Видео

Dogru yoldasin. Ben yillardir..her hocayi izlerim. En az hata yapan.politika hurafe vs ye girmeyen tek alim.mehmet okuyan.Allah yardimcisi olsun.amin..

Videoyu izleyecek vaktim olmadı, neyi ne şekilde anlattılar bilmiyorum, ama yorumunuz dikkatimi çektiği için cevap vermek istedim. Allah dilediğini yapar, bunda hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum. Sizin de bahsettiğiniz gibi Ayetlerde de yazdığı üzere Allah dilemeden biz bir şey dileyemeyiz, ama bu Ayetleri doğru anlamamız gerekiyor. Allah dilediği için bize hür irade vermiştir, Allah bize bu iradeyi vermeyi dilemeseydi biz irademizle bir şeyleri dileyemezdik. Ayetler bunu anlatıyor bize. Eğer biz Ayetleri "Allah bizim böyle dilememizi istediği için biz böyle diliyoruz" manasına gelecek şekilde anlarsak yanlış anlamış oluruz. Eğer biz bunu bu anlamda anlarsak aldığımız kararları haşa Allah'a isnat edip, haşa Allah'a iftira etmiş oluruz. Kötülük yaptığımızda "Allah yaptırdı" diyebilir insanlar. Bu nedenle böyle problemli bir anlamda değerlendirmek doğru olmaz diye düşünüyorum. Allah bize hür irade vermeyi diledi, bunu dilemesi sebebiyle bizim hür irademiz var ve bu sayede yaptıklarımızdan sorumluyuz. Haşa Allah'ın emrimize girmesi gibi bir durum söz konusu değil, başta zaten Allah bize bu iradeyi, bu yetkiyi veriyor. Bu durumu şunun gibi düşünebilirsiniz; biz bir çocuğu omzumuza alsak, onun gösterdiği yöne gideceğimizi, ne yöne gitmek isterse söylemesini söylesek ve çocuk bizi yönlendirse bu durumda bizim irademiz ortadan kalkmış mı oluyor? Hayır biz kendimiz istediğimiz için o çocuğun söylediklerini yapıyoruz. Aynı bunun gibi, Allah bize hür irade vermiş, doğru veya yanlış yapabilme iznini vermiş, bizim istediğimizi yapmamıza müsaade etmiş, biz bunlardan dolayı dilediğimizi yapabiliyoruz, bu durum Allah'ın bizim emrimize girdiği anlamına gelmiyor, böyle olmasını zaten Allah istiyor, Allah dilediğimizi yapmamıza izin veriyor. Ayette anlatılan şey de bize bu yetkinin de Allah tarafından verildiğinin hatırlatılması üzerin. Allah dilediği için biz dilediğimizi yapabiliyoruz. "Allah bizim ne dileyeceğimize müdahale edebilir mi?" diye sorarsanız elbette edebilir. Ama bu müdahaleler de genelde yaptığımız başka şeylerden veya bizi seven başka insanların yaptıkları başka şeylerden kaynaklanabilir. Örneğin yaptığımız bir iyilikten ötürü Allah bizi yapacağımız başka bir kötülükten vazgeçirebilir, ondan uzaklaşmamızı bize ilham edebilir veya sevdiğimiz insanların bizim için yaptığı dualardan ötürü kötü şeylerden uzak durmamızı bize ilham edebilir. Bunların hepsi içinde de bir denge, bir hikmet vardır elbette, ama biz o kadar ince detayını düşünüp de bulamayız, belki birine gösterdiğimiz tebessüm sebebiyle o insanın moralini az da olsa iyileştirdik diye de Allah bize merhamet edebilir, sevdiklerimizden böyle dualar almamızı nasip edip o dualar vasıtasıyla kendimizi toparlamamıza vesile olabilir. "Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu." Bakara 30 Ayete bakarsak, Allah bizim neden yaratıldığımız konusunda cevap vermiyor. "Allah bizi kesin olarak şu sebepten yaratmıştır" diyebileceğimiz bir delilimiz yok diye biliyorum. Zaten Allah her şeyi bilemeyeceğimizi bildiriyor bize. "Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter." Nisa 79. Bu Ayette anlatılanı şöyle tasvir edebiliriz. Allah bize bir musluktan her daim iyiliği akıtıyor gibi düşünelim, biz Allah'tan uzaklaşarak, emir ve yasaklarına uymayarak