ışığa benzemiyordu. O, bir yansıma gibiydi, bir varlık vardı ama aynı zamanda yoktu da. Gözlerim ona doğru çekildi; o, başka bir boyutun varlığıydı. “Behlül,” dedi Bihter, sesindeki soğukluk hiç değişmeden. “Bu varlık… Bizimle iletişim kurmak istiyor. Ama biz ona nasıl yaklaşacağımızı bilmeliyiz.”
Geminin etrafındaki boşluk genişledikçe, o varlıkla mesafemiz de kısaldı. Bihter’in gözleri, bir tür odaklanma ve belirsizlik arasında gidip geliyordu. Bunu gözlerinde net bir şekilde okuyordum. O varlık, ne bir tehdit ne de bir dosttu. O, bizim içimize bir şeyler bırakmaya çalışan, başka bir evrenden gelmişti. Yalnızca derin uzayın kimsesiz bir parçasıydı. Bihter, varlıkla doğrudan iletişim kurmaya başladı.
“Bizimle misin?” diye sordu.
Varolduğu her şeyin yansıması gibiydi. Bihter’in sorusu, bir korku ya da umut değildi; sadece bir çıkış yolu bulma çabasıydı. Ancak bu, çok geçmeden bir yanılsama gibi geri döndü. Varlık, bir parıltı halinde kaybolmaya başlamıştı. O, evrenin diğer köşelerine doğru çekiliyordu. Bir anlık göz kırpışında kayboldu, ama bununla birlikte, içimde bir his kaldı: Biz de kayboluyorduk.
Bihter’in gözleri, dışarıdaki karanlıkla bir çatışma içine girdi. Kaptanın her hareketi, bir çelişkiyle doluydu. O varlık, kim bilir hangi zaman diliminden, hangi boyuttan, ne tür bir geçmişten gelmişti? Bizimle var olmasının ne anlamı vardı?
Bir süre sonra, gemideki ışıklar titremeye başladı. Geminin motorları garip bir şekilde çalışmaya durdu, dışarıdaki tüm ışıklar, sanki bir perde gibi çekildi. Bihter, paniğe kapılmadı. Sadece tek bir kelime söyledi: “Devam et.”
Bihter’in emirleri her zaman güven verici olmuştu. Ama bir tuhaflık vardı. O güven, artık bana yeterli gelmiyordu. O varlık, bir şeyin habercisiydi. Her şey değişiyordu, sadece biz duruyorduk. Ne kadar ilerlesek de, geriye dönmek imkansızdı. Gemi bir türlü ilerlemiyor, sonsuz bir karanlıkta hapsolmuş gibi hissediyorduk.
Bihter, birden geminin büyük ekranını inceledi. Bir mesaj göründü. Bu, bilinmeyen bir dilde yazılmıştı. Her kelime, bir gizemi ve sırrı barındırıyordu. Bihter, gözlerini ekranın üzerine odakladı, ama bir an sonra gözlerinde bir şey değişti. O an ne düşündüğünü tam olarak bilmiyordum, ama bir şeyleri fark etmişti. O mesaj, bir tehdit gibiydi. Derin uzayın kimsesiz varlıkları, her zaman uzak kalmayı tercih eden bir sessizliği taşırlar. Ama bir şey değişmişti. Bu varlık, bizlere bir şeyler anlatmak istiyordu. Belki de biz, evrenin yalnız kalan parçalarına ne kadar yakınsak, o kadar tehlikeliydik. O varlık, derin uzayın kaybolmuş ruhlarıydı, ama bir şekilde bize yaklaşmak zorundaydı.
“Behlül,” dedi Bihter, “Bu yolculuğun sonu değil. Burada bir şeyler var. Bu varlık, bizlere bir şey anlatmaya çalışıyor. Ama biz anlamak zorundayız.”
Sözlerinin derinliğini hissettim. Gerçekten de, bir şey anlatmak istiyordu. Ama ne? O an, bir şeyin farkına varmıştım. Bizim yolculuğumuz, evrenin yalnız kalan varlıklarıyla bir bağlantı kurma çabasıydı. Biz, onları bir şekilde içimizde taşıyorduk. Bu yolculuk, yalnızca bir keşif değil, kendi içimizde kaybolan parçaları bulma çabasıydı.
Gemi, o an fark ettiğimizde yeniden hareket etmeye başladı. Ama her şey farklıydı. Işıklar, yeniden titremeye başladı. Gemi, bir şekilde sonsuz bir boşluğa doğru kayıyordu. Belki de bu yolculuğun sonu, kaybolan bir varlıkla sonlanacak, ama kimse bunun ne anlama geldiğini bilmeyecekti.
