Видео

Videolar gerçekten çok güzel ve verimli. Bütün dersleri/seminerleri şu anki liste gibi bütün şekilde değil de ayrı ayrı oynatma listesi yapsanız daha düzenli olabilir.

LEYLA Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm Derdini ağlarken yanan bir muma; İpek saçlarını elimle ördüm, Ve bir kemend gibi taktım boynuma Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm. Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu Saçları bahtından daha siyahtır. Kurmuş diye sevda yolunda pusu Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır. Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu. Bir damla inciydi kirpiklerinde, Aşkın ızdırapla dolu rüyası Bir başka güzellik var kederinde Bir başka alem ki ruhunun yası Sessiz incileşir kirpiklerinde.

hocam ezberden konuşarak saçmalamışsınız. bir yerden istifade etmek neden oralı olmak olsun. batılılarda türkeri olunca egzotik olana ilgi oluyor, türkleşmek olmuyor ama biz bir iki şeyden istifade edince batılılaşmak oluyor. iran'dan alınan onca şey de var, o zaman da iranlılaşıyor muyuz? nedense her şey oluyoruz, kendimiz olmuyoruz bu açıdan bakan sizlere göre ama bizden alanlar varsa, onlar bizleşmiyor, hep biz onlarlaşıyoruz.

Ağzınıza sağlık.

maşallah, dostuma ağzına sağlık diyorum

O zamanlar hac‘dan gelen bir ayrı karşılanırdı gelenleri ziyarete edildiğinde avuçlarının içi gözleri öpülürdü o mübarek beldeleri gördü ve dokundu diye

Konuşmanın maddeler halinde özeti 1. İslam düşüncesi kavramı, İslam'daki Nazari faaliyetleri ifade etmek için kullanılır. Modern dönemde İslam felsefesi, İslami felsefe gibi terimler de kullanılmıştır. 2. İslam düşüncesi kavramında İslam kelimesi hem dini hem de medeniyeti ifade eder. İslam medeniyetinden bağımsız İslam düşüncesinden bahsedilemez. 3. İslam düşüncesinin kuruluş döneminde farklı akımlar ortaya çıkmış, Hz. Peygamber'in mirasını hayata geçirme çabası vardır. Bu dönemde değişim hızlıdır. 4. Müslümanlar Kadim medeniyetlerin bilgi birikimini tercüme etmiş, felsefe eserlerinin tercümesi filozoflar cemaatini oluşturmuştur. 5. Kelamcılar felsefe mirasını kelamın parçası yapmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştır. Felsefe cemaati verimliliği ele geçirmiştir. 6. Kelamcılar H.4.yy'dan itibaren doğa araştırması projesini terk etmiş, ilahiyat bahislerine odaklanmıştır. 7. İmam Gazali ile kelamcılar felsefe ile irtibata geçmiştir. İmam Razi döneminde nazari düşünce yekpare hale gelmiştir. 8. İbn Arabi, Şeriat-Hakikat ayrımını anlamsızlaştırmış, farklı düşünceleri kuşatıcı bir sisteme dönüştürmüştür. 9. Konuşmada musiki, fıkıh usulü, belagat alanlarındaki gelişmelere de değinilmiştir. 10. 13. yüzyıldan itibaren İslam dünyasında nazari gelenekler tevhid edildi, felsefe ve kelam arasındaki zümre ayrışması sona erdi. 11. Osmanlı'da 15-16. yüzyıllardan itibaren farklı disiplinlerdeki zümreler birbirine girdi, aynı kişi farklı alanlarda eser vermeye başladı. 12. 17. yüzyılda yöntem problemi öne çıktı, tahkik tavrı gelişti. Bilginin sınırları ve yöntemlerinin kabiliyeti sorgulandı. 13. 19. yüzyılda Osmanlı'nın Avrupa'ya öğrenci göndermesi, İslami birikim ve ilimlerle bağı zayıflattı. 14. 1930-1950 arası yüksek İslami tahsil neredeyse durdu, nesiller arası bağ koptu. 15. 1950'lerden itibaren İslam düşüncesiyle irtibat kurma çabaları başladı ama disiplinler arası bütünlük eksik kaldı. 16. Mevcut sorun sadece bilginin değeri değil, Müslümanlığın pratiğinin de sorgulanır hale gelmesidir. 17. Çözüm için siyasi/içtimai nizamın tahlili, kaynak okuma becerisinin yaygınlaşması ve yeni bir alim tipi oluşturulması gerekiyor.

