Melisa Kesmez ve usul usul öyküler anlatmak // Deniz Yüce Başarır ile Elim Kalem de Tutar Kadeh de

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 11 июл 2023
  • Deniz Yüce Başarır: "Bu bölümde de Melisa’yı daha yakından tanımanız için sordum sorularımı. Umarım işe yaramıştır. Melisa Kesmez, 1980 yılının Eylül ayında İstanbul’da doğdu. Evet, manidar bir doğum tarihi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sosyoloji eğitimi aldı. Çeşitli basın mecralarında söyleşi ve yazıları yayınlandı. Tiyatro çevirileri yaptı. İlk öykü kitabı Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz 2013 yılında yayımlandı. Onu 2015’de Bazen Bahar, 2019’da Nohut Oda ve 2022’de de, biraz önce bazı satırlarını sizinle paylaştığım Küçük Yuvarlak Taşlar izledi. Melisa’nın öykülerini bize usul usul anlatmayı sürdürmesini dileyerek bitirelim mi bölümümüzü? Kadehlerimiz, şarkılarımız, hikayelerimiz ve biz, sesimiz, bazen sessiz isyanımız sürsün böylece."
    Alıntı:
    “Sabaha karşı kapıda bir tıkırtıyla gözlerimi açtım. Oda hala karanlıktı. Rüya mı, değil mi derken birisi yeni kapıyı çaldı. Kalkıp açtım. Karşımda babam duruyor.
    “Sen hala uyuyor musun?”
    “Baba!”
    Üzerindeki neon pembe mayoya baktığımı fark etti.
    “Evden mayo getirmeyi unutmuşum. Markette benim bedenimde bir tek bu renk vardı. İyi olmadı da değil hani, ormanda koybolursam kolay bulursunuz.,” dedi. Ah benim canım babam. “Ayrıca ekmek, krem peynir, tatlı olarak da çilek reçeli, sen seversin,” diye ekledi elindeki alışveriş torbasını göstererek, “hadi, hadi, güneş doğmadan yakalayalım, giy mayonu, bekliyorum kapıda.”
    “Baba, saat kaç?”
    “Beş,” dedi sırıtarak.
    “Gabayemiş Koyu’nun duydun mu hiç?”
    “Elbette. Şevket Abi’nin yeri vardı orada yıllar evvel. Ölünce akrabaları sattı. Şimdi başkası işletiyor diye duydum.”
    “Oraya gidelim mi?”
    “Gidelim, yavrimu.”
    “Belki orası özlediğimiz yerlere benziyordur hala.”
    Yarım saat sonra Yasemin’le İpek’in tarif ettiği dikenli toprak yoldan üzerimizde sadece mayolarımızla Gabayemiş Koyu’na iniyorduk. Babam önde, ben arkada. Elini geriye uzatmış, el eleyiz. Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı… Uçanlar, koşanlar, sürünenler, sıçrayanlar ve dahi öylece durmayı seçenler. Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Hep birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.
    Deniz görünüyor nihayet. Babamın birazdan pembe mayosuyla koşup koşup suları patlata patlata atlayacağı deniz şemdi kayalıkların koynunda, çırpıntısız, bütün gece çalkalanıp geldiği, saklandığı yerde huzur bulmuşa benziyor.
    Suya varıyoruz. Babam bana dönüyor, gülümsüyor, “Baba,” diyorum, “ben hamileyim.”
    “Ah be çocuk,” der gibi bakıyor yüzüme, sesini kafamın içinde duyuyorum. Sonra diz çöküyor önümde, elini karnıma koyuyor, karnıma birinin gözlerine bakar gibi bakıyor, “Merhaba,” diyor kadifeden sesiyle, “ben Mehmet. Büyükbaba Mehmet… Hoş geldin dünyamıza, köftehor.”
    Azıcık gözleri doluyor. Benim yanağımdan pıtır pıtır yaşlar iniyor. Sonra suları patlata patlata koşup denize atlıyor, balık gibi yüzüp iyice açılıyor. Dizime kadar suya girip onun köpüklerini seyrediyorum, tuzlu su az evvel dikenlerin ısırdığı yerleri yakıyor, anne ayaklarım çocuk ayaklarımın altındaki küçük yuvarlak taşları hatırlıyor. “Merhaba,” diyorum, büyük anne denize fısıltıyla, “bak, sana kimi getirdim.”
    Babam yeterince açılınca yüzünü karaya dönüyor, “Teşekkür ederim,” diye sesleniyor. Sesi koyun iki tarafında yükselen kayalıklara çarpıp geri geliyor, bana, bir kez daha, her şeyi kapsayan o kocaman şeyin bizi de, babamı, beni ve bebeği de kapsadığını hissettiriyor.
    Gözlerimi kapatıyorum, annem geliyor gözümün önüne, sırtı bize dönük, balkona ıslak mayoları, tuzlu havluları asıyor. Gözümü açıyorum, az önce koya indiğimiz toprak yoldan birinin daha indiğini görüyorum. Önce uzak, bilemiyorum kim, ama yaklaşınca yürüyüşünden tanıyorum onu, gelenin Evren olduğunu anlıyorum.”

Комментарии • 2

  • @arzugedikli7376
    @arzugedikli7376 11 месяцев назад

    Ne kadar tatli bir ses, sakin, dingin. Cok sevdim tanimadigim bir yazara bu sekilde yakinlasmayi. Tesekkurler

  • @rcnbbr
    @rcnbbr 2 месяца назад

    Melisa Kesmez hep öykü yazsın. Biz de hep Onun yazdıklarını okuyalım