Arkadaşlar bilmişlik taslamak istemiyorum ama durum hikayeleri böyledir, olay hikayelerine alışkın olduğunuz için yadırgıyorsunuz belki ama saçma sapan dediğiniz adam Anton ÇEHOV , bunu yapmayın aksi takdirde hikayenin ismiyle örtüşen bir tutum içerisine girmiş olursunuz.
@@sevcanfidan7649 Anton ÇEHOV gibi bütün dünyada iz bırakmış büyük bir edebiyatçıyı beğenmemek eleştirinin ötesinde hadsizlik olurdu, ayrıca durum hikayesinin ne olduğunu bilmeden ilim ve sanat açısından bizden çok çok ileride olan yine böylesine büyük bir sanatçının eserine taş atmak üzülerek söylüyorum ki cahilliktir.
Coşkun ALKAN Çehov u beğenmiyorum diyen var mı? Bu hikaye herkesin hoşuna gitmeye bilir, iyi bir yazarında yazdığı on eserinden biri beğenilmeye bilir ya da okuyana hitap etmemiş olabilir. Çok abartmışsınız eleştirileri. Eminim Çehov hayatta olsaydı ve ona eleştiride bulunulsaydı o kesinlikle bu tepkiyi vermez insanları cahillikle suçlamazdı. Ve yine İnsanların fikirlerini söylettirmeyen siz ve sizin gibiler sadece cahilliğin değil, özgürlüğün kısıtlanmasının ve kraldan çok kralcılık yapanların lideri oluyorsunuz. Teşekkür ediyorum cevabınız için mutlu kalın.
Bazen Durup Düşünüyorum İnsan Nasıl Olur da Okuduğunu Anlamaz Diye? Ki bunu test etmek için uni sınavlarında okuduğunu anlama soruları da vardır. Burada yazılan yorumları görünce dinlediğini de anlayamayan çok insan varmış. Belki zaman zaman ben de yapıyorumdur bunu. Yalnız Sayın AKIN ALTAN harika bir seslendirme ile cahilliğin ne olduğunu muhteşem bir kısa hikayede bizlerle paylaşmış. Teşekkür ediyorum
Bize ilkokuldan beri okuduğunu anla diyorlar, sürekli okudum durdum. Her türden kitabı , her konuda yazıları. Artık o kadar çok okuyordum ki bir konuyu öğrenmek için dinlemek tamamen vakit kaybıydı. Matematik bile okuyarak öğreneceğim raddeye kadar.Ama sonra fark ettim ki bu sefer de dinleyemiyorum. Kimseyi ,hiçbir şeyi. Çok saçma ama öyle. Katlanamıyorum insanları dinlemeye , keşke düşünceleri yazsa da anında okuyup geçsem diyorum. Şimdi yeniden en başa dönüyorum , dinlemeye. İkisini aynı anda yapamadığım için hatalı olan ben miyim yoksa tamamen yanlış yaklaşımın sonucu mu bilemiyorum.
Tesekkurler Akln bey Sizin okudugunuz eserlerin cogu ve hstta rus edebiyatlnln hepsi bizde en meshur ve cok okunan eserlerdir Cogunu ben de okumusum lakin simdi Sizin sesinizden dinlerken sanki cok guzel bir filme baklyorummus gibi hissediyorum Sesinize ssgllk.👏👏👏👏👏🌷👏👏👏
Rus edebiyatı çok kasvetli ..Dünya tarihi hep böyle adaletsizliklerle dolu ve hâla da devam ediyor aynı olaylar..Insanlar merhameti ve sevgiyi empatiyi öğrenemiyor Ne zaman öğrenirlerse dünya cennet olacak.
Socratesi, bu hikayedeki karakteri bugün mahkemeye getir hiç birşey değişmez ki değişmedi zaten günümüz mahkemelerinin adaletinin farkındayız bence. Hiç ilerleme göstermememiz gerçekten inanılmaz.