Biz, evrenin derinliklerine kaybolmuş, yalnız varlıkları arayarak ilerliyorduk. Bihter, son bir kez dönüp bana baktı. Gözlerinde artık kaybolan bir umut yoktu. Sadece bir soruya karşılık verir gibiydi: "Ne bulacağız, Behlül? Sonsuz bir boşluğun içinde kaybolan bir anlamı mı?"
Ve bu yolculuk, bir karanlıkta kaybolmaya devam etti.
admin pioneer 10 ve 11 den önce bu uzay araçlarının önceki serileride varmıydı ve senden ricam pioneer uzay araçlarının da belgeselleri ni yayjnlarmısın acaba.
ozaman ilk güneş sistemimizden ayrılan uzay aracı pioneer dir ve bu uzay aracı voyager kadar övgü almıyor halbuki ilk gezegen görselleri ni alan pioneer dir.
yapalım elbette
@@pasovideouzay admin yorumuma cevap verdiğin için çok teşekkür ederim
videolarını severek izliyorum.
özellikle pioneer videosu istedim çünkü böyle bir pioneer belgesi bulamadım admin birde sizden ricam uzay araçlarının videolarına keşfettiği yani gittiği gezegenler ve ayların gerçek çekim fotoğraf larını ve videolarını anlıkta olsa atarmısınız ve fotoğraf ta da şu şekilde belirtirseniz çok iyi olur (mesela) voyager uzay aracının 1980 yılında Jüpiter gezegeninden gerçek ilk fotoğrafı diye.
daha bir aydınlatıcı olur
@@pasovideouzay reis pioner belgeseli ne zaman geliyor acaba yapalım demiştin ama
yapalım tamam@@ilyasilyas6035
Devamı gelsin
New horizons benim doğum günümde fırlatıldığı için benim için en değerli ve sevgim derin uzay uydusu 😍😀
zihin açıcı anlatim muhteşem 👏
Kardeşim sesine ve anlatıma sağlık çok güzel olmuş herzaman böyle anlatım seslerin arkasındayız...
PASO VİDEO EKİBİNE Çok teşekkür ederim.Benim bir isteğim var.JAMES WEBB teleskobu atmosfer dışına oturtulduğunda evrenin öbür ucunun görüntülenebileceği ve bu sayede evrenin ilk oluşumları hakkında bilgi sahibi olunabileceği söyleniyor.İsteğim şu:BU MÜMKÜN MÜ?
MÜMKÜN İSE EVRENİN ÖBÜR UCUNA BAKTIĞIMIZ ZAMAN NELERLE KARŞILAŞABİLİRİZ?
Sakın pes etme dogru yoldasın😊
❤❤❤
Bu seslendirme orjinalmi
tabiki orjinal bize ait tamammen
Abi şu müziğin linkini verseydin bi türlü bulamadım
Installer soundtrack
ruclips.net/video/XCr0bsng60Y/видео.html
Nat Geo ve Discovery Scianc Sana bir teklif atsın bu ses ne böyle :)
Yanlis anlamayin Ingilizce kelimelerin doğru okunuşlarini google translate araciligi ile ögrenebilirsiniz. Mesela Phoenix = finix diye okunur.
🌎 dünyadan Uzay daki 📡 voyager 1️⃣ & 2️⃣
sesimi duyan var mı? :-)
👍👏
Büyüksün baba
Bu silinen video değil mi
Voyeger 1 derken neden ses değişiyor?
bir kaç yerde sıkıntı olmuştu... kusura bakmayın lütfen
365 gece seyr etmeden yatmiram bizi sensiz burakma
bu videolara profosyonel bir seslendirici gelse gerçekten 10 katı fazla izlenir
Bas git lan adamin emeğini neden yere vuruyorsun gayetde guzel sesi var millet adami zaten sesine gore takip ediyir
Azer Hesimov sana mı sorucam yorum yaparken rus köpeği
Çok yerinde bir tespit
Devamkee
devam
Anlamadığım nokta oradan dünyaya veri nasıl geliyor ve dünyadan bir tuşla aracın motorları nasıl ateslenebiliyor.
