Çocuktum,annem söylerdi bu türküyü.Çok güzel bir sesi vardı, onu dinlerken hep hüzünlenirdi çocuk yüreğim hemde büyük zevk alırdım.Bugün de ağlayarak dinledim .
Fatma Râşide [Turhan] Dede Abdülhamid Hamdî Efendi’nin kaydına göre Fatma Râşide Hanım 6 Şevvâl 1317/ 7 Şubat 1900 tarihinde doğmuştur. Söz konusu kayıt şu şekildedir: “Sene 317 Şevvâl-i şerîfin altıncı günü pazartesi bi-mennihi Te‛âlâ Fâtıma Râşide binti Kemâleddin zîb-i mehd-i vücûd oldu. Ce‛alehallâhu Te‛âlâ râşideten mehdiyyeten ve mine’s-sâlihâti ve’h-fazahâ ve iyyânâ ve cemî‛i evlâdinâ ve ahfâdinâ ve ehli beytinâ min fiteni âhiri’z-zamâni ve min şürûri’l-insi ve’lcânn. Bi-câhi nebiyyi âhiri’z-zamân sallî ve sellim aleyhi’r-Rahmân mahtelefe’l-melevân ve alâ âlihi ve ashâbihi ve ehli beytihi zevi’l-irşâdi ve’l-‛irfân. Âmin” Kemâleddin Efendi de kızının doğumuna şu beyitle tarih düşürmüştür: Söyledim târîhini cevher gibi Râşidemiz doğdu mehd-i ‛âleme (1317) Canan Karatay’ın aktardığına göre gençliğinde Râşide Hanım’ın güzelliği dillere destan imiş. Harputlu anneler onu oğullarına istemek için konağa gelir giderlermiş. O günlerde konaktaki hizmetkârlardan biri de ona âşık olmuş. Bu geliş gidişler, kahve pişirmeler, ağırlanıp uğurlanmalar ve “gelin gideceği” söylentileri onu dilhûn etmekte, fakat bu onulmaz derdi kimselere söyleyememektedir. Birgün bir şey almak için konağın odalarından birine girince Râşide Hanım’ın namaz kıldığını görmüş ve artık gizleyemediği duygularını bugün çeşitli kaynaklarda “anonim” olarak kaydedilen şu Harput türküsünü yakarak dile getirmiştir: Odasına vardım olur mu böyle, Ellerin koynunda merhamet eyle, Bir derdin olursa gel bana söyle, Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim, Nazlı yârdan ayrılmışam, nere gideyim, Odasına vardım, kahve pişirir, Kınalı parmaklar fincan döşürür, O yârin bakışı beni şaşırır, Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim, Nazlı yârdan ayrılmışam, nere gideyim, Odasına vardım, namaza durmuş, Kaşları, gözleri kendine uymuş, Sanırım karşımda bir ay'dır doğmuş, Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim, Nazlı yârdan ayrılmışam, kime gideyim. Ancak bu aşk türkülerde kalmış, Râşide Hanım yukarıda da bahsedildiği üzere Cumhuriyet’in ilân edildiği gün dönemin El‛azîz savcısı Rize Çayeli eşrâfından Şerifoğullarına mensup Mehmed Şefik Bey [Turhan] ile evlenmiştir. Eşinin vazifesi dolayısıyla memleketin çeşitli yerlerinde bulunan, bilâhere Üsküdar-Kuzguncuk’a yerleşen Râşide Hanım 26 Mart 1989’da vefât etmiş ve Kuzguncuk Nakkaştepe mezarlığına defnedilmiştir.
Çocuktum,annem söylerdi bu türküyü.Çok güzel bir sesi vardı, onu dinlerken hep hüzünlenirdi çocuk yüreğim hemde büyük zevk alırdım.Bugün de ağlayarak dinledim .
Bütün eserlerin içimizi yakıyor üstad mekanın cennet olsun dualarımızla gönderiye teşekkür ediyorum
Mekânın cennet olsun üstad ❤
Allah rahmet eylesin cümle geçenlere
Güzel türkü
MEKANIN CENNET OLSUN............
Muafafa Kemal,Diyarbakırda Celal
Güzelsesi dinlemiş
Sen şark bülbülü güzelsessin demiß..
Fevkalade
Fatma Râşide [Turhan]
Dede Abdülhamid Hamdî Efendi’nin kaydına göre Fatma Râşide Hanım 6 Şevvâl 1317/
7 Şubat 1900 tarihinde doğmuştur. Söz konusu kayıt şu şekildedir: “Sene 317 Şevvâl-i şerîfin
altıncı günü pazartesi bi-mennihi Te‛âlâ Fâtıma Râşide binti Kemâleddin zîb-i mehd-i vücûd
oldu. Ce‛alehallâhu Te‛âlâ râşideten mehdiyyeten ve mine’s-sâlihâti ve’h-fazahâ ve iyyânâ ve
cemî‛i evlâdinâ ve ahfâdinâ ve ehli beytinâ min fiteni âhiri’z-zamâni ve min şürûri’l-insi ve’lcânn.
Bi-câhi nebiyyi âhiri’z-zamân sallî ve sellim aleyhi’r-Rahmân mahtelefe’l-melevân ve alâ
âlihi ve ashâbihi ve ehli beytihi zevi’l-irşâdi ve’l-‛irfân. Âmin”
Kemâleddin Efendi de kızının doğumuna şu beyitle tarih düşürmüştür:
Söyledim târîhini cevher gibi
Râşidemiz doğdu mehd-i ‛âleme (1317)
Canan Karatay’ın aktardığına göre gençliğinde Râşide Hanım’ın güzelliği dillere destan
imiş. Harputlu anneler onu oğullarına istemek için konağa gelir giderlermiş. O günlerde
konaktaki hizmetkârlardan biri de ona âşık olmuş. Bu geliş gidişler, kahve pişirmeler,
ağırlanıp uğurlanmalar ve “gelin gideceği” söylentileri onu dilhûn etmekte, fakat bu onulmaz
derdi kimselere söyleyememektedir. Birgün bir şey almak için konağın odalarından
birine girince Râşide Hanım’ın namaz kıldığını görmüş ve artık gizleyemediği duygularını
bugün çeşitli kaynaklarda “anonim” olarak kaydedilen şu Harput türküsünü yakarak dile
getirmiştir:
Odasına vardım olur mu böyle,
Ellerin koynunda merhamet eyle,
Bir derdin olursa gel bana söyle,
Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim,
Nazlı yârdan ayrılmışam, nere gideyim,
Odasına vardım, kahve pişirir,
Kınalı parmaklar fincan döşürür,
O yârin bakışı beni şaşırır,
Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim,
Nazlı yârdan ayrılmışam, nere gideyim,
Odasına vardım, namaza durmuş,
Kaşları, gözleri kendine uymuş,
Sanırım karşımda bir ay'dır doğmuş,
Söyleyin ahbaplar, nasıl edeyim,
Nazlı yârdan ayrılmışam, kime gideyim.
Ancak bu aşk türkülerde kalmış, Râşide Hanım yukarıda da bahsedildiği üzere Cumhuriyet’in
ilân edildiği gün dönemin El‛azîz savcısı Rize Çayeli eşrâfından Şerifoğullarına
mensup Mehmed Şefik Bey [Turhan] ile evlenmiştir. Eşinin vazifesi dolayısıyla memleketin
çeşitli yerlerinde bulunan, bilâhere Üsküdar-Kuzguncuk’a yerleşen Râşide Hanım 26 Mart
1989’da vefât etmiş ve Kuzguncuk Nakkaştepe mezarlığına defnedilmiştir.