Çiftçiler Birliği doktoru işini bitirip lojmanına gitmek üzere hastaneden çıktı. Bu esnada, yanına elmacık kemikleri çıkık, sarışın bir köylü genç yaklaştı. Gencin üzerindeki palto yırtılmış, ayağındaki çizmede bol ve eskimişti. Doktora, -Doktor bey... şey... Sizden bir ricam olucak... -Söyle bakalım delikanlı. İstediğin ne? Yoksul genç eliyle burnunu aşağıdan yukarı sıvazladı ve gökyüzüne baktı. Sonra konuşmaya devam etti: -Sizden dileğim... Doktor efendi, bu hastanede, hapishanenin koğuşunda kardeşim Vaska yatıyor. Varvarino köyünden demirci Vaska. -E, yatıyormuş ne var bunda? -Doktor efendi, ben onun ağabeyiyim. Babamın iki oğlu var biri benim. Adım Kirila. Diğeride erkek kardeşim Vaska .Ayrıca üç tanede kız kardeşimiz var. Vaska evli ve küçük bir çocuğu var. Ailemiz kalabalık ama içimizde bir tane çalışanımız yok. Bir demir dükkânımız var ama onunda ocağı iki yıldır tütmüyor. Demircilikten anlamadığım için bir bez fabrikasında çalışıyorum. Babamın eli artık iş tutmuyor. O çalışamadığı içinde ev halkı aç kaldı. -Benden istediğin nedir? -Bir büyüklük yapın, Vaska’nın hapishaneden çıkmasını sağlayın. Doktor, Kirila’yı dikkatle süzdü. Bir şey söylemeye gereği duymadan yoluna devam etti. Köylü genç arkasından koştu. Doktorun ayağına kapandı. Eliyle burnunu sıvazlayıp yalvarmaya başladı: -Benim has beyim! Büyüklüğünü babalığını göster bize, Vaska’yı bırakın gitsin! Yaşadığımız müddetçe sana dua ederiz. Ne olur efendim, bırakın onu. Evde herkes açlıktan ölecek. Anamla Vaska'nın karısı gece-gündüz ağlıyor. Yemin ederim yalan söylemiyorum. İyi yürekli beyciğim. Vaska’yı salıverin. Köylünün bu yalvarmalarına doktor öfkelenmeye başlamıştı. -Sen aklını mı oynattın! O adamı nasıl bırakırım? Suçlu olduğunu bilmiyor musun? Kiril ağlamaya başladı. -Ne olur bırakın. Yalvarıyorum size. -Ne kadar salaksın. Ben hapishane müdürü müyüm? Hastalığını tedavi etmem için onu buraya getirdiler. Ben de iyileşmesi için uğraşıyorum. Seni hapse atmaya yetkim olmadığı gibi onu salıvermeye de yetkim yok. Söylediklerimi anladı mı ? -Siz beni anlamıyorsunuz. Onu suçsuz yere hapse attılar. Buraya getirilmeden önce de bir yıl başka bir hapishanede kaldı. Hapishanede niçin yattığını kimse bilmiyor. Hırsızlık yapsa ya da birini öldürse neyse, ama boş yere zavallıyı çürütüyorlar . -Söylediğin doğru olabilir, fakat bunun benimle bir ilgisi yok. - Beni anlamadınız herhalde. O zavallıyı hapse attılar diyorum. Fakat bunu neden yaptıklarını kendileri de bilmiyor. Vaska biraz fazlaca içki içmiş, ne yaptığının farkında bile değilmiş. O sırada babamın kulağını koparmış, kendi yanağını ağaç budağına takıp yırtmış. Anlayacağın çok sarhoşmuş. İki arkadaş Ermeni bakkalın dükkânını basıp Türk tütünü çalmak için sözleşmişler. Sarhoş olduğundan bizim salak da onlara uymuş. Birlikle kilidi kırmışlar, dükkana girmişler. Yemedik halt bırakmamışlar. Dükkânın altı üstüne gelmiş, unlar yerlere saçılmış, camlar kırılmış... Hepsi sarhoşluktan işte. Derken, bekçi gelivermiş. Üçünü de yakaladığı gibi ertesi gün savcının önüne çıkarmış. Hep birlikte bir yıl tutuklu kaldıktan sonra geçen hafta ilçe mahkemesinde yargılandılar. Jüri toplanıp karar verdi. Vaska diğerlerinden daha az suçlu olmasına karşın efendilerin keyfine kaldığı için