Bunu telefonlardaki blutooth özelliğinin daha gelişmişi olarak düşünebiliriz , aynı mantık , sonuç olarak 1977 dünya teknolojisi ile voyagerlere çalışır şekilde entegre edilebilmiş
Şu beğenmeyen kişileri çok merak ediyorum:)
Beğenmeme sebebi: 1) Cahil cühela çalıntı videolarla bir şeyler yapıp diğer kanalları kıskanıyor, sabote ediyor. 2) Dünyanın düz olduğunu iddia eden düz beyinlilerin hoşuna gitmiyor. Onların hayalleri yıkılıyor...
Sing to sleep 😍
Arkadaşlar benim merak ettiğim adamlar o zamanki teknolojiyle bunu yapabiliyorken şimdi neden yapılmıyor
tartışılır ama şimdi daha yenileri var
Kardeş voyagerler görevini tamamladı zaten.bir daha böyle bir sonda yapılmasına zaten gerek yok.su anda o kadar uzaktakilerki aklımız almaz.ve hiç durmadan yollarına devam edecekler...Ama belli bi süre sonra malesef sinyaller tamamen kesilcek...
MARSTA SES YANKILANIRMI MESALA MARSTA KONUŞABİLİRMİ BİR İNSAN VEDE MARSTA YAĞMUR YAĞARMI YAĞMASSADA RÜZGAR ÇIKARMI
Yeses nedir abi
Aga şunu anlamıyorum samanyolu galaxsisinde 100 milyar gunes sistemleri varsa nasıl bize bu kadar yakın olannında hiç bir sey bilmiyoruzda andırome galaxsi si veya elmaz gezegen yada resmi kaydeden kara deliki cektiler
karsindakini gormek daha kolay oluyomus altindakini gormekden ben tam anlatsmadim ama yani bizim merkezdeki kara deligi tespoit etmek cok zormus andromegs galaksisi caprazinizda yani ustumuzde oldugu icon direk yuksek teknelojiyle goruntuluyolar
Voyager in içinde olmak vardı şimdi hayal etmesi bile biraz heyecan birazda ürpertici ve kainatın rabbi olan Allah'a duyduğumuz hayranlık sonsuz uzayda Voyager.in içinde keşfetmek ve yaşamak zor olsada hayal gücümüz gezmiş görmüş yaşamış tanık ve şahit olmuş kadar mutlu ediyor emegine saglık reis inşallah devamı gelir başarılar dilerim 🙋♂️
vaybe ben bu konuda tek değilmişim bende o uzay araçlarında olmak isterdim
Bundan sonra reklamlara video alın bence daha mantıklı olur
Çok güzel ama çok yavaş konuşuyorsun gibi uykum geliyor
Uzaylilar msji alsada gelse şu dünyayi yok etse mk
Dostum arada ses değişiyor
bir kaç yerde sıkıntı olmuştu... kusura bakmayın lütfen
@@pasovideouzay yok ne kusuru harika çalışmaların var zil açık sen yeterli yayınla dostum 👍
En iyisi sensin kardeş
piliton, pionır, pilitonyum .... 😀
Bence videoların izlenme ve abone sayısının düşüklüğü araya koyduğunuz bolca reklamlardan kaynaklanıyor..
biz izlenmelerimizden gayet memnunuz 10 dk video yapıp 20 reklam koyanlara var siz 6 adet koyuyoruz sadece volkan bey o kadar emek ediyoruz. hakkınımız diye umuyorum
Voyager 24 milyard km uzakda
cok reklam var cok
Voyager kelimesini neden başka biri seslendiriyor🤔
Seslendiren arkadaş telafus edemiyor ondan
WIKIPEDIA'DAN KOPYALA YAPIŞTIR...
BARİ CÜMLENİN İÇİNDEKİ KELİMELERİN YERLERİNİ DEĞİŞTİRSEYDİNİZ, BÖYLE OKUMAK ÇOK ZOR OLMUŞTUR...
O kadar Türkçe kelimenin içinde sabah serifleriniz hayrolsun ney la😂😂😂mesela napiyonuz lan uzaylılar dünyaya gelinde mangal yapalım diyebilirdik
net bişey yok herşey tahmin insanlar hala zayıf
ingilizce telaffuzlarınızı düzeltin lütfen komik ve yanıltıcı oluyor.
Emek için teşekkürler ama New Horizons'ın telaffuzu berbat. Yeni Ufuklar deseniz daha iyi
Seslendirme çok kötü. Belgeselden ziyade masal anlatır gibi. Sonuna kadar izleyemedim. Ancak yine de emeğe saygı duyuyorum.
👎👎👎
He mk
👍👍
👍👍