بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ (Bu küçücük zeylin büyük bir ehemmiyeti var. Herkese menfaatlidir.) Cenab-ı Hakk'a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur'an'dan alınmıştır. Fakat tarîkatların bazısı, bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde, kāsır fehmimle Kur'an'dan istifade ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkıdır. Risale-i Nur-Sözler/521
Şu kısa tarîkın evradı: İttiba-ı sünnettir, feraizi işlemek, kebairi terk etmektir. Ve bilhassa namazı ta'dil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır. Risale-i Nur-Sözler/521
Ehl-i tasavvufun mabeyninde "fena fi'ş-şeyh, fena fi'r-resul" ıstılahatı var. Ben sofi değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte "fena fi'l-ihvan" suretinde güzel bir düsturdur. Risale-i Nur-Lem'alar/189
Tarîkatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zat da olsa şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkülleşmiştir. (Mektubat 506.sh - Risale-i Nur)
"Surelerin başlarındaki huruf-u mukattaa İlahî bir şifredir. Has abdine, onlarla bazı işaret-i gaybiye veriyor. O şifrenin miftahı, o abd-i has'tadır, hem onun veresesindedir." Mektubat - 390
O vakit Eski Said demiş: Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hamiledir, Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyet'e hamiledir, o da bir İslâm devleti doğuracak. Şeyh Bahît'e söylemiş. (Emirdağ Lâhikası 2 113.sh - Risale-i Nur)
İkincisi: Tarîk-i Nakşî hakkında denilen: Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk: Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i hestî, terk-i terk olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi. O hatıra ile beraber, birden şu fıkra tulû etti: Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr çîz: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz! Sonra senin yazdığın: "Bak kitab-ı kâinatın safha-i rengînine, ilâ âhir…" olan rengîn ve zengin şiir hatırıma geldi. O şiir ile semanın yüzündeki yıldızlara baktım. "Keşke şair olsaydım, bunu tekmil etseydim." dedim. Halbuki şiir ve nazma istidadım yokken yine başladım fakat nazım ve şiir yapamadım, nasıl hutur etti ise öyle yazdım. Benim vârisim olan sen, istersen nazma çevir, tanzim et. İşte birden hatıra gelen şu: Mektubat
Zaten Üveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı A'zam'dan (ks) ve Zeynelâbidîn (ra) ve Hasan Hüseyin (r. anhüma) vasıtasıyla İmam-ı Ali'den (ra) almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir. Risale-i Nur-Emirdağ Lâhikası 1/69
Arkadaş! Şu müşevveş eserlerim ile büyük bir şeyin etrafını kazıyorum. Amma bilmiyorum keşfedebildim mi? Veyahut sonra inkişaf edecektir. Veyahut bilâhare zuhur edecek. Keşfine yol açıp gösteriyorum. Mesnevî-i Nuriye
SUAL: Nurcu camianın ekseri "Bediüzzaman'ı beklenen büyük Mehdi as olarak kabul ediyor" bu doğru mudur? ELCEVAP: "Ekser nurcular bu fikirdedir" demek yanlıştır. Nurun birinci ve en birinci talebesi merhum H.Hulusi Efendi (ks) başta olmak, dairemizdeki birçokları bu fikirde değildir. Zira "Bediüzzaman (ra) beklenen büyük Mehdi'ydi" demek; 1) "Risale-i Nur hizmeti hitama erdi" demektir. 2) "Unu eledik, eleği astık, kıyametin kopması vaktine odaklandık" demektir. 3) "Süfyaniyet, Mehdiyete galebe etti" demektir. 4) "İsa as ve Deccal çıkmayacak" demektir. 5) "Risale-i Nur'un eksik parçaları yazılmayacak" demektir. 6) Mehdi as'ın şeriat'ı icra ve tatbik edeceğine, halife ve devlet reisi olacağına dair Üstadımızın sözlerini ve bir kısım ihbar-ı peygamberiyi (asm) inkar etmektir. 7) Süfyaniyet'in, ehl-i dalalet ve gafletin ekmeğine yağ sürmektir. 8) Nur şakirtleri başta olmak üzere, tüm ehl-i hidayet ve hizmetin himmetini kırıp, atalete sürüklemektir. 9) "O'nun piştarıyım..." diyen Bediüzzaman'ı basiretsizlikle ve hilaf-ı hakikat konuşmakla itham etmektir. 10) Gaye-i hayali kalmamış... tembelliklerini Bediüzzaman'a olan muhabbetle perdelemek isteyen dûn-himmetlileri ödüllendirmektir.
Allah'ım hepinizden ebeden razı olsun inşallah
Allah peygamber razı olsun inşallah
Allah razı olsun amin amin amin
Allah c.c razı olsun
Allah cc razı olsun
Cenabı hak hissemizi ziyade eylesin amin
Allah razı olsun.. Elhamdülillah ❤
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
(Bu küçücük zeylin büyük bir ehemmiyeti var. Herkese menfaatlidir.)
