Видео

Nietzsche'yi anlamadığınız için çok dövmüşsünüz. Nietzsche, yorumladığınız metinde, Sokrates'in kucağına söylemediği bir lafı vermiyor. Bilakis Sokrates'in son sözlerini tefsir ediyor. Ne diyor Sokrates ölürken: Asklepios(şifanın kaynağı olan tanrı)'a bir horoz borçluyum (adak anlamında)”. Bu metnin başına, aynı benim parantezler açdığım gibi Nietzsche'de parantez açıyor. Öncesine parantez açıyor. Sokrates'in cümlesine başlamadan önce açılan parantez -> (Hayatı, dikkat buyrun, bir hastalık olarak anlıyor). Bu kısmı siz nasıl ıskalarsınız? Cümlenin Almancası ve olması gereken Türkçe çevirisi -> Almancası “Leben - das heisst lange krank sein: ich bin dem Heilande Asklepios einen Hahn schuldig”... Türkçesi “Hayat - uzun süren bir hastalık anlamında: Şâfî olan Asklepios'a bir horoz borcum var”. Neyse, lafı çok uzattım. Velhasılı bu anlaşılmaz durumlar, yanlış çevirilerden kaynaklanıyor. Lütfen bu felsefe metinlerini orjinal dillerinde okuyun, veya o dili, o dilin kültürünü ve geleneğini bilen birine tercüme ettirin. Nietzsche metinleri çok keyiflidir aslında. Özellikle kelime oyunları. Müthiş bir zeka. Alman diline ruh katan isimlerden biridir Nietsche. Velhasılı yazının devamını özetleyecek olursak Nietzsche'nin Sokrates ve ona benzer ruhçu filozoflarda kızdığı nokta, hayatı yargılamaları. Özetle der ki, hayata, hayatı yaşayan birileri olarak tarafsız yaklaşmanın mümkün olamayacağını, dolayısıyla hayatı yargılarken bu yargıyı belirleyen yaşanmışlıklara (semptomlara) mahkum olduğumuzu, bu tür yargılamaların hakikatle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olamayacağını söylüyor. Bir de bunun böyle olduğunu en başta filozofların bilmesi gerektiğini, hani avam olsan anlarım ama filozof olduğunu iddia ediyorsun, sen nesin, saktekar mısın nesin anlamında kızıyor. İsa Mesih'in de bunu yaptığını ima ediyor. Ölüyor ya sonunda zehir içerek. Hatta orada bir kelime oyunu yapar. Sokrates, kendini öldür(t)mek üzerinden yapılabilecek en büyük sahtekarlığı ilk keşfeden kişi olabilir mi sizce? diye soruyor. Aslında anlamlı metinler bunlar. Üzerine düşüp keyifli Türkçe çeviriler yapılabilir.

Teşekkür ederim .

Çok zor bir kitap,Ahmet hocamızın bütün gayretlerine rağmen anlamakta zorluk çekiyorum.

Cennete gidecek olan erkeğe kadın vaat eden bir inanç düzeni olur mu? Milyonlarca kadın ve erkek bunu böylece kabul edip hiç itiraz etmiyor.Ahmet hocam şimdi biz bu inanç düzenlerini ve buna inanan ve itiraz etmeyen insanları nasıl anlayalım?

Yıldız Hanım, erkekleri erkek olduklarına pişman etmeye yemin etmiş. Sözlerde en ufak bir erilliğe tahammülü yok. Konuştuğunda buz kesiyor ortalık:)

.

Oksijen çadırında can çekişen Alman idealist ekolünün, vardığı noktada , Var’ın da inkarına gelindi. Bunu onlara anlatabilmeniz için Reanimasyon yapmanız gerekiyor. Şu da var ki ; İyileşmek istemeyen Hastayı kimse tedavi edemez. İçinde bulunduğumuz 3.Dünya savaşı dahil , hepsinin başaktörü almanyadır. Sizin deyiminiz ile söyliyeyim : Onların nazarında “Hiç” olan siz oluyorsunuz.

124 bin peygamber arasında bir tane kadın yok malesef.

Tesekkurler.

Hiçlik ile ölümü, ölmeyi kastediyor olabilir. İnsanın varken ölmesi durumunda hiçliğe gitmesi göndermesinde bulunuyor olabilir. Bizler biliyoruz ki ölen canlılar mikrobiyolojik, yani hücresel hale dönüşmekte ve orada kalmaktadırlar. Varlık insanın yaşama hali hiçlik ise ölüm hali olduğunu söyleyebilir miyiz Heidegger'e göre.

teşekkürler

Teşekkür ederim

Şu her lafa giten adam🤦🏻‍♀️

T a v z î h : ( 12.00 dakika -19.00 dakika için) Din psikolojisinin kendi sahasında yapacağı araştırmalar, dindarlığın patolojik bir hal olmadığını gösterecek ve 'patolojik tiplerin dindarlığını ayrı bir kategoride tetkik etmenin zaruretini' açıkça belirtecektir. Din psikolojisinin Psikopatolojik dalını teşkil edecek bu kısmın ehemmiyeti ve değeri büyüktür. Bedii Ziya Egemen,Din Psikolojisi,s.21, 1952 Ahmet İnam Bey'e ve Yıldız Işık Hanım'a teşekkürler...❤❤

İNSANSANA HÜCÜM...

Çok teşekkür ederim, çok sevgiler ve saygılar.