o musluğu yavaş yavaş tıkıyoruz, o musluğun tıkanıklığı arttıkça bize gelen iyilik azalıyor, biz nefsimize daha da çok uyuyoruz. Bu şekilde düşündüğümüzde iyilik Allah'tan geliyor, nefsimize uyduğumuzda biz o iyiliğin önünü kesip kötülük yapmış oluyoruz. Ahmet Kavlak'ın Kader ile ilgili videosu var, youtube'da aratırsanız çıkar, üniversitede bir sunum yapıyor, orada bu konuya da değiniyor. Kader konusu karmaşık olduğundan izlemenizi tavsiye ederim, çok güzel anlatıyor. En doğrusunu tabi ki Allah bilir. İnşAllah konuyu en doğru, en güzel şekilde ifade edebilmişimdir, hatam varsa Allah affetsin, Allah hepimizin yardımcısı olsun İnşAllah. 🤲🤲🤲

Yazdığınız diğer Ayetleri de açıkladım, diğer yanıtımla birlikte okursanız iyi olur. Çok uzun olunca youtube kabul etmediğinden bölmek durumunda kaldım. "Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar!" Nisa 78. Bu Ayete dönerek fikrinizi güçlendirmek istemişsiniz, fakat Nisa 78'de anlatılan şey insanın başına gelen iyilik veya kötülük. Nisa 79'da ise insanın kendi nefsiyle kendi kendisine yaptığı kötülük. Bu ikisi arasındaki fark çok önemli. Nisa 78'de anlatılan şey Allah'ın imtihan olarak bize verdiği nimetler ve sıkıntılarla ilgili, bizim elimizde olmayan şeylerle ilgili, Nisa 79'da anlatılan ise bizim elimizde olan, bizim iyiyi veya kötüyü tercih etmemizle ilgili, Allah'ın bize verdikleri ve vermedikleriyle bizi imtihan etmesine verdiğimiz yanıtlarla ilgili yani. Kısacası Nisa 78 imtihan gereği karşılaştığımız şeyleri Nisa 79 ise imtihana verdiğimiz cevaba göre neyin bizden neyin Allah'tan olduğu ile alakalı. Bollukla da yoklukla da imtihan edilebiliyoruz mesela, biri iyi, biri kötü geliyor bize, Nisa 78'de bahsedilen iyi ve kötü bu, bunların hepsi Allah'tan geliyor. O Ayetten bunu anlamamız gerekiyor, başımıza bir sürü musibet olarak gördüğümüz şeyler geliyor, kaza, bela, fakirlik vb. bunların hepsi Allah'tan. Öte yandan bizim başımıza gelenlere karşılık gösterdiğimiz tavırlarda yapacağımız kötülükler kendimize yapacağımız kötülüklerdir, bu kötülükler nefsimize uymamızdan kaynaklanıyor. Mesela bir yakınımız vefat etti, biz bunun için Allah'a isyan edersek, kötü bir şey yapmış oluruz, bu kötü şeyi de nefsimiz bize yaptırmış olur. Bize iyilik gibi gelen bollukla imtihanda da dünya malına dalıp Allah'ı unutursak, şükretmezsek, bolluğun bereketin içinde boğulup gidersek orada da nefsimize uyup kendimize kötülük yapmış oluyoruz. Güzelce anlatabilmişimdir İnşAllah. Allah bütün insanların Cennetteki yerini hazırlamıştır, fakat insanlar nereye gideceklerini hür iradeleriyle kendileri belirliyorlar. Allah zulmetmez, bunu Ayetlerde de bildiriyor pek çok kez diye hatırlıyorum. Biz ne kötülük yaparsak kendimize yapmış oluyoruz, her yaptığımız kötülük bize günah olarak yazılıyor ve Ahirette de hesabını vermek durumunda kalacağız, affedilecek kısımlarından sıyrılsak da affedilmeyen günahlarımız kalırsa onların cezasını çekeceğiz. Cehenneme girecek olanları Allah bize "gözü kulağı kalbi kapalı, şuursuz, akılsız, ölü gibi, algısal olarak hayvan gibi veya ondan daha düşük" şeklinde anlattığınız gibi anlatıyor, bunun sebebi onların imtihan gereği var olan, ama yanmayacak varlıklar olmaları değil, onların nefislerine uyan kendi kendisini kör etmiş, kendi şuurunu kapatmış, ölü gibi olan vb. hür iradeli insanlar olmalarından kaynaklanıyor. Allah'ın insanların kalplerini mühürlemesi de böyle, insanlar davranışlarıyla, hal ve hareketleriyle Allah'ı unutuyorlar, uzaklaşıyorlar, terk ediyorlar, bundan dolayı da kalpleri mühürleniyor. Yoksa Allah kimseye zulmetmez. Zulmetmemek cezalandırmamak değil, yapmadığı şeylerden sorumlu tutup da cezalandırmaz manasında. Mesela sen birini öldürmedin, ama seni birini öldürmüşsün gibi cezalandırmaz, sana günah yüklemez yani, böyle yapsa bu zulüm olurdu. En doğrusunu tabi ki Allah bilir. İnşAllah konuyu en doğru, en güzel şekilde ifade edebilmişimdir, hatam varsa Allah affetsin, Allah hepimizin yardımcısı olsun İnşAllah. 