Cenab-ı Hakk'a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur'an'dan alınmıştır. Fakat tarîkatların bazısı, bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde, kāsır fehmimle Kur'an'dan istifade ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkıdır.
Risale-i Nur-Sözler/521
Şu kısa tarîkın evradı: İttiba-ı sünnettir, feraizi işlemek, kebairi terk etmektir. Ve bilhassa namazı ta'dil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır.
Risale-i Nur-Sözler/521
S ALEYKÜM.
Ehl-i tasavvufun mabeyninde "fena fi'ş-şeyh, fena fi'r-resul" ıstılahatı var. Ben sofi değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte "fena fi'l-ihvan" suretinde güzel bir düsturdur.
Risale-i Nur-Lem'alar/189
Tarîkatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zat da olsa şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkülleşmiştir.
(Mektubat 506.sh - Risale-i Nur)
"Surelerin başlarındaki huruf-u mukattaa İlahî bir şifredir. Has abdine, onlarla bazı işaret-i gaybiye veriyor. O şifrenin miftahı, o abd-i has'tadır, hem onun veresesindedir."
Mektubat - 390
Şahıs olmadan şahsi manavı olmaz.
الله راضى اولسون
Zikirde
Mekan
İhvan
Zaman önemldir
O vakit Eski Said demiş: Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hamiledir, Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyet'e hamiledir, o da bir İslâm devleti doğuracak. Şeyh Bahît'e söylemiş.
(Emirdağ Lâhikası 2 113.sh - Risale-i Nur)
İkincisi: Tarîk-i Nakşî hakkında denilen:
Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk:
Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i hestî, terk-i terk
olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi. O hatıra ile beraber, birden şu fıkra tulû etti:
Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr çîz:
Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz!
Sonra senin yazdığın: "Bak kitab-ı kâinatın safha-i rengînine, ilâ âhir…" olan rengîn ve zengin şiir hatırıma geldi. O şiir ile semanın yüzündeki yıldızlara baktım. "Keşke şair olsaydım, bunu tekmil etseydim." dedim. Halbuki şiir ve nazma istidadım yokken yine başladım fakat nazım ve şiir yapamadım, nasıl hutur etti ise öyle yazdım. Benim vârisim olan sen, istersen nazma çevir, tanzim et. İşte birden hatıra gelen şu:
Mektubat
الله راضی اولسون افندیم
Zaten Üveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı A'zam'dan (ks) ve Zeynelâbidîn (ra) ve Hasan Hüseyin (r. anhüma) vasıtasıyla İmam-ı Ali'den (ra) almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir.
Risale-i Nur-Emirdağ Lâhikası 1/69
Arkadaş! Şu müşevveş eserlerim ile büyük bir şeyin etrafını kazıyorum. Amma bilmiyorum keşfedebildim mi? Veyahut sonra inkişaf edecektir. Veyahut bilâhare zuhur edecek. Keşfine yol açıp gösteriyorum.
Mesnevî-i Nuriye
Hocam burada bir şey dikkatimi çekti füyuzat diyor..Çoğul kelime.. Feyiz anlıyordum hep.Feyiz demiyor yani feyizlerin gelmesi
SUAL: Nurcu camianın ekseri "Bediüzzaman'ı beklenen büyük Mehdi as olarak kabul ediyor" bu doğru mudur?
ELCEVAP: "Ekser nurcular bu fikirdedir" demek yanlıştır. Nurun birinci ve en birinci talebesi merhum H.Hulusi Efendi (ks) başta olmak, dairemizdeki birçokları bu fikirde değildir.
Zira "Bediüzzaman (ra) beklenen büyük Mehdi'ydi" demek;
1) "Risale-i Nur hizmeti hitama erdi" demektir.
2) "Unu eledik, eleği astık, kıyametin kopması vaktine odaklandık" demektir.
3) "Süfyaniyet, Mehdiyete galebe etti" demektir.
4) "İsa as ve Deccal çıkmayacak" demektir.
5) "Risale-i Nur'un eksik parçaları yazılmayacak" demektir.
6) Mehdi as'ın şeriat'ı icra ve tatbik edeceğine, halife ve devlet reisi olacağına dair Üstadımızın sözlerini ve bir kısım ihbar-ı peygamberiyi (asm) inkar etmektir.
7) Süfyaniyet'in, ehl-i dalalet ve gafletin ekmeğine yağ sürmektir.
8) Nur şakirtleri başta olmak üzere, tüm ehl-i hidayet ve hizmetin himmetini kırıp, atalete sürüklemektir.
9) "O'nun piştarıyım..." diyen Bediüzzaman'ı basiretsizlikle ve hilaf-ı hakikat konuşmakla itham etmektir.
10) Gaye-i hayali kalmamış... tembelliklerini Bediüzzaman'a olan muhabbetle perdelemek isteyen dûn-himmetlileri ödüllendirmektir.
Allah razı olsun amin
الله راضى اولسون