Видео

Şiler benzedi muşrikler birbirlerine çok benzerler

Gini 6gün sonra vahymi geliyor son peygamber benim bildigim muhammed sas

Gavsı put hazretleri

Hurafeci müşriksiniz. Müşrik oldugunuzdan haberiniz bile yok

Tum videolarinizi izledim hemen hemen. Insanlari Gavs dediginiz aciz bir insana kulluk etmeye cagirmaya utanmiyor musunuz? Asli astari olmayan hurafelerle cahil müsrikleri yoldan cikarmaya utanmiyir musunuz? Yahudiye oan buna gerek yoj sizin gibi Müsrik,kafir sufiler oldugu sürece seytanin yoldaslari ssytani yalniz birakmazlar.

🌺🌻

🌺🌺🌹🌹🌷🌷🌷🌷

Tarikat nedir biliyormu asrin firavunları herkez kendisi okumalo uygulamalı

Sübhanallah

Adem topal kaç yıl oldu hakikate eremedin...

Bunlar Suud ailesi katar iran Kuveyt tarafından finanse ediliyor.demokratik Müslüman bir ülke işlerine gelmiyor ķotü örnek

Doğru diyor sapa sağlam kulp şirk dünya var oldukca var olcak

Bu şarkının ismi hele Nino olasan Allah‘ın da bulasın değil miydi😂

Beyninizin taaaa ortasına

Zikir fikir şükür meselesini üstad 1. sozde ilk risalesinde anlatıyor hocam

Tarikatların hepsi 💩

😂😂😂😂😂

Bediuzaman hangi tarikatten peki!!! Yazinin bir kismini okumak, Ustadin tarikat hakkinda husnu zannini gosterir. Ama tarikat zamani degil, iman kurtarma zamanidir. Der kendisi. Tarikat yoldur. Ustadin bahsettigi turkiye tarikatleri degildir. Herkes kendisine ceker tabi. Bediuzaman bende birsey kitaplara bakinder. Sizin taikat , kitaplarda birsey yok şeyhe bakin der. ( burdaki soylem , fiiliyatlardır yoksa, boyle bir soz oldugundan degildir) Feraset sahibi anlar, anlamak istemeyenin basinda da bekci degiliz.

❤

Etmeyecek bir gün gerçek müslümanlar kalktıgında siz gercekten bitmiş halkta islam a dönüş yapacaklar onca insanı şirke bogdunuz

❤❤❤

Maşallah

Yeni Atatürke bakar köklerinin kazınması

Allah ile kulun arasina kimse giremez.Allah ile arasina araci koyanlarin vay haline.Hem Allah insana şah damarindan yakin diyip araci koymak hangi akla mantiga uyar ? Bu tarikatlar insanlari ibadet ettirdigine inandirip şirke sürüklüyor.

Müziğin sesinin yüksekliğinden kafamız şişti niye dikkat etmezsiniz.

Bu zamanın tarikatlarında bitad,hurafa var şeylerin kısmı azamı nakıs ve liyakatsizdirlar.Tarikat zamani değildir, iman İslam zamanı dir.

RABBŞM bu mübarek kullarının duasına bizleri de dahil eder İNŞAALLAH.

Bugün gençler dine yabani, tarikate öcü gibi bakıyor. Bu gençlere dini bile anlatamıyorsunki tarikatı nereden anlatacaksın. İmanı anlatabilirsen öpde başına koy. Elhak Bediüzzaman doğru söylüyor. Zaman tarikat zamanı değildir. Cümleyide iyi tahlil edin. Tarikat yanlıştır demiyor,zamanı değil diyor. Ayrıca tarikatın bu zaman da umumi bir irşad metodu olamayacağı kastedilmiş olsa gerek. Yoksa o yollarda yürüyenler kıyamete kadar varolacaktır...

❤❤❤

❤❤❤❤

Üstad 70-80 sene önce söylediği şuan geçerli mi ona bakmak lazım, zaman çabuk değişiyor şuan üstad yaşasa yine aynı sözü söyler mi bunları tahlil etmek lazım.

İsmail ağa da bir Allah dostuna saldırılıyor. Fitne çıkarılıyor. Ama menzil de ki mürşidi Kamil ler hiç bir şey demiyor. Neden ?

Selamu alekum Fon müziği çok güzel lakin bu konular in önüne ğeçmemelidir.

