İstanbul'un Fethi - Efsaneler ve gerçekler… | Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın'la konuştuk
HTML-код
- Опубликовано: 27 авг 2024
- İlki 1911-12’de gündeme gelen “İstanbul’un Fethi” kutlamaları, 1950’lerde Sovyetlere karşı uygulanan Soğuk Savaş geriliminin de kültürel bir aracı haline gelmişti. AKP iktidarı döneminde 1453 fetih törenleri yeniden görkemli tören ve kutlamaların konusu oldu. Fatih Sultan Mehmet ve fetih referansları nihayet Hükümetin “2053 Hedef”lerine bağlandı. İstanbul’un fethinin bir ilginç konusu da iptal edilen İstanbul yerel seçimiydi. Nitekim “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” söylemi sıklıkla duyulur oldu. Zeliş Irmak güncel-tarih bağlamında gerçekler ve efsaneler, fetih ve gelecek tahayyülünü Tarihçi Yazar Erdoğan Aydın ile konuştu.
evrn.sl/AxZSNr...
#29Mayıs1453 #İstanbulunFethi #FatihSultanMehmet
çok değerli erdoğan aydın.. iyiki varsınız hocam .. çok teşekkürler yazdıklarınız ve söylemleriniz için.. sevgi saygı ve hürmetler
Ben Tarihe bakış açısının nasıl olması gerektiğini, çok değerli yazar olan Sayın Erdoğan Aydın'dan öğrendim.
Diline sağlık hocam mükemmeksiniz...
Yeni bir Turan Dursun doğuyor...
Şu an fatih ve fetih kitabını okuyorum cok guzel bir kitap elimde 5 kitabi daha var en kisa zamanda okuyacagim
Değerli ve cesaretli bir yorum olmuş teşekkür ederim Ben kendi adıma her olayda diyalektik eleştirileri tercih ediyorum Her iki yanı da önemseyen böyle bir seviyen kötüleyen veya iyimserleştiren eleştiriler çok önemli
Adam kısmen doğru kısmen yanlış konuşuyor, soğukkanlı olmaktan bahsediyor ancak kendiside soğukkanlı değil, kişisel olarak aşırı Osmanlı'cı fanatik tarihçilerin aynısı ama paraleldeki versiyonu. Çağ konusuna gelince, olayı çok yüzeysel anlattı, öncelikle çağ kavramının ne olduğunu bizim halk biliyor mu veya çağ kavramının asıl tanımının ne olduğunu bilmek lazım, bizim okullarda anlatılan bilgiye göre çağ evrensel ve tüm insanlığın etkilenmesi demektir ancak pratiğe gelince böyle bir kavramın o yüzyıllarda olması mümkün değildir. Bunun en büyük sebebi küresel bir Dünyanın olmayışından kaynaklanıyor ,yani bir olgunun veya olayın tüm Dünyayı etkilemesi imkansızdı, basit bir örnek ile 500 yılında Hindistan da yaşanan bir olay Amerika medeniyetlerinin tarihini değiştirmiyordu. Amerika nın ilk ciddi manada keşfi zaten 1492 ye dayanır. İzole yeni Dünya bir yana 3 kıtalı Dünya bile kendi içinde %100 entegre değildi, yani çağ kronolojileri sanıldığı gibi evrensel olanı değil, kıtasal, milletsel gibi tarihleri esas alarak periyotlanır, bu durumda tüm Dünyadaki gelişmeler biraz yok sayılır. Mesela Avrupa'da orta çağın başlangıcı 476 Batı Roma imparatorluğun çöküşü* olarak kabul edilirken, bizde buna kavimler göçü diyoruz, aslında ikiside tam olarak doğru değil, çünkü müslümanlar için orta çağın başlangıcı İslamiyetin doğuşu veya peygamberin yükselişi olarakta kabul edilebilir, Çinliler için farklı birşey kabul edilebilir veya Amerika medeniyetleri için. Yani aynı tartışma bir nevi orta çağın başlangıcı içinde yapılabilir. Objektif olarak bunların hiçbiri kesin kuram değildir, çünkü çağlar matematik kuramı gibi açılıp kapanmıyor, ama okullarda bunu rasyonel sayı anlatırcasına anlatırlar. Bunu böyle okuyan insanda Dünyadaki 4 çağını ikisini biz açtık diye kabul eder ama geri kalan tüm Dünya yı yok sayarak bunu dediği için doğal karşılanır böyle görmesi.