Hocam bu kayıtta birinci bölümün "dostlar üzerine" adlı metni okunmuş. Burada dost kendilik değil mi? ...özlem duyarlar bir dosta ve onun yüksekliğine... Bir dosta duyduğumuz özlemdir içimizdeki hain..

Teşekkürler

Hocam heidegger ve muzaffer ozak'a benziyorsunuz :)

🤔👍

Muhteşem, teşekkürler değerli emeğiniz için.

❤❤

devamı ne zaman gelecek ?

Çok teşekkürler. ODTÜ elektrik mezunuyum ilk işimde çalışırken ODTÜ felsefede mastera başlamıştım. Çok da az iznim vardı işten. Akşama alınamamıştı dersler öyle bir ihtimal olduğu için başlamıştım ama sonra devamsızlıktan dismiss olmak durumunda kaldım daha bilimsel hazırlık döneminde. Fakat yine de felesefeye düzgün bir başlangıç yapmış ve Ahmet İnam hocamın verdiği doktora derslerine de yaz okuluna da işimden ücretsiz izinler yıllık iznimden günler filan alarak misafir olarak katılabilmiş oldum. Kendi derslerim ne kadar zevksizse Ahmet hocamın misafir olarak katıldığım dersleri bir o kadar şahane olurdu bir gülerdim bir ağlardım dinlerken 😅 Şimdi hocama yeniden kavuştuğum için pek mutluyum oh hem de Jung’u ondan dinlemek 🙌🏼🌟🤗

Merhaba heidegger yarım kaldı merakla bekliyordum

tüm seriyi baştan tekrar dinleyeceğim. sağ olun.

Teşekkür ederim

Müslümanlıkta, musevilik ve hırıstıyanlık gibi katledilmiş olduğunu düşünüyorum. Doğru muhammed peygamber öldürülemedi ama orjinal anlatımı katledildi değiştirildi özellikle osman ve emevi halifeliği dönemleri atalarının kültüne dönüş dönemi gibi. ümeyyeoğullarının haşimoğullarına son rovanşı galibiyeti gibi.... Sizleri keyifle takip ediyorum . hocam okuyup anlatmanız müthiş faydalı yoksa tek başıma okumayı öğretmediler bize çok zor geliyor uyukluyorum sıkılıyorum. tşk ederim.

TEŞEKKÜRLER

TEŞEKKÜRLER

TEŞEKKÜRLER

TEŞEKKÜRLER

28:51 yılan sürünür kartal uçar ama bu farklılığa rağmen her ikisi de güneşi bekler. Bence tam aksine bu sembollere yer veren birisi Nietzsche.

Nasıl bir iyilik yaptım da bu kanal karşıma çıktı bilmiyorum. Felsefe lisansına devam eden bir klinik psikoloğum. Bu videolar beni çok tatmin ediyor. Çok teşekkürler.

Teşekkür ederim

Teşekkürler

Güneşi çevreleyen yılan miti hristiyanlığa ait değil, kökeni çok eskiye dayanır güneş tanrısı Ra ya kadar uzanır. O mit güneş bilgeliğini simgeler, burada yılan hem bilgeliği hemde teyakkuz halinde olmayı ifade ediyor. Hristiyanlık bu miti mısırdan almıştır (yada çalmışmı desek) ? Her hangi bir dini simge değildir. Zerduştun elinde güneşi çevreleyen yılan olması işte bu nedenledir. Kökeni Ra ya gider. Zaten Ra nın silüetine bakarsaniz kafasında güneş ve güneşi cevreleyen yılan görürsünüz.

Emeğinize sağlık hocam. Çok teşekkürler.

Teşekkür ederim hocam 🙏💐

Çok teşekkür ediyorum

Selamlar... Muhammed ve Tek tanrı inancı üzerine aynı tez düşünülebilr diye anlıyorum. Dine karşı din uygulaması tüm semavi dinlerin başına gelmiş bir gerçeklik olduğuna inancım Freud un bu eseri ile biraz daha olgunlaştı. Tşk. ediryorum tüm sınıfa

Tüm sınıfa ve hocamıza tşk. ediyorum. Yahudi ırkına ve inancına mensup bazı düşünce insanları tevrat özelinde inanç sistemlerindeki yozlaşmaları eleştirme cesaletleri sonucunda aydınlanma süreçleri başlatabilmişler. Freud, Spinoza gibi. Yakın tarihli kuran meali Muhammed Esed gibi. Bizde de İbn. bacce, Rüşd, Sina, Farabi gibi cesaretli karakterler maya çalmışlar zamanında. Yakın tarihimizde korkuların üstüne çıkabilecek cesaretli düşünce insanlarının çıkacağı vakit gelmiştir diye düşünüyorum... Ayrıca Tevrat, incil gibi Kuran ında orjinal metin den birtakım çıkar grupları tarafından uzaklaştırılmış olduğunu artık gün yüzüne çıkıyor. Özellikle orjinal ayetlerde olmayan noktalama işaretleri ile <Kuran ın anlam bütünlüğünün nasıl değiştirildiği artık gerçek. Saygılarımı sunuyorum....

Türkçe aşığı hocam teşekkür ederiz 🙏💐

Freud bey şunu mu diyor: Moşe yoldaş: ‘kurtarıcı baba’, İsa yoldaş: ‘çileci oglan’, Muhammed yoldaş: ‘rövanşist çocuk’, paylaşımlarınızı keyifle izliyorum, sevgiler, selamlar ⭐️🤍🤚

Teşekkür ederim .

Turkiyeli😂😂😂