Yavv bırakın bu uydurma işleri günahtır ayıptır yatacak yeriniz yok vollahi billahi

,

Müzik sesinden hiç bir şey anlayamıyorum adapte olamıyoruz 😳😳😳😳

Sait Nursi ittihatçı biri. Yani şimdiki muhaliflerden. O da Abdülhamid han hazretlerine karşı...Fetö kimin içinden çıktı ben buna bakarım

Amin selam olsun iman etmiş birlikte hareket ederek şuhurlu dayarlı helal dürüst mert cömert iyi faydalı güzel temiz Aziz islamın hizmetkarlarına Amin

Sah hazne Allah tan daha mi halim ?

Mukaddime Kat’iyyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi “Îman-I Billahtır.” Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, Îman-I Billah içindeki “mârifetullahtır.” Cin ve insin en parlak saâdeti ve en tatlı ni’meti, o mârifetullah içindeki “muhabbetullah”tır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-I insan için en sâfi sevinç, o Muhabbetullah içindeki “Lezzet-I Ruhaniye”dir. Evet bütün hakîki saâdet ve hâlis sürur ve şirin ni’met ve sâfi lezzet, elbette Mârifetullah ve Muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-I Hakk’I tanıyan ve seven, nihayetsiz saâdete, ni’mete, envâra, esrâra; ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. O’nu hakîki tanımayan, sevmeyen; nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama ma’nen ve maddeten mübtelâ olur. Evet, şu perîşan dünyada, âvâre nev’-I beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sâhipsiz, hâmîsiz bir sûrette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder. İşte bu âvâre nev’-I beşer içinde, bu perîşan fânî dünyada; insan, sâhibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar biçâre sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sâhibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine ilticâ eder, kudretine istinâd eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur. Birinci Makam Şu kelâm-I tevhîdînin, on bir kelimesinin her birinde birer müjde var. Ve o müjdede birer şifa ve o şifada birer lezzet-I ma’nevîye bulunur. BİRİNCİ KELİME: لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ Da şöyle bir müjde var ki: Hadsiz hâcâta mübtelâ, nihayetsiz a’dânın hücumuna hedef olan rûh-u insanî şu kelimede öyle bir nokta-I istimdât bulur ki, bütün hâcâtını te’min edecek bir hazine-I rahmet kapısını ona açar ve öyle bir nokta-I istinâd bulur ki, bütün a’dâsının şerrinden emin edecek bir kudret-I mutlakanın sâhibi olan kendi Ma’bûdunu ve Hâlıkını bildirir ve tanıttırır, sâhibini gösterir, Mâliki kim olduğunu irâe eder. Ve o irâe ile, kalbi vahşet-I mutlakadan ve rûhu hüzn-ü elîmden kurtarıp, ebedî bir ferahı, dâimî bir sürûru te’min eder. İKİNCİ KELİME: وَحْدَهُ Şu kelimede; şifalı, saâdetli bir müjde vardır. Şöyle ki: Kâinatın ekser envaiyle alâkadar ve o alâkadarlık yüzünden perîşan ve keşmekeş içinde boğulmak derecesine gelen rûh-u beşer ve kalb-I insan kelimesinde bir melce’, bir halâskâr bulur ki; onu bütün o keşmekeş, o perîşaniyetten kurtarır. Yâni, ma’nen der: “ALLAH birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme, onlara temellük edip boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünkü: Sultan-I Kâinat birdir, herşey’in anahtarı onun yanında, her şey’in dizgini onun elindedir; herşey onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.” ÜÇÜNCÜ KELİME: لاٰشَرِيكَ لَهُ Yâni: Nasılki ulûhiyetinde ve saltanatında şerîki yoktur; “ALLAH” bir olur, müteaddid olamaz. Öyle de; Rubûbiyetinde ve icraatında ve îcadâtında dahî şerîki yoktur. Ba’zan olur ki; sultan bir olur, saltanatında şerîki olmaz.. fakat icraatında, onun me’murları onun şerîki sayılırlar ve onun huzuruna herkesin girmesine mâni olurlar. “Bize de müracaat et” derler. Fakat Ezel-Ebed Sultanı olan Cenâb-I Hak, saltanatında şerîki olmadığı gibi, icraat-I Rubûbiyetinde dahi muinlere, şeriklere muhtaç değildir. Emir ve iradesi, havl ve kuvveti olmazsa; hiçbir şey, hiçbir şey’e müdahale edemez. Doğrudan doğruya herkes O’na müracaat edebilir. Şerîki ve muîni olmadığından, o müracaatçı adama “Yasaktır, O’nun huzuruna giremezsin” denilmez. İşte şu kelime, ruh-u beşer için şöyle bir müjde verir ki: Îmanı elde eden rûh-u beşer; mânisiz, müdahalesiz, hâilsiz, mümânaatsız, her hâlinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazâin-I rahmet mâliki ve defâin-I saâdet sâhibi olan Cemîl-I Zülcelâl, Kadîr-I Zülkemâl’in huzuruna girip, hâcâtını arzedebilir. Ve rahmetini bulup, kudretine istinâd ederek, kemâl-I ferah ve sürûru kazanabilir. DÖRDÜNCÜ KELİME: لَهُ الْمُلْكُ Yâni: Mülk umumen onundur. Sen, hem onun mülküsün, hem memlûküsün, hem mülkünde çalışıyorsun. Şu kelime, şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor: Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünkü, sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. Kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp, levâzımâtını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhûde ızdıraba düşüp azap çekme, mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr’dir, hem Rahîm’dir; kudretine istinâd et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul… Hem der ki: Ma’nen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perîşaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-I Rahîm’in mülküdür. Mülkü sâhibine teslim et, O’na bırak.. cefâsını değil, safasını çek. O hem Hakîm’dir, hem Rahîm’dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” de, pencerelerden seyret, içlerine girme. BEŞİNCİ KELİME: لَهُ الْحَمْدُ Yâni: Hamd ve senâ, medih ve minnet O’na mahsustur, O’na lâyıktır. Demek ni’metler O’nundur ve O’nun hazinesinden çıkar. Hazine ise, dâimîdir. İşte şu kelime, şöyle müjde verip diyor ki: Ey insan! Ni’metin zevâlinden elem çekme. Çünkü rahmet hazînesi tükenmez. Ve lezzetin zevâlini düşünüp, o elemden feryad etme. Çünkü o ni’met meyvesi, bir rahmet-I bînihayenin semeresidir. Ağacı bâkî ise, meyve gitse de yerine gelen var. Ni’metin lezzeti içinde, o lezzetten yüz derece daha ziyâde lezzetli bir iltifat-I rahmeti hamd ile düşünüp, lezzeti, birden yüz derece yapabilirsin. Nasılki bir pâdişâh-I zîşânın sana hediye ettiği bir elma lezzeti içinde yüz belki bin elmanın lezzetinin fevkinde, bir iltifat-I şâhâne lezzetini sana ihsas ve ihsân eder. Öyle de: kelimesiyle, yâni hamd ve şükür ile, yâni ni’metten in’âmı hissetmekle, yâni Mün’imi tanımakla ve in’âmını düşünmekle, yâni O’nun rahmetinin iltifatını ve şefkatinin teveccühünü ve in’âmının devamını düşünmekle; ni’metten bin derece daha leziz, ma’nevî bir lezzet kapısını sana açar.