Bu paragrafı da özellikle orta çağın sonu için özetlemek istedim ,orta çağın sonuda başlangıcıda evrensel olarak kesin bitişi veya olayı olmaz , yani aslı geçen Rönesans ta Avrupa nın dolaylı orta çağdan çıkışı ,burada İstanbul un fethi daha çok batı Dünyası için kabul edilebilir bir durum olur, yani efsane demek birazda İstanbul un fethini kasten küçümsemekten başka iddia olmaz , Osmanlı tarihçilerin kabul etmediği konu ise diğer büyük kırılma olan 12 Eylül 1492 Amerika nın keşfidir. Prof. Sıfatlı bir tarihçi buna değinmeliydi özellikle , Kolomb sonrası yaşanan kolonizasyon asıl kitlesel kırılma olarak hissedilmiştir, özellikle hristiyan dini'nin Amerika'na yayılmaya başlanması, doğal bağışıklık kazanılmayan hastalıklar, büyük kolonileşme ve en önemliside diller* üzerinde yaşanan büyük bir yozlaşma söz konusu, Amerika Dünyasında yaklaşık 1 milyar insanın İngilizce, İspanyolca , Portekizce konuşması , hristiyanlık dini merkezi edinmesi, kolonizasyonun etkisinin nasıl kalıcı olduğunu rahatlıkla gösterir. Bu durumda olay bazında İstanbul un fethine nazaran Amerika nın keşfi görülür ve bu konu tarihçiler tarafından kavgalı olarak kalmıştır, sadece bu iki olay olarak değil , matbaa nın icadı*(1450) ve reform'un 95 tezle başlaması (1517) gibi olaylarda kopuşa örnek verilir. Ek bilgi olarak Amerika gibi devletlerde orta çağın sonu Amerika'nın keşfi kabul edilir ancak uzak doğu veya Çin, Hindistan gibi yerlerde bu kronolojilerde kabul edilmez ,yani kısa özetle Dünya'da hiçbir zaman ortak bir kronoloji olmadı, bu konu Oxford, Harvard gibi üniler veya küresel tarih kaynaklarında bu yüzden kabaca tarihlerce hitap edilir. (500-1500) gibi vb.
Eleştiri güzel fakat eleştirinize adam lafı ile başlamanız kaba tersleyici bir fikir oluşturmuş .
BU VİDEO YU DAHA ÇOK İZLENECEK BAŞLIKLA TEKRAR YAYINLAYINIZ,,SOSYALİSTLERİN NE KADAR DOĞRU ANLAYIŞDA OLDUĞUNU GÖRSÜN HERKES...
ŞAHANE YAA AYNEN BÖYLE HİKAYEEE,,
Mükemmel argümanlar...
Tarihçi dediniz adam senarist çıktı 😁
Zelişşş
YAHU U SAĞCILARI YADA KLASİK TARİHCİLERİ DİNLERKEN GEBERİYORUM SİNİRDEN ,YALAN YANLIŞ KAHRAMANLIK HİKAYELERİ,,BİRAZ KENDİM GİBİ DÜŞÜNENLERİ DİNLEYEYİM BARİ,,,
Cok merak ediyorum bu adam gercekten tarihci eger oyle ize fatih veya askerlerin istanbulu fetih etikden sonra yagmalamadigin ve istanbul halkina zulum etmediğini bilmesi lazim cag konusunda kismen hakli ama ilk soze başlayıp 5 dk kadar olan kisimi bidaha dusunme lazım sahsi fikrim
YAĞMA HER ZAMAN VARDIR TÜRKLERDE VE ÇOĞU FETİHLERDE,,AMA AZ AMA ÇOK ,,ANLATILAN TAMI TAMINA DOĞRUDUR ,ZULMETTİ FALAN DEMİYOR ZATEN ,,NİYE ZULMETSİN ZATEN GURUR DUYULACAK BİR YERİ ZAPTEDİYOR ,,DİNLE HEPSİNİ TAMMMMM OLARAK BÖYLEDİR DURUM.
hemde öyle bir yağmalamışlar ki 3 gün 3 gece zaten asker yağma için katılıyor savaşa