Hocanın keşf aklı Harika

Dokunmayın bu kanala!!!

İtoğli bi alamadın yüksek lisansa korkundan ampülden adam ol dik dur. Şimdi ülken keraneye döndü vir vir

Allah razı olsun. Hocanın islam tarihi serisi öyle akıcı ki çok istifade ettim🙏🏻

VİDEOLARINIZI GÖRÜNCE, AH ZAMANIM OLSA DA HEPSİNİ SIRAYLA İZLESEM-FAYDALANSAM' DİYE HAYIFLANIYORUM... ZERRE KADAR KATKISI OLANLARA YÜREKTEN TEŞEKKÜRLER...

ÂLLÂH'ım birlik beraberlik Ruhuyla uyandır bizi ALLAH'ım Aminnn 🤲🤲🤲

Emeğinize sağlık.

👏🏻👏🏻

Bu kadar ağır bi besteyi ancak beyaz bir sihir ile dile gelir! Harika gerçekten

Canım Hocam ❤

Hoca bizim gibi ümmilere ama ögrenmek isteyenlere büyük nimet..tşkler..iyi ki varsınız..

Ağzınıza sağlık

ve doyurunca nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü

Bizde ne yazık ki zenast/sanstçı ayrımına gidilememesini daha açmanızı beklerdim

Resim yerine süsleme deseniz dsha doğru olmaz mı?..