Kardeşler sizin derdiniz ne ben nur talebesi olarak diyorum oyle Bir zamandayiz Allah kim dine hizmet ediyorsa razı olsun.. gençlerimiz imansız gidiyor birbirimize dua etmemiz lazimken burada tartışıyoruz.kim ehli sünnet çizgisinde hizmet ederse Allah razı olsun ondan.her insanın fıtratı bir hizmete uyar.

müzikten dolayı konsantre olmadım lazımmı bu müzik

Ulann ziyaaa

Üstad bu adırda tarikatların holdingleşecegini keşfen biliyor,nerde ceylani nerde şimdikiler

Demek tarikatlar o zamandan bozulmaya baslamis ustad gelecegi gormuş masallah

Said nursu Kimin Müridi Şeyh Abdulkadir Geylani in Kimden medet İsterdi Şeyh Abdulkadir Geylani den, Peki kuru mea l Eden Adam Küllü Evliya Ve Alim lerin ser tacul evliyası kim Şeyh Abdulkadir Geylani Senin Saidi nursin müridken Senkimsin 😂

Maşalllah Bin Barekallahhhhh

Selamun Aleyküm güzel kardeşler. Sizlerle bildiğiniz birşeyi paylaşmak istiyorum; Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk yasaklardan biri; 30 Kasım 1925 te, Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasıdır. Bu yeni kurulan Cumhuriyetin devamı için çok önemidir. Ümmetin vasiliği ve temsilliyeti konusunda merkezde olan Osmanlı, Şeyhler ve Tarikat mensuplarının desteği ve yönlendirmesi ile şekillenmiştir. Gerek uluslararası hamlelerde, gerekse ülke içinde tevhidi ve samimiyeti ilke edinip, halk içinde, iman, ilim, huzur ve tevekkülün önderliğini yapmışlardır. Yeni kurulan Cumhuriyette, yeni nizamı benimsetmek ve müslümanların direncini kırmak için şeyhlerin halktan uzaklaştırılmaları gerekiyordu. İngiliz sömürgeci aklı ile oluşturulan sistemin, halkı Müslüman olan her ülkede olduğu gibi özellikte şeyhlerin yönlendirmesinden uzaklaştırmak elzemdi. Bunu hem kanun olarak hemde ajanlarla desteklemek için, 1923 te ilk seferde Beyaz Rusya dan 200 yahudi; cemaat ve tarikat kurmak için vatandaşlık verilerek ülkemizde görevlendirildi. Bu vatandaşlıklar daha sonraki yıllar hiristiyan ajanlarla birlikte 500.000 lere ulaşmıştır. Vatikan’ı konu bile etmiyoruz. Bu cemaat ve tarikatlerin kısmi azamisi halen aktiftir. At izini, it izinden ayıracak tek hakikat, tevhid ve fıkıhtır. Tarikat ehli kardeşlerimiz şunu bilmeli; “Şer’i Şerifin zahirine muhalif her türlü batın, batıldır.” Cemaat mensupları da şunu bilmeli; “haram helal ilmine dikkat ederek, Zühtü, samimiyeti hedeflemeyen zındıktır…” Kim diyebilir ki?! Bediüzzaman ehli zühd değildir. Her meşrebin, sahabeleri kaynak alarak zühd usulü vardır. Yani İslamın müslüman üzerinde, onu terbiye ve ıslahını hedef alan bir çok manevi ilmihali vardır. Tevhid için akaid, haram helal için Fıkıh, ihlas için tasavvuf ve tarikat, ilim için Sarf, nahiv, tefsir, hadis… vb. ilimleri kendi içinde konulara ayrılmıştır. Hepsinin kaynağı Şa’ri dir. Ayet ve hadislerdir. Yani herşey bizim, biz de ümmetin bir parçasıyız. Dinimizi bilelim ve uyanık olalım. Thomas Edward Lawrence’ler aramızda, isimleri Ahmed, Muhammed, Mahmud olarak işlerini çok iyi yapıyorlar. Bizlerde samimi ve güzel müslümanlar olalım ve bölünmeyelim. Selam ve dua ile…

Atatürk kalksa da bunları asıp kesse

Üstad “Zamnımız tarikat zamanı değil.. sözünden rucu etmiştir. Bir de Emirdağ Lahikası 11 / sayfa 54 / Envar yayınları / yıl 1989-27’nci mektub da diyor ki: “ şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp ‘Tarikat Zana’nı değil bid’alar mani oluyor.’ dedim. Fakat şimdi Sünneti Peygamberi dairesinde bütün 12 büyük tarikaatin hülasası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risalii Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi ehli gibi görüp girmek lazım be elzem olduğu bu zaman gösterdi. Hem ehli tariarin en günahkarı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlub olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakiki Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid’atlara ve takvayı kıran büyük günahlara girmemek gerekir. Bediüzzaman 29 uncu mektubun telvihatı tis’ası nın üçüncü telvihinde şöyle der: “Adi bir samimi ehli tarikat, sûri, zahiri bir mütefenninin daha ziyade kendini muhafaza eder. O zevki tarikat (rabıta) vasıtasıyla ve muhabbeti evliya (manevi beraberlik) cihetiyle imanını kurtarır. Kebairle fasıl olur, kafir olmaz; kolaylıkla zındıkaya sokulmaz. Şerid Nir muhabbet be metin bir itikat ile aktab kabul ettiği bir silsileyi meşayıhı, onun nazarında hiç bir kuvvet çürütmez. Çürütemediği için, onlardan itinasını kesmez. Onlardan itimadı kesilmezse, zındıkaya giremez. Tarikatte hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir mühikkik alim zat da olsa, şimdiki zındıkaların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkülleşmiştir…”