onların elebaşı sayıldı. İki genç hapsi boyladı, fakat bizim Vaska üç yıl kürek cezası aldı. Diğerleri cezalarını ilçe hapishanesinde çekerken. Vaska hükümlü konvoyu ile Sibirya’ya sürgüne gönderilecek. Tanrı aşkına söyler misiniz, adalet bunun neresinde? -Söyledim ya, bu benim işim değil. Gerekli makamlara gidip derdini anlat. -Yapmadım mı sanıyorsun? Mahkemeye dilekçe vermek istedim, dilekçemi almadılar. İlçe emniyet amirliğine gittim, savcılığın kapısını aşındırdım, kimseyi ilgilendirmiyormuş. Peki, onları ilgilendirmezse kimi ilgilendirir? Beyim, siz burada en yetkili kişisiniz, ve her istediğinizi yapacak güçtesiniz. Doktor içini çekti. -Söyledim ya, sen aptalın birisin. Halk jürisi karar verdiğine göre artık değil emniyet amiri; bu durumda ne vali, ne de bakan bir şey yapamaz . Sen boş yere çabalıyorsun. -Peki, hapis kararını veren kişi kim? -Sen söyledin ya, halk jürisindeki beyler. -Öyle bey mi olurmuş! Bizim köyden Andrey Gurev ve Alyoşka Juk vardı... hepside köylü parçası. -Kafan çalışmıyor. Konuşmak mümkün değil seninle . Doktor böyle diyerek evine yöneldi. Kirila yine peşinden koşmak istediyse de kapının kapandığını görünce durdu. Hastane avlusunda başına şapkasını giymeden on dakika kadar bekledi, doktorun lojmanını izledi. Ümidi kesince avlu kapısına doğru yürüdü. Sokağa çıkarken; Kime gitsem acaba? Herkes benim işim değil diyor. Öyleyse bu kimin işi? Bunlara rüşvet vermeden işini göremezsin. Doktor bile konuşurken gözünü elimden ayırmıyor. Acaba on ruble cebine koyar mıyım diye. Ama olmaz, valiye çıkıp işimi çözerim. Diye homurdanıyordu. Kendi kendine söylenirken, bir umut diyerek arkasına son bir kez daha baktı. Havanın soğuğu kırılmış, ayağının altındaki karlar çamurlu su olmuştu. İleride, tepenin üstünde küçük ilçe merkezi görünüyordu. Buradaki mahkemede kardeşi Vaska'yı yargılanmıştı. Ortalık ıssızdı. Önünde sadece bir yaşlı adam öksüre öksüre yürüyordu. Adamın arkasından yetişen Kirila -Merhaba, dede! diye selam verdi. -Merhaba, oğlum... -Satmaya mı götürüyorsun? Böylece laf lafı açtı konuşmaya başladılar. Kiril hastaneye niçin geldiğini, doktorla neler konuştuğunu uzun uzun anlattı. Kasabaya girerlerken yaşlı adam da ona düşündüklerini söyledi: - Doktor okumuş bir beyefendidir. Bu işler onun halledeceği işler değil. Ancak sana bir tavsiyede bulunur ya da bir yazı yazıp işini kolaylaştırır. Böylesi işler için başka devlet daireleri vardır. Sen onlara baş vuracaksın. Polise ,savcılığa gitmeye kalksan senin işini onlar da çözemez . -O zaman kime gideyim? -Bu işlerle ilgilenen, il meclis üyesi vardır. Ona gideceksin. Hemen Bay Sineokov’u gör. -Zolotovo’da mı? -Evet, orada. Kendisi en yetkili kişidir. İlçe emniyet amirine de gidebilirsin, inan bana oğul köylülerle ilgili konularda en yetkili kişi odur. -Fakat buraya çok uzak, dede. -İşin halledilecek ise uzak olsun gideceksin. Madem senin için bu iş bu kadar önemli gideceksin. -Orası öyle... Kendisine dilekçe mi vereceğim ? - Ne yapacağını oraya vardığında sana söylerler. Dilekçe vermen gerekirse orada kendi özel yazıcısı var, yazar . Yaşlı adamdan ayrılan Kirila , bir süre durdu ve düşündü, sonra geriye dönüp geldiği yöne yürümeye başladı. Zolotovo’ya gitmeye karar vermişti. Aradan bir hafta geçti. Doktor işlerini