Çok değişik bir konu işlemişsiniz teşekkürler

Hayatın içinden bir şeyler yazayım dedim. Herder der ki, bir millet içinde bulunduğu durumdan memnun olur da kendisi için daha iyi olduğuna inandığı bir değer ve gaye etrafında, sahip olduğu tüm imkan ve kabiliyetleri seferber etmezse insan soyu orada yerinde sayar ve çürüyüp yok olmayı bekler. Saf bir gaye adına olmasa bile kendilerine has biçimde yücelttikleri ve gerçek bir bağlılıkla inandıkları aşkın değerlerle milletler millet olur, medeniyet olur ve insanın hayvandan ayrılan yönü daha çok görünür; sadakati nisbetinde de onun izleri tarihte parıldamaya devam eder ! Ve Herder milletleri medenîleştiren, insanlaştıran bu bağlanışı, Eski Yunan'ın kabullerinden ilhamla, "denge ve ölçülülük" kavramlarıyla tarif ediyor. Her medeniyet, kendisini ve çevresini daha iyi düzenlemesini sağlayacak ölçüler getiren bir 'iyi'ye inanıp sarılmakla doğar diyor. Dünyanın, buhranlar, ihtilal denemeleri ve harpler yoluyla 200 yıldır devam eden "muvazene" arayışı, bunu ifade eder. Türkiye, küreselleşme sürecinde Liberalizm'in rüzgarıyla yelkenini doğrulttu ve bugün o rüzgar kaybolmuş durumda. Şimdi de Soğuk Savaş yılları boyunca yaptığı gibi, hâlâ varlığına payandalık edecek siyasi zıt rüzgarlar arıyor. Ama entelektüellerimiz dünya çapında işler yapıyorlar. Ne yaptıklarına dair şuur seviyesi değiştikçe ne kadar kıymetli bir faaliyet yürüttükleri de o kadar iyi anlaşılıyor. Kendi rüzgarını bulasın Türkiye 🤲🏻 İçerde kıpırdanışlar var. Türkiye artık, kimsenin memnun olmadığı, statükocuların bile devrimci pozu attığı bir ülke. "Türk, beklenendir" sloganı ile Türk'ün tarih muhasebesi ile tekrar tarih sahnesine çıkma duygusu kendini hissettiriyor. Bugün Avrupa bile kendine yeni bir denge arıyor. Artık ne işgücü verimliliği ne de sosyal ve liberal haklar yönünden eski üretken dengesini bulamıyor. Post-modern kimlik tanımlarına ve düşen tüketim standartlarına tepki gösteriyor. Demokrasiler çözülüyor ve faşizme meylediyor. Öbür tarafta ABD, tüm insanlığı kendi hayat tarzına adapte etmiş olarak büyük krizin ve çözülüşün başını çekiyor. Küresel hegemonyanın temsilcisi olan ABD'de bile bir çeşit ulusalcılık yükseliyor. Mirzabeyoğlu'nun Marifetname adlı eserinde "Batı'nın, üçüncü Dünya ile olan ilişkileri yavaş yavaş Birleşik Devletlerin iç politikasına bağlı bir hal alacaktır..." yazısını okuduğumda anlam verememistim. Bundan dört yıl kadar önce 13 Kasım 2020 de Devlet Bahçeli "ABD yakın zamanda eyaletler arası kamplaşmaya doğru evrilebilir" dediğinde anlam vermeye başladım. Geçen hafta ABD'de de çıkan eyalet krizi çok şey anlatıyor. Bütün bu süreçte Rusya, bizim kendi adımıza yapmamız gerekeni, kendi adına yapma konusunda bizden daha cesur. Kendini ekonomik, kültürel, siyasi ve felsefi açıdan yeniden tanımlamaya çalışıyor. 30 yıl önce uzayda yarışırken McDonald's ile yenildiği hegemonyaya karşı kendini var ediyor. Buna rağmen Ukrayna'ya başlattığı harekat sebebiyle Rusya' ya yapılan ambargolardan dolayı McDonald's yiyecemeceği için ağlayan gençlere şahit olduk. Ben askere katılmıyorum diyen Rusya'ya karşı aidiyet ve mensubiyeti çok zayıf olan zayıf karakterli yabancılaşmış bireylere de şahit olduk. Bugüne kadar batı tefekkürünün içinden bütün fikir iddiası taşıyan üç tane ahlak anlayışı(dünya görüşü) çıktı. Deist itikada bağlı bütün fikir FAŞİZM Ateist itikada bağlı bütün fikir SOSYALİZM > komünizm Agnostik itikada bağlı bütün fikir iddiası seküler LİBERAL demokrasi. Önce faşizm(deizm) yıkıldı. Ardından SSCB(Ateizm) ile ABD(Agnostisizm) arasında süren savaş SSCB'nin(ateizm) çöküşü ile sonuçlandı. SSCB yıkıldıktan sonra Agnostisizmin (ABD/NATO BM ) tek düşmanı kaldı o da Teizm. İslam Teizmi Bir üçgen düşünün en yukarıda agnostik peygaber onun altında seküler liberal demokrasi onun altında üniversite üniversitenin altında kamu kurumları onun da altında herhangi bir insan. Böyle bir hegemonyanın altında yaşıyoruz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 2. MADDE Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da baska inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. diyor ama KOSKOCAMAN bir YALAN. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ki insan agnostik peygambere bağlı demokratik insandır. Ve "ilerleme" ancak bu 'insan' modeli ile sağlanabilir" düşüncesidir. Deistlerin ateistlerin veya teistlerin hakkını hukukunu kollayan bir madde değil. Yıkılıyor olan ama hâlâ hegemonyasını koruyan düzen bizi 'insan' yerine koymuyor. Hukuktan biyolojiye siyasetten iktisada kadar her türlü insani mesele de bu formata bağlı 'insan' yetiştirmek için istismar ediliyor. 'Dini' de toplumun iç dengesi olarak gördüğü için 'dini' de istismar ediyor. Yani din din olduğu için değil agnostik peygamber faydasına olduğu için müsade edilen alanda kalıyor. Çocukları anasınıfından alıp kendine agnostisizm kilisesine profesör yapana kadar kurgulanmış bir OYUN. Çocuklarimiz okulda demokrat olup eve gelince ahlaki öğüt duymak istemiyor. Çocuk herkesin ahlakı kendine demeye formatlaniyor. Özgürlük anlayışı ben ahlakı tamamlamak üzere gönderildim diyen peygamberler ve evliyalar istikametinin tam tersine herkesin ahlakı kendine yani agnostisizm istikametine devşiriliyor. Devamı yanıt yorumunda ⤵️

Muhteşem bir konuşma olmuş. Epey notlar aldım.

Dazman' dan Daysana dönüşmek bir çıkar sağlamayacaksa imkansız..Her sey ve her zaman fayda-çıkar en esas..

Ağzınıza sağlık. Allah razı olsun ❤

Sarsıcı ve İnsanı Dehşet ile düşünceye sevk eden çok kıymetli bir oturum olmuş hocam, Arşivlik bir kayıt. Allah razı olsun

Hegel nokta atışı tespitler yapmış doğu toplumları için gerçekten muazzam

GAZZALİ ve İBN RÜŞD ruclips.net/p/PLuIi7Qlkm7RCX-XKULZMSyX4aNKMIWV67

2:00:46 demek ki tekfir kelami ve fıkhi imiş...

1:58:38 Tanrı varetmek ile yoklukta bırakma arasında bir tercih edici demiş oluyorlar; alemin nasıllığı, ne kadarlığı vs konusundaki imkanlar/seçenekler arasından birini tercih etmek değil... bu açıklamamın özü... İbn Arabi ve benzerlerinin "... bilinme iradesi" dedikleri şey...

1:50:07 Tehafüt'ün mukaddimeleri ile sudurcu Tanrı anlayışının aslında dehri/materyalist bir tavır olduğunu ileri sürmesi tekfirin felsefi olduğunu söylemeye engel teşkil ediyor; olanı olduğu gibi görmek doğru olan.

1:41:45 Gazzali bunu bir imkan arayışı ve imkan oluşturma niyetiyle yapsaydı imkan olarak kullanan birileri çıkardı o günden bugüne; odak noktası aynı kaldıkça mucib veya muhtar demenin farklıbir getirisi olmamış ve olmayacak; odağı insanın kulluk sınavı ve imkanı olarak belirlemedikçe bu döngüden çıkılamaz... İbn Rüşd ile birlikte düşünmek bir imkan oluşturabilir diye düşünürüm.... vesselam.

Mutlak/varlık/Tanrı "tasavvur"u epistemolojinin ürettiği ontolojiyi oluşturur; dolayısıyla kelamcılar-sufiler-filozoflar arasındaki yol ayrımı epistemolojik/yöntemsel bir zeminde ortaya çıkar...

zorunsuzluk "zorunlu"mu "zorunsuz"mu

Ebuzer hoca işin hakkını veriyor tebrikler hocam.

Her bir İnsan yüzündeki sonsuz detaylar bile bir Yaratıcı'nın eseri olmayı gerektiriyor. Kâinattaki muhteşem düzen, çeşitlilik ve hikmet asla tesadüflerin ürünü olamaz. Modernist felsefenin materyalist ve determinist görüşleri bu gerçekleri açıklamaktan acizdir. Ancak Âlim, Kadîr ve Muhtar bir Yaratıcı böylesine mükemmel bir evreni var edebilir. Tesadüfün ve doğa kanunlarının böyle bir şeyi başarması imkansızdır.

Konuşmanın bir özetini: 1. Giriş - İslam düşüncesinin dünü ve bugününden bahsedi. 2. Felsefi sorgulamanın nedenleri açıklandı: - İşlerin yolunda gitmemesi sorgulamaya yol açar. - Dahili sebepler (sistemin içindeki aksaklıklar) veya harici sebepler (dışarıdan müdahale) buna neden olabilir. - Son 200 yılda İslam düşüncesindeki sorunların nedeni modern düşüncenin etkisidir. 3. Felsefe yapmanın ne demek olduğu tartışıldı: - Felsefe aklın yürümesini, hareket etmesini sağlar. - Bunun için görünüş-gerçeklik ve duyular-akıl ayrımlarına ihtiyaç vardır. 4. Her felsefenin dört temel ön kabulü olduğu belirtildi: a) Temel gerçeklik/mutlak tasavvur (en önemlisi) b) Temel gerçeklikle görünüşler arası teolojik ilişki c) Görünüşler aleminin ontolojik işleyişi d) İnsanın varlıkla epistemolojik ilişkisi 5. Mutlak tasavvurun önemi vurgulandı: - Her mutlak tasavvur akla yeni bir felsefe imkanı sunar. - Örneğin, Tanrı, madde, Eflatuncu idealar vb. farklı ön kabuller. 6. Gazali'nin eleştirilerinin incelenmesi: - Gazali'nin eleştirdiği felsefe anlayışı (Farabi vb.) - Gazali'nin önerdiği alternatif felsefe imkanı - Eleştirilerin felsefi bir değer taşıyıp taşımadığı analiz edilmesi 6.1. Gazali'ye dair anlatılanlar • Gazali, Tehafütü'l-Felasife eserinde filozofların Tanrı-evren ilişkisini "zorunluluk" esasına dayandırdığını eleştirir. • Filozoflara göre Tanrı "mucibi bizzat" (varlığıyla zorunlu kılan) bir zattır ve evren onun varlığının zorunlu bir neticesidir. • Gazali, Tanrı'nın "muhtar" (irade sahibi, seçen) bir zat olduğunu ve evreni yoktan iradesiyle yarattığını savunur. • Yoktan yaratma anlayışıyla, Gazali Tanrı-evren, evrendeki varlıklar arası ve insan-evren ilişkilerini zorunluluktan kurtarır. • Bu yeni Tanrı tasavvuru, felsefenin de zorunluluk yerine "imkan" üzerine kurulmasını sağlar. • İmkana dayalı felsefe, farklı teorik yaklaşımların önünü açar ve felsefeyi dogmatiklikten kurtarır. • Gazali'nin bu müdahalesi, eleştiri ve diyalog zemini hazırlayan önemli bir adımdır. 7. Sonuç: - Klasik dönemin ıslah hareketleriyle bugünün durumunu kıyaslamak - Gazali'nin görüşlerinin sunduğu yeni felsefe imkanının değerlendirilmesi. 8. Soru-Cevap Kısmı - Gazali'nin felsefe tarihindeki yeri ve eleştirileri - Gazali'nin tekfir etme meselesi ve bunun felsefi/fıkhi boyutları - Klasik dönem felsefesi ile modern felsefe arasındaki ontolojik/epistemolojik farklılıklar - Modern döneme geçişte Gazali'nin imkanlarının yeterince kullanılıp kullanılmadığı - Günümüzde İslam dünyasının modern felsefe ile diyalog kurma ihtiyacı - Geçmişten gelen mirası anlamak ve güncel sorunlara uygulanabilir hale getirmek Genel olarak, klasik İslam düşüncesi mirasının modern düşünce ile nasıl uzlaştırılacağı, bu süreçte Gazali'nin rolünün ne olduğu ve yeni bir özgün İslam felsefesi oluşturmanın yolları tartışılmaktadır.

Böyle ufuk açıcı seminerleri Bursa'da yaşamayan bizlerle de buluşturduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Hem semineri veren Abuzer hocadan hem de Kasım hocanın şahsında tüm Şadırvanlıhan derneği mensuplarından Allah razı olsun. (Not: Daha verilen emeğe teşekkür etmeyi bile bilmeyen, laf atmayı fikirsel eleştiri zanneden kahvehane ağızlıların yorumlarına bakıp bizi bu seminerlerden mahrum bırakacak kararlar almamanızı diliyorum)

Sıfat zatın aynı değil meselesi daha da detaylandirilsaydi daha iyiymiş,şu tekfir meselesi gereksiz idi

Allah razı olsun.

"el Gazali'yi Kurtarmak" filmiş olmuş. 🤣🤣🤣 "İddia çok iddialı oldu.." hahahaha.. Çevir kazı yanmasın.

Teşekkürler

Çok kaliteli içerikler var Teşekkürler emeği geçen hocalara

İYİ YAYINLAR DİLERİZ.

İYİKİ VARSINIZ..

Heyecanla dinliyorum ❤

Allah razı olsun ❤

Ağzınıza sağlık, Allah razı olsun. ❤