🤲🤲🤲

@@Ozan36 Değerli kardeşim, maşaAllah çok takvalı şekilde yazmışsın. Senin gibi Allah'ı seven ve samimi kardeşlerimizin sayısı artar inşaAllah. Yazdıklarını okudum. Allah razı olsun. Bu yazılar teoride bir mantığa oturtulmuş, yaklaşık hicri 2. asırdan beri geliştirilen özellikle İmam Maturudi ve Eşari gibi değerli alimler tarafından savunulan düşünceler. Fakat bana göre Kuran'a uymayan hatalı düşüncelerdir. En önemli konu Allah'ın gücü-kuvveti konusu. Eğer biz kendimize de kuvvet atfedersek, mesela hür irade gibi, o halde Allah'tan başka bir kuvvet ihdas etmiş oluyoruz. Biliyorum, bu kuvveti bize Allah vermiş diyorsunuz. Fakat bu Kuran'a aykırı. Mesela Kuran'da bir ayette diyor ki: "MaşaAllah, la kuvvete illa billah." Anlamı: "Allah'ın dilediği olur. Allah'tan başka kuvvet yoktur." Evet Kuran'a göre hakikatte her işi Allah yapar. Fakat biz ise yaptık zannederiz. Bizim cüz-i irademiz vardır. Ama bir zandan başkası değildir. Hakikatte Sübhan Hak'tan başka Hak yoktur. Allah'ın bir ismi de El-Hak'tır. Yani Tek Gerçek. Öte yandan Allah Kuran'da bütün işleri kendisinin yaptığını söyler. Bu çok mantıklıdır. Çünkü Allah'tan başka kuvvet olmadığı için bu zaten böyle olmalıdır. Mesela Vakıa Suresi 58. ayet ile başlayan ayetlerde meniyi insan cinsellik sırasında kendi yapmıyor, Allah yaratıyor. Ektiğimizi biz bitirip büyütmüyoruz, Allah bitirip büyütüyor. Suyu bulut üretip indirmiyor, Allah yaratıp indiriyor. Ateş yaktığımız ağacı biz yetiştirmiyoruz, Allah inşa ediyor. Mesela Şuara 64'te Firavun ve adamlarını Allah ben yaklaştırdım diyor, Firavun avanesi kendiliğinden denize yakınlaşmıyorlar. Mesela Enfal 17'de "Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı." diye buyruluyor. Mesela Araf 179'da "Cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık." buyruluyor. Bu ve benzeri yaklaşık 300 doğrudan ve bine yakın dolaylı ayette bana göre özgür iradenin olmadığı, gerçekte her şeyi Allah'ın yarattığı, fakat bize sanki olayları biz yapıyormuşuz gibi bir algı verildiği, Allah'ın bunu muhlisleri dünyada tekamül ettirmek için yarattığı bildirilmiştir. Bu nörofizyolojideki bilimsel somut deneyler ile de kanıtlanmıştır. Allah'ın cehennemlik yarattığı varlıklara zulüm yapmadığını yine ayetlerle bir önceki mesajda yazmıştım. Burada benim vurgulamak istediğim temel nokta şu: Her şeyi Allah yaratıyor mu, yaratmıyor mu? Eğer özgür irademiz var derseniz bu durumda sizin kararlarını Allah biliyor ama yaratmıyor demiş oluyorsunuz Haşa ve kella. Yani diyorsunuz ki diğer şeyleri, fiilleri Allah yaratıyor ama benim soyut olan düşüncemi, kararımı ben veriyorum, Allah müdahale etmiyor, Haşa orada ilahlığını bize bırakıyor, düşüncelerimizi biz yaratıyoruz demiş oluyorsunuz Haşa ve kella. Buraya kadar konu bu açıdan anlaşıldı ise Kuran ayetlerine göre neden terazi var, cennet cehennem var, kötülükleri Allah mı yaptırıyor gibi konulara da girebilirim değerli kardeşim. Selam olsun. Allah'a emanet ol.

@@muslim_29-y6r Aleyküm selam kardeşim öncelikle açıklamaların için teşekkür ederim. Söylediklerim öyleymiş gibi gelmiş olabilir, ama ben Allah'ın yarattığını reddedecek bir şey söylemiyorum. Meniyi de diğer her şeyi de Allah yaratıyor, evreni, hepimizi, her şeyi Allah yaratmış zaten. Bizim hareketlerimizi de Allah yaratıyor, ama nasıl hareket edeceğimiz konusunda bizi özgür bırakması da Allah'ın iradesi. Burada biz bir şey yaratmıyoruz, Allah bizi yaratmadan önce de nasıl davranacağımızı biliyordu ve bunu bilerek bizi yarattı. Bunu göz önünde bulundurursan Allah'ın bizim böyle davranacağımızı bilerek bizi yaratması, bize irade verdiğinde nasıl davranacağımızı bilmesi, her şey Allah'ın izni ve yaratmasıyla gerçekleşiyor. Var olan her şeyi Allah yarattığı için zaten otomatik olarak her şey Allah'ın yaratması ve izniyle gerçekleşiyor. "Eğer özgür irademiz var derseniz bu durumda sizin kararlarını Allah biliyor ama yaratmıyor demiş oluyorsunuz Haşa ve kella." demişsin, ama bu senin çıkarımın, söylediklerim "Allah yaratmıyor" anlamına gelmiyor, bizi Allah yarattı, ne yapacağımızı da biliyor, bunları yapmamıza da izin veriyor, bunları yapmamızın için gerekli her şeyi de Allah yaratıyor. Ben elimi kaldırmak istediğimde Allah elimi kaldıracağım şekilde yaratıyor. Allah beni yaratırsa ve bana hür irade verirse nasıl davranacağımı bilmiyor muydu? Biliyordu tabi ki, Allah her şeyi biliyor, dolayısıyla benim o an elimi kaldırmak isteyeceğimi bildiği halde beni yaratmayı tercih ettiği için sonuç olarak yine her şeyi Allah yaratmış oluyor. Burada önemli nokta Allah'ın tercih etmesi ve yaratması, benim gibi bir varlığı yaratmayı tercih etmiş ve yaratmış. Dolayısıyla bizim hür irademiz olması yaratma vasfının bize geçmesi anlamına gelmiyor. Allah müdahale etmemeyi "tercih ediyor", zaten beni yaratırsa ve hür irade verirse nasıl davranacağımı bildiği için sonsuz ihtimal içinden beni yaratmayı tercih ettiği için sonuçta her şeyi Allah yaratmış oluyor. Evet kararımı ben veriyorum, ama benim bu kararları vereceğimi bilerek en başta beni yaratma kararını Allah verdi, dolayısıyla Allah'ı devreden çıkardığımız bir durum yok. Benim söylediğim şey Allah'ın benim şu anki davranışlarıma müdahale etmek istemediği sürece müdahale etmemesi ki müdahale etmesiyle ilgili de dua, tebessüm vb. durumları örnek vermiştim. Ben de sana oyunlar üzerinden bir örnek vereyim, bir oyun yapacağız, sonsuz kombinasyonda karakterler oluşturacak bir sistem kurduk, bu karakterlerin hangilerini seçersek nasıl davranacaklarını vb. her şeyi biliyoruz, bunu bilerek bunlar arasından dilediklerimizi seçtik ve oyuna yerleştirdik. Farkındaysan seçimleri vb. her şeyi biz yapmış oluyoruz, ama karakterlere müdahale etmiyoruz. Allah bizi serbest bıraktığında nasıl davranacağımızı bilerek yaratmış, dolayısıyla daha bu işin kökünden itibaren her şey Allah'a bağlı ve ait olduğundan Allah'ın bize hür irade vermesi hiç bir şekilde ilahlığı bize bırakmıyor. İlah tercih yapmış, bizim hangi tercihleri yapacağımızı bilerek bizi yaratmayı tercih etmiş. Biz tercihlerimizi yapma konusunda serbestiz, ama Allah zaten nasıl tercihler yapacağımızı bildiği için bu bizi ilah yapmıyor, tercih edilen, aciz, varlığı başka bir varlığa bağlı olan bir şey İlah olamaz. Biz "hür irademiz var" dediğimizde düşüncelerimizi kendimiz yaratmıyoruz, Allah bizi serbest bıraktığında bu düşüncelere sahip olacağımızı bilerek yarattı. Dolayısıyla söylediklerimde şirk yok, ayrıca benim bu söylediklerim Ayetlerle daha uyumlu. Zira eğer özgür iradeyi ortadan kaldırırsak Allah Kur'an'da bizi sık sık düşünmeye, akıl etmeye neden sevk etsin? Madem aklımız yok, madem düşünemiyoruz, madem senin dediğin gibi bu düşünce yaratmak, ilahlığı devretmek vb. oluyor, bu durumda Allah bu tarz şeyler söylememeliydi bize. Bu bakış açısıyla pek çok Ayetle ilgili problemler çıkıyor. Ayetlerin bazılarına odaklanıp o Ayetleri kendi anladığımız şekliyle merkeze alıp diğerlerini onlara yormaya çalışırsak işin içinden çıkamayız. Benim genel olarak gördüğüm durum bu oluyor. İnsanlar bir ya da bir kaç Ayeti isteyerek veya istemeyerek bir şekilde zihinlerinde merkeze alıyorlar. Bu Ayetlerin de kendi düşündükleri anlamda olduğunu düşünerek bunun üzerine fikir inşa ediyorlar. Böyle olunca başka pek çok Ayeti onlara uyumlu şekilde anlamaya çalışmak durumunda kalıyorlar. Halbuki yapmamız gereken şey Ayetlerin tamamını göz önünde bulundurarak bir çıkarımda bulunmak. Biz bazı Ayetlerden çıkarımlarda bulunup gerisini onlara uygun olacak şekilde anlamaya başladığımızda Kur'an'ı kendimize göre yontmuş oluyoruz bir nevi. İnsan doğası gereği ilk duyduğu şeyleri genelde doğru kabul edip diğer şeyleri onlara göre yorumlamaya meyilli, bu hepimizde var. Bu durum bazı şeyleri gözden kaçırmamıza sebebiyet verebiliyor. Sen başta birilerinden özgür iradenin olmadığını duyup veya kendin oturup okuyup Ayetlerden özgür iradenin olmadığını anlayıp, Kur'an'ın tamamına bu yönde baktığında her şeyi buna göre yorumlamaya başlarsın. Halbuki ön kabuller ile değerlendirme yapmak yanlış. Tüm verileri toplarsın, o veriler ışığında sonuca ulaşırsın, başta bir şeyi doğru kabul edip onun doğruluğunu ispatlamaya yönelik kanıtlar aradığında gördüğün her şeyi ona yormaya çalışacağın göstereceğin çaba doğruyu bulmaya çalışmaktan ziyade haklı çıkmaya çalışmak yönünde olur ki bu da bir fayda sağlamaz. Bizim bildiğimiz her şeyin yanlış olabileceğini, yanılıyor olabileceğimizi düşünerek her şeye bakmamız gerekiyor ki doğrusunu bulalım ve doğruda birleşelim. İnsanın nefsi genelde yanıldığını kabullenme konusunda çok zorluyor, benim de kabullenmekte zorlandığım pek çok şey oldu. Ama çok fazla yanlış bilgi ve yaklaşım olduğunu gördükten sonra (ki bunların bir kısmı kasıtlı, bir kısmı kasıtsız) bildiğim her şeyin yanlış olabileceğini göz önünde bulundurarak bakmaya başlayınca yanılmaktan gocunmayınca pek çok hatamı düzeltme imkanım oldu, hâlâ daha hatalı yönlerim vardır elbette, hepimiz insanız, yanılabiliyoruz. Mühim olan yanıldığımız noktaları düzeltmeye gayret etmek.

@@muslim_29-y6r Yanıtımın devamı. Senin delil olarak sunduğun Ayetleri senin düşündüğün cihette düşününce düşündüğün şeylere delil teşkil ediyorlar gibi görünüyor, bunu kabul ediyorum. Ancak bu yönde düşündüğümüzde ortaya büyük çelişkiler ve problemler çıkıyor, bazı Ayetleri tamamen bağlamından koparmamız gerekiyor. "Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter." Nisa 79. Buradaki "başına gelen kötülük ise nefsindendir" kısmı açıkça nefsimiz olduğunu yani irademiz olduğunu ve nefsimize uyduğumuzu veya Allah'ın emir ve yasaklarına uymayı tercih ettiğimizi gösteriyor. Nefsimiz yoksa haşa Allah bize yalan mı söylüyor? Önceki Ayetteki "hepsi Allah'tandır" kısmını da göz önünde bulundurduğumuzda Ayetler birbiriyle net olarak çelişiyor. Ayrıca Allah muhlis kullarının eğitimi için burayı bir simülasyon olarak tasarladı dersek önemli bir soru geliyor; o muhlis kulların iradesi var mı yok mu? İradesi yok dersek bunları eğitmenin vb. bir anlamı kalmıyor, iradesi olmayan bir şeyi eğitemezsin, iradesizse neyin eğitimi bu? Bunca şey israf mı yani? Allah gibi hikmetli bir varlığın hikmetsiz bir iş yapacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla hür iradeyi reddettiğimizde haşa Allah'ın hikmetsiz bir iş yaptığını kabul etmemiz gerekiyor. "Allah belki bizimle dalga geçiyordur, şaka yapmak için burayı yaratmıştır" falan diyenlere malzeme olur bu tarz yaklaşımlar. Ayrıca hür iradeyi reddettiğimizde Allah'ın her şeyi bize zorla yaptırdığını kabul etmiş oluyoruz. Bu durumda Allah'ın bizi cezalandırmasının anlamı kalmıyor, bundan kaçınmak için de "aslında Allah zulmetmeyecek, Allah yakmayacak, Cehennem falan imtihan için, korkutmak için söylenmiş" gibi şeyler söylemek durumunda kalıyoruz. Öte yandan dünyada adam öldürdüğümüzde de "Allah yaptırdı" deyip ceza verilmesini saçma bulmamız vb. gerekirdi. Allah göstermesin biri ortada hiç bir haklı sebep yokken sana saldırıp seni yaralasa, "Allah yaptırdı" dese şikayetçi olmaktan vazgeçer misin? Böyle bir şey yapıp Allah'a suçu atan direkt iftira etmiş oluyor zaten. Biz özgür iradeyi kabul etmezsek Allah'a iftira atmış oluyoruz. Yağmuru vb. de tabi ki Allah yaratıyor, benim söylediklerim bunun aksine şeyler değil zaten. Ama yağmurun varlığı ile bizim varlığımız bir değil, insanın yaratılmışların en güzeli olduğunu Allah bildirmiş bize zaten. Dolayısıyla kalkıp da kendimizi yağmurla vb. kıyaslamamızın bir anlamı yok. Meniyi vb. de Allah yaratıyor tabi ki, bedenimizdeki her zerreyi Allah yaratmış, dolayısıyla özünde her şeyi Allah yaratıyor. Ama bu aynı zamanda bize hür irade vermesini engelleyen, hür irademiz olmasını imkansız kılan bir şey değil. Kendimizi meleklerle kıyasladığımızda onlarda kötülük yapma yönünde irade gösterme diye bir şey yok, nefisleri yok, dolayısıyla günahsızlar. Öte yandan Allah bize günah da işleyebilme kabiliyeti verdiği için biz iyi ve kötü arasında seçim yapabildiğimiz için iyiliği tercih ettiğimizde meleklerden daha üstün oluyoruz. Kötülüğü tercih ettiğimizde hayvanlardan bile daha aşağı oluyoruz. Senin bahsettiğin eğitim için var edilmiş varlıklar evren ve içindeki her şey. biz hem eğitim için hem de eğitilmek için buradayız. Ama bu tüm varlık sebebimizi açıklayan bir şey de değil, tahmin ettiğimiz bir şey, yoksa Allah bizi neden yarattığı konusunu muğlak bırakmış. Onu bu dünyadayken öğrenemeyeceğiz gibi görünüyor, tahmin yürütüyoruz sadece. En doğrusunu tabi ki Allah bilir. Selametle. Sen de Allah'a emanet ol kardeşim.

Tevbe 60. Ayette...