bitirmiş, evine gitmek amacıyla dış kapıdan çıkmıştı. Lojmanının avlusuna geldiğinde orada Kirila’yı gördü. Bu kez yanında solgun yüzlü, sıska bir ihtiyarda bulunuyordu. Adam sürekli kafasını sallıyor, dişsiz ağzından birtakım garip sesler çıkarıyordu. Kirila söze başladı. -Doktor bey, yine ocağınıza düştük. Babamı da yanımda getirdim; ne olur bizden iyiliğinizi esirgemeyin. Vaska’yı bırakıverin. İl meclis üyesi Sineokov’un yanına varmıştım, beni dinlemek bile istemedi. Kovdu. Kirila'nın konuşması bitince, yaşlı babası titreyen kaşlarını kaldırarak, fısıltı halinde: -Yüce efendim, büyüklüğünüzü esirgemeyin. Bizler yoksul kişileriz, yapacağınız iyiliğe karşılık veremeyiz. Ama Kirila ile Vaska istediğiniz her işi yapar. Kirila adeta yemin ediyormuş gibi elini yukarı kaldırdı. Doktora, -Beyim çalışıp iyiliğinizi öderiz. Ne olur yardım edin. Çoluk çocuk açlıktan kırılacak . Herkes evde ağlıyor, efendim. Genç köylüyle babası bunları söyledikten sonra kol kola girdiler. Aynı anda doktorun ayaklarına kapandılar. Bu manzara doktoru sinirlendirdi. Ayaklarına babayla oğlunun yüzünden geriye çekti. Onlar ayağa kalkarken doktor arkasına bile bakmadan yürüyüp gitti. Son
Bu adalet sisteminin aynısı Kafka’ın kitabında da yer alıyor gerçekten sonun böyle bitmesi üzücü. Bu kitapta doktor bey de biraz cahillik göstermiyormu sizce de ?
Ee bi sonuca bağlanmadı yaa, hikaye çok sinir bozucu, hiç kimse sorunu benimsemiyor. Adamın dilekçesini bile kabul etmiyorlar. Mezun olmam için bi dersi almak için dilekçe vermeye gittim onu da almamışlardı. Rektör direk alıyor ama kendi bölümüm işi yokuşa sürüyor. Tam damarıma bastı anlatılan olay ☹️
Ne kadar büyüleyici bir ses, Ses anlam veriyor. Siz bir hediyesini insanlıga.
Uyurken de dinleyebildiğim kadar dinlemeyi adet edindim müthiş
Arkadaşlar bilmişlik taslamak istemiyorum ama durum hikayeleri böyledir, olay hikayelerine alışkın olduğunuz için yadırgıyorsunuz belki ama saçma sapan dediğiniz adam Anton ÇEHOV , bunu yapmayın aksi takdirde hikayenin ismiyle örtüşen bir tutum içerisine girmiş olursunuz.
Tamam bu bir durum hikayesi hatta Çehov da kurucusudur fakat hikayeyi beğenip beğenmemek cahillik göstergesi değil kişilerin zevkleriyle ilgilidir
@@sevcanfidan7649 Anton ÇEHOV gibi bütün dünyada iz bırakmış büyük bir edebiyatçıyı beğenmemek eleştirinin ötesinde hadsizlik olurdu, ayrıca durum hikayesinin ne olduğunu bilmeden ilim ve sanat açısından bizden çok çok ileride olan yine böylesine büyük bir sanatçının eserine taş atmak üzülerek söylüyorum ki cahilliktir.
Coşkun ALKAN Çehov u beğenmiyorum diyen var mı? Bu hikaye herkesin hoşuna gitmeye bilir, iyi bir yazarında yazdığı on eserinden biri beğenilmeye bilir ya da okuyana hitap etmemiş olabilir. Çok abartmışsınız eleştirileri. Eminim Çehov hayatta olsaydı ve ona eleştiride bulunulsaydı o kesinlikle bu tepkiyi vermez insanları cahillikle suçlamazdı. Ve yine İnsanların fikirlerini söylettirmeyen siz ve sizin gibiler sadece cahilliğin değil, özgürlüğün kısıtlanmasının ve kraldan çok kralcılık yapanların lideri oluyorsunuz. Teşekkür ediyorum cevabınız için mutlu kalın.
@@sevcanfidan7649 Hiçbir şey üretmeden en tepedekini eleştirmek ne kadar kolay... Size de iyi günler
@@sevcanfidan7649 kesinlikle haklısın.
Bazen Durup Düşünüyorum İnsan Nasıl Olur da Okuduğunu Anlamaz Diye? Ki bunu test etmek için uni sınavlarında okuduğunu anlama soruları da vardır. Burada yazılan yorumları görünce dinlediğini de anlayamayan çok insan varmış. Belki zaman zaman ben de yapıyorumdur bunu. Yalnız Sayın AKIN ALTAN harika bir seslendirme ile cahilliğin ne olduğunu muhteşem bir kısa hikayede bizlerle paylaşmış. Teşekkür ediyorum
Bize ilkokuldan beri okuduğunu anla diyorlar, sürekli okudum durdum. Her türden kitabı , her konuda yazıları. Artık o kadar çok okuyordum ki bir konuyu öğrenmek için dinlemek tamamen vakit kaybıydı. Matematik bile okuyarak öğreneceğim raddeye kadar.Ama sonra fark ettim ki bu sefer de dinleyemiyorum. Kimseyi ,hiçbir şeyi. Çok saçma ama öyle. Katlanamıyorum insanları dinlemeye , keşke düşünceleri yazsa da anında okuyup geçsem diyorum. Şimdi yeniden en başa dönüyorum , dinlemeye. İkisini aynı anda yapamadığım için hatalı olan ben miyim yoksa tamamen yanlış yaklaşımın sonucu mu bilemiyorum.
Ses tonu Etkileyici .... Teşekkür ederim... Sonunda sesli kitap da aradığım sesi buldum...
Akin bey sizi dinlemek buyuk zevk,,Anton Cehov'un tum hikayelerini seslendirmenizi sizden rica ediyorum,,tesekkur ederim.hurmetlerimle
Akın Bey sesiniz ve kayıtlarınız büyük nimet. Sonsuz teşekkürler.
AKIN BEY İYİKİ VARSINIZ ELLERİNİZE EMEĞİNİZE SAĞLIK DİNLEMEYE DEVAM EDİYORUZ SELAMLAR SAYGILAR
Huzur veren bir sesiniz var.
Cahillik temiz bir sayfa gibidir. Yazmak için büyük fırsat .
Tesekkurler Akln bey Sizin okudugunuz eserlerin cogu ve hstta rus edebiyatlnln hepsi bizde en meshur ve cok okunan eserlerdir Cogunu ben
de okumusum lakin simdi Sizin sesinizden dinlerken sanki cok guzel bir filme baklyorummus gibi hissediyorum Sesinize ssgllk.👏👏👏👏👏🌷👏👏👏
İndiriyorum Çalışırken dinliycem Sesinize saglık Akın bey Müthişsiniz👏👍🙏🌹
Akın bey seslendirmeniz için teşekkürler. emeginize saglik
Rus edebiyatı çok kasvetli ..Dünya tarihi hep böyle adaletsizliklerle dolu ve hâla da devam ediyor aynı olaylar..Insanlar merhameti ve sevgiyi empatiyi öğrenemiyor
Ne zaman öğrenirlerse dünya cennet olacak.
Aslında demek istediğim tamda bu bravo...
Socratesi, bu hikayedeki karakteri bugün mahkemeye getir hiç birşey değişmez ki değişmedi zaten günümüz mahkemelerinin adaletinin farkındayız bence. Hiç ilerleme göstermememiz gerçekten inanılmaz.
Rus edebiyatının soğuk tarzı insanı cidden ısıtıyor. Buzdolabındaki sıcak süt misali... 😉
Anlatılan duruma göre suç yok mu yani ?
Çok teşekkür ederim bize ayırdığız zaman ve çıkarsızca yaptığınız paylaşımlar için💙
Çiftçiler Birliği doktoru işini bitirip lojmanına gitmek üzere hastaneden çıktı. Bu esnada, yanına elmacık kemikleri çıkık, sarışın bir köylü genç yaklaştı. Gencin üzerindeki palto yırtılmış, ayağındaki çizmede bol ve eskimişti. Doktora,
-Doktor bey... şey... Sizden bir ricam olucak...
-Söyle bakalım delikanlı. İstediğin ne?
Yoksul genç eliyle burnunu aşağıdan yukarı sıvazladı ve gökyüzüne baktı. Sonra konuşmaya devam etti:
-Sizden dileğim... Doktor efendi, bu hastanede, hapishanenin koğuşunda kardeşim Vaska yatıyor.
Varvarino köyünden demirci Vaska.
-E, yatıyormuş ne var bunda?
-Doktor efendi, ben onun ağabeyiyim. Babamın iki oğlu var biri benim. Adım Kirila. Diğeride erkek kardeşim Vaska .Ayrıca üç tanede kız kardeşimiz var. Vaska evli ve küçük bir çocuğu var. Ailemiz kalabalık ama içimizde bir tane çalışanımız yok. Bir demir dükkânımız var ama onunda ocağı iki yıldır tütmüyor. Demircilikten anlamadığım için bir bez fabrikasında çalışıyorum. Babamın eli artık iş tutmuyor. O çalışamadığı içinde ev halkı aç kaldı.
-Benden istediğin nedir?
-Bir büyüklük yapın, Vaska’nın hapishaneden çıkmasını sağlayın.
Doktor, Kirila’yı dikkatle süzdü. Bir şey söylemeye gereği duymadan yoluna devam etti. Köylü genç arkasından koştu. Doktorun ayağına kapandı. Eliyle burnunu sıvazlayıp yalvarmaya başladı:
-Benim has beyim! Büyüklüğünü babalığını göster bize, Vaska’yı bırakın gitsin! Yaşadığımız müddetçe sana dua ederiz. Ne olur efendim, bırakın onu. Evde herkes açlıktan ölecek. Anamla Vaska'nın karısı gece-gündüz ağlıyor. Yemin ederim yalan söylemiyorum. İyi yürekli beyciğim. Vaska’yı salıverin.
Köylünün bu yalvarmalarına doktor öfkelenmeye başlamıştı.
-Sen aklını mı oynattın! O adamı nasıl bırakırım? Suçlu olduğunu bilmiyor musun?
Kiril ağlamaya başladı.
-Ne olur bırakın. Yalvarıyorum size.
-Ne kadar salaksın. Ben hapishane müdürü müyüm? Hastalığını tedavi etmem için onu buraya getirdiler. Ben de iyileşmesi için uğraşıyorum. Seni hapse atmaya yetkim olmadığı gibi onu salıvermeye de yetkim yok. Söylediklerimi anladı mı ?
-Siz beni anlamıyorsunuz. Onu suçsuz yere hapse attılar. Buraya getirilmeden önce de bir yıl başka bir hapishanede kaldı. Hapishanede niçin yattığını kimse bilmiyor. Hırsızlık yapsa ya da birini öldürse neyse, ama boş yere zavallıyı çürütüyorlar .
-Söylediğin doğru olabilir, fakat bunun benimle bir ilgisi yok.
- Beni anlamadınız herhalde. O zavallıyı hapse attılar diyorum. Fakat bunu neden yaptıklarını kendileri de bilmiyor. Vaska biraz fazlaca içki içmiş, ne yaptığının farkında bile değilmiş. O sırada babamın kulağını koparmış, kendi yanağını ağaç budağına takıp yırtmış. Anlayacağın çok sarhoşmuş. İki arkadaş Ermeni bakkalın dükkânını basıp Türk tütünü çalmak için sözleşmişler. Sarhoş olduğundan bizim salak da onlara uymuş. Birlikle kilidi kırmışlar, dükkana girmişler. Yemedik halt bırakmamışlar. Dükkânın altı üstüne gelmiş, unlar yerlere saçılmış, camlar kırılmış... Hepsi sarhoşluktan işte. Derken, bekçi gelivermiş. Üçünü de yakaladığı gibi ertesi gün savcının önüne çıkarmış. Hep birlikte bir yıl tutuklu kaldıktan sonra geçen hafta ilçe mahkemesinde yargılandılar. Jüri toplanıp karar verdi. Vaska diğerlerinden daha az suçlu olmasına karşın efendilerin keyfine kaldığı için onların elebaşı sayıldı. İki genç hapsi boyladı, fakat bizim Vaska üç yıl kürek cezası aldı. Diğerleri cezalarını ilçe hapishanesinde çekerken. Vaska hükümlü konvoyu ile Sibirya’ya sürgüne gönderilecek. Tanrı aşkına söyler misiniz, adalet bunun neresinde?
-Söyledim ya, bu benim işim değil. Gerekli makamlara gidip derdini anlat.
-Yapmadım mı sanıyorsun? Mahkemeye dilekçe vermek istedim, dilekçemi almadılar. İlçe emniyet amirliğine gittim, savcılığın kapısını aşındırdım, kimseyi ilgilendirmiyormuş. Peki, onları ilgilendirmezse kimi ilgilendirir? Beyim, siz burada en yetkili kişisiniz, ve her istediğinizi yapacak güçtesiniz.
Doktor içini çekti.
-Söyledim ya, sen aptalın birisin. Halk jürisi karar verdiğine göre artık değil emniyet amiri; bu durumda ne vali, ne de bakan bir şey yapamaz . Sen boş yere çabalıyorsun.
-Peki, hapis kararını veren kişi kim?
-Sen söyledin ya, halk jürisindeki beyler.
-Öyle bey mi olurmuş! Bizim köyden Andrey Gurev ve Alyoşka Juk vardı... hepside köylü parçası.
-Kafan çalışmıyor. Konuşmak mümkün değil seninle .
Doktor böyle diyerek evine yöneldi. Kirila yine peşinden koşmak istediyse de kapının kapandığını görünce durdu. Hastane avlusunda başına şapkasını giymeden on dakika kadar bekledi, doktorun lojmanını izledi. Ümidi kesince avlu kapısına doğru yürüdü.
Sokağa çıkarken;
Kime gitsem acaba? Herkes benim işim değil diyor. Öyleyse bu kimin işi? Bunlara rüşvet vermeden işini göremezsin. Doktor bile konuşurken gözünü elimden ayırmıyor. Acaba on ruble cebine koyar mıyım diye. Ama olmaz, valiye çıkıp işimi çözerim. Diye homurdanıyordu.
Kendi kendine söylenirken, bir umut diyerek arkasına son bir kez daha baktı. Havanın soğuğu kırılmış, ayağının altındaki karlar çamurlu su olmuştu. İleride, tepenin üstünde küçük ilçe merkezi görünüyordu. Buradaki mahkemede kardeşi Vaska'yı yargılanmıştı. Ortalık ıssızdı. Önünde sadece bir yaşlı adam öksüre öksüre yürüyordu. Adamın arkasından yetişen Kirila
-Merhaba, dede! diye selam verdi.
-Merhaba, oğlum...
-Satmaya mı götürüyorsun?
Böylece laf lafı açtı konuşmaya başladılar. Kiril hastaneye niçin geldiğini, doktorla neler konuştuğunu uzun uzun anlattı. Kasabaya girerlerken yaşlı adam da ona düşündüklerini söyledi:
- Doktor okumuş bir beyefendidir. Bu işler onun halledeceği işler değil. Ancak sana bir tavsiyede bulunur ya da bir yazı yazıp işini kolaylaştırır. Böylesi işler için başka devlet daireleri vardır. Sen onlara baş vuracaksın. Polise ,savcılığa gitmeye kalksan senin işini onlar da çözemez .
-O zaman kime gideyim?
-Bu işlerle ilgilenen, il meclis üyesi vardır. Ona gideceksin. Hemen Bay Sineokov’u gör.
-Zolotovo’da mı?
-Evet, orada. Kendisi en yetkili kişidir. İlçe emniyet amirine de gidebilirsin, inan bana oğul köylülerle ilgili konularda en yetkili kişi odur.
-Fakat buraya çok uzak, dede.
-İşin halledilecek ise uzak olsun gideceksin. Madem senin için bu iş bu kadar önemli gideceksin.
-Orası öyle... Kendisine dilekçe mi vereceğim ?
- Ne yapacağını oraya vardığında sana söylerler. Dilekçe vermen gerekirse orada kendi özel yazıcısı var, yazar .
Yaşlı adamdan ayrılan Kirila , bir süre durdu ve düşündü, sonra geriye dönüp geldiği yöne yürümeye başladı. Zolotovo’ya gitmeye karar vermişti.
Aradan bir hafta geçti. Doktor işlerini bitirmiş, evine gitmek amacıyla dış kapıdan çıkmıştı. Lojmanının avlusuna geldiğinde orada Kirila’yı gördü. Bu kez yanında solgun yüzlü, sıska bir ihtiyarda bulunuyordu. Adam sürekli kafasını sallıyor, dişsiz ağzından birtakım garip sesler çıkarıyordu.
Kirila söze başladı.
-Doktor bey, yine ocağınıza düştük. Babamı da yanımda getirdim; ne olur bizden iyiliğinizi esirgemeyin. Vaska’yı bırakıverin. İl meclis üyesi Sineokov’un yanına varmıştım, beni dinlemek bile istemedi. Kovdu.
Kirila'nın konuşması bitince, yaşlı babası titreyen kaşlarını kaldırarak, fısıltı halinde:
-Yüce efendim, büyüklüğünüzü esirgemeyin. Bizler yoksul kişileriz, yapacağınız iyiliğe karşılık veremeyiz. Ama Kirila ile Vaska istediğiniz her işi yapar.
Kirila adeta yemin ediyormuş gibi elini yukarı kaldırdı. Doktora,
-Beyim çalışıp iyiliğinizi öderiz. Ne olur yardım edin. Çoluk çocuk açlıktan kırılacak . Herkes evde ağlıyor, efendim.
Genç köylüyle babası bunları söyledikten sonra kol kola girdiler. Aynı anda doktorun ayaklarına kapandılar. Bu manzara doktoru sinirlendirdi. Ayaklarına babayla oğlunun yüzünden geriye çekti. Onlar ayağa kalkarken doktor arkasına bile bakmadan yürüyüp gitti.
Son
Sesiniz cok etkili ve dinlemek cok güzel üstad 👍
Ağzınıza sağlık. En ufak bir öksürük bekleme yanlışlık olmadı. Akın bey
Ses inanılmaz aradığım sesi buldumm
Seslendirme aşırı iyi
Çok teşekkürler...
Sesiniz çok güzel çok teşekkür ederiz emeğinize tek sorun hikaye kötü
Harika tebrik ederim
Teşekkür ederim emeğinize sesinize saglik
Teşekkürler...
🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉
daha cok cehov lutfen..
Efenim agziniza saglik
Anna karaninayı ve savaş barışı da okusanız
Akın abi saygılarımla...👋🏻 Yarın inşallah yeniden kitap okumaya başlıyacağım uzun zamandır kitaplarla dertleşmiyorum eminim bsba iyi gelicek
Aynen
Güzel seslendirmeniz için teşekkürler ancak öykülerde hangi yayınevlerinden yararlandığınızı açıklamalarda belirtin lütfen, hiçbirinde göremedim.
Teşekkurler
Her akşam en az iki hikaye dinlerim
Bu adalet sisteminin aynısı Kafka’ın kitabında da yer alıyor gerçekten sonun böyle bitmesi üzücü. Bu kitapta doktor bey de biraz cahillik göstermiyormu sizce de ?
Bencede gösteriyor~
Kocakarı Izergili okuya bilir misiniz, lutfen?
TŞKKRLR
👏👏👏👏👏👍👍
E devamı nerde böylemi bitecekti
Cok iyisiniz
👍
Ee bi sonuca bağlanmadı yaa, hikaye çok sinir bozucu, hiç kimse sorunu benimsemiyor. Adamın dilekçesini bile kabul etmiyorlar. Mezun olmam için bi dersi almak için dilekçe vermeye gittim onu da almamışlardı. Rektör direk alıyor ama kendi bölümüm işi yokuşa sürüyor. Tam damarıma bastı anlatılan olay ☹️
selin özdemir sanırım anlamadın ve sonuç olarak sen de cahil oluyorsun
Tamam işte dinlediğin şey başarılı olmuş.
@@ulkiyeaydemir2772 ahahahah sen niye bu kadar atarlısın
🙏👏👏👏
😊
❤
Güzel reklamlardı. Arada bir sesli kitap çıkmasa iyidi😑
👍💐
Nasıl bi son oldu anlamadımki...
Durum hikayelerinin özelliği bu
@@sudecsk07 Teşekkürler...
🎉
👍🇹🇷🇦🇿👍
Bir şey anlamadım il meclis üyesiyle görüşmeden mi doktara tekrar gitmiş çok saçma
Burada cahillerin köylüler deyil doktor ve vazifeli şaxslar olduğunu anladım
Merhaba...
Aman ne biçim bitti ya
🖒🖒
Merhaba Akın bey bu hikayenin ana fikri nedir peki?
cahil olan kimseye heckesin rehmi gelmez.(
.
Ne kadar saçma bir hikaye devamı nerede
Mükemmel bir hikaye
Ahahaahh sonda ben de bi şok olmuştum
durum hikayesi bu tarzı bu
0
takip edemedim benim için fazla hızlıydı
CAHILLIK